BEYLERBEYİ HAZERANİ

By mamalesoirr

4.5M 219K 95K

El değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Sev... More

TANITIM
"KEFENDEN GELİNLİK "
' GEŞA HAZERANİ '
Zindan
NEFRETİN NEFESİ
AY IŞIĞI
'ÖLÜM GETİREN SESİM'
'KERT-ME'
SAÇIN; ANNEMİN KOKUSU
İKİ YANLI MENDİL : GÖNÜL İŞİ
DİLEFRUZ ;YÜREK YAKAN GÜZEL
'KANLI POTRE : GÜLÜŞE DÖKÜLEN KAN '
"RUHUMU ASTIM"
'KEŞKE MARDİNİ '
'KADER&SÖZ'
'BİLDİN (GERÇEKLER)'
'SARHOŞ GERÇEKLERİ DÖKER DUDAKLAR '
'KOKUNU VER '
"BİR SARILSAK"
LİMON & SARIŞIN
ACIMIZ GEÇSİN (BULDUM)
TEMAS ✨
KOLLARINDA ☄️
12.12.2022 (ARA FİNAL BÖLÜMÜ)
GEÇMİŞ(Geçmezmiş)
KADER & EREN
HAZERANİ 2 : ⦑1⦒ .BÖLÜM
ÖPESİM VAR
KARŞILAŞ-MA (SEN BANA ,HEP BANA)
ATEŞİN YANIŞI
DAHA KÖTÜSÜ
SANA KESİLDİM
BÖLÜM :XELEF VE MİR
Bölüm:ONU GÜLDÜR LİMON
KÜLÜZ
Kalbime Sevgili
AŞK
RÜYA "Bakma "
AĞIT &ANNE
ÖLÜM&EVLİLİK GÖRÜŞMESİ
1.284✨
DİL ARGEŞE
12.12.2022 Anısına geçmiş
SANA KÜSMEK
BEYLERBEYİ 'GÜLÜNCE
ÖLÜMÜ GÖR'GEŞA'
Ödeştik Gidemezsin
BİR CADI VARMIŞ
BENÍM OLSANA .
YAR'
BUZDAN HÎSLER
HAZERANİ İÇİN"Firavun'un evindeki Musa"
CANIN KANI
SOL GÖZÜNÜN SIZISI
DOĞUYOR
GÜZELİM
KONUŞ N'OLUR
SEN GİBİ
GEÇMİŞ
BİRAZ UZAKTA
GİTMEZ
YAKUTLU BEŞİK
AİLEYİZ İŞTE
AVREŞ VE MİHRİ 'ÖZEL '
FİKRİMİN İNCESİ
XANİ
KATRE
AY DİLBERE
AVREŞ VE MİHRİ 'devam'
BÜYÜRSÜN
'Tılsımlı kemer'
NENNİ
FİNAL °Sonsuz
ÖZEL BÖLÜM 1 :)
Özel Bölüm -2

KAHKÜLLER

50.3K 2.8K 933
By mamalesoirr

Yorumlarınızı merakla bekliyorum ❤️

700 beğeni
700 yorum

Solan içim yansımıştır.

"Hazırlanın!"dedim önce anneme sonra Eren ve Kader'e baktım."Urfa'ya geri dönüyoruz."

"Ne !"Bir sorudan ziyade bir haykırış gibiydi Eren'in sesi.Gözlerine çözüldüğümde ayaklandı.Nerdeyse iki yıl olacaktı .Geçen zamana rağmen geçmeyen aksaklığı ile bana doğru adım attı.

Kader ve annem hayretle yavaşça doğrulduğunda Eren'in ellerini üstümde hissettim."Sonunda" deyip yanağımdan öptüğünde içimde buruk bir sancı peyda oldu . Çünkü Eren'in bu mutluluğu beni korkutuyor.

"Geçti değil mi Efsa Sultan?"gözlerime bakıp sorduğu geçecek bir şey olsun isterdim.Ama öyle bir kapısı yok.Kırılıp ona dolanmak istemiyorum.Ben bu şehirde dengeyi kurmak için duruyordum.Eren'i götürmek doğru değil.

Tehlikeye atamam.İkisini de.

"Geçmez."dedim tam gözlerine bakarken .Yüzü gerildi elleri üstümden çekildi .Bakışlarına soğuk indiğinde "Niye gidiyoruz o zaman!Ne diye gidiyoruz!Ona mı gidiceksin!Tabi özledin-"dediğinde "Sus!"diye bağırdım.

Annemin titreyen nefesi araya girdiğinde yüzümü Eren'den çevirdim salonun boş duvarlarına baktım.Sonra açelyalara.

"Susmuyorum ! Susmayacağım.
Artık onu korumaktan vazgeç!"
Kalbim yerinden sökülse iyileşirsin Eren.Ama elim değmiyor.

"Korumuyorum.."dedim fısıldar gibi .
Hem hastalanmış.

"Artık intikam istiyorum  Mardini!"
Titreyen içime inat dimdiktim.Oysa ruhum iki büklüm."Onu vurucaksın."

Kesildim.Çok duydum bu sözü.
Akacak kanım kalmadı.

"Yeter Eren !"diye araya girdi Kader.Yeteri kadar dik değil mi omuzlarım?

"Senin için daha ne yapsın istiyorsun ?Mardini de olsa onun da bir kalbi var  Eren!Onu öldüremez."Cehennemin kapısına çekildim.Açılsa düşeceğim iki yanlı ateşte parelenmiş tek beden gördüm.

Ben !ben yanacaktım.Kimseler değil.

Öldüremem.

"Yapar !Onu tanımıyor gibi konuşma Kader!Hem bana söz verdi !İntikamımı alacak!"
Ona bunu yapana ödeteceğim demiştim.
Hesap istiyor.

Gözlerim ağır ağır kapanırken annemin elini tutması ile irkildim."Titriyorsun."bu olmayalı uzun zaman olmuştu .Hemen titreyen elimi elinden çekip kolumu önümde bağladım.Sert adımlarımı Eren'e çevirdim.Yüzüne değen gözlerim hüznünü içime aldı ."Ona yaklaşamayız Eren ."

Düz bir ses, düz bir tonda konuşmuştum.

"Yaklaşamayız ha !Seninle konuştuğunu bilmediğimi mi sanıyorsun!"dudaklarım aralandı.Boğazımda ki kurumuş düğümü ıslattım."Hazerani'in seni geri istediğini bilmediğimi mi sanıyorsun?"

Ellerim önümden çözülürken"Efsa Mardini'yi görmüş!"dedi ,yanıma sokuldu gözleri üstümde dolandı."Geşa'yı istemiyordu ama bu kadını beğenmiş olmalı !"dediğinde sol elim şiddetle havalandı.Gözlerimin en arka perdesinde koca bir ıslaklık peyda oldu.
Geşa ağladı,ben değil.
Ama çok acıdı.

Parmaklarım yüzüne ilk kez okşamak için değil acıtmak için inecekken  içim çekildi.Onu ben büyüttüm,birikmiş bir öfkesi var biliyorum.Ama bu sözlerden utandım.

"Hi!"dedi Kader.Annem diğer elimi çoktan tutmuştu.

Havada kalan elimin içine kıvrıldı parmaklarım,elimi yumruk yapıp indirdim.Artık sadece elim değil bütün bedenim titriyordu.Ona vuramazdım.Kıyamazdım.

Ağzından çıkan şeylere o da inanamamıştı.Aldığı antidepresan ilaçlarına rağmen psikolojik bir yıkıntının içinde nefes alıyordu.

"A..abla.."tükenmiş gibiydi."B..b..ben özür dilerim-"dedi nefes nefese.

"Ağzını da !Aklını da !Topla Eren Ağa !"ayaklarım sökülse şuradan ya da kalbim sıkıştığı kadar ölse ne olurdu ki!"Yani onun kanlı gözleri bile  senin farkına varmış olmalı . Ben kimsenin kolay kolay yüzünü bile görmediği o adama sen istersen onu öldürecek kadar yaklaşabilirsin demek istedim."Hızlı hızlı kurduğu cümleyle yine sarsıldım."Hem sen Efsa Mardini 'sin istersen yaparsın!"Ne oluyor kardeşime ?

İntikam hırsı zihnini kirletiyor.

Benden istediğini duymuyor .Ama emin oldum. Eren şuan korumasız dolaşan Hazerani'nin olduğu yere geri dönmemeli.

Benimse gitmem gerek.

