Geçikmeler için üzgünüm. Bazen müsait olamıyorum ve bu yazmamı engelliyor. Bazen ise kafamı bir türlü odaklayıp yazamıyorum.
Anlayışınız ve beklediğiniz için çok teşekkür ederim. Sözü fazla uzatmıyorum...
İyi okumalar o zaman canlar....
...
"Gelde dokunma ateşe." diye söylenen adamın yüzüne anlamayan gözlerle baktı. O ela gözlerde tutku vardı.
Ne ateşi? Ne barutu?
Ne oluyor ya burada?
"Se sen ne diyorsun be ben birşey anlamadım." derken yoğun heyecanla kekeleyerek konuşmuştu Nare.
Efkan ses etmeden gözlerini alnını dayadığı mavi gözlerden çekmedi. Dudakları o dudaklara dokunmak için kıvranıyordu.
Efkan daha fazla bu isteğe karşı koyamadan yavaşça değdirdi soğuk dudaklarını sıcak dudaklara.
Özlediği dudakları yavaş ve derinden öperken aralanan dudaklardan girdi dili.
Efkan adeta dili ile Nare'nin ağzını bir kez daha keşfe çıkmıştı. Bu tadı o kadar benimsemişti ki. Başka birini öpmek dahi istemiyordu.
Bu yaşadıkları ikisini de bu dünyadan başka bir dünyaya götürmüştü. Taki ortamda duyulan gereksiz bir sese kadar.
"Ohaa..."
Ve bu güzel anın içine etmeyi başaran bir adet Kaan.
Nare ve Efkan birbirlerinden hızla ayrılırken her ikiside dudaklarını yalamıştı.
"Ne var Kaan?" dedi Efkan bozulan anı yüzünden sertçe çıkışmaktan geri kalmamıştı.
Nare ise bu ortamdan yavaşça sıfışmıştı. Kimseye fark ettirmediğini sansa da iki adamda farkındaydı aslında.
"Ne mi var?" dediğinde kaçan kızın arkasından birkaç saniye baktı "az önce kimseye görünmeden kaçtığını sanan kıza bademcik ameliyatı yapmıyorsan? Sen ve o -" diye dalga geçtiğinde Kaan imalı imalı bakıp kafasınıda haylaz çocuklar gibi sallamıştı. Huysuzca eve giren kızın arkasından baktı Efkan.
"Kaşınma Kaan!!" diye söylendi.
Kaan omuz silktiğinde arkadaşının bu ıslak halini çözmeye çalışıyordu bir taraftan.
"Yuh a... koyum!" diyerek gördüğü manzara ile ağzı açık kalmıştı. "O senin en sevdiğin araban mı ben mi yanlış görüyorum." araba o güzelim halinden bir hayli uzak ve kirli dururken çizilen resimlerin çoğu silinmiş ve dağılmıştı.
"Doğru görüyorsun. Maalesef." diye karşılık verirken arabaya bakmadı Efkan. İçi gidiyordu. Ama Nare'yede bir türlü kızamamıştı. Kıyamamıştı daha doğrusu.
"Kim yaptı ona bunu?" diye sorduğunda aslında cevabı çok iyi biliyordu.
Nare
"Maya ve Nare."
Efkan'ın sözleri ile kaşlarını önce çattı. Daha sonra kaşları havaya kalkarken arabanın bu haline de acımadan edememişti.
Sonra her zamanki alaycı bir ifade ile baktı.
"Sende ağzını yiyerek Nare'yi mi cezalandırıyordun?" göz kırpmayı ve imalı imalı bakmayı da ihmal etmemişti.
"Kaan!!" diyerek öfke ile soluyan adama karşı ellerini kaldırdı.
"Tamam tamam bademcik ameliyatıydı o. Son karar."
"Kaan sana öyle bir bademcik ameliyatı yaparım ki -"
"Sinirlenme damat bey. Yarın düğününüz olacak. Sonra küçük Efkan strese falan girer."
"Lan!! Şimdi küçük Efkan ile seni bir-"
"Aaa çok ayıp ama aşkım. Ben kadınlardan hoşlanıyorum."
"Siktir git lan!" Diyerek Kaan'ın üzerine yürüdüğünde Kaan gülerek içeriye kaçmıştı. Daha fazla kızdırmak Efkan'ı ölümü demek olurdu.
Kafasını iki yana sallayarak söylendi Efkan.
"Allah'ım ne yaşıyorum ben şuan? Akıllısı beni bulmaz delisi yanımdan ayrılmaz. " o sırada gözü arabasına çarptı. "Sikiyim ama böyle işi! Ah Nare ah."
Bir kendi üzerindeki ıslaklığa bir arabasının haline baktı. Bunu başka biri yapsa şuanda ölü olabilirdi. Ama Nare'ye bir türlü kıyamıyordu.
"Kıyamıyorum ki anasını satayım. Olmayacak duaya amin diyorum."
"Oğuz!" diye seslendi oda eve doğru ilerlerken.
"Efendim abi."
"Yıka şu arabayı koçum. Gözüm görmesin."
"Tamam abi."
Oğuz arabaya ilerlediğinde kaşlarını kaldırdı.
"Eee yuh ama. Kim yaptı sana bunu?." diye söylenirken Nare ve Maya'nın elinde boyalarla bu tarafa geldiği aklına geldiğinde dudaklarını büktü.
"Efkan abi cidden abayı yakmış bu kıza." derken eline bezi almıştı.
....
İçeriye giren Nare odasına çıktığında odasında duran büyük kutu ile kaşları çatıldı. Yanında küçük bir kutu da vardı. Ve birde daha küçük bir kutu daha.
Yatağa doğru ilerlediğinde en küçük kutunun içinde bir telefon olduğunu görmüştü.
Telefon kutusunu eline aldığında yeni bir telefon onu oldukça heyecanlandırmıştı.
Telefonu açtığında direkt açılmış ve ekranda kendinin resmini görmüştü.
Resmi incelediğinde yapay göletin yanında elinde bir sigara ve dalgın gözlerle gölette ki balıklara bakarken çekilmiş bir fotoğrafını gördü. Ne zamana ait olduğunu düşündü. Kaşları çatılırken Efkan ile öpüştüğü güne ait olduğu gelmişti aklına. Tamam daha doğrusu kendisi Efkan'nı öpmüş ve sonrada ona tokat atmıştı.
Yüzünde bir gülümseme oluşurken aynada kendi ile göz göze geldi. Titreyen eli dudaklarına gittiğinde bir daha öpmek istedi o dudakları arsızca. Oysa ki öpüşeli daha beş dakika olmamıştı bile. Kalbi gümbür gümbür atıyor elleri titriyordu. Daha önce kimseye karşı böyle hissetmemişti. ne olduğunu sorguladı kendine. Çıkan cevabı asla düşünmek ve doğrulamak istemediğinden gözlerini aynada ki yansımasından kaçırıp hızla elindeki telefona baktı.
Telefondan bakışlarını ayırıp yanında ki büyük kutuya çevirdi. Telefonu yatağın kenarına bırakıp yavaş hareketlerle kutunun kapağını açtığında gördüğü şeyle gözleri kocaman açılmıştı.
Ellerinin neden tekrar titrediğini anlamadan yavaşça kutunun içindeki gelinliğinde dolaştırdı.
Gelinliği kutudan çıkarıp baktı. Efkan'ın bu kadar ince düşünen bir adam olması kendisini şaşırtmıştı.
Gelinliğin derin göğüs dekoltesine hayranlıkla baktı. Ön kısmında kelebek desenli tüller ve onu tamamlayan ince zarif taşlar bulunuyordu. Gelinliği kutusundan çıkarıp hızla dolabın üzerinde bulunan boy aynasına ilerledi. Gelinliğin tülden oluşan arka dekoltesini gördüğünde gözleri ışıldamıştı. Onun için sırt dekoltesi vazgeçilmezdi.
Evet rahatlığından ödün vermeyen bir kızdı ama bu gelinliği kesinlikle beğenmişti. Kolları tülden oluşuyor ve orada da aynı ön kısmında bulunan kelebek detayından vardı. Belini kavrayarak aşağıya iniyor ve tahminen dizini bir karış altından tekrar açılıyordu. Balık model bu gelinliğin uçlarında yine kelebek detayı vardı.
Aynada kendini süzdüğü esnada kapı tıklatıldı. Nare aynada kendini seyrederken içeriye girenlere bakmamıştı bile.
"Nare." Diyen Maya'nın sesi ile ona döndüğünde gözleri ışıldamıştı.
Çünkü kendi gelinliğin tıpa tıp aynısının küçük boyu da Maya'nın üzerinde idi. Ama onun gelinği kabarıktı.
"Maya sen çok güzel olmuşsun." diyerek ona doğru döndü.
Maya kafasını dikleştirip saçlarını arkaya atarken Nare kendine benzeyen kıza hayran kaldı. Doğursa bu kadar benzemezdi.
Aklına gelen şey ile hülyalara dalamıştı. Efkan ile kendi çocuğu. Düşüncesi bile nefesini kesmişti.
Birden bire çalan şarkı ile önce hayali kayboldu sonra yerinde sıçrayıp hayal dünyasından çıktı.
Kınayı getir aney
Kınayı getir aney
Parmağın batır aney
Parmağın batır aney
Elinde kırmızı tüllerle süslü içinde kına ile içeri girerken o meşhur türküyü söyleyen Emel'den başkası değildi.
Arkasında ise Esma teyze, Emel'i yönlendirirken kendiside elinde kırmızı pullu bir tül getiriyordu. Şaşkınlıkla onlara bakarken başına örtülmüştür bile kırmızı tül. Esma hanımın yönlendirmesi ile kendisini otururken bulmuş ve önde Maya arkada Emel ve onu yönlendiren Esma hanımın etrafında dönemesini izlemişti.
Olanları şaşkınlık ile izleyen iki çift göz daha vardı Efkan ve Kaan gelen sesler ile odanın kapısına gelmişlerdi.
Emel yanık sesi ile hala türküyü söylüyordu.
Bu gece misafirem
Bu gece misafirem
Koynunda yatır aney
Koynunda yatır aney
Bu gece misafirem
Bu gece misafirem
Koynunda yatır aney
Koynunda yatır aney
Emel son nakaratı söylerken Efkan ve Nare'nin gözleri birleşmişti.
Nare'nin boncuk boncuk yaşlı gözleri Efkan'ın yüreğine dokunmuştu birkez daha.
Türkü bittiğinde Esma hanım da Nare'nin eline küçük bir yuvarlak kına yakmıştı. Diğer eline ise E harfi yapmıştı. Nare bunu fark etmemişti bile.
"Bende kına isterim." diyen küçük Maya'ya da güzelce kınasını yakıp elini bağlamıştı.
Çalan oyun havası ile herkes oynarken Efkan ve Kaan ikilisi onları seyretmişti.
....
Nare yerinden yorgunluk ile kalkarken elini gözlerini oluşturmak için yüzüne koydu. Kınaları yıkamadığı aklına geldiğinde oflayarak ve zorlukla tek gözünü açıp ellerine baktı. Üzerindeki bezleri çekti. Önce küçük bir yuvarlakla karşılaştığında gülümsedi. Böyle bir şeyi asla ama asla beklemiyordu.
Diğer elindeki kınaya baktığında zorla açılmayan gözleri hızla açılmıştı.
"Esma Sultan!!" diye inlerken E harfine öylece baka kalmıştı.
Hızla yataktan kalkıp lavaboya koşarken kalbinin atışlarının hızlandığını sadece yaşadığı şoka vermek istedi.
Kınayı tıkladığında elinde kalan koyu kırmızılık geçmemişti. Daha önce kına takmadığı için ne olduğunu tam bilmiyordu.
Ve şuanda bu kırmızılığı da geçeceğine inancı kalmamıştı. Pes ederek elini yüzünü yıkadıktan sonra üzerindeki kısa geceliği çıkartmaya üşendiği için sabahlığını giymişti. Saçlarını hafif düzeltip odadan ayrıldı.
Merdivenlerden inip kahvaltı masasına yöneldiği de Efkan en baş köşede yerini almış Emel sağ tarafında oturuyor ve onun yanında Maya vardı.
Kendiside Efkan'ın soluna oturduğunda sade bir şekilde "Günaydın" demişti.
Efkan ve Nare ikilisi göz göze geldiğinde yutkunmuşlardı. Bugün ikisinde dönüm noktasıydı.
......