blue neighbourhood

By kitschmell

50.8K 5.6K 7K

hyunho ¡☆ ❝Bir pazar sabahı Hyunjin ve Minho'nun yolu farklı nedenlerden dolayı Blue Neighbourhood Kilisesi'n... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.8 (m)
2.9
3.0 (f)

2.7

891 125 96
By kitschmell

for.. aquietcollusion ♡︎

.︎✞︎.

"Ne?"

Duyduğu cümleyi sindirmek adına biraz sessiz kaldı Hyunjin. O sırada beklemediği bir anda Minho ayağa kalkıp başka tarafa doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı bile.

Bekletmeden o da sevgilisinin arkasından giderken aklında hâlâ aynı cümle dönüyordu. "Hanse orada."

Sonunda bir ağacın arkasında durup derin derin nefesler almaya başladığında Minho, Hyunjin de sakinleşmesi adına sevgilisini kolları arasına almıştı. "Bir şey yok bebeğim, rahatla lütfen."

"Gözlerimle gördüm Hyunjin." Kahverengi saçlının sesi titriyor, gözünden akan tuzlu yaşlar dur-durak bilmiyordu. "Hâlâ daha anımsadığım gitarı vardı elinde... küçüklük hayalini gerçekleştirmiş, artık bir müzik grubu var."

Göğsüne yaslı başı yüzünden sesi biraz boğuk çıksa bile dudaklarından dökülen tek bir kelimeyi bölmeden dikkatle dinledi onu Hyunjin. Sevgilisinin nasıl bir ruh hâlinde olduğunu tahmin edebiliyor, geçmişini biliyordu ve içinde bir yerlerde onu rahatsız eden huzursuzluğa da bir türlü engel olamıyordu.

"Shh, tamam geçti." Başını yasladığı yerden çekip siyah saçıyla göz göze gelmek adına biraz yukarı kaldırdı Minho. "Ben biraz fazla tepki verdim galiba, özür dilerim."

"Özür dileme, seni anlıyorum Min." Vücutları birbirinden yavaşça ayrılırken Hyunjin, ikisini önlerindeki çimenlere oturttu yavaşça. Ardından hemen karşısında gözleri hâlâ dolu dolu olan ve düşüncelere dalmış sevgilisinin ellerinden tutup bakışlarını birleştirdikten sonra dudaklarını araladı tereddütle. "İstersen gidip onunla konuş, bu senin içini rahatlatacaksa tabii."

"Bilmiyorum.." Göz pınarlarında birikmiş yaşları elinin tersiyle hızlıca silip burnunu çekti, toparlanması gerekiyordu. "Hem ne konuşacağım ki? Yüzüne bakamam bile. Sana anlatmadım ama o lanet günden sonra, ona bir hiç muamelesi yaptığım günden sonra bir daha asla yüzüme bakmadı. Hatta.. bir dönem sonra ailesiyle şehirden taşındılar duyduğuma göre. Çünkü ders ortalaması epey düştüğü için ebeveynleri onun daha iyi liselerde okumasını istiyormuş. Aslında böylesi ikimiz için daha iyi oldu çünkü birbirimizi ne kadar görmezsek unutmamız da bir o kadar kolay olacaktı. Ama olmadı.."

Kurduğu her bir cümlede sesi kısılırken, kendi ellerini tutan ellerin de sıkılığı artıyor bu onu bir nebze olsun rahatlatıyordu.

"Aslında şu ana dek tek isteğim onun iyi olduğunu bilmek, mutlu olduğunu görmekti."

Duyduğu sesle Minho'nun bakışları sahneye kaymış ve üç yıl öncesinden oldukça farklı tarzıyla elindeki gitarı hayatının merkezi hâline getirmiş çocuğun yüzündeki kocaman gülümsemesi onun da dudaklarında buruk bir tebessüm oluşmasına neden olmuştu. "Ve sanırım o şu an oldukça mutlu. Yıllar sonra tekrar karşısına çıkıp o mutluluğu elinden alamam. Bunu ikinci kez yapmaya hakkım yok."

"Sen bilirsin Minnie'm. Ama asma suratını, üzüldüğünü görmek kahrediyor beni."

Göz bebeklerini sahneden çekip tekrar sevgilisinikiyle birleştirdi ve kendi ellerini saran hafif soğuk ellere minik bir öpücük kondurdu Minho. "Peki, sevgilim."

(...)

aynı gün, akşam saatleri
____________________________

Aynı dakika içerisinde beşinci kez okuduğu sorudan tekrar bir şey anlamadığı için elindeki kalemi bıkkınlıkla bıraktı ve derin bir iç çekti Minho.

Hyunjin ile yarın olacakları ingilizce sınavı için çalışıyorlardı ve Changbin, Bayan Park'ın bugün derste sınav için verdiği minik ipuçlarını onlara mesaj atmıştı neyse ki. Bu işlerini kolaylaştırıyordu ancak Minho ne yaparsa yapsın okuduğu şeylere tam olarak odaklanamıyordu. Kafası fazla doluydu çünkü.

"Nereyi anlamadın, yardımcı olayım Min."

"Hiçbir şey anlamıyorum, başım ağrıyor."

Oturduğu sandalyeyi sevgilisininkine biraz daha yaklaştırdı ve onun önündeki kitabı kapayıp, bakışların kendisini bulmasını sağladı siyah saçlı.

"Bu kafayla ders çalışmanı istemek saçmaydı zaten, boş ver. Zaten iyi bir not alacağın kesin değil mi?"

"Bilmem."

"Bilmem de ne demek? Sınıftaki en yüksek notu alacaksın hem de. Lee Minho'sun sen, kendine gel biraz." Omuzlarından tuttuğu kahverengi saçlıyı hafifçe sarstı ve sonunda onun dudaklarında gördüğü minik gülümsemeyi farkettiğinde durdu yavaşça. Elleri tuttuğu omuzlardan yukarı çıkıp sevgilisinin yanaklarını avuçları arasına aldığında oluşan şirin görüntüyle bu sefer onun da yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.

İçindeki dürtüye engel olamadı ve sıktığı yanakların arasında hafifçe öne çıkmış pembe dudaklara eğilip minik bir öpücük bıraktıktı Hyunjin, ardından biraz sessizce mırıldandı.

"Yarın erken kalkacağız, uyusak iyi olur."

Minho da onu onayladı. Şu an ders çalışacak ya da herhangi bir şey yapacak havasında değildi zaten. Birkaç saniye sonra aniden kafasına dank eden şeyle masanın üzerindeki araç gereçleri toplayan sevgilisine döndü tekrar bakışları.

"Hyunjin, kitaplarım evde kaldı. Yarın okulda ne yapacağım ben?"

Siyah saçlı biraz düşünür gibi oldu. "Bir günlüğüne ikimiz de benim kitaplardan bakarız. Olmadı idareden isteriz senin için yeni ders kitapları, bodrum katında yedeklerin olduğunu duymuştum."

Aklına yatan fikirle başını olumlu anlamda salladı Minho ve pijamalarını giymek adına banyoya doğru adımladı. Aklında geleceği için bir sürü senaryo vardı aslında ama bunların arasında ailesinin onu tekrar o eve kabul edeceği düşüncesi en az ihtimal verdiğiydi maalesef.

Birkaç dakikanın ardından üzerini giyindiği gibi yatakta uzanmış telefonuyla ilgilenen sevgilisinin yanında bulmuştu kendini. Biraz sonra yüzü tavana sabit bir şekilde boş bakışlar eşliğinde tekrar düşüncelere dalmışken sabah olanlar kafasının içinde film şeridi gibi geçiyordu. Rüya gibi başlayan bir gün hiç beklemediği bir şekilde sonlanmıştı ve bu onu hem mutlu hem de huzursuz ediyordu.