"Anne !"dedim yüzümü Eren'in yüzünden çekip Kader'e baktım ."Ve Kader.Onunla kalın ."

Salonun oturma takımına yürüdüm."Sen !sen gidecek misin?"ardımdan geliyordu.Yavaşladım hızlı yürürken ayağı sürükleniyor diye kötü hissediyor.

Yetiştiğini hissettiğimde geçip koltuğa oturdum.Önümde ki orta masada sigara izinin ahşabın üstündeki belirgin halkasına baktım."Beni bırakamazsın."dedi çırpınır gibi .

"Beni burda bırakamazsın!"diye bağırdı hemen sonra.Gözlerim ağır ağır ona kalktı.O delirmiş gibi ellerini saçlarından geçirdi."Bütün aşireti alıp gideceksin .."dedi nefes nefese.Sakin gözlerim onun eseri.Öylece izledim."Beni burda bırakacaksın!"

Bağıran sesine koştu annem ve Kader .Hemen gelmemeleri benim kayıtsız kalmamı beklemiyor olmalarıydı .

Eren ilk kez kriz geçirmeye devrilen bir haldeyken ben bu kadar sakinim.Şimdi onu sarmalıydım  ama yapmadım.Biz bu sahnenin tekrarını geçen bu sürede çok yaşadık.Ama Eren ilk kez bu kadar  haddini aştı.

Eren Annemin Kader'in kollarını üstünden itti.Önüme dikildi.Ayaklarına baktım boş boş .Dizlerinin üstüne çöktü.Hemen ayaklarımın önündeydi.Gözlerimiz aynı hizaya tutunduğunda çaresizliğini gördüm.

"Kader !"en çok karısı onu böyle görsün istemiyorum.Seven çok yanar."Anne ."elim kapıyı işaret ediyordu.

Kader onu dinginleştirmem için çıkmaya alıştı.Annemde zaten her şeyin farkında.Onlar çıkarken Eren "Abla.."deyip başını dizlerime yatırdı."Küçük annem.."içim titriyordu.O da titriyor."Beni bırakamazsın."

Bırakmak?Onu.

"Özür dilerim.."dedi fısıldar gibi . Başını ısrarla dizime bastırıyordu .Saçlarına dokunmam için."özür dilerim,özür dilerim ,özür dilerim."fısıldayan hiçbir özrüne zerre kadar tepki vermediğimde gözlerinden sızan ıslaklık kumaş pantolonuma yayıldı.Ona  Mardini olmak ne zormuş.
"Özür dilerim!"diye var gücüyle bağırdı.

"Sen gidemezsin abla.Gitmemelisin.Gitmemelisin .
Gitmemelisin.Gitmemelisin."

Tekrara binen sözleri ile nefesi çekilir gibi oldu.Direndiğim yeter .Ellerim yüzünü sardığında hızla başını kaldırdım.Yüzünün solduğunu gördüğümde çok korktum.Saçlarını geriyeyatırırken"Gitmemelisin."demeye devam ediyordu.

"Sşş Eren!"

"Gitmemelisin.."bana bakıyordu ama görmüyor gibi dalgındı."Gitmemelisin."

"Eren !Eren ! Bak bana ablacım !Bak bana !"

"Özür dilerim ,özür dilerim.Gitmemelisin ."

"Eren!"son kez onu var gücümle sarstım.Transa geçmiş gibi dalgındı.Benim yüzümden .Yine benim yüzümden.

Korkuyla onu göğüsüme çektiğimde
"Seni de yine vurabilir .Gitmemelisin."dediğini duydum.Gözlerim değişen ses rengiyle kapandı.İyi .İyi.Nefes alamaya başladım.

Onu çekip yüzüne baktım.Gözleri az önce girdiği dalgın halden sıyrılırken kollarımdan tuttu."O adamın seni yanında istemesine kanma."Dedi başını iki yana sallarken
"Seni vurduğunu unutma."diye fısıldadı."Yine yapar abla.Yine yapar.O Hazerani!
Kimseye acımaz."

Ona gidiceğim sanıp ,korkuyor.
Ama beni aradığını nasıl öğrendi?

"Beni vurmaz.."dedim ,temkinli olmaya çalışan sesim kurumuş gibiydi . Eren'in gözlerine öfke kurulmadan "Unuttun mu ?Ben onun yerine Boran Mardini'yi vurdum .O bize borçlu Eren.Beni de bu yüzden ölümden aldı ya ."dedim.

"Olsun !Olsun!"dedi doğrulurken "Seni o gün kurtardı.Karşılığını verdi yani .Bir daha aynısını yapmaz ki .Sürgün hükmü vermişken döndüğünde karşına geçecek,bensiz gidemezsin."

"Eren sadece ben."karşısına geçip doğrulduğumda teni iyice renk attı.Beni kaybetmekten korkuyor.

"Olmaz!Bende geleceğim"kestirip atmak ister gibi yürüdü.Hızla önü kestim."Hayır !Sen daha buna hazır değilsin ."

"Ne demek bu ?"dedi sol eli bacağına oturdu.Elini bacağından çekip avucuma aldım."Aşiretimiz topraklarına uzun zamandır dönmek için bizi bekliyor.Ben sürgün hükmünü kaldırttım ."

"Ne !Nasıl yaptın?"şüphe duyan bakışları az önceden daha kindar hem de dalgındı.Dalgın öfkesinin kıyaya vuracakları aramızdaki hassas bağa değmesinden endişe ediyordum.Gözlerine çakılmış her soru işaretinin bir cevaptan fazlasına ihtiyacı olacaktı.Görüyordum."Bunu yanlızca Hazerani yapabilir ."dediğinde dudakları alayla titredi gözbebeklerinin en içinde kırılan yansımamı gördüğümde verecek başka kaybım olmadığına inanarak araladım dudaklarımı."Onu rehin aldım.Ve canı karşılığında sürgün hükmünü kaldırttım."Eren'i kaybedemezdim.

İnanmamış gibi bakarken "Hazerani'yi rehin aldın!Peki onu nerde yakaladın Mardini ?"diye sordu .Gözlerim evin içinde gezindiğinde salon  yanmış avuçlar kadar dayanılmaz görünüyordu.

"Buraya geldi!"Eren'in haykıran sesinde olduğum yere döndüm.Yanık izlerinin tam üstüne değiyordu şimdi ellerim.Parmaklarım avucumun içine kıvrılıp hissettiklerimin sıcaklarını bölerken "O benim evime mi girdi Mardini ?"diye sormadı , bağırdı.

Ne diyecektim diye tartmam gerek ,mantıklı şeyler duyması gerek.Eren de bana kırılmasın."Yanına kadar kendi ayağı ile  geliyor! Senin ona her şeyin hesabını sorma şansın varken sen onu serbest mi bırakıyorsun ?"

Yıkılmış ifadesini iki kaşımla beraber doğrultmak mümkün olsaydı keşke .Omuzlarıma dağılan yük bir dağ kadar sabit kalacakmışım gibi hissettirdi.

"Sen bana bunu yapana nasıl muamele ettin görmek isterdim Mardini!"zihnimde uçuşan her sözün şiddetle duvarlarıma toslaması ile yoğun bir baş ağrısı hissettim.

"Kader sana bunu yapmış olsaydı !"dedi gözlerimin içinde kırılırken"Ona küsmekle kalmazdım Mardini !"

"Saçmalama Eren !"dedim elim dudaklarını örtmüştü.Kader'in böyle bir şeyi duyup üzülmesine gerek yoktu.Çünkü Kader onu seviyordu , seven sevdiğinin kıymetlisine kıymaz.

Yüzünü hışımla yana çevirip parmaklarımdan kurtulduğunda "Bugün kader seni incitse ben ona taviz vermem.Senden kıymetlim yok.Bende senin için öyleyim sanıyordum ."diye açıkladı kendini."

"Yarinin gönlünden kıyametli tutma beni."

"Artık tutmam !"boşluğa çekilen gözlerinin üstüne düştüm."Seni çıkardığım gökten indiriyorum Efsa."

Efsa..

Efsa..

"Benim için İstanbul'da kaldığını sanıyordum.Sen onu korumak için kalıyormuşsun ! "İçime burkulan sesle mırıldandım."Senin içindi."onun içindi.Kendim içindi.

"Böyle abla olunmaz !"dedi , gözlerimin üstündeki ince kapaklar ağırlaştı.Tuğlalar üstüne oturdu da yumuldu sanki.Onu da kaybedemem.

