BEYLERBEYİ HAZERANİ

By mamalesoirr

4.3M 215K 94.4K

El değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Sev... More

TANITIM
"KEFENDEN GELİNLİK "
' GEŞA HAZERANİ '
Zindan
NEFRETİN NEFESİ
AY IŞIĞI
'ÖLÜM GETİREN SESİM'
'KERT-ME'
SAÇIN; ANNEMİN KOKUSU
İKİ YANLI MENDİL : GÖNÜL İŞİ
DİLEFRUZ ;YÜREK YAKAN GÜZEL
'KANLI POTRE : GÜLÜŞE DÖKÜLEN KAN '
"RUHUMU ASTIM"
'KEŞKE MARDİNİ '
'KADER&SÖZ'
'BİLDİN (GERÇEKLER)'
'SARHOŞ GERÇEKLERİ DÖKER DUDAKLAR '
'KOKUNU VER '
"BİR SARILSAK"
LİMON & SARIŞIN
ACIMIZ GEÇSİN (BULDUM)
TEMAS ✨
KOLLARINDA ☄️
12.12.2022 (ARA FİNAL BÖLÜMÜ)
GEÇMİŞ(Geçmezmiş)
KADER & EREN
HAZERANİ 2 : ⦑1⦒ .BÖLÜM
ÖPESİM VAR
ATEŞİN YANIŞI
DAHA KÖTÜSÜ
KAHKÜLLER
SANA KESİLDİM
BÖLÜM :XELEF VE MİR
Bölüm:ONU GÜLDÜR LİMON
KÜLÜZ
Kalbime Sevgili
AŞK
RÜYA "Bakma "
AĞIT &ANNE
ÖLÜM&EVLİLİK GÖRÜŞMESİ
1.284✨
DİL ARGEŞE
12.12.2022 Anısına geçmiş
SANA KÜSMEK
BEYLERBEYİ 'GÜLÜNCE
ÖLÜMÜ GÖR'GEŞA'
Ödeştik Gidemezsin
BİR CADI VARMIŞ
BENÍM OLSANA .
YAR'
BUZDAN HÎSLER
HAZERANİ İÇİN"Firavun'un evindeki Musa"
CANIN KANI
SOL GÖZÜNÜN SIZISI
DOĞUYOR
GÜZELİM
KONUŞ N'OLUR
SEN GİBİ
GEÇMİŞ
BİRAZ UZAKTA
GİTMEZ
YAKUTLU BEŞİK
AİLEYİZ İŞTE
AVREŞ VE MİHRİ 'ÖZEL '
FİKRİMİN İNCESİ
XANİ
KATRE
AY DİLBERE
AVREŞ VE MİHRİ 'devam'
BÜYÜRSÜN
'Tılsımlı kemer'
NENNİ
FİNAL °Sonsuz
ÖZEL BÖLÜM 1 :)
Özel Bölüm -2

KARŞILAŞ-MA (SEN BANA ,HEP BANA)

59K 2.8K 1.1K
By mamalesoirr

Marazzz (Maraz sıklıkla okuyacağınız biri .Dün çok yorucuydu resimleri eklememişim.)


(Geşa'nın Maraz ile ilk karşılaşmasında giydiği kıyafetler ve altınlar dhejk)

(Ve geçen toplam zamanı anlamayanlar olmuş şöyle arkadaşlar Geşa vurulduktan sonra 2 ay yatakta tedavi gördü ve Hazerani yanındaydı .Geşa ara ara uyanıyordu.O sırada Nurbanu da hamileydi.Tamamen uyandıktan sonra ilk fırsatta kaçtı .Aradan 1yıl 3 ay geçti.Biz bu süreyi 2 yıla tamamlayacağız.)

"Yarın İstanbul'a giderim.Orda camları örteni bulurum.Nasibim pek yoktur ama yarın illa ki bir rüzgar eser .Kaderin bana çok borcu var."dudakları arsız bir çocuk gibi kıvrıldı."Öpesim bile var .Belki buluşuruz."

Sözleri biter bitmez çalan telefon sesiyle doğruldu.Yatağın üstündeki telefonun ekranına eğilmeden baktı.

"Hasbinallaah."

Tişörtünün eteklerini tutup bir çırpıda üstünden attı.Öfkeli adımları zemini inletirken siyah bir takım elbiseyi eline aldı.Aklına Mehri geldi .Farkında olmadan takım elbisesi parmaklarının içinde buruşturdu.Gözleri takıma indiğinde parmaklarını aralayıp yere attı.Üstüne basıp odadaki altın işlemeli dolabın en üst çekmecesini açtı .

En üstte Mehri'nin resmi vardı .Hatta sadece Mehri'nin resimleri vardı .
"Hâlâ siyah seviyorum Mehri ."

Onu özlemişti .Ama resmini dokunacak kadar hak görmüyordu kendinde.Mehri'sinin yaşadıklarından kendisini sorumlu tutuyor resmini elini dahi almıyordu.Öyle üstten baktı Mehri'nin gece kadar kara saçlarına,gülen resmiyle içi yandı .

"Beni de götürmeliydin."teninde ki soğuk sesindeki soğuğa karışırken "Hep yanlız kalacağım diye korkardın.Oysa ben yanlızlık seviyorum Mehri."deyip dolabı usulca kapattı.

Dudaklarını buruk bir tebessüm sararken hızla bir tane daha siyah takım çıkardı.Hiç beklemeden üstüne giyindi . Israrla çalan telefonu sinirle kapatıp cebine attı.Siyah kordonlu saati bileğine takip hızla odadan çıktı .

Evinden yükselen bebek seslerinden kaçmak ister gibi hızlı adımlar atıyordu .
Karaca ve Nurbanu evlat sahibi olmuştu.Hazerani aşiretinin büyüyor olmasından memnundu.Ama çocuk sesi pek alışkın olduğu bir şey değildi .O gürültüyü de kalabalıklar gibi sevmezdi .

Konağın kapısından çıkmak üzereyken
"Selim !"diye bağıran komşu kızının sesiyle durdu.Elini tahta kapıya yaslayıp başını onlardan yana çevirdi.

"Selim Geşa'yi biraz sen al !"komşu kızının uykusuzluktan kızaran gözleriyle bakıp , elinde susmak ne bilmeyen 5 aylık bebeğini sallıyor diğer yandan Selim 'e kucağına alması için söyleniyordu.

Selim ise ondan beter bir halde odanın kapısına yakın sedire boylu boyunca uzanmış kendisini uykunun kollarına bırakmıştı.

"Selimmm!"dedi kadın çıldırır gibi .Kucağındaki bebek hıçkıra hıçkıra ağlarken "Geşa lütfen uyu artık ."deyip var gücüyle onu kolunda sallıyordu.

Ama ne Selim kalkıyor ne de Geşa susuyordu.Uykusuzluktan dolayı gözlerini doğru düzgün açamıyorlardı bile.

"Selim biraz sen bak ne olur ?"dedi sedirin ucuna otururken .

"Komşu kızı.."dedi nerdeyse ağlayacak gibiydi Selim."Bu çocuğu aldığımız hastaneye geri mi versek ."

Sesinde ki bıkmışlık beş ayın çilesiydi.Geşa gereğinden fazla huzursuz bir çocuktu.Ne annesini ne babasını sabahlara kadar uyutmuyordu.

"Olur mu öyle şey?"dedi komşu kızı.Bebeğini sol omzuna yatırıp Selim'in bacağına şiddetle vurdu.Selim sıçrayıp sedirden aşağı düşse de gözlerini açmadı.

"Bak Bahoz'un oğlu Velat hiç ağlıyor mu ?"dedi kızına sitem eden bir sesle .

Geşa'nın çığlıkları anlıyormuşcasına arttı.Hazerani de olduğu yerde kaşlarını çatmış bir halde durmuş Selim'in tükenmiş halini izliyordu.

"Ah kızım ağlama artık."dedi komşu kızı ayağa kalkarken "Bir yerimi ağrıyor acaba ?"

Selim sol gözünü açıp kızına baktı yavaşça doğrulup ayaklarını uzatmış bir halde yerde oturdu."Turp gibi onun derdi bizim huzurumuz .Bu kızın bir kapatma tuşu da yok Nurbanu."

Hazerani başını iki yana salladı . Nurbanu'nun kucağında nefessiz ağlayan kızın yüzü kendisine dönünce
dudaklarında ismi titredi .

Sonra elini kapıya attı tam çıkacakken
"Geşaa!"diye bağırdı.

Sesi bütün avluda yankılandı.Selim'in ve komşu kızının uyku mahmuru gözleri bir anda açılırken Geşa Hazerani'ye bakarken hıckırıkları kesildi.Hazerani biten ağlama sesine doğru yüzünü çevirdi.

Bebeğin sustuğunu görünce dudaklarında sızlayan ismi kaburgaları ezilirken bir kez daha gür bir sesle tekrar etti.

"Geşaaaa!"

Bebeğin gözündeki ıslaklık çekilip küçük dudakları yerinden sıçrayan kalbi için kıvrıldı.Hazerani'nin seslenişi onun küçük kalbini titretmiş o da masumluğu ile bu hisse gülümsemişti.

Komşu kızı ve Selim hayretle bir kızlarına bir Hazerani 'ye bakıp durumu anlamaya çalışırken Hazerani başını hafifçe sağa sola sallayıp konaktan ayrıldı.

O çıktığı esnada Selim hızla doğrulmuş karısının kucağındaki bebeğinin gülümseyen tatlı yanaklarını dokundu. "Korkup şoka mı girdi acaba ?"

"B.. bilmiyorum ki Selim ?Ama Geşa geceden beri ilk kez sustu ."

Onlar hayretle susan bebeğe bakarken Hazerani yanına hiçbir korumasını almadan doğrudan annesinin mezarının yolunu tuttu.

Yüzüne bile bakmaya korkuyordu insanlar.Tek bir düşmanı bile yoktu.Hazerani hiçbir zaman can korkusundan koruma tutmamıştı ki.O sadece intikamını almadan ölmek istemiyordu.İntikamını almıştı artık ölse de sorun olmazdı.Öyle diyordu.

Mezarlığın önüne ulaştığında arabadan en sessiz haliyle indi.Ama yerden yükselen adım seslerini istese de kısamıyordu.

Kabirdekilere selam verip duayla ailesinin kabrine doğru yürüdü.Gözleri Mehri'nin,babasının ,kardeşlerinin mezarlarına değerken adımları toprağa gömülmek ister gibi basıyordu.

Soluğu içinde sızıyla sarmaş dolaş olmuşken annesi ve babasının kabirlerinin arasına girdi.Ailesinin ayak ucunda gömülü ikizlerin mezarına baktı.Birinin boş olduğunu biliyordu.Onun sızısıyla gözlerini yumdu.Bütün şakayıklar da solmuştu.
Ne zaman mezarlığa gelse aciz hissediyordu .

O yani Argeş Hazerani ufak bir çocuk gibi hissediyordu.Sanki bir rüzgar esse o da düşüp toprağa karışacaktı.Ama işte onu gömecek o rüzgar esmiyordu.

"Avreş..."dedi ,eli Avreş'in adına değerken
"Bedenini ne yaptı o şerefsizler, bulamıyorum."gözlerinde ki kan sesine dökülmüş gibiydi.Sesi bir hastadan hasta bir yaşlıdan daha yaşlıydı.

Yorgundu şimdi.İyi değildi.Kardeşinin boş kabrini gördüğünden beri dertlerine dertler dökülmüştü.

Dilinin ucunu ısırırken elleri cebine karıştı.Mehri elindeki yanıkları görsün istemezdi.Avşin'in kabrinin buz mermerini öptü.Sonra babasının kabrine yaklaştı."Ağam.."dedi , toprağına uzunca bakarken "Mehri seni ne çok severdi."diye itiraf etti."Ama sen de Mehri 'mi çok severdin."

Babası duymuşsa kesin gülümsemiştir.Hazerani de tebessüm etmek istedi ama içinden gelmiyordu gülmek.

Geşa'dan başkasına gülmez olmuştu .Gerçi Geşa da güldüğünü ne görüyor ne duyuyordu.

Babasının da mermer taşını öptü.
Annesinin kabrinin başına geçti.Önce isminden öptü sonra
dizlerinde hissettiği sızı ile ellerini mermere yasladı.Gözleri Mehri'nin ismine bakarken elleri toprağından bir avuç toprak aldı.Avucuna dolan toprakta solmuş şakayıkların yaprakları ufalandı.

Avucundaki toprağı dudaklarına kaldırdı."Mehri şu toprak sana değdi için
nasıl kıymetlidir."içine çektiği topraktan Mehri'nin kokusunu almak istedi.Ama toprak ölmüş şakayıklar gibi kokuyordu .Hissiz ve ölmüş.

Dudaklarının annesinin güzel çehresine değdiğini düşünüp öptü avucundaki toprağı.

Hazerani bugün sevdiklerini öpüyordu.

Avucundaki toprağı Mehri'nin üstüne atmaya gönlü el vermedi.Toprak dolu avucunu ceketinin cebine koydu.Elini açıp içindeki toprağı cebine döktü.

Doğruldu dünyanın sırtında .Dimdik ama koca bir kambur ile attı ilk adımı.Mehri'nin adının üstünden kayan toprak bulaşmış elleri çekilirken
"Ben şakayıklar nasıl büyür bilmiyorum Mehrican bir gidip sorayım ."demişti.

Annesinin toprağında ölü çiçekler görmüş olmak içini acıtmıştı.
Ayakları sebep bulmuşçasına yürüdü araca.Hızla binip havaalanına sürdü.

Çok değil bir kaç saat sonra İstanbul'a indiğinde kendisini bekleyen aracına doğru yürüdü.Dalgın adımları ile doğrudan şoför koltuğuna geçtiğinde yüzüne bakakalan adamlarına gelmeyin bile demeyi unutmuştu.Bu şehir onun sürgün edildiği yerdi.

Civara bile bakmadı.Sadece ezbere bildiği yola gitti.Doğrudan Mardini'lerin şirketine gidiyordu.

...

MARDİNİ KONAĞI

"Mardini !Mardini !"

Bağıran sesin sahibine gitmek için üstüme son kez kontrol etmeye başladım.
Üstümdeki yöresel yeşil elbisenin etekleri siyah topuklu ayakkabılarımın üstüne dökülüyor.Su yeşili elbisemin üstüne taktığım bir karış kalınlığındaki atın kemerime doğru inen altın kolyelerle boynumu doldurdum.Nemli ıslak saçlarımı üstünü altından yapılma bir takıyla süsledim.

Bileğime bağlı altın bir kemerin beş parmağıma değecek yüzüklerini tek tek parmaklarıma takarken avlumdan yükselen hiddetli ses " Mardini çık ! Canını almaya geldim."diyordu.

Gülerek başımı iki yana salladım.Sade makyajıma inat üstümün her karışı Hanımağalığıma yakışacak kadar süslü altınlarla dolmuştu.

"Aşiretimi istersin ha!'diye bağırdı ardından mermi sesleri göğe değdi.

Öfkesini duydukça içimde koca bir özgüven peyda oluyor .Tam istediğim kıvamda."Mardini ,oğlum saklanma !"dediğinde boy aynasından son kez üstüme uzunca baktım.

Her şeyim tamdı yanıma almam gereken son şey masanın üstünde duruyordu .Hışımla sağ elimin içine aldım.Mardini yüzüğümün olduğu avucumda kivrandı.Avucumi sıkıca kapatıp .Odanın kapısına yürüdüm .

"Evini bastım, saklanırsın !Bu nasıl ağalık korkak !"

Kapı kulpunu tutan elim şiddetle eğildi .Kapı sesiyle beraber bir kaç el ateş edildi.Umursamadan tülle ikiye bölünmüş avluya çıktım.

Avlumda Hakkâri'nin en büyük aşiretlerinden biri olan Hazme aşiretinin ağası Maraz ve adamları vardı.

Sözde evimi basmışlardı.Oysa gerçek öyle değildi.Maraz aramızda kalan tül perdeye doğru yürüdüğünde
"Şafak !"diye seslendim.

Sesim iktilmeden evimin dört bir köşesinde saklı adamlarım silahlarını ucunu gösterdi.

Maraz ve adamları dört bir yanlarını saran adamları görünce donup kaldılar.
"sen benim evimi basmadın Maraz efendi .Ben seni ayağıma getirdim ."

"Yani pusu kurdun !"dedi silahına elini attığı esnada "Herkes silahlarını indirsin ."dedim,onun öfkesini tarttığım yeter.

Dedikleri gibi bir adam.Korkmuyor ,silahını çekecek.Korumalarım silahlarını bir-bir indirdiğinde eli silahında olan tek o kaldı.

"Maraz!"adını dilimin ucunda boğulan bir nida gibi çıkarmıştım."Sen Maraz'sın ben araz..Mardini namertler gibi iş görmez.Seni öldürmek istesem tam karşında dururdum.
Ama ben senin yanında duruyorum.Adamların usluca silahlarını teslim etsin.Kan istemiyorum."sözlerim biterken Şafak, Maraz'ın bütün adamlarını kontrollü bir şekilde yakalayıp dışarı çıkardı .Tülün diğer tarafında duran Maraz ve yaşlı adam sesimin açığa çıktığı tarafa bakınca şalımın önünü düzeltir gibi ellerimi kaldırdım.

Divanın ucuna bağdaş kurup oturdum.Şalımla yüzümün onlara bakan kısmını da tül gibi örttüm.

Sonra ellerimi diz kapaklarıma yaslayıp
"Mardini .."dedi ,dönmemi bekler gibi .Şimdi değil yüzümü görücek ama Hanımağalığım ses getirmeli .Adetlerimizi biliyor olduğumu görsün.

"Konağıma hoşgeldiniz.Mardini şerefli Hezma aşiretini evinde hakkıyla ağırlamak ister.Oturun ağalar."

Neler olduğunu anlamıyorlar ve liderlerine daha yeteri kadar açıklama yapmış sayılmam.Bende oturmazdım.Kendimi ikna edecek bir şey olmalıydı."Şafak .."dediğim anda silahını çalışır hale getirdi Maraz.

"Adamlarımın burnu kanarsa Agah'ların da üstünde bir düşmanın olur Maraz.Misafirimsin diyorum."

"Bizi bırak !"dediğinde başımı iki yana salladım"Şafak Maraz Ağaya hediyemizi göster."

"Ne hediyesi ?"

Şafak çoktan başıyla onaylayıp evin garajının önüne geçti.Otomatik kapı yavaşça aralanırken sandalyeye bağlı adamın ayaklarını gördüm ve elimle tam karşımı işaret ettim.Hazme liderinin bana baktığına emindim elimi takip edip karşıya baktığını "Şerefsiz İskender!"demesinden anladım.

Şafak İskenderin önüne geçip bana baktı .Başımı yan çevirip tülün diğer tarafına baktığımda Maraz'ın silahını İskender'in olduğu tarafa çevirdiğini gördüm.İskender Hazme aşiretinin en büyük düşmanları olan Agah'ların lideri .

"Yerinde dur Maraz ."tüm adamlarım silahlarını ona doğrulttu.

İstesem Agah'ları saflarıma alırdım ama araştırdım namert olanlar onlar .Kan davasını başlatıp ısrarla sürdürenler Agah'lar .Maraz ise 35 yaşında on yıldır onlara karşı Hakkari halkını koruyor.

Mardini aşiretini büyütmek istiyorum.Bunu da güclü aşiretleri Mardini aşiretine bağlayarak yapacağım.Şimdiye kadar üç küçük aşireti aileme bağladım.Bu en büyük hamlem Maraz'ın aşireti benim aşiretimin toplam nüfusunun yarısına sahip üstelik onurlu bir aile. Onu safıma alınca gücüme güç katmış olacağım.

"Şafak kapıyı kapat !"

"Dur !"dedi Maraz istediğim oluyor "önünden çekil yoksa seni de vururum."

Şafak onun savurduğu tehdite gülüp olduğu yerden zerre kıpırdamadan tam Maraz'a bakarken otomatik kapının elindeki kumandasına basıp kapıyı kapattı.

Kapı kapanırken "Onu zaten sana vereceğim."dedim Maraz yüzünü benden yana çevirdi bende hemen başımı Şafağa çevirdim.

Şalın önünü yüzüme tutarken "Sen kimsin Mardini?Onu nasıl yakaladın ?"dediğini duydum.

"Hiç zor olmadı."sözlerim onu şaşırtsın hatta yaptıklarım kadar şaşırsın.

"Silahı indir Maraz ."sonra Şafak'a elimle korumaları işaret ettim.

"Silahları indir !"diye bağırdı Şafak.
Korumalar silahlarını indirirken "Maraz istersen İskender ile biraz ilgilen ama öldürme."dediğim anda Maraz'ın garaja doğru yürüdüğünü gördüm.

Onu elleriyle öldürmesin diye gözlerimi Şafak'ın üstünde tutuyordum.

Kapıyı açmak için bana bakan Şafak'a başımı aşağı yukarı sallayıp izin verdim.Kapının tamamen açılmasını bekleyecek kadar sabırlıydı.Ben olmazdım.

Ama kapı açıldığında İskender'in yüzünde beliren korkunun koca bir iniltisi avluya doldu.Ve o iniltiyi Maraz'ın yüzünün ortasına indirdiği yumruk sesi kesti.

"Üç yetim !"diye bağırdı Maraz ,ikinci yumruğu İskender'in dudağını patlattı.Uzaktan görebildiklerim değil onun sözleri gözlerimi kapattı.

"Üç çocuk senin kana doymayan gözün yüzünden yetim kaldı."

Maraz'ı durdurmak isteyip istemediğimi sorgulayan Şafak "Mardini !"diye seslendi.

Gözlerimi açtığım da Maraz'ın İskender'in boğazını sıktığını gördüm.Onca insanın ölümüne sebep olmuş.Ölmek ne biraz hissetsin diye bekledim.

Şafak avuçlarını açıp sıkıyor benden onu durdurmam için emir bekliyordu.Dizimde duran sol elimin parmaklarını açtım gözleri elime kaydı.Derince solup parmaklarımı dizime indirdiğim gibi Şafak kollarını yapılı Maraz'ın omuzlarına sardı.

Onu şiddetli bir şekilde geri çektiğinde onun bile zorladığını gördüm.Maraz'ın elleri gözlerini oymak ister gibi İskender'in üstünden Şafak'ın zoruyla indi.İskender gözleri ölümden dönmüş gibi bakıp ciğerleri sökülür gibi öksürmeye başladı.

Şafak hala Maraz'ı tam olarak ondan uzaklaştıramamıştı ki İskender'in kanlı suratına tükürdü Maraz "Şerefsiz.."dedi ve bir anda arkasında duran şafak'ı da çevirecek kadar güçlü bir şekilde bana doğru döndü.

Doğrudan bana baktı.Yüzümü örtmedim ama onun bana bakan şaşkın bakışları saniyeler sürdü.Çünkü Şafak bu kez çok öfkelenmiş bir halde onun yaptığını yapıp onu şiddetle çevirdi.Omuzunu saran kolunu boynuna sardı.

"Mardini beni görebilirsin demedi."

Bastıra bastıra söylediklerinden memnundum ama onu öldürmesini istemem.Hangisi galip gelir bilmiyorum ama resmen kardeş öfkelere sahipler.
Birisi ölmeden " Misafirimi bırak !Maraz'a eşlik et."dedim.

"Otur artık Maraz Ağa . Konuşalım."

Şafak'la çekişmeli bir halde tülün diğer tarafına yürüdü.Bana tülün ardından bile bakmayacak şekilde oturttu.Sonra dönüp yanıma geldi.

Maraz derin derin solarken elinin üstündeki kanı temizliyordu."Helal olsun Mardini.Bu it evinden çıkmaz kadınların eteklerinin altında dolanır onu nasıl buldun ?"

"Zaten bir eteğin altından aldık ."
Şafak gülmemek için kendini zor tutuyordu.
Onu getiren Şafak'tı.Gece yarısı onu bir pavyondan alıp getirmişti.Anlattığına göre kadınların arkasına saklanmış .

Maraz da ona eşlik etti yüksek bir sesle güldü.Bunlar iyi anlaşır.Arada birinin ölme ihtimali olur ama onu da hallediriz.

"Onu bana vereceksin değil mi Mardini ?"
Sesine bir anda sinen ciddiyetin rengiyle konuştum "Aşiretimden olursan neden vermeyeyim Maraz Ağa ?"

"Sana bağlanmamızın ne faydası olacak ?Sen nerdesin ben nerde ?"

"Olur !Çok faydası olur .Bak ben senin ailenden olunca düşmanını nasıl elimi koymuş gibi buluyorum gördün mü ?"yüzüne baktım o yere dikkatle bakıyordu.Bir şeyler düşünüyor kendi içinde durumu tartıyordu.

"Yani düşmanımı bana vermek için ağalığımı mı istiyorsun ?"Aşiretini aşiretime bağlama fikri ona emir altına girmek demek gibi gelmişti .Yerini almak gibi .

"Hayır !"dedim çok açık bir sesle gözlerini kaldırdı ben başımı çevirdim."Sen yine Hazme aşiretinin lideri olacaksın .Ben Hazme aşireti Mardini aşiretinin bir parçası olsun istiyorum.Güçlü kocaman bir aile ."

"Neden ?"dedi açıkça .Evirip çevirmiyor .
"Mardini o kadar büyük olsun ki kimse ama kimse ,Mardini olan birine kafa tutamasın."

Bende onun kadar açıktım.

"Hazme'ler Mardini olunca onları da koruyacaksın öyle mi ?"

"Öyle ama -"dedim ona daha da doğru anlatamam gerekirdi ."Sende yani bütün Hazme aşireti de artık Mardini'leri aile bilip , koruyacak."

Düşünmeye koyuldu ."Koca bir aile.."dedi sonra "Yani ben kendi asiretimi sana bağlayacağım ama başında yine ben olucağım."dediğinde sesim duyulmayacak şekilde güldüm.O da güçün kontrolünde olmasını seviyor ."Aslında benim arkama güçlü lider alma gibi bir derdim var Maraz.Yoksa gider aşiretime bir miktar para karşılığı bile bağlanacak bir ton aşiret var."

"Namını duyduk."dedi Şafak."Namert sevmezmişsin.Helal olsun."sesinde koca bir övgü var .Şafak bu işi biliyor.

"Sağol ."dedi ağır bir sesle.Yükü ağır .
Onun karar vermesini kolaylaştırmak için
"Kaç kişinin canını aldı kan davanız?"diye sordum.

"32 dedi!"hiddetli sesinin üstüne elimi havaya kaldırdım kolumdaki altınlar gürültü bir şekilde birbirine çarparken "Sesine dikkat et Maraz ."diye çıkıştım.Kimsenin yanımda bu kadar öfkeli olmaya cesareti olmayacak.

"Mardini ..."dedi dertlerini anlamamı ister gibiydi.Anlıyordum, beni çare olarak gördü bu adam .Yoksa şimdi giderdi.Belli ,gururundan önemli tutuyor insanların canını.İşte bu güzel.

"Acın Mardin'in acısıdır Maraz.Başımız sağolsun."gitmek isteyen ayaklarına gururunu onaracak bir cümle hediye edince duraksadı."Sağol ."dedi şaşkın şaşkın .

Hazerani'den öğrendiğim çok şey var buda onlardan biri.Öfkenden korkutları kadar seni tek çare bilsinler.

"Onlardan kaç kişi öldü Maraz ?"

"30."dedi yaşlı adam.Onu unutmuş gibiydi benim dışımdaki herkes.Ama o her şeyi dikkatle izliyor,benim dikkatimden kaçmadı.Maraz'a tülün ardından dikkatle baktım . Yüzünde koca bir utanç vardı .Sonra yaşlı adamın onu ezen gözlerine kalktı gözleri "Bir hafta önce aşiretimden iki kardeşi vurdular."sesi titremiş ayakları doğrulmuştu.Benden yana bakacaktı.Başımı diğer tarafa çevirip yüzümü Şafak'a döndüm.

"Yani sıra bizde öyle mi ?"Şafak bizde demiş olmama hayret etti.Ellerini önünde birleştirmiş tam karışya yani Maraz'a bakıyor.Ama o anladı yapmak istediklerimi ve sözlerime beğeni sunan ifadesini gördüm.

"Öyle !"dedi dilini ısırdığını kanatan sesinden anladım.Öfkesi güzel ,bahsedildiği kadar sert onu arkama almak gücüme güç katacak.

"Hakkari'nin en büyük aşireti Hazme yani senin aşiretin olacak .Bir gün içinde onların tahtından indirip seni yerlerine çıkaracağım Maraz."

Kendimden emin sözlerimle Şafak şaşkın bir halde bana baktı.O da nasıl yapacağımı merak ediyor .

"Nasıl olacak o ?"Sağ avucumun içindeki yüzüğü sıktım, sıktım."Mardini Hakkâri'ye gelip gözdağı mı vereceksin ?"

Gülümsedim avucumda dönen yüzüğün yüzeyini okşarken "Urfa ,Mardini , Diyarbakır..Doğrusu güneydoğunun hepsinin en büyük lideri kimdir Maraz ?"diye sordum.

"HAZERANİ!"dedi büyük harflerle konuşan bir sesle Şafak gözleri büyümüş bir halde bana baktı."Argeş Hazerani , ondan büyük bir aşiret lideri yok.Herkesi yerinden etti."

"Tanır mısın ?"diye sordum ."Onun yüzünü görmek ne mümkün ? Koca vilayetlerin tek lideri ."

"Hakkari de de ondan gelen bir emiri herkes uygular mı?"Şafak gittikçe hayret ediyordu.

"Biter de .Ne diye sordun ?"sesindeki çelişkiye bir anda kan bulaştı asi bir sesle "Mardiniii.."dedi uzatarak hatırladı.

"Siz Hazerani'nin sürdüğü aşiretsiniz."sesi düştü "yani onun düşmanları."dediği anda avucumu açıp "Gel !'diye seslendim.

"Hazerani'yi karşıma almam ."dedi hiç geciktirmeden.Ayağa kalktım.Üstümdeki yeşil elbise eteğini yere nazlı bir halde değdirdi ama öfkeliydim.

"Karşına değil arkana alacaksın ."

"Ne?"dediğinde tülün bittiği yerden onun olduğu tarafa geçtim.Beni gördüğü gibi gözleri büyüyen yaşlı adam ilk baktığım kişiydi.Bu kadar sessiz olması garip.

Şafak hemen yanıma gelmiş önüne bağlı ellerini açmıştı.Gözlerimi tam karşımda duran Maraz'a çevirdim.Üstüme dikkatle baktıAdım Efsa Hazerani."dediğim anda gözleri yüzüme çıktı.

Şafak öksürmeye başladı.

Elimdeki Hazerani yüzüğünü gösterdiğimde irileşen Maraz'ın gözleri hemen elime indi.
Bu sembolü bütün doğu ve güneydoğu vilayetleri ezbere bilir.Hazerani olan insanlar rahat bir hayat sürsün diye nerdeyse her aşiret liderine bu sembolün resmi gönderdi.

Hazerani'nin aşiretinin köpeğine bile karışmaz hiç kimse.Cesaret edemezler yani.

"Seni öldürdü.."dedi yaşlı adam.Bana hayret eden o gözleri şimdi anladım.Ölü görmüş gibi beti benzi atmıştı."Herkesin gözü önünde Hazerani seni vurdu ."

