DİLVAN

By helin_q

3.9M 190K 197K

Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin g... More

Tanıtım
B-1 GELİN
B-2 İSTANBUL
B-3 AVİN MİRŞAD
B-4 MECBUR OLAN SENSİN
B-5 ÖFKE
B-6 DEĞİŞMEYEN ŞEYLER
B-7 SEVİLMEMİŞSİN
B-8 SON İKAZ
B-9 OKUL
B-10 OKUYAMAZ
B-11 KISKANÇLIK
B-12 SENİ İSTİYORUM
B-13 HESAP
B-14 BEN KÖTÜ BİRİ DEĞİLİM
B-15 BENİM KARIM
B-16 MEM ARARAT
B-17 BEKLENMEYEN MİSAFİR
B-18 LEVLA
B-19 HAYAL KIRIKLIĞI
B-20 SİLAH
B-21 HASTANE
B-22 MİSAFİR
B-23 PİŞMANLIK
B-24 ÖZGÜRSÜN AVİN
B-25 KARAKOL
B- 26 BERAV
B-27 Düğün
B-28 KARGAŞA
B-29 SANA İNANIYORUM
B-31 GERÇEK
B-32 KAYBETME
B-33 ÖLÜMÜN KIYISI
B-34 GEÇMİŞ OLSUN
B-35 SİYABEND & ZANA
B-36 HATA
B-37 YÜZLEŞME
B-38 KUSURLU
B-39 VAZGEÇMEM
B-40 GÜVERCİN
B-41 YENİ HAYATLAR
B-42 ÖLÜM GİBİ
B- 43 YILLAR SONRA
B-44 RONAV MİRŞAD
B-45 DAVET
B-46 GEÇMİŞ
B-47 HÜKÜM
B-48 İLK ADIM
B- 49 YENİ BAŞLANGIÇ
B-50 BEKLENEN MUTLULUK
B- 51 DÜĞÜN
B-52 YENİDEN
B-53 BERDEL VE KARAR
B-54 MUCİZE
B- 55 FİNAL
🍃Özel Bölüm🍃

B-30 MEZUNİYET

94.5K 3.9K 4.6K
By helin_q

Hello aşkolar🌸

Öncelikle arkadaşlar ben Türkiye de yaşamıyorum ve Türkiye deki eğim sistemi hakkında pek bir bilgim yok muhakkak yanlışlarım olmuştur araştırdım öğrendiğim kadarıyla yazdım eğer yanlışsa ve doğrusunu bile varsa bana yazsın ben yanlışları düzeltirim.

Bölümün geç gelmesi benim hatam değil okuyup oy vermeyenlerin hatası. 13K okunma olan bölüm 1,6K oy iki hafta içinde aşıldı.

Wattpad hesabımı takip ederseniz sevinirim etmeseniz siz bilirsiniz zorlamıyorum🤣 - @helin_q

TikTok hesabım- helin_q6

SINIR - 1,75K = 4K yorum.


Bütün kötülüklere ve engellere rağmen dimdik ayakta duracak sonunda kazanan ise o olacaktı..

Avin bugüne kadar verdiği hiçbir karardan pişman olmadı. Bugünde vereceği karardan pişman olup olmayacağı ise meçhuldü...

Mantığı ne kadar Marandan uzakta durmasını söylese de kalbi Marandan yanaydı ve insan çoğu zaman mantığıyla değil kalbiyle hareket ederdi...

Avin yavaşça çekilerek Maran'ın kahve rengi gözlerine beni pişman etme der gibi baktı..

"Sana o lanet olası şanstan veriyorum ama tek bir yanlışına değil yüzüme seni sesime hasret bırakırım."

Maran'ın dudakları iki yana kıvrıldı. Gözlerinin içi sevinçle parladı. Beklediği o an gelmişti şu saatten sonra her şey çok farklı olacaktı...

Bu şans ikisine de iyi gelecekti adam bunun için elinden geleni yapacaktı....

Maran ellerini havaya kaldırıp yavaşça Avinin yüzünü avuçlarına aldı. Gözlerini bir an olsun ayırmadı Avinin gözlerinden..

"Sana söz veriyorum her şey çok güzel olacak." Dudaklarını yavaşça karısının alnına bastırdı. Avin verdiği kararın ne kadar doğru olduğunu bilmiyordu.

Belki bu kararı verdiği için pişman olacaktı ama bugun böyle olmasını istiyordu. Bugun o şansı Maran'a verecekti... Artık savaşmaktan yorulmuştu mutlu olmaya ihtiyacı vardı....

"Lütfen beni pişman etme zaten yaralı bir kalbim var sende paramparça etme." Fısıltılı sesi Maran'ın kulaklarına dolduğunda genç adam emin şekilde başını hareket ettirdi iki yana...

Bundan sonra güzel olan ne varsa ikisinin olacaktı. Maran kalbinin yenildiği kadını hiçbir zaman bırakmayacak onu en güzel şekilde kırmadan incitmeden sevecekti... Yaralarını saracak yüzünü hep güldürecekti...

"Sana söz veriyorum." Avin hem şaşkınlıktan hemde heyacandan dudaklarını ısırdı. Yanakları hafif kızardı Maran'a belli etmemeye çalışsa da genç adam bunu fark etmiş olacakki yüzünde çarpık bir gülümseme vardı...

Avin kendine gelerek boğazını temizledi daha fazla duvar ve Maran arasında kalırsa yanlış şeyler olabilirdi ve bence şu an buna hiç gerek yoktu Maranla duvar arasında sıyrılıp yavaşça yatağa doğru ilerledi.

"Bugun." diye söze girdiğinde Maran bedenini karısına çevirdi. "Semihayı gördüm." Yüz ifadesi değişince Maran o an gelecek konuşmayı anladı. "Simar yine vurmuş."

Maran bıkkınca nefes vererek üzerindeki ceketi çıkardı. Şaşırmış mıydı hayır kaç defa bu evliliğin bitmesi gerektiği yaşlılara söylemiş ancak onlar bizde boşanma yoktur diyerek her seferinde olayın üzerini kapatmışlardı.

Bir kadının hayatı bu kadar basit olmamalıydı bir erkek her seferinde şiddette baş vurmamalıydı... Adamlık bu değildi.

Adamlık kadına saygı duymaktı keşke bilmeyenler bunu öğrenseydi...

"Bu evliliğin bitmesini çok istedim ama iki tarafın ailesi de araya girince pek bir şey yapamadım babamda onlardan yana durunca." Kendini suçlu hissetmişti. Maran ağaydı bu duruma dur demesi lazımdı ama Nadir ağa güçlü bir şekilde karşısında durunca Maranında eli kolu bağlanıyordu...

İki ailede gerçeği bilemelerine rağmen çocuklarının hayatından çok elalem ne der derdine düşüyordu..

Boşanmak hiçbir dilde ayıp değildir...

Kimse istemediği bir evliliği yürütmek zorunda değil kimse şiddet gördüğü bir adam sırf çocukları var diye devam etmek zorunda değil..

Hiçbir çocuk şiddettin olduğu bir ortamda büyümemeli...

"Konuşmaya çalıştım ama acelesi vardı geçti gitti." Elbise dolaba ilerlediğinde Maran üzerindeki gömleği çıkarıyordu bir yandan da karısıyla konuşuyordu..

"O zaman şöyle yaparsın avukat olacaksın ya adaletle kurtarırsın." Avin gülerek başını olumsuzca salladı. Adalet diyince ciddi duramıyordu.

"Niye güldün?" Kaşlarını çatmış sorgulayan bakışlarını Avine dikmişti.

"Adalet ne yeniliyor mu?" Maran'ın anlamsız ifadesi büyüdü. Şu an tam olarak ne dediğini anlamış değildi.

"Anlamadım?" Avin kehribar gözlerini Maran'a çevirdi.

"Koca harflerle adalet mülkün temelidir yazılıyor ama dönüp bakıyorum koca ülke de adalet diye bir şey yok." Tek kaşını kaldırdı merakla. "Var mı?" Diye sordu. Varsa bile kendisi de bilmiyordu..

Maran kaşlarını havalandırıp hafif şaşkın bir ifadeyle baktı bu sefer.. Avukat olmak isteyen karısından bunları duymak şaşırtmıştı adamı.

"Adalet yok mu?"

Avin dolabın kapağını kapatarak kocasına döndü yüzündeki gülümseme silindi yerine ciddi bir ifade aldı. "Adalet güçlünün yanında adalet arkası sağlam olanın yanında adalet suçludan yana." Gözlerini kısarak güçlü sesiyle devam etti.

"Sen hiç haklıdan ve ya güçsüzden yana olan adalet gördün mü Maran?" Maran cevapsız kaldı buna tam olarak nasıl bir cevap vereceğini bilemedi.

Adalet bu ülkeyi terk edeli çok olmuştu Avin bunun farkındaydı belkide adaleti kendisi sağlayacaktı... Sağlayamazsa bile en azından çabalayacaktı...

"Yolda rast gele bir kadın çevir adalet ne diye sor gülüp geçer öyle ki bu ülkede kadınların adalete olan inancı öldürdüler."

"Şimdi ben ne diyim?" Maran'ın aniden verdiği tepkiyle Avin gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Bir iki adımda Maran'ın yanına vardı tam karşısında durdu.

Başını olumsuzca salladı. "Bu söylediklerim üzerine zaten verilecek bir cevap yok Maran ağa.." Maran kaşlarını derince çattı.

Kocasına neden ağa derdi bir insan? Bilerek mi yapıyordu yoksa ciddi miydi?

Maran sadece Ağa kelimesine takıldı eskiden de çok söylüyordu Avin ama artık bu kelimeyi onun ağzından duymaktan hoşlanmıyordu.

"Biz hazır bir şeylere başladık ya sen şu ağa demeyi bırak bence insan kocasına ağa der mi?" Ayıplayan bakışlar atmasıyla Avin alt dudağını sarkıttı.

Adı gibi emindi Maran'ın bunu diyeceğine ifadesini toparlayıp hafif bir tebessüm kondurdu çehresine..

Maran'a takılmadan geri durmadı yine.. "Olur ağam zamanla onu da bırakırız." Dalgaya aldığını o kadar belli ediyordu ki bazen bilerek Maranı sinir etmek hoşuna gidiyordu..

"Lan var ya sen çok değişiksin ha beni ciddiye alman gereken yerlerde almıyorsun ciddiye almaman gereken yerde alıyorsun." Avin sırtını Maran'a döndüğü anda odanın içini dolduracak bir kahkaha patlattı.

Maran gözlerini devirdi keskin bir nefes verdi bu kadından çekeceği vardı. Asla ciddi olamıyordu ciddiye de almıyordu bir şeylere hazır başlamışken Avinin bu huyunu da düzeltmesi lazımdı.

"Allah'ına şu an ne dedim de gülüyorsun?" Hayır komik bir şey varda kendisi de gülecekti. Gülmekten göz yaşları gelen Avin gözlerini silerek Maran'a döndü ilk defa bu kadar çok gülmüştü..

Daha çok Maran'ın o cümleleri kurarkenki mimikleri ve ses tonu Avine komik gelmişti..

"Maran yarın sınav sonuçlarım gelecek uyumam lazım yarın devam edelim mi?" Maran tek kaşını sinirle kaldırdı.. Avin elindeki pijamalarıyla banyoya ilerledi. Yüzünde hala az önceki kahkahanın etkisi vardı.

"Tamam unutma yarın devam edeceğiz." Avin sert şekilde kapıyı kapattığında Maran ne oluyor dercesine baktı kafası mı güzeldi?

Bir kaç dakika sonra ikisi giyinmiş şekilde tekrar odanın içinde karşı karşıya geldi. şimdi uyuma vaktiydi ama bir sorun vardı Maran merak ettiği soruyu yöneltti.

"Yatakta uyuyacaksın demi?" Avin bakışlarını koltukla ve yatak arasında gezdirdi daha sonrada Maran'a döndü.

Az önceki itiraftan sonra aynı yatakta yatmaları gerekiyordu değil mi? Ama Avin hala emin değildi. Hoş hala tam affetmişte değildi ama bir şans vermişti..

"Aslında koltuğa da alışmıştım." Dediğinde Maran'ın ifadesi kızgın bir hal aldı. Ne demek alıştım ne yani şimdi sormasaydı Avin koltukta mı yatacaktı?