"Hele anne  hiç olmaz !"dediğinde çırpınan bu sefer ben olmuştum.Onu sertçe kendime çektim gelmedi.Ben kollarının altımdan ellerimi beline sarıp sıkı sıkı sarıldığımda .
Omuzlarımdan çekip beni kendinden ayırdı.Hayır !Hayır !Hayır !

Onu da kaybedemem.

"Gitme ! Kal burda Mardini.Sana küsmek istemiyorum."

Önümden çekildi .Kırgın kırgın kapıya yürüdüğünde kalbim yamalı bir yorgandı.Dikişleri atmış kanamaya başlamıştı.

"Ben kimim Çakır?"buruk sesim ona değince kapı kulpuna dokunmuş bir halde durdu.

Efsa Sultan desin.
Ya da küçük annem.
Her şeyim de diyor bazen öyle desin.

"Geşa Hazerani evimizden çıkmadıkça benim  sultanım olamazsın.Ya da ben yere düştüm diye toprağın üstünde zıplayıp intikamımı alan küçük annem de olamazsın."

Gözlerime kızgın acılar doldu.
Ve tozlu çocukluk.

Ona annelik yapayım derken büyüyen çocukluğum...

"Seni vurduğunun kanıtı var mı Eren Ağa ?"madem bana darıldı.Bilsin.

Omuzunun üstünden yüzüme döndü gözleri.
"Herkes o yaptı diyor !Ben ve ondan başka kimse yoktu diyorum ! O bile inkar etmiyor!
Korkma ,kocana iftira atmıyorum Geşa Hazerani!"

Dağıldım.
Haklıydı ,o bile inkar etmiyorken ben neyin hülyasını görüyorum?

Pişmandı Mardini.
Pişmandım şimdi.

Kardeşimi karşıma ne diye alıyordum şimdi.
Hemen çıktı .Ardından çıktım.

"Bana bir daha Geşa Hazerani demeyeceksin !"dedim ,elini tutum .O çekti."Ben senin ablanım ,hatta annen" kolundan tuttum çekildi.Merdivenlerin başına hızlı hızlı adımlar attı.Tükenmiştim artık.Beni Mardini yapan Eren'di .Ona da küsemem.

O benim ayaklarım gibi.

Üç basamağı indik .Arkasından inerken ayakkabılarım telaşım kadar gürültüydü.
"Hadi saçmalamayı bırak Eren ! Özür dilerim sana inanıyorum."

Koluna dokunmayın da gözleri yine bana güvenerek baksın  derken aksayan bacağı basamakta hafif burkulur gibi oldu.Onu koruma iç güdüsü ile ellerim ona barikat olurken hesap etmediğim topuklu ayakkabılar aniden ve  korkuyla hareket etmiş olmamla kıvrıldı.

Eren'i düşmemesi için ittiğim ellerime beni tutmak için uzansa da müsade etmedim.Düşecektim o düşmemeliydi.

Bunu o anda nasıl hesap edebildim bilmiyorum.Anneler hisseder.

Yarıladığımız ahşap merdivenlerden yuvarlandığımı hatırlıyorum.Merdivenlerin dibine kadar savrulan bedenim sertçe yere çarpan başım kadar ağır değildi.

Gözlerimin önüne bir buğu otururken
Eren'in "Efsa'm"diyerek bağırdığını duydum.Gözlerim onun Çakırlı gözlerine tuttuğu anda karanlık beni içine çekti.

"Küçük annem .."diye fısıldıyordu başucumda.

Onu kaybetmedim.
Gözlerimi açtığımda hıçkırık sesleri duyuyordum.Biri ya da birileri çok ağlıyordu.Gözlerim siyahlığı şiddetli bir baş ağrısının perdesini aralarken Eren'in yanımda olduğumu anlamam saniyeler sürdü.

Bir arabanın arka koltuğunda son sürat ilerliyorduk ve başım Eren'in dizinde  duruyordu .Elimi şiddetle zonklayan yere koyduğumda "Abla !"diyen ağlamaklı sesi yüzüme tebessüm diye oturdu.

"Efsa iyi misin ?"bu da Şafak'ın sesiydi.

"Ah!"dudaklarımdan kopan bu inilti doğrulmaya çalışmam yüzündendi.Daha büyükleri de kopabilirdi.Ama ben gülmeye zorladığım dudaklarımla beraber başımı tutarak hafif doğruldum.Eren'in gözlerinden düşen yaşlardan biri tam yanağıma düştüğünde gülümsemem büyüdü.
Ben kötü bir ablayım.Benim için üzüldü diye mutlu oluyorum.

"Kalkma !"diyerek saçlarıma dokunduğunda eli zangir zangir  titriyordu."Hastaneye gidiyoruz."

"Kalkma Mardini."

Onlar ve çok bilmiş uyarılarını dinlemeden başımı kaldırıp Eren'in tam göğüsüne koydum.Evet sarılmaya zaafım var.Sevilmeye olduğu gibi.

"Ben o sözleri nasıl söyledim bilmiyorum abla.O ilaçlar aklımı karıştırıyor . Lütfen inan."

Biliyorum.O öyle kirli düşünmez . İnanıyorum.

"Çabuk annene sarıl!"dediğimde zaten o çoktan sarılmıştı.Ama yetmez sıkı sıkı sarsın."Özür dilerim küçük annem benim .."mahcup sesiyle beni kocaman kocaman öpmeye başladı.

Islak sakallarına bulaşan her gözyaşı beni öpünce kuruyor gibi hissediyorum.Ama yetmezdi hemen elimle yanağını sildim .
O elimi de öpmeye başladı.Çok özür dilermiş ,onun yüzünden olmuş ,beni çok seviyormuş bir daha beni üzmeyecekmiş , sözmüş....

Çocuğum büyüyor.

Gülerken bile acı duyuyorum ama bilincim hemen yerine gelmişti.Zaten düştüğüm yüksek fazla değildi.Başımı koruyan kollarıma rağmen ensemde bir sızı hissediyorum.

Bunların önemi yok .Aslında şuan hastaneye giden bu aracı durdurmuyorsam tek sebebi Eren.Çünkü Eren uzun bir aranın ardından kalabalıkta inecekti.Gizli ,planlamış bir dağ evi tatili değildi bu.Eren açık açık insanların içine çıkıp yürüyecekti.

Onu insan içine çıkarmak için denemediğim şey kalmamıştı.Fırsatı değerlendirmek istiyorum.Madem düştük bir işe yarasın.
"Mardini çok ağrın var mı?"diye sordu Şafak .Eren'in gözlerinde yine anne olmuşum.Hiçbir şey acıtıyor demeye hakkım yok .

"Turp gibiyim Şafak .Zaten merdivenin yarısına kadar inmiştim."Eren'in elleri o anı hatırlamış gibi daha sıkı sarıldığında"Ayağım kaydı ,düştüm ."dedim.

Eren ise kulağıma eğildi .Huylandığımı bildiği için dudaklarını çekip yanağını hafifçe yasladı."Yine beni korudun."

"Düşsen o merdivenleri sökerdim Eren."dedim gülerek.

Mazi zihnimizde ortak bir yerde potrelenmiş olacakki o da burukta olsa güldü.

Öldürürüm seni !

Neyi öldürüyorsun Efsa?

Kapıyııı teyze..

Kapının canımı var ölsün?

Yok mu ?

Yok tabi Efsa.

Ama Eren'e çarpmış!
Sökün şunun kulpunu, vidalarını.
Yoksa ben yıkacağım onu tutan duvarları.

Benim sevme anlayışım ayağına değecek taşları dövecek kadar , çarptığı kapıyı kıracak kadar ,yelin önünde duvar olacak kadar çocuktur işte.

"Sana bir şey olsaydı ----"dedi Eren.

Hemen"Şşş, iyyim ben ."diye böldüm.

"Geldik."dedi Şafak,arabayı durdururken.

Yavaşça doğrulama yeltendiğimde Şafak kapıyı açmıştı bile."Yardım edeyim ,Mardini"deyip elini uzattığında Eren'in dışarıya siyah filmlerin ardından hayata bakmayı bırakıp eskisi gibi olması gerektiğini anımsadım.

Kalkabilirdim ,ben iyiydim.Ama Eren değildi.Benim onun yürüyen ayaklarına ihtiyacım var.Eski hallerine .Ben iyi değildim.

Başımı hafif kaldırdığım göğüsüne geri yatırdım."Ah!"ekşiyen yüzümün üstüne indi hemen parmakları "ne oldu ne oldu?"dedi telaşla.

