BEYLERBEYİ HAZERANİ

By mamalesoirr

4.5M 220K 95.1K

El değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Sev... More

TANITIM
"KEFENDEN GELİNLİK "
' GEŞA HAZERANİ '
Zindan
NEFRETİN NEFESİ
AY IŞIĞI
'ÖLÜM GETİREN SESİM'
'KERT-ME'
SAÇIN; ANNEMİN KOKUSU
İKİ YANLI MENDİL : GÖNÜL İŞİ
DİLEFRUZ ;YÜREK YAKAN GÜZEL
'KANLI POTRE : GÜLÜŞE DÖKÜLEN KAN '
"RUHUMU ASTIM"
'KEŞKE MARDİNİ '
'KADER&SÖZ'
'BİLDİN (GERÇEKLER)'
'SARHOŞ GERÇEKLERİ DÖKER DUDAKLAR '
'KOKUNU VER '
"BİR SARILSAK"
LİMON & SARIŞIN
ACIMIZ GEÇSİN (BULDUM)
KOLLARINDA ☄️
12.12.2022 (ARA FİNAL BÖLÜMÜ)
GEÇMİŞ(Geçmezmiş)
KADER & EREN
HAZERANİ 2 : ⦑1⦒ .BÖLÜM
ÖPESİM VAR
KARŞILAŞ-MA (SEN BANA ,HEP BANA)
ATEŞİN YANIŞI
DAHA KÖTÜSÜ
KAHKÜLLER
SANA KESİLDİM
BÖLÜM :XELEF VE MİR
Bölüm:ONU GÜLDÜR LİMON
KÜLÜZ
Kalbime Sevgili
AŞK
RÜYA "Bakma "
AĞIT &ANNE
ÖLÜM&EVLİLİK GÖRÜŞMESİ
1.284✨
DİL ARGEŞE
12.12.2022 Anısına geçmiş
SANA KÜSMEK
BEYLERBEYİ 'GÜLÜNCE
ÖLÜMÜ GÖR'GEŞA'
Ödeştik Gidemezsin
BİR CADI VARMIŞ
BENÍM OLSANA .
YAR'
BUZDAN HÎSLER
HAZERANİ İÇİN"Firavun'un evindeki Musa"
CANIN KANI
SOL GÖZÜNÜN SIZISI
DOĞUYOR
GÜZELİM
KONUŞ N'OLUR
SEN GİBİ
GEÇMİŞ
BİRAZ UZAKTA
GİTMEZ
YAKUTLU BEŞİK
AİLEYİZ İŞTE
AVREŞ VE MİHRİ 'ÖZEL '
FİKRİMİN İNCESİ
XANİ
KATRE
AY DİLBERE
AVREŞ VE MİHRİ 'devam'
BÜYÜRSÜN
'Tılsımlı kemer'
NENNİ
FİNAL °Sonsuz
ÖZEL BÖLÜM 1 :)
Özel Bölüm -2

TEMAS ✨

120K 4.2K 3.7K
By mamalesoirr

Beğeni sınırı 700 💓
Yorum sınırı 700 ❤️

Uzun bir bölüm satır arası yorumlarını bekliyorum sevgili okur :)

Buray -Dağlar

Halit Bilgiç-Dilber
......

Sen hiç yanma...

Sesi kulağımda yankılansa da dönmedim zaten oda durmadı.Aracın gittiğini tekerlerin gürültüsünden anladım.

Öyle aceleci bir gidiş ki bu ,onun on yıllık öfkesinin acısını çıkaracağını haykıran bir gidiş.

Onun kan isteyen ellerinde kalacak kişinin babam olduğu gerçeği acıtıyor mu diye bakıyorum.

Hayır ! Tek bir hüznüm var o da  öyle bir pisliğin kızı olmak .Ölmeyi çoktan haketmişti.Onun avlumuzun içinde öldüğü insan sayısını hatırlamıyorum bile.

Yatağa bağladıkları bir çocukluk geçirmişsem bunda o adamın parmağı var .Silah sesleri şimdilerde güç gibi gelse de önceden korkularımın sıreniydi.

Ben silahı tutan elin iyisi kötüsü olduğunu öğrenebilmek için çok yoruldum .
Yıprandım..

Şimdilerde silahlara olan ilgim tamamen zalimin zulmüne bir üstünlük kurabilmek için.
Yani sana saldıran el çoksa ve senin dilini anlamıyorlarsa onların dilinden konuşabilecek kadar cesur olacaksın en azından benim yaşadığım yerde bu bir kural.

Yoksa ezilirsin.Burda ezilen binlerce kadın gibi..
Baba müsvettesi ve abim olacak o pisliğin elinde ya silahlardan daimi korkan bir kadın olacaktım.Ve onlar bana her silah çektiklerinde ben bir köşede ağlayacaktım ya da Efsa 'yı dimdik yetiştirip en az onlar kadar tehlikeli olduğumu gösterecektim.

Ben başta kardeşim olmak üzere binlerce insan için ikinci şıkkı seçtim.Dimdik durdum.Korktuğum ne varsa kendime yoldaş ettim ,karanlık hariç.

Babamı ve abimin elinden çok insan aldım.
Yerine kendi içimdeki masum çocuğu astım.

Şimdi Hazerani'nin yanında ha bire ağlayan kadın varya hani şu adı Geşa olan, işte o kendisini gölgeleyen Hazerani 'ye sığınıp o kaybettiği çocukluğu yaşıyor .Ağlayan adımlarının acısını çıkarıyor.Aslında bütün acısını Hazerani 'den çıkarıyor.Ona devamlı acılarını döküyor oysa Hazerani'nin zaten çok derdi var.

Yani ben öyle hissediyorum.Hazerani böyle bir güveni nasıl veriyor bilmiyorum ama ben sanki düşsem bir tek o yerdeki taşları canımı yaktı diye döver gibi düşünüyorum.

Oysa defalarca canım yandı gözlerinin önünde o elini bile şüphede kala kala uzattı.
Hiçbir şeyden korkmayan Hazerani bir kez bile çekip tutamadı kanayan yerimi.

Yaman bir çelişkideyim ama güvenmeye devam ediyorum .Gizli kapaklı bir şeyler yapıyor Hazerani.Mesela bazen Başucumda bulduğum sargı bezleri.Sargıları değiştir demek oluyor,bir anda kaybolan eldivenlerim takma ellerin hava alsın demek oluyor ,kapıdan hiç ayrılmayan atlarım , zamana aksatılmadan düzenli gelen yemekler , karanlıktan korktuğumu öğrendiği günden beri gündüzleri bile söndürülmesine izin vermediği ışıklar,giyimime göre düzenli alınan kıyafetler,ailemle konuşabilmem için eve bağlanan telefonlar , yüzümü görmek istemediğini söylemiş olmasına rağmen gerçekleri yavaş yavaş öğrendiğinden beri iğrenir gibi bakmaktan vazgeçen bakışlar , ara ara gönderdiği doktorlar, ilaçlarımın tam bittiği gün ben bile bilmeden  yenilenmesi,  misafirlere verdiği izinler tabi ki Selim ve Heja'nın ondan habersiz eve birilerini sokamayacağını biliyorum ...Böyle daha üç nokta edecek nice ayrıntılar.Ve şimdi ilk kez ağzından çıkan bir ayrıntı ...Babam denen o adamdan bana yaşattığı 21 yıllık eziyetin hesabını soracak olması..

Detaylar...Çok kıymetlidir .Benim gibi detaylarda boğulan insanlar içinse daha da önemlidir.

Hatta hayat kadar mühimdir detaylar.

İşte Hazerani yani  o koca adam, aynı zamanda muazzam bir detay.

Benden saklıyor çoğu şeyi.Hani Heja'ın ya böyle bir adamı nasıl seversin diye veryansın ettiği bir çok şeyi o adamın bu kadın onu boşayıp canını kurtarsın diye yaptığını nasıl anlatabilirim ki?

Beni suçlu sayarken bile gitmemi istediğini görebiliyordum.Hazerani 'nin kendisine bile bunu söylesem kabul etmez, Heja nasıl kabul etsin ki ?

Cam kırıkları üstünde yürüyorum sanki.
Ama dayanırım, Hazerani'nin canı kırılmasın da ben hayatın cam kırıkları üstünde  yürümeye devam ederim.Varsın kimse anlamasın onu  ben anlıyorum . Yani en azından birazcık olsun  anladığımı düşünüyorum.

Ve umarım o insanların gördüğü değilde  benim anladığım gibidir.

Neyse, bugün beter bir gün eve ulaşmam kısacık mesafeye rağmen resmen ömrümden ömür çaldı.Sanki bu eve son adımlarımmış gibi korku dolu gidiyorum.Onun babamı öyle bulma çabasını arttırması hatta bizzat peşine düşmesi boşuna değildi.

Onunla işi biter bitmez yani bu eve geri döndüğü anda elime valizi verecek biliyorum.Resmen  içim acıyor ya .O tek kalırsa ne yapacak ?

Kimsesi yok kimsesi..Hepten yanlız kalacak.

Selim'e bir ara gizlice sordum seviyor muydu şu Lilan'ı diye. Acıttı ama mecburdum onu düşünmem gerek.

Yemin verdi Selim,kadını ilk kez o gittiğimiz düğünde görmüş.Yüzük falan hep beni yıldırıp evden gitmem içinmiş yoksa hiç o kadına yüzük takmamış.Beni en mutlu edende Selim'in abimin onuruna bir dokundu o gün o mendili almak görme demesiydi.

Ona yakışmamıştı zaten .

Ama aklımdan çıkmıyor bende gidersem o ne yapacak  ?

Eve vardığımda Heja mutfak kapısının içinden başını biraz  çıkarıp ardından hızla geri çekti.Ayaklarımı sürüyüp kanepeye ulaştığımda gülerek "çık yavru, Argeş gitti."dedim.

Of çekerek gelirken "ben bittim. Duydu değil mi ?kesin duydu ?"diye soruyordu.

Başımı aşağı yukarı salladım .Tam karışma geçip oturunca "kızdı mı? Kızmaz ya niye kızsın ki ?"dedi masum haliyle.

Gülümseyerek gözlerimi kapattım.Kızmıştı , gerçekten kızmıştı.Hazerani bir kadın olmasına rağmen Heja'ın bana yavrum deyip beni kovalamış olmasına kızmıştı.Buna sevindim demek beni deli raporuna geri kavuşturabilir ama ben onun tarafından önemsenmeye ihtiyaç duyuyorum ve bu yüzden alenen bağıra çağıra söylüyorum;
Hazerani beni kıskandı .Ve ben bundan memnunum.

"Kızdı Heja kızdı..."dedim gülümseyerek.

Heja korkuyla irkilsede ben gülümsüyordum.
"Ya Efsa bu adam niye normal sevmiyor ki?"

Heja'nın sitemi kulağımı çınlattı.
Sevmek mi ? Uzaktan öyle duruyordur tabi.

"Sevmek..."

"Normal değil ,inan ki garip bir sevmek."

"Saçmalama Heja . Sadece kıskançlık."

"Hadi Efsa Sultan kim sevmediğini birini kıskanır ki ?"

Haklı..Ya da Hazerani bu konu da da istisna olabilir.

"O beni sevmez ."

"Elinde olsa tabi sevmezdi.Aynı senin onu sevmeyeceğin gibi.Ama yalan söylemeyeceğim şu kıskançlığı olmasa zerre sevgi emaresi yok adamda."

İşte doğru şey bu ...

"Sevmek değil Heja ,alışmak ."

"Ne ?Alışmak mı?"

"Evet kabul etmiyor ama o Geşa'ya alıştı biliyor musun ?"

Detaylar ...Boşuna demiyorum ben bir aptal değilim ama kesinlikle üstün bir zeka iddam da yok .Sadece elimde olmayan bir hastalık var ve o hastalık acı ama gerçek bir şekilde  her detayı çoğu kez görmeme sebep oluyor .

Ben de çok isterdim Hazerani'nin beni sevdiğine inanmayı.Ama asla buna dair zerre açık vermiyor.Binde bir ağzından dökülen iyi şeyler var ama onların da hemen üstünü bir acıma bakışı ile örtüyor.

Hep şüphe de kalıyorum .

"Tamam Efsa Sultan senin müthiş bir gözlemci olduğun kabul ama bence bu sefer yanılıyorsun."dedi beni heyecan bastı .

Neye dayanarak böyle diyor ki Heja ?

"Bekliyorum."dedim güldü . Çünkü ne diyeceğimi biliyor "bak ben daha lep demeden sen benim bir duyuma dayanıp böyle dediğimi anladın neden çünkü beni çok iyi tanıyorsun.Ama bunu Hazerani de yapman mümkün değil aslında kimsenin yapması mümkün değil. çünkü adamın iki ifadesi tek var; ya kızıyor !"dedi aynı zamanda kaşlarını çatmıştı Heja "ya da binde bir şaşırıyor."dedi şaşkın bir ifadeye çevirdi yüzünü.

Onun bu haline güldüm ama bir yandan dedikleri bana heyecanımı arttırıyordu.
Bilmiyorum ama belki de ben ona aşık olduğum için o benim çözemediğim ilk detaylara sahip olabilir.Öyle olmasını çok isterdim.Önce Heja bana neye dayanarak bunu söylediğini bir anlatsın sonra düşünürüm.

Elimi yerinden çıkacak gibi atan kalbimin üstüne koyduğumda Heja "sakin ol Efsa Sultan ama bennn ..."dedi durdu.

"Heja !"

"Tamam tamam .."

"Selim dedi ki Hazerani seni çokça anıyormuş .
Yani hani bir şey olduğunda Geşa da şöyle yapar böyle yapar diyormuş.Hazerani biliyorsun ki kelimeler israf olur gibi çok konuşmuyor ama senin için günlük konuşma kotasını dolduruyormuş ."

"Nasıl yani Heja?"dedim yüzümdeki  şaşkınlığım gözlerimi kısarken"yav Efsa Sultan adam seni ailesi yapmış işte . Zaten sen onun karısısın yani ."dediğinde iki işaret parmağını yan yana getirmiş bana bakmamı işaret ediyordu.

Bu kızın bir türlü Hazerani ile aramdaki mesafeyi görmeye niyeti yok .Derin bir nefes alıp ellerimi öne uzattım.Eldivenleri görsün diye direttim.

Baktım şaşkın şaşkın bakıyor "Evin içinde bile bunları neden taktığımı sormuştun hatırlıyor musun ?Ellerim yarayken kızmıştın hatta .Takma şunları diye ."başıyla onayladı.

"Hâlâ da diyorum ne bu eldiven aşkı Efsa ?"

"Heja, Hazerani..."dedim boğazım düğümlendi.Ama zorla yutkunup konuştum.Yumruysa yumru kendimi kandırmam ya "dokunduğum şeyleri yakıyor ."dedim.

Heja'nın gözleri dehşete düşmüş gibi büyüyünce ellerimi geriye çektim .

"Senin elindeki o yaralar ?"

"Ben ,ben yaptım..yani sadece yıkadım ."

"Efsaa ..."dedi hayretler içinde "nasıl yani ?"diye devam edince kollarımı birbirine bağlayıp"yani senin düşündüğün gibi yakın değiliz.Hatta biz karşı karşıya durunca bile aramızdan fezalar akıyor."dedim.

Sesimdeki hüzünle gözlerimi kaldırdım.Ve ona en başından başlayıp anlattım.İçimde birikmişti sadece ellerimin serüvenini anlatmayı bitirdiğim de Heja 'nın yanakları sırılsıklam olmuştu.

"Ama nasıl Efsa ?Ben sizi hiç öyle düşünmüyordum."dediğinde gülümsedim. Bana yaptığı şakalar aklıma geldi .Bir anda gözleri ışıldadı."Anlattıklarına göre Hazerani başta gerçekleri bilmediği için ellerin için öyle diyormuş .Bence artık öyle düşünmüyordur."

Nefesimi verirken sırtımı iyice yasladım.
"Aslında benden havlu istedi .Sazını da veriyor üstüne dokunmuştum onu da yakmadı hatta eline Hazerani sembolünün dövmesini yapmamı bile istedi."

Bunları Heja söylerken farkettim gerçekten.
Heja kocaman gülümsedi yüzündeki yaşları silerken "Evet evet bu adam sana alışmaya başlamış Efsa."dedi.

Beni mutlu görmek istiyor..

"Çıkar hadi eldivenleri .Geldiğinde eldiven takma bakalım nasıl tepki verecek."dedi ellerimi bacaklarımın arasına aldım.

Heja'nın hayretle ağzı aralandı.
"Efsa..."dedi ben hemen "olmaz .."dedim .

Tabi o Efsa'ya alışkın beni böyle görünce şaşırmış olmalı hemen yanıma geldi .Dizlerimin önüne çöktü.Dolu gözlerle bana bakıp ellerime uzandı .Ama ellerimi ona teslim etmedim.

"Hadi Efsa !İzin ver şunları çıkaralım. Hem artık o da senin ellerinin temiz olduğunu  biliyor.."aklıma geçmişim gelince tetiklenen hastalık dudaklarıma dişlerimi geçirmeme sebep oldu.

Heja hemen "ilacın ..."demeye başladığında ben çoktan cebimden ilaç kutumu çıkarıp bir ilacı yutmuştum bile.

Başımı geriye yaslarken "babamı bulmuş .."dedim gözümden bir yaş süzüldü .

"Gelir gelmez bana git diyecek biliyorum."dediğimde Heja çığlık atıp bir anda ayağa kalkıp zıpladı..

"Şükürler olsun ..."diye bağırdında gözlerimi ona çevirdim."Seni öldürmeyecek biliyordum.Ama sen az önce ellerim falan değince korkmuştum.İyi ki bulmuş iyi ki ."

Sevinci yarım kalmasın diye bende oldukça sessiz kaldım.Gözümden dökülen yaşları başımı görmezden gelip doğrulduğumda "bitiyor Efsa Sultan."dedi.

Evet bitiyor...

Ben bitiyorum.

Bana sıkı sıkı sarıldığında usulca ayağa kalktım.Onun kadar güçlü  olmasa da bende bir karşılık verip sarıldım.

Ardından onun mutluluktan ağlayan gözlerini silip "Ben biraz dinlenmek istiyorum."dedim.

Yavaş yavaş bana bakarken düştü yüzü .Bana uzunca bakıp "ondan ayrılıyorsun diye sevinmiyorsun yıllardır zulmüyle savaştığın adamın ölecek olmasına ."dedi.

Baba tanımım bu işte .Zalim bir adamla mücadele ediyordum ben.Ve ne yazık ki karşımda rütbesi babalık olan ama kutsallığı hakkında zerre kadar bilgisi olmayan bir düşman vardı.Ben intikamını alsın diye  Argeş 'e bıraktığım adamın ölümü için elbette oturup üzülmeyeceğim ama içimi ezen Hazerani 'den kopacak olmam.Bunu düşünürken bile kahroluyorum .

Yaşayamam gibi ..
Zaten çok fazla şeye rağmen yaşıyorum onsuzluk omuzlarımda  taşıyabileceğim kadar hafif değil.

Nasıl olucak bilmiyorum ama ben o gelene kadar bir şey düşünmek istemiyorum.

"Efsa lütfen.."dediğinde omuzuma dokunan elini indirip üstüne dokundum.Elini bıraktıktan sonra "Hadi Heja!Bana biraz müsade et .Her şey olacağına varmıyor mu zaten ? Bırakalım da Efsa da artık olacağına varsın."dedim.

Ne kastettiğimi anlamadı biliyorum ama sorun değil benim içinde çoğu yer bulanık.
"Ama Efsa.."dedi bir çocuk gibi . Zoraki gülümseyip kendimi odaya attım.

Korku doluyum.Ben yani Efsa Mardini. Korkuyorum.

Elimdeki eldivenleri içeri girip kapıyı örttüğüm ilk anda çıkardım.Ayaklarımın önüne atıp kontrolüzce giysi dolabına ulaştım.

Hışımla açtığım dolabın içindeki kıyafetlere baktım.Sağa yığılmış gömleklerin üstündeki pürüzsüzlük beni rahatsız etti .Banyoya koşar adım gittim.Kirli sepetinin kapağının üstünde duran siyah ceket yüzümü güldürmeye yetti.

Elimi uzatırken bir an tereddüt ettim ama sonra düşündüm de çok şey yaktı .Görse en fazla bir ceket daha yakmış olur .Sonuçta artık ona olan tutkumu biliyor.Deliliğim o kadar aşikar ki  benim bile kendime yok artık dediğim bir ton sorun peyda oluyor.

Ceketi  bir anda  aldığımda titreyen ellerime güldüm.Bir adım atınca banyo aynasından gözlerimle kesişti Geşa'nın ağlamaya hazır gözleri acı dudaklarıma çizikler atarken kocaman siyah ceketini yüzüme kaldırdım..

Derin derin kokusunu solduğunda başta kendimi görüyordum ama sonradan mayışıp kapandı gözlerim.

"Şişelere sığsa şu koku ya da içime ,ne güzel olurdu."

Hızlı hızlı odaya girdiğimde halsiz bacaklarım ve ellerime inat her şeyi ama her şeyi o kadar kırıp dökmek istiyorum ki anlatamam.

En çokta kalbimin kemiklerini kırmak istiyorum.

İçimdeki yıkım isteğine rağmen hiçbir şey yapmadan tüm zararı kendime yükleyip yatağın sağına geçtim.

Cetekini serip içine uzandım.Yan dönüp ceket ile üstümü örttüm.

Ceketiyle.
Evet ona ait ...

Korkak gibi o yokken bile dokunmazdım eşyalarına ama bu sefer gerçek anlamda ayrılık çanları çalıyor.

Ölüm ya da başka bir sebep ben gidiceğim .

Başımın altındaki yastığa yüzümü döndüm .Ceketini ona sarılmak isteyen parmaklarım ile sarılmışken odanın kapısı çaldı irkildim .

Endişeyle kapıya bakındım .Sahi Hazerani gelse böyle gelmez ki ?Gülüp "efendim Heja ?"diye seslendim.

"Efsa Sultan ben çıkacaktım onu söyleyeyim dedim .Ama -"dedi kapının kulpunu indirdi.
"Girme! Yani girmeden söyle Heja."beni böyle görsün istemiyorum.

Kapıdan açtığı boşluğu ne kapattı ne de daha fazla itti.

"Ben diyecektim ki, aynaya bak Efsa .
O Hazerani bile olsa sana kör olamaz.Çünkü senin sıradan bir güzelliğin yok."biraz doğruldum ne demek istiyor daha net anlamak istiyordum  "Biliyorum sen o adamdan başkasını sevemezsin ve eminim o adam da kolay kolay birini sevmez.Ama ben hâlâ sana olan hislerinin sadece alışmak olmadığını düşünüyorum .
Efsa Sultan belki de sen kendini aslaya fazla inandırdın. "Heja bana asla kapılmamak direndiğim umudu veriyor.

Sol gözüm yaş dökünce karşıda duran aynada yansımama bakmayı bırakıp başımı sertçe yastığa çarptım.

"Asla sevmeyecek Heja."

"O zaman sen onu gerçekten istemiyorsun Efsa."

"Ne ?"benim sevgimi mi sorgulayacak diye düşünürken"Çünkü Geşa'yı bilmem ama Efsa Sultan gerçekten  isteseydi o adamın çoktan elini tutmuştu."gözümdeki yaşları bir kenara iterken "Na- nasıl ?"dedim.

"Ben bilmem ama Efsa yapardı.Ama mesela yakıyor mu dedin ? eminim Efsa daha büyük yakardı."

"Heja o ayağına taş değdirmeyen Geşa'yı bile sevmedi Efsa'yı nasıl sevsin ?"

"Dene .Ne kaybedersin? Ben arkadaşımı kaybetmek istemiyorum Geşa.Bırakta Efsa Hazerani 'nin hislerini ortaya çıkarsın.Bak bakalım sana alışmış mı seni sevmiş mi ya da  seni sevebilir mi ?Bak ki benim güçlü arkadaşım hayata geri dönsün."

Kapıyı usulca kapattı.

Beni onca muamma ile başbaşa bırakıp çıktı .Ceketi altımdan çıkarıp başıma kadar örttüm.Üst bedenim ceketinin içinde kaybolurken Heja'nın sözleri kafamda döndü durdu.

Cesaret..

Heja  Hazerani 'nin ifadesiz yüzünün duygularını anlatabilmesi için Efsa'ya ihtiyacım olduğunu söylüyor.

Ama Hazerani ve Efsa ne zaman karşı karşıya gelseler hep düşman gibiydiler. Bilmiyorum bu iyi bir fikir mi tam anlamıyla kestiremiyorum ama Heja'ın haklı olduğunu nokta şu ki Efsa gerçekten Geşa gibi o üzülmesin diye durmazdı.

Offff öbür dünyaya acısız bir bilet var mı?Diye bağırmak istiyorum!

Allak bullak ettin beni Hazerani .
Kendi içimde karman çormanım.

....
YAZARIN DİLİNDEN

Artık gün dönmüş sabah olmuştu.
Hazerani, Boran Mardin'in bütün kemikleri kırmaya and etmiş gibi geceden beri öldürmeden döverken içeri telaşlı bir koruma girdi.

Son yumruğu gözleri mosmor olan Mardin'in çenesini dağıtırken başı taş zemine gürültü ile çarptı.Hazerani kendi kendine  "Dikkat et Hazerani, ölmesin böyle kolay ölmesin!"
Diye söyleniyordu.

Yumruklarını kontrollü atıyor acılar içinde kıvransın ama şimdi ölmesin diye uğraşıyordu.
Gözünün önünde tam 10 yıl ve Geşa'nın kesik sırtı vardı.

Soracak öyle hesaplar biriktirmişti ki  bu adamı hemen öldürmesi elinden acı çekenlere haksızlık olurdu diye düşünüyordu.

Hiç bu kadar mutlu olduğuna hatırlamıyordu.Gülmese de o adamın kendisine yalvardığı her an çocukluğunda ailemi bırakın diye feryat ettiği anlarla restleşiyordu.

Ve Boran o zaman bile asi bir çocuk olduğu için Hazerani 'yi öldürmeyi sona bırakmıştı.Bütün ailesinin ölümünü bile bile ona izletmişti.Bugün Hazerani o günün zalimliğini ona hesap gibi  soruyordu.

Boran Mardin'in en büyük pişmanlığı
öfkesi bir çocukken bile korkusuz olan bu adamı sona bırakmaktı.

Kanlar içinde baygın düşen adama tükürüp yüzünü kapıyı telaşla açan korumaya çevirdi.Konuşmak için izin bekleyen adam Hazerani 'nin kan damlayan eline ve yerde dağılmış gibi duran adama bakıp korkuyla yutkundu.

Hazerani onun korkusunu görünce adım adım üstüne yürüdü.Koca koruma korkuyla az önce kapattığı kapıya çarpınca Hazerani "biz düşman mıyız?"diye sordu, kaşları hava kalkarken.

Koruma ilk kez kendisiyle konuşan
Hazerani 'ye şaşkın  şaşkın bakınca "ha..ha..şa ağam..."deyince Hazerani sol elinin avuç içiyle iki kez  omzuna dokunup "o zaman  konuşsana oğlum !Hadi beni yorma ."dediğinde adam hayretler içerisinde kaldı.

Hazerani 'nin mutlu olduğu kesinlikle yüzünden okunmasa da sesinden ve  sözlerinden belliydi.

Adam bu haliyle bile dona kalınca "Hasbinallah"deyip başıyla kapının önünden çekilmesini söyledi.

Koruma kapıyı ona açıp ardından yürümeye başladı.Hazerani elinin üstüne bakarken Selim ve diğer korumalar yanına çoktan ulaşmıştı.

Oysa sadece bir odadan çıkıp diğerine girecekti.

Gireceği odanın önündeki lobi de oturan Hatun nenesini görmezden gelip karşıdaki odaya girdiğinde Selim ve söyleyeceğini bir türlü korkudan söylemeyen koruma da ardından girip kapıyı kapattı.

İçerde odanın bir köşesinde sırtı duvara yaslı duran Hazerani ailesinden biri  vardı.

Devasa oval ve parlak siyah bir masanın en başında duran  tekli deri koltuğa geçip oturduğunda gözler ondaydı.

Huzurla başını geriye ittiğinde gözleri kendiliğinden kapandı.

Huzurlu anlarında gözlerini kapatmayı severdi.Kirli dünya huzurunu kaçırdığı için görmeyi pek sevmezdi.

Üstünden kan damlayan elleri koltuğun başından sarkarken dudakları huzurla kıvrılır gibi oldu.

"Ağam..."

Hiç istifini bozmadan "konuş !"dedi.

"Ağam Mardini'ler..."dedi koruma.

Hazerani"Ee .."dediğinde koruma Selim'e baktı.Selim
"Abi ben söyleyeyim Eren ve aşireti yine yengemi kaçırmaya çalışmışlar ama bizimler her zaman ki gibi daha yengem onları göremeden  enselemiş."dedi .

Hazerani  bir anda "Eren'e dokunmadınız değil mi ?"diye sertçe sordu.

Koruma "ha .. hayır ağam emir verdiğin gibi sadece silahlarını aldık, elimizdeler.
Ama ağam Eren Ağa ile Mirza devamlı adamlarımıza saldırıyor."

Hazerani 'nin dudakları kıvırıldı.
"Selim,bu Eren delikanlı çocuk değil mi ?"diye sorduğunda Selim hayretle bakakalmıştı.

Zar zor "Öyle diyorsan öyledir abi."dedi .
Çünkü Hazerani bir Mardini için iyi bir şey söylüyorsa korkmakta haksız sayılmazdı.

Çene kemikleri gerilen Hazerani yatırdığı başını doğrultup kanlı gözleriyle oradakilere baktı .

"O içerde ki itin değil ,Geşa'nın onu büyüttüğü ne kadar belli.Ablasını bana rağmen korkmadan defalarca kurtarmaya çalıştı."

Selim gülümseyerek" yengem..."dediğinde gözü diğer Hazerani üyesine değdi.Usulca sustuğunda Hazerani "Bu seferde dokunmadan kapılarına bırakın .Ve Eren'e şunu verin ."deyip cebinden bir kağıt çıkardı.

Ne olduğu merak konusu olsa da soramadan çıktılar. Sonra Hazerani ailesinin ferdi olan adam gelip
Hazerani 'nin bir kaç adım uzakta ama önünde durup konuştu.

"Kaç oldu Hazerani?"

"Bilmem.."

"Ben biliyorum,tam üç oldu..üç..."

"Öylemi ?daha borcum bitmedi desene ."

"Abi kızma ama yetmez mi ?Onun için daha ne yapacaksın?"

"Şşş..."

"Abi değer mi ?Düşmanının kızı.."

"Şşş dedim uzatma!"dedi ciğerlerinden dökülen nefesin ardından uzunca gülümsedi.

"Aklım almıyor Argeş..."

Gülüşünün nefesini kesip kaşlarını çattı . Yayıldığı koltuğa dik bir şekilde oturduğunda karşındaki adam "afedersin Hazerani.."dedi.

Usulca  etrafta gezinen gözleri kanlı ellerine indi.Hışımla kapanan gözleri dudaklarını ayırdı.

"Şimdi yanına gitsem ellerime koşar..."

"Abi..."

"Ne abi ?ne?"

"O Efsa Mardini biliyorsun."

"Yanılıyorsun o benim evim de Geşa Hazerani !"

"Seni sırtından vuracak !"

"Dilini keserim."dedi işaret parmağını ona sallarken.

"Ama abi-"

"Selim!"diye bağırdı Hazerani.Karanlık odanın kapısının önünde bekleyen Selim adını duyunca hızla içeri girdi.Önünü illiklerken
"Hazerani.."demiş ne diyeceğini beklemişti.

Hazerani öfkeden düşmüş göz kapaklarının altından önünde titreyen adamı işaret etti.

"Bunu da ,hatun nenemi de bu topraklardan sürdüm! Çıkarın şunları gözüm görmesin!"

Diye bağırdı.

Adamın gözleri dehşetle açılırken
"Onu bize mi seçersin ağam?"diye sordu . Hazerani cevap verme gereği duymadan elini tersi ile çıkışı işaret etti .

Adam omuzlarını düşürüp Selim 'e döndü .Selim hayretle bakakalmıştı.

Onu ardında bırakıp adım adım çıkışa yürürken adam Hazerani 'ye bir anda yüzünü döndü.

Hazerani bu çıplak cesarete göz ucuyla baktı.Yanlış tek bir söz daha duysa yerleri Hazerani ailesinden birinin kanıyla sulacak kadar öfkeliydi.
Gözleri önündeki masada duran silaha kaydığında kapı eşiğinde duran adam alnından akan tere rağmen kekeleyen sesiyle bir cesaret konuştu.

"Bugün bize uyguladığın adaleti vakti geldiğinde o kadına da uygularsın değil mi?
Sen onu korumaya devam et.Ama
hazır ol  Hazerani ,eminim gözlerinle ihanetine şahit olacaksın!"dediğinde Hazerani son cümlesiyle silahını çekmiş adamın sol omzuna sıkmıştı.

Omzu geriye yatıp acı bir nara atan adama bakındı.Korkuyla sendeleyen ayakları ve yüzünde acı bir hayal kırıklığı vardı adamın.

Argeş Hazerani ,nasıl bir Mardini için onu yaralardı? işte bunu anlamıyordu.Selim büyük hayretle adamın vurulduğu omuzuna elini "abi ..."diyerek uzattı.

Kolunu Selim'in ellerinden çeken adam tam çıkmak üzereyken yerlere akan kana bakan Hazerani"Kimseyi  affetmem.Ama o da ihanet etmez."dedi.

Elleri sol omzundaki kurşun yarasını saran adam kapının eşiğindeki adımını sağlamlaştırırken "edecek..."diye fısıldadı
ama sesli söylemeye cesareti yoktu .Kolunu sıyırarak sıkılmış bu kurşundan sonra doğrudan kafasına bir mermi sıkabilecek bir adamın karşısındaydı.

"Diyelim oldu ağam ne yaparsın?"

İşte bu soruyla doğruldu Hazerani..

Yaşlı kadından başka kim sorabilirdi?
Kapının önünde bekleyen kör kadına koştu kolundan vurulan Hazerani üyesi elinden tuttu.Elleriyle adamın yarasını buldu .

Hazerani onun adamın yarasında dolanan eline bakarken Hatun Hanım "Onu yani kardeşin sayılacak adamı onun adı hatrına mı vurdun? "Dedi sesinde binbir kırgınlık vardı.

Hazerani gözlerini yumup açtı.Başını sıkılmış bir halde geriye atıp silahını beline taktı .

"Yarın bu topraklarda olmayın !"diyerek adım attığında Hatun nenesi bir çığlık attı.
Adamın yarasından kanlı elini çekip Hazerani'nin sesinin geldiği yöne kaldırdı.

"Sana defalarca dedim.O Mardini kızına merhamet edersen yine Hazerani kanı dökülür dedim.Ama kanımızı dökenin sen olacağını ben de  bilemezdim."

"Dade!"dedi Hışımla .O Hazerani aşiretinin Ağasıydı.Kimse onun aşiretinin kanını dökmeye niyet edemezdi.O bile bunu yapmazdı.Haddi aşana kim olduğuna bakmadan hak ettiğini vermişti o kadar .

"Aklına , yüreğine sızacak dedim !"dediğinde her şeyi hayretle dinleyen Selim olmuştu.

"Hatun !"dedi bu sefer yaşlı kadına adıyla seslenmişti.O kimseden emir almazdı.Bir kez bu yaşlı kadını dinleyip o kadına hayatına almıştı.Şimdi binbir çare arıyor hayatına acı soktuğu kadının yaşaması için...

"Hatun...buyur oğul .Emrin beni hasret olduğum topraklarından yine mi sürmek?"

Kanlı ellerini bile bile üstüne sürdü.İçinden Geşa için  ölüm andları ediyordu yaşlı kadın.

"Durmuyorsun Dade !"dedi sitemle.Bu yaşlı kadın onun için kıymetli biriydi.Sinirine hakim olmaya çalıştı..Adını söylediği için yüzünü hüzünle döken yaşlı kadına bir adım attığında kolundan vurulan adam korkarak geri çekildi.

Ama yaşlı kadın hemen gidenin yeline dönüp kolundan tuttu.

"Beni burdan çıkar !Ağamız yine o kızın canı için önüme çulunu serer."dediğinde Selim ağzı açık bir halde Hazerani'ye baktı..

O biri için ceketini yere mi atmıştı?

Bunu yaptığı zamanlarda Geşa gözünde suçlu bir kadındı.Ama buna rağmen kanını dökmeyi doğru bulmuyordu.Şimdi ne sebeple ona sıksın?

"Sermem!"dedi Hazerani sonra adımlarını durdurup gitmek için dönen yaşlı kadına ezber etmek ister gibi söyledi.

"Ben hükmü verdim yaşayacak.Ona elini uzatan sen bile olursan affetmez Hazerani!Bilesin.."

Yaşlı kadın duyduğu sözlerle alev alırken
torununa tamamen ardı dönsün diye bir kaç adım attı.Ama o bile Hazerani 'nin sözünün üstüne konuşamazdı.Önceden kendisini ezmeyen hüküm için gelip ceket seren torunu bugün ondan da koptuğunu ilan ediyordu.Efsa Mardini'yi bunun içinde suçlu ilan etti.

"Onunla evliliğin devam edecek öylemi ağam ?"

İşte bu son sorusuydu . Hazerani kesin sesiyle bir cevap vermeden yaşlı kadın
"Seninle kalırsa elbet birgün öldürülür biliyorsun değil mi?"dediğinde Selim "ne ?"dedi.Hazerani sitemle gözlerini yumarken yaşlı kadın devam etti.

"Andın vardı oğul ...Ailenin öldüğü o günde -"

"Andım toprak olsun ! "Diye yankılandı sesi.

Selim'in yüzünde bir gülüş peyda oldu.Yaşlı kadın ve yaralı adamın ise  darmaduman oldular.

"Sözünde ezileceksin demek Ağa ."bile bile Hazerani'nin damarına basıyordu.Hazerani ise normalde buna kızardı ama gözlerini yumdu.Geşa'nın gülen sesini o karanlıkta
anımsadı .

Ezilecekti sözünün altında ,doğru...
Ama varsın olsun diye içinden geçirdi.O ilk kez adı için endişe etmiyordu.Geşa evlilik hükmünü diler bozsun diler bozmasın ama o kadını vurmayacaktı.

"Çıkın !"dedi emin bir halde .

Hatun birden isyan eden bir sesle tutunduğu adamla yürürken söylenmeye başladı..

"Ölseydim de Hazerani aşiretinin bir Mardini kızının hükmüne girdiğini görmeseydim."

Argeş"Geşa...o bir Hazerani."diyerek kendini sakin tutmaya çalıştı .Onu Efsa Mardini olduğunu hatırlamak istemiyordu.O Geşa'yı tanıyordu Efsa'yla bir kez karşılaşmış ve her gördüğünde de Efsa hep karşısında yer almıştı.

Bu yüzden Argeş Geşa için endişe eder olmuştu.O sonunda çalınacak bir kapı bulmuştu..Efsa 'nın eline Geşa'yı bırkamazdı.

Selim bir çırpıda Hazerani'nin önüne geçti .Adımları mesafeyi korumak için gerilerken yüzünde derin bir gülümseme vardı.Hazerani gözlerini yerden kaldırdı.Onun derin mutluluğuna baktı.

Geşa 'ya sadık diye yanında tutuyordu bu çocuğu ..Selim Hazerani'nin kendi kurallarını ezdiği bir diğer konuydu.

Hatrına deyip neler yapmıştı neler...Selim neydi ki ?

"Abi...biliyordum ."dedi.

Hazerani doğru düzgün hiçbir şey bilmeyen ama bir kaç şey duyunca bile gülen çocuğa gülümsedi..Selim o gülüşe hayret etti.Hazerani güler miydi ?

Sonra o gülüş demlendi acı acı seyirdi.Gözlerinde kan iyiden iyiye belirginleşti.Nefesi odanın sıcağını soğuk edecek bir halde dudaklarından taştı...

"Onun benden gitmesi gerek ...Yaşaması Selim ,ancak Efsa Mardini olursa mümkün."

Selim neden böyle dediğini anlamamıştı..

"Hayır abi sen onu korursun .Kimse
Hazerani 'nin karısına karışamaz.."

Hazerani ellerini sıktı.Sinirle kasıldı bedeni.
Onu korurdu...Ama kendinden nasıl koruyacaktı?

Ellerini kaldırıp Selim'e üstündeki kanı gösterdi.

"Bu kan babasının kanı .."dedi avucunu çevirdi.Selim avuç içlerine bakarken Hazerani"burda da abisinin kanı var."dedi .

"Sen böyle imkansız gördün mü?"

Selim ne dediğini anlamazken Hazerani ellerini indirdi."Onun çocuk gözlerinde benim ailemin ölümü benim koca ellerimde onun ailesinin ölüsü yatar..Geşa öyle bir kadın ki ellerim onu kirletsin istemem.Benimle kaldıkça acıları hiç bitmeyecek..Onu korurum herkesten..Ama onu koruyamam kendimden.Efsa ..."dedi durdu.

Sonra derin bir nefes aldı.

"Efsa yaşar Selim ,ama Geşa  yaşayamaz.Efsa acılara baş tutuyor ama Geşa 'da güç kalmamış.Kahrolsun! yüreğini tüketen bir beni seviyor."

"Sen de onu sevsen abi..."dedi Selim.Hazerani göğüsünde yanan aleve döndü.

"Haddime olmayan tek şey bu Selim."

Hazerani'nin sözleriyle dağıldı Selim...O koca Argeş Hazerani...Haddime değil  demişti ...Sonunda kadının sevdasının büyüklüğünü görmüştü.

"Abi..."dedi de devamında nasıl söylenir bilemedi.

Hazerani de onun afallayan haliyle başını sallayıp önünden geçti..

"Yürü kızıl, Geşa'nın evine gidelim."

Selim Hazerani'nin kızıl değişine ayrı hayret etti.. Geşa'nın evi demesine  ayrı...
Onu ardın sıra takip edip çıktı..

......

Yaralı adam avlunun ortasında dikiş atılmış kolunu tutarken yaşlı kadın bağırarak .

"Efsa Mardini onu ardından vurduğu gün bize onun kanını verecek . Çünkü Hazerani bir tek ihanet edenleri affetmez."dedi .

"Söyledim inanmadı.İhanet etmez diyor."

"O kız ihanet edecek o da görecek!"

"Nasıl dade nasıl?Etmiyor işte babasını bile o şikayet etmiş ."

Yaşlı kadın çaresizlikle bakınırken en az onun kadar yaşlı bir adam sesi avluyu doldurdu.

"Edecek ,yani etmese de Hazerani o ihanet etmiş sanacak."

"Gözleriyle görmeden inanmaz.."dedi Kadın.

Adam gülerek " o zaman gözleriyle görecek."dedi.

......

GEŞA'NIN DİLİNDEN

Aklım çıkacak yeter!

Dünden beri bekliyorum illa dediğini yapacak .Gelmem dedi ya gelmedi.Bende acabalar silsilesi ile dört dönüp durdum.Siyah ceketini resmen Geşa ağlak gözleriyle yıkadı .

Ceketi katlayıp özel eşyalarımı koyduğum küçük sandığa götürdüm.

Gelsin ceketini aldığımı bir şekilde söylerim.Aman ya da söylemem .Farketmez bile.

Kutuda gördüğüm, Heja'ın bana getirdiği çocukluk fotorafını biraz bakındıktan sonra kutunun ağzını kapatıp kendimi mutfağa attım .

Hergün aksatmadan ilgilendiğim ıtıra bir göz attım.Ardından hızlı bir kahvaltı edip üstümü değiştireye geçtim.

Üstümü giyer giymez de bu sefer  kendimi kapının önüne attım.Bir müddet dolandım.Atları izledim ama boğazıma dolanan ilmek huzur vermeyince yine içeri geçtim .Öyle dağıldım öyle dağıldım ki o gelince ne olacak diye düşünmekten kendimi toplayamıyorum.

Baktım böyle olmayacak eve girdim.
Kıyafetlerin içinde kendime gizlice aldığım çarşafı çıkarıp elime aldım.

Evin kapısını içerden kilitleyip hızla odanın camından ormanlık alana çıktım.

Hazerani zaten kaçmam için koşulları rahat tutuyor ama benim kaçmak gibi bir niyetim yok.Sadece kafamı toplamak   istiyorum.

Mesela ailesinin kabrinde ki şakayıklar ne halde onları görmek istiyorum..Evet yine ondan uzağı bir şey düşünemiyorum.

Ama onlara gidip konuşmak istiyorum.
Hazerani şuan düşmanıyla meşkul bir daha böyle bir fırsat bulamayabilirim.

Hem şurada ayın on ikisine sadece 4 gün kaldı.
Veda edeceğim yerlerden biri o mezarlık.

İlk kez Hazerani 'yi yıllar sonra  gördüğüm yer orası.İlk kez elimi tuttuğu yer...Ve benim ilk kez kalbimin sesini duyduğum yer..

Orada ölüler yatmasa yaşanılacak tam yer derdim .

Ormanlık alandan düze çıktığımda,arabam anahtarı tekerine saklanmış halde hazır beni bekliyordu.

İstesem kaçarım diye boşuna demiyorum ki ..

Hızla arabaya bindiğimde doğrudan ailesinin kabrine sürdüm.Yakınlara gelince arabayı uygun bir yere park edip kabristana girdim.

Kabir ehli olanlar size selam olsun deyip ilerledim.

Adımlarım ailesinin kabrini ezbere biliyordu . Mezarlığa girer girmez gözlerimin buluştuğu mezar taşlarına baka baka adımladım toprağı.

Siyah çarşafın üstüne attığım siyah tül gözlerimi bile yeryüzünden sakınırken ben hâlâ huzursuzdum.

Hazerani, kimsesizler mezarlığına gömülen ailesine yaptırdığım kabirleri bozmak ya da kabirlerini başka yere  taşımak yerine burdaki bütün kimsesizler mezarlarına "Abdullah (Allah'ın kulu)"yazılı mezar taşları yaptırmış . Mezarlığı çevreleyen duvarları mukaddes ayetlerle doldurtmuş.

Burayı görenlere ahireti hatırlacak bir kabristana döndürmüştü.Oysa ondan önce burası kimselerin uğramadığı kimsesizlerin kimsesiz mezarlığıydı.

Şuan ise Hazerani sayesinde Urfa'nın en köklü ailelerinden bile  bazılarını buraya gömüldüğünü duydum.

Karmaşık zihnim beyaz şakayıklarla özrümü dilediğim kabirleri bulur bulmaz doldu.İkizlerin mezarlarından önce Hazerani 'nin annesinin kabrine bakındım.

Birgün annesini ziyarete gelmiş dönüşte acıdan deliler gibi aralıksız içmişti.Söylediği sözler hala kulağımda
"Annemin mezarını ziyaret ettim seninde toprağını göreyim."demişti.Şimdilerde beni masum görüyor ama ben o dediğini unutamıyorum.

Göğüsümün üstünde yanan kandil ile annesinin kabrine gittim.Dua ile gözümden yaşlar şakayıklara düştü ...Ben zar zor iki adımla ikizlerin mezarına yaklaştım.

Annelerinin ayakları önüne önüne gömülen iki beden için suçlulukla uzun uzun ağladım.

Babasının kabrine bakıp bir dua ettim.Ama gücümün bittiğini anladığım o anda ikizlerin arasında kalan toprağa oturdum.

Dizlerimi kendime çekip başımı yasladım.

Önümdeki siyah tüle yaşlar dökülse de gülmeye çalışan bir sesle "çocuklar .."dedim .

"Sonunda gelebildim."

Kalbim acıdı.

Biraz soluklanıp derin bir nefes aldım.

"Argeş sizi hayattan koparan adamı bulmuş."dedim ailesinin duyduğunu umarak.

"Rahat uyuyun artık.Argeş'i de merak etmeyin."dedim sesim titrer olmuştu.

Ayak sesleri ile başımı doğrulttuğumda diğer kabirleri ziyarete gelen insanlar olduğunu gördüm.

Başımı yine dizlerime yaslayınca "O çok iyi ..."dedim özellikle annesi duysun istiyorum.

"Yani olucaktır sonuçta artık intikamını almıştır."

Arada gelir onlara İstanbul da yaşayan Argeş'in durumunu anlatırdım.Alışmışım işte yine başladım.

"Bundan sonra tek derdi size olan özlemi olacak .Canı yanıyor keşke yanmasa ..Ama siz böyle dedim diye üzülmeyin o çok güçlü bir adam."

"Zaten boyu 1.93 olan biri ne kadar zayıf olabilir ki?"deyip ağlak bir tebessüm ettim.

"Evet ölçtüm yani dayanamadım sonunda o uyurken mezura ile..."deyip yutkundum . Boğazıma  tebessüm etmem takıldı.

Hıçkırarak ağladım.Resmen dengem şaşmış.
Ama ailesinin onun için iyi şeyler duymaya ihtiyacı vardır değil mi ?

Sesimi topladım. "yemek yiyor ,ara ara da olsa  konuşuyor,sağlığı iyi ,geceleri örtüyorum üstünü siz rahat olun."

Canı canıma emanet...

"Ama..."dedim gözlerimdeki donmuş yaşları, başımı yasladığım koluma biraz  kaldırıp usulca geri koyduğumda dökmüştüm.
"Ama oğlunuz beni yanında istemiyor.Ben gidince üşür ki ? Üstünü örtmemeye üşeniyor heralde Koca Hazerani!"

Ay resmen ailesine şikayette bulundum .

Boğazımı temizledim. "yani neyse ben daha da duramam size bu sefer özrümü dökecek şakayıklar da getiremedim.Kusura bakmayın.
En çokta siz bakmayın çocuklar."

Başımı doğrultup çocukların mezarlarına baktım zaten üstleri bembeyaz şakayıklar ile doluydu.Boş  yer bırakmamış Hazerani.

Gülümseyip ayağa kalktım tülün altına ellerimi uzatıp gözlerimi sildim.Toprağa güzel dikilmemiş bir şakayık görünce elimdeki eldiveni çıkarıp yaklaştım.

Onu düzeltirken "Hazerani, şakayık konusunda ilerlemiş görünüyor ama ..."dediğimde ardımdan "ama senin gibi güzel büyütemiyor.Neden onları ziyaret etmeyi bıraktın?"diyen hüzünlü olduğunu anladığım sesini duydum.

Ellerim hızla kardeşinin kabrinden kalkarken
"Toprak kirlenmez ki ?"demiş bulundum.
Benim olduğumu anlaması kaç şeyi birden önüme attı anlatamam.

Beni kimsenin görmediğine emindim.Çok dikkat etmiştim çok.

Titreyerek eldivenleri elime geçirmeye çalıştığımda adımları tam arkamda durdu.

"Takma Geşa."dediğinde ürperdim.Her dokunduğumu yakan Hazerani ardımda durmuş bana eldiven takma diyor..

Çarşafa rağmen benim olduğumu biliyor söylediklerimi duymuş olmalı.

Ona dönmeye niyetim yoktu.
Bir adım attığımda yine o gün gibi bileğimi tuttu.Gözlerim hayretle büyürken başımı ona çevirdim.

Parmakları yine avucuna kaymadan ben elimi hızla çektim.

"Sen olma isterdim.."dedi hızla çektiğim elime bakarken "sana hep ,hep borçlu olacağımı biliyorum çünkü."dedi .Gözlerim ağladı geriye sendeledim .

Bir anda gözlerim ellerinin üstüne indi ..

Kanlar içinde elinin üstü...
Elimdeki eldivenler ayaklarının önüne düştü.
"Hazerani.."dedim az önce tutmasın diye çektiğim ellerim titrek bir halde eline uzandı.

Dokunamayacağımı hissettim.Canı yanmıştır.Ve bunu görmek bile canımı yaktı.

Hızla gözümün önündeki siyah tülün eteklerinden tutup kaldırdım.

Zaten biliyor değil mi?

Güneş rengini verdi ..Renkler gözümün önüne netleşirken kanlı eli daha da can yakıcı oldu.

Hızla gözümün önünü örten tülü çözüp iki ucundan tutup sol elinden daha kötü görünen sağ eline uzandım.

Sessizce beni izliyordu.Gözlerim bir ara ona kalktı.Elini o an avucumdaki tülün içine yatırdı.

Gözlerini yumunca hemen gözlerimi çektim.

Ellerimizin arasında kalan tüle rağmen elinin sıcağını hissettim.Parmaklarım aceleyle tülü üstüne sarıp çekildi.

Diğer eliyle tülü sardığım eline dokunup
"Anne !"dedi.

Gözlerim onu bulduğunda bana baka baka
"bu kız kim biliyor musun ?Benim devamlı ölünü göreyim dediğim kadın...Avucunda kan var diye diye acılara gömdüğüm kadın..."gözlerim dolunca Hazerani yeniden gözlerini kapattı.

"Ama onun ellerinde kan değil beyaz şakayıklar varmış..Oğlun çok zalim bir adam ."

Beyaz şakayıklar...
Ellerim de mi?

Ben avuçlarıma göz ucuyla bakarken
"Sana yaptıklarımı sakın  affetme !"dedi.Sonra elini sardığım tülü bıraktı..Tülün kanayan elinden düştüğünü görünce adını haykırmak istedim ama yapamadım.

Kalbim yerinden çıkacak onun sesinden hüzün yağıyor diye.Kısık bir sesle"Hazerani..."dedim .

Gözlerini açıp bana baktı.Gergin duran yüzünde kıpırdayan kirpiklerine baktım..

"Sağol Geşa.. onları kimsesizler mezarlığında kimsesiz bırakmadığın için ..."dedi ,titreyen dudaklarımı ısırdım.

Başımı hafifçe salladım.
Bir müddet sustu .

Sonra bana arkasını döndüğünde "Bende onlara düşmanımızı bulduğumu söylemeye gelmiştim.Senden duydular.Ben gidiyorum ama sen benimle gelme kızım .Evine,annene, kardeşine git."dedi yeller estiren bir sesle.

GİT !

Biliyordum, bana onu bulur bulmaz hemen git diyeceğini biliyordum.Benim evim o !niye anlamıyor?

Annesinin mezar taşına elini yaslayıp bir adım attığında gözümden akan yaşı elimin tersi ile silip iki adımda koşarak ona yetiştim.

O daha dönmeden ceketinin ucunu avucuma alıp sıkı sıkı tuttum.

Ayakları durunca bende durdum.
Başını çevirip önce sıkı sıkı tuttuğum ceketin ucuna baktı sonra yüzüme ...

Sol gözüm ağlarken omuz silktim .

"Daha 4 gün var .."dedim başını sağa sola salladı.Ayın 12 olmasına 4 koca gün var.

" Geşa."
Dedi anlamamı ister gibi .

Ceketini biraz daha avucumun içine aldım.

"Eve gidelim Hazerani."

Dediğimde derince solup yürüdü.Üstümü bırak demedi dese de bırakmam ki .

Arabasının önüne kadar öyle  yürüdük.O benim bir adım önümde bende bir adım gerisinde  ceketini tuturak yürüyordum .

Koruma ordusu bize bakacak kadar bir cesaret edip başını kaldıramıyordu.Çevredekilerde umrumda değil.
Dudaklarımı büktüm arabaya ulaşınca.Sonra avucumda kırıştırdığım ceketini bırakıp bir çocuk gibi ağlayarak arka koltuğa koştum.

Hızla kapıyı çekip uzandım dizlerimi kendime çektim . Başım şoför koltuğun tarafındaydı.Hazerani bir müddet sonra bindiğinde gözlerimi hemen kapattım.

Kızar diye düşünüyordum.Yani ailesinin kabirini yaptıran ,gelip giden ben olduğumu anlayınca sen o adamın kızısın deyip öfkelenir sanmıştım.

Ama o elimde kan değil  şakayık olduğunu söyledi .

Dudaklarım gerçek bir mutluluğa o kadar aç ki tam bunu düşünüp kıvrılacakken Hazerani'nin "git .."deyişi ile ağladım.

"Geşa.."dedi durdu .

Yüzümdeki yaşları silerken araba hareket etti.

"Aldın mı intikamı?"diye sordum.Sustu.

"Dört gün kaldı. Dört gün.."dedim.

"Sen ölmeyeceksin!"dedi sitemvari..

Ama bu dört günün çok anlamı var çok.

"Peki ne olacak Hazerani?"

Duraksadı, ben yattığım yerden doğrulup başımı cama yasladım.

"Olacağı yok.Davamı ayın on ikisinde o iti meydanda öldürüp bitireceğim."dedi.

Yani onu o gün meydana öldürüp , beni unutturacak bir kaç cümleyle öylemi.

Zekice.

Babasını buldum kızını öldürmeme gerek kalmadı diyecek demek ki .
Sözünü de çiğnemeye niyetli belli.

"Ayın on ikisinde Geşa Hazerani 'ye ne olacak ?"

Asıl soru buydu.
O daha az önce Geşa 'yı gözden çıkardı.Ama yine de sordum.

Bir şey demedi .Aynadan ifadesine baktım .Durağan yüzünde mimik oynamıyor .

Sonra telefonu çıkardı .Birini aradı
"Gelsinler ."dedi kapattı.

Efsa doğrulup Geşa 'nın onun için ağlayan gözlerini şimdilik sildi.İyi de yaptı .Umrunda bile değildim.

Eve gittik içimizde binlerce gürültüyle.

Ama kapının önünde Eren'i görene  kadar sürdü bu gürültü.Onu gördüğümde boğazım kurudu.Üstümdeki çarşafı bir çırpıda çıkardığımda "Eren..."diye seslendim.

Hazerani arabada adamları kapıda ve Eren tam evin önünde tek başına...

Hayır hayır!

Arabasında  annemde var ...Bizi görünce indi.Şaşkın bir halde arabadan indim.
Hazerani de indi.Endişeli bir halde önce anneme sonra kardeşime dokundum.

Eren'i omuzlarından sarsıp "Neden getirdi sizi neden ?"dedim çünkü Hazerani istemezse onlar bu evin önüne gelemezdi.

"Sakin ol abla.."deyip yüzümü avuçları arasına aldı..Uzun uzun yanaklarımdan öptü, sarıldı .Ellerim onu sıkıca sarsada hemen ayrılmak zorunda kaldım.

Neden tek bir koruması yok Eren 'in?

Hazerani burda ..
Eren'e sırtımı verip ellerimi arkama uzatıp onu sardım.Annem de benim önüme geçip bana sarıldı.Hazerani arabasının önüne   yaslanmış bize bakıyordu.Gözlerime denk gelince sigarasını avucunda ezip yere attı.Dumanı nefesine karışmış bir halde verirken Selim 'in korumalar içinden yanına geldiğini gördüm.

Hazerani ona bir şey söyledi.
Çok geçmeden bütün korumalar dağıldı.

Selim yanına gelince bize doğru yürüdü.

"Anne.."dememle annem benden ayrıldı .Eren'i korkarak tutan ellerimi açtım .Öne bir kaç adım attım Hazerani de tam önüme gelip durdu .

"Neden burdalar?"kızgın çıkan sesim kardeşimin canı için endişemdendi . Hazerani nasıl onu buraya kabul etmişti?

Eren bir anda yanıma geçince Hazerani bana bakan gözlerini ona çevirdi.

"Gel Eren."dediğinde eli bahçedeki masayı gösteriyordu.

O masaya gitmeye başladığında kardeşimin elini tuttum "Konağına git Eren ."dedim o başını sağa sola sallayıp Hazerani'nin ardından gitti.

Geçip Hazerani 'nin karşısına oturduğunda yüreğim yerinden çıkacak gibi hissettim.

Eren ona kötü bakıyor Hazerani ise tepkisiz, bu beni korkutmaya yeterdi.

Annem elimi tuttuğunda gözlerim hala onlara bakıyordu.Selim hızla yanıma geldiğinde
"Abin ne istiyor?"diye sordum .Annem
"Seni bizimle gönderecekmiş .Gelin Efsa Mardini 'yi alın diye haber etmiş."dedi.

Efsa Mardini 'yi alın ....Demiş demek.Kaşlarımı çarptığımda Selim'in üzgün ifadesiyle denk geldim.

"Demiştim."dedi .Sonra iç çekti.
"seni önemsiyor yenge sana demiştim."

Önemsemekmiş Geşa onsuz kalırsa nasıl yaşayacak bunu niye hiç önemsemiyor?

Hızlı hızlı yanlarına gittim.

Konuştukları şeyler kardeşimin ifadesini şaşkınlığa çeviriyordu.

"Hazerani!"dedim.Bana bakmadan üstü kanlı elini yavaş yavaş  masanın ortasına vurdu.İkisinin ortasında kalan sandalyeye oturmamı istiyordu .Uzatmadan oturdum.

"Hazerani!"dedim yine,ama bana değil Eren'e bakıp "Ablanın geçmişini bilmiyordum ve bu evlilikten maksadı o itleri korumak değilmiş  . Gerçekten aşiretini  öfkemden korumak istemiş.Öğrendim ve  sözümden .."dedi kaşlarını çattı "dönüyorum.Al onu git."dedi .

Al ve git...
Çok basit söyledi.
İçim ezildi ..
Ben çok üzüldüm ya..Kalbimin kemikleri şimdi kırıldı.

Eren şaşkınla "Nasıl yani ?vazgeçtin öyle mi ?Sen sözünden mi dönüyorsun ?"dedi.

Hazerani iyiden iyiye sinirle solunca
"Bu olması gerekendi .Ablam suçsuz."diye düzeltti.Eren ona karşı çok sert bir sesle konuşuyor ve garip olan şu ki  Hazerani buna rağmen onu bunun için uyarmıyordu.

Üstelik sözlerini Hazerani başıyla onayladı.
Eren ise elimi tuttu dönüp baktığımda kocaman gülümsüyordu.

Başımı sağa sola saldığım o anlarda Hazerani katlanmış bir kaç kağıdı önüme koydu.

Elimi Eren 'in elinden çekip kağıtları aldım.

Boşanma...Ne ?

Cebinde dolaştırdığı evraka avucumu üstüne sertçe bastırdım.

"Hadi abla imzala ve artık kurtul !"

Kardeşimin sözlerine bir yıkım gibi baktım . Hazerani buna kızsın isterdim.Geşa'nın evi burası desin isterdim .Aptal gibi isterdim .Oysa önümüze evrakları koyan o .Gitmemi isteyen o ama ben hâlâ Geşa hep yanımda duracak demesini istiyorum.

Kalbim iyi değil ve aklımında sağlığı ile oynuyor.

Hazerani 'ye baktım o sadece elimin üstünde olan evraka bakıyordu.

O da kurtul diyor belli.

Bir çocuk gibi ağlamak istiyorum.Hatta yetmez kafamı onun varlığından şüphe etmeye başladığım kalbine  vura vura ağlamak istiyorum.Böyle o ifadesiz yüzüne dokunup yaşayıp yaşamadığını da sorgulamak istiyorum.

Hiç mi ya hiç mi !Geşa  yanında kalsın istemiyorsun ?

Baktığı evrakı alıp sertçe onun önüne koydum.Gerçi o imzalayalı çok olmuş .

"Bana sordunuz mu Ağalar!"dedim .Önce ona sonra kardeşime baktım.

Ayağa kalktığımda annemi başucumda buldum.

Yanına geçip durduğumda Hazerani
"Geşa !"dedi gözlerimi kısıp "Efsa !"dedim.

Heja belki de çok haklıydı.Bu adam Geşa 'yı korumak istiyor belki de bu yüzden git diye tutturdu.Ama Efsa 'ya ne yapacağını söyleyemez.

Buna kızmış gibi çenesini öne atıp gözlerini yumdu boynunu kütletip "Hasbinallah"deyip Eren'e döndü.
Ayağa kalkıp elini masanın iki ucuna açarak koydu.

Bağıra bağıra"Ben öldürmekten vazgeçtim ama senin ablan bir korkak gibi illa o gün  öleceğim ,yaşamak istemiyorum diyor !"dedi.

Annem "ne ?"dediğinde
Eren de  hayretle ayağa kalktı .

"Abla ?"diyen sese Selim 'in "yenge ?"değişi de eklendi.

Annemin sözleri daha keskin bir bıçak gibi üstüme saplandı.

"Konuş Efsa .Yok öyle bir şey de!"dedi.

"İstiyorum ne olacak ölmek istiyorum!"

Dediğimde annem beni kolumdan tutup kendine çevirdi.Ben ne olduğunu anlayamadan havalanan eli yüzüme inecek korkusu ile yüzümü yan yatırıp gözlerimi kapattım.

Ama bana değen bedenle gözümü araladım.
Hazerani önüme geçmişti.Hemen yana doğru bir adım attım.Annemin yüzüme  tokat atacak elini bileğinden kavrayan Hazerani  elini yavaşça indirip bıraktı.

"Onu ikna et diye çağırdım.Canını yak diye değil !"dedi ,sertçe.

Annem ona şaşkın bakan gözlerini bana çevirdiğinde yerin dibini görmüş gibi hissettim.Çünkü bir anda ağladı..

"B..en..ben senin daha önce canını yaktım mı kızım?"dediğinde gözlerim doldu .Yakmadı hiç yakmadı.

"Seni öldürecek diye aylardır uyku uyuyamıyorum!Ve şimdi kızımın bir korkağa döndüğünü duyuyorum."

Dediğinde "anne !"dedim Eren inanmayan sesiyle araya girdi.
"Gerçekten bize bunu mu yaşatacaktın ?
Biz seni kurtarmak için türlü türlü yollar ararken aslında sen hür müydün abla ?"

"Beni dinle-"dememe kalamadan annem
"Kim bu kadın kim ?Benim Efsa'm yaşadığı her şeye rağmen dimdik dururdu .kim bu ölmek istiyorum diyen kadın ?"dedi.

Gözlerim üstlerinde dolanırken onların bakışlarından kaçıp Hazerani 'nin arkasına geçmek istedim.Adım atacağımda Hazerani geri çekildi .

Anlamış gibi...

Sonra bana baktı ve "Evet ,bir korkak gibi ben bu hayatı daha fazla yaşayamam diyor !"dedi.

Gözümdeki yaş düştü.
Sensizliği acılarıma ekleyip  yaşamak istemiyorum diyor bu kadın.
Ama o bunu anlamıyor ki ?

Annem kendi yakasını tuttu .Üstünü yırtacak gibiydi.Derin bir çığlık attı ellerini hızla tuttup ona sarıldım.

"Efsa ....Sana ne oldu Efsa ?"diyen annemin omzuna yaşlar bıraktım.Beni bir anda iter gibi bıraktı.

Geriye sendelediğimde Hazerani masaya yaslanmayı bıraktı .O bir şey söylemek için acele etmeyince annemin feryadı aramıza girdi.

"Öyle düşünmekten vazgeçmezsen bir gün ölsen de kızımdır deyip toprağına gelmem."dedi .

Mezarıma mı gelmez?

Bir daha ağlayınca Eren hemen önüme geçip bana kocaman sarıldı.

"Şşş sultanım...Bu kim ya gerçekten?Nerde benim güçlü ablam? Düşmanım bana ablamı veriyor ama ablam bana düşman olmuş haberim yok ."

"Eren !"dedim sitemle .

"Öyle Efsa Sultan .Öyle ."deyip saçlarımdan öptü.

"Yaşadıkların çok ağır biliyorum ama ben mücadele etmeyi senden öğrendim.Şimdi sen pes edersen bende yıkılmaz mıyım?"

Yıkılamaz benim küçük ağam ..
Onu korkuyla sardım.

"Vay benim başımın tacı,  ne yamansın ,ben bir sana yenilirim Efsa Mardini .Keşke bugün yedi düvele adını duyuran Hazerani babam gibi bana da düşman olsaydı da ben ablamın ölmek istediğini duymasaydım."

Kalbim hızladı .Sözleri çok can yakıyor .Kendimi bir korkak gibi hissettim gerçekten.

Omuzuna koyduğum başımı kaldırıp karşımda duran Hazerani'ye baktım .Eren'i saran ellerime
bakıyor.Ve ne kadar yüzünde bunu göstermesede benim ona sarılmamdan memnun.Bana iyi geldiğini anlıyor .

"Abla hadi evimize gidelim ."dedi Eren .

Hazerani Eren'in sözü üstüne gözlerini bana kaldırdı .Gözüme biriken yaş düşerken o çoktan gözlerini kaçırmıştı.

Kardeşimi bıraktım.Annemin eline uzandım .Ama o ellerini hışımla elimden çekti.Bana çok kızmış .

Zaten ilk kez bana el kaldırmasından belli.

"Anne .."

"Bana geleceğim de Efsa ."

Gözlerimi uzunca  yumup, açtım .Eren Masanın bir ucunda duran evrakların başına geçti.Hazerani de masaya doğru döndü.Yine ellerini açıp masaya koydu.Biz de yine tam ortalarında duruyorduk ki Eren "imzalayacak ve onu götüreceğim!O böyle biri değildi !"dedi.
Ağlak ve bu ölmek isteyen halim için onu suçluyor. Hazerani dişlerini sıksa da onun imasına  kızmayıp sadece "Geşa'yı götür."dedi .

Eren karşısındakinin kim olduğunu umursamadan masadaki kağıtlara sertçe vurup "Efsa !O Efsa Mardini !"dedi .

Nefesim gidecek gibi hissettim Eren'i alıp duvara çarpacak diye korkuyorum böyle bir şey olabilir mi ?

Selim de olacakları anlamış gibi hızla Eren'in önüne geçip evrakı elinin altından çekerken "ben şunu alayım kardeş."dedi.Ardından biraz ona yaklaşıp "Hazerani 'nin sabrı zorlanmaz."diye uyardı.

Selim  evrakı Hazerani'ye yakın bir yere koyarken Argeş kızgın bir halde bana baktı.

Ama kardeşim için endişemi görmüş olsa gerek çok sakin bir sesle "hadi Geşa, imzala .."dedi .

Annem de o anda eski şevkati ile saçlarıma dokundu."Hadi kızım imzala da evimize gidelim.Söz veriyorum  her şeyin geçeceğini göreceksin. .Derdin nedir bilmiyorum ama her şeyi yenersin.Sen Efsa'sın hep yenersin.A
Zaten annen hep, hep yanında olacak."

Şevkatli elini avucuma aldım.Ne diyeceğim bilmiyorum ama annem ve kardeşimi daha fazla üzmeye niyetim yok.Tam ortalarına geçtiğimde "Ölme-"diye cümleye başladığımda birbirlerine öfke ile bakan Hazerani ve Eren'in aynı anda bana dönüp "Sus !"demesi bir oldu .

Bunlara bak ya ne diyeceğimi dinlemeden sus ne demek?

Aslında Hazerani de ölme isteğime çok sinir oluyor .

Gülmeye başladığımda Hazerani "Hasbinallah, Geşa.."dedi. Eren "ablama Geşa demeyi kes!"diyerek çıkıştı.

Ağlasam biri gülsem biri karışıyor.

Hazerani'nin gözleri sinirden kayınca korkuyla "Tamam !tamam."dedim elimin altındaki evrakların üstüne vururken.

Sinirle gözlerini araladı "Sana benziyor.Ama ben ona kıyarım ."dediğinde buz kestim.

"Hazerani sakin ol bir daha seninle öyle konuşmayacak söz."deyip Eren'in eline uzandım "abla !"dediğinde "imzalamamı istiyor musun ?"diye bağırdım başını sinirle sallayınca"o zaman sus."deyip önüme döndüm.

Ellerim titremeye başlamıştı.

Eren uslu durmuyor . Hazerani ise dayanmakta zorlanıyor .Annem arkamda bekliyor .Her şey bin parça benim elime bir kalem tutuşturuluyor.

Selim'in parmaklarımın önüne kalemi koyduğunda gözünden bir yaşın evraka dökülmesi bir oldu.Döndüm baktım ,benim derdime bir kızıl ağlıyor .

Hazerani bile evliliğini  umursamazken o benim aşkımı görmüş ve ağlıyor .

Dudağımı ısırıp kendimi toplamaya çalıştım.Eren benimde ağlayacağımı anlamış olacak ki hemen yanıma gelip durdu.Annem bir yanda Eren bir yanda Hazerani ise masanın bir başında duruyor.

Gözlerimi ona kaldırdım.Kalemi almadan hemen önce onun evraklara bakan gözlerine baktım.

Bana bakmıyordu.Eren gözlerimi silip saçlarımı geriye yatırdı ."niye ağlıyorsun abla?imzala gidelim şurdan"dediğinde Hazerani bana baktı.

"Anne ,Eren ,Selim bize biraz müsade edin ."

"Abla!"

Dişlerimi birbirine bastırıp kardeşime döndüm neden tek seferde anlamıyor?

"Eren.."dediğimde "peki ama biraz !"dedi .

Hazerani'nin "O biraza da gerek yok !Ne söyleceksin Geşa ?"demesi ile  darmaduman oldum.

Biraz da hatrım yokmuş.
Geşa buna alınırdı ama Efsa kızar !

"Gidin !"dedim Hazerani'ye bakarken.
Onlar gidince Hazerani derince soludu.

"Kızım diyen "annemin omzuna dokundum.
Onlar yavaş yavaş gidince dolmuş gözlerimi hür bıraktım.

Sonuçta o beni böyle görmeye alışkın.Elimin altındaki kağıtlara gürültü yaşlar düşerken

"Bu mu koşa koşa gitmem için bulduğun çare ?
Sence ben böyle gönderdin diye  bir daha senin ardında olduğun kapıyı çalmaz mıyım?"dedim.

Kağıdı ıslatan yaşlara baktı sonra usulca zifiri gözlerini bana kaldırıp yutkundu. "Sevdamı incitme dedin daha az acıtacak başka yol bulamadım."dedi.

Böyle bir şey demesini beklemiyordum.Ağlak gözlerimle doğrulup elimi kalbime koydum.Sevdamı umursamış .

Kalbim ona niye bu kadar çabuk yeniliyor ?

Elimi kalbimden çekip hızla yüzümü sildim.

Titrek sesimle birlikte kaçırdım gözlerimi. Garip  ,gideceğim diye bakar oldu yüzüme.

"Hiç mi ?"dedim bir hıçkırık kopacaktı benden hemen nefesimi tutup önünü kestim.

Yüz yüze baktık yine "aşiretinin başına geç, ailenin sana ihtiyacı olduğunu görüyorsun Efsa."demesiyle "Ya Geşa !"diye bağırmış bulundum.

Önündeki sandalyeye oturup gözlerini kapattı.
Tam karşısına oturdum."Hazerani..."dedim fısıldar gibi.

Yüzsüzlük bu diyor Efsa ama Geşa onu bir daha kolay kolay göremeyeceksin diyor .

Haklı karısı Geşa 'ya yüzünü doğru düzgün  göstermiyor kaldı ki Efsa Mardini 'ye göstersin.
Gidersem hepten sensiz kalırım ya ben...

Ama ikisinin arasını bulmak gerekti.Sesimi doğrulttum omuzlarımı da.

"Tamam !"dediğimde açtı gözlerini elimdeki kalemi titrerken düşürmüştüm.Eğilip aldım.

Ellerime bakarken "Kurtulucaksın ."dedi.

"Kurtulmak ?"dedim.Ne kurtulması?
Yokluğunun esiri edecek beni haberi yok.

"Benden Geşa ,benim hayatımdan ..."dedi.

Güçlü durmaya çalışan yanımla gülümsemeye çalışırken "sen madem bize iyilik ediyorsun .Ben de sana borçlu kalmak istemiyorum."dedim.Sırtını geriye yaslayıp devamını benden beklediğini ima eden bir ifade ile baktı.

Dört gün dört gündür..

"Ayın on ikisinde bu evrakı herkesin içinde imzalayayım."dedim kesik çıkan soluğumun omurgası doğrulsun diye gözlerimi ondan çektim.Evrakları katlarken "Benim evlilikten vazgeçtiğimi senin de bu yüzden beni affettiğini söyleyelim.Sonuçta babamı buldun .İnsanlar o zaman anlar."dedim.

Kabul etsin..
Ne olur...
İkisinin arası bu çünkü.

Gözlerimi ona indirdiğimde onu düşünür bir halde buldum.

"Namın için iyi bir teklifte bulundum.Bana dört gün daha katlanıp katlanamayacağını mı düşünüyorsun Hazerani?"Dedim ifadesizliği devamlı beni mağlup ediyor.

İkna olmamasından telaş edince "İstersen şimdi imzalarım sadece beni 4 gün daha misafir et."dedim maksadım yüzünü bir kaç gün daha görmek sonuçta.

Hazerani 'nin çenesi kasıldı.Kirpileri yere bakar oldu.

"Olmaz!Efsa Mardini benim evimde kalamaz."

Çok acıtıyor çok..

Ama gururum hemen kalemi elime tutuşturdu.
Geşa ağlarken Efsa imza atmaya hazırdı.

Titreyen elimin altından bir anda kağıt çekilince elimdeki kalem kağıdın ardından masayı çizip düştü.

Gözlerimiz birbirini yakınca "Ama ...
Geşa Hazerani evimde kalmaya devam edebilir ."dedi.

Geşa...onun Geşa 'ya izni var işte ..

Hep mi ? Diye soracakken o benden önce davrandı "4 gün daha Geşa."

Dört gün yani adı için ...
Derince solup gülümsedim.Dudağıma değen yaşı elimin tersi ile sildiğimde "Geşa 'nın hiç hatrı yok mu be adam ?"dedim.Oysa bunu söylemeye niyetim yoktu . Göğüsümde dumanı tüten yangın bunu taşırdı.

Zor duyduğum bir tonda "Olmaz mı?Onun hatrı için ondan geçiyorum."dedi.

Ellerimi yüzümden çekip dona kaldım .
İki yanlı bir yangın bu adam .Bir sözüne itimat edip sevinilmez ki.

"Haze-"

Dediğimde hemen ayağa kalktı.

Sert bir sesle " Geşa,ailene durumu anlat onları gönder ."Deyip yürümeye başladı.

Diyorum işte bir kelam edip hemen üstünü kapatıyor.O eve geçerken ben yüzümü tamamen kurutup onların yanına geçtim.Selim de gitmişti zaten.

Anneme kardeşime bir daha, bir daha sarıldım.Onlarda bana uzun uzun yine ölmek istedim diye  bana hesap sordular.

"Hadi sultanım gidelim ."diyen Eren'i saran ellerimi açtım."Eren.."

"Abla hadi."diye tekrar etti.Sonra annem "hadi kızım şükür  bitti, değil mi ?bir an önce gidelim bu kapıdan."dedi.

"Geleceğim."dedim ve hemen ekledim .
"Ama bugün değil ."

"Ne demek bugün değil Efsa Sultan ?"

"Eren ,sen çok hesap sorar olmuşsun !"dedim sitemvari ama bu sitem şimdi için değil Hazerani 'ye yaptığı iyiliğe rağmen kafa tutması içindi.

Yüzünü düşürünce kıyamadım ama hemen yanaklarını sıktım.Direk biri bakıyor mu diye sağa sola bakındı benim küçük ağam.

"Düşürme yüzünü .Bir kural daha Eren Ağa iyi belle. Sana iyilik edene ardını dönmek yok !"

"Hazerani mi iyilik ediyor?" diye kızdı annem .

"Babanız elindeymiş onu da öldürecek .."dediğinde bende Eren de aynı anda "ölsün "dedik.

Annem de ondan çok eziyet gördü ama yine de kocası diye arada onu böyle koruyor.

"Hatrım varsa o adam için tek yaş dökmezsin ."
Demeyi de ihmal etmedim.
Ardından Eren 'e "beni öldürmek için and içme sebebi benim kabul ettiğim onun istemediği evlilikti hatırla .O  yaşamam için herkesin içinde verdiği sözü çiğneyecek.Benim ona bir karşılık vermem gerekmez mi ?"dediğimde Eren "Nasıl, ne yapacaksın?"dedi.

"Ayın on ikisinde meydanda evrakları imzayacağım.Ben pişman oldum diyeceğim."

"Onu bu kadar düşünme abla.Git diyen o.
Hadi gel ,seni burda dört gün daha bırakmayacağım!"

Dediğinde kolumu tutan elini hızla açtım.

Gözlerimin gölgesini üstüne dikip
"Efsa Mardini emdiriyor Eren Ağa, rica değil !Ben bana yapılan iyiliğin altında kalmam.Gidin !"deyip ellerimi arkamda bağlayıp yürüdüm .

Annem "işte benim kızım buydu."dedi.
Sonra Eren'in sesini duydum.

"Hanım ağam onun karşısında da böyle dur !Biz dört gün daha sabrederiz."

Beni hiç o kadar ağlarken görmedikleri için halimden çok korkmuşlar belli.

Şimdi Efsa'yı görmek onlara güven verdi .Biliyorum .Kapının içine geçince el salladım.Eren hışımla arabayı sürse de gözlerinde ki hüznü yakalayabilmiştim.

Eve girince Efsa'nın öfkesi ile salona geçtim.

Ama Geşa'nın üzüntüden her yeri sızlıyordu.

Gidip gelmeye başladım.Hazerani de odada olsa gerek !Baktım bu gidip gelmenin bir sonu yok attım kendimi mutfağa.

Eldiven takmak yok !

Heja'nın dediği gibi Efsa bu adamı istese kendine alıştırır.

Alışsın...Git dediği gibi gitme desin.

Aylardır yapamadığımı Efsa 4 günde yapsın.

Onun hatrı için ondan geçmek ne demek bilmiyorum ama birinin hatrı büyük değilse bu dediği olmaz onu anlıyorum.

Efsa Hazerani 'ye Geşa 'ya ihtiyacı olduğunu göstersin istiyorum.

Umarım gerçekten bana ihtiyacı vardır .
Çünkü ben ona bağımlı gibi hisseden bir deliyim !

Elime geçen ilk malzemeler ile güzel bir  çorba yapmaya başladım.

Kokusu evi sararken asla ağlamadım asla !

İçimde kopan fırtınaya inat şarkılar söyledim.Gülümsedim . Geçicek!
Diye kendimi teskin ettim.

Çorbayı bitirmeye yakın kısık sesle söylediğim şarkıyı yüksek bir tona çıkardım.

"Kara yağız genç oğlan niye gönlün olmuyor."

Diyordum yine .Onunla anımız var ..
Ama bu sefer gerçekten haykırdım niye gönlün olmuyor diye ...

Tuttuğum yaşlar ruhuma yağdı sırılsıklam oldum ama dışardan ağlamadım.Hemen ocağın altını kapattım titreyen ellerime inat çorbayı bir kaseye aldım.

Şarkıya devam ettiğim o anlarda gelen adımlarını duyunca gülümsedim.Ama ardımı dönmeden iki tabağın yanına birer kaşık bıraktım.

Bakalım gerçekten elinde şakayık mı görüyorsun.

"Ağlayınca sesin çok kötü çıkıyor ."

Ekmeği sofraya koyup ona döndüm . Eşofmanlarını giymiş ,ellerindeki kanı yıkanmış ve saçları ıpıslak.
Çok güzel bir yüzü var ve su onu daha da belirgin bir hale getiriyor..

Ben bu yüzü özlemekten ölürüm ki !

Buzdolabından sürahiyi aldı .
Bardak almak için yürüdüğünde masaya oturdum.

"Ağlamıyorum bir kere."

"Asla.Geşa hiç ağlar mı? ."dedi dalga geçer gibi . Dudaklarımı büktüm bana dönünce "tamam tamam ağlamıyormuşsun ben yanlış görüyorum."dedi.Suyu kafasına dikti .

Gülümsedim ve bir anda dudaklarıma yaş karıştı.Ellerim hemen gözlerime çıktı . Kirpiklerim musluk gibi ..

Ben ağlıyormuşum..
Farkında değildim.

Gözyaşım dilime kadar inerken kahkaha atmaya başladım.

"Hazerani!Ben ağlıyormuşum ."dediğimde içtiği su boğazında kaldı sanırım, bir anda bardağı indirdi .Bir kez öksürük bana şaşkınca baktı .

"Allah ,Allah kadın !"Dedi.

Ben gülmeye devam ederken yüzümü sildim.

"Bende şaşkınım."dedim "Hasbinallah"deyip bana arkasını döndü.Ama sofrayı gördü niye gidiyor ki?

Otursana bile diyemedim.

Kan..
Kan..
Eyşan.
İkizler..
Elinde kan var Geşa...

Hani şakayık görmüştü elimde .Daha bugün  söyledi.Aklıma engel olamıyorum.Ben bu sesleri bastıramıyorum.

Ellerimi yıkayayım.Evet ,evet yıkayayım.

Ellerime bakarak çıktım koşarak salondaki banyoya girdim.Kapıyı kilitlediğimde Hazerani
"Geşa!"dedi duydum .Ama önce ellerimi yıkayayım sonra ona bakacağım.

"E..e..llerim.. yıkamalıyım."elime lifi aldığımda açık bıraktığım su parmaklarımı yakar olmuştu.Oysa akan su soğuk suydu.Yani öyle olmalı.

Yıkmaya başladım ellerimi..
Asla acımadan sürte sürte..
1.

2...

3..

Islak gözlerim ellerimin temizlenip temizlenmediğini görmemi engelliyor.

4..

"Geşaa !"

Hazerani mi sesleniyor ?

5... hıçkırıklar kopuyor ağzından ama ben engel olamıyorum..

Ellerim niye durmuyor anlamıyorum..

"Geşa! Kapıyı aç !"

Neden anlamıyorum?

"Niye bağırıyorsun Geşa ?"

6....

"Ah!"çok acıdı .. Avuç içim  yine kanıyor...Hayır hayır ben sadece yıkamak istedim..

Lif elimden düşerken banyo kapısı bir anda açıldı .

Bir adım geri gittiğimde gözümün önündeki buğu kalktı havada titreyen ellerimi gördüm...

Üstünde yine azda olsa  kan vardı..

"Hazerani.."dedim titreyen elime bakarken.Ellerimi birbirine sürüp suya uzatacaktım ki kapının eşiğinde ellerime dehşetle bakan Hazerani bileklerimi kavradı.

"Kadın .."

Telaşla"Ben sadece  yıkıyordum."dediğim anda gözlerim ellerime daha fazla zarar vermem için bileklerimi tutan ellerine baktı..

"O yemeği yemedim diye mi lan?Ondan mı?"dedi kesik kesik çıkan bir nefesle ..

Gözleri avuç içime bakındı .Sürte Sürte yer yer küçük küçük kanattığım avuç içime acılı bir ifade ile baktı.

"Hayır...Bilerek yapmadım..Ben sadece yıkıyordum."

Bir anda sol bileğimi bırakıp sağ bileğimi çekiştirerek mutfağa doğru yürüdü.

"Hazerani sana neler yapıyor !"diye isyan eden sesine "bilerek yapmadım ."diye karışıklık verdim.

Yemek masasına beni oturtup bileğimi usulca dizime bıraktı.

"Bu mu? Seni bu hale getiren bu mu!"deyip çorba tenceresini alıp masaya oturdu.

Önündeki kaşığı alırken gözleri ellerimdeyken "bak yiyorum, bak !"deyip hızla çorbayı içmeye başladı.

"Hazerani..."dedim ama o çorbayı sinirle bitirme çabasına girmişti.Sabunla ,lifle hatta lavabonunun sivri ucuyla bastıra bastıra yıkadığım avuç içlerim dizlerimin üstünde yavaş yavaş küçük  sızısını hissettirmeye başlamışken gözlerim onun nefessiz çorbayı içişindeydi.

Onu yemek yerken bile doğru düzgün görmemiştim şuan aralıksız çorba içtiğini görüyorum.

"Sadece aç değildim kadın.Vallahi  ondan oturmadım.."dediğinde
"ben -"dedim ama neden böyle bir şey yaptığımı ben bile anlamış değilim ki .

Hem aç değilsen bunu niye söylemiyorsun ki?

"Bak ama şimdi yiyorum."dediğinde gülümsemeye başladım çünkü gerçekten konuşurken bile çorbayı içmekle meşkul.

"Hazerani.."

"Hay! Hazerani'nin sana çektirdikleri.
Lan toprak almayacak beni senin yüzünden ."dediğinde gözlerim onu sırılsıklam etti göremedim.Dibini görmek üzere olduğu çorbadan bir yudum daha  aldığında gözleri ellerinden kalkıp bana baktı.

"Şışt ..yine mi ağlattım seni ?birgün tamamen susmazsam bana da Hazerani demesinler.Her dediğime ağlıyorsun kadın."

Elimin tersi ile gözlerimi silip güldüm .
Kesik kesik kahkahalar atarken "zaten pek konuşmuyorsun .Tamamen sustuğunu kimse farketmeyecek ."dedim.

Başını sağa sola sallayıp çorbayı bitirmeye devam etti.

"Çenem senin gibi düşük değil kadın, kıskanma."

Gülüşüm arttıkça acım azaldı .

Hazerani koca tencereyi bitirip kenara itti.Kocaman olan gözlerime itafen
"Bakma öyle büyük büyük.."deyip önümde duran çorba tabağını aldı.

"Geç kalsam yine ellerin eskisi gibi olacaktı.Allah'ım ya! Neyse sen aç mıydın?"demek hem benim hem kendi tabağını bitirince aklına gelmişti.

Alt dudağım dişlerimin arasında gülmekten ezilirken zar zor
"Olsam da bana bir şey bırakmadın ki ."dedim.

Kaşığı boş tabağa bırakırken
"Bir seni aç bırakmadığım kalmıştı."dedi.

"Aslında pek aç değildim Hazerani."

Boğazım düğümlendi .Ama gülümsemeye devam ettim.Öyle güzel bakıyor ki .
Sakallarına bulaşan çorbadan habersiz tabi.

Gözlerimle yüzünü ima ettim.Anlamadı.
Kaşlarını kaldırıp "ne ?"diye sordu.

"Sakalların Hazerani,çorba bulaşmış."

Elleri hemen sakallarına çıktı .

"Sağ yanağın."dedim parmakları yanağına kaydı.

Gözleri bana temizlenip temizlenmediğini soruyor ama hayır yapamıyor ,temizleyemiyor.

"Dudağının bitimi, bıyığının altı be adam."

Dediğimde öyle dikkatli baktı ki nefesim tükendi .Ama eli hala bulamıyor ve ben delirmek üzereyim.

Sonunda dayanamayıp uzandım .Elleri yüzünden inerken ben dudağının bitiminde sakalına karışan çorbayı baş parmağım ile silip elimi çektim.

Avucumu yeniden dizime indirdiğimde gözlerim dehşetle açıldı.

Ben az önce Hazerani 'nin sakallarına mı dokundum?Hem de çıplak elimle ..

Ben...Hemen ona bakıp işaret parmağımı salladım "Sakallarını kesersen seni öldürürüm Hazerani."

Dememle yutkunup ellerime uzandı.

Tutacak mı ?Diye düşünme fırsatı vermeden bileklerimi tutup masanın üstüne koydu.

"Saralım mı bunları?"

Kalbim sökülecek resmen görmezden geldi.Ama bir kessin sakallarını ,onu bir güzel ateşe vermezsem bana Efsa demesinler.

Ellerini çekmiş yüzünü ellerime eğmiş dikkatle bakıyordu.

"Ee ne diyorsun ?"dediğinde "hı ?"demiş bulundum.

"Ellerini diyorum saralım mı ?"

Bana kaldırdığı gözlerine bakarken sırtımı sandalyeye yaslayıp
"Gerek yok gibi.Avuç içim biraz tahriş olmuş o kadar."dedim.

Ellerimi geri çekip "Ama bak sakallarını kesme .."dedim.Hazerani gözlerini yumup bir müddet bekledi.Üzüldü mü?

Böyle yüzünü avucuma alıp sarasım vardı ki gözlerini açıp soğuktan üşüyen bir sesle "uzat ellerini kadın ,bu zalim her bir yaran için ah edecek."dedi.

Zalim diyor yine kendine..

Ellerim nasıl uzansın ona ?
Diye düşünürken onun elleri bileklerimi tuttu.

Sıcacık avuç içleri avuçlarımı birleştirdi.
"Bekle .."dedi.

Kalakaldım zaten Hazerani...

Elinde pamukla geri döndü.

Bir parça koparıp yetişmese parçalanacak ellerimin küçük küçük oluşan bir kaç kesiğin üstüne pamuk bıraktı.

Gözleri bana kalkarken"ben nasıl acıtmadan temizlenir bilemem kesin çok acıtırım.Sen  silsene Geşa."dedi.

Hayretle ona baktıktan sonra içine pamuk bıraktığı sağ avucumu sildim.Sonra sağ elimle sol avucumu.Sarılmasına gerek yoktu .Gerçekten erken gelmişti.Yoksa ben yaptığımın farkında bile değildim.

Pamuğu masaya bıraktığım da
utanan bir halde "ben ilaç alayım en iyisi.Bilerek yapmadım."diye açıklama gereği duydum.

Sonra "hatta sen yemek  yemedin diye değildi. hem sen niye bütün yemeği yedin ki ?"dediğimde boş tencere gülmeme sebep oluyordu .

"Biliyorum,yani kendinde olmadığını seslendim duymadın..Acıyla inliyordun ama yinede kapıyı açmadın.Tahmin ettim.Sen bazen gücünü kontrol edemiyorsun."dedi.

Gözleri ellerimde dolanıyordu.

"Hastalığın yüzünden bazen ellerini saçlarından geçirip tutam tutam saç indiriyorsun bazen dilini  kanatacak kadar çok  ısırıyorsun işte bazen de..."

Durdu ben devam ettim"Ellerimi mahvediyorum."dedim bana bakıp başını salladı.

"Hepsi benim yüzümden.Sen iyileşmiştin .Benim yanımda ..."

Dedi kendini suçlayan sesini hemen bölüp cebimdeki ilacı çıkarmaya başladım.

İlaç kutusunu elime alınca "senin yüzünden değil ben hep böyleydim."aslında bir çoğunu atlatmıştım ama onu üzmek istemiyorum.

Tam ilacı çıkaracakken "ağzını geri kapat bakalım.Günde bir kez alma hakkın var ."dedi.Doğru diyor ben bu ilaçtan birden fazla alırsam kriz geçiririm.

Hatırlamaya çalıştım çok geçmeden de anımsadım gerçekten de ben bugün ilaç almıştım..

"Ama nasıl -"dememle ilaç kutusunu ellerimden aldı.

"Bilirim ben ."dedi kahkaha attım.

"Bilirsin."dedim ilaç kutusunu masaya da çevirmeye başladı.

Sessizce o döndürdüğü ilaç kutusuna baktı ben dokunduğum sakalına...

Gerçekten dokundum ama o an kafam pek iyi değildi nasıl o anın güzelliğini kaçırırım?

"Neden içtin bütün çorbayı?"diye yineledim duymazdan geldiği sorumu .

Gözlerimiz baktıkları yerlerden vazgeçemiyordu.Sustu ama ben inatla sorunu tekrar ettim.

"Neden yemeğimi bitirdin ?"

Döndürğü ilaç şişenin üstüne elini koyup durdurdu.Gözleri kapıya döndü.

"Seni ellerinin kanlı olduğuna ikna etmek bir sözüme bakmıştı.Ama büyük yanıldığımı sana sadece konuşarak kanıtlayamam da ondan."Dedi.

"Kardeşim.."dediğim an bütün varlığım titredi.Sadece onun sözleri değil ki benim çocukken elime aldığım silahla rastgele sıktığım bir kuşunun gök gözlü kardeşimi alması ellerimi boydan boya kana bulamış gibi hissediyorum..

Bunu ona anlatmak istiyorum ama kelimeler ağzımdan dökülmedi.Avuçlarımı masanın üstüne  koyup açtım.

"Öyle hüzünle bakma ..Senin ellerinde beyaz şakayıklar var kadın."Dedi gözlerim onu bulunca "çok küçükmüşsün ..Hem onu bilerek vurmamışsın kurşun duvardan sekmiş."dedi dosyamı detaylı okuduğu belliydi.

Ama bu bana çok iyi geldi.Yani ondan duymak çok iyidi.

Ağlak gözlerim ve ben "sağol Hazerani.Bunu duymak bile  iyi hissettirdi."dedik.

Sonra gözlerim sakallarına indi.

"Sakalların..."dediğimde bir anda yüzünü masada duran avuç içlerime yavaşça yerleştirdi.

Hazerani yüzünü avuçlarıma koymuştu.

Ellerim yüzüne değiyor olmanın hissi ile uyuşurken Hazerani avuç içlerimi koklayıp yüzünün solunu avucuma  yatırdı.

"Aileme sahip çıkan bu  ellerin değdiği  sakalları asla kökten kesmeyeceğim .Söz."

Dedi hızla doğruldu.

Uyuşan parmak uçlarım,deli gibi çarpan kalbim , şaşkınla aralanmış dudaklarımla bakakalmıştım.

Benim şaşkınlığımı gözümün önünde şıklattığı parmakları dağıttı.

"Hıh.."

"Hıh değil Geşa Hazerani,yemek yemek diyorum bir saattir."

"Ne ?"dedim yüzünü koyduğu ellerime bakarken "dondun kaldın .diyorum ki sen de bir şeyler ye ."deyip önüme yoğurt tabağı uzattı.Tabi çorba kalmadı.

Yüzüne baktım öyle uzun uzun .
Hani sert sakallarına dokunmanın o kadar naif hissettireceğini kim söyleyebilirdi?

Kirpiklerini avuç içimde hissettim ellerimin kirli olduğuna artık kim beni inandırabilir ki?

Hatları keskin yüzünün değdiğim her karışı hatrına ben bir şakayık açtım .

Avuçlarımda nefes aldı ..Ben bu elleri baş tacı yapmaz mıyım?

Hazerani bana bugün kendi isteğiyle dokundu.Ellerimi tuttu... Üstüne benim ona dokunmamı sağladı.Ve en güzeli o anlarda ben ne kadar iyi hissettiysem o da o kadar iyi hissetti gülmedi ama kızgın da bakmadı.

Ben inanamıyorum.

Ona bakıp tebessüm ettiğim anları onun ayağa kalkması bozdu.

"Madem yemiyorsun hadi uyuyalım."dedi.Sanki birileri kaçmak istiyor.Çünkü ben onun da yüzünü avuçlarımdan kaldırırken zorlandığını farkettim.

Hazerani ilk kez açık verdi..
Şimdi de bunu hemen uyumak istemesi ile tastikliyor.

Ayağa kalktım hemen ardına takıldım.

"Bitti mi..."dedim adım adım odaya yürüdüğümüzde.

Baktım cevap vermedi Efsa yanım hemen uzanıp üstünü tuttu . Hazerani şaşkınca bana döndü.

Elleri havaya kalktı tuttuğum üstün ucuna baktı.Kaşları çattığında
"Bitti mi yan yana düşmanlık ?Dokundun ellerime Hazerani."dedim.

O tuttuğum üstüme bakarken bir anda bana doğru döndü.Ne olduğunu anlayamadan aramızdaki bütün mesafeyi bitirdi.

Bana çarptı bile diyebiliriz . Göğsüme çarptı ben geriye bir adım kaydım.
Ona bu kadar yaklaşıp dokunabilen ilk kişi olarak kendimi tebrik etmeliyim.

Ya da bir dakika o bana dokunup yaklaştı.Bu daha büyük bir şey..

Elim hala onun üstünü sıkı sıkıya tutarken diğer elim çarptığı göğüsüme oturdu.Ben heycandan ölecek gibi olan  kalbime dokunup gözlerini bana gelen ayaklarından çektim. Başımı yukarı kaldırdım.Çünkü benden baya uzun böyle yakın durduğumuzda yüzünü görmek için benim başımı kaldırmam gerekiyor.

O da yüzümü görmek için başını eğmişti.
Gözlerim gözlerine değdiğinde yüzüme dağılan saçların arasından geçirdim kalbimin üstündeki eli.

An an izlediğini görmek heyecan vericiydi.Gidiyorum diye öyle de bakılmaz ki? Ben bu bakışın altında bir şey ararım Hazerani.

Tam gözlerimin içine baktı.Bana bakıyor artık kalbim aklımı yerinden edecek.

"Tenine de canına da düşmanlığım kalmadı.Ama çocuk gibi üstümü tutmayı bırak kadın."

Deyip hızla arkasını dönüp odaya  bir adım attı.Ama üstünü bırakmadım.

Bende onunla o bir adımı atmış oldum.

"Geşaa!"dedi ben hemen ardından odanın içine düşer gibi girdiğimde
umursamadım kızmaya başlayan sesini. Oda durmadı yatağına kadar hızlı hızlı yürüdü.

Ardın sıra gittim .
Tam yatağın önünde yine karşı karşıya durduk.Hani boyum yetse nefesi yüzüme değecek gibi güzeldi.

Ama o bana değil elime baktı .
"Bırakta uyuyayım kadın ."dedi .

Üstünü tutan elim orda bile titredi.Yavaş yavaş parmaklarım açılırken titreyen sesim "seni asla bırakmayacağım."dedi.

Elime bakan gözleri beni bulduğunda
"Sana rağmen asla."dedim.

Gözlerini hışımla yumdu.Çatık kaşlarının gölgesinde biraz bekledim o da gözlerini yavaş yavaş araladı.

"Yine mi ? Sana daha kaç kez git demem gerekiyor Geşa?Sadece dört gün diye anlaştık unutma !"

Dediğinde gözlerim doldu.
Oysa elimi tutmuştu.Onu ısıttığımı sandım.Hiç özlemez mi  avuçlarımı ben onun ellerini bile ayrı özlerim.

Üstünü yavaşça bıraktım.Bir iki damla kan bulaşmış..Geriye adımlar atıp nefesimi üstümden uzaklaştırdım.

Bir adım gelip bin adım itiyor bu adam...

"Git diyenin önünde kalmak nasıl zor bir şey ..Hele de git diyen sensen her şey daha zor."dedim gözlerimi silip saçlarımı geriye yatırırken.

O yatağa oturup " Geşa ,en doğrusu bu ."dedi.

Ne doğrusu bu ?
Biz niye imkansızı oynuyoruz ki!
Burdayım eşi olarak daha nasıl bir imkan bekliyor ki?

Küsmüş bir çocuk gibi ona ardımı dönüp hızla dolaba koştum kendime yastık çarşaf alıp kanepeye geçtim.

Onun kızgın soluklarının içinde kırgın kırgın soluğumla uzandım.

Onu arkamda bıraktım ellerimi başımın altında birleştirip yan yattım .

Omuzlarıma çektiğim çarşafa rağmen buz kestim.Ama yüzünü koyduğu avuçlarım cehennem gibi .Eminim ellerim bir daha asla üşümeyecek.

Ben ellerimin sıcağına sarılıp gözlerimi yumdum.Avuçlarımın arasına sıcak koyup birleştirmişim gibi ..

Yani muazzam bir şey , onun varlığı gibi..

Yokluğu da eminim buz gibidir.

Kapattığım gözlerime inat konuştu .

"Kendini üzmeyi bırak .Geşa, farkındasın değil mi  benim yanımda iyice bir çocuğa döndün.Kardeşin bile bugün seni tanıyamadı ."

Biten sesiyle gözlerim kocaman açıldı . Ağlayacak gözlerim hızla kururken onun haklılığı gözümde netleşti.

O bile bana şimdiden Efsa ol diyor.

Saatlerce öyle boş duvara  bakınıp durdum . Solukları düzenli bir hal aldığında sessizliğe kafamın gürültüsü ayak bastı .

Yine kendime zarar vermemek için hızla doğrulup kapısı açık olan odadan çıktım .

Salondaki saat bana gece yarısında olduğumuzu gösterse de dışarı çıkmaktan geri durmadım.

Kapıyı aralık bıraktım..Kapının önü gün gibi aydınlıktı...

Detay işte ben ilk geldiğimde böyle değildi .O geceden sonra ışıkların sayısı arttı.Evin dört bir yanı gecenin içinde gündüzü yaşıyor.

Onun bana  değince dalan gözlerini gördüm.Gözlerimden yakar gibi kaçtığını...

Bir umudumuz var gibi onu gördüm.

Ve o umut için her şeyi yapabilecek kadar çok seviyorum.

Hazerani 'nin beni sevme ihtimalini eşeleyip bulmak istiyorum.

Ama bir çare lazım bir çare...

Ellerimi kucağımda birleştirmiş gidip gelirken bir yandan düşünüyordum.

Ne bu adamı yola getirir ki?
Ya gitme diyecek kadar alışmış olsun yeter ben demiyorum ki beni benim gibi sev.Biraz ya biraz sevsin .

Ağlamıyorum gerçekten yanaklarıma da baktım kururlar.Herkes tutturmuş Efsa ol Efsa ol..

Aslında belki de kör bir cesaret bizi bir arada tutar.

Beni düşüncelerin içinden evden gelen sesler çıkardı.Kapı aralığına kadar yürüdüm ,biraz daha araladım.Adım atacakken Hazerani 'nin kapının açık olduğunu farketmeyip odalara girdiğini gördüm.

Beni mi arıyor?
Bu gülüşü kıracak hiçbir şey yapamaz ki .

Parmak uçlarıma çıkıp kapıyı biraz çektim.Ne zaman dışarıda olduğumu anlayacak bakalım.

Hızla evin arka duvarına doğru yürüdüm.Bakalım faredip çıkınca ne yapacak.

Bana git diyor madem gittiğimi düşündüyse ne diye arıyor?

Aralık bıraktığım kapı hiddetle açılınca sırtımı iyice duvara dayadım.

Korumaları iyi ki yolun başlarına koyuyor yoksa şuan saklambaç oynuyor gibi duruyorum.

"Geşa..."dedi ayağının önündeki taşı isterken beni görmemesi için çok bakmadım ama cebinden sigarasını çıkarıp hiddetli adımlarla çardağa geçip oturduğunu gördüm.

Diyelim ki kendime zarar veriyor muyum diye acıyıp kalktı tamam baktı ve gittiğimi düşündü o zaman neden sevinmiyor ki?

Göz ucuyla baktım.Sigaralar yakmaya başladı...

Ben gitsem böyle mi yapardı ...

Yüzünü seçebildiğim kadarıyla gergin ve  asık ..Keşke konuşsa ama konuşmaz işte inat !

Bu halide çok şey söyledi..Ellerimi arkamda birleştirip sanki evin etrafında  tur atıyor gibi yürümeye başladım.

Gözlerimi ayaklarına diktim ki gülüp çaktırmayayım.

Bir iki üç...

Dediğimde Hazerani'nin görüş alanına girmiştim.

"Geşa!"dedi yüksek ama bu sefer zerre kızmamış aksine çok şaşırmış bir sesle.

Başımı ona çevirdiğimde sigarasını önündeki masaya basıp ayağa kalktı.

Soğuk kanlılık sensin Hazerani.Resmen adam saniyeler içinde çatık kaşlarını buldu .

Bense burda koşar bana sarılır diye bekliyorum.Elimi tuttu ya fazla heyecan yaptım heralde .Koşar sarılırmış.

Ama sonuçta elimi tuttu bana sarılacakta illa şu 4 günde sarılacak.Bu sarılma benim hasretten öldürecek olsa da onun da özlemesi için bunu göze alıyorum.

Bana bakıyor hala "Ne ?"dedim küskün küskün.Sonra yürümeye devam ettim.

"Ne yapıyorsun sen ?"

Yürümeye devam ettim.

"Yürüyorum."

"Bu saatte ."dedi bana doğru gelen adımlarla.

"Yürümenin saatimi olurmuş Hazerani?"

"Deli kadın ."deyip bana yetiştiğinde sinirle soluyup "bana deli demesene."dedim.

Ama o esnada gerçek anlamda evin etrafında tur atmaya başlamıştım.

Tabi oda aramıza bir kaç saatliğine kaldırdığı 3 adım mesafesini geri koymuştu.

Bu sefer Efsa buna müsaade etmez.

O adımları bire indirip yürümeye devam edince rahatsız olsada sadece yanında yürüyeceğim diye bir şey demedi .Sonra bir baktım bu öne fazladan  bir adım atıp
"Delisin işte kızım kim bu saate kalkıp evi tavaf eder ."dedi.

Bu yanımda kimse yürümeyemez benim bir ailem yok demişti.

Ona ailesi olduğunu göstermek için koca adımına yetiştim.Şaşkınlığı arkasında benim gibi birleştirdiği ellerini açtı .

Bende ellerimi açtım .

O hızlandı bende hazırlandım.Tabi o yürüyor ben artık koşuyor sayılırdım.
Ama aynı hizada yürümek için baya çaba sarfettim.Ve sonunda o da bir yerden sonra "çocuk gibi tövbe tövbe"deyip durumun farkına vardı.Yavaşladı.

İşte o zaman gülüp delilik iddiasına cevap verdim."Madem delilik sen şimdi ne yapıyorsun?"dedim tam evin önüne geldiğimizde .

Hayretle bakınıp"içeri kadın içeri !"deyip evi gösterdi..O benden önce girsede kapıyı kapatmak için kapıya yakın  durmuştu ..

Ben de girdikten sonra uzanıp kapıyı kapattı bir kaç kez kilitledi.Odanın yolunu tuttu.

"Kaçmam."dediğimde bir an durdu ama bana bakmadan yatağına geçti.

Bende ardından girip gülerek yatağa uzandım."Hem öyle pat diye gidilmez."dedim yine ses vermedi .

Ama beni duyuyor ve neyi ima ettiğimi çok iyi biliyor.O beni aradı .Bulamayınca
kendini dışarı attı. Aralık olan kapı ona sigaralar yaktırdı ,gördüm.

Eğer zerre umut varsa ben dört elle bu umudu büyüteceğim Hazerani.

.....

Sabah olmaya yakın hızla kalkıp üstümü değiştirdim.Uykusu ağır Hazerani 'nin dünyadan bir haberken dişlerimi fırçalayıp saçlarımı taradım.Sonra koşar gibi odaya geçtim.

Yatağın sağı yine sahibinin güzelliği ile çömüştü.Ona bakarken ayaklarımın beni ne ara o kadar yakınına götürğünü bilmiyorum ama ben mazaramdan da ayaklarımdan da razıyım.

Yüz üstü dönmüş yastığı yüzü kolu arasında sıkıştırmış durgun bir ifade ile uyuyor .Kabus gördüğü saatler bunlar ..

İçimi bir telaş kapladı .Endişe de etsem yatağın ucuna oturmaktan geri durmadım.

Ne derse desin !

Sonra yetmemiş gibi ayaklarımı yatağa çekip bağdaş kurdum.Ve işin garibi devasa bir yatak olmasına rağmen Hazerani o kadar büyük ki yatağın hepsi onun egemenliğinde gibi .

Sanki bende bağdaş kurup oturunca hiç yer kalmamış gibi küçüldü yatak.

Bu haline gülümserken Hazerani 'nin biraz kayıp dizime kadar yaklaşması ile gözlerim fal taşı gibi açıldı nefesimi tuttum.Dizime değmesi an meselesiydi.

Uyanırsa acaba ne der ?

"Geşa !"diye bağırır der diyor iç sesim.
Herhalde ondan en çok duyduğum şey bu olduğu için öyle diyor.

Kıkırdayarak güldüm..

Yüzünü gölgeleyen saçlarına dokunmamak için resmen direniyordum.
Diğer yastığı yavaşça kucağıma aldım...

İçim gidiyor gibi hissediyorum.Bu normal mi?

Odanın nerdeyse hiç söndürmediğimiz ışığının onu rahatsız ettiğini ilk kez farkettim.O da yüzünü ekşitip yastığa basmasından.

Geniş omuzları asla örtünmeden uyuduğu için resmen gözlerime, gözlerime girdi.

Çok yakışıklı adam vesselam.
Aksini iddia eden kördür.Nokta.
.
Şimdi niye ışıktan rahatsız oldun ki ?
Ben ezberimi yakından tazelemeye gelmiştim.Yüzü kalemle çizilmiş gibi.Ona bakmak en sevdiğim şeylerin başını çekiyor.

Eğer beni gönderme derdine düşmeseydin Geşa bu yüzü uzaktanda izlemeye razıydı.Ama şimdi az diye bir şeyle yetinmek yok .Her an başıma bir şey gelebilir.

Mesela yokluğun felaket gibi üstüme çökebilir.

Düz simsiyah saçlarına baktığım o anlarda döndü ,ama saniyeler içinde yine aynı halini aldı.Yüzünü yastığa sürtükten sonra  benden yana çevirdi.

Kıpırdayan kirpikleri uyanmak üzere olduğunu söylüyordu.Kalkacaktım ki dizimin ona değmesi ile çakıldım kaldım.

Zaten uyanıyordu .Baya destek oldum.

Başımı usulca ona çevirdiğimde
"Kadın !"dedi homurdanarak.

Uyku mahmuru gözleri yanında oturuyor olmamı baştan aşağı süzerken
"Sen mi inersin ben mi seni indireyim?"diye sordu.

Beni yataktan mı atmayı düşünüyor?

Ellerimi yüzüme kapatıp kahkaha attığım o anda kucağımdaki yastıkta aniden elini hissettim.

Ellerimi indirdiğimde şaka yapmadığını anladım.

Biraz ittirip "Niye gülüyorsun ben şaka yapmam ki ?..bir ..iki.."dediğinde hızla yataktan indim.

Yastık yere düşerken oda elini çekip başının altına koydu.

Beni gerçekten atmayı planlıyormuş.

Yere düşen yastığı aldım . Kapattığı gözlerine çarpacakken "bence bunu yapmak istemezsin, cadı ."deyip bana sırtını döndü.Nasıl gözü kapalı görebiliryor ya?

"Zebanii.."dedim gülerek .

Evet yastık atmam kötü sonuçlanabilir.
Bende yastığı usulca indirip yüzünü çevirdiği tarafa geçtim.

Tam yatağın ucuna gelmişti .
Geçip yüzüne aynı hizada oturdum.

Yataktan atmak istersin ha! bende seni uyutmam bu kadar basit.

"Bana bakmayı bırak ."

"Mümkün değil malum..."dedim Selim 'in ona güzelim dediği aklıma gelince gülüp
"Malum güzele bakmak sevaptır güzelim."dediğimde başının altınadaki yastığı kaldırıp  kafama atması bir oldu.

Saçlarım yüzüme düşerken hayretle kucağıma düşen yastığa baktım sonra gözlerim onu buldu.Doğrulup otururken
"O Selim düşürdü mü beni senin diline!"dedi hiddetle ben hala şaşkınlıktan saçlarımı önümden atamamıştım ki o ayaklanıp banyoya yürüdü.

"Ben hiç borçlu kalmam.Ödeştik kadın."

O geçen günün hesabını bu güne kesmiş ya .. Saçlarımı düzeltirken bir yandan da doğruldum."ne ödeşme hırsıymış arkadaş.Hem o gün ilk önce sen yastık attın sonra ben ."

"Ama artık sıra kesin  bende Hazerani."dedim banyo kapısının içinde durup "Hazerani'ye kafa mı tutuyorsun ?"dediğinde gülerek
"O mümkün değil boy farkından ötürü."dedim.

Başını sağa sola sallayıp banyoya girdi.
Bu adama hayranım demiş miydim?

Kaşına,gözüne,boyuna ,bosuna... Hazerani nazar olursa benim yüzümden olacak.

O banyodayken ben kahvaltı hazırlamaya gittim.Birlikte yeriz umuduyla.Ama onun hazırlanıp bana çıkıyorum bile deme gereği duymadan çekip gittiği kapının, ardından sadece bakakaldım.

Ayaklarımı sürüyerek mutfağa geçtim .
Bir kaç şey atıştırıp salona geçtim.

Düşünmekten ölmemek için evi baştan başa silip süpürmeye başladım.

Duvarına gülüşünün portresini çizdiğim
oda harici bütün odaları temizledim.

İki katın hepsini temizledim.
Oysa gün içinde zaten temizlemek için hergün bir kadın yemekler ile beraber geliyordu.
Yani her yer temizdi ama ben yinede bir bahar temizliği yapar gibi dikkatle temizledim.

Ölmek ya da yaşamak değildi beni yiyip bitiren ya da acılarım falan da değil hatta boşanacak olmak bile değildi .

Geşa Hazerani 'nin yok olacağı bile değil...

Beni an an kemiren tek şey
onsuz kalmak.

Onu hergün bir dakika bile olsa görmek istiyorum.Mesela şu kapıdan çıktı ya ben onun eninde sonunda buraya döneceğini biliyorum.Ama gidersem artık Hazerani ve benim için ortak bir kapı kalmaz biliyorum.

Evet ikimizde Urfa 'dayız ama Mardini'ler Hazerani kapısına bile onun izni olmadan uğrayamaz.

Gidip Mardini hanım ağası olduğumda zaten dönüp yüzüme bakmaz.Beni asla kapısından sokmaz.Çünkü kimliğim değiştiğinde onun kuralları ,duvarlarını diker .

Alışmak beter şey demiştim .
Avucum dünden beri sıcacık kavruluyor.
Böyleyken onsuzluktan donarım.
Ben soğuğu sevmem ki.

İlacımı içip banyoya geçtim.
Güzel uzun süren bir banyonun ardından çıkıp bebek gibi kokan yastığına uzandım.

Yastığı kıskandığımı hissettiğimde yanaklarıma bir sıcaklık döküldü.

Hızla doğruldum.

"Sana da sarılacak Efsa !"

Dedim kendi kendime.İnsan kendine nasıl zülm eder görün.Ona sarılmak en çok beni yakacak ama yine de yüzü avuçlarıma değdiği andan beri bana dokunup , sarılmasını deli gibi istiyorum.
Kim bilir belki o da sever bana sarılmayı.

Saçlarımı kuruttum.Efsa gibi giyindim.
Dalgalı saçlarımı sımsıkı bir at kuyruğu yaptım.Gözlerime siyah kalem çektim.
Üstümü güzelce düzeltip dışarı çıktım.

Atlarla bir müddet ilgilendim ve onun gelmesini bekledim.

Ama ondan önce gelen Heja bana onun bu gece gelmeme ihtimalini getirdi .Gerçekten böyle bir şey yapmaz değil mi?

Gitmem için gün vermişken o günlerde bile benden kaçmaz değil mi?

Heja arabadan inip büyük bir heyecanla bana doğru koştu.Kollarını kocaman açtı .Bir anda sarıldı.Daha ne olduğunu sorma fırsatı vermeden kulağıma fısıldadı.

"Selim beni dün komutanla tanıştırdı.
Adım Altan dedi ben de Heja dedim.Üstüne hemen Altan ben ciddi düşünüyorum deyip başını bağladım Efsa Sultan.."

Onu kendimden ayırıp kollarını tuttum.
"Ne dedin ne ?"

"Ya benimsin ya kara toprağın dedim . Başın bağlı artık yere bakıp yürüyeceksin falan dedim."

Gerçekten demiş olabilir .

"Gerçekten mi Heja?"

"Gerçek tabi .Susunca ,korkunca neler olduğunu Geşa'dan çok güzel öğrendim ."dedi.

Ağzım beş karış açılırken"sen varya .."dedim omuz silkip "gerçekler bebeğim.Bunları hep seni düşündüğümden söylüyorum Efsa Sultan."dedi.

Kollarını bırakıp atlara bakarken
"Bu kadar mutlu olduğuna göre komutan iyi karşılamış.Hayırlı olsun .Bu arada  konaktakiler nasıl ?"diye sordum .

Gelip elimden tuttu.Eve doğru sürüklerken "hemen konuyu değiştir tabi ."dedi.

Eve geçtik ben ıtırımla ilginirken  o bana
Altan ile tanışmasını baştan aşağı anlattı.

Heyecanlı heyecanlı aşık aşık anlattı.

Bir anda tutulmuş bizim kızda .Mutlu olsunlar .Eminim Altan komutan da Heja'yı  sevecektir.Çünkü Heja sevilmeyi fazlasıyla hakediyor.

Uzun bir sohbetin ardından yemekler geldi.Pek bir şey yiyemedim doğrusu .

Sonra biraz daha konuştuk ama nelerdi tam hatırlayamıyorum.

En sonda hava kararmaya başlamışken ben zaten her şeyden tamamen kopmuştum.

Gelmeyecek mi diye düşünmekten içim içimi kemirirken Heja " ben gideyim artık."dedi.

Ona dönüp çatık bir ifade ile baktım .
"Ne demek gideyim ?Niye gidiyorsun?"

Ayağa kalkıp koşarak yanaklarıma kadar ulaştı.Yanaklarımı sıkıp
"Sizi baş başa bırakmak için tabi ki."dedi.

Ben ve duvarları kastediyor heralde .

Gülerek"Otur Heja ."dedim.

"Efsa ve Hazerani 'nin son günleriymiş.Eren gel Efsa'yı al demiş"dedi.

Biliyormuş.Oysa sabahtan beri bunun için hiçbir şey demedi.Selim söylemiştir.Bunlar iyice kanka oldular.

Benim dilim varmamıştı.
İçim sızlayınca "eminim gelecek."dedi.

Ayağa kalkıp ona bu sefer ben  kocaman sarıldım.

"Heja .."dedim o sırtımı sıvazlarken
"Sultanım.."dedi .Titreyen bir sesle
"Geşa 'yı bırakacak."dedim.

Heja heyecanlı bir sesle "Efsa onu bırakmaz ki."dedi.

Benden ayrıldı .

"Efsa Mardini ve Argeş Hazerani karşı karışıya gelse .Herkes gibi o da sana yenilir."dedi.

"Daha kötü olmaz mı?"kurumuş boğazımı temizlerken.

"Ayrılıktan kötüsü yok ki Sultanım ,bunu sen söylemiştin .Ona karşı kendin ol Efsa .Sen o incinmesin diye var ettiğin Geşa değilsin."

Haklı.
Çok haklı.

Koluma girdi kapıya kadar yürüdük sözleri aklımda dönerken vedalaştık onu korumalara teslim edip eve döndüm.

İçeri girince duvarların hepsi birden üstüme yürüdü..

Ayrılık,
veda ,
Efsa,
Geşa ,
Mardini ,
Hazerani,
Urfa ,
sevda,
Dava,
kan ,
İntikam
Meydan,
12,
ve daha binlerce kelime kafamda dönüp durdu.

Ama en beteri onun hala gelmemesi.

Yokluk !
Varken bile aramızda olan  o koca yokluk !

Saate baktım sonra takvim yaprağına...Yeter artık !

Hızlı adımlarım onun içmeyi bıraktığından beri ağzını açmadığı dolabı buldu.

Evet sözünü tuttu .Artık hiç içmiyor ama madem o bugün yok ben onun  hiç olmayışına  içmek istiyorum.Belki de kafamın içindeki ihtilalli durdurmak istiyorum bilmiyorum.

Hayatımda hiç içmedim bu fikir neden üstümden geçti onunda bilmiyorum.Ama gelmeyişi çok acıtıyor çok !

Dolabı açtım.İğrenç kokuyorlar.

Elimi rast gele bir şişeye uzattım.
Yere oturup açtım ve  biraz yudumladım.Yüzüm tadıyla ekşirken
iğrenç keskin tadı damağımda dolandı.

Ama içmeyi bırakmadım..

Bir kaç yudum daha aldım.Sonra farklı bir şişeye uzandım onu da biraz yudumladım.Hayır o da çok acı bir tada sahipti.

Vücuduma yayıldığını uyuşturmasından anlayınca igrendim şişeyi yere çarpıp ceketimi çıkardım.

Tişörtü bile çıkarma isteği ile doluydum.
Sanki cehennem sıcağı yayıldı bedenime .

Daha fazla bu iğrenç şeyleri içmemek için ayağa kalkmaya çalıştım.Sarhoş olmaya niyetim yok.

Ama zihnim çok dağınık yoksa ben nerdeyse hiç  içmedim.İki şişeden bir kaç yudum aldım o kadar.Kalmakta zorladığım o anlarda evin kapısı açıldı.

Hayır şimdi gelmiş olma.

Bacaklarımı toplayıp zar zor  ayağa kalktığımda "Geşa?"diye seslenen sesini yarım bıraktım.

Burdayım demektense ona gitmek en iyisi.Sersemleyen başımı tutup salona giden  adımlar attım.

Ama kapının içinde gördüğüm ayakları beni durdurdu.Ellerimi alnımdan çekip gözlerimi ona kaldırdım.Ardıma bakıyordu.Kızgın bir ifadeyle uzun uzun bakıyordu.

Yanlıştı biliyorum.
Zaten hiç sevmedim.Zihnimdekileri durdurmuyor aksine acıları uyuşuk bir hale getirip ince ince dozunu arttırıyor gibi hissettim.Belki de o yüzden içenler çok konuşuyordur.

Sinirli bakışlarından yüzümü indirip eline baktım.Yine kan bulaşmış..Kimin kanı olduğunu tahmin etmek zor değil.

"H.. Hazerani elin "dediğimde
"Benim acılarımı kendine basıp söndüremezsin.Sen benim küllüğüm değilsin Geşa.Git kendi acılarını dindir!"diye bağırdı.

Uğultulu sesi sarhoş zihnimde dolanırken sendeleyen ayaklarım onu geçip  beni salonun içine kadar zor taşıdı.Ardından sessizlik gelmişti o değil.

Cam duvara yakın tekli bir koltuk vardı .Oraya geçip oturduğumda Hazerani gelir endişesi ile aya baktım .
Başım yönünü şaşırmış gibi bakınırken zihnimde ay için sitem ediyordum

Ey karanlık!
Kal bu gece .
Bırak yarınlar geç doğsun
Ey ay !
Sevgiliden sana bir parça nur mu kalmışki hala göğe tutunursun
yerinde öylece niye duruyorsun
Dünya Döner diyorlar
öyleyse sen neden bir an  gitmiyorsun ?
Bırak beni geceyle .

Derdin nedir?
Matemime ne diye
ışık saçıyorsun?

Anladım ...

Yıldızlar yarin zülüflerine dolandı,
sen Kendine pay arıyorsun .

Ey pervane !
Aşığa maşuk gerek.
Sen kendini ne zannediyorsun ?
Ne olmuş gecenin şemiysen
Sevdanın içimde yaktığı kandili sen bilmiyorsun....

(Bu şiir Geşa dan Hazerani ye itafen yazdığım şiirdir:))

Dedim ettiğim sitem ayı ikiye böldü ya da sarhoş zihnim onu dağıttı.Gözlerim karanlıkta ayın daha da karardığını gördü ben başımı az önce adımlarını duyduğum adama çevirdim.

Gözlerimiz birbirine değdiğinde yanağımda peyda olan sıcaklık yemin edebilirim ki onun varken bile yok gibi hissetirmesi yüzünden aktı.

Elleri ceblerinde, gözlerinin üstüne kan ve dudaklarında sesi kadar sert bir gerginlik vardı.

"Senin maşuğun (sevgilin) ben miyim divane?"

Gülümsedim.O'ydu...

"Deli kadın ."

"Sana ..."dedim baygın sesimden nefret ettim.

Anlamamıştır deyip "sana deli bu kadın.."diye de açıkladım.

Hazerani'nin sinirden bütün damarları belirgin bir hal alan elleri yumruk olurken "Hasbinallah!"dedi sonra güzel gözlerini kaçırıp"sana bir daha deli dememeye andım olsun !"Giden gözleri kısa bir anda yine beni bulunca
"Benden bu kadar mı nefret ediyorsun ?Seni sevmem sana çok mu acı veriyor ?"düşen sesim ağladı ama içtiğim şeyler zihnimi uyuşturuyor olmalı yoksa bu sorunun cevabı netti ve Hazerani şimdi cevaplarsa ben sızım sızım sızlayan yüreğime dilimle bir bıçak daha geçirmiş olacağım.

Sıktığı ellerine baktım o yavaşça gevşetti.Gözlerim yanaklarıma yaşlar akıtıp beni iyice rezil ederken Hazerani
"Ağlama artık!"dedi gözlerim ona kalktı.

Ağlıyorum diye bile kızıyor .

Ellerim yanaklarıma azarlamış bir çocuk gibi çıktı .Sildim ama yine ıslandı .

sildim yine ıslandı.

sildim yine ıslandı...

Dayanamayıp "kurumuyor işte kurumuyor !"dedim.Hazerani'nin adımları önüme kadar hiddetle geldi.

Sanki gözlerime ağlamayın diye emir verecekte gözlerim bir daha ağlayamayacak gibi hissettim.

Hazerani 'ydi o !
Attığı adımla yeri inletirdi.
Korkusundan karşısında konuşabilen hiç görmedim belki sayesinde gözlerim de susardı.

Önüme geldiği an bedenim istemsizce ayaklandı.Elleri bana oturmamı işaret edince ayakta duramayan bedenim iyice kanepeye yaslandı.

O karşımdaki tekli koltukta yerini aldı.
Beyaz gömleğin katlı kolları nizami ütülü siyah pantolonu, düğmeleri açık bırakılmış garson yeleği..
Onu sarıyor..

Onun omuzlarına dar gelmiş bu gömlek kokusuna sarılıyor kıskandım.

Ellerim gömleğini işaret ederken boynunda açık bırakılmış üç düğmeden kokusu taştı gülümseyip ellerimi indirdim.

Dağılmış siyah saçları kaşlarına inmişken gözleri usulca bana kalktı.

Hüzünlü gibiydi...Yok, ben çok içtim..

"Bu adam sevmek ne bilmez !"dedi.

Doğruldum.

Saçlarımı geriye yatırırken Hazerani
"Ben sevilmekte ne bilmezdim.Sen kadın! bana bunu gösterdin .Ama yeter artık istemiyorum sevme beni!"dedi hiddetten uzak keskin nefesiyle.

"Ama Hazerani..."dedim.

İşaret parmağı küstüğüm dudaklarına çıktı ."şşş Geşa sadece beni dinle."

Başım bir teslimiyle salınırken Hazerani'nin
dudağındaki eli dokunmak istediğim kalbinin üstüne inerken sırtını iyice benim gibi kanepeye yasladı.

"Burası taştan ..."dedi .

Eli kalbinden inerken "kurusun Geşa...Dediğin gibi yüreğim kurusun."diye tamamladı.

Sol gözümden akan yaş buraları hep ıslak bırakacak eminim.

"Hayır !"diye bağırdım...

"O yürek benim talibi olduğum mekandır.. Canımın köklerini yüreğine saldım o kurursa ben ölürüm Hazerani..."

Gidip gelen sesimin arasında umarım içimden geçeni eksik söylememişimdir.

Hazerani yere akıttığım iri yaşlara baktı .

"Değmem Geşa, böyle güzel sevilmeye değmem."

Ellerim hüzünle titremeye başlamıştı ki Hazerani "Bu adam senin gibi acılar içinde olan bir kadın için fazla zalim.. Saçlarını okşamak ister , yaranı sarmak ister ama eli gitmez.

Benim kaderime düşman diye yazılan, senin yüreğine ben  nasıl sevda diye yazıldım ?"

Kalbine dokunan bu sefer bendim.

"Habersiz girdin Hazerani...Zaten haberim olsa seni içeri almazdım."

Siması yumuşadı gözlerini yumdu başını geriye yatırdı.

"Sen de haketmediğimin farkındasın at beni yüreğinden ."

Elim kalbimin üstüne gürültüyle vurulurken"Atılmıyor...Gitmiyorsun."
dedim yüzümün yasını silerken
"Bana baksana ..."dedim.

Geriye yatırdığı yüzüne hasretim anlamıyor.Kolay kolay laf dinlemez bir müddet dönmedi taki canı cemalini göstermek isteyene kadar.Yüzü bana dönerken dudaklarıma titrek yaşlar bıraktım.

"Sadece sormak istiyorum.."dedim .

Yüzü telaşlı bir hal aldı.

"Ben hiç mi yüreğine değmiyorum Hazerani? Düşmanın kızına yoldan geçen bir kadın gibi bak öyle cevap ver..."

Sustu sol kaşımın bitiminde duran üç noktaya baktı.Bu dəq tam beş yıldır var onun gözleri üstünde dolanırken acıdığını hissettim.

"Taştan bir yüreğim var dedim ya ?"

"Taşlar da çiçek büyütür Hazerani..
Kaçma ."

Gözleri gözlerime değdi."Ah "edip gözlerini yumunca "gözlerim sana ah ettirir.Büyük düşmansın Hazerani.. Halâ gözüm ne renk bilmezsin !"diye kızdım.Sesim çok acımasızdı .Bedenimi hiddetle kaldırdım .

Yalpalayan bir adım attığımda konuşmak istemeyen bir sele dudaklarının ardında anca bana ulaşacak bir sesle
"Kim güneşe uzun uzun bakabilmiş ki Geşa?Gözlerin alemi şemstir (alemin güneşidir)bana kızma ama senin gözlerine bakılmaz ."dedi.

Dudaklarımda mutluluk titrek bir halde kıvrılırken başım ondan yana döndü.

Yere bakan gözlerine tutundum
"Bu sözler yüreğinden geldi duydum Hazerani."dedim.

Bedeni ayaklanıp bana ardını döndü .

"Ben seni severken hiç kim olduğuna bakmadım ..Sen de bakma ..."

Nefesim kesilecekti ama söyledim

"Hazerani beni bir kez olsun intikamından beri tut da öyle bak."

Giden ayaklarının sesine keskin nefesi karıştı.

"Sen bana iki cihanda da  haramsın ."

Onu tekrar ettim farkında olmadan ..Ne dedi ?

                 "Sen bana haramsın.."

Yere yığılan bedenim kararan gözlerimin azizliğinde gömüldü.

Dudaklarım onun yeri sarsan adımlarına itafen hüzün akıttı.Hüzünlenince kestiğim dilim ilk kez bu kadar kan akıttı.

Gözlerim karanlığa ağlarken
"Oysa ben senin helalinim Hazerani."dedim ...

Kararan gözlerim,yere çarpar gibi düşen bedenimi saklıyor olsa gerek açılmadı.

Zoruma gidiyor devamlı beni kendine yasak ya da imkansız görmesi.

Onun bana gelen  adımlarını ve sesini duyuyorum..

"Geşa kızım.."

Keşke beni gerçekten benimsesen.

"Geşa! Geşa!"dediğinde baş ucuna çöktüğünü hissedebiliyordum..

İçerde dağılan şişeden beterim ben.Çünkü onun parçaları bulunur ama ben öyle yerlerde öyle sözlerle dağıldım ki toparlanmam mümkün değil.

Yinede gözlerimi aralamak için uğraştım.Başardım da onun bana uzatıp uzatmamakta karasız kalan eline bakıp gülümsediğimde "Geşa.."dedi dizleri yere değdi.

"Bana korkaksın sen Hazerani.."dedim .Kan akan dudaklarıma uzanan eli neden aramızda dünya var gibi duruyor?Oysa ben onun parmaklarının ucundayım.
Biraz doğrulup elimin tersiyle dudağımın kenarını sildim.

Ansızın beni kollarına alacağını ben bile tahmin edemezdim ki.

Bedenimi yerden çekip göğüsüne yasladı.
Sonra  kendi sırtını duvara çarpar gibi dayadı.

"Hazerani..."dedim tükenmiş gibi.

Tükenmiştim de doğrusu.
Elleri kendi dizlerinde duruyordu..

Şaşkınlığım ve içtiğim şeylerin etkisi olsa gerek başta bunu kabullenemedim ama sonra sonra onun sıcaklığı ile yanan bedenim ayılmamı sağladı.

"Hazerani.."deyip doğrulacağımda
Kollarımın üstüne kollarını sardı.
"Niye içiyorsun ki ?Senin zaten aklın yerinde değil ."dediğinde güldüm.

Tenime değen ellerine baktım.Başımı yasladığım yerden daha güzel bir yer bilmiyorum.

Sarılıyor bu bana .
Muradım mı hasıl oldu ne ?

"Sen bana sarılıyorsun ."dedim kalbim sökülecekken.Dudaklarım mutluluğu tahtından ederken.

En mutlu benim ben..

"Hiçte bile yardım ediyorum ."dedi sıkı sıkı sardığı ellerini gevşetti ama açmadı.

"Sarılıyorsun."

"Yok öyle bir şey. Sen çok içtin ."dedi.

Kollarında yan dönüp kokusunu derince içime çektim."Rüya yani bu ?"dedim gülerek.

Allah'ım böyle güzel bir koku olabilir mi?

"Rüya , rüya.Hatta senin kabusun bile olabilir."dedi.

Aklım gerçekten yerinde değil diye endişe etmeye başladım.

Hazerani böyle konuşmaz ki .
Ama işte hissediyorum sıcacık ya sıcacık.
Başım göğüsünde duruyor.Tenin kokusu içime yayılıyor.Sakalları saçlarıma değiyor.Koca elleri çıplak kollarımı ısıtıyor.Hayır bu rüya değil o beni kandırıyor.

Başımı kaldırıp biraz doğruldum.Yüzüne bakacaktım o gözlerini kapatmış.Haksızlık.

Böyle güzel olunmaz ki..

Kirpiklerine uzanmak için kollarının içinden üstteki elimi çektiğimde
Gözlerini hemen açtı.

Üstüme gece indi .. Gözlerime sokuldu sanki.Yüreğim zaten göğüsünü dövüyordu şimdi daha beterim.

"Bu gerçek.."dedim yutkunarak.

"Mümkün değil ."dedi kaşlarını kaldırarak.

Gözlerini ilk kez bu kadar yakından görüyorum.Mümkün olmadığına beni inandırabilir.

Sinirleniyorum ama bana sarhoş muamelesi yapıyor.Gerçek ya gerçek.

Kollarında bir hışımla döndüm ona yetişebilmek için  bacalarının arasındaki boşlukta dizlerimin üstüne durdum.Elleri  gevşek bir halde belime oturdu.

Yutkundu , gözleri büyüdü..
Hazerani gerçeksin işte gerçek.

Yüzünü avuçlarım arasına aldığımda derince soluyup belimi saran ellerini açtı.Ellerini  kendi dizlerine çekti.

"Gerçeksin.."dedim sakallarını okşarken.

"Geşa.."dedi . Yüzünü yana yatırıp ellerimden çekti.

Zar zor yutkunup "Yapma kızım."dedi.

Dokunma mı diyor ?

Bacaklarını çekti doğrulmak için kalkacaktı.Gögüsüne ellerini yaslayıp durmasını sağladım.

Yüzünü bana döndürdüğünde benim ellerim aradaki kumaşa rağmen alev almıştı.

"Ben senin helalinim Hazerani!Sana haram falan değilim !"

"Böyle yapma Geşa , böyle yaptıkça daha çok acı çekiyorsun.Kendine bunu yapma."

Gözlerime dolu dolu baktı.
Daha doğrusu benim dolu gözlerim onun asla ıslanmayan gözlerine yansıdı.
Zaten gözlerime kaçamak bakıyor.. Gözleri çoğunlukla ellerimde .

Efsa ol demişti Heja..
Belki de haklıdır.Hazerani çok sarhoş olduğumu düşünüp bizi bu kadar yaklaştırıyorsa  belki de Heja gerçekten haklıdır.

Efsa ne yapardı?
Deli Efsa bunu yapardı.

Eğdiği yüzünü sol elimi boynuna yasladığımda kaldırdı.Bende avuç içimle boynunu sararak  buna yardımcı oldum tabi.

O gözlerini şaşkınla üstüme indirdiğinde ben nefesim tükenmeden daha önce beni öptüğü yer tam şah damarının üstüne sertçe baş parmağımı yasladım.

"Geşa?"dedi hayretle.Sert derisine bütün parmaklarımı sıkıca sardım.

Gözleri bir an kapanıp açılınca"kendine haram olan bir kadını öper misin Hazerani?"diye sordum.

O kızmaya niyetli bakarken baş parmağımla öfkelenince belirginleşen damarını okşadım.

"Geşa böyle şeyler yapmaz..."dedi elimin altında adem elması oynarken.

Bildi..Ona dokunanın Efsa olduğunu.
Geşa Hazerani kendine zarar verir korkusuyla ona dokunamazdı ki.

Ama bir başka gerçek şu ki
Hazerani de böyle uslu durmazdı ne oldu ? Etkileniyor mu benden?
Kendine haram saydığı kadından .

Sorumu parmaklarımın yerine  tırnaklarını derisine işlerken  yineledim.
Kalkmasın değil mi?

"Söyle!kendine haram olan bir kadını öper misin Hazerani?"

Tek nefeste"Öpmem."dedi . Gözlerime dik dik bakıp .

Ama öpmüştü.Hemde beni ziyan ederek.

Öptüğüne yaşlar dökecek kadar acı sözlerle asmadı mı ruhumu ?

Efsa ona haram olmadığımı göstermekten çekinmez.

"Öylemi.."değip boynuna eğildim .Esmer teninden yükselen kokusu içime işlerken elleri ona daha fazla yaklaşmamam için kollarıma dokunduğu anda dudaklarımı aniden başparmağımın değdiği yerin hemen atına   yasladım.

Ardı duvardı.Başını geriye atsada bu ona istediğini vermedi.Aksine o daha fazla zorlayacak bir hal aldı.

O an benim içinde uyuşan zihnimin  bütün ışıklarını yaktığı bir zamandı.Hazerani'nin teni  bu temasla daha da ısınmıştı.Dudaklarımdaki karmaşık tadı tenine bırakmak ister gibi uzunca öptüm.

Aynı beni öptüğü yerden ve aynı öptüğü şekilde.

Dudaklarımla yaşadığını hissediyorum.Damarında akan kanın sıcaklığı dudaklarıma dökülüyor .Gergin, sıcak bir teni var ve kokusu dudaklarıma bulaşacak kadar keskin.Bu muazzam his göğsünde duran elimi titrerken aynı zamanda boynunu saran elimin de tırnakları ona batırmamı sağlayacak kadar yoğun bir ikilemdi.

Dudaklarım sıcak bir öpücüğün ardından kalktı ama tamamen çekilmedim onun yaptığı gibi öptüğüm yere bakındım.Nefesi saçlarıma inerken onun yaptığını yaptım aynı yere yeniden kurdum idam sehpasını ,bir daha dudaklarımı boynuna yasladım.

Buyursun ,ben astım ruhumu dilerse o da assın.O bana acımıyor ,Efsa da ona acımayacak.

Nefesimi dudaklarımda tükettim kapanan gözlerim buğularını tenine dökerken ona bulanmış dudaklarımı sessiz ama uzun öpücüğün ardından kaldırdım.

"Geşa.."diyerek dişlerinin ardından fısıldadı.

Ses tonu dağılmış gibiydi.Gerçi dağıldıkta.

Kapalı gözlerime rağmen yüzüne yaklaştırdım yüzümü, kesik nefesi dudaklarıma değince boynundaki elimi de göğüsüne indirip dizlerimin biraz daha üstünde durabilcek güç aradım.

Olacağı yoktu.Yüzünü indirip çenesine yasladım.Sakallarına değdiğimde nefesim ciğerlerime kilitlendi gibi hissettim.

Ama bir anda "Ödeştik!"dedim sıcak soluğum içimden taşıp ona değerken kalbimin yerinden çıkacakmış gibi atmasını göz ardı edip araladım gözlerimi.

O ödeşmeyi sever değil mi?

Gözlerim ilk önce öptüğüm yere değdi .
Sığınılacak yeri öpmüşüm.

Aynı yerden vurdum onu.Ardından tırnaklarımın incittiği yere baktım .

Artık yerimde ,yurdumda  belli gibi..

Derisine batan tırnaklarımın yerini görebiliyordum.Ve hızlı hızlı aldığı solukları da elimin altında inip kalkan göğüsü ifşa ediyor.

Birbirimizi yakacak gibi bir sıcak bizi bulmuşken gözlerimi sessizliğine ikna edip zorda olsa kaldırdım.

Kitlendin Hazerani.
Bundan zerre kadar rahatsızlık duymadın.

Çenesine değen tenim kalkınca başını duvardan ayırdı.Kapattığı gözleri gülümsememi sağladı.

"Ne ödeşmesi kadın? demek yok mu Hazerani?"Dedim .

işte Efsa bu ...
Geşa'nın soluğu kesildi ama Efsa halâ amacını kovalıyor.

Gözlerini açtı.Çatık kaşları ile baktı.
Bu sefer bir anda onun sağ eli benim boynumu sardı.Şaşkınlıkla yutkunurken
daha önceden öptüğü yeri okşadı.

Efsa ve Hazerani karşı karşıya böyle olur tabi.

Hatırlıyor diye düşündüğümde
"Hatırlattın."deyip
gözlerime uzunca baktı .Sıkıntılı bir nefes verip elimi boynumdan
çekti.Ben de tuttuğum nefesi verdim.

Demek hatırlatacak kadar etkili göstermişim ne güzel.

Göğüsüne yasladığım bileklerimi tutup usulca indirdi.

Soluğu yüzme değecek kadar yakındık işte.Ben ona haram değilim bunu  anlasın ve kabullensin istiyorum.

Parmakları bileklerimi bırakmak istemez gibi sevdi.Ama bir anda bıraktı .
Hızla doğruldu.Ben yere oturup kaldım.

Üşümek dedikleri bu işte .

O resmen güneşi çalmış.
Gözlerim ondan arta kalan boşluğa değdi.Ellerim dizlerime düşerken sert ama karmaşık bir sesle
"Efsa sen tehlikeli bir kadınsın.Geşa Hazerani çok uslu bir kadındı."dedi.

Sıcacık olan yanaklarımı ellerimle bastırıp gülüşümü saklamaya çalıştım.

Dayanamayıp gözlerimi ona kaldırınca
bana ardını döndüğünü gördüm .

"Efsa sana benziyor Hazerani."dememle
omzunun üstünden bakışları beni buldu .

"Geşaa.."dedi dişlerini bastırarak.

"Efsaa."dedim dişlerimi bastırarak.

Ne kadar da benziyoruz değil mi?
Şaşkın bir ifadeyle bakar olunca
usulca doğrulup ellerimi önüme sardım.
Bu sefer ben ona arkamı dönüp odaya giderken "Ben sana haram mıyım değil miyim bir daha düşün Hazerani."dedim.

Yerinden çıkacak şu kalbim yelkenleri suya indirmeden odaya ulaşmalıyım.O düşünsün haramsın diye diretirse Efsa ona anlatır değil mi?

...

ÇOK UZUN BİR BÖLÜM OLDU ..

HALAY çektikleri VE MİRZA İLE KARŞILAŞTIKLARI SAHNELERİ DİĞER BÖLÜME AKTARACAĞIM.

EVETTT ŞAŞIRDIK HADİ İTİRAF EDİN :)

AMA GELECEK BÖLÜM DAHA ÇOK ŞAŞIRACAKSINIZ DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

BU ARADA DİGER BÖLÜM NERDEYSE BİTMİŞ DURUMDA BİRKAÇ KISIM EKLEYİP ATACAĞIM.BU BÖLÜM FAZLASIYLA UZUN OLDU.

BEĞENİ VE YORUM SINIRINI GEÇELİM LÜTFEN..

Hazerani neden ısrarla Geşa'yı göndermek istiyor bir fikri olan var mı?

Continue Reading

You'll Also Like

7.3K 1K 43
"Çok güzelsin Lovato"dedi büyüleyici sesiyle. Eşsiz gözlerine baktım. Kızardığımdan emindim. Güldüm. "Hah bu senden duyduğum ilk pozitif şeydi"dedim...
20.1M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
813K 48.2K 67
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
126K 5.3K 51
Yere çakılmayı, dizlerine batan çakıl taşlarını, avuçlarını delen dikenleri. Hepsini ezberleyecek kadar düşmeyi öğrendim ben... İçini çeke çeke saatl...