Gerçi haklıydı aylardır orda yatıyordu kim olsa alışırdı.. Ama artık Avinin yatakta yatması gerekiyordu. Maran karısının inadına gitmek yerine alttan almayı seçerek sesini biraz daha yumuşattı.

"Aynı yatakta yatmak daha güzeldir sen beni dinle biz yatakta yatalım." Sesi fazlasıyla ikna edici çıkmıştı ancak Avinde bir etki yaratır mıydı bilinmezdi..

Avin gözlerini büyüttü Maranı hiç böyle görmemişti. Gerçekten de değişiyordu bu adam..

"Diyorsun?"

Maran yüzünü Avinin yüzüne yaklaştırıp emin şekilde cevapladı.

"Diyorum!" Avin tamam dercesine başını sallayıp yatağın boş tarafına geçti. Maran'ın dudakları o şeklini aldı yüzündeki şaşkınlık büyüdü hiç bu kadar çabuk kabul edeceğini düşünmemişti Avin ilk defa şaşırtmıştı..

Maran keyifle gülerek kendi yerine uzandığında ikisi aynı anda birbirine döndü...

Uzun uzun birbirinin gözlerine baktılar. Bir zamanlar iki yabancı iken şimdi birbirine yenilen iki sevdalı olmuşlardı.

"Aklım ve kalbim arasında kaldım biri kazanacak bu savaşı."

Maran duyduğu sözler karşısında seslice yutkundu. Yüzünde korku dolu bir ifade belirdi. Durduk yere böyle bir cümle neden kurulmuştu anlam veremedi.

"Kalbin kazansın." Bunu o kadar çok istiyordu ki olması içinde çabalayacaktı. Kelimeler sessizce dudaklarından dökülürken elini yavaşça Avinin yanağına koydu. Daha yeni yeni kazanmışken kaybedemezdi.

Hiç bilmediği duyguları Avinde tatmıştı hiç bilmediği kıskançlık duygusunu Avinde fark etmişti... Aşk denilen o illetiyi iliklerine kadar hissettiren bu kadındı başka kimse değil!

"Umarım Maran." demekle yetindi Avin... bundan ileri bir cümle kurmayacaktı çünkü yarınların ne getireceğini bilmiyordu... "Uyuyalım."

Maran gözlerini kırpıştırdığında ikisi aynı anda gözlerini yumdu... Dakikalar içinde uykunun kollarına teslim oldular...

Hayat onları nereye götürür bilinmezdi ama Maran karısının bütün yaralarını saracaktı ve onu mutlu etmek için elinden gelenin en iyisini yapacaktı..

-

Sabah pencereden içeri vuran güneşle gözlerini yavaşça araladı Avin. Başını Maran'ın göğsünden kaldırarak gözlerini kapatıp açtı oldukları durumu sorgulayacağı sırada dün gece kendi isteğiyle yatakta yattığını hatırladı.

Başını yavaşça uyuyan adama çevirdi. Masum masum uyuyan kocasına kısa bir tebessüm ederek yavaşça pikenin altından çıkıp ayaklarını yataktan sarkıttı. İçi kıpır kıpırdı birazdan sınav sonuçları açıklanacaktı...

Yerinden kalkıp bir kaç esnek hareket yaparak çalışma masasına geçti. Sandalyeyi çekip yerine oturdu masanın üzerinde duran beyaz laptopu açarak bakışlarını ekranına dikti.

Gözlerini kapatıp açarak derin bir nefes alıp verdi hazır olduğunda sınav sonuçlarına bakmak için siteye giriş yaparak TC kimlik numarası ve şifresini girmeye başladı.

Heyacandan içinden kelebekler uçuşuyordu nefesini tutup sayfanın açılmasını bekledi.. Bir kaç saniye sonra açılan sayfayla laptopun kapağını hızla indirdi yarısına kadar.

Bir kaç dakika nefes egzersizi yaptı. Eğer kötü bir sonuç elde ettiyse her şey biterdi onca emek çöp olurdu burda kaybederse bir daha sınavlara girmesine asla izin vermezlerdi. Avin çok yorulmuştu bir daha bu insanlarla savaşır mıydı bilmiyordu.

"Allahım ne olur kötü bir sonuç almayayım." Dilinin ucuna gelen bütün duaları ettikten sonra kapağı yavaşça kaldırdı. Gözleri sonuçlara değdiği anda genzinden bir çığlık koptu.

"Başardım."Maran duyduğu çığlıkla yerinden sıçardı. " Odanın içini gümbür gümbür inleten çığlık adamı hem sağır etmiş hemde korkutmuştu. Avin yine kendini tutamamış deliliğini yapmıştı.

"Ne oluyor lan!" Avin elleriyle ağzını kapatmış yatakta oturur pozisyon alan kocasına bakıyordu. Heyacandan öyle bir bağırmıştı ki boğazının acıdığını hissetti.

Maran mahmur bakışlarını karısına dikmiş bir cevap bekliyordu. Sabah sabah ona bu denli yüksek bir çığlık attıracak kadar ne olmuş olabilirdi?

Avin ellerini yavaşça dudaklarından çekip büyük bir heyacanla konuşmaya başladı.

"Başardım Maran en iyi dereceyi yapmışım." Maran şimdi durumu anlamış elleriyle yüzünü ovuşturup uykunun verdiği sersemlikle yerinden kalktı.

Avinin yanına vardığında kendini hafif eğip laptopun ekranına baktı. Puan sayısı. Maran'ın kaşları havalandı şaşkınlıkla ekrana baktı.

"Sen neymişsin be." Doğrulup bakışlarını karısına çevirdi aslında bu kadar yüksek bir puan beklemiyordu."Tebrik ediyorum avukat hanım." Der demez Avin kollarını hızlıca Maran'ın boynuna sardı sıkı sıkı sarıldı. Buraya kadar gelmesinde Maranında payı vardı. ailesine karşı yanında durmuştu okuması için....

"Onlara rağmen başırdım Maran." Dudaklarından dökülen sessiz kelimeler duvarlarda can buldu Maran ellerini kaldırıp Avinin sırtına koydu sıkıca sarıldı...

"Başırdın Avin."

Avin seslice yutkundu dolan gözlerini tavana çevirdi ağlamayacaktı söz vermişti kendine, bundan sonra asla ağlamayacaktı...

Hem bugün en mutlu günüydü en iyi dereceyi yapmıştı sınavda...

Yavaşça birbirlerinden ayrıldıktan sonra ikisi de gülümsedi. Avin öyle mutluydu ki bu mutluluğu anlatacak hiçbir kelime yoktu..

Hızlı adımlarla yatağın baş ucundaki telefonunu eline aldı. Arkadaşlarını arayacaktı hoş onların şimdiye kadar kaç defa aramış olması lazımdı...

Avin Cesurun dayak yediğini henüz bilmiyordu. Öğrenirse tepki verir miydi? Bunu bir an bile olsa düşünmüştü Maran. Eğer tepki verirse kendini haksız çıkartırdı Avin. Zira o sarılma yüzünde olanlar ortadaydı...

Maran ses etmeden banyoya girdiğinde Avin telefonu kulağına koydu.. Saniyeler sonra Revşanın sevinçli sesi doldu kulaklarına..

"Başardık be kızım." Avin aynı şekilde gülümseyerek cevapladı canlı ses tonuyla..

"Başardık Revşan." İkili uzun bir süre sohbet ettikten sonra Maran'ın banyodan çıkmasıyla Avin telefonu kapatmıştı. Usulca bedenini Maran'a çevirdiğinde Maran üzerindeki tişörtü çıkarıp yatağın üzerine attı.

Avin tek gözünü kapatarak kocasının çıplak vücudunu baktı. Yanakları hafif kızarmaya başlayınca yanaklarının içini ısırdı..

Hala alışmamıştı bu duruma Maranda niye odada üzerini değiştiriyordu anlamış değildi. Kendi odası olduğu için olabilir miydi?

Maran karısını fark edince belli etmeden güldü Avinin bu halleri hoşuna gidiyordu. Beyaz gömleğini üzerini geçirdikten sonra düğmelerini iliklemeye başladı.

"Diğer gözünü de aç."

"Ne?" Gözlerini büyüterek seslice yutkundu. bakışlarını Maran'ın çıplak vücudundan alarak odanın her tarafından gezdirdi niye utanmıştı ki şimdi?

"Tek gözünle süzme diyorum iki gözünü aç diğer gözünde nasiplensin." Maran'ın dalga geçmesi üzerine Avin kocasına kızgın bir bakış atıp dolabın diğer kapağını açarak içinden kendine bir kaç parça çıkardı.

Başını yana çevirip aynanın karşısında duran kocasına baktı. "Seni süzmüyorum gözüm değdi!"Omuz silkerek arkasını dönüp havalı bir şekilde banyoya girdi. Az önce tam olarak kurduğu cümlenin farkında değildi galiba..

Maran sesini banyodaki karısına duyurmak istercesine yükseltti. "Gözün değdi demek?"

"Aaa kim öyle dedi?" Az önce kurduğu cümleyi algılayınca okkalı bir küfür savurdu kendine daha sonra sanki kendisi söylememiş gibi yaptı. "Ben öyle bir şey söylemedim Maran."

Maran kahkaha atarak başını olumsuzca iki yana salladı Avin güzel oynuyordu ama oyunculuğu Maran'a geçmiyordu. "Namık Kemal'de öyle diyordu zaten." Konuşması biter bitmez kapı açıldı Avin banyodan çıktı Maran'ın bakışları anında karısına döndü.

Baştan aşağı süzdü karısını üzerindeki buluz tam üzerine olmuştu ancak kot sanki dardı en azından Maran öyle görüyordu.

Hiç çekinmeden uzatmadan açık sözlülüğünü dile getirdi.

"Kot sanki dar olmuş sana istersen yenilerini alalım?" Sunulan teklif karşısında Avin kaşlarını çatarak üzerindeki kota baktı. hiçte dar değildi hatta tam üzerine oturuyordu Avinde bol şeyler sevmiyordu zaten..

Ellerini arka ceplerine koyup kehribar gözlerini Maran'ın kahve rengi gözlerine sabitledi yüzünde tatlı bir gülümseme mevcuttu..

"Yo bence gayet güzel tam üzerime oturmuş baksana." Ellerini ceplerinden çıkararak etrafında döndü. Maran etrafından dönen karısını izledikten sonra elini burun kemerine koyup keskin bir nefes verdi dudakları arasında...

"Nasıl ama dar şeyler bana çok yakışır." Maran tek kaşını kaldırdı kıskançlık damarı tutuştu şu an olacak şey miydi cidden?

Genç adam elini ensesine atıp tekrar Avini baştan aşağı süzdü. "Ama şimdi şey-" diyerek duraksadı yanlış bir cümle kurmak istemiyordu.

Avin durumu fark etmiş ancak Maran'a belli etmedi. "Ne Maran?" Maran dişlerini birbirine bastırıp söylemek istediği sözleri içine attı. İlk günden kıskançlığını bu kadar belli etmeyecekti.

"Boş ver hadi hazırsan inelim." Dediğinde Avin hemen aynanın karşısına geçip saçlarını taradı bir kaç takıntısını da taktıktan sonra Maran'ın yanına geçti.

"Çıkalım." Maran kapıyı açıp önden buyrun dercesine baktığında, Avin tebessüm ederek önden çıkmasıyla Maran önünde yürüyen karısını tekrar süzdü.

"Lanet olsun niye böyle dar şeyler giyiyor ki." Avin mırıldanmasını duymuş olacakki omzunun üzerinde kocasına baktı.

"Bir şey mi dedin?" Maran başını sallayıp tebessüm etti. Yok sadece biraz kıskanmış olabilirim demeyeceğine göre susmakla kaldı.

İkisi merdivenlerden inip çardağa geldiğinde bütün aile masadaki yerini almıştı. Avin Maranla günaydın diyip yerini aldığında Şahnaz hanımın sert bakışları gelinine döndü.

Sabahki çığlığın nedenini merak ediyordu bir gün gelinin bu olur olmadıklar tepkileri yüzünden kalpten gidecekti.

"Sabah yine bir çığlık koptu hayırdır gelin hanım?" Bütün bakışlar Avine döndüğünde genç kız utanarak başını eğdi. Adı kadar emindi kaynanası kesin yanlış şeyler düşünmüştü.

"Evet yenge sabah bir şey mi oldu?" Diye soran Jorinle Avin kendini topladı suratına hafif bir tebessüm kondurdu. Açıklama yapması lazımdı yoksa olay her an yanlış anlaşılabilirdi.

Zaten Şahnaz hanım Havinle yanlış anlamaya yer arıyordu..

"Sınav sonuçlarım açıklandı." Nadir ağa ve Şahnaz hanımın tuhaf bakışları Avine dönerken diğerleri gurur duyarcasına bakıyor bir yandan da tebrik ediyordu.

"Başardın sonunda." Siyabend büyük bir gururla bakıyordu yeğeninin eşine. Gerçekten sonuna kadar pes etmeden savaşması taktire şayandı Avinin bu savaşçı yanını sevmişti.

"Peki yenge mezuniyetten sonra direk avukatlığa mı giriş yapıyorsun?" Alazın sorusu üzerine Maranında bakışlarına merak yerleşti avukatlık hakkında pek bir bilgisi olmadığı için merak ediyordu Avinin bundan sonra nasıl bir adım atacağını.

"Yok bir yıl staj görmem lazım ondan sonra avukatlık yapabilirim."

Şahnaz hanım elindeki bardağı yavaşça masaya bıraktı. Okuyacağım demişti okumuştu daha ne istiyordu artık bir gelin gibi oturması gerekmiyor muydu bu konağa artık bir çocuk gelmesi lazımdı.

"Staj nedir başımıza yeni yeni icatlar çıkarıyorsun gelin okuyacağım dedin okudun madem okulun bitmiştir otur evinde!" Şahnaz hanımın soğuk sesiyle Avinin anlamsızlığa boğulan bakışları yaşlı kadına döndü.

Şahnaz hanımın zihniyeti asla değişmeyecekti buna üzülüyordu Avin.. Okulu bitti diye oturacak değildi daha yeni başlıyordu her şey..

"Staj görüp avukatlık yapacağım Şahnaz hanım." Sesinin tonuna dikkat ederek saygılı bir şekilde devam etti. "Evde gelin olurum dışarı da avukat olurum sorun etmeyin bu kadar."

Yaşlı kadının ifadesi kızgın bir hal alırken Nadir ağanın kısık gözleri Avinin üzerindeydi. Asla geri adım atmıyordu gelini kendince doğru bildiği yolda bütün engellere rağmen yürümeye devam ediyordu.

Taktir edilecek bir şeydi bence ayıplanacak değil.

"Biz sonra seninle özel bir konuşma yapalım gelin." İtiraz istenmeyen sesi güçlüydü bakışları da bir o kadar sertti.

Avin ses etmeden kahvaltısına döndüğünde bu sefer Deranın sesi yükseldi.

"Mezuniyete gideceksin değil mi?" Avinin gözleri yeşil ormana doğan güneş gibi parladı. Mezuniyeti dört gözle bekliyordu o diplomayı almayı o kepi atmayı heyacanla bekliyordu.

"Tabi ki." Samimiyetle gülümseyip kahvaltısına döndü...

Kahvaltıdan sonra erkekler işe gitmek için ayaklanırken Şahnaz hanım manalı sesiyle dudaklarını araladı.

"Gelin hanım kocanı yolcu et." Avin elindeki bardağı indirdi ağız tadıyla bir çay içecekti onu da mahvetmişti kaynanası. Ses etmeden ayaklanıp Maran'ın peşinden merdivenlerden inmeye başladı.

Siyabend ve Deran kapı önünde beklerken Maranla Avin karşı karşıya durmuş birbirine bakıyordu...

"Hayırlı işler Maran ağa." inatla ağa diyen karısına ayak uydurarak dalga geçer gibi konuştu.

"Bana ağa deme dedim Gelin hanım!" Avin gelin hanımı duymasıyla yüzünü ekşitti zaten kaynanası sürekli gelin hanım diyip sinirlerini bozuyordu Maran'ın şimdi yaptığı neydi?

"Allah aşkına gelin hanım deme günde elli defa diyor." Yüzüne ağlamaklı bir ifade yerleştirdiğinde Maran'ın iki dudağı arasında bir kahkaha koptu..

Avin bu konağa gelin olduğundan beri Şahnaz hanım bir kere bile adıyla seslenmemişti gelin hanım aşağı gelin hanım yukarı diyip duruyordu.

"O zaman ağa deme." Uyarısını yapıp ellerini pantolonun cebine koyarak bir adım öne doğru attı. Kahve rengi gözleri Avinin kehribar gözleriyle buluşunca dudakları hafif kıvrıldı...

Dudaklarını karısının anlına bastırdı. Avinin gözleri şaşkınlıkla büyüyünce bir adım geriledi avlunun ortasında Siyabend ve Deranın yanında ne yapıyordu bu adam?

"Bize bakıyorlar." Dedi utangaç bir tavırla Maran başını çevirip kapıda gülerek kendilerine bakan amcasına ve kardeşine kısık ve öfkeli gözlerle baktı.

Arabaya geçmeleri gerekirken orda durup ne bok yiyorlardı?

Maran tekrar Avine döndü. "Anlından öptüm dudaklarından değil." Dediği anda Avinin parmakları kendiliğinde dudaklarına gitti.

Çatık kaşları arasında hafif kızgın bir ifade ile Maran'ın gözlerine baktı. Bu adam hep mi böyleydi yoksa son zamanlar da mı böyle arsız olmuştu?

Aksi sesiyle karşı çıktı. "İstersen gel bir de ordan öp." Gelen teklif Maran tarafınca mükemmeldi asla geri çevirmezdi.

"Öpeyim." Maran keyifle gülüp bir adım attığında Avin gözlerini devirip kocasının kolundan tutarak kapıya çevirdi..

Allahtan Maran'a bir şans vermişti seni affettim deseydi neler olurdu düşünmek bile istemiyordu... Bu adam şimdi böyleyse ilerde nasıl olacaktı?

"Git biraz para kazan hayde iyi işler."

"Sana da hayırlı işler gelin hanım." Keyifli gülümsemesini sürdürerek çıkışa doğru yürüdü Deran ve Siyabend kapıdan çıktığında Maran ikisinin yanına vardı.

"Gerizekalılar siz sapsınız gidip arabada beklesenize ne diye izliyorsunuz bizi!" Maran arabanın kapısını açıp direksiyon başına geçerken Siyabend öne Deran ise arkada yerini aldı.

"Yakında bizde evleneceğiz inşallah." Siyabendin kendinden emin sesine karşılık Maran kaşlarını kaldırdı. İlk defa amcası evlilik konusunu açıyordu ve emin konuşuyordu.

Tam amcasına cevap vereceği sırada Deranın sorusuyla dikiz aynasından kardeşine baktı.

"Yengem seni affetti mi?" İşte sorulması gereken soru gelmişti. Henüz Maranda tam olarak affedilip affedilmediğini bilmiyordu...

Avin bir sıcak davranıyordu bir soğuk tam olarak aralarındaki şeyi çözmüş değildi...

"Bunu bende kendime soruyorum ve tam olarak cevabını alamadım alırsam ilk ikinize söylerim merak etmeyin saçınız beyazlaşmasın meraktan." Sona doğru ikisiyle dalga geçmiş ikisi de anlamıştı...

Siyabend ve Deran birbirine bakıp aynı anda söylendi.

"Biz mi meraklıyız?" Maran ikisine aldırış etmeden arabayı çalıştırdı. Bakışları yolda kulağı ise amcası ve kardeşindeydi..

"Değil misiniz lan?" İkisi aynı anda onayladı Maranı doğru söylüyordu bu ailedeki en meraklı ikilisi Siyabend ve Derandı.

"Biraz öyleyiz." Maran bilmiyordum dercesine kısa bir bakış atıp tekrar yola döndü....

-
Avin kocasını yolcu ettikten sonra çardağa çıktı kahvaltı masasına geçeceği sırada Şahnaz hanım yerinden kalkarak oturma odasına doğru ilerledi.

"Odaya gel gelin hanım." Yapmacık bir şekilde gülümsedi sesini kaynanası duymayacağı düzeyde kıstı.

"Geliyorum kaynanacığım." Jorine göz kırparak hızlı adımlarla oturma odasına ilerledi. Şahnaz hanım odaya girdiğinde bir kaç saniye sonra Avinde girdi.

"Kapıyı kapat!" Emir veren sesi bakışları kadar sertti. Artık gelin kaynana gibi oturup konuşmanın vakti gelmişte geçmişti bile... "Otur karşıma."

Avin ikiletmeden yaşlı kadının dediklerini yapıp karşısına geçip oturdu. Bakışları yaşlı kadının bakışlarıyla eşleşince içini ürperdi o kadar soğuk ve sert bakıyorduki Avin ister istemez çekiniyordu.

"Okumak istedin bize rağmen baş kaldırıp okudun, okulun bitti okuyacağını okudun artık bir gelin gibi bir kadın gibi üzerine düşenleri yapman lazım, bir başka gelinlere bakıyorum bir de sana bakıyorum aranızda dağlar kadar fark var kafanın dikine gitmeyi seviyorsun cesursun, dik başlısın daha fazla bu durumu devam ettirip ne Nadir ağayla beni yor nede Nadir ağayla Maran'ın arasını aç sen okul dedikçe Maran bizi karşısına almaya devam edecek." Rahatsız olduğu her şeyi bir bir gelinin suratına vuracaktı ki kendine gelsin.

Avin şaşkınlık içinde dinliyordu kadını şaşırmam dedikçe bu insanlar şaşırtmaya devam ediyordu. Gelinlik yap derken kast ettiği şey neydi ev işleri yemek bulaşık mı eğer buysa Avin zaten yapıyordu bunları...

"Maran babasını karşısına almaya devam ettikçe araları daha da açılacak, okudun okuyacağın kadarını artık otur evinde. Bak Havin 15 yaşında okuldan alındı kayın babam yaşından büyük gösteriyor diyerek aldı okuldan Havinde senin gibi okumadı diye kötü mü oldu yok."

Konuşurken yüzü ifadeleri değişip duruyordu. Avin ise inanmayarak bakıyordu kaynanasına...

"Öğrendiğim kadarıyla kızınızında okumakta gönlü yokmuş dedesi de bahanesi olmuş yanlış mıyım? Ayrıca Havin okumuyor evde oturuyor diye benimde aynı şeyi yapmam gerekmiyor her insan aynı değildir Şahnaz hanım." Fark etmeden sesini biraz yükseltmiş fark ettiği anda kısmıştı...

Pervasızca konuşan gelinine öfkeyle bakıyordu yaşlı kadın. Bu kız ne zaman sesini yükseltmemeyi haddini aşmamayı öğrenecekti dili pabuç gibiydi..

"Önce saygısızlık yapma gelin hanım." Kaynanasının vakur sesiyle Avin önce güldü daha sonra ciddi bir ifade takındı.

"Beni sevmeyen aileme bile saygında kusur etmedim size de etmem Şahnaz hanım." Yaşlı kadın başındaki kayan şalı düzelterek tekrar sert bakışlarını gelinine dikti.

Avin bu bakışlar altında kasılsa da belli etmedi bu kadın da bilmediği bir şey vardı. İstemeden de olsa çekiniyordu kara gözleri fazla ürkütücü bakıyordu.

"Bir sürü hatan oldu hepsini görmezden geldik son yaptığın görmezden gelinecek bir şey değildi bizi rezil ettin yine oğlum senden yana oldu bizi karşısına aldı." Avin konuların başka yere gideceğini anlayınca sorusunu yöneltti.

"Benden tam olarak ne istiyorsunuz?" Sorusunu yöneltip gelecek cevabın merakına düştü Avin. Buraya niye çağırmıştı bu kadın tam olarak istediği şey neydi.

"Avukatlık yapma konağa bir torun ver zamanı çoktan geçti yarın bir gün herkesin ağzı açılacak ve bu benim hiç hoşuma gitmeyecek. Senden tek istediğim Mirşadlara yakışır bir gelin olman!" İlk kelimelerini bastırarak söylemişti..

Avin kucağında tuttuğu ellerini sinirden sıkmaya başladı. Bu kadının yaptığı muamele hiç doğru değildi sanki spariş veriyordu torun ver ne demekti?

Sakinliğini korumaya çalışarak dilini kuruyan dudaklarının üzerinde gezdirdi başını kaldırıp kaynanasına baktı..

"Ben sırf avukat olmak için oğ-" son anda kendini tutup dudaklarını ısırdı. Şahnaz hanımın kaşları çatılırken Avin konuyu toparlamak için dudaklarını tekrar araladı.

"Buralara gelmek için çok çabaladım bütün engellere rağmen başardım. Düştüm tekrar kalkmasını bildim savaştım ve sonunda kazandım şimdi sırf siz istiyorsunuz diye ben mesleğimi yapmaktan vazgeçmem!" Şahnaz hanım cesurca konuşan gelinine kara gözlerini kısarak öfkeyle baktı..

Az önce dediklerini ciddiye almamış gibiydi. Hala karşı durmaya hala kendi doğrularını savunmaya devam ediyordu..

"Çocuk konusuna gelirsek bu sizin isteğinize değil benim ve kocamın isteğine göre olur biz istersek çocuğumuz olur siz istiyorsunuz diye değil." Kaynanasının anlayacağı şekilde tek tek savurdu kelimeleri..

"Sen nasıl konuşuyorsun gelin!" Anında yükselen sert sesle Avin biraz daha dikleştirdi başını meydan okurcasına bakmaya devam etti Kaynanasının kara gözlerine..

"Ben doğru olanı söylüyorum Şahnaz hanım bu size yanlış gelebilir ama bu benim doğrum
ve ben doğrularımdan vazgeçmeyeceğim!" Diyerek ayaklandı. Daha fazla kalmayacaktı zira kalırsa ikisi arasında bir savaş başlardı.

"Müsaadenizle bir kaç işim vardı yapmam gereken." Kaynanasının diyeceklerini beklemeden odadan çıktı. Kapıyı kapatıp derin bir nefes verdi... Bu kadını asla anlamayacaktı....

Sanki hayat onun hayatıydı sanki her şey onun istediği gibi olmak zorundaydı...

Bir kaç derin nefes alıp vererek çardağa çıktı. Bakışları etrafında gezinirken çardağın biraz ilerisinde telefonla konuşan görümcesini görünce yanına ilerledi...

Havine yaklaştıkça kulaklarına dolan konuşmayla durmak zorunda kaldı..

"Ya valla sorma hala sevmiyorum kızı konu Şerzatta değil dik kafalı her şeyi yaparım kafasında okulu bitti şimdi bir de stajı başladı anlayacağın Ezmiracığım yengemin istekleri bitmedi." Dudakları arasında adeta zehir dökülüyordu. Avini ne kadar sevmediğini belli ediyordu her defasında..

Avin dehşetle dinledi görümcesini amacı dinlemek değildi, ama şu an görümcesi başka biriyle dedikodusunu yapıyordu. Ayıp denen bir şey vardı değil mi ama sanki Havinin bundan haberi yoktu.

"Geçen çarşıya indik kuyumcunun önünden Şerzat geçti sanki hissetmiş gibi dışarı çıktı. Hayır adamı istemiyorsan ne diye diyalog kuruyorsun Allah Şerzatın kafasına bir şey düşürsünde benim onu sevdiğimin farkına varsın."

"Ne!" Şok içinde elini dudaklarına götürdü Avin kulaklarında yankılanan son cümleyle başını hızla iki yana salladı.

Havin Şerzatı mı seviyordu? Şaka mıydı bu? Adeta kaos sebebiydi.

"Oha kıza bak ailesinin düşman bellediği adama gönül vermiş Şerzatın ne kadar şerefsiz olduğunu bile bile mi?" Sessiz adımlarla ordan uzaklaşıp yukarı odasına çıktı.

Duyacağını duymuştu daha fazla kalmasına gerek yoktu.

Odaya girdiğinde kapıyı kapatıp yatağa doğru ilerledi, üzerindeki şoku hala atamamıştı ne demekti bu görümcesi Şerzata mı aşıktı...

"Bana namustan bahseden kızın sevdiği kişiye bakın." Şaşkınlık içinde güldü. Ne büyük kaos sebebiydi hele de Şahnaz hanım bilse ortalığı yıkardı...

Şimdi şeytan diyordu git konağın ortasında bağır herkes öğrensin, ama Avin şeytana uymayacaktı. Bakalım bundan sonra Havin kendisine karşı nasıl davranacaktı eline bir koz geçmişti artık rahatlıkla Havini dize getirirdi...

Kollarını iki yana açarak kendini sırt üstü yatağın üzerine attı. Gözlerini tavana dikerek mezuniyet gününün hayalini kurdu...

-

Maran gün boyunca başını dosyalardan kaldırmamıştı. Biriken işleri sevmediği
İçin biriktiği anda hepsini o gün bir şekilde hallederdi..

Saatlerce oturduğu yerden çalışmaya devam ederken odanın kapısı çalmış, Maran başını dosyalardan almadan gel demişti.

Kapı yavaşça aralandığında Siyabend ve Deran sessizce odaya girdi .İkisi aynı sessizlikte Maran'ın karşısına geçip oturdu. Maran bir an olsun başını kaldırmamış ama kimlerin geldiğini anında anlamıştı.

"Söyleyin!" Önündeki dosyaya bir şeyler yazarken iki genç adam birbirine baktı nerden nasıl başlayacaklarını bilemiyorlardı. Ama net bir şekilde anlatıp net bir cevap almaları lazımdı.

Zamanları kısıtlıydı bu olay ne kadar çabuk çözülürse ikisi o kadar rahatlayacaktı..

"Biz seninle Zana konusunu konuşmak için geldik." Maran o an elindeki kalemi bırakıp başını kaldırdı..

"Zana?" Dedi sanki habersizmiş gibi.. Deran olayla daha çok bağlantılı olduğu için konuşmayı o yapıyordu. Siyabend ise sıra ona geldiğinde konuşacaktı..

"Ağabey şu beşik kertmesi olayını çözelim artık biliyorsun Zana da bende bu evliliği istemiyoruz sende biliyorsun amcam seviyor Zana'yı."

Maran duyduklarıyla kaşlarını uyumlu şekilde çatarken ciddiyetle kardeşini dinliyor arada bakışları amcasını buluyordu...

"Babamla konuşsan amcamla Zana'yı evlendirseler?" Maran sanki bu konuşmayı bekliyormuş gibi çok bir tepki vermedi..

"Peki Zana Siyabendi seviyor mu? Ayrıca ben nasıl bozacağım bu işi?"

Deran yerinden hafif kıpırdanarak önce amcasına baktı daha sonrada emin şekilde abisine bakıp konuştu..

"Galiba seviyor yani biz öyle anladık."

"Biz öyle anladık derken?" Deran dudağını kemirip güldü. Geçen yaptıkları saçma şeyi şu an abisine anlatmaktan utanıyordu..

"Biz abi şey yaptık Zana kardeşiyle çarşıya çıkmıştı. işte bizde gittik amacımız rahatsız etmek değildi ki zaten rahatsız olmadı. İkimizi yan yana görünce bana hiç bakmadı amcama baktı ama öyle bomboş bir ifadeyle değil böyle aşıkmış gibi baktı."

Maran'ın kaşları derince çatıldı anlamsızca baktı karşısında oturan iki salağa. Cidden böyle saçma bir şey yapmışlar mıydı ve burdan yola çıkarak mı anlamışlardı aşık olduğunu?

"Sende burdan anladın amcana aşık olduğunu müneccim misin lan sen." Aniden yükselen sesi odanın içini doldurduğunda Deran korkuyla yutkundu. "Ayrıca ne kadar salaksınız lan siz böyle saçma şeylere gerçekten gerek var mı?"

"E nasıl öğrenecektik ağabey?" Maran sabır çekti gerçekten bu ikisi normal değildi hele yan yana geldiklerine de hiç normal değillerdi.

"Siktir ya çocukça işler yapıyorsunuz." Bıkkınca nefes verip bakışlarını amcasına çevirdi. Siyabend sadece susuyor ve dinliyordu.

"Seviyor musun amca?"

Siyabend yüzüne düşen hüzünle başını aşağı yukarı hareket ettirdi. Konu sevda olunca savunmasız çaresiz bir adam oluyordu.

"Seviyorum yeğenim." Maran tamam dercesine gözlerini kırpıştırdı. Madem amcası seviyordu o zaman bu işi çözecekti.

Uzun zamandır amcasından duymak istediği kelime buydu.. Uzun zaman sonra duymakta güzeldi. Henüz hiçbir şey için geç değildi ve Maran bu durumu bir şekilde sorun çıkarmadan çözecekti...

"Tamam bir bir şekilde çözmeye çalışacağım ama zor olacak şimdiden söyliyeyim." Maran'ın sözlerinden sonra Siyabend ve Deran birbirine bakıp zaferle gülümsedi...

Bundan sonra ne olursa olsun ikisi hep yan yana olacak birbirine destek verecekti... İnanıyorlardı bununda üstesinden geleceklerdi...

Bugun biraz aksiyonlu olsada sonrasında sessiz sakin bir şekilde ilerlemişti. Akşam Maranlar eve geldiğinde yemekler yenilmiş çaylar içilip o her zamanki sıcak aile sohbetlerini etmişlerdi..

Saatin geç olmasıyla da herkes odasına çekilmiş, Avin bugun öğrendiklerini kimseye dememişti. Akşam yemeğinde Şahnaz hanım gelinine rahatsız edici bakışlar atsa da kimse nedenini sorgulamadı çünkü Şahnaz hanımın her zamanki haliydi.

Hiçbir zaman Avine gülümsememişti hep sinirli hep sertti ona karşı? ilk zamanlar herkes alışır sonradan iyi olur diye düşünmüştü ama Şahnaz hanım herkesi yanıltmıştı hala Avine karşı ilk günkü gibiydi hala soğuktu hala karşıydı..

Onu hala tam olarak kabul etmiş değildi aslında Avin onun istediği gibi olsa onun dediklerini yapsa severdi ama Avin dik başlılığını koruyordu...

Belki bugun olmasa bile ilerde severdi kim bilir...


3 Hafta sonra MEZUNİYET.

Ve nihayet o büyük gün gelmişti bütün zorluklara engellere rağmen başarmıştı Avin. Bugün o çok istediği diplomayı eline alacak kendisine karşı olan herkese gösterecek ben başardım diyecekti size rağmen başardım.

Sabahtan beri içi içine sığmıyor eli ayağı birbirine dolanıyordu, yaşadığı heyacan yüzünde doğru dürüst yemek bile yememişti..

Efsane dörtlü onu sakinleştirmeye çalışsa da bu sefer başarılı olamamışlardı. Çünkü bugün Avin için çok önemli bir gündü yıllardır bugünü bekliyordu.

Kahvaltıdan sonra Avin ve dörtlü yukarı çıkmıştı bugün Avinin yaşayacağı bütün duygulara onlarda ortak olacaktı.

Kötü günde yanında olmuşlardı iyi gününde de yanında olacaklardı..

Maran çalışma odasına geçmiş Avin Jorinle hazırlanmak için odasına girerken Siyabend, Deran ve Alaz terasta beklemeye başlamışlardı Marandan önce onlar Avini görecekti...

Dakikalar içinde bütün hazırlıkları yapan kızlar saçları maşa yapmak için harekete geçtiler. Jorin ısınan maşayı eline alıp yengesinin saçlarını yapmaya başladı.

"Başka bir model mi yapsaydık acaba?" Kararsız bir şekilde konuşan yengesine göz devirdi Jorin. Güne başladığından beri sürekli verdiği kararları sorgulayıp duruyordu..

"Bence saçlarına su dalgası daha çok yakışıyor." Bunu içten bir samimiyetle söylemişti gerçekten de Avinin saçları çok güzeldi her şekil yakışıyordu ama su dalga bir başka yakışıyordu..

Avin küçük görümcesinin samimi itirafı karşısında öyle mi dercesine bir bakış attı. Allah vardı ya bu konağa geldiği ilk günden ona en iyi olan Jorindi.. İçten bir gülümseme sunarak önüne döndüğünde Jorin saçları yapmaya devam etti.

Uzun bir uğraş sonunda saçları bitirmiş Avin makyajını yapmaya başlamıştı. Bugünkü makyajını biraz farklı yapacaktı. Çok ağır da olmayacaktı çok hafifte olmayacaktı.. biraz daha özenli biraz daha iddalı olacaktı..

Dakikalar içinde makyajını yapmış Jorin beğeniyle izlemişti yengesini...

"Of makyajın çok güzel oldu." Avin elindeki ruju masanın üzerine koyup aynadan kendine baktı. Saçları da makyajı da güzel olmuştu.

Su dalgası verdiği uzun saçlarını toplayarak arkasına attı. Küpelerini, kolyesini ve son olarak bilekliğini de taktıktan sonra oturduğu yerden kalktı..

Yatağın üzerinde iki renk elbise vardı. siyah dekolteli ve yırtmaçlı olan elbise Avinin kendi tercihidi sade beyaz olan ise Jorinin seçtiğiydi..

"Yenge bence beyaz giy." Avin hayır dercesine başını salladı. Bu elbiseyi aylar öncesinden almıştı ve siyahı daha çok sevmişti. Jorini seviyordu ama Allah var zevki pek güzel değildi.

"Siyah daha asil daha güzel duruyor." Jorin yanaklarını şişirip beyaz elbiseyi eline aldı.

Bu işi yengesiyle çözemeyeceğini anladı zira ikisi dakikalardır elbiseler üzerinde tartışıyordu..

"O zaman birilerin fikirlerine alalım." Hızlı adımlarla kapıya ilerlediğin de Avin siyah elbisesini eline aldı Jorin kapıyı açtığında Siyabend, Deran,Alaz kapının önüne toplandı.

Avin ve Jorin elbiseleri aynı anda kaldırdı.

"Hangisi?"

Üçü de dikkatlice elbiselere baktı.

"Beyaz." diyen siyabendle Alazda amcasına katıldı.

"Bence de beyaz daha kapalı sanki." Buradaki amaçları elbise değildi daha çok Şahnaz hanımın vereceği tepkilerdi ve vereceği tepkiler de Avini üzebilirdi.

Deran ikisine ters bakışlar atıp Avinin elindeki elbiseyi işaret etti. "Bence siyah daha iyi hatta çok güzel." Bütün bakışlar Derana döndü.

İstanbul'da yaşamış olabilirdi ama buradaki çoğu şeyi de biliyordu buna rağmen siyah demesi şaşırmıştı diğerlerini..

"Olum çok açık lan o yengem abim hele de Maran bizi konağa kapatır hepimizi yakar." Siyabend şimdiden korkmaya başlamıştı bile Avin bunu giyerse Maran bu dörtlüyü suçlayacaktı.

Çünkü onlar arka çıkınca Avin durmak bilmiyordu daha çok kafasının dikine gidiyordu..

"Amca saçmalama yengemin beklediği gün bugün ayrıca o giyecek bırakında istediği gibi giyinsin." Deran ise herkesten daha farklı düşünüyordu bugün Avinin en güzel günüydü bu yüzden onun istediği şekilde olması lazımdı her şey...

Avin kayın birederine samimi şekilde gülümsedi. Deran diye demiyordu ama çok kafa adamdı..

Siyabend tam konuşacağı sırada Avinin telefonu çaldı. Avin hızlı adımlarla içeri girip yatağın üzerindeki telefonu aldı. Ekrana bakmasıyla yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi.

"Dersim?" Sesi hoparlöre verdiğinde Dersimin sesi doldu odanın içine sıfır şaka gerçekten de kuzenlerini çok özlemişti..

"Hazır mısın Avukat hanım?" Dersimde kuzeni kadar heyacanlıydı onlarda bugun Avini yalnız bırakmayacaktı..

Avin gülerek duygusal bir şekilde başını
salladı. "Çok heyecanlıyım." Elini hızla kalkıp inen göğsüne bastırdı..

"Keçe heyacan yok seni konvoyla alacağız o törende." Uzun zaman sonra duyduğu kuzenin sesiyle adeta çığlık attı.

"Barin." Hafif sulanan gözlerini kırpıştırdı. Kapıda duranlar ise Avini izliyordu.. Barini görmedikleri için bir merak sardı hepsini sesi fazla tatlı gelmişti..

"Yanında olacağım Avin senin o güzel yüreğinden öpüyorum şans senden yana olsun güzelim." Avin dudaklarını ezdi ağlamamak için... Bugün ağlamak yoktu gülmek vardı.

Annesi babası ve kardeşleri yanında olmasa bile kuzenleri yanındaydı bu bile Avin için çok şey ifade ediyordu.. En azından yalnız değildi..

"Beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim." diyerek telefonu kapattı. Elindeki telefonu yatağın üzerine atıp kapıya döndü.

"O zaman ben siyah elbise mi giyip son dokunuşları yapıp geliyorum."

"Tamam yenge bekliyoruz seni." Avin kapıyı kapatıp hazırlanmaya başladı.. Üzerindeki elbiselerden kurtulup siyah elbiseyi üzerine geçirdi yırtmacı çok belli oluyordu ama olsun bugün özel bir gündü.

Yatağın yanına koyduğu gümüş topuklu ayakkabıların tekini eline alıp yatağın üzerine oturdu. Dikkatli şekilde ayakkabıları da giydikten sonra ayaklandı boy aynasının önüne geçti.

Kendini baştan aşağı süzdü abartı değildi güzel ve şıktı... Aklında sadece şu düşünce vardı bu elbise ile bu konaktan çıkabilir miyim?

Avin bunu giydiyse çıkmasını da bilirdi..

Son bir bakış atarak hırkasını ve telefonunu alıp kapıya ilerledi, kapı kolunu kavradı yavaşça aşağı indirerek kapıyı araladı. Odadan çıktığı anda bütün gözler kendisine döndü.

"Al işte kesin Maran konağı yakacak!" Siyabendin isyanı üzerine Avin gözlerini devirdi. Amca olan Maran değildi kendisiydi neden Marandan bu kadar çok korkuyordu..

Alazın gözleri beğeniyle parlıyor Jorin ise hayranlıkla izliyordu yengesini.. Deran ise büyülenmiş gibi bakıyordu yengesine..

"Abimi bırakın çok güzel olmuş." Kendine gelen Alaz nihayetinde fikrini söylemişti.

Deran bakışlarını bir saniye olsun almamıştı yengesinin üzerinde elini tutup etrafından dönmesini sağladıktan sonra dudaklarını aralayarak iltifatını etti.

"Mardin daha önce böyle güzelliğe şahit olmamıştı." Yüzünde kocaman bir gülümseme yerini alırken devam etti. "Maran Mirşad yatıp kalkıp dua etsi-"

Merdivenlerden yukarı çıkan adamla Deranın sözleri yarıda kalırken, Maran merdivenleri aşıp onlara doğru gelmeye başladı.

"Niye dua ediyormuşum lan-" görüş alanına giren kadınla ağzı bir karış açık kalırken olduğu yerden bir adım daha atamadı.

Adem elması hareket ettiğinde kaşlarını yavaşça kaldırdı. Bütün bakışlar Maran'a döndüğünde genç adam bir bakışla baştan aşağı büyülenmiş şekilde süzdü karısını....

"Abim şu an burda değil." Alaz abisine takılırken herkes merakla Maran'ın tepkilerini bekledi. Birazdan kıyameti koparmazsa iyiydi.

Hafif boğazını temizleyen adam kendine gelerek kaşlarını çattı. "Hassiktir biliyordum." Kısık olan sesiyle kendini biraz daha topladı.

Herkes neyi dercesine bakıyordu adama...

"Böyle...mi.... gideceksin?" Avin tavrını bozmadan başını aşağı yukarı salladı.

Deran yavaşça amcasının kulağına yaklaştı. "Adam şoka girdi konuşması bozuldu." Siyabend tırsarak bakıyordu yeğenine büyük ihtimalle birazdan hepsine küfür edecekti..

"Kıyameti alamet yaklaşıyor yeğenim sen ne diyorsun."

"Kesin lan sesinizi!" Maran'ın gürlemesiyle amca yeğen aynı anda duruşlarını dikleştirdi. Maran bakışlarını Avinden almadan konuşmasına devam etti. "Neden Avin?"

"Ne neden Maran?"

Maran bakışlarıyla Avinin üzerini işaret etti cidden bu ne büyük bir cesaretti bu elbiseyi giymek ve dışarı çıkmak?

"Avin elbisenin yırtmacı var bacağının yarısı dışarı da." Kıskançlık damarı gün yüzüne çıkarken adam dişlerini birbirine bastırmıştı sıkıca. Elini burun kemerine koyarak gözlerini kapatıp bir kaç saniye sakinleşmeye çalıştı gözlerini açtığında işaret parmağıyla dekoltesini işaret etti.

"Elbisenin dekoltesi var." Herkes şaşkınca Maran'a bakıyor gülmemek için bir hayli direniyorlardı...

"Var Maran biliyorum neden tekrar ediyorsun?"

Maran sinirden gülerek başını hızla iki yana salladı. Nasıl bu kadar rahattı bu kadın? ne giydiğinin farkında değil miydi?

"Fazla iddialı değil mi ?" diye sordu.Avin hayır dercesine başını sallayarak karşı çıktı..

"Özel bir gün herkes böyle giyiniyor normal yani."

"Ama sen benim karımsın!" Herkes birbirine bakarken Avin kaşlarını çatmış sinirli bir ifadeyle bakıyordu kocasına.. ne demek sen benim karımsın karısı diye böyle giyinemez miydi?

"Ne olmuş senin karınsam?" Maran bir kaç adımda Avinin dibine kadar girdi. Kahve rengi gözlerini karısının kehribar gözlerine sabitledi...

"Yırtmacı ve dekoltesi olmayan bir elbise giyer misin rica ediyorum beni birilerini vurmak zorunda bırakma." Sert sesi ve bakışları yapacağının kanıtıydı.

Aklını peynir ekmekle yememişti Avini böyle dışarı çıkartamazdı..

"Kimseyi vurma Maran sana birilerini vur demiyorum."

"O zaman çıkar!" Avin aksi sesiyle karşı çıktı kocasına.

"Çıkarmıyorum hadi bakalım." İkisi gençleri unutmuş yine birbirine kafa tutuyordu. İkisi de akıllanmayacaktı bu gidişle...

Alaz bu durumun uzayacağını anlayınca içinde tuttuğu sözleri dudakları arasında özgürlüğüne kavuşturdu.

"Abi sen kıskandın mı?" Duyduğu gıcık sesle omzunun üzerinde geride duran küçük kardeşine ölümcül bakışlar attı.

Şu an kim konuşursa konuşsa Maran o sese gıcık olacaktı..

"Her şeyi kıskançlığa bağlamayın lan gerizekalılar." Alaz abisinin bakışlarından korkmuş olacakki amcasına doğru yaklaştı sanki bir şey olursa sen beni koru der gibi...

Siyabend sizi korur da kim Siyabendi koruyacak?

"Çıkaracak mısın?"

"Hayır." Maran burnundan soluyarak sakinliğini korumaya çalıştı... Abartmamalıydı Avinin ne kadar inatçı olduğunu bildiği için inatlaşmaya devam etmeyecekti.

"Kaç saat sürecek bu mezuniyet?" Şimdiden erken bitmesi için dualar ediyordu.

"Dört beş saat sürer Maran benim artık gitmem lazım." Diyerek elindeki telefondan saate baktı. İki saati vardı yol bir buçuk saatti zaten bir an önce çıkması lazımdı..

"Peki gidelim o zaman." Uzatırsa adı kadar emindi Avin tek başına giderdi o mezuniyete Maran Avinle önden diğerleri de onlardan hemen sonra merdivenlerden inmeye başladı.

Eğer Şahnaz hanım Avini bu şekilde görürse Avin bir daha dilinde kurtulamazdı.. Hızlı adımlarla merdivenlerden inen gençler avludan geçip tam konağın kapısından çıkacağı sırada duyulan vakur ses herkesin durmasına neden oldu.

"Hepiniz takılmışsınız peşine şımartıyorsunuz!"Avin Maran'ın arkasında dururken Maran annesini tatmin edecek bir cevap vermeye çalıştı..

