yara izi tacirleri

By simaayss

1M 98.8K 88.8K

Solcu katili diye tanıtılan bir ülkücü ona atılan iftiralar sonucunda solcularla dolu bir koğuşa mahkum düşer... More

TANITIM
1- İftira Kurşunu
2- Koğuştaki Ülkücü
3- Kurt'un Öfkesi
4- Günah Keçisi
6- Acı ve Kan
7- Koğuşta Kriz
8- Sinirli Bozkurt
9- Ben Tek Siz Hepiniz
10- Ateşler İçinde
11- Yüzleşmenin İlk Adımları
12- Boğmaca Matı
13- Şefkatin İzleri
14- Av ve Avcı
15- Kartalın Pençelerinde
16- Tatlı Krizi
17- Yüzleşme
18- Şah ve Mat
19- Kunt
20- İşe Yaramaz
21- Gökay'ın Yalanı
22- Kara Gözler
23- Karşı Komşu
24- Sağduyu
25- İş Yemeği
26- İlk Adım
27- Kavga ve Arzu
28- Beşiktaş Maçı
29- Kayıp
30- Şans Oyunu
31- Öncelikler
32- Yalanlar ve Yalancılar
33- Bar Tuvaleti
34- Kontrolsüz Kıskançlık
35- Seks
36- Misafir
37- Gece Yarısı
38- Eski Mahalle
39- Hastane
40- Cengiz ve Kemal
41- Gerçekler
42- Zahir
43- Deniz Kenarı

5- Nefes

25.5K 2.4K 1.4K
By simaayss

Keyifli Okumalar...
Bölüm Şarkısı: Redd, Nefes Bile Almadan

"Orospu çocuklarıyla nasıl baş edilir?"

Başımda vır vır konuşan Akgün ve Gökhan ikilisine baktım. Abimle konuştuktan sonra çok daha iyi ve dinç hissediyordum. Gücüm yerine gelmişti sanki, sakinleşmiştim.

"Abi ilk kural, gerektiğinde ağzının payını vereceksin. Öyle şerefsizler sessiz kalmanın asaletinden falan anlamaz, vuracaksın köteği"

"Yok be oğlum, laftan anlamayan dayaktan mı anlar?"

Bakışlarım koğuşta gezindi, Ramazan ve Abbas abi tavla oynuyordu. Sabah kahvaltısı çoktan yenmişti, ilk defa bu sabah mideme doğru dürüst şeyler girmişti ve görünüşe göre Ercan hangi suçtan yattığımı da söylememişti koğuşa, iftira dersem daha doğru olurdu aslında. Koğuştaki kimse bana karşı kötü gelmemişti, yoksa şimdiye ya şişlenir ya da ölümüne dayak yerdim.

Bunun sebebini solcu tayfasının hücreye düşmesine bağlıyordum, ilk fırsatta söyleyeceğine emindim. Böylece huzurlu günlerimde son bulacaktı, farkındaydım.

"Kurt abi" dedi Gökhan bana bakarak, bakışlarımı ona çevirdim. "Kunt" diye homurdandım ağzımın içinden.

"Sana artık bir sünger getirsinler, böyle olmayacak. Söyleyelim gardiyanlara" dediğinde omuzlarımı silktim. Mühim değildi, uyuduğum yoktu zaten.

O sırada yan yana çektikleri sandalyelere kurulmuş hararetle konuşan solculara baktım, ayrı olarak Kartal denilen orospu çocuğuna kinliydim. Önüme bir kova dolu su bıraksalar düşünmeden onu boğarmışım gibi geliyordu.

Bu solcu olmasından dolayı değil, laftan anlamaz bir götveren olmasından dolayıydı. Ama hem laftan anlamaz hem solcu olunca dövmeside ayrı bir zevkli oluyordu. Ekonomik dayak paketi gibiydi.

Sanki ona baktığımı fark etmiş gibi o da bana bakmaya başladığında anında çenem kilitlendi sanki, ondaki öfke benimki kadar diri değildi. Üzerinde iğrenç bir alaycılık vardı, her an her şeyi alaya alabilirdi. Bu daha da sinir bozucuydu.

"Abi bıyıklarını seviyorsan bakma"

Bakışlarımı mavi gözlü gence çevirirken gözlerimi devirdim. "Onlardan mı korkacağım Gökhan?"

"Gökay abi" dediğinde öfkeyle homurdandım kendi kendime.

