KALP TUTSAĞI +18

By hayaller_umutlarda

3.7M 95.6K 70.3K

"Seni sevmeme izin ver," diye fısıldadı. "Ver ki sana cenneti yaşatayım." _ Sevmek nedir bilmeyen Yavuz Seçki... More

1. BÖLÜM "SATILIK"
2. BÖLÜM "KÖMÜRLÜK"
3. BÖLÜM "GİZLİ KAPILAR"
4. BÖLÜM "KAÇIŞ"
5. BÖLÜM "SEVMEK"
6. BÖLÜM "TANIŞMA"
7. BÖLÜM "TELEFON"
8. BÖLÜM "KORKU"
9. BÖLÜM "ALIŞVERİŞ MERKEZİ"
KESİT
10. BÖLÜM "SİLAH"
DUYURU
11. BÖLÜM "ÖPÜCÜK"
12. BÖLÜM "AİLE"
13. BÖLÜM "GEÇMİŞİN İZLERİ"
14. BÖLÜM "HİSLER"
15. BÖLÜM "NOT"
17. BÖLÜM "HASTANE"
18. BÖLÜM "ANLAŞMA"
19. BÖLÜM "BIÇAK"
20. BÖLÜM "ARKADAŞLAR"
21. BÖLÜM "ZEYNEP"
22. BÖLÜM "İLK GÖREV"
23. BÖLÜM "BALAYI"
24. BÖLÜM "PİŞMANLIK"
25. BÖLÜM "TUZAK"
Instagram hesabımız🌸
26. BÖLÜM "CEZA"
27. BÖLÜM "YAĞMUR"
28. BÖLÜM "İNTİHAR"
29. BÖLÜM "DOĞUM GÜNÜ"
30. BÖLÜM "ÖZKAN"
31. BÖLÜM "POLİS"
32. BÖLÜM "SARHOŞ"
33. BÖLÜM ''GÜLSÜM DEVRİM''
34. BÖLÜM ''SALINCAK''
35. BÖLÜM ''HAVUZ''
36. BÖLÜM ''ŞANS''
37. BÖLÜM ''BABA''
38. BÖLÜM "PLAN"
39. BÖLÜM "DAVET"
40. BÖLÜM "YENİ BAŞLANGIÇLAR"
41. BÖLÜM "MEZARLIK"
42. BÖLÜM "KARŞILAŞMA"
43. BÖLÜM "TAŞINMA"
44. BÖLÜM "BOŞANMA"
45. BÖLÜM "SENİ SEVİYORUM"
46. BÖLÜM "LOTUS ÇİÇEĞİ"
47. BÖLÜM "SÜRPRİZ"
48. BÖLÜM "ÇİFTLİK VE BAZI İTİRAFLAR"
49. BÖLÜM "MEKTUP"
50. BÖLÜM "KORKUNÇ RASTLANTI"
51. BÖLÜM "YAVUZ'UN ESİLA'SI"
52. BÖLÜM "ÖZÜR"
53. BÖLÜM "YÜZLEŞME"
54. BÖLÜM "TEKLİF"
55. BÖLÜM "MESAJ"
56. BÖLÜM "YANGIN" (PART 1)
57. BÖLÜM YANGIN (Part 2)
58. BÖLÜM "SİNEMA"
59. BÖLÜM "İSTEME"
60. BÖLÜM "ANLAMSIZ MEKTUP"
61. BÖLÜM "KINA"

16. BÖLÜM "EVLİLİK"

87.9K 1.9K 1.3K
By hayaller_umutlarda


Hepinize merhaba canlarım. Umarım iyisinizdir, keyfiniz yerindedir💜

Bölümü beğenmeniz dileklerimle...

Keyifli okumalar dilerim🌸

_______

Elimdeki notta yazanları defalarca kez okurken beynimin içinde tek bir isim dönüyordu. Dinçer. Acaba o mu yazmıştı bu notu? Buradan gitmeden önce beni Yavuz'un elinden alacağından bahsediyordu ama şöyle bir gerçek daha vardı ki Dinçer bu fotoğrafı çekmiş olamazdı. Çünkü bu fotoğraf Yavuz'un yanında ilk kez uyuduğum geceye aitti. O zamanlar Dinçer yoktu.

"Ne yapıyorsun sen orada?"

Yavuz'un sesi düşüncelerimi bir bıçak gibi böldü. Elimdeki notu Yavuz'a uzattım ve tepkisine baktım. Önce notu okumuş sonra da fotoğrafa bakarak bir anda yanındaki duvara yumruğunu geçirmişti. Ani tepkisi karşısında çığlık atarak bir adım geriledim.

"Ben böyle işin..."

Yavuz hızlı hızlı nefes alıp veriyor sakinleşmeye çalışıyordu. Tepkilerini anlamazken yanına doğru ilerledim.

"Kim bu Yavuz?"

Yavuz sanki orada olduğumu yeni fark etmiş gibi başını hızla bana doğru çevirdi. Siyah gözleri daha da kararmıştı.

Başını iki yana sallayarak, "İzin vermeyeceğim," dedi. "Seni benden almasına izin vermeyeceğim!"

"Kim Yavuz? Cevap verecek misin artık?"

Yavuz gözlerini benden kaçırıp kolumdan tuttuğu gibi merdivenlere doğru götürdü. "Sen yat uyu. Yarın sabah konuşuruz."

Bana bir şey anlatamayacağını bildiğim için ses etmeden merdivenleri çıktım. Yarısına kadar geldiğimde aşağı doğru baktım. Yavuz elinde telefonu ile birini arıyordu. Merdivenin basamağına oturarak onu izlemeye başladım.