"Ana gelinin dik başlı kafasına koyduğunu yapıyor bence sen kendini yorma hem bakarsın günü gelir övünürsün gelininle." Hoş o günün geleceğini sanmıyordu ama olsun...

Şahnaz hanım hoşnutsuzca baktı oğlunun arkasında sadece saçları görünen gelinine..

"Ne zaman benim istediğim gibi biri olur o zaman övünürüm gelinimle böyle olmaya devam ettikçe karşısında olurum." Sesindeki o soğukluk o nefret bariz belli oluyordu..

Deran annesinin bu davranışlarına anlam veremiyordu her seferinde sevmediğini bu kadar belli etmek zorunda değildi..

"Ana kimse sen istedin diye değişmek zorunda değil, birini seveceksen olduğu gibi sev olmasını istediğin gibi değil." Deranın aniden yükselen sesiyle herkes genç adama bakarken yaşlı kadın hayretle baktı oğluna nede güzel savunuyordu elin kızını...

Deran daha fazla annesinin öfkeli suratına bakmak istemediği için abisine döndü. "Hadi gidelim ağabey anam yine bildiğimiz gibi." Sonuna doğru sesi sitemli çıkmıştı.

Annesini hiç böyle düşünmemişti bir gelini olursa kızı gibi seveceğini sanmıştı ama annesi tam bir hayal kırıklığıydı...

Maran karısıyla kendi arabasına geçerken Siyabend, Deran, Jorin ve Alazda Siyabendin arabasına bindiler.. çok geçmeden iki arabada hareket haline geçti...

"Ben çok heyacan yaptım."

"Valla bende umarım her şey yengemin istediği gibi gider." Alaz ve Deran aralarında konuşurken Siyabend yola odaklanmış Jorin ise başını cama yaslamış kendi mezuniyetini hayal ediyordu...

"Resim video falan çekinde hatıra olsun ilerde bakar bakar duygulanırız."

Deran başını tamam dercesine salladı. "Olur amca yaparız." Diyerek telefonundan bir şarkı açarak yolu izlemeye başladı Deran...

Sonunda Diyarbakır'a varmalarıyla herkesin heyacanı biraz daha arttı. Bugün kusursuz geçsin istiyorlardı ve herkesin dilinde bir dua vardı...

Okulun önüne geldiklerinde arabaları yana yana park edip arabadan indiler. Okulun bahçesi veliler ve öğrencilerle kaynıyordu sesler fazla yüksek çıkıyor ortam ise fazla değişikti. Maran ilk defa mezuniyet törenine katılıyordu kendini biraz tuhaf hissetse de ayak uydurmaktan başka bir seçeneği yoktu...

Kendisini tanıyanlar hemen yanına gelip selam verirken öğrencilerin hepsi Avine bakıyordu. Ağa karısı ve aşiret gelini olan tek öğrenciydi herkes farklı bakıyordu..

"Avin." Abisinin sesini duymasıyla bakışları kapıya döndü. Suratında tatlı bir gülümseme belirdi.

"Ağabey." Abi kardeş birbirine doğru yürüdü Miran kız kardeşini sıkıca kanatları altına aldı. Bugün onu yalnız bırakmayacaktı bugüne kadar verdiği bütün sözleri tutmuştu Miran Avin'in en özel günlerinde hep yanında olmuştu.

"Geldin." Dedi ağlamaklı çıkan sesiyle. Miran kardeşini geri çekip yüzünü avuçlarına alırken Maran dik dik onları izliyordu..

Pek ikisini yan yana görmese de Avin abisini dilinden düşürmüyordu. Maran pek tanımadığı adamı karısının anlatımıyla tanımıştı.

"Ben ne zaman seni yalnız bıraktım delalim(güzelim) her zaman yanındayım o gün bugün Avin ikimizin hayalini gerçekleştireceksin." Dudaklarını sıkıca Avin'in anlına bastırdığında Maran kaşlarını havalandırdı..

Miran'ın her hareketinde mimikleri değişiyordu. Avin'i ilk defa abisiyle böyle gördüğü için olabilirdi..

"Bundan sonra güzel şeyler olsun." Miran güven verircesine gülümsedi.

"Bundan sonra güzel şeyler olacak Avin o güzellikleri sen yapacaksın." Avin gülümseyerek tekrar abisine sarıldıktan sonra
arkadaşlarının yanına ilerledi. Son hazırlıklar bittiğinde tören başlayacaktı...

Maran yanına gelenlerle kısa sohbetler ediyordu şu an tam da Avin'in velisi olarak görünse de bu durum o kadar da kötü değildi..

"O değilde karısını mezuniyet törenine getiren ilk ağa abim." Deran'ın alaylıcı sesiyle Maran sert bakışlar attı kardeşine Allahtan kısık sesle söylemişti.

"Tarihe geçmesi lazım." diye ekledi Siyabend. İkisi biraz daha salak salak konuşmaya devam ederse ağır bir cezayı hakedeceklerdi. Zira Maran'ın bakışları ona işaretti.

Herkes birbiriyle sohbetler ederken dakikalar içinde öğrencilerin hepsi cübbelli ve keplerini hazır şekilde sıraya dizildiler...

Maran şaşkın gözlerle bakıyordu karısına bir insana bu kadar mı yakışırdı cübbe ve kep? Farkında değildi ama yüzünde çok güzel bir gülümseme vardı insanın içine işleyen cinsten... Bugünü de yaşadığı güzel anıların arasına koyacaktı..

Ortam sessizleştiğinde dekan konuşmayı yapmak üzerine kürsüye çıktı. Bütün öğrenciler sessiz bir şekilde dekanı dinlemeye başladı...

Yaklaşık iki dakikalık bir konuşma yapan dekan konuşmanın sonunu şöyle bitirdi..

"Gelecek her birinize mutluluk getirsin, mevsimler bitecek siz başka iklimlerde çiçek açmaya ve çiçekler yetiştirmeye devam edin." Öğrenciler duygusal moda girdiğinde dekan yemin konusuna girdi. Hepsi aynı anda dekanın dediklerini tekrarlamaya başladı.

"Aldığım diplomanın bana kazandırdığı hak ve eğitimlere, hukuka, kanunlara, iş ve meslek ilkelerine uygun olarak kullanacağıma adalet ve doğruluktan ayrılmayacağıma, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim." Yemin edildikten sonra herkes alkışlamaya başladı..

Ve nihayetinde kep atma sırası gelmiş önce bir gülme sesi yükselmiş hemen ardında dekanlan beraber ondan geriye doğru saymaya başladılar.

5,4,3,2,1 dediği anda hepsi elindeki kepi havaya fırlattı...

Mutluluk öğrencilerin gözlerinden okunuyordu emeklerinin karşılığını almak kadar güzel bir şey yoktur çok çabalamışlardı çok çalışmışlardı ve sonunda onlar kazanmıştı...

Dakikalar içinde bir kaç öğrenci konuşma yaptıktan sonra sıra Avin'e geldi. Avin konuşmasını yapmak için kürsüye çıktı heyacanına yenik düşmemek için bir hayli savaşıyordu kendisiyle...

"Bugün aşırı duygusal bir gündeyiz sanırım güzel başlangıçlar yaptık, ama bitişler her zaman zordur. Biliyorum daha yolun başındayız daha önümüzde aşmamız gereken yollar ve engeller var biz bu engelleri geçerken kim bilir daha kaç ayrılık yaşayacağız ama bazı ayrılıklar unutulmaz bizde buradaki arkadaşlarımızı hocalarımızı unutmayacak onları hep güzel hatırlayacağız bizi bugünlere getiren bütün hocalarımıza teşekkür ederim.." dolan gözlerini kırpıştırıp kuruyan dudaklarını ıslattı.

Kendini tamamen hazır hissettiğinde tekrar dudaklarını araladı.

"Küçük bir konuşmam daha var bugüne sakladım bir kaç dakikanızı alacağım." Bakışları geride duran adama değince acı bir tebessüm misafir oldu dudaklarına..Okumak için evlilik yapmıştı şu an evlendiği adam tam karşısında duruyordu.. Ailesine rağmen yanında durmuş sonuna kadar savaşmıştı...

Derin bir nefes vererek konuşmasına devam etti.

"Aşiret kızıyım diye hayatımın dört dörtlük olduğunu sana çok insan var. Öyle sandığınız gibi mükemmel bir hayatım olmadı. Babası tarafından sevilmeyen bir kız çocuğuyum çok sorguladım bu sevgisizliğin nedenini ama hiçbir zaman bir cevap alamadım. Sevgisizliğini geçtim okumama bile karşı çıktı. Belki bu durumda olan tek kız cocuğu ben değilim görüyorum yaşından büyük gösteriyor diye okuldan alınan çok kız çocuğu var, okumak istediği halde babası tarafından gönderilmeyen nice kız çocuğu var daha evlenme çağı gelmeden kendisinden yaşça büyük biriyle evlendirilen kızlar var. Bu tür şeylere o kadar çok tanık oldum ki hala de devam ediyor bu yüzden kendime bir söz verdim okuyup avukat olacağım adaletsizliğin hüküm sürdüğü bu toplara adalet getirip kız çocukların kadınların sesi olacağım dedim."

Dilini tekrar kuruyan dudaklarını üzerinde gezdirdi. Hala bu tür olaylara şahit oluyordu bu saçmalıklar bitsin diye bu yola baş koymuştu şimdi o yolda güçlü bir şekilde ilerliyordu.

"Etrafıma baktığımda sesi bastırılmış bir sürü kız çocuğu ve bir sürü kadın var, hayatları mahvedilen bu senin kaderin diyip susturulan bir çok kişi var. Bugün ben onların sesi olacağım, yarın onlar benim sesim olacak. Bugün ben onları savunacağım yarın onlar beni savunacak, biz hep beraber adaletin olmadığı bu topraklara adalet getireceğiz, biz birbirimizin sesi olacağız." Sesini bir tık yükseltti. "Susmayın sizi susturmalarına da izin vermeyin." parmaklarla iç içe geçirip güçlü bir sesle devam etti.

"Sevgisiz büyümüş olabiliriz birileri bizi sevmiyor olabilir, ama sırf birileri bizi sevmiyor diye biz kendimizi sevmekten vazgeçmeyelim unutmayın biz kendimizi sevdiğimiz kadar güçlüyüz."

Maran hayran hayran izliyordu karısını, gururlu bakışları bir an eksilmiyordu üzerinde... İlk defa böyle güzel bir ana tanık oluyordu. Bir kez daha hayran oldu karşısında her zorluğa rağmen hala güçlü duran kadına...

Avin sözlerin sonuna gelirken gözlerinde biriken yaşlar intiharını gerçekleştirmek fırsat kollarken o güçlü durmaya devam ediyordu.

"Dünyada sevgisizlik kadar kötü bir şey yok." Düğümlenen boğazıyla yutkunmaya çalıştı. Alt dudağını kanatırcasına dişledi bu konu da fazla hassastı. Kendini toplayarak iç kanatan o acı gerçeği nihayetinde dile getirdi.

"Benim ilk katilim babamdı." Yanağından süzülen yaşı elinin tersiyle sildi."Umarım siz kızlarınızın katili olmazsınız."

Sesini kendi duyacağı şekilde kısarak ellerini yumruk haline getirip öfkesini acısını çıkarmak istercesine sıktı. "Çok şey istememiştim sadece birazcık beni sevsin istemiştim ama çok gördü bana." Acı bir gülümseme sunarak devam etti bu sefer herkesin duyacağı şekilde...

"Kızlarınızı sevin onlara verebileceğiniz en güzel en kıymetli şey sevgidir." Seslice yutkundu boğulanan gözleri kendisini izleyen insaların üzerinde gezindi hepsinin yüzünde bir hüzün vardı.

"Şunu lütfen unutmayın." Boğazına oturan yumruyu gidermek adına tekrar yutkunmaya çalıştı ama pek başarılı olmadı titreyen sesiyle acı ama gerçek olan sözleri haykırdı.

"Sevgisiz bir baba kız çocuğuna verilecek en büyük cezadır." Göz yaşları acı içinde süzüldü yanaklarından... Bu gerçek fazla can yakıcıydı...

"Sevgi iyileştirir sevgi güzelleştirir çocuklarınızı sevgisiz bırakmayın."

Konuşması bittiğinde herkes alkışladı genç kızı.. Miran Avinle beraber ağlamış Avin görmesin diye başını çevirip göz yaşlarını silmişti....

Avin kürsüden indiğinde arkadaşlarının arasına katıldı. Dakikalar sonrasında herkes fotoğraflar çekip bugünü ölümsüzleştirdiler..

Avin abisiyle ayrı Maranla ayrı diğer mahşer dörtlüyle ayrı fotoğraf çekti. En sonda hepsi bir kere de toplandı. Bugün hiç unutulmayacak kadar özeldi....

Avin gülerek Maran'a döndüğünde tam konuşacağı sırada korna sesleriyle herkes okulun kapısına baktı. Beş altı araba arka arkaya dizilmiş konvoy halinde okulun önüne gelmişti...

Herkes merakla kapıya bakarken Avin şok içinde kalmıştı.

"Bizimkiler geldi cidden yapmışlar konvoy halinde gelmişler." Avin hala şaşkınlık içinde bakıyordu kapıdakilere unutulmayacak bir anı daha olmuştu.

Dersim havalı bir şekilde arabadan inerek kollarını iki yana açıp Avin'e doğru ilerledi. "Ne dedik konvoy halinde alacağız seni." Avin kollarını açarak sıkıca kuzenine sarıldı. Şu an o kadar mutluydu ki mutluluğunu anlatacak hiçbir kelime yoktu..

"Ne diyeceğimi şaşırdım alacağınız olsun." İkisi birbirinden ayrıldığında Barin'in sesi yükseldi bu sefer herkes o tarafa döndü..

"Dilemin(yüreğim) biz yaparız sen bizi tanımıyor musun." Arabadan inen güzellik de Avin'in yanına ilerledi. İki kuzen sıkı sıkı sarıldı birbirine.. Miran hariç diğerleri Barin'i daha önce hiç görmemişti...

"İyi ki varsınız." İkisi birbirinden ayrıldığında diğerleri Dersim ve Barinle selamlaşmaya başladı. En son Deranla karşı karşıya geldi Deran hafif şaşırmış bir ifadeyle kızın yüzüne bakıyordu..

"Deran."diyerek elini kıza uzattığında Barin tebessüm ederek uzatılan eli tutup sıkı.

"Barin." Dedi tatlı bir sesle Siyabend manalı bir bakış atarak yeğeninin omzuna vurduğunda Deran kızın elini bıraktı..

Siyabend göz ucuyla yeğenine baktı niye bu kadar dalgın bakmıştı?

"Bir şey mi oldu?" diye sordu merakla Deran düşen yüzünü amcasına çevirdi..

"Birine çok benzettim de amca." Siyabend anladım dercesine başını salladı Deranın birden tuhaf olması dikkatinden kaçmıştı..

-

Tören bittiğinde herkes arabadaki yerini aldı Maran Avinle kendi arabalarına geçerken diğerleri de kendi arabalarına geçmiş dakikalar sonrasında arabalar hakaret haline geçmişti.

Dersim ve Barin öndeki arabada Maran Avinle ikinci diğerleri de peşlerinde konvoy halinde ana yola girdiler... Ara da bir kornaya basıyorlar büyük bir gürültü çıkarıyorlardı. Etraftaki arabalar merakla konvoyu izliyordu..

Dersim'in açtığı şarkı bütün yolları inim inim inletiyor Barin ve diğer kızların zılgıtları ise şarkıyla bütünleşiyordu.

Mirşad ve Koçbar aşireti passatlarıyla trafiği birbirine katıyordu...

Avin hala olanlara inanamıyordu bugün rüya gibi bir gündü... Dersim kafasını camdan çıkararak sesini göğe duyurmak istercesine bağırdı...

"Bugün Diyarbakır ve Mardin Avin Mirşadı konuşacak."Sesini biraz daha yükseltti. "Mardinin topraklarında bir avukat doğdu."

Avin ellerini yüzüne kapatmış hemen önde giden arabanın içindeki kuzenlerine gülüyordu. İkisinin deli olduğunu biliyordu ama bu kadarını tahmin etmemişti...

Maran ara ara karısına bakıyor onun güldüğünü görünce kendisi de gülümsüyordu.. Artık tek bir istediği vardı Avin'in mutlu olmasıydı..

Gençler müzikler ve zılgıtlarla yolları birbirine katarak Mardinin yolunu tuttu konvoy eşliğinde....

-

Nihayetinde Mardin'e vardıklarında Maran ayrı gideceklerini söyleyerek herkesi dağıtmış karısı ile yanlız kalmıştı.Mardin'in dar sokaklarına giriş yapan araba ile Avin usulca başını kocasına çevirdi.

"Beni aileme götürür müsün?" Mutluluğunu herşeye inat gözlerine sokarak paylaşmak istiyordu.

Maran anlamadım dercesine karısına başını çevirmiş bakıyordu. Şaşkındı. Nasıl yani onca şeyden sonra oraya mı gidecekti?

"Nasıl yani onlar sana onca şey söyledi buna rağmen gidecek misin?"ses tonuna ne kadar dikkat etse de yüksek çıkmıştı. Aklı almıyordu.

Avin gözlerini kırpıştırdı.Her ne olmuş olursa olsun oraya gidecek ben avukat oldum diyecekti. Avukat olmak için onlardan bir sürü laf yemişti bir sürü engel koymuşlardı önüne şimdi gidip biraz olsun onları pişman etmek istiyordu. Mutluluğu onların en büyük pişmanlığı olacaktı.

"Yüzüne bakıp sen istemedin ama ben avukat oldum demek istiyorum."

Maran tamam dercesine kafasını salladı. Arabanın yönünü değiştirip Cemal beyin evinin yolunu tuttu.Madem Avin bunu istiyordu öyle yapacaktı ama adı kadar emindi sonunda üzülen yine Avin olacaktı zira o aile normal bir aile değildi...

Çok geçmeden konağın önünde durduklarında Avin yarım bir tebessüm kondurdu çehresine Maran gözlerini kırpıştırdığında genç kız arka koltuğa attığı hırkasını alarak arabadan indi.

Bütün gücünü toplayarak kapıyı araladı avluya girip merdivenlere ilerledi. Ağır adımlarla çıktı yukarı elindeki diplomayı sıkıca tutuyordu...

Çardağa geldiğinde babası her zamanki yerinde oturuyordu annesi ve kardeşleri de oturmuş sohbet ediyorlardı. Avini görmeleriyle sohbetleri yarıda kalırken Mirzan ve Rojda, Avin'in yanına gelip sıkıca sarıldılar..

"Tebrik ederiz abla." Kısa bir sarılmadan sonra Avin önce annesine baktı. O gün olanlar geldi gözünün önüne o kadar çok kırgındı ki annesine o gün ne kadar çok istemişti annesinin ona inanmasını.

Birazcık seviyordun beni bana inan demişti ama annesi ona inanmıştı.

Ben yapmadım demesine rağmen Gülistan hanım neden demişti. Kızına inanmamış başkalarına inanmıştı. Söze gelince ben seni seviyorum diyordu.. Ama o sevgiyi hiçbir zaman hissettirmemişti.

Oysa birazcık seviyordu diğer çocukları gibi değil. Avin tek kelime etmedi kırgın bakışlarını annesinden alarak babasına döndü..

"Baba." Dedi Sesinin titrememesine dikkat ederek. Elindeki diplomayı kaldırdı. "Bak sana rağmen başardım." Yaşlı adam bakışlarını yerden kaldırıp kızına baktı bakışları tek bir duygu barındırmıyordu soğuktu bakışları Avin'in içini üşütecek kadar soğuk..

"Sana rağmen başardım bugün mezun oldum." Titreyen çenesini sıktı. Ağlamak istemiyordu bu adamın karşısında aciz olmak istemiyordu çaresiz durmak istemiyordu. "Ben bugün avukat oldum."

Konuşmayan babasıyla ellerini yumruk yapıp sıktı öfkeyle. Çok şey istemiyordu sadece bir kelime duymak istiyordu..

"Bir şey söylemeyecek misin?" Yaşlı adam hafif kıpırdanarak sert bakışlarını kızına dikti dudakları arasında adeta zehir çıkıyordu.

"Kendini rezil ederek aldın o diplomayı." Avin dehşetle baktı babasına. Kulaklarına dolan cümle beynini uyuşturdu.

Bir kelime derken bunu kast etmemişti. Bir bakış derken bu iğrenç bakışları istememişti.

Başını hızla iki yana salladı. "Ben rezillik yapmadım." Sert sesiyle babasına karşı çıktı. Ağlamaklı sesi çardağı kaplayacak güçteydi. "Ben rezil falan değilim sizin istediklerinizi yerin getirmedim diye bana böyle davranamazsınız." Bir adım daha attı babasına doğru kızaran gözlerini doğrudan babasının öfkeden kararan kara gözlerine dikti.

Kaç yaşına gelmişti hala bu adamı anlamıyordu. Hala bu adamın derdini çözemiyordu.. İnsan dediğin evladına böyle davranmazdı.

Kelimelerdir duyguları dile getiren Avin yüreğinin çığlığını kelimere vuruyordu ama karşısındaki insanlar yine anlamıyordu. Anlayacaklardı hiçbir zaman.

"Ben senin kızınım düşmanın değilim benden bu kadar nefret etme çünkü ben haketmiyorum bu nefreti!" Bakışlarını babasından alarak annesine çevirdi. Anne demeye bin şahit isterdi.

"Çok mu zor tebrik etmek benim için sevinmek mutlu olmak sizden canınızı istemedim bir tebessüm istedim sizin bana yaptığınızı düşmanım bile yapmaz!"

Kırgın bakışlarını annesi ve babasının üzerinde gezdirerek yeminimi etti.

"Bu buraya son gelişimdi bir daha bu konağa ayak basarsam cenazem kalksın."Arkasına bakmadan elbisenin uçlarını toplayarak hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladı.

Buraya geldiği için lanet etti kendine ailesini bildiği halde gelip canını yakmıştı. Küçük avludan geçip kapıdan çıktı Maran arabaya yaslanmış karısını bekliyordu.

Kapıda gördüğü kadınla duruşunu dikleştirdi.
Avin koşar adımlarla Maran'ın yanına vardığında hiç beklemeden boynuna sarıldı ve az önce tuttuğu göz yaşlarını bıraktı.

"Lütfen babamın beni sevmediği kadar çok sev Maran." Çaresiz fısıltısı adamın yüreğini dağladı.Maran gözlerini sıkıca yumarak kollarını Avine sardı sıkı sıkı.

Bunun olacağını biliyordu. Lanet olsunki bu yüzden getirmek istememişti az önce yüzünde güller açan kadının yüzündeki gülleri soldurmuşlardı.

"Ağlama." Kısık olanı sesini toparlamaya çalıştı genç adam. "Lütfen ağlama Avin." Karısının omuzlarından tutarak kendinden uzaklaştırdı.

Avin'in yüzünü avuçlayıp hüzün kaplayan bakışlarını Avin'in yüzüne sabitledi baş parmaklarıyla süzülen yaşları sildi. "Ben seni hep çok seveceğim Avin."

Avini göğsüne çekip sımsıkı hiç bırakmayacak gibi sarıldı.. Söz verdi adam bu kadını severek bütün yaralarını iyileştirecekti....

İkili birbirinden ayrıldıktan sonra Maran Avin'i ön koltuğa oturtup kemerini takıp kapıyı kapatarak direksiyon başına geçti.

Sessizce ağlayan kadın kısa bir bakış attı elinin tersiyle yanağından süzülen yaşı sildi. "Ağlayacaksan gitmeyelim, hiçbir şeye değmeyen insanlar için ne çok ağlıyorsun." Arabayı çalıştırdığında Avin yanaklarını silip kendine toparlanmaya çalıştı.

Bunu söylemek ne kadar kolay olsada onlar ailesiydi onu bu dünyaya getiren insanlardı. Bu kadar sevgisizliği hak edecek bir şey yapmadığı halde böyle yapmaları canını yakıyordu...

Titrek bir nefes verip kocasına döndü merakla sorusunu yöneltti. "Nereye gidiyoruz?" Maran kolundaki saate göz atıp tekrar bakışlarını yola çevirdi.

