Üç Perdede Ölüm

By arassumeyyew

46 9 0

Sekiz farklı hikâye, tek bir zaman... Tıpkı kaderin kendi ağlarını ördüğü gibi kahramanlarımızda ilmik ilmik... More

1
2
3
4

5

0 0 0
By arassumeyyew

İclal okuduğunun ne anlama geldiğini düşündü sonra bileğindeki sayılara odaklandı ve bileğindeki sayıları parmağı ile okşadı.

Diğerleri kimdi? Kaç kişiyi bulması gerekiyordu? Ayrıca bu notu ona bırakan kişi onun yürüyemediğini bilmiyor muydu? İclal notu karalama yaptığı defterin arasına koydu kolyeyi son kez inceledi ve boynuna taktı. Olduğu yerde dona kaldı transa geçmiş gibiydi gözünün önünde canlanan anlamsız sahnelerle olduğu yere yığıldı. Dakikalarca hareket etmeden tavanı izlemek zorunda kaldı. Sonunda kendini iyi hissettiğinde etrafa göz gezdirdi tam o sırada yatağının üstünde duran örümcekle göz göze geldi korkuyla kalkmaya çalışırken ayaklarını aniden kendine çekti. İclal o anın etkisiyle örümceği tamamen unutmuştu. Yatak örtüsünü üzerinden attı önce ayak parmaklarını oynattı sonra ayaklarını kendine doğru çekti. Heyecanla yataktan doğruldu ayaklarının altındaki halıyı uzun zaman sonra ilk kez hissetmişti ardından duvardan destek alarak ayağı kalktı ilk adımını yavaşça attı sonra ikinci ve üçüncü adım...

Elini yavaşça duvardan çekti ve desteksiz olarak yürümeye başladı. Odasında birkaç tur attı sonra odanın kapısını açıp koridora çıktı. Bu olanlar rüya mıydı anlayamıyordu. Evde sessizce dolandı ve odasına geri geldi yatağına oturdu bu gördüğü rüyaysa hemen öğrenmeliydi. Masasından ucu açık bir kaleme takıldı gözü yerinden kalktı o kalemi aldı ve hiç düşünmeden kendine batırdı. İşe yaramamıştı acıyı hissetmemişti kalemi masaya koydu ve odadan tekrar çıktı evin anahtarını yanına alıp binaya çıktı. En üste çatı katına çıkmak için asansöre yöneldi yalpalayarak yürüyordu tabi, tıpkı yürümeyi yeni öğrenen bir çocuk gibiydi. Asansör açılınca içeri girdi bir yandan olanları düşünüyordu çünkü bu tarz rüyaları çok görüyordu ama ilk kez yönettiğini düşünüyordu. Sonunda çatı katına çıktı demirlere yaklaştı esen rüzgâr saçlarını okşadı gökyüzüne baktı sonra, tek bir yıldız bile yoktu. Korumalıkların soğukluğunu tüm hücrelerinde hissetti esen rüzgârın etkisiyle tüyleri diken diken oldu. Bakışlarını yıldızsız gökyüzünden çekip yere baktı sokak boştu mahalle iki sokak lambası ile aydınlanıyordu. Yağmur yağdığı için yerler ıslaktı karanlık sokaktan bir kedi geçiyordu dünya sessizdi bu sessizliği esen rüzgâr bozuyordu. Şimdi ne yapacaktı rüyada mıydı bunu öğrenmenin tek yolu kendini boşluğa bırakması mıydı?

"Bu bir rüya sen asla yürüyemezsin İclal" dedi İclal yıllardır kendine açıklayamadığı gerçekleri bir çırpıda itiraf ederken.

Demirlere tırmandı yere baktı birkaç saniye gözleri bulanık görüyordu tam kendini boşluğa bırakacağı sırada biri tüm gücüyle onu geri çekti ve İclal sırt üstü yere düştü. Birkaç saniyelik şokun ardından arkasına döndü ama kimseyi göremedi. Sersemlemişti bunun rüya olduğuna neredeyse emin olmuştu tekrar ayaklandı yeniden deneyecekti ama daha korkuluklara yaklaşamadan yeniden geriye doğru çekildi. İclal şaşkınlıkla etrafına bakındı tekrar tam o sırada karşısında bir şey belirdi.