"Şafak Eren'in kapısını aç."deyip kollarımı boynuna sardım ."Abla Şafak.."dedi çekinerek
O yardım etsin diyecekti .İzin vermedim .Boynumu oynattığımda istemsizce ah ediyordum.Nazlı bir hâl almıştım gerçekten.Küçücük şeylere karşı bile direncim kalmamıştı.Daha doğrusu artık acılarıma direnmiyorum .Acıyorsa iyileştirilmesi gerek bunu açıkça gösteriyorum.

Şafak tam bir zamanla ile kapıyı açtığında Eren bir eliyle sırtımı sardı diğer eli bacaklarımın altından geçirdi.Gözlerimi sıkı sıkı yummuşken onun arabadan indiği o anlarda gözbebeklerimin yaşardığını hissettim.

Ağlamamak için ve o anı kaçırmamak için gözlerimi açtığımda ilk adımı attı.Aksak bir adımın beni bu denli mutlu etmesi boşuna değil .Kardeşim yine insanların içine çıkıyor.
Kollarımı boynuna sıkıca sarmıştım .Çenemi omuz başına yaslayıp derin bir nefes aldım.

Şafak bir adım geride kalmıştı yardım etmek için Eren'e uzattığı eline bakıp başımı hafifçe iki yana salladım.Sol elimin parmakları ile korumaları ona işaret ettim .Onları hemen durdurdu ama kendisi bizi bir adım geriden takip etmeye devam etti .

Annem ve Kader de hemen ardımızda ki araçtan inmiş Eren'e ve bana dolmuş gözlerle bakıyorlardı.
Onlara durmalarını işaret ettim.
Durmakta gecikmediler.

Eren bize dönen gözlere inat beni acile kadar taşıdı.Benim acı çektiğimi düşünüp kendi dağınık düşüncelerinin , önyargılarının üstüne basmıştı.

Sonunda kardeşim dış dünyaya bir adım atmıştı.

Şafak"Doktor !"diye bağırdı.O bizi işaret eden eliyle doktorları yanımıza yönlendirirken Eren benim için boş bir sedye bulmuştu .

Sedyeye uzanırken ona hiç zorluk çıkarmadım.Yüzümdeki gülümsemeyi kesen tek şey aklımın bir yanında esen yeldi .Şimdi üşür gibi hissetmem de ondan olsa gerek.

Doktorlar müdahale ederken bir yandan Şafak bir yandan gözlerindeki ıslaklığı saklayan küçük ağam,
sürekli doktorlara müdahale ettikleri için bir şeyim olmadığını duymak biraz zaman aldı .

Sonunda doktor Eren ve Şafak'ın baskısından bıkmış bir halde
"İyi efendim iyi! Sonuçlar temiz !"diyerek yaka silkti.

Eren hemen hiç bırakmadığı elimi daha da sıkı kavrayıp gülümserken Şafak ve son çıkan doktor beyle  arasındaki agresif bakışmanın ne zaman biteceğini keyifle izliyordum.

"Efsa Hanım sonuçlarınız temiz .Ama bu tarz çarpma vakalarında 24 saatlik gözetim altında tutumayı uygun buluyoruz .Lütfen bu geceyi burda geçirin.Herhangibir ağrınız olursa bizi çağırın lütfen."Başımla minnet dolu bakışlarımı destekleyen bir cevap verirken "Bu da hemşire çağırma butonu ."dedi .Tabi Şafak araya girip
"Gerekirse biz sizi çağırırız !"dediğinde gülmemek için zor tuttuğum dudaklarım istemsiz kıvrıldı.

"Mümkünse siz çağırmayın efendim."diyen doktorun sitemkar sesiyle Eren'de gülümsedi.

"Kusura bakmayın doktor bey .Şafak mesleğinin üniformasını geceleri bile bir an olsun  bırakmaz."sözlerimle Şafak ellerini önünde bağlayıp başucuma geçip durdu.Ama bakışlarını doktordan çekmediğine emindim.

"Sizi yorduysam özür dilerim doktor ."
Şaşırdım.Şaşırdık desek daha doğru olur.Doktor da afallamıştı.Şafak'ın sert tavırlarına mahcup bir özrü hepimiz fazla görüyormuşuz onu anladım.

" Mardini çok önemli biridir.Kusuruma bakmayın."

Üstüne yaptığı bu açıklamaya odaklanmış olduğum esnada Eren'in parmakları yüzüme dağılmış kahküllerimi yanlara doğru iterken aldığı içli nefesler dağıttı.

Halâ korkuyor.

Doktor da onun bir anda giyindiği zerafet hırkasını sırtladı."Önemli biri olduğu koridorlarımıza yığılan koruma ordusundan belli oluyor.Sizi anladım sorun değil ."Az önce birbirlerine öfkeyle bakan gözler anlaşmış bir halde vedalaştı.Doktor çıktığında"Eren ..."dedim ,Şafak'a bakmak için başımı yan çevirdim.
"Şafak bey isteyince nasıl da nazik oluyormuş gördün mü ?"deyip güldüğümde , başı fazla oynatmış olacağım ki batar cinste bir ağrı hissetim.

Hiç çaktırmadım.Doktoru hemen geri getirmelerini istemem .

Eren'de bana eşlik edip gülse de Şafak'ta mimik oynamamıştı.Umarım düşerken beni nasıl koruyamadığını düşünmüyordur.

Düşünebilir,sonuçta o Şafak'tı , korumların en sadığı.

Gülen halim hep zihnimin kurduğu cümlelerin eseri.Yoksa gülünecek ne vardı ki ?

"Efendim üzgünüm.."Başladı yine efendim."Sesleri duyduğum gibi geldim ama siz çoktan -"dediğinde az önce düşünüp güldüğüm şeyin gerçekten olduğunu anladım.Adam evimin içinde düştüm diye kendini suçluyor.

"Şafak saçmalama."diyebildim, şaşkınlığımı örtpas edecek bir başka söz var mıydı bilmiyorum.

"Ayağımın kayması sana sorumluluk yüklemez Şafak.Orda olsan bile büyük olasılıkla buna engel olamazdın."

İkna edemiyorum.Suskun.

"Ama şuan benim için bir şey yap ."dedim Eren yanı başımdaki refakatçi koltuğuna oturup alnını elimin üstüne  yaslamış bir halde duruyordu .
Aklım darmadığındı ."Kapıdaki adamlar !"dedim Şafak,sesimdeki imayı anlasın istiyordum."Fazla konuşuyorlar, biliyorsun .Engel olmak gerek."

Anında ampulleri yandı.Eren'i ima eden gözlerime bakıp başını aşağı yukarı salladı."Tabi efendim.Ben onlara susturayım."Hazerani'ye kuşları haber uçurmadan engel olmak gerekti .Beni dert eder mi sanmam ama geledebilir.Ona belli olmaz.

O perdelerle çevrili alandan çıktı .
Gözlerim kardeşimin üstüne indiğinde sağ elim çoktan onun yüzünü kaldırmıştı.

"Özür dilerim."diyordu halâ.
Gülümsediğimde hafif doğrulup alnımdan öptü.Üstüme daha oturduğum ilk anda örttüğü çarşafı kollarımın altına kadar çekti."Gülme Efsa Sultan .Sen bana uzun uzun kız."

"Aşkımmm!"Aşkımdı. O tam geriye gidecekken kollarımı başına sarıp dudaklarımı saçlarına bastırdım.
"Ben senin için kimim Çakır?"

İçime oturmuş sözleri vardı . Kasırgası alsın süpürsün üstüme yıktığı yerleri.
"Her şeyimsin."dediğinde gevşettim ellerimi yeniden oturduğunda elim avuçlarında esirdi."Annemsin !"dedi içiniçin döküldüm"ablamsın,"
gülümsedim"Sultanımsın"gülüşüm büyüdü."Hayran olduğum kadınsın."ışıl ışıl bakıyor.
"Sen benim hayalim olan Mardini'sin."her şey kesildi.

Onun hayalini çalmadım ki ?Bunu o istedi.Ama ışıkları kim söndürdü.

"Sen de Mardini'sin!"dediğimde güldü burukça."Öyle miyim gerçekten Efsa Sultan ?"

"Öylesin tabi!"dedim,yüzüğünün takılı olduğu elini kavradım.Elinin parmaklarını yatağın üstüne açtım.Hemen kendi elimi de yanına koydum.

Mardini sembolünü taşıyan iki gümüş yüzüğün kehribar taşına baktık .