"Hyunjin." Dedi aklını kemiren düşünceyle.

"Efendim bebeğim?"

Derin bir iç çekince kahverengi saçlı, diğerinin odağı tamamen ona dönmüştü.

"Bu sabah olanlar... ben- yani sana aşık olduğumu biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum sevgilim. Neden sorma ihtiyacı hissettin ki? Farkında olmadan bir şey mi yaptım yoksa?"

"Hayır! sadece.." Yüzünü tavandan çekip sağına döndürdüğünde sevgilisiyle yüz yüze gelmişti. "..sadece bugün Hanse'yi gördüğümde duygulandım çünkü uzun süredir görmemiştim ve onun hayalini gerçekleştiriyor olduğunu bilmek beni mutlu etti ama... ona karşı aynı hisleri beslemiyorum artık, yemin ederim bir tek sana aşığım Hyunjin. Şu an düşündüm de beni yanlış anlamış olabilirsin, ya da ne bileyim Hanse'yi hâlâ sevdiğimi düşünmüş olabilirsin ama-"

"Düşünmedim." Yumuşak tutamları yavaşça okşadı Hyunjin, diğerini rahatlatmak adına. "Aklımın ucundan bile geçmedi Min. Seni çok sevdiğimi biliyorsun ama o kadar da bencil biri değilim. O an nasıl bir his içinde olduğunu tahmin edebiliyordum ama eminim senin hissettiklerin bundan fazlasıydı. Geçmişte yaşadıklarını bilen biri olarak verdiğin tepkinin gayet normal olduğunu düşünmüştüm o an için sadece."

Minho kızaran gözlerini saklamak adına başını sevgilisinin göğsüne yasladıktan sonra yaşadığı duygu karmaşası yüzünden titreyen dudaklarından iki kelime dökülebilmişti sadece."Teşekkür ederim."

Hyunjin ise duyduğuyla hemen görüş açısındaki kahverengi saçlara minik bir öpücük kondurup gözlerini kapadı huzur içinde.

Çok geçmeden ikisi de bedenini uykuya teslim etmişti.

(...)

ertesi gün, sabah
___________________

İki gündür ektikleri okula giderlerken elbette gerginlik ikisini de sarmıştı istemsizce. Tabii Minho gerginlikle birlikte başka duygularla da savaşıyordu içten içe. Bu duyguların başını ise korku çekiyordu elbet. Bunun için kendine çok kızsa bile yapabileceği bir şey yoktu, insanın benliğini değiştirmesi sanıldığı kadar kolay bir şey değildi.

Ve o, oldum olası hayatındaki büyük değişikliklerden korkardı.

"Hey."

Başını ağrıtan düşüncelerinden sevgilisinin seslenmesiyle kurtuldu.

"Rahatla Min." kahverengi saçlının hissettiği stres yüzünden okul üniformasının içine sıkıştırdığı minik elini çekip kendi parmaklarını doladı ve güven verici bir şekilde sıktı Hyunjin. "Sorun yok tamam mı? Ben yanındayken herhangi birinin sana kötü bir bakış atmasına bile izin vermem."

"O kadar da değil, sadece umursama gitsin olur mu? Başına bela al istemiyorum."

"Sen de umursama o zaman."

Buruk bir tebessüm yerleştirdi dudaklarına Minho. "Deneyeceğim, sevgilim."

Birkaç dakikanın ardından nihayet okul kapısından içeri girdiklerinde bırakmak bir kenara dursun ellerini saran parmaklara daha da ihtiyaçla sarıldı Minho.

Hyunjin onun bu hâline gülümsemiş ve sanki ortada hiçbir şey yokmuş gibi üzerlerindeki meraklı bakışları umursamadan her zaman takıldıkları banka doğru adımlamaya başlamıştı. Minho bu konuda o kadar da rahat olamamıştı ancak, çünkü başı önünde göz bebekleri ayaklarında dolanıyordu. Yine de sonuç olarak denemişti değil mi?

Biraz sonra banka geldiklerinde boş olmadığını farkettiler. Arkadaş grupları çoktan gelmişti bile.

"Günaydın~"

"Oh, değerli çiftimiz nihayet okula teşrif edebilmişler."

"Sana da günaydın Hanji. Dayağımı epey özlemiş gibisin." Diye yüzündeki ürkütücü gülümsemeyle yanıtladığında onu Hyunjin, Jisung dudaklarına hayali bir fermuar çekmişti.

Diğerleri onların bu hâline gülerken ayaktaki ikili de hemen önlerindeki banka yerleşti.

"İki gündür yoktuk Tanrı bilir o olaydan sonra okulda ne dedikodular dönmüştür."

Seungmin başıyla onayladı arkadaşını. "Eh yani tahmin edersiniz ki tüm okulun gündemi sizdiniz."

"Peki ya öğretmenler?" Diye tereddütle sorduğunda Minho bakışlar onu bulmuştu bu sefer.

"Ne diyebilirler ki? Sadece okul defterinde yok yazdılar sizi o kadar."

İkilinin üzerindeki gerginliği farkeden Chan sözü alma ihtiyacı hissetti. "Merak etmeyin, en fazla bir haftalarını alır unutmaları. Hem ilk değilsiniz ki, San ve Wooyoung'u, Shuha ve Soojin'i de başta garipsediler ama zamanla alıştılar sonuç olarak. Liseliler bunun gayet normal bir şey olduğunu kavrayacak yaştalar ancak kasabanın yaşlıları.. geri kafalılar işte neyse. Dediğim gibi önemsemeyin."

"Öz annem tarafından evden atılmasaydım o kadar da umurumda olmazdı ama.."

Minho'nun dudaklarından dökülen sözcükler olayı bilmeyen bedenleri şoka uğratırken ortama birkaç saniyeliğine sessizlik çökmüştü.

"İki gündür Hwang ailesinin evinde kalıyorum, inanması güç değil mi?"

Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu bu sözler üzerine.

"Üzgünüm.." Felix, titreyen sesi arasından konuştu. Teyzesinin kuzenine karşı pek hoşgörülü olmadığını biliyordu ama bu kadarını tahmin bile edemezdi. Kalbi kırılmıştı öz abisi yerine koyduğu Minho için.

"Üzülme Lix, ben artık üzülmüyorum." Yalandı. Ama yalandan bile olsa güçlü durması gerekiyordu.

Bu sefer kahverengi göz bebekleri yanındaki sevgilisine döndüğünde onun da buruk bir ifadeyle kendine baktığını gördü ve gülümsedi. "Hem Hyunjin bana babalık da yapıyor, annelik de yapıyor, bazen abimmiş gibi davranıyor, her şeyime dikkat ediyor, onunla birlikteyken huzursuz bir şekilde uykuya dalmamı imkansız hâle getiriyor. Yemin ederim her geçen gün ona sahip olduğum için aslında ne kadar şanslı olduğumun biraz daha farkına varıyorum. Üzülmüyorum asla."

Duyduklarıyla gözlerinin kızardığını hissetti Hyunjin ve tereddüt etmeden hemen yanındaki sevgilisine sardı kollarını. Minho'nun başı onun göğsündeyken çok sevdiği eylemi bir kez daha tekrarladı ve hemen dibindeki saç tutamlarına minik bir öpücük kondurarak mırıldandı. "Benim bebeğim.."

"Ya Hyung, n'apıyorsunuz? Felix'imi ağlattınız."

"Dokunsam sen de ağlayacaksın ama bu yüzden beni suçlayamazsın sevgilim ."