İclal korkuyla geri çekildi birkaç adım uzağa gitti gördüğü şeyden uzaklaştı.

Karşısında neredeyse iki üç metre boyunda biri vardı sert yüz yapısı, çıkık elmacık kemikleri, simsiyah gözleri vardı. Gözleri kadar koyu siyah dalgalı saçlarını inceledi birkaç saniye sonra gözü büyük siyah kanatlara takıldı. İclal'in korkudan kalp atışları hızlanmıştı o kadar hızlı nefes alıyordu ki Afşa bu sesi rahatlıkla duyabiliyordu. İclal kekeleyerek konuştu.

"Sen nesin böyle?"

Derin nefesler almaya çalışırken karşısında gördüğü şeyden kollarından destek alarak uzaklaşmaya çalıştı.

"Sorun yok korkma ben Afşa, intihara kalkıştın ve seni kurtarmak için geldim."

"Nasıl yani ben rüyada değil miyim?"

"Ne rüyası?"

"Hiç, önemli değil sanırım gitsem iyi olur."

İclal anlayamıyordu dünyada neler oluyordu bu karşısındaki neydi? Rüyada değilse kimleri bulması gerekiyordu? Rüyalarının bu kolyeyle ve yürümesiyle ne alakası vardı?

Afşa karşısındaki kızı inceledi şaşkın görünüyordu uykudan uyandığı belliydi dağınık saçları ve üzerindeki pijaması bunu destekler nitelikteydi.

"Peki, gecenin bu vakti onu intihar etmeye sürükleyen ne acaba?" diye geçirdi içinden. Sonra gözü kızın boynundaki kolyeye takıldı.

"Hey orada dur o boynundakini nereden buldun?"

""Bu seni neden ilgilendiriyor?" dedi İclal telaşla çıkan sesiyle. Buradan gitmek istiyordu.

"Bu kolyeden bende de var ve o kolye arkadaşıma ait."

"Sana neden inanayım?"

"Adın ne senin?"

"İclal."

"Bak İclal ben Afşa ve intihar eden insanları kurtarıyorum ve ben bir meleğim. Benim arkadaşımın da görevi bu onun ismi Adin. Bak boynumdaki kolyeye, senin boynunda olan kolyenin aynısı bende de var."

"Bu kolye ne işe yarıyor?"

"İntihar eden insanların yerini gösteriyor ve şifa gücü var yaraları iyileştiriyor."

"Peki, bu kolyenin benim camımın önünde ne işi vardı?"

"Adin kaybettiğinde camının önüne düşmüş olmalı."

"Bana bir not bırakıldı ama."

"Ne notu?"

"Bunu sana söylemeli miyim bilmiyorum."

"Bak arkadaşımı çağırayım hava soğuk burada konuşursak hasta olabilirsin odanda olanları konuşalım ve ortak bir yol bulalım."

İclal bir süre sessiz kalıp düşündü olanlar garip geliyordu ama bir açıklığa kavuşulmalıydı. Karşısındaki meleğe baktı kötü birine benzemiyordu onun iyiliğini düşündüğü bariz belliydi hem de onu ölümden kurtarmıştı.

"Tamam, olur" demekle yetindi sadece.

Afşa gülümsedi ve saniyeler içinde kolyesi yanmaya başladı İclal'in kolyesi de aynı anda yanmaya başlayınca Afşa hızla havalandı.

"Geleceğiz bizi bekle." diye bağırdı.

Kolye her zamankinden daha çok parlıyor artı olarak ilk defa titriyordu. Afşa gitmesi gereken yöne daha hızlı uçmaya başladı sonunda yaklaştığında Adin'i gördü.

"Neler oluyor?" diye fısıldadı kendi kendine.

Büyük bir tepenin üzerinde dev bir meşe ağacına ip bağlanmıştı Adin. Ağlamaktan gözleri şişmişti içinde umudun zerresi kalmamıştı ve hayattan vazgeçmişti. Belirsizlik onu korkuturken o kendi sonunu belirlemişti ve gidiyordu. Saniyeler içinde ipi boynuna geçirdi Afşa gördüklerinin etkisiyle gözlerini kocaman açtı. Adin kendini boşluğa bıraktığı sırada Afşa hızla Adine yaklaştı ve ipi kesti. Yere düşen melek afalladı Afşayı görünce kaşlarını çattı.

"Ne yaptığını sanıyorsun Adin?"

"Afşa bırak beni ne olur başka yolu yok başıma ne geleceğini bilmiyorum kolyemi kaybettim ve bulmam imkânsız."

Adin anın verdiği sinirle ağlamaya başladı zaten daha yeni susmuştu.

"Başaramadım Afşa bana verilen görevi layıkıyla yerine getiremedim."

Afşa yavaşça yaklaştı arkadaşına boynuna sımsıkı sarıldı sırtını sıvazladı.

"Sakin olmalısın Adin şimdi sakin kalmalısın ki kolyenin nasıl ortadan kaybolduğunu öğrenebilelim."

"Bunun hiçbir yolu yok."

"Sende kendini öldürmeyi mi seçtin Adin?"

Adin daha çok ağlamaya başlarken dudaklarının arasından tek bir kelime çıktı.

"Evet."

Afşa aklındaki soruyu sormayı es geçip direkt konuya girdi.

"Kolyeni buldum İclal diye bir genç kızda. O kolyenin ona nasıl geldiğini kendinden öğreneceğiz, şimdi bizi bekliyor benimle gelmen gerekiyor."

Adin ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu uzun zamandır aradığı kolyesini sonunda bulmuştu ama sevinemiyordu.

****

İclal yavaş yürümeye dikkat ederek odasına geri geldi yatağında duran notu birkaç kez sessizce okudu. Bileğinde olan koda baktı bir süre. Boynunda duran kolyeyi çıkardı çizdiği çizimlerle kolyedeki simgeleri inceledi aynıydılar. O sırada odada beliren Adin ve Afşa yüzünden korkuyla irkildi. İclal önce Adine baktı gerçekten cennet kadar güzeldi.

"Adının hakkını veriyor" diye geçirdi içinden. Ama üzgün görünüyordu melek gözleri umutsuz bakıyordu. İclal meleğin boynundaki kolyenin eksikliğini gördü ve meleğin üzüntüsünün sebebinin kolye olduğunu anlaması uzun sürmedi. Sonra gözleri Afşayı buldu sakince gülümsedi karşısındaki meleğe ve konuya girme ihtiyacı hissetti.

"Size anlatacaklarım biraz karışık gelebilir ama bir yerden başlamam gerekiyor. Ben sekiz yaşındayken bir trafik kazası geçirdim ve komada kaldım bir süre uyandığımda belden aşağım felçliydi. O kazadan sonra garip rüyalar ve simgeler görmeye başladım hatta gördüklerimi kâğıtlara aktardım. Bu gün benim 18. Yaş günüm odamda resim yaparken camın önünde bir hareketlilik hissettim sandalyeme zar zor oturup penceremin önünde bu kolyeyi ve kolyenin yanında da bu notu buldum" dedi elindeki notu Adin ve Afşaya uzatırken.

"Ayrıca benim komadan uyandığım zaman bileğimde bu nottaki sayılar yazıyordu. Bu kolyeyi boynuma taktığımda yürüyebildiğimi fark ettim. Ayrıca kolyenin üzerindeki simgeler benim rüyamda gördüklerimle aynı bunun anlamını bilemiyorum tabi."

"Kolye sayesinde yürüyebilmen normal bu kolyenin şifa gücü var. Taktığında vücudundaki tüm hastalıklar yok oluyor benim nottan anladığım senin gibi bileğinde kod olan insanlar var fakat onları nasıl bulacaksın?" dedi Afşa. Adin hala sessizdi az önce yaptıklarına gidiyordu aklı, anda kalamıyordu.

"Bilmiyorum ben kendimi rüyada zannetmiştim amacım kendimi öldürmek değildi rüyadan uyanmaktı sonra sen geldin."

"Bir dakika çizdiğin çizimleri görebilir miyim?" dedi Adin sessizliğini bozarak.

