Sınır geçilince hemen bölümü salayım dedim.
Bu bölüm düz yazı şeklinde ilerleyecek, muhtemelen çok uzun olmaz. Fakat önceki bölümde de yazdığım gibi Sapık ile Nigar'ın ilk kez yan yana gelişi. Belki daha önce Nigar ile Sapık yan yana gelmişlerdir fakat Nigar ilk kez karşısındaki kişinin hislerini bilecek.
Ama kim olduğunu bilemeyecek ehehehehehe.
JŞUFÜXÇHĞNİDŞKAUDH
Bölüm sınırı 10 oy. Sınır geçilmeden yeni bölüm atılmayacaktır!!!!
NEYSE FAZLA UZATMADAN
Keyifli okumalarr <3
...
Kalbim küt küt atıyordu, fazla heyecanlıydım. Biraz sonra parkta bilinmeyenden beni çizdiği resmi alacaktım. Saate baktım heyecanla. Saat 11.30 idi. Kalbim saatin tik tak seslerinden daha gümbürtülü atıyordu. Bana ne oluyordu bilmiyordum fakat çokta iyi şeyler olmadığı gün gibi ortadaydı.
Eylül salonda oturmuş kucağındaki cips kasesiyle televizyon izliyordu. Salondaki ayak seslerimi duymuş olmalı ki bana döndü, tek kaşını kaldırmış soran gözlerle dik dik bakıyordu.
"Şey" dedim. "Ney" dedi.
'yok flüt amk.'
Kendi iç sesime göz devirdim, hızlıca toparlandım. Eylül hâlâ benden yanıt bekliyordu.
Aklıma gelen şeyi hemen söyleyiverdim. "Şey Eylül ben çöp atacağım ondan şey yaptım." dedim hızlıca. Eylül sırıttı ve "Hm. Demek artık çöp atmaya böyle çıkılıyor hemde bu saatte. Neyse hatırlatta bir sonraki çöpü atmaya gittiğimde gelinlik giyeyim, ha?" dedi.
Yakalandığımı anlayarak "Olur olur, artık çöp atmaya bile güzel çıkmamız lazım. Nerden belli çöp atmaya çıktığımızda hayatımızın aşkını bulamayacağımız, ha?"
"Nigar iyi misin? Benim bir sevgilim zaten var." dedi. "Bir adamla tüm ömür mü geçer Gülben" dedim ve sahte olduğu çok belli olan küçük bir kahkaha attım.
"Neyse seni çok fazla sıkıştırmayayım yoksa kafa devrelerin yanacak gibi duruyor." dedi ve sırıttı. Ardından devam etti "Korunmayı unutma. Elbette ki hala olmak isterim fakat benim gibi genç ve güzel bir kadın için çok trajikomik olur" dedi. "Ay aman hala nerden çıktı ya benimde devreler yandı valla senin yüzünden. Teyze olmak isterim yani. Aman teyze de olmak istemem yani şimdi istemem ama sonra olabilir yani. Tabii damat beyde isterse. Aman ben ne saçmalıyorum." dedi ve kendi kendine söylenerek odasına doğru yol aldı.
Arkasından "Şu anda birileriyle sevişmek istemiyorum. Sevişeceğimi nerden çıkardın!" diye bağırdım arkamdan Eylül'ün 'aynen aynen' diye söylenmelerini de duymuştum.
Çantamın içine baktım, içinde göz bandı vardı. Sapık geleceği zaman takacaktım. İçimdeki şeytan tam olarak takma kim olduğunu merak etmiyor musun bak işte diye söylenirken onu dinlememeye karar verdim.
Elbise olarak sade bir şeyler tercih etmek istemiştim. Aşırıya kaçmak ve onu korkutmak istememiştim. Sonuçta sadece parkta buluşacak resmimi alıp eve gelecektim. Onu görmeyecektim bile.
(Elbise tam olarak böyle.)
Off! Kimi kandırıyordum ki az kalsın gelinlik giyecektim...
Hemen saatime baktım. On ikiye çeyrek vardı, yetişemeyeceğimden korktum ve hızla ayakkabılarımı giyip merdivenlerden koşmaya başladım. Park aşağı mahallemizdeydi. Yürüyerek on dakikada, koşarak ise beş dakikada ulaşabilirdim.
Koşmaya başladım, bilinmeyenin beni bulamayıp gitmesinden korktum ve daha da hızlandım.
Parka nefes nefese vardım ve boş bir banka oturdum. Oturur oturmaz telefonuma bildirim sesi geldi.
Sapık: Geldin :)
Sapık: Gözlerini bağlayacak bir şey getirdin mi?
Nigar: getirdim tabii.