"Eren Ağa!"dedim dolu dolu "Düzeltmek gerek Eren Mardini."dediğimde gözlerimiz kesişti.Elimi kaldırıp elinin üstüne koyduğumda"Bugün hayata geri döndü kardeşim."

Sözlerim zihindeki çarkları çevirdi.Ve hastanede yayılan sesleri dinledi.İnsanların içine geldiğini gördü.
İdrak ettiğinde yüzünde eski neşesi seyirdi.Kelimesiz kalıp bana sarılmayı seçmişti.Başını karnıma yasladığında onu uyutucak bir ninni dudaklarımda kıvrıldı.

İnce ince dökülen sözün sesi sadece onun kulağına değecek kadar açıktı .

Annem ve Kader de bir ara yanıma geldiler.Onları iyi olduğuma ve Eren'in yanımda kalacağına ikna edip göndermesi pekte zor olmadı.Çünkü Eren'in dışarda olmasına ,kalabalığa sessizce ayak uydurmasına sevinmişlerdi.

Sonra bize korumlar tarafından yemekler getirildi.Gizli gizli.

Gecenin bir yarısıydı ve bana bu gece uyku yasaktı.Yatağın başını yükselttim ben bir kısmına otururken Eren de karşıma bağdaş kurup oturdu.

Dağılması gereken çok karmaşık zihinlerimizi güzel anılarımız ile dolduruyorduk.Ve huzursuz yanımdan ses seda yoktu.

Şafak başarmış olmalı.

Korumalardan gözünü ayırmadığına eminim.Onun sayesinde Eren'e daha çok odaklanıyorum.

"Biraz uzanayım .."dedim ,gülüşlerimi kesen perdenin diğer tarafında yatan hastanın öksürük sesiydi.

"Uyuyamazsın Efsa Sultan."Derken bile büyük büyük esniyordu.Uyku sarhoşu olduğu belliydi.Gülerek yana kaydım."Buraya gel uykucu ."

Dokunduğum yastığa başını yaslaması saniyeler aldı."Ben uyumayacağım abla."dedi gözlerini yumup yan döndü.
Uykucu sıfatı aksini söylüyorken
"Sadece gözlerimi dinlendireceğim."dedi.

Kıkırdayarak güldüm.Gözlerini dinlendirecekmiş ya dinlendirsin.

Sanki Eren mecburen konuşuyor gibiydi.Silah zoruyla uykusuzluğu direniyordu.Hemen yanına uzandım.Anında başını omzuna koyup  parmakları saçlarımı dudaklarına taşıdı."Sakın uyuma Efsa.."dedi mırıldanır gibi "sultanım.."diye tamamladı.

Sabaha çok bir şey kalmamıştır.İçimdeki kurtlar da en az Eren kadar dirençli.O saatlerdir çok uykusu olmasına rağmen hem uyumuyor hem beni uyutmuyordu.
Bir de içimi kemiren yeller vardı.

Acilde yatakları ayıran duvarlar değil duvar mesafesinde perdeler vardı.
Yan tarafımıza geçen hastanın perdeden dolayı yüzünü göremiyorum ama  sesi ,nefesi sanki o'ymuş gibi zihnimi bulandırıyordu.

Hani o da öksürdü ya .Merak işte .Fazlası değil !O kolay kolay soğuk almazdı .Hep üstü açık yatardı .Yine de üşütmezdi ki .

Gözlerim ağır ağır kapanırken kendime zerre kadar direnecek gücüm kalmamıştı.Zaten sabah olmuştur ,benim çok uykum var.

Elleri yanıktı geçmiştir,uzun zaman oldu.Sırtına yel değiyor bari sen ört Heja...

Ve sonrası yoktu,nasıl uyku esir edecek kadar tatlı gelirdi bilmiyorum,ama ben esirdim.Hem de ilk kez bu kadar derin bir uykunun esiriydim.

.....

Parmak uçlarıma soğuk kısa bir an değdi.Uykumun üst katında siyaha kurulmuşken Eren'e ait olsa gerek elime uyanırım endişe taşıyan bir elin parmakları değdi.

Bunu hissedince parmak uçlarıma kadar uyandım.Ama gözlerim aralanmadı.Soğuk parmakların parmaklarımın üstüne kayışını hissetmemdi gözlerimi açmama sebebim.

Parmaklar bileğime değerken avuç içi elimin üstüne kapandı.Pürüzlü avuç içi değdiği elimi soğuğu ile yaktı.

Çünkü yanmıştı bu el..
Tanıdıktı..
Geçmemiş.

Üstüme eğilen kokuyla iyice ürperdim.
Rüya! Rüya olmalı.Gözlerimi açmayacağım.

Yüzümün soluna sokuldu .Ellerine inat sıcacık olan bir nefes .Ürperen tenim içinde kışlar giyinirken yüzümün hemen yanına dökülmüş saçlarımdan kokum pay edildi.

İçine çekiyordu.Beni .Kulağıma çok yakınken mırıldandı beni göklerden atacak o ses."Uyumamalısın."

Duymam garipti .Sesi ezberken sözler rengini değiştirmişti.

Ama bu nasıl gerçekten bile büyük acıtan bir  rüyaydı?Sanki gözlerimi açsam ,siyah gözlerine saplanacaktım.

İçime dolan varlık hissinin ardından ruhumun ucu cehennem çakmağı ile tutuştu.Ağır ağır parmaklarım çarşafı sıktığında elimin üstünü örten eli sıkıca varlığını hissettirdi. "Bir daha olursa .."dedi,yastığım içe çökerken yanağıma süründü yüzü.Gerçekti.

Saçlarımdan öpüyor.Gerçek mi?

"Seni bir kez daha burda görürsem,sebep olan sana rağmen ölür Geşa."

İçimde çakılan buzdan çivilerdi bu sözler.Yüzüme çok uzaktan giden nefesti belkide beni titreten .

Elime işleyen soğuk değil tenime değen sıcak nefesti bir rüya olduğuna inandıran.

Dudakları belirgin  köprücük kemiğime değdiğinde ürperdim.O olduğundan zerre şüphem kalmamışken gözlerim açılmayı inatla reddetti.

Nefesi , dudakları ile sürülüp köprücük kemiklerimim tam  birleştiği yere, boynumun en altına oturdu .Yani dudakları nefesimin üstüymüş gibi gelen yerde durmuştu.

Teslimiyetim öfkesini hissetmeye mi yoksa sebepsizce ona mıydı bilmiyorum.

Çukur gibi duran çıkıntım kesilen soluğum ile derinleşti.Dudakları çekilmedi çöken soluğuma eşlik edip tenime sertçe mühürlendi.

O anda nefesime karıştı ve  öptüğünde içim çekildi.Göklerden ipler salındı da ona kesildim sanki. Tenime değip ,nefesimi öptü. Ruhumu kazıyan bu dokunuşun katili olan dudaklar, tenime değer bir halde aralandı.

Öldürmek istiyor gibi öfkeliydi solukları.Tanıdık öfkesi tenimin üstünde dudaklarıyla taşınmıştı.Neydi ?Nedendi?
Emin olduğum tek şey o'ydu.Zerre şüphem yoktu.

"Nefes al Geşa.Yaşamasını istediğin
herkes için ."

Ürküten sesi ,nefesi ,varlığı üstümden ağır ağır çekildi.

Elimin üstünden ağır ağır çekilen parmakların ardından kalakamışlık, büyük yüktü .

Gözlerim hâlâ inanmamak için bakmamaya yeminleyken .Sol omzunda Eren'in başının eksikliği duyduğum son sözlerle zehirlendi.

Zenimin parlak yüzeyinde gürültülü bir vedanın ayakkabı sesi çınlarken kendim için değil kardeşim için açıldı gözlerim.

Yanımın koca boşluğu ,yüzümü giden sese çevirdiğinde aralık kalan perdeden onun giden koca bedenini gördüm.

Giden Hazerani'di.

Kaybolan Eren.

"Eren !"dedim öylece kesilmiş nefesim el verdiğince.Bana rağmen buna sebep olana ne yapardı ?

"Eren !"dedim bir kez daha .Hızla doğrulup ayaklarımı yataktan sarkıttığımda uyku sarhoşu bir sesle
"Abla .."dediğini duydum.

Gözlerim tam karşıya baktığında onun  yan sedyede uzandığını perdenin başının olduğu hizaya kadar çekildiğini ama onun yüzünü  görebilecek kadar bir kısmının açık bırakıldığını gördüm.

Derin bir nefes aldım.İçime hapsolan korkuyu uçurdum.