İclal dikkatle yerinden kalktı çizimlerinin olduğu dosyayı çıkardı sayfaları yavaş yavaş çevirdi. Adin dikkatle resimleri inceledi tüm sayfalar bitince Adin dosyayı eline aldı ve kendisi incelemeye başladı.

"Bunları parça parça birkaç saniyeliğine görüyorum bazen bir olay örgüsü oluyor ama hatırlayamıyorum."

Afşa baktı fakat bir şey anlayamamıştı Adin resimleri teker teker süzdü fakat bir şey anlayamamıştı. Olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Bunlar ne demek oluyor bilmiyorum kolyenin üzerindeki simgelerle neredeyse aynı bunu bilse bilse efendimiz bilir."

"Ben efendimize sorayım."

Adin Afşayı kafası ile onayladı.

"Bende bir dostuma danışacağım" dedi Adin.

İclal'in bakışları iki melek arasında gidip geliyordu hala olanları idrak etmiş değildi diğerlerini bulunca ne olacağı konusunda bir fikri yoktu.

"Ben ne yapacağım?" dedi İclal kısa süren sessizliği bozarak.

"Sen bizi bekle biz bir şeyler öğrenmeye çalışıp sana yardım edeceğiz."

Afşa cümlesini tamamladıktan sonra Adin İclal'e döndü.

"Kolyeyi senden almak zorundayım İclal."

İclal üzülse de bunu belli etmemeye çalışıp boynundaki kolyeyi çıkartıp karşısındaki meleğe uzattı.

"Kısa süreliğine de olsa yürümek güzelmiş bunu özlemişim."

Adin merhametle yaklaştı İclal'e ve saçlarını okşadı ardından iki melek bir şeyler öğrenmek adına ayrıldılar İclal ise loş ışıklı odasında bir başına kaldı.

Adin Geceye danışacaktı o gizemli şeyleri çözmeyi seviyordu belki yardım edebilir diye düşünüyordu. Kolyesini bulduğu için mutluydu ve kötü birinin eline geçmediği için iyi hissediyordu ve belki de bu yüzden İclal'e yardımcı olmak istiyordu. Adin Gecenin evine gelmişti saat gecenin bir yarısı olduğu için çekiniyordu bir yandan. En iyisi sabah gelmek diye düşündü ve kendi dünyasına döndü.

Afşa geçen gelişinden sonra sakince girecekti efendisinin odasına. Kapıyı tam üç kere tıklattı ve içeri girdi.

"Gel Afşa."

"Merhaba efendim rahatsız ettim ama bir şey danışmak istiyorum size."

"Sorun değil görevinden mi yakınacaksın yoksa."

Afşa gülümsedi.

"Hayır, efendim Adine yardım etmek beni mutlu ediyor görevimden gayet memnunum."

"İyi olmana sevindim evladım arkadaşına yardım etmek istemen benimde hoşuma gidiyor aferin sana. Peki, nedir danışmak istediğin konu?"

"Bize verdiğiniz kolyenin üzerindeki simgeler neyi temsil ediyor var mı bir anlamı?"

"Yaklaş evladım."

Afşa efendisine yaklaştı karşısındaki melek boynundaki kolyeye uzandı ve onu bir süre inceledi ve sessizliği bozdu.

"Bu simgeler yeniden başlangıcı temsil ediyor. İnsanlar doğarlar büyürler ve ölürler kimileri ölümü kendileri seçerler sizler onları kurtardığınızda hayatlarına yeniden başlarlar. İkinci simge zorlu yolları simgeler hayat zorlu yollardan ibarettir ve bu yolları aşmak da yarı yolda kalmakta kendinin elindedir. Üçüncü simge ölümü temsil ediyor ölüm bir son mudur yoksa yeni bir hayatın başlangıcı mıdır kimse bilmiyor ama her ölüm ayrılıklara ve bolca gözyaşına gebedir."

"Anladım efendim teşekkür ederim."

"Neden sordun bunu?"

"Dikkatimi çekti efendim öğrenmek istedim."

"Küçükken de böyle meraklıydın ve görüyorum ki o merakından hala bir şey kaybetmemişsin."

Afşa gülümsedi ve teşekkür ederek odadan ayrıldı tam o sırada Adinin geldiğini gördü.

"Öğrendin mi bu sembollerin ne olduğunu?"

"Öğrendim ilk simge yeniden başlamayı temsil ediyor. İkinci simge zorlu yolları üçüncü simge ise ölümü temsil ediyormuş."

"Sen ne öğrendin peki Adin?"

"Dünyada daha gece yarısı Gece uyuyor olmalı gidemedim o yüzden."

"Peki, bu simgelerden ne çıkarmamız gerekiyor Afşa?"

"Hiçbir fikrim yok."

Dünyada sabah olur olmaz Adin soluğu Gecenin evinde almıştı. Gece ise hala fosur fosur uyuyordu.

Adin Geceyi kolundan dürttü. Gece ağzının içinde bir şeyler mırıldanıp arkasını döndü Adin onun bu haline göz devirdi ve tekrar dürttü arkadaşını.

"Git başımdan."

"Gözünü açta bak bir kim gelmiş."

"Adin sabahın köründe evimde senden başka kimse olamaz."

"Kalk gece sana işim düştü."

"Öğleden sonra müsait olacağım lütfen randevu alınız, aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor."

"Gece kalk önemli bir mevzu bu."

"Kızım sen meleksin bana nasıl bir işin düşmüş olabilir?"

"Kıçını kaldır da bak ne işim düşmüş."

"Sen çok terbiyesiz bir melek oldun."

"Gece kalk lütfen hem unuttun mu körle yatan şaşı kalkarmış."

"Bıktım senden Adin ne istiyorsun söyle" dedi Gece yataktan doğrulurken. Gözlerini ovuşturdu ve uykulu gözlerle karşısındaki meleğe baktı.

"Boynumdaki kolye kayboldu onu felçli bir genç kız camının önünde bir notla beraber bulmuş. Kolyenin şifa gücü ile yürüyebiliyor. Notta da Kod;001 diğerlerini bul yazıyor. Ayrıca bileğinde de 001 yazısı var felç kalmasına sebep olan kazadan sonra ortaya çıkmış. İclal rüyalarında değişik simgeler görüyor ve bunları çiziyor o çizimlerden birer anlam çıkarmaya çalıştık ama beceremedik yardımına ihtiyacım var."

"Tamam, odamdan çık üzerimi değiştirip geliyorum."

Adin saniyesinde odadan çıktı Gece birkaç dakikada hazırlandı ve Adinin yanına geldi birlikte yola çıktılar sonunda İclal'in evine geldiler.

"Sen burada bekle ben İclal'e haber vereyim.

Adin Geceyi yalnız bıraktı ve İclal'in yanına gitti o sırada Afşanın da gelmiş olduğunu gördü.

"İclal arkadaşım Gece aşağıda bekliyor bize yardımcı olmak için geldi."

"Tamam, anneme söyleyeyim alsın içeri."

İclal tekerlekli sandalye ile koridora çıktı annesine arkadaşının onu görmeye geldiğini söyledi. Hacer Hanım kızının yıllar sonra arkadaşı olmasına sevinerek Geceyi eve davet etti gece kapıdan gülümseyerek içeri girdi. Hacer hanımla kısa bir sohbet yaptıktan sonra İclal'in odasına geçtiler. Gecenin gözleri önce Adin'i sonra Afşayı buldu yabancı gelen bir yüzdü bu. Adin sessizliği bozdu.

"İclal resimlerini gösterir misin?"

İclal yatağında duran dosyayı aldı ve Geceye uzattı. Gece her bir resmi teker teker inceledi sonra Adinin boynundaki kolyeyi inceledi.

"Buldum" dedi Gece aceleyle yere eğilip halıyı kenara çekti dosyadan her bir resmi teker teker çıkardı.

"Resimler birbirinin devamı hiçbiri tek değil."

Gece resimleri birer yapboz parçası gibi birleştirdi ve son kâğıt parçasını da yerleştirince kenara çekildi.

"Ve bu yapbozun son parçası da kolye" dedi İclal, Adin kolyeyi çizimin tam ortasına koydu tam o anda kolye parlamaya başladı çıkan ışıklar 8 farklı noktayı gösteriyordu.

"İşte bulduk" dedi İclal gözleri telefonunu ararken yatağındaki telefonu aldı ve yerdeki çiziminin fotoğrafını çekti.

"Haritalardaki yollara benziyor" dedi Adin

"Peki, bu çizimleri haritaya göre nasıl yerleştireceğiz?" dedi Afşa

"Ortak nokta benim başlangıç yeri benim evim olmalı."

"Mantıklı" dedi Afşa kafasını sallarken.

"Peki, bu simgeler neyi ifade ediyor?" dedi Gece merakla.

"Onu sana söylemeyi unuttum Gece. Kolyedeki ilk simge yeniden başlamayı temsil ediyor. İkinci simge zorlu yolları üçüncü simge ise ölümü temsil ediyormuş."

"Tam olarak emin değilim ama yaşayacağınız süreci anlatıyor olabilir."

"Nasıl yani" dedi üçü bir ağızdan.

"Bakın bu nokta İclal'in evi ve onun evinin olduğu noktada yeniden başlamayı temsil ediyor. Bu her neyse onu başlatan da kolye sayesinde yeniden başlayanda İclal. Bu ikinci yerde zorluklar bekliyor da olabilir o evde ya da yerde kim varsa zor yollardan geçecek de olabilir. Bu üçüncü yerde tüm noktaların birleştiği yer orda da ölüm bekliyor olabilir. Bunlar birer tahmin tabi ki."

"Nedense çok mantıklı geldi bana" dedi İclal tebessüm ederek sonra konuşmaya devam etti.

"Gelelim meselenin en karışık olduğu noktaya. Ben Adinin kolyesi olmadan yürüyemiyorum diğerlerini bulmak için bu kolyeye ihtiyacım var ve Adine ihtiyacı olan insanlarda var."

"Eğer diğerlerini bulman gerekiyorsa sana yardımcı olmak benim görevim" dedi Adin İclal'e tebessüm ile bakarken.

"Tabi ki sana yardımcı olacağız zaten uzun bir süredir Adinin yerine de ben gidiyordum insanlara o konuda rahat olun. Diğerlerini bulunca olacaklara o zaman bakalım" dedi Afşa

"O zaman yarın sabah erkenden aramaya başlarız. Ben gideceğimiz ilk yeri bilgisayardan bulurum."

"Tamam, biz şimdi gidelim."

"Adin."

"Efendim İclal."

"Kolye geceleri sende kalabilir."

Adin yerde duran kolyesini alıp boynuna taktı ve karşısındaki genç kıza gülümsedi.

"Siz birbirinize kibarlık yaparken bende yerdeki kâğıtları toplayayım bari dedi Afşa gülerken.

Yolda geri dönerken Gece aklındaki soruyu sordu.

"Bende sizinle gelebilir miyim?"

"Ne o sabah seni zar zor uyandırdım öğleden sonra müsaidim diyordun fikrini ne değiştirdi?" dedi Adin, Geceye pis pis sırıtırken.

"Adin daha ilk adımı bile bensiz halledemedin devamı daha karışık bir yol bu belli zorlamaya gerek yok bensiz bir şey yapamazsın sen."

"Ben bu yolda bize destek olman taraftarıyım." dedi Afşa onların didişmesine tebessüm ederken.

"Afşa haklı sende bizimle gelmelisin sırf meraktan ölme diye gel diyorum yoksa sensiz de halledebiliriz biz."

"Tabi canım bende öyle diyordum."

"Sabah gelmemem için yalvaran sen değil miydin Adin?"

"Gece abartmayı seven bir insansın biliyorum ama ufak at biraz."

Gece gülümsedi Adinin yanında üzüntüsünü kederini unutuyordu.

***

Continue Reading

You'll Also Like

İHTİLAL By Fatma Demir

Mystery / Thriller

792K 27.8K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...
6.3K 270 17
Bahar en yakın arkadaşının düğününe mardine gider ve oraya damadın en yakin arkadaşı olan ateş'i görür ve o yüz bir daha aklından çıkmazsa ve bir ka...
737K 22.5K 24
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
TERAPİST[HANZEH] [GxG] By .

Mystery / Thriller

3.7K 572 8
Ünlü bir terapi merkezinde çalışan Zehra Güneş bir iş gününde girdiği 718 numaralı odada hayatı değişecekti...