"Yemeğe götürecektim seni-" anında Avin'in yüz ifadesi değişti dudakları iki yana kıvrıldı.

"Beni yemeğe götürecektin?" Maran kaşlarını hafif çatarak karısına anlamsız bir bakış attı. Niye böyle yabani gibi davranıyordu götüremez miydi?

"Yav he götürecektim, götüreceğimde ama sen böyle ağlayınca gidesim gelmiyor azcık gül gidip yemeğimizi yiyelim sonra eve geçeriz sende dinlenirsin?"

Sitem eden kocasına Avin gülerek başını aşağı yukarı salladı. "Tamam senin için birazcık güleceğim." Dediğinde Maran ha şöyle dercesine bakıp yola döndü...

Yarım saatin ardında seyr-i merdin restoranına geldiklerinde ikisi aynı anda arabadan indi. Maran karısının yanına geçip elini bel boşluğuna koyarak beraber restorandın kapısından içeri girdiler.

Girdikleri anda onları karşılayan müdürle Maran baş selamı verdi.

"Hoş geldiniz ağam masanız hazır." Maran tekrar baş selamı verdiğinde müdür onlar için özel olarak hazırladığı masayı gösterdi.

Maran önce Avin'in sandalyesini çekip oturmasını sağladıktan sonra kendisi de tam karşısına geçip oturdu. Başlarında duran müdür genç adama bakarak konuşmaya başladı.

"Başka bir emriniz olursa seslenmeniz yeterli ağam." Maran başını tamam dercesine hareket ettirdiğinde adam ordan uzaklaştı. Avin ise etrafını inceliyordu daha önce hiç böyle şık bir yere gelmemişti.

"Beğendin mi?" Maran'ın keyifli sesine Avin başını kocasına çevirdi. Gözlerini hafif kıstı yüzünde tatlı bir ifade vardı.

"Yemeklerini yiyeyim öyle fikrimi söyleyeceğim."

Maran karısının tatlı ifadesine güldü. "Hadi bakalım."

Dakikalar içinde yemekler masaya geldiğinde ikili hem sohbet edip hemde yemeklerini yemeye başladılar. Maran ağzındaki lokmasını yutarak tekrar konuşmaya başladı.

"Saç rengini ne zaman değiştireceksin?" Avin bu soruyu beklemiyordu. Bu adamın gözleri daha bu renge alışmamış mıydı?

"Ne sen hala alışmadın mı?" Dedi şaşkınlığını belli eden tonda. Maran tabağındaki eti küçük küçük keserek cevapladı karısını.

"Eski rengi daha güzel yani böyle farklı biri gibisin her şeyin orjinali daha güzeldir." Tek gözünü kırptığında Avin alt dudağını sarkıttı..

Bunu biraz düşünmesi lazımdı Maran istiyor diye değil kendi istediği için eski haline dönmeliydi.

"Düşüneceğim." Diyerek yemeğine döndü ağzına aldığı lokmayı yutup Maran'a baktı. Şimdi restoran ve yemekleri hakkında fikrini söyleme zamanıydı..

"Yemekler çok güzel restoranda aşırı güzel beğendim." Maran kaşlarını kaldırıp indirdiğinden yüzünde bilmiş bir gülümseme peyda oldu.

Maran ağa seçerdi de Avin beğenmez miydi?

"Allahına?"

"Valla billahi beğendim."

"Niye yemin ediyorsun?"

"Sen Allah'ına dedin ne diyim yemin ettim."

Maran kısa bir kahkaha attı. Avinin şu tepkileri sürekli değişip duran mimikleri aşırı güzel ve sempatik geliyordu adama...

"Öylesine dedim sana takılıyorum."

"Takılmanız bittiyse yemeğinize dönün bey efendi."

"Hay hay hanım efendi." İkisi birbirine bakıp gülümsedi. Avin az önce ailesinin evinde olanları bir kenara bırakıp kocasıyla mutlu bir an yaşıyordu...

Hayat üzdüğü kadar bazen güldüyordu da....

Yemekten sonra tatlılarını yiyen karı koca restorandan çıkıp arabalarına binerek evin yolunu tuttular. Kısa bir an da olsa Avin mutlu olmuştu Maran'ın sırf onu güldürmek için girdiği çabayı fark etmişti...

Maran hata yapmış olabilirdi Avini kırmış üzmüş olabilirdi. Ama artık her şeyin güzel olması için uğraşıyordu Avin'de açtığı bütün kırgınlıkları onaracaktı..

-

Odaya giren çiftin yüzü gülüyordu. Güzel bir günden geriye kalan gülümseme kalıcı gibiydi. Avin yatağın üzerine çantasını bırakırken Maran odanın kapısını kapatmıştı.

"Herşeye rağmen güzel bir gündü."

Avin arkasını dönüp Maran'a baktı. Kapı önünde öylece duruyor onu izliyordu. İtiraf etmeliydi ki Maran'ın bakışları altında eriyordu.

"Teşekkür ederim herşeye rağmen günümü güzelleştirdiğin için."

Maran'ın yüzü hoşnutsuz bir ifade aldı. Asla azla yetinmeyi seven bir adam olmamıştı.

"Kuru kuru teşekkür sana yakışmıyor Avin."

Avin'in kaşları çatıldı, ne istiyordu bu adam?

"Ne istiyorsun Maran?"

Maran kapı önünde durmaktan sıkılmış Avine doğru kısık gözleri ile emin adımlarla yürümeye başladı. Avin'in dibine kadar geldiğinde karısının ince belinden tutup kendi bedenine yapıştırdı.

"Seni istiyorum Avin."

Dilini yutmuş şaşkın bakışlarla kocasını izleyen Avin duyduklarını algılamakta zorlandı. İçmemişlerdi ki sadece masum bir yemek yemişlerdi.

Maran, Avin'in konuşmasına fırsat vermeden dudaklarına yapıştı. Saniyeler uzadıkça nefes alışverişleri de düzensiz bir hâl aldı. Avin düşmemek için Maran'ın boynuna sardı kollarını. Bedenini ele geçiren şehvet o kadar baskındı ki zamanı, mekanı hatta yaşanmış onca şeyi unutturmuş kolları arasındaki adamın olmak istiyordu.

Belki yanlıştı ama daha fazla karşı koyamıyordu.. olacak olan neyse o olsun istiyordu kaçmanın bir anlamı yoktu...

Maran dakikalar sonra zorda olsa Avin'in dudaklarından ayrıldı. Yatağa doğru attığı kadının üzerine doğru eğilirken Avin üst üste zıplamıştı. Göğüsüne değen elleri tutup karısının baş hizasında sıkıca tuttu.

Kahve rengi gözleri ihtirasla bakıyordu...
"Bu gece bizim." Diyerek dolgun dudaklara tekarardan yapıştı.

Bu anı o kadar çok beklemişti ki adam... Avin karşı çıkmıyor aksine kocasına ayak uyduruyordu kaçmak istemiyordu artık...

Avin'in elleri Maran'ın vücudunda keşfe çıkmıştı. Tenini ezberlemek istercesine dokunuyor, dokunduğu yeri yakıyordu. Maran'ın üzerindeki gömlekten homurdanarak kurtulmasını sabırsızlıkla izledi. O sıra boş durmamış üzerindeki kocasına yardımcı olmaya çalışmıştı. Maran'ın nefesini kesen öpüşü ile soluğu kesildi..

Maran özenle karısının kıyafetini ikiye ayırdığında yüzünde şeytani bir gülümseme mevcuttu. Gün boyu yapmak istediği şeyi nihayetinde yapmış ve rahatlamıştı. Avin giden elbiseye üzülürken Maran Avin'in üzgün gözlerini görünce yanağını öptü.

"Daha kapalısını alırız üzülme."

"Elbisemden ne istedin?"

Maran'ın dudakları Avin'in göğüslerine kaymadan önce genç adam karısına cevap verdi.

"Yoktu ki Bırak şimdi elbiseyi Avin." Dedi ve karısının göğüslerine yumuldu.

Maran'ın sırık darbeleri ile inleyen Avin'in sesi yatak odasının duvarlarına çarptı. Maran dakikalarca Avin'in göğüsleri ile ilgilendi. Dudakları yavaşça aşağı doğru kaydı. Bakışları Avin'in gözlerinde sabitti.

Tek hamlede karısının üzerindeki fazlalıkları odanın içersine gelişi güzel bir şekilde çıkarıp attı. Altında kıvranan bedeni beğeni ile süzdü.

Avinin yanakları al al olmuş utançtan ne yapacağını şaşırmıştı....

"Ben bunca zaman nasıl senden mahrum kaldım lan."

Kendi kendine söyleyen adamın haline gülerek karşılık verdi Avin.

"O da senin ayıbın."

Maran altındaki fazlalıklardan kurtulup karısının bacaklarını ikiye ayırdı. Avin utanç içinde gözleri kapatıp açtı. Lanet olsun ki geceyi hiç böyle hayal etmemişti.

Maran karısının üzerine eğilip dudaklarını öpmeye başladığında Avinde geri çekilmeden karşılık veriyordu.

Karısı çok haklıydı ayıbı büyüktü. Hemde çok büyük..

Maran tenine değen ıslaklık ile karısının hazır olduğunu anlayarak dudaklarını ayırıp Avin'in gözlerinin içine baktı.

"Hazır mısın?"

Avin tereddüt ederek başını salladı. Biraz korkuyordu hatta çok fazla korkuyordu... Maran karısının anlını öperek korkusunu yenmesine yardımcı olmaya çalıştı.

"Canın yanarsa durdur beni." Durabileceğine emin olmasada Avin'in canının yanmasını istemiyordu.

Avin başını sallayarak Maran'ın dudaklarına yapıştı. Maran yavaşça erkekliğini Avin'in kadınlığını sürttü. Dikkatli bir şekilde Avin'in içine girdiğinde ağzının içinde bir inilti yankılandı. Dudaklarını dişleyen kadın ile acı bir şekilde o da inledi. Yavaşca hareket etmeye başladığında altındaki beden zevkten raks etmeye başladı.

Avin duvarlarına çarpan adamın erkekliği ile gözlerini yummuştu. Maran'ın altında zevkten dört köşe olmuş bir hâlde inlerken düşündüğü tek şey kocasının daha hızlı olmasıydı. Altındaki çarşafı sıkıca parmaklarına doladı. Gözleri kaymaya başlayınca kocasının adını inledi.

"Maran."

Maran altındaki kadının sona gelişi ile tebessüm ederken kendisini de o sona çok yakındı. Hareketleri seri bir hız kazanınca nefes alışverişleri de hızlandı. Avin'in saçlarını okşayarak birşeyler fısıldaması o kadar haz veriyordu ki az daha kalp krizinden gidecekti. Son bir darbe ile Avin'in içine boşalıp bedenini yana doğru attı.

Maran nefesini düzene sokmaya çalışırken Avin çarşafı üzerine kapattı... Az önce tam olarak Maran'ın kadını olmuştu...

Utançla dudağının kenarını dişleri arasına aldı. Maran bakışlarını karısına çevirdiğinde Avin ağzının içinden söylendi.

"Lanet olsun sadece bir yemek yemiştik nereye geldik." Maran gülerek Avini kolunun altına aldı saçlarına masum bir öpücük bıraktı...

"Sen artık benimsin Avin."

-

Bölüm nasıldı?

En beğendiğiniz sahne?

Diğer bölüm tahmini olan?

-

İnstagram diyartöre6 takip etmeyi unutmayın bölümden sonra alıntı atıyorum:)

Birazdan instagram da soru cevap yapacağım oraya beklerim:)

Karakterleri merak edenler vardı zelal yaptı sağolsun bunu👇

Continue Reading

You'll Also Like

23.2K 2.9K 27
"Uzatmayacağım Baba. Paraya sıkıştım." Kafası ile beni işaret etti. "Kızı kaça okursun?" Ne demek istedi? Ne demek istedi! NE! DEMEK! İSTEDİ! "Boş mu...
1.7M 81.8K 31
Küçük beyaz çantam hemen önümdeki komodinin üzerindeydi. Onu elime alarak hızla açtım. İçinde telefonumu bulmaya çalışırken birdenbire elime bir kağı...
ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.8M 205K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
777K 45.9K 66
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...