Bir an beklemeden gözlerini açmakta zorlanan kardeşimin yanına geçtim.
"Sen niye kalktın?"dedi ayakta oluşuma aldandı.

Oysa onun yatağı değiştirilmişti.Ve farkında bile değil.Ona uyku ilacı vermiş olmalılar.Bu yüzden gözlerini bile açamıyor.

Korkmuştum.Yanına ne ara uzandım ne ara başını omzuma geri aldım bilmiyorum."Ne oldu ?"diye mırıldandı.Hızlı hızlı inip kalkan göğüsüm beni ele verecekti."Uyuyakalmışım."dediğinde başını okşayıp derin derin nefesler aldım.Sol elim ağırdı çok ağır.

"Yorgundun ,uyu Eren ."diyebildim sadece ."Ama sen uyuma.."dediğinde "uyumam!"dedim kararlılıkla "biraz bile uyumam."

Sabah doğduğunda ve ben o hastaneden çıktığımda ilk işim Şafak dahil bütün adamlarımı kovmak oldu.

Şafak.

Bana hiç kızmadı.Olanları duyunca hakverdi.Kapıda duruyorlar ve o elini kolunu sallayarak rahatça yanıma geliyordu.Kardeşimi uyutuyordu.Yediğimiz içtiğimize kadar eli uzanıyorken Eren güvende diyemezdim.

O gün Eren'e  ,Maraz'ın davetine gideceğimi söyledim.Gerçten de Hakkâri deki düğün davetine katılacaktım.Ama o gün değil ertesi gün .

Yeni adamlar seçtim .Yine ben seçtim ama bir faydası olacak mıydı sanmıyorum.

Urfa'ya gizlice dönüp bir şey araştıracaktım.Hem koşullar uygunsa artık aşiretimizi gerçekten döndürecektim.

Uzun zamandır gelmediğim topraklar gibi baktım.Ama ben ara gelir giderdim.Sürgün farklı bir his gizlice evine dönmek acıtan bir komiklik.

Meydandan hiç geçmezdim.Ama yeni koruma bunu bilmiyordu .Dümdüz ilerledi .Bende dilimin ucuna kuruyup kalmış sözlerle durdum.

Meydanın beyaz zeminine ulaşma vaktiydi.Ama ben sadece siyah bir zemin görüyordum.İsleri silinmemiş bir zemin.

Gözlerim ağır ağır kabuslarımın mekanına kalktığında her yerin yandığını gördüm.Paslı bir yangın.

Yakmıştı, biliyordum.
Ama burası yeni yanmış gibiydi.
Sanki dün yakılmış gibi kara bir duman taşıyordu göğe.

Ateşinin yeni söndüğüne yemin edeceğim bir haldeydi.İlerledik ilerledik.
Ve ben korumalar ilgi çekmesin diye yanıma sadece iki kişi aldım.Arabayı iki sokak ötede bıraktık.

Meydanın üstünden taşan duman kokusu tepeye doğru giden bu cadde de daha da belirgindi.

İnsan sesleri duyduğumda yere çakılmış ayaklarım hareket etti.Gözlerimi dumandan çekip eve doğru yürürken Üstüme aldığım şalla yüzümü iyice örttüm.

Ellerimden biri şalın önünü sıkıca kavramış bir halde o gün kadar aceleci adımlar atıyordum.Önce Mardini namı taşıyan evime bakacaktım.Bizi sürdükten sonra bir zarar vermişler mi diye.
Sonra da...Sonra.

İlerledim ardından gelen iki koruma da mesafeyi koruyarak yürüyordu.Günlük bir giyim tercih ettikleri için koruma oldukları anlaşılmıyordur.

Konağın kapısını gördüğümde içi çökmüş tahtaları gözüme battı.O gün o vurunca kırılmış olmalı.

İşlemeli ahşap kapıya dalmıştım.
Buralara varan benim yüzüme kapattığım şala rağmen içime işleyen yanık kokusu geçmiş kadar sancılıydı.

"Hazerani.."

Ben kalan son iki adımı bitirecekken önümden geçenlerin sesiyle durdum.

"Nerdeyse hergün meydanı yakıyor ."dedi ,genç bir kadın .Sesindeki dehşeti duymamak imkansızdı.

"Hazerani, sanki yaka yaka yok etmek istiyor o meydanı."elim kapının kulpuna dokunamazdı.

Gitmelerini bekledim.Sesleri uzaklaştı adımları ve garip bakışları gibi.

Ve benim gözlerim göğü kirleten dumana takıldı."Hergün yaksanda biraz bile  yok olmaz Hazerani.."

Korumalara başımı hafifçe  aşağı yukarı sallayıp olduğu yerde durmalarını işaret ettim.İfadelerinden onay aldığımda içeri girdim.

Kapısı kilitsiz koca Mardini konağı .
İçeri attığım ilk adımda ayağıma Eren'in kanı bulaştı."Düşünme Efsa , düşünme!"Gözlerim yerde onun kanını aradı .Temizlenmişti.

Kim yaptı ki ?

Biraz ilerledim evin bütün ışıkları açıktı .
Bunun mümkün değil . Işıklar o günden beri açıksa şimdiye kadar biri bile patlamadı mı ?

İçerde biri olabilir.
O olabilir .
Ama dün İstanbul'daydı.Bende ordaydım.
Olabilir.

Geri gidip kapıyı açtım.Korumalara gelmelerini işaret ettim.İçeri girdiklerinde ışıkların hepsinin açık olduğunu içerde biri var mı diye dikkatle bakmalarını söyledim.

Avlunun içinde acı geçmişle durdum.Onlar bütün evi arayıp yanıma döndüklerinde yorulmuş görünüyorlardı.

"Kimse yok efendim."

"İyice baktınız mı?"

"Her yere baktık efendim."

"Ama evin bütün ışıkları açık.Birileri şuan olmasa da önceden varmış."

Gözlerim evin duvarlarına kaydı .Gündüz gözüyle yanan ışıklara doğru adımlayıp içeri geçtim.

Adamlarım sessiz sessiz ama tedbirli bir halde ardımdan geliyorlardı.Silahlarına sıkı sıkı tutunmuşlardı.

Doğrudan salonun içine açılan kapı aralıktı.Dev avizenin altından büyük büyük ışıklar yayılıyor.Tozlu olması gerekirken tertemiz kokan odanın her köşesini aydınlatıyordu.

Şalımı boynuma indirdim.Ellerimi ardımda birleştirip ışığı kapatmak için prize doğru yürüdüm.

Dalgınlığım evimi böyle iyi bir halde bulmam yüzündendi.Avizeye bakarken prize dokundum.

Ama ışık sönmedi.

Bir kaç kez ardı ardına denedim.Ama sönmüyordu."Işıklar sabitlenmiş efendim ."

Sese döndüm.Gözlerim kısıldı.Kaşlarımın çatıldını hissediyordum."Nasıl yani?"

"Evi ararken ışıkları söndürmeyi denedim.Ama hepsi sabitlenmiş .Yani ışıkların açık kalacakları şekilde prizler devre dışı bırakılmış."Şiddetle zihnimdekiler birbiri ile çarpıldı.En az sıfır kadar yok ediciydi , anımsadıklarım.

Işıkları sabitleyin demiştim.
Kulaklarını kapat Geşa...

"Devamlı yanıcak mı bu ışıklar?"sitemim kimeydi ?Bağıran sesimden utandım .Ama ifademi bozmadan sertçe bakmaya devam ettim.

"Efendim bu durumda , ışıklar patlamadıkları ya da ömürleri bitmediği sürece hep yanarlar ."

"Yanmasınlar!"dedim , öylece sinirle .
"Gidin bunları düzeltecek birini sessizce bulup getirin."

İkiletmeden hemen çıktılar.
Ben ışıkları kendim yakarım.

İçime yayılan karanlığın sorumlusu olmak önüme ışık tutan olması ile affedilmez.Avizenin tam altına geçtiğimde gözlerimde büyük büyük ağlayan geçmiş canlandı .

Hıçkırıklara boğulmuş çocukluğum beni ordan çıkarıp bir zamanlar hapsedildiğim odama kadar taşıdı .

Merdivenlerde yankılanan sesten çekinmedim.Ezdikçe ezdim geçmişi.

Tam odamın önüne vardığımda buhranlı bir kalabalık hissettim.Tamamlanmaya ramak kalmış gibi.

Nedense elim kapıya uzanmakta tereddüt etti.Bu odaya da baktılar mı ki?Her yere baktık demişlerdi.

Kapıyı ben açacaktım ama o bana açıldı .Boynumdan çekip elime dolağım şal parmaklarımdan kaydı.

Korumları bir kez daha kovmuş olmam boşa çıkmıştı.Her seferinde tam önümdeydi.Bu kez aylar sonra yüzü gözlerime değdi.

Bedenim şaşkınlığımı çarparken bedenim onun kollarının altına sıkışmıştı.

"Bırak Hazerani, bırak!"dedim ,boğuk çıkan sesim sıkıca saran elleri yüzündedi.

Onu itmekten ellerim yorulduğumda en az bedenim kadar yorgun sesimle "seni istemiyorum.Bana sarılmanı istemiyorum!"dedim.

Umrunda değildi.Ona vurmalarımı nasıl sessizce karşılamışsa bunu da sadece bir iç çekişle geçiştirdi"Kokun bile değişmiş lan!"Kızgın sesine inat sanki icinde bana yer varmış gibi sarılıyordu.Öfkem katlanırken onun yanında aciz olduğumu hissedip zayıflıyordum.

Yüzüme eğilen başından kaçmak için iki yakasından tutup kollarıma yüzümü indirdim.Hislerimin tepetaklak olduğu o anda gözlerim iyice karardı.

"Haze-"diyen sesime nefesi çarptı.  "Neden kokunu değiştirdin?"

Saçlarıma çenesini yaslanmıştı.Konuşurken kalın sesi özlediği kokunun ağına takılmış gibi yorgun geldi.Andan kaçmak için kapattığım gözlerimi araladığımda yakasını sıkan ellerim gevşedi.

"Ben Mehri Hazerani değilim.Git artık.Benim hayatımdan tamamen çık  !"

Ona doğrudan, hiç eğip bükmeden gerçeği söyledim.Ona beni kabul ettiren tek şey o kokuydu.Onu saçımdan tenimden atmak mümkün değildi.Bende üstünü kapattım.Başardım da .Ben kendi kokumu yıktım.

Hem bana sarılmaya hakkı yoktu ,kokumu sevemeye de .O nasıl bu denli rahat davranabiliyor?Var gücümle onu itmeye gayret ediyordum.

Elleri gevşesin diye beklerken derin bir nefes aldı .Ama o solukla kumullara yığılmış kokum ona karışmış gibi hissettim.Sanki üstünü başka kokuyla örttüğüm koku yine gidip içine doldu.Bu mümkün değil.O kokuyu yok etmek için çok uğraş verdim.

"Mehri"dedi , yüreği kesilmiş gibi.Bir isimle binlerce çığlık atmış gibi.İçine çöktü bedeni beni de girdabına aldı .Sarıldı da sarıldı.

Hâlâ mı Mehri gibi kokuyorum ?

Ben Mehri'nin kokusunu alerjim olmasına rağmen yapay kokularla örtmenin yolunu bulmuştum.O koku aklımızı bulandırıyordu .Buna mecburdum.

Ensemden kayıp saçlarımın diplerine ulaşan parmakları ile hesapsız gömleğin açık bıraktığı yere sertçe  yatırdı başımı.O an Hazerani'nin soğuk göğüsüne değdi yüzüm.Üşüdüm ilk kez ona değerken."Bırak! Bırak!"

Parmakları bir yaram olup olmadığını yokluyor gibiydi.

Ellerim var gücüyle direnip onu iterken "Şsst!"dedi yüksek bir sesle .Kulağıma eğildi dudakları"Sana değil , özlemekten kaburgaları kırılan kadınıma sarılıyorum."

"Kadınımmış!"

"Kadınım."

Gecenin içinde süzülen yıldızlar belirdi gözümün önünde kokusu burnumun ucunda sızladı.Gözlerim şiddetle kapanırken bir eli Saçlarımın arasında dolanıp beni kendinde tutmaya devam etti.

"Değilim ben Mehri değilim Hazerani.Ona özlemin sana her şeyi unutturuyor Hazerani!"diye söylendim başımı göğüsüne vururken .O Geşa'ya da değil annesine bu denli sıkıca sarılmak istiyor aslında.

İçi kesiliyor gibi hissettiriyor.Sessizdi çok sessiz.Mehri deyince kalbinin sesi kulağıma battı.Devamlı sızlayan yarasına bastığım tuzun sancısıydı bu isim.Onu çok yaktım, anladım.

Dilim toparlanıp kendi kendine düğümler atarken boş yere çırpınmayı da bıraktım.Zaten onun kollarıyla savaşmanın yolu bu değildi.

"Değilsin .."dedi .Upuzun bir sessizliğin ardından.Ben ısınır diye beklediğim teninde daha da üşürken o sert bir sesle zihmini yaktı.Başımı yasladığı sessiz kalbinden  kaldırmaya yeltendim.Saçlarıma karışmış parmakları müsade etmedi.

Dokunmasın öyle sever gibi.Yine saçlarımın canını acıtıyor.

"Sen Mehri değilsin."kaburlarının soluğuna yenildiği bir anda tenim duvar gibi olan bedenine iyice çivilendi."Sen Geşa'sın çünkü."

"Geşa değilim!Mardini'yim."
Duymamış gibiydi.
Sarılmayla dağılan ,toplanan , iyileşen ,hasret dolaşan hep Geşa olurdu sana şimdi ne oldu Hazerani?

"Başta annemin kokusunun sende bana geri dönmesi çok zoruma gitmişti."Kalın sesinde hasta bir sızı vardı .

"Dinlemek istemiyorum!"dedim,onu var gücümle iterken.

"Hatta bunu hayatın büyük oyunu diye görmüştüm.Ama sonradan anladım daha doğrusu gösterdin.Sen acılarımın kefaretisin.Belki de kaderimin bana özrüsün."

Duraksadım,kefaret ?

Sarsılmadan tutunan , kökleri toprağa salınan bir sesle konuşuyor.İnanmanın kuyusu güven veren sesinin karanlığında boğuldu.Ama benim ona inanan yanım tam göğüsümden vurulmuştu. 

"Derin acılar geçmez Geşa.Hele sevdiklerimizin acısı hep kanar ,tedavi edilemez.O yüzden özür kabul de edilemez . Çünkü benden her şeyimi almışken bana her şey olan seni vermek hayatın borcuydu.Şimdi her şeye rağmen gelmişken ne benden gidebilirsin ne de beni unutabilirsin."dedi.Başımı kaldırıp yüzüne baktım.

Onun için mi gelmiştim ?

Sözlerini kesen dudakları alnıma otururken ,ruhumun kuytusunda esen rüzgarla gözlerim kapandı.Eğer dökecek yaşım kalmış olsaydı bu an gözlerimin altında ıslanırdı.

"Buna hakkın yok.."dedim , dişlerimi birbirine bastırırken.Mardini ,sende Geşa gibi o dokununca kayboluyorsun.
Durdurabilirim ,ama ellerim yakasını sıkmayı bile bıraktı.

İlk kez bu denli uzun ve sessiz konuşuyor.Belki de duymak istediklerimi söyler diye bu kadar teslimim.

"Kadın..."sesinde ki soğuk tenime çizildi.Nefesinden dökülen, bende adım gibi ezberdi ."Sen benim şimdiki zamanımsın."Parmaklarım ona tutunmakla yanmak arasında salındı.Ben seçimimi hem ona yakın hemde uzak olacak şekilde yaptım.Üstündeki ceketin kumaşını avuçlarıma yeniden topladım.Ayakta durmaya ihtiyacım vardı.Belki de yine ona.

"Benim ..."dedi alnımı sessizce öpen dudakları sol kaşımın bitimine uzanıp nefeslendi.

İçten ısırdığım dudağım kanadı.Dilime yayılan kan tadı bana geçmişi anımsattı.
Ona karışmak işte bu denli kanlıydı.

Cehennemden çıkma dudakları,sönmez ateşlere gebe bırakıyor.Düşmanken bile vazgeçilmez olmazsı çok acıtıyor.

Yarım kalmış uzun bir şeyi başa alacak gibi karmaşık bir nefes verdi .Cümlesi kendisini yeniden işaret edip başa döndü."Benim şimdiki ailem sensin."Hecelere bölse ,ben parçalanırım.O karanlık bir ses yayarak cılız bir ışık tuttu benden yana "Ve ben bu sefer ailemi korumayı başaracağım."

Olmazdı.
Dağınıktım.Dağıtmıştı.

Çocuk parmaklarımla tutunduğum hayatı ona bağlanıp savurmuştum.Sonucunda kül olana kadar yanmıştım.Hem benden ona aile olmamı isteyecek hakkı kalmış mıydı?

Boğazımdaki yumruyu sırtlanıp bir elimle kalbimi öldüren yüzünü ittim diğer elimle de koca bedenini .Müsade etti inciten elleri.Ondan geriye atılmış iki adımla kaçtım.

Kendim için toparlanmışken bir kez daha ona dağılamazdım.Ben bir hayatı çoğu kez başa sardım.Bir hakkım daha olacağını kimse iddia edemezdi.Ona heba edilecek nefesler içimde yıldızlar kadar güzel ışıldasa da ben tükettiği diğer hayatların safında yani onsuz karanlıkta kalmayı seçiyorum.

Kardeşim.O benim noktamdı.Sınırları olmayan hayatımın sınırıydı.Onurum ve çokça gururumdu.

Ailem. Yani bu adam ,beni ailesi görmek için çok geç kaldı.

Parmaklarım bir çıkış bulamadığı için sadece çatallaşmış yorgun bir sesle onu yok etmek istedim."Git!Ve bana hiç gelme!"

Aylardır ne sesi vardı ne yüzü .Yine geldi sesi ve baktıkça dağıldığım yüzü.

Gitmeli ve beni bana bırakmalıydı.Bu kelime onun dilinde ezberken şimdi bana yabacı bir şey duymuş gibi bakması sadece yakıyor.Güneş tepemize kurulmuş gibi bir kuraklık hissettim ve kaçırdım gözlerimi yerle buluşturdum.Karanlık gözleri beni kendisinde toplayıp içine alamazdı.Buna müsadem yoktu.

"Geşa..."ölmüş bu ismi kabrinden kaçıncı çıkarışı bilmiyorum.Ama bende Geşa'ya verecek ruh kalmadı.

"Mardini!"dedim yere bakan gözlerim başımı kaldırmadan çatılan kaşlarımın altında ona dönmüştü.Aynı ifade bir savaş meydanında kullanılırdı.

Farketti.Ben onunla savaş içindeyim.
"Bana Mardini diyeceksin Hazerani!"

Üstüme düşürdüğü gözlerini başı kadar dik tutsunda beni göremesin .Bana bakmasın .Bakmasın.

Hakkı yok.Beni görmediği günlere saysın.

Aramızda bir müddet sessizliği düğümledik.Öfkeyle kazıdım gözlerimi gözlerinin içinden.Ayağımın altında geçmişin zelzelesi koptu ona ardımı döndüm."Benim yerimi değiştirmişsin."dedim alaycı gülüşüm burukça bir sitemdi.

Ardımdada olsa içinden defeder gibi çıkan soluğun sözlerini duyuyorum."Düşman kızı .."dedim,alayla tebessüm eden halim ince bir gülüş düşürdü."Ya da doğrudan düşmanındım."Sözlerim bana Mardini diye seslendiği anların resmini izletiyor parmak uçlarımda öfke sızlıyordu.Ama ellerimle değil sözlerimle geçirebileceğim bir sızı bu.

"Şimdi düşmanın ailen oldu öyle mi?"Ona ailesi olduğumu kabul ettirmek için çırpınan kadın geldi aklıma ne çok üşümüş ne çok ağlamıştı.

Az önce sarıldığı gibi sarılmasını ne çok beklemişti o kadın.

Bütün geçmişi topladım önüme.Odanın her karışına Geşa'nın çektiklerini serdim.Gözümün değdiği her şeyi bir sarılmayla affetiğim anı hatırladığımda önüme serdiklerimin bir önemi kalmamıştı.

Çünkü ben gerçekten o gün ona sarılmaya feda ettim acılarımı.

Ama Eren ,işte o benim küllerimin de aleviydi.Öfkemin nefesiydi.Sert çok sert bir sesle vazo gibi kırılgan  gerçeği yere çarptım."Senin de benim  hayatımdaki yerin değişti."

Kırılan vazonun parçaları en çok bana batardı.Ama eskiden öyleydi şimdi değil.
Onu bir anda önümde dururken gördüğümde bir vazo gibi dağılan geçmişin şuan onu kapattığını çatık bakışlarına rağmen görüyorum.

Kanlar içinde bile dik durması onun acı çekmediğini göstermez.Hazerani annesinin kokusunu geri istiyor.Babasını bile uğruna öldüren kadını istiyor.Ve bunu dile getirememenin sancısı ile öfkesini gözlerinden döküyor.Ne kandan kaybolmak üzere olan gözlerini dert edeceğim ne de isteklerinin içime kırk yorganla sarıp üstünü yine de örtmekte zorlandığım hislerime değdiğini göreceğim.Kör ,sağır ve dilsizi oynuyorum.

Ona aşık yanıma  kör ,ona sağır ,ona dilsiz.

Omuzlarımdan tutan elleriyle sarsıldım.Ona bakıp onu göremez olmuştum."Geşa.."

Bu ismi annemin yanından getiriyor, başkası söylerken acı duyuyorum da neden sen söyleyince ben yine sokakları gülerek koşan o kız oluyorum?

Bu hisse de içimden şafağın kıymığını batırıp kendimi tanıttım."Efsa Mardini ,hatta sadece Mardini."

Omuzuma dokunan ellerini üstümden savurur gibi attım.İşaret parmağım onu gösterip aşağı yukarı salınırken sol elim önüme düşen saçlarımı geriye attı."Bana dokunmayı kes! Buna zerre kadar hakkın yok ."

Sözlerimin onda bir öfkenin çakmağını çakmasını beklerken ona doğru salladığım işaret parmağımı bir anda avucunun içine alıp indirdi.Kapanan gözlerini yavaş yavaş aralarken dudaklarında okunan sabır bana ondan daha çok gerekliydi.

Gözlerimiz değmeden elimi avucundan aldım.Gözlerime düşen saçlara nefesimi üfledim.Kalkmayınca elimin tersiyle ittim.Bana durgun bir ifade ile baktığını gördüğümde yüzümü ondan kaçırdım.Öfkesini dağıtsın istemiyorum.Benden uzağa gitmesi için ona gereken şey öfke.

Gitsin .
Gitmeli.

"Kahküller.."dedi.
Bana yani yüzünü kendisinden kaçıran kadına ."Kahküllerin vardı.Üfleyerek yüzünden attığın.Sürekli gülüyor şu oturduğun pencerenin içinden sokaktaki çocukların oyunlarına el çırparak eşlik ediyordun."Gözlerim geçmişin satırlarını okuyan siyahlığa kuruldu.Anılar benim de önümde tutuştu."Parmakların o günde yaraydı.Üstün dağınıktı.Saçların gibi ."Geşa'nın dudaklarında buruk bir tebessüm belirdi.Ona tamamen arkamı döndüm."Çirkin bir kızdın.Ama sana çok baktım."Hışımla döndüm, gözlerini kısıp siyah gözlere yürüdüm."Sen !sen!"dedim, bağırarak.Aramızda bir adım kaldığında öfkeli sesim düğümlenip kısıldı."çok mu güzeldin sanki ?"çok güzeldi.

Yüzüme huzurlu bir ifade ile gezindi siyah  gözleri.Geriye adımlar atmak istedim .Onu da savurmak .İlk çekilen başım oldu ,sonra gözlerim.Gitmek üzereydim onun gitmediği evimden.

"İyi değilsin Geşa."

Bir kaç kez öksürdü bu sözden hemen sonra.Bastığım yer ayağımın altından çekildi.

"İyiyim!"

"Değilsin Geşa."

"İyiyim diyorum Hazerani!"

"Değilsin.."duraksadı,içi ezilir gibi oldu.Özlemekten kaburgaları kırılmış olan göğüsünden,solukları sancılı bir halde çıktı ."İyi olamazsın kadın,biz çok ayrı kaldık."

.......

Gelecek bölümün Kesitini yarın atacağımmmm ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

26.2K 158 1
KİTAP, 1. KİTAPLA BAĞLANTILI OLDUĞU İÇİN YAYINDAN KALDIRILMIŞTIR. " Susuyorum Ali Asaf ağabey! Öyle bir susuyorum ki sessiz sessiz attığım çığlığı b...
8.1M 46K 16
TÜM BÖLÜMLERİYLE SİZLERLE TAMAMLANDI
83.5K 5.1K 19
+18 öğeler içermektedir. Dağ sandığım, sırtımı yasladığım, yıkılmaz gördüğüm koskoca Narkotik büro amiri Tuna Atabeyli, dizlerinin üstüne çöküp ayakl...
299K 12.9K 51
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...