İkili herkesi tebessüm ettirirken aynı anda farkettikleri şey yüzünden Hyunjin ve Minho'nun bakışları önce birbirine sonraysa jilix çiftine dönmüştü.

"Şey.. umm.. Lixxie sanırım ağzından bir şey kaçırdın, öhm." Kahverengi saçlının ağzından zar zor çıkan sözcükler sevgilisi dışında diğer bedenleri alayla gülümsetti.

"Hyung, siz yokken biz söyledik ya."

"Cidden mi?"

"Hmhm, en azından sadece arkadaş grubumuz arasında daha fazla saklı kalsın istemedik. Zamanla da herkes öğrenir alıştıra alıştıra değil mi?"

"Bunu duyduğuma sevindim."

"Min'e katılıyorum, böylesi hepimiz için iyi oldu. Bu sekizlinin arasında gizli-saklı olsun istemiyorum artık."

Herkes Hyunjin'i başıyla onayladığı sıra Changbin ayağa kalmış, tüm bakışlar da onu bulmuştu hâliyle. "Madem öyle ben de bir şey itiraf edeceğim."

"Evet?"

"Baba oluyorum."

"Ne? (×7)"

"Seungmin, ikimizin bebeğine hamile."

"Ne? (×7)"

"Duydunuz işte. Değil mi aşkım?"

Seungmin hâlâ şok içindeyken omzuna konulan kolu agresifçe ittirdi. "Ne diyorsun sen ayol? Okula gelmeden bir şeyler mi içtin, nasıl bir kafa bu?"

"Hayatım, artık daha fazla saklamamızın bir anlamı yok. Zaten bebek iki ay sonra doğacak."

"Bu saçma oyuna biraz daha devam et ve gözlerini revirde açmış olursun."

Aldığı tehditkar bakışlarla kısa boylu olan bankın diğer tarafına oturdu korkuyla. Şirin, yavru köpek arkadaşı damarına basıldığında ısırıyordu. Gerçek anlamda...

Diğer altılı Seungmin ve Changbin'in bu hâllerine kahkahalarla eşlik ediyorken aniden tüm bahçede yankılanan okul ziliyle oturdukları yerden yavaş yavaş kalkıp sınıflarına doğru yol almaya başladılar.

Sınavlarla geçecek yorucu bir okul gününün daha başlangıcıydı.

.

.

.

sey finale çok bisi kalmadı

ve bi sey daha sonraki bölüm smut

son olarak sey hanse için üzülmeyin o su an benle manit ve gayet mutlu bir iliskimiz vae 😋😋

ölürüm ölürüm ohh

bakıslar halis mi

halis valla

çekip öpsen dünyadaki açlık son bulucak, küresel ısınma biticek fln hyunjin

manitin fotosunu çekmeler :')

neyse

umarım beğenmissinizdir. yorum ve oylarınızı eksik etmeyin, kendinize iyi bakın! ✨🧚‍♀️✨

-mellanie

Continue Reading

You'll Also Like

310K 6.8K 35
"That better not be a sticky fingers poster." "And if it is ." "I think I'm the luckiest bloke at Hartley." Heartbreak High season 1-2 Spider x oc
14.1K 1.1K 24
𝘽𝙮 𝙛𝙖𝙩𝙚 𝙨𝙚𝙧𝙞𝙚𝙨 𝘽𝙤𝙤𝙠 #03 𝙆𝙖𝙨𝙝𝙞𝙛 𝙎𝙞𝙠𝙖𝙣𝙙𝙖𝙧 Fearless, Sexy, and the man who have access to almost everything. His life i...
637K 39K 103
Kira Kokoa was a completely normal girl... At least that's what she wants you to believe. A brilliant mind-reader that's been masquerading as quirkle...
32.4K 2.1K 29
❝ i might be wrong, but don't you think he's a part of your memories? ❞ ❝ i never give up on you ❞ maybe happy ending is possible for them after...