Nigar: bağlayayım mı gözümü şimdi.
Sapık: Bağla.
Sapık: Geliyorum ve sana güveniyorum Nigar.
Sapık: Gözünü asla açma.
Heyecandan ellerim birbirine karışırken titreyen ellerimle çantamın fermuarını açtım. İçinden göz bandını çıkardım ve gözlerime sıkıca bağladım.
Stresten; bacağımı yavaşça sallıyordum, tırnaklarımın kenarındaki etleri soyuyordum.
Arkamdan yavaş ve usul ayak sesleri duyunca bağırmaya başladım muhtemelen sonra utanacaktım fakat sonrası sikimde bile değildi "Yemin ederim gözlerim kapalı ve hiçbir şey görmüyorum!" Arkada kendini kasmış olmalı ki gülme sesi boğuk geldi.
Yavaşça tam yanıma geldi ve öylece oturdu. Bir süre öylece kaldık. Daha sonra bir şey farkettim. Beni kokladığını. Beni koklamasından cesaret aldım ve ben de onu koklamaya başladım.
Kokusu aşırı derecede tanıdık geldi ama bir türlü çıkaramadım.
Sonunda dayanamadım ve konuşmaya başladım. "Eee, noldu böyle birbirimizi K9'lar gibi koklayıp duracak mıyız" dedim. Cümlemin ardından o boğuk ses tekrardan yükseldi.
Stresten titreyen bacaklarımdan birini tuttu ve sabit durmasını sağladı. Ardından elimi aldı ve kucağına çekti. Benim buz gibi ellerimin aksine onun elleri sıcacıktı. Yumruk olmuş elimin parmaklarını teker teker açtı.
Elimin içinde katlanmış bir kağıt parçası hissettim ve onun beni izlediğini bilerek kağıdı elbisemin içinden göğüslerimin arasına koydum. Şaşırdığını hissedebiliyordum. Sırıttım.
Bir süre öylece kaldık fakat sonra yanımdan kalktığını hissettim. Şu anda gitmesini istemiyordum. O yüzden "Sapık, dursana bi." dedim. Neden durdurduğumu bilmiyordum.
Ayağa kalktım fakat gözlerim kapalı olduğu için ayağım bir şeye takıldı. Tam yere kapaklanmayı bekliyorken bir el beni belimden kavradı ve düşmekten kurtardı.
Şaşkın ve komik bir ses çıkardım.
Yavaşça doğruldum, onun elleri hâlâ belimdeydi. Ellerimi göğsüne koydum, kendini kastı. Ellerim yavaşça göğsünden yukarı çıkmaya başladı.
Yüzünü iki elimle tuttum ve sanki yeni bir şeyi keşfediyormuş gibi keşfe çıktım. Ellerimi yumuşak çok güzel kokan saçlarına daldırdım. Daha sonra ellerim saçlarında kalmadı yüzünün her kıyısında dolaştı. En son ellerimi dudaklarına götürdüm ve dudaklarına dokunmaya başladım. Kendini öyle bir kasıyordu ki sanki biraz sonra patlayacaktı.
Dudaklarını okşadım, alt dudağı üst dudağına göre daha kalındı. En son ellerimi kulaklarına koydum ve
Dudaklarına yapıştım.
Evet doğru duydunuz resmen dudaklarına yapıştım.
Birkaç saniye hareketsiz kaldım fakat sonra alt dudağını ağzımın içine yuvarladım.
Bana karşılık vermedi.
Sonra yaptığımın ne kadar saçma olduğunu anladım ve geri çekildim. Utanıyordum, çok utanıyordum. Kendimi açıklamaya başladım. "Ben, şey, yani, ben özür dilerim, gerçekten çok üzgü-" cümlemi dudağıma kapanan ellerle yarıda bırakmak zorunda kaldım.
Birden yakınımda sıcak bir nefes hissettim ardından ağzımdaki eller çekildi ve dudaklarımda sıcak bir baskı hissettim.
Sapık, beni öpüyordu.
İlk başta şaşkınlıktan donsam da dudaklarıma geçirilen dişlerle derince inledim ve dudaklarına saldırmaya başladım.
Az öncekinin intikamını almak istercesine alt dudağını ısırdım. Ağzıma metalik bir tat geldi ve biraz abarttığımın farkına vardım.
Sapık boğukça inledi ve dudaklarıma daha da asıldı. Resmen ağzımı yemek istiyormuş gibi öpüşüyordu. Onu omuzlarından tuttum ve ittim.
Banka oturtmak istediğimi anlamış gibi öpüşmemize ara vermeden banka oturdu, beni üzerine çekti.
