Hayalet kız, cep problem ve v...

By sayonararara

63.6K 8.7K 7.6K

Öldüm. Ve gözlerimi açtığımda bir çocuk taciriydim. "E ebesinin a-" ~ Daha önce hiç öldükten sonra yeni bir h... More

1》Hayalet kız olmanın getirileri
C sınıfı kötü adamların öğretileri
Azılı seri katil farelerin katilleri
Kalpten daha önemli şeylerin hırsızlığı
Çaldığım çocukların dosyaları
Müge Anlı çağırma çemberleri
Tatlı küçük turtalı Josef'in hediyeleri
Babamın pasta yapamamasının tüm sonuçları
Antik mısırdaki satanist atalarımın laneti
Murphy'nin Kiti olmama izin vermediği bir dünya
Tarihteki en berbat şovun patlayan yıldızı ve büyülü patatesler
Level 40 haydut vs level 1 profesyonel yalancı
Çalınan malın geri alınamadığı sözleşmelerin ihlali
Bir zamanlar fakir ama gurursuz bir genç vardı
Şeytanın ayağından pabucunu çalanlar
Az gidince uz gidilemeyen bir yolculuk
Linda Hanım'ın geçmişinden kareler
Bela geliyorum diyebilir ama saatini söylemez
Beyaz atlı prenslerin sahneye girişi
Her elanın bir bela olduğu teorisi
Binbir gibi hissettiren bir gecenin sabahı
Pek de açık olmayan bir artırma
Mal bulanındır diyenlerin hesaba katmadığı her şey
Niyetlerin amellere göre olmadığı istisnalar
Sözün bittiği kavşaktan 3. çıkış
Uzun ince yolun sonundaki uçurum
Sahipsiz evlerdeki davetsiz misafirler
Her masaldaki lanetli ormanın açık adresi
Uyananlar ve yananlar
Bahtsızlar ve tahtsızlar
⋘ 1. partın sonu ⋙
Röportaj
2》Unutulunca geçenler hatırlanınca geçirirler
Evdeki bulgurun bağlı olduğu kritik kararlar
Sadece hikâyemi biliyorsun adımı değil
Doğru söyleyenin onuncu köyde başlattığı isyan
Misafir ruhlar ve kiracı bedenler
Tarihin ilk nihilist feministi ve düzenin fedaileri
Krallar, kurallar ve kumrallar
Tesadüfler tecessüsleri doğurur
Bazı haklar helal edilmez
Bazı yüzleşmeler yüzsüz gerçekleşirler
Bütün iyi insanlar delidir
Ser verip sırrı peşin yollayanların yolu
Peşin verilen sırların gizli ödenen taksitleri
Kraliçeler ile tanışmanın en sıcak noktası
Okeye dördüncülerin ve nikâha beşincilerin masası
Zuhur eden zehirler ve zamazingolar
Melekler, şeytanlar ve boş gelip boş gidenler
Ay ışığının sefası mı yoksa cefası mı?
Oysa herkes dolandırır sevdiğini
Bazı kabuslar uyandığınızda başlar
Eyşan'lar ölmez şekil değiştirir
Bayan Mokoko ve şeytani ikizi
İçeride yatanlar ve ayakta uyuyanlar
Lara'nın günahkar vedası
Atla aşağı Rapunzel, takla da at
Sahtelerin ardındaki gerçekler
Altın kafesteki materyalist bülbül
Salata, Brütüs ve meyve bıçağı
Ölümcül oyunlar ve ölümlü oyuncaklar
Solucan sarrafı Berkecan'ların deforme soyu
Dost bildiğin tostlar bol kaşarlı çıkarlar
3》Tanrının evine bekçidir dolandırıcılar
Küçük insanlar ve büyük aksaklıklar
Vadeli sırların son taksitleri
Tehlike göbek adımız değil alın yazımızdı
İntikam müessesenin ikramıdır
Sır perdesi belki de betona bakan camdadır

Aç kurtlar sofrasına bırakılan kuzu şiş

1K 157 97
By sayonararara

Lütfen daha fazla yorum yapın. Sevdiyseniz bölümü beğenin. Sizden bir geri dönüş alamazsam kendimi geliştiremem, ne düşündüğünüzü bilemem ve hevesimi de sürdüremem.

##

Boynuma bıçak dayayanı da sayarsak çevremizi 6 maskeli haydut sarmış gibi görünüyordu. Sadece 2 metre uzağımda olan Linda hanımın çevresini kuzu bulan kurtlar gibi sarmışlardı üstelik. Nereden geldiğini anlamadığım arkamda durup boğazıma bıçak dayayan haydutun arkamdaki varlığı ise neredeyse benim de hilâl taktiği ile sarılmayı dilememe neden oluyordu. Yahu sen benim arkama ne zaman geçtin ya? Üstelik bekar bir kadınla tanışmanın en kaba yolu bu olmalıydı. Merhaba, nasılsına ne olmuştu? Ne zaman nezaket kurallarını bırakıp adice insanlara arkasından yaklaşmaya başlamıştık? Arkamdaki haydut! Evet sen, seni kınıyorum! Lütfen gidip şansınızı tekrar denemeyiniz.

Arkamdaki haydutun sıcak nefesini ensemde hissediyordum. Şu an ciddi ciddi boğazıma bıçak dayayan biri var yani öyle mi? Kabullenmekte sorun yaşadığımdan korkmaya başlayamamıştım bile.

"Çantaları bana ver." Bunu diyen karşımdaki hayduttu. O kadar büyük bir haydut bolluğundaydık ki hepsine konuşma sırası gelmiyor gibi duruyordu. Belki de birazdan parmak kaldırarak sırayla konuşmalarını isterdim. Bir karşımdaki hayduta bir de omzumdaki pembe çantaya baktım.

"Emin misin? Pembe senin rengin değil gibi. Üstelik o ayakkabı ile bu çanta mı yani? Ciddi olamazsın." Yavaş yavaş olayın ciddiyetini fark etmiş olmalıyım ki sesli bir şekilde saçmalamaya başlamıştım. Çünkü ben en çok ciddi ortamlarda saçmalardım.

Linda Hanım dahil ortamdaki herkes 'Bunu gerçekten söyledi mi?' gibi bir yüz ifadesi ile bana bakıyordu.

"Sana şaka yapıyoruz gibi mi duruyor? Yoksa intihara meyilli misin?" Güzel soruydu. İkincisi yarı yarıya doğru bir varsayımdı üstelik.

"Neden sinirlendin ya? Pembenin kombinine uymayacağını duyduğun için olabilir mi? Tamam pembe senin rengin değil ama eminim yeşil açar seni üzülme sakın." Önümdeki haydut alayla yüzüme baktı.

"Zaman kazanmaya çalışıyor gibisin. Kazanacağın tek şey ölümünü 5 dakika geciktirmek olacak bu gidişle. Hâlâ nazikken dediğimi yapsan iyi olur. Seni bir kere daha uyarmayacağım." Beni zaten hiç uyardığını hatırlamıyordum. Bahsettiği uyarma boğazıma bıçak dayamaları değilse tabii.

"Ama Josef-" Durdum. Karşımda gaspçılar vardı üstelik planlarında beni öldürmek de olabilirdi. Bu insanların hasta Josef hikayemden etkileneceğini sanmıyordum. Gözlerim çevresi haydutlara sarılmış olan Linda Hanım'a değdi. Bana apaçık bir korkuyla bakıyordu. Hatta korkudan dizleri de titriyordu. Eğer şu an telepati ile ne düşündüğünü anlayabiliyor olsaydım muhtemelen kafamda duyacağım şey 'Sen aptal mısın? Parayı ver de canımızı bağışlasınlar!' olurdu. Belki de gerçekten telepattım çünkü duyduğumu hissediyordum.

Yine de çok üzerime geliyorlardı. Daha geçen hafta kirli bir sokakta üç gorille tehdit dolu dakikalar geçirmiştim. Kendimi king kongla iletişime geçmeye çalışan sarışın aptal gibi hissetmiştim. Şimdiyse kurtlar sofrasına atılan kuzu şiş gibi hissediyordum. Nuhun gemisinde olsam hayvanlarla bu kadar münasebetim olmazdı.

Sanırım her hafta birileri tarafından tehdit edilemeden gündelik yaşamım devam edemiyordu.

"Lütfen bize zarar vermeyin." Linda Hanım benim aksime şu an tehdit edilen birinin söyleyebileceği şeyleri söylüyordu. En azından birimizin senaryoya uyması iç rahatlatıcıydı.

"Bunu arkadaşına söylemelisin. Yaşayıp yaşamayacağınız elinizdeki her şeyi vermenize bağlı." Haydutlardan biri Linda Hanım'a yönelik bana bakarak cevap verdiğinde Linda Hanım'ın bakışları da bana döndü. Arkadaş mı? Linda Hanım 30larında gösteren 40lık bir kadındı bense 20lerinde gösteren ve olgunluk olarak da 17 hissettiren bir kadındım. Bizim arkadaş olmamız imkansızdı.

"Saçmalamayı kes ve çantayı onlara ver." Bunu 'Saçmalama Bihter biz zenginiz' tonlamasıyla söylediği için elimde olmadan o dizi sahnesini kafamda canlandırmıştım bile. Kafamdaki Adnan Ziyagil sırası olmamasına rağmen 'Oğlum o senin yengen, yengen.' diye alışıldık repliğini dile getirdiğinde tam da Bihter 'Tabii siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklar-' diye başlamıştı ki...

"Oyalanma! Çantayı ver!" Kaçınılmaz sonum belki de bu çantayı vermekti ama ben şansımı sonuna kadar zorlamakta kararlıydım. Genelde böyle anlarda biri kurtarmaya gelmez miydi? Ana karakter olmadığım için mi hep böyle boktan şeyleri kendim halletmek zorundaydım?

Bu kader adil değildi. Önce nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde araba bozuluyordu sonra da yakında demelerine rağmen Allah'ın unuttuğu bir yere yürümeye başlıyordum. Ve şimdi ise haydutlar çevremizi sarmıştı.

Neden Her şey bu kadar talihsiz olmak zorundaydı? Arabacının güvenli olduğunu söylediği yöntem bu muydu yani? Ayrıca bu nasıl bir şanstı Allah aşkına! Bu haydutlar tüm gün ağaçlara saklanıp zengin ve salak olan zayıf insanların buradan geçmesini mi bekliyordu? İşleri rast gidiyor muydu yoksa siftahları biz miydik?

Kafamın içindeki Vikingler Viki burnunu kaşımaya başladı. Aniden bir farkındalık yaşadım. Gözlerimin önünde bir ampulun yandığını hissettim. Ampüllerle aram iyi olmasa da bu sefer iyi bir şeyin habercisi olabilirdi.

Kendimi Sherlock Holmes okurken, Sherlock'dan da önce davayı çözmüş, televizyonda 'Kim milyoner olmak ister' izlerken babamın bilemediği soruya doğru cevap vermiş, sınıfın en zeki çocuğunun bile bulamadığı cevabı bulmuş gibi hissediyordum.

Uzatmanın manası yok. Bir işe yarayacağına emin olmasam da lanet olası zekam sayesinde bilinmezi buldum sanırım.

Murphy kancığının oyunları olsa bile tesadüf olamayacak kadar rezalet bir durumdu. Benim için bile bu fazlaydı. Genelde talihsizlik anlayışım kafama kuş sıçmasıydı. Hangi ara o noktadan haydutlar tarafından rehin alınmaya gelmiştim? Bu yüzden tesadüf değildi. Ayrıca o adamın saçma sapan birbiriyle uyuşmayan kelimeleri bu fikrimi daha da sağlamlaştırıyordu. Güvenli ve kısa bir yol olduğunu söyleyip ısrar etmişti. Şüphelenmem için yeterliydi.

"Arabacı ile iş birliği içinde misiniz?" Durdum ve gururla birilerinin beni takdir etmesini bekledim. Birbirinin kopyası gibi görünen haydutların hepsi de aynı şaşkın ifade ile bana bakıyordu. Zekam karşısında eğilin sıradanlar!

Daha sonra önümdeki haydut kaşlarını kaldırdı.

"Vay... Tebrikler gerizekalı?" Pek de beklediğim türden bir takdir olmadığı için bozulduğumu saklayamadım. Birilerinin mükemmel çıkarım gücüm karşısında eğilmesini, hiç olmazsa alkış tutmasını bekledim. Ancak kimse bana hayran olmuş gözlerle bakmıyordu. Nasıl ya?

"Kendini lanet olası bir dedektif hikayesinde mi sanıyorsun? Bunu bilmen sadece seni öldürmem için sahip olduğum nedenlere bir yenisini ekler." Hadi ya. Sanırım ben salaktım. En sevdiğim aktivite kendi kuyumu kazmaktı. Dahilerin en büyük talihsizliği de salak olacak kadar zeki olmalarıdır.

Muhtemelen biz soyulduktan sonra arabacı gizli haydut hayatına devam edecekti. Onun bize ihanet ettiğini bildiğimiz için gidip şikayet etme ihtimalimiz vardı. Nasılsa yüzünü ve kimliğini biliyorduk. Bizi yaşatmak iyi olmazdı yani. Arabacı yakalanırdı. Ampulun iyi bir işaret olmadığını anlamalıydım. 

Ah, zeki kafam ah! Ne geliyorsa başıma bu sivri zekâmdan geliyordu. Mesela hırsızların çok zeki olduğunu söyleyemezdim. Süper-kahraman filmlerindeki gibi küçük bir maskeyle kimliklerini gizlediklerini mi sanıyorlardı? İstemeyeceğim kadar zeki olduğum için, bende o aptal halkın kör gözleri yoktu. Tekrar karşıma çıksalar bir güzel tanırdım. Belki de tekrar karşıma çıkmayacaklarına emindiler.

Linda Hanım bana tarif edemeyeceğim duygularla bakarken ortamdaki havanın da ağırlaştığını hissettim.

"Bence bu olanları unutalım. Herkes kendi yoluna gitsin." Amaçsız isteğim tabii ki de ilgilerini çekmedi. Sadece ağızlarını kapatarak gizlendiklerini sanan bir haydut çetesi için kendilerine fazla güveniyorlardı. Bu yüzden tekrar şansımı denedim.

"Bence öldürmeniz için yeterli bir sebep değil. Hem her yer kan olur falan, çok dağınık iş. Kendinizi yormayın diye diyorum." Meslektaştık sonuçta. Hırsızın hırsızdan başka dostu olmazdı. Biz birbirimize sahip çıkmayacaksak kim çıkacaktı? Ah evet, sonraki cümlelerim bunlar olabilirdi. Mitinge çıkacak olan siyasi lider gibi birazdan söyleyeceğim yalanlara hazırlanırken haydutlardan biri konuştu.

"Buna biz karar veririz." Hayır İmam Hatipi bırakıp güzel sanatlara da geçmemiştim. Başıma gelen musibetlerin aklımın eremeyeceği ilahi bir güç tarafından olduğuna inanmam için bir sebebim yoktu.

"Canının yanmasını istemiyorsan çantaları ver." Hadi ama! Tanrı, İsa, Buda, Allah, Zeus, Kibele, Ra! Burada hanginiz varsa biriniz yardım etsin artık!

"Tanrı aşkına ver artık!" Linda Hanım da titreyen sesinden beklenmeyen bir güçle bağırdığında ağzından çıkan tükürükler hemen önündeki haydutun yüzüne sıçradı. Haydut yüzünü buruşturarak koluyla tükürükleri temizlemeye çalıştı. Boynumdaki bıçağın soğuk baskısı izin verseydi içinde bulunduğumuz durumu unutup buna gülebilirdim. Şu an bıçak bunu mümkün kılmıyordu. Yine de buradan sağ çıkarsam doya doya güleceğimi aklımın bir köşesine yazdım.

Düşüncelerime son veren şey neyse ki gövdemden ayrılan kafam olmadı. Bunun sebebi yüzündeki tükürüğü temizlemekle uğraşan adamın okla vurulmasıydı.

Bu yoksa göklerin yardımı mıydı? Çeşitli sıvılarımızı bıraktığımız adam eleniyorsa belki de benim de altıma işeyerek arkamdaki adamı etkisiz hale getirmem gerekiyordu.

Aniden gelen bu saldırıyı kimse beklemiyor olacak ki herkes anında çevresine bakınmaya başladı. Benim gözlerim de 'Kahramanımmm' diyerek boynuna atlayabileceğim yakışıklı bir erkeği arıyordu. Buralarda bir yerlerde olmalıydı. Klişeler yanılmazdı.

Sanki okun suçlusu benmişim gibi arkamdaki haydut bıçağı daha da bastırdı.

"Kim var orda! Yaklaşırsan kadın ölür!" Biz kadınlar neden hep ölüyorduk ya?

"Ne yapıyorsun be! Manyak mısın? Benim ne suçum var?" Sinirle hayduta bağırsam da yersiz agresifliğimin cezasını bir güzel çektim. Sen kimin köprüsünde kime dayılanıyorsun mesajını fiilen aldım.

"Kes sesini!" Bıçağı daha da boynuma bastırdığında ince bir şerit halinde kanın boynumdan gerdanıma aktığını hissettim. Yuh! Ben cidden ölebilirim!

İstemsiz gözlerim yaşlarla dolduğunda şu saatten sonra yalvarsalar konuşmayacağıma emin olmuştum. Kâğıt kesiğine bile ağlardım ben. Bıçak kesiğinde ölsem abartı olmazdı. Annem görse buna mı öldün derdi muhtemelen. Belki de ikinci ölümüm olduğu için bunu görmezden gelirdi. Annemin şu an ne tepki vereceğini düşünemeyeceğim kadar canım yandığı için düşüncelerimin sonradan toplandığı tek bir odak noktası vardı. Acı. Sonradan çok fena kendini belli eden bir acı...

Ben vücuduma giren metallerin soğukluğuna alıştığımı sanıyordum. En azından acısına alışmış olmalıydım. Hiç de öyle görünmüyordu ama... Bu acıya tanıdık değildim. Boğazım acıyordu. Boğazım yanıyordu. Gerçek anlamda bir acı hissediyordum. Tek düşünebildiğim bu acıyı uzaklaştırmaktı. 'Hadi, bir şekilde geçsin' diye kıvranıyordum içimde. Lütfen bu acı geçsin. Lütfen.

Konuşmaya korkuyordum ama muhtemelen yapacak cesaretim olsa 'Ne olur bastırma tamam sustum.' diye ağlardım. Konuşursam belki de daha fazla acırdı. Daha fazla acımaması için nefes almayı bile keserdim, korkudan yutkunmayı keseli zaten çok olmuştu.

"Ortaya çık!" Haydut tekrar bağırdı. Linda Hanım ağlıyordu. Aslında ben de ağlamak istiyordum ama sadece dolan gözlerimle kılımı bile kıpırdatmadan bekliyordum. Ağlamaya bile cesaretim yoktu şu an. Ağlarsam yanlışlıkla hareket edip boğazımın daha da kesilmesine sebep olabilirdim. Milim kıpırdarsam diye burnumu bile çekmiyordum, aksın gitsindi. Belki sümüğüm bulaşınca arkamdaki adam da etkisiz hale gelirdi.

Benim sümüğüm akmadı ama arkamdaki adam gerçekten de etkisiz hale geldi. Ne olduğunu anlayamadan arkamdaki varlığın baskısı silindiğinde boğazımdaki bıçak da yere düşmüştü.

Ellerim anında boğazıma giderken çaresizce yaraya dokundum. Bastırmaya bile korkuyordum ama canım acıdıkça bastırasım geliyordu. Açık yaraya dokunmamam gerektiğini biliyordum ama elimde de değildi. İlkel bir dürtüyle ellerim acıyan yere gitmişti sadece. Bir an için gerçekten öleceğimi hissetmiştim. Kafamdaki 'ölmek istemiyorum' çığlıkları ise durumu iyi hale getirmemişti.

Ellerim boğazımda kafamı oynatmamaya çalışarak arkama döndüğümde haydutu kafasından bir okla vurulmuş, yerde yatar halde buldum. Farkında olmadan üzerine işemiş bile olabileceğimden hızlıca vücudunda göz gezdirdim ama bir ıslaklık yoktu.

Çevredeki haydutların hareketlendiğini fark ettiğimde can havliyle yerdeki bıçağa atladım. O an için yerdeki bıçağı öncelikler listemde birinci sıraya yerleştirdiğimden boğazımı bile unutmuştum. Elime aldığım bıçakla hızla doğrulup kendimi korumak adına tetikte kalarak çevreye bakındım. Haydutlar rehineyi kaçırmamak için tekrar bana yani rehineye gelebilirlerdi. Aslında şu an Linda Hanım daha iyi bir rehine olurdu ama ihtimallere güvenmiyordum artık. Elimdeki az önce boğazımı kesen bıçak bir şekilde bana güven veriyordu.

Gözlerim bana en yakın olan hayduttayken elimdeki bıçakla sırtım bir gövdeye çarpana kadar yavaşça geri yürümeye devam ettim.

Ne?

###

Continue Reading

You'll Also Like

192K 8K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
23.8M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
19.8K 2.1K 19
Vampirler ve cadılar yüzyıllardır birbirinden nefret eder ve birbirlerine yaklaşmazlardı İki kişi bu geleneği bozana kadar #Elf 1🥇2024:04:26 #Vampir...
11.2K 861 12
Jungkook'dan hamile olan omega Taehyung ve bebeği de Taehyung'u da istemeyen alfa Jungkook.