Sözleri zihnimde harabelerin altından toprağı çekti.Vurulduğum an aklıma gelirken yaşlı adamın titreyen eli havaya kalktı ama Şafak beni göstermek için kalkan eli hava da yakaladı.Maraz da Şafak'ın elini tuttu.Geri çekildim Maraz'ın tam karşısına dikildi.

"Sakin ol şafak !Bana zarar verme gibi bir niyeti yok.Sadece öldüğünü gördüğü birinin dirilişine şahitlik ediyor ."

Şafak sakince elini bırakınca Maraz onun elini şiddetle geri itti.Şafak onun boynuna yapışmadan "Hazerani beni saklıyor."diye açıkça söyledim.

Şafak aradan çekilirken yaşlı adam tam Maraz'ın yanında yani o da karşımda yerini aldı.Maraz artık yüzüme bakmıyordu.Hayran bakışları Hazerani yüzüğünde sabit kalmıştı.

"Duymuşsunuzdur ."dedim yaşlı adama bakarken "Hazerani için Boran Mardini'yi ben vurdum."sözlerim ile hepsi hayret etti .Yaşlı adam hariç .

"Boran'ın cesediyle beraber koca Er ruha meydanını yaktı ."dedi Maraz da benim gibi yaşlı adama hayretle baktı ."Sonra seni ,kanlı gelinliğinle aldı götürdü.Demek seni iyileştirip, saklamış."

Hazerani..
"Bana borcunu ödedi ."dedim .Doğru buydu.Babamın cesedini görünce beni yaşatmaya borçlu kaldı.

Maraz yaşlı adamın omzuna elini attı. "Gidelim baba ."

Yüzüğü ona uzattım ."Yüzüğü götür .Ve düşmanlarını ilçeden sür."

"Hazerani'yi karışma almam."

"Karşına almış olmazsın !"diye bastıra bastıra belirttim.

"Seni saklıyor neden ?"

"Ben hâlâ onun karısıyım."sözlerime en çok ben hayret ediyorum."Ama ondan ayrılacağım şimdilik bu yüzük bendeyken ailemi büyütmek istiyorum."

Bütün gerçekliği çıplaklığı ile ortaya döktüm.Ama Maraz inatla Hazerani'den habersiz yüzüğü almamak için kararlı gibiydi.

Bende yaşlı adama oynadım."Al !"dedim yüzüğün yönünü yaşlı adama çevirdim.
"Aramızda kalacak . Hazerani duyarsa bütün mesuliyet benim olacak .Siz zaten bu yüzüğü kabul edince Mardini olacaksınız.Sizi korumak boynumun borcu."

Yaşlı adam şanlı yüzüğe baktı.Onu yanıma almış olmam bu günler içindi.Bana geri gelicek ama vermesi zor bir şey.

"Al Maraz."dedi yaşlı adam ."Hazerani'yi arkama almak Hazme'nin düşü bile olamazdı .Bir tane bile düşmanımız kalmayacak."

"Baba.."dedi Maraz sesinde hâlâ amalar vardı."Adını kullanmak diyorum Maraz ,adıyla korkut yüzüğü gösterdiğin gibi kaçacaklar."

"Ya Hazerani'nin kulağına giderse ? Ya bu yüzük nasıl eline geçti derse ?Ki demez bütün asiretimin eceli olur .Ben Agah'ların karşısında dururum ama her aşiretine hükmü geçen bir adamı karşıma asla almam."

Bu yüzüğün tek eşi onun elinde .Üstündeki her işleme altın.Ağaç figürünün her karşında bir zanaatkarın izi var .Kopyalanamaz.

"Ortaya çıkarsa bende ortaya çıkarım.Seninle hiç karşı karşıya gelmeyecek."dedim yüzüğü bu sefer Şafak' a çevirdim.Maraz akıllı bir adamdı.Ailesi asla Hazerani ile karşı karşıya getirecek bir ihtimali kabul etmez.

"Şafak ,onlarla bir kaç adamımı al ,git.Agah'ların konağını basın.Yüzüğü göster ,kan davasını bitir.Sonra onları beldeden sür."Şafak hemen yüzüğü güpürlü kısmından tutup aldı.

"Oldu mu?"dedim Maraz'a dönüp .
"Böyle olur Hazerani."dedi memnun bir sesle.

"Mardini!" Az önce duydukları aklını karıştırmış olmalı."Ben bugün Hazerani soyadı taşıyorum ama yarın yine Mardini olacağım.Yani onlar beldeden çıkınca aşiretin Hazerani aşiretine değil Mardini aşiretine bağlanacak."

"Ama -"dedi uzatacaktı.

"İster adamımla git ve koca Mardini aşiretinin bir kolu olup Hakkâri'nin en büyük lideri ol.Ya da istersen çık git , Agah'lar ile tek başına savaşmaya devam et."

Yüzüne bile bakmadan arkamı döndüm .Merdivenlere doğru yürüdüm.Tek tek çıkmaya başladım."Kabul"dedi yüzümü dönüp başımla onay verdim."Mardini..."dedi uzatarak "İskender 'i de ver."

Güzel yeniden,Mardini demeyi öğrendi.
Son merdiveni çıkınca sol elimdeki altınlar ile ağırlaşan elimle adamlarıma garajın kapısını işaret ettim.

"Maraz " dedim odama girmek üzereyken"O üç yetimin ,gözü yaşlı kalmasın."

"Gözün arkada kalmasın Hanım Ağa!"

Odanın içine geçer geçmez üstümdeki altınları gülümseyerek tek tek üstümden çıkardım.

"Birgün senden daha güçlü olucağım Hazerani..."aynadaki yansımam da sesime eşlik etti hatta kül bile miyavlayıp destek verdi.

Hızla üstümdekileri şık lacivert bir takım elbise ile değiştirdim. Saçlarımı at kuyruğu gibi bağlayıp boynuma zarif bir kolye taktım.Parmaklarıma gümüş eklem yüzükleri geçirip hızla telefonu elime aldım.

Odadan dışarı çıktığımda adamlarımın hala pusuda yattığını gördüm.
"Dağılın 4 kişi kapıda kalsın yeter."

Merdivenleri inerken aceleci olan adımlarımı Şafak'in sesi böldü.

"Neden 4 efendim?"

Kaşlarımı çattım adımlarım yeri kazır gibi yürüyerek arabama yürüdüm.

Şafak benden önce geçip şoför koltuğuna oturdu.Bende arkada yerimi aldım.Şiddetle kapıyı kapatırken
"Maraz kabul etmişti."dedim.Şafak gitmediğine göre vazgeçti diye düşünürken "Maraz İskender'in ölüsünü hemen götürmek istemiyor."dedi boğazını temizlerken"Galiba ondan 32 Hazme'nin acısını çıkaracak."dedi.

"Hakkı."dedim öyle emindim ki hakkı olduğundan "Ama siz gerçekten çok akıllısınız.Düşmanınızın adını kullanıp gücünüze güç katacaksınız."sözlerine istemsiz tebessüm ettim."Sence Hazerani bunu bilmeyecek mi ?"

Sorumla irkildi."Umarım bilmez."dediğinde "Duymazsa ben haber edeceğim Şafak."

"Nasıl yani Mardini?"

"Adına aşıktır Hazerani..."gözlerim yollara serili çiçekleri tek tek gezerken araba orta bir süratle yolu bitiriyordu.
"Onun adıyla büyüdüğümüzü görünce boşanmak isteyecek."

"Ya Maraz'ın dediği gibi olur da size saldır-"Maraz'ın dediği Hazerani adını kullanana acımazdı.Ama gerçekten benim için öyle değil.

"Buyursun !Ondan korkmuyorum."
Sözlerimle Şafak'ın gözlerinin içi parladı.Aynadan gördüğüm kadarıyla yüzüne koca bir mutluluk sokuldu.Bu çocuk düşman seviyor olmalı.

Şirkete yaklaştıkça gözlerime dolan siluyeti bir yanılgı saymaya çalıştım.
Tam kapının eşiğinde arkası bize dönük adam oydu.

Eminim oydu.

"Dur Şafak!"

Arabayı yavaşça yolun solunda bulduğu açıklığa park etti."Ne oldu Mardini?"

"Korumaları ara devam etsinler !"

Şafak hızla ikinci arabadaki korumaları arayıp devam etmelerini söylerken gözlerim şirketin kapısına bakmasın diye direndim.Ama sonunda emin olmak için kafamı kaldırdığımda uzun boyunu karış karış örten siyahtan bile siyah o takım elbisenin ezberimden bir kesit olduğunu anladım.

Gözlerim yeterli delili bulmasına rağmen ensesine indikçe kısalan,parmak uçlarımda varlığını anımsatan saçlarını gördüm.

"Kim o Mardini?"

İrkildim.Gözlerimi sıktığım avuçlarıma çevirdim.Sonra usulca Şafak'a baktım.
Gözleri benim az önce baktığım yerdeydi.Yani onda .

"Ha.."dedim yukunup sesimdeki isi dağıttım."Hazerani.."

Şafak bir anda heyecanla bana döndü.Karmakarışık ifademe baktı hızla silahını çıkardı.

"Emin misiniz ?"

Dudaklarım titredi , söylemek istediklerimin sessizliğine sitem ettim.

"Gerçi adam karıştırılacak gibi değil ."dediğinde cebinden susturucu çıkarıp silahının ucuna taktı."Hem onu sizden iyi kim tanıyacak?"

Silahına taktiği susturucuya baktım.Şafak heyecanla benim bakmadığım karşıya bakarken
"Korumaları bu kadar mı ?"diye sordu .

Başımı iki yana sallayıp gözlerimi kaldırdım.Hazerani'yi arabasının önünde bekleyen sadece dört beş kişi vardı.

"Aslında pek -"böyle dolaşmazdı.Ama tamamlayamadım.Çümlemi bölen Şafak'ın "Aymira hanım ..."dedi şaşkın şaşkın .

Şaşkınlığıyla gözlerimi küskünlüğüme çevirdim.Hazerani'nin yanına sarışın,sık giyimli bir kadın gelmişti.

Kadın onun dibine girip,gülümsedi.Hazerani ondan habersiz gibi ceplerinde bir şey arıyordu.Kadın elindeki sigara paketini açtı.Uzattığı sigaralara bakarken
"Bu kadın kim Şafak ?"diye sordum.

Gözlerim kadının uzattığı zehire takıldı.
Hazeranin ellerini görmeyi umdum.Ama sigarayı almadı."Aymira hanım sizin şirketiniz de çalışıyor."

"Anlamadım ?"sizin dedi , Hazerani sigarayı almayıp kadını geri çevirdi.

Gözlerim ellerime inerken Şafak
"Tam vakti ."dedi arabasının kapısını açtı ."Neyin vakti Şafak ?"

"Mardini onu sessiz bir kurşunla "dedi sol eli ile bir yeri işaret etti "tam kapına gelmişken onu öldürücem."tenime bir anda sirayet eden soğukla elindeki susturucudan gözlerimi alıp ona baktım."Sen burdan ayrıl Mardini.Ve akşam haberleri izlemeyi unutma."

Bu adamın Hazerani ile şahsi bir sorunu olmalı."Ondan ne istiyorsun Şafak ?"

"Canını .."dedi arabadan hızla inerken .

Canını...

Ben ne ara arabadan indim bilmiyorum.Şafak silahını ceketinin altına saklamış halde iki adım attığında
"Şafak !"diye seslendim.Sesim arabaların sesine karıştı Şafak şaşkın bir halde bana bakarken "Arabaya bin ."demekle yetindim.Beni dinlemeden kafasına göre nasıl emir alıp veriyor ki ?

"Mardini -"

"Bin !"diye bağırdım sesim bu kez sesleri yardı.Şafak arabaya binerken kulağımda onun sesi yankılandı.

"Geşa!"

O da duymuş.Yüzüne bakmak yok .
İndiğim araca hızla bindim.
Bu sefer seslenir gibi değildi çok kızdı ,umrumda değil.

"Geşaa!"

Başımı geriye yatırıp ellerimle kulaklarımı kapattım.
"Eve !Hemen eve ."

Yanından geçtik ben bakmadım.Görmedim.

Uzunca bir sessizlikten sonra öfkeyle konuştum"Senin derdin ne Şafak?"

"Onun ölmesi sizi mutlu eder diye -"

"Ben emir vermeden yapılan hiçbir şey beni mutlu etmez !"bağıra bağıra söylüyorum ama içim ferahlamıyor.

Gördü beni !Geldi yine .
Yine bağırıyor Geşa , Geşa, Geşa.

....

Evin önüne geldiğimde bedenimi zar zor arabadan çıkardım.Korumların durgun bakışlarından sıyrılıp hızla içeri geçtim.

"Eren..Eren.."diye seslendim ama boşunaydı.O evde değildi.Unutmşum.Kafam karıştı.Zihnime bulanık sular oturdu.

Kader ve Eren'i zorla bir kaç günlüğüne özel olarak tuttuğum bir yazlığa gönderdim.Eren'e dışarı çıkmak iyi gelsin diye yapmıştım ama şimdi onsuzluk bana kötü geliyor.

Hemen odama geçtim .
Ayaklarım yer değil ateşe basar gibi can yakıyordu.Umursama Efsa umursama!

Kedim ayaklarımın ucunda dolaşıyordu onu yavaşça kollarımın arasına aldım.
Tüylerini okşayarak salona doğru yürüdüm.

"Kül..."kollarımın içinde mızmızlanan koca kedimi yemek kabının başına koydum.Zihnimde tek bir ses istemiyorum ya da herhangi bir soru da istemiyorum.Özellikle göğüs kafesimin altında kendini paralayan varlığımı görmek istemiyorum.

Efsa Mardini biraz dinlen..

Belki de müzik dinlemeliyim .Ya da biraz uyumalıyım akşam olunca güzel bir yemeğe çıkarım.Belki de bir seyahat düşünürüm.Resim de çizebilirim.

Ayağımdaki topuklu ayakkabıların sesini git gellerimin içinde duyduğumda aklıma o parça geldi.Hava kararmak üzereydi.

İçimde dönen şarkı kararacak geceye armağan olsun istedim.Adim adım yürüdüm salonun devasa cam duvarının içine yaptırdığım yere ayağımdaki ayakkabılarla oturdum.Sırtım camı bulurken dudaklarım usulca kıvrıldı.

Ay doğmuş...

İçimde yakılanan bir şarkının sözleri dilime mırıldanır gibi dolandı.Ben yavaş yavaş duruldum.Başımı yasladığım camın kenarında usulca mavinin silinip siyahın kuruluşunu izledim.

Bir ayak sesi duydum .Sessizliğimi bölmek isteyen Şafak olsa gerek başımı çevirip baktım .Orda değildi.Merdivenleri çıkıyordu.Heralde odada olduğumu sanıyor .Ona bir dərs vermek gerek .Yerimden hışımla kalktım.

Odama çıkan merdivenleri tek tek adımladım.Açık kalan kapıyı ayağımın ucuyla itip içeri girdiğim anda burnumun direği sızladı.

Odama dolan kokunun sahibi bir yabancıydı.Gözlerim odamın içinde dolandı sağ da kimse yoktu solda kimse yoktu en son başımı kapının ardında yere çevirdiğimde "Yok artık Efsa."dedim alaycı bir ifade dudaklarıma oturdu .

"Resmen uyanıkken kabus görüyorum."

Başımı sağa sola salladım.Gülen yüzümle tam ardımı dönecekken dolabın dibinde duran yansımadan ses geldi.

"Kızım biz bunu sevmeyiz ki ."

Makyaj masamın üstündeki şeylerde eli dolaştırıyordu en son Limon kolonyasını farkedince elinin tersiyle itmiş yatağın altına kadar yuvarlanmasına sebep olmuştu.

Önümden kayıp giden kolanya şişesi ile dudaklarım aralandı.

"Arif ,Mehmet , Şafak!"korumların isimlerini sayarken yüzüme döndü gözleri.

"Hepsini isimlerini mi biliyorsun?"

"Yok hayal görüyorum ."gerçekten burda olamaz." Çünkü hayalken bile ancak bu kadar saçmalarsın."

Hızla odadan dışarı çıktığımda
"Buraya gel Geşa !"diyordu.

"Asıl sen çek git!"gel diyor yüzsüz.

"Geşa..."diyordu arkamdan gelmeye başlamıştı.Hızlı hızlı merdivenleri inerken bir anda omuzuma ceketi oturdu.Üstümdeki ceketi çıkardığımı anımsadım.O da ceketini omzuma yerleştirdi.

Umursamadan kapıyı açtığım anda sol elini yanağına yaslayan Şafak'ı gördüm.

"Şafak ! Düşmanım evime ,odama giriyor siz uyuyor musunuz ?"

"Geldiğimde uyanıklardı ama şimdi uyuyorlar ."arkamdan gelen sesinin üstüne Şafak elini silahına attı.

"Hâlâ evde mi ?"diyen Şafak'a başımı sağa sola sallayıp silahından elini çekmesini sağladım.Zaten o esnada Kapının içinde duran şafak ile karşısında duran benim arama girdi.

Şafak nefret dolu bakarken eli silahında dolanıyordu ki Hazerani'nin sert sesi kulaklarımda resme döndü.

"Sen nasıl bu kadar çabuk uyandın lan ?"

Sözü tamam olduğu gibi sol eli havaya kalktı engel olmamıza fırsat verecek bir an bile durmadan elinin tersiyle şafak'a şiddetli bir tokatla yere serdi.

En son onun yere serildiğini gördüm Hazerani hiç beklemeden kapıyı kapatmıştı.

Sırtını kapıya yaslayıp yüzünü bana dönünce ayaklarım istemsiz geri geri gitti ."Adamlarını kısa bir süre için uyuttum."

Sözleriyle içimde biriken öfkeyle geri geri giden adımlarımı hızlandırdım.Gözlerim hep ardımı kollar bir halde salonda olduğunu bildigim silahlarıma yürüdüm.Cam kapağı geri itip duvara asılı bir tabanca aldım..
Hepsi doluydu.Çalışır hale getirdiğimde Hazerani ona doğrulttuğum silaha doğru adımlar attı.

"Sana seslendim neden durmadın?"
Gerçek mi bu ?Burda mı ?

Silahımın ucu göğüsüne değecek kadar çok yaklaştı.Ben anın doğru olup olmadığını sorgularken elleri elimin üstünü kavradı .Jarjörün silahtan ayrılmasını sağlayıp elini çekti.Ayaklarımın arasına düşen Jarjöre bakarken o etrafımda dönmeye başladı.

"Sen kilomu aldın Geşa?"diye sordu etrafımda yavaş yavaş dönüp,beni baştan aşağı süzen bakışlarını dolaştırken.

Omuzlarımda hâlâ onun ceketinin durduğunu hissedince kollarımı geriye atıp ceketini yere düşürdüm.

Askılı üstümün çıplak bıraktığı omuzlarıma rağmen üşümüyor aksine öfkemle cehennem gibi hissediyorum.

Tam önümde durdu.Gözlerini gözlerine öfkemi görsün diye sabitledim.Ama o yüzümden aşağıya adım adım baktı.
Hırsla aldığım nefesler , ömrümü kısaltmak ister gibi direnirken ayakkabısının ucunu topuklu ayakkabılarıma vurur gibi değdirdi.

"Boyun da uzamış."

Sinirle açılan burun kanatlarım öfkeli nefesimi dökerken bir adım geriledim.O yine arsızlığını sürdürüp etrafımda dolaşmaya devam etti.

Saat tam geceye değmedi . ama boyumu aşan bir gecenin içindeyiz.Kahrolası bir hayatın bilmem kaçıncı günün ilmeğini çekiyorum.Ömrüme işlenencek bugünde anıların arasına yüzünü,sesini ,nefesini yazacak olmak gözlerime kalmış gibi.

Bakmak ezber etmenin görsel metodu.

Onu görmeyeli 1 yıl 3 ay oluyor sesini duymayalı 1 yıl 3 ayın hergününden 3 dakika çıkarsak bulunur.

Duygular dirilmiş hatta kemikleşmiş bir bedenle içimde değil hemen ardımda duruyor.Onu saklamak değil görmezden gelmek ayaklarıma ve zihnime güç veriyor.

"Sen... Gerçekten iyisin cadı ."Etrafımda dolaşan adımları ,gidecek olsa bile , içimde uzunca bir süre yankılanacak sesler çıkarıyor.
"Geşa ,bu kadının ardında görünmüyor bile ."

Duraksadı.Bana bakıp Geşa'yı arıyor.
Gülümserdim bu boş arayışa. Ama 'düşmandan gülümsemeler saklanır' bunu ondan öğrendim.

Öfkeli sesimle"Ölüler çürür!"dediğimde uzun saçlarıma bakan gözleri yüzüme düştü .Ona ardımı döndüm.Gözleri gözlerime düşmesin,öfkemde yanar.Geçmiş bir vaktin alarm sesi gibiydi sözlerim.
"O yüzden ölülerin üstlerine toprak atılır Hazerani.Geşa'yı artık göremezsin."

"Yalancı..."dedi , mırıldanır gibi.

"Mezar taşını diktigin birinin ölümüne sen kendini inandır Hazerani."Kollarımı önümde sarıp omuzlarımı sirkeledim.
"Geşa ,Mardini'nin umrunda değil Hazerani."

Bir kadehin içindeki kadar masumdu bu ardımdaki koca adam.Kördüm işte ,herkesin gördüğünü görmeyecek kadar kör.Bir zehir gibi oluşunu zerre kadar sakınmamasına rağmen ben onun verdiği sarhoşluğun talibi olmayı seçiyordum.Yalan söylemem görünüşü,uğruna delirmeye de sarhoş kalmaya da layık .

Ama bana onu sevdiren cemalinden fazlasıydı.Ben Hazerani'nin yakan dışının içinde,yaşatan saklı bir cennet olduğuna inanırdım.Hatta koca avuçlarını bile dünyalık bir cennet sayardım.

Oysa adı gibi ateşin yeri, yurduymuş.Etrafında herkes onu bilirdi de ben bilmezmişim onu anladım.Aslında çok öfkeli olduğunu bende biliyordum,sularla sönmez öfkesi adaletli oldukça kabulümdü.Hatta farklılık sevdiğimden olsa gerek, tutkumdu.Çatık ifadesinde asılı kalmayı severdim.Binde bir gülen dudaklarına her an şimdi gülecek diye bakmayı da.

Ama o önce aşık olduğum her şeyi ateşe verdi. Sonra da bana kendisine benzer koca bir öfke .

Şimdi kadeh kırılmış ,o içinden dökülmüş bir halde gözlerimin önüne serildi.Ben kırılmış kadehin parçalarıyla kesilip ona karışmak istemiyorum.

Görünüşü gözlerimin sürmesi.O siyah giyer ama üstü hep aydınlık .Bakarsam aşk iletti ile yapılmış büyü beni ona çekecek.Bu sefer ona mağlup olmam.
Ama haketmiyor , gözlerimde doğmayı.

Siyah kadar kıymetliydi .Şimdi gökkuşağı kadar uzak.

Hatırladım ,o bana bakmazdı . Aslında hiç unutmadım,bana kör olduğu anları.

Bakmadığı için görmezdi, görmediği için derdi olmazdım.

Bakmayacağım, görmeyeceğim ,dert olmayacak.

Oysa sana bakmayı ,seni görmeyi ve dert etmeyi çok seviyordum Hazerani.

"Bunun adı ne ?"
Neyi soruyor bilmiyorum ama umrumda da değil."Git!"demekle yetindim.

Ama o ısrar etti."Salonun her penceresinde aynı çiçek ,bunlar ne anlam taşıyor Geşa."demek ki gözleri sadece benim değil aynı zamanda evimin de üstünde geziyordu.Yavaşca ona döndüm.Dokunduğu eflatun rengi açelya çiçeğine baktım.Ellerini üstünden çekip yüzünü bana çevirdi.

"Bunun adı ne ?"dedi parmakları halâ açelya çiçeğinin üstündeydi.

"Açelya ."çiçeğe doğru eğildi .Kokusunu içine çekip doğruldu.

"Senin gibi kokuyor Geşa ."

"Açelyalar kokmaz Hazerani."

Tekrar çiçeğe eğildi.Emin olmak ister uzun uzun nefeslendi.

"Senin gibi koktuğuna yemin edebilirim."Şaşkın şaşkın bakıyordu.
Açelyaların mehri gibi kokması imkansız.Bu çiçekler kokmaz.
Onu çok özlemiş ondan böyle diyor olmalı.

"Ben de açelyaların korkmadığına yemin edebilirim."elini çiçeğin üstünden çekerken "Senin gibi kokuyor ."diye inatla mırıldandı.

Ellerimi önüme birleştirip duymamazlıktan geldim.Hüznün ,ayrılığın ve kavuşamamın sembolü açelya kokusuzdur.

"Şakayıkların da hepsi soldu."sesindeki şakayıkların ölüsü vardı .Üzülmüş ."Dediğin gibi ben yeşertmeyi bilmiyorum."

"Anlayan birilerini bulabilirsin ."

Başını iki yana hafifçe salladı.

"Topraklarını kimseye dokundurtmam."

Sevdiklerini gömenler toprağa basarken bile acı çeker . Çünkü biliriz bastığımız toprağın bir ucu üşümesin diye üstünü yün yorganlarla örttüğümüz sevdiklerimizin üstüne yığılmıştır.

O şiddetle yürür ,biliyorum toprağa öfkesinden böyle .

"Ama Itır halâ yaşıyor ."dedi ,sesindeki ince çizgilerin üstünü örtmüştü.Acı çektiğini göstermezdi.

"Ama onun da bir baharlık ömrü kaldı."

Üç bahar yaşasın diye dua etmiştim.2 bahar geçti.O yüzden bir bahar diyor.

"Sözünü tutmamışsın"içimdeki öfke telaşlı bir anıyı zihnimden dışarı savurdu."YİNE "
Dedim koca harflerle.

"Onu Geşa'nın mezarına gömecektin."
Gözleri ağır ağır kapandı . Göğüs kafesi koca bir nefesle şişip indi. "Geşa,burdasın işte , karşımda.Dış görünüşün değişmiş olması seni öldürmez."

"Geşa burda değil .Aslında ben hep bu kadındım .Yani ben sana yokum Hazerani."Bu gerçek kaç kez yüzüne çarpılmalı?

"Sen bana ,hep bana varsın kadın."
Ben ona hep ona yokum .Duymamış biri kadar umursadım yani hiç.

"Neden geldin ?"Galiba sorulacak onca sorunun en geç kalmışı bu .Neden şimdi geldi ki ? Bir yıl üç ay sonra ne demek istiyor olabilirdi ?Ya da her şeyi silip şunu demeliyim o nasıl gelir ?Gelmek ne bilmeyen ayakları eğer şuan masum kardeşimi vurmuş olmanın pişmanlığını dökecekse bize kan parasından fazlasını vermesini gerektiğini ona söylemekten çekinmeyeceğim.

Töre üç kuruş yazar ben Hazerani'den bir ölünün bir yaralının ve aşkın kefaretini alacağım.Tırnaklarımı sıcacık olan avuç içlerime batırırken öfkeden kısılmış gözlerimi onun ayaklarına indirmiştim.

Gelmişti.Gerçekten gelmişti.Bu hayal değil ayakları az önce bastığım yerlere basıyor.

"Seni öpesim vardı.Birazda göresim."üstüme düşen sesini duyduklarımla çarptım."Sana geldim."

Alt dudağımı içime kemiren öfkeyle dişlerimin altına aldım.Alaycı bir ifade gözlerimde büyürken başımı dikleştirip saçlarımı geriye düşürdüm.

"Ne yapmaya geldin?"diye sordum alayla.

"Seni öpmeye .."

İstemsizce gülmeye başlayan dudaklarıma sol elimi kapattım.Ciddi olamazdı değil mi ?Kardeşimi vuruyor ve beni de vuruyor yetmiyor aşiretimi içinde benimle sürüyor aradan bir yıldan fazla zaman geçmişken evimi basıyor korumlarımı tek tek bayıltıp odama kadar giriyor .Yetmiyor yüz yüze gelince konuşması gereken onca şeyi bir kenara bırakıp seni öpmeye geldim diyor .

Bu adam benim akıl sağlığımla oynuyor.

"Çık evimden !"

"Geşa-"

"Çık diyorum Hazerani!"

Ona çıkmasını işaret eden elime inat bana doğru adım attı.Gözlerindeki sisli kızarıklığa bakarken iki elimi de durması için önüme kaldırdım.

"Dur Hazerani!"dedim hiddetle "böyle bir saçmalık olmayacak ."dediğim anda sırtım duvarla buluştu.

Gözleri avuç içlerime bakarken durdu.Öyle kaldı kısa bir an.Sonra ben daha ne olduğunu anlayamamışken ellerimi bileklerimden kavrayıp kendine çekti.

"Cadı ellerin tamamen iyileşmiş."

Şiddetle ellerimi geri çekmeye gayret ettim .Ellerimi yine yaralayacak .Avuç içlerimi kendine döndürdü."Bırak!"diye bağırıp ellerimi çekerken ellerim pürüzlü avuç içlerine sürtündü.Hissettiğim pürüzlerin ne olduğu görmek için ellerimi tutan ellerine baktığımda bütün avuç içinin yandığını gördüm.

Geriye çekilmiş ayaklarım öne geldi.Gözlerim dikkatle ellerine bakarken o önüne açtığı avuçlarımı birbirleriyle birleştirip yüzüne kaldırıldı.

Elinin tersinde de izler var mı diye bakayım derken yüzünü avuçlarıma yerleştirdi.

Sakalları avuçlarıma dolunca dudaklarını iki elimin birleştiği yerde hissettim.O kadar sıkı kavrıyor ki çekemedim.Üstelik elleri yaraydı .

İçim çekilir gibi oldu.Çünkü avuç içlerimi koklayarak öptü."Ellerimi bırak!"diye bağırdım.

Sesimle yumduğu gözlerini açtı elleri tutan elleri gevşedi.Geri çekmem gerekirken bir anda onun ellerini ellerimin içine aldım.

Avuç içlerini yukarı bakacak şekilde ellerini kendime çektim.

Ne olmuş ?Ona ne olmuş ?

Sol elini yavaşça bırakıp sağ avucundaki yaralara elimi uzattım.Parmaklarım değdiğinde içimde tiz bir çığlık birikti .

"Sen ...Öfkene bile galip bir aşka sahipsin ."

Duyduğum cümleyle elini bir anda bıraktım.O ellerini ceplerine sokarken
"Sadece merak ettim."dedim.

"Yakmışsın."diye ekledim.Benim avuç içlerimde yanmaya başlamıştı.

"Öyle mi olmuş ?"dedi gözleri hâlâ ellerimdeydi."Canım hiç yanmadı."

Yanmıştır.Çok yanmıştır.Hatta ellerinin sarılması gerek.

"Git burdan!"

Tek diyebildiğim bu onu keşke yakasından tutup dışarı atacak kadar gücüm olsa ama yok.
...

Continue Reading

You'll Also Like

ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.7M 200K 80
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
5K 414 35
Salpan hikayeleri Kapak: insta -> @fc.kanbolatgorkem
1.5K 622 36
İki deli,iki yaralı,iki yalnız ikiside ölüme aşık ikisininde ruhu yok kalpleri yok o kalpler o ruhlar nasıl canlanacak nasıl olacak kimse bilmiyor öl...
2.4M 27.1K 6
"Elinin altında atan senin kalbin." Al benimki de senin olsun be adam! Yemin mi ettin beni öldürmeye? Çok zalimsin! Ruhum bedenimi terk etti. Rabbim...