Elbisemin altında yalnızca külotum vardı ve dakikalarca öpüşmemizin sonucu olarak emindim ki sırılsıklamdım.
Bunu sorun etmedim ve kucağına kuruldum. Alt dudağıyla işim bittiğinde üst dudağına geçtim ve dilimi damağına yapıştırdım. Boğukça inledi ve ellerini kalçalarıma yerleştirdi. Kalçalarımı tıpkı hamur yoğurur gibi yoğurmaya başladı.
İnleyip kendimi pantolonuna bastırdım altımda büyümüş olan erkekliğini hissettim. İnledi. Ona kendimi sürttüm, kıyafetlerinin üzerinden erkekliğine sürtündüm, hırladı ve dudağımı dişledi. Akan kanı hissettim.
Özür diliyormuş gibi dudağıma birkaç öpücük kondurdu. Tekrardan dudaklarına yapıştım. Dilini ağzıma koydu dilini emmeye başladım. Dilini emdikçe kalçamdaki elleriyle beni erkekliğine sürtüyordu.
Altımda öyle bir büyümüştü ki onu bu halde bırakırsam kasık ağrısından uyuyamayacağı çok belliydi.
Altımdaki pantolonu sırılsıklam olmuştu. Hepsi külotomdan pantolonuna, sürtündükçe geçen sıvılardı.
Elimi pantolonunun üzerinden erkekliğine attım ve sıktım. Öyle bir inlediki şaşırdım. Mekan ikimizin de umrunda değildi. Resmen çocuk parkında bir bankta ön sevişme yaşıyorduk.
Derken bir teyzenin balkonundan "Hiç terbiye adap kalmamış. Polisi arıyorum hemen terkedin burayı. Şimdiki nesil ne yapacağını bilmiyor, sokakta birbirlerine sürtüyorlar. Cık cık cık, hepsi kıyamet alameti. Allah'ım bizi affet helak eyleme yarabbi" dedi.
Teyzeyi görmüyordum fakat kapanan kapı sesiyle içeriye girdiğini anladım.
Teyze içeriye girir girmez resmen deyim yerindeyse işeyerek gülmeye başladım. İnşallah işediğim çiştir...
Bilinmeyen beni üzerinden kaldırdı ve kısık, boğuk bir kahkaha attı. Daha sonra arkama doğru geçtiğini hissettim arkamdan gözlerimi açtı ve kafamı arkaya dönmemem için tuttu, arkama dönmemi istemediğini anladım ve dediğini yaptım.
Daha sonra ellerini kafamdan çekti. Bir süre sonra çantamdaki telefonuma bildirim sesi geldi.
Sapık: Gitmem lazım.
Ona cevap yazıyordum ki arkamda olduğu aklıma geldi ve "Peki gidebilirsin."dedim.
Sapık: Şimdi ve eve yürümeye başla.
Sapık: Sakın arkanı dönme.
Sapık: Eve dönene kadar arkanda olacağım, korkma.
"Ne korkacağım ben be! Kimden korkacağım? Asıl onlar benden korksun." dedim ve ayağa kalktım. Arkamdan gülme sesini işittim. "Yani istiyorsan gelebilirsin benimle yine de, sen bilirsin yani" dedim ve banktan kalktım üzerimi düzelttim.
Eve doğru yürümeye başladım. Arkamdan gelen ayak sesleri hoşuma gidiyordu. Ondan aldığım resim hâlâ göğüslerimin arasındaydı.
Sonunda eve vardım ve içeri girdim kapıyı kapatır kapatmaz yere oturdum kapıya yaslandım.
Gülümseyerek telefonumu açtım ve,
Sapık 'benimki' diye kaydedildi...
.
..
Lan bölüm bitmiş... Kısa olur diye düşünmüştüm fakat 1300 kelime olmuş yanlışlıkla.
ÖWÜFWKĞUDILİEÇFHS
BENCE BUNLAR OLMUŞ OLMUŞ Dİ Mİ?
Nigar bebeğimi yiyeceğim sanırımm. Öyle tatlı geliyorki hareketleri bana tam ısırmalık yani.
Çocuk parkında neredeyse sevişmeyecek olanda ne bileyim yani... Teyze uyarmasa bunlar ohooooo.
Teyzenin yerinde olsam ben de uyarırdım derdim ki "ULAN BURASI ÇOCUK PARKI KENDİNİZE GELİN." Teyze haklı biraz yani şimdi teyzeye kızmayın.
bölümü nasıl buldunuz???
Bu bölüm sınırı 10 oy. Bölüm sınırı azıcık olmasına rağmen bir türlü geçilmiyor...
Neyse bir sonraki bölüm görüşmek üzere sevgiyle kalınn <3