Birden bir gardiyan gelip hepimizi havalandırma saati olduğunu söyleyip kaldırdığında derin bir nefes aldım. Geldiğimden beri ilk defa açık havaya çıkacaktım.

Sıra olarak geniş bahçeye çıktığımızda soğuk hava titrememe sebep oldu. Kimseyi umursamadan banklardan birisine oturdum ve bakışlarımı gökyüzüne diktim. Kar yağacaktı sanırım, normal bir soğuk değildi bu.

Bahçesi genişti, gökyüzünü görüyordum ve bu biraz da olsa rahatlamamı sağladı. Çok büyük bir nimetti, şimdi anlıyordum.

Bahçe yavaş yavaş dolarken Gökay bana el salladı gülümseyerek, Akgün ile konuşuyorlardı hâla. Ramazan ve Abbas abi yanında tanımadığım onların yaşında olan insanlarla dizilmiş konuşuyorlardı. Önlerine bir tepsi çiğ köfte koyup mezdeke açsalar sıra gecesi yapabilirlerdi.

Bakışlarım bu sefer solculara kaydı, bir duvara yaslanmış kitlenmiş gibi üçlü bir gruba bakıyorlardı. İki grupta birbirine öyle öfkeyle bakıyordu ki aralarındaki kin ve hırsı ben bile fark ettim.

O sırada bıyıklı olan ve Kartal gibi ön planda duran genç adamlardan birisinin bakışları beni buldu. Eş zamanlı olarak yanındakilerinde ve solcularında bakışları bana döndüğünde rahatsızlıkla kıpırdandım. Bana neden bakıyorlardı şimdi?

O ön taraftaki adam bana doğru gelmeye başladığında olduğum yerde daha dik durdum, tam önüme geldi ve orada dikilmek yerine banka, yanıma oturdu.

Şaşkınlıkla suratına bakarken elini bana doğru uzatıp "Metehan" dedi.

Şaşkınlığımı üzerimden atmam kolay oldu, bana insan gibi gelene insan gibi gelirdim. Solcuların bakışlarını üzerimizde hissediyordum ama bana uzatılan eli biraz bile yadırgamadan tutup sıktım.

"Kunt" dedim. "Kurt değil, Kunt. 'N' harfı ile."

Yaptığım açıklama onların gülmesini sağlarken ben haklı bir açıklama yaptığımı düşünüyordum.

Metehan arkasında dikilen uzun boylu, esmer çocuğu gösterdi. "Bu aslan parçası Batuhan, kardeşim gibidir benim" dedikten sonra iki defa sırtına vurdu pat pat.

Bebek gibi suratı olan çocuğu gösterdi. Aslında pürüzsüz bir suratı yoktu, beyaz tenli bir çocuktu ve sakallarını yeni kestiği belli oluyordu.

Batuhan oldukça esmer, uzun boylu ve kalıplı bir adamdı, yüzünde kirli sakalı vardı. Metehan'ın beyaz suratında sadece bıyıklara ve koyu yeşil gözlere sahipti. Dudakları oldukça kalındı ve bakışları arkadaşlarına bakarken ne kadar yumuşaksa solcu komünitesine bakarken de bir o kadar sertti.

Üçü de aslan gibi delikanlılara benziyordu.

"Bu da Okan" dedi ve sonra aklına ne geldiyse hafifçe sırıttı. "Köse Okan"

Aklıma anında Kartal'ın Okan'ın bıyıklarını çamaşırhanede cımbızla tek tek yolduğu gelirken refleksle yine kendi bıyıklarımı tarayarak göz ucuyla ona baktım. Sinirden gerine gerine buraya bakıyordu pezevengin oğlu, benim bıyıklarım acıyordu düşündükçe.

"Orospu çocukları" dedi Okan, dudağının üzerindeki boşluğu parmaklarıyla okşarken. "Ben onun o dövmeli kollarını, o çirkin derisini bıçakla yüzmez miyim? Beklesin o..."

"Okan, oğlum git badem yağı falan sür, tüyleri yolunmuş tavuk gibisin" dedi Metehan sırıtarak, ama bu öfkeli bir gülümsemeydi. Lafını söyledikten hemen sonra öfkeyle Devrim'e bakmıştı. Kolunu kırdığı çocuğa.

Okan homurdanırken, Metehan tekrar bana doğru döndü. "Eee Kunt kardeş, sen nerelisin? Kaç yaşındasın?"

"Ankaralıyım" dedim kısıkça. "22 yaşında sayılırım" dediğimde Metehan'ın alnı kırıştı. Bileğindeki tespihi parmaklarının arasına indirip çevirdi bir kaç defa sıkıntıyla.

"Gencecik çocukmuşsun" dediğinde bir şey söyleyemedim. "Okuyor musun?"

"Mimarlık, son sınıfım" dedim dümdüz bir sesle. Hepsi üzgünce bana bakarken Batuhan diğerlerine göre daha donuk, daha sessizdi.

Metehan dostane bir şekilde tesbihli eliyle omuzumu sıktığında ona baktım. "Bir şey olur, canın sıkarlar..." duraksadı ve onlara bir bakış attı. "Metehan abine geliyorsun"

"Metehan, sen ondan iki yaş büyüksün amına koyayım" dedi Okan.

"Kes lan, git sen bıyıkların geri çıksın diye dua et" 0diye homurdandığında günler sonra dudaklarım içtenlikle kıvrıldı.

"Çıkmaz artık" dedi üzgünce. "Orospu çocukları küstürdü" diye ekledi bıyıklarına hitaben. Parmaklarıyla dudaklarının üzerindeki boşluğu okşadı

İkisi de sesli bir şekilde gülerken ben ve Batuhan yalnızca sırıttık. Ama bana iyi gelen bu neşeli ortam üzerimize uzanan üç gölgeyle yarıda kesildi.

Bakışlarımı kaldırdığımda Kartal'ın koyu gözlerini gördüm. Direkt bana bakıyordu öfkeyle, sanki haftalardır kavga ettiği kişi benmişim gibi...

Metehan yavaşça omuzumdaki elini çekti. "Niye dikildiniz yine başımıza amına koyduklarım?" dediğinde Devrim beyaz dişlerini göstererek sırıttı.

"Senin bıyıklarda uzamış he" dediğinde Metehan dişlerini gıcırdattı.

"Kolunu kırar bu sefer götüne sokarım, sürahi gibi dolaşırsın etrafta" diye tısladı. "Siktirin gidin, iki dakika muhabbet ediyoruz şurada. Saygınız olsun"

"Aaa" dedi Kartal ayıplar gibi, bana dikmişti gözlerini. Bana konuşuyordu. "Huyum kurusun, haftada iki defa kurtçuk dövmezsem uyuyamıyorum anasını satayım. Bağımlılık yaptınız, bırakamıyorum"

Dişlerimi sıktım. "İşine baksana" diye tısladığımda daha da çok sırıttı.

Ama bu keyifli bir gülme değildi, öfke akıyordu. Kendini durdurmak ister gibiydi, ya da istemiyordu. Bu pislik herifi tanımıyordum, sağı solu da belli olmazdı.

Gardiyanlar çatık kaşlarıyla bize bakıyordu, alışmış gibiydiler bu olanlara ve tetikteydiler. Şu an birisi duvarları tırmanıp atlasa görmezlerdi, öyle odaklanmışlardı bize.

Dövmeli kollarını arkasında birleştirip dalga geçer gibi suratıma doğru eğildi. "Ne yaparsın?"

Yanağımın içini ısırdım öfkeyle, ellerim karıncalandığında yumruk yaptım suratına geçirmemek için tüm bedenimi sıktım.

"Bak bunu yaparım" dedikten sonra yumruk yaptığım elimi çenesine geçirdim. Geriye giden bedeninin düşmesine izin vermeden kafamı burnuna geçirdiğimde acıyla inleyip çimenlere düştü.

Kafasını kaldırdığında şaşkınlıkla bana baktığını gördüm, beklemiyordu.

Ama beklediğimin aksine burnundan akıp çenesine bulaşan kanı dövmeli elleriyle sildi ve kanlanmış dişleriyle bana bakarak büyükçe sırıttı.

"İşte böyle amına koyayım" diye tıslayıp tekmesini dizime geçirdiğinde yere düştüm, diğer tekmesini beklemeden bu sefer suratıma geçirdiğinde geriye doğru sendeledim ve düştüm.

Ortalık ne ara, nasıl bu kadar karışmıştı bilmiyordum ama Metehan'ın büyük cüssesi Devrim'in üzerindeydi, Kemal ise Batuhan'ı yatırmış yumrukluyordu.

Bir anlık dikkat dağınıklığımı yerdeki bedenimin üzerine, tam karnıma oturan Kartal bozduğunda suratıma geçirdiği bir diğer yumruk onu takip etmişti.

Durmadan suratıma attığı yumruklara maruz kalırken yeni yeni kapanan yaralarımın tekrar ve daha kötü bir şekilde açıldığını hissediyordum. Gardiyanlar bağırıyordu, bize doğru koşuyorlardı.

Kartal'ın suratıma indirmek üzere kaldırdığı yumruğunu havada yakalayıp dizimi erkekliğine doğru geçirdim ve yere düşmesini sağladım. Direkt karın boşluğuna sert bir yumruk attığımda boğazdan gelen bir sesle inledi, tam üzerine çıkacağım sırada kollarımı yakalayan gardiyanlarla hırıltılı bir nefes döküldü dudaklarımdan.

"Bırakın lan!" diye bağırdığımda bedenimi geriye çektiler.

Kartal hiç kalkmaya çalışmadan yere düşmüş kafasını dahi kaldırmadan pişmiş kelle gibi sırıtarak bana bakıyordu, ama suratı kıpkırmızıydı kendini sıkıyor gibiydi. Öfkeyle çekiştirdim kollarımı. Dağıtacaktım bu orospu çocuğunun suratını!

"Atın şunları hücreye!" diye bağırdı gardiyanlardan birisi.

"Bekle lan bekle!" diye bağırdı Metahan. "Ecelin geliyor bekle!"

"Arkadaşlarını da topla gel amına koduğum!" dedi Devrim ağzındaki kanı yere tükürürken. Suratı darmadağın olmuştu resmen.

Öfkeden yanan bakışlarımı yerde nefes nefese kalmış, sırıtarak duran Kartaldan ayırmadım. Birden gülen yüzü soldu ve suratını buruşturdu. Eli aniden kalbinin üzerine giderken yattığı yerde iki büklüm oldu ve öksürmeye başladı.

O an çırpınmayı kestim, gardiyanlar kolumu bıraktı. Canı çıkacakmış gibi öksüren adama bakarken Devrim'in hızla yanına koştuğunu gördüm.

"Sikeyim" diye bağırdı arkasını dönüp gardiyanlara bakarken. "Bakmayın lan aval aval! Getirsenize ilacını, hadi hadi!"

Kartal kıpkırmızı kesildiğinde donmuş gibi onu izliyordum, koğuşun içine doğru koşarak giden gardiyan'ın hemen ardından Kemal arkadaşının yanına dizlerinin üzerine çöküp o kocaman bedenini kaldırdı ve dik durmasını sağladı.

"Dağılın" dedi Kemal sakince. "Nefes alması gerekiyor, açılın"

Etrafımızda yuvarlak oluşturmuş kalabalık kıpırdamadan öylece durarak öksürmekten canı çıkacakmış gibi duran adamı izlemeye devam ettiklerinde dişlerimi sıktım ve ellerimi sertçe birbirine vurdum. "Açılın diyor lan!" diye bağırdığımda diğerlerinin bakışlarını üzerimde hissettim. "Açılın hadi" dedim ellerimle onları geriye doğru püskürtürken.

Metehan da anında bana yardımcı olup etrafımızda toplanan kalabalığın dağılmasını sağladı. Kartal'a baktım, suratı öyle çok kızarmıştı ki moraracaktı neredeyse.

Saniyeler içinde gardiyan elinde gri bir ilaçla geldiğinde "Nihayet..." diye tısladı Devrim ve onun müdahale etmesine izin vermeden elinde kaptığı gibi  küçük kutunun ucunu dudaklarının arasına sıkıştırarak tam dört defa sıktı. Bekledi ve iki defa daha sıktı, bir eli sırtındaydı ve yavaşça sakinleştirmek ister gibi yavaş yavaş vuruyordu.

Kartal'ın nefesi saniyeler içinde düzene girerken gözlerini kapatarak derin derin nefesler aldı. Yüzünün rengi geri geldi.

Yaşadığım şoktan çıkamadım. Kartal, astım hastasıydı.

Diğer başkarakterin kim olduğunu kimse anlamamış, herkes farklı telden çalıyor ahdkksjsdmhs kim sizce?

Continue Reading

You'll Also Like

989K 57.7K 39
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
332K 22.8K 33
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
364K 30.8K 50
Texting ağırlıklıdır. (galiba) Dershanenin homof*bik serserisi Mete ve kalbi güzel sert oğlanımız Dorukhan arasında geçen pek de hoş olmayan mevzular.
274K 20.8K 40
0536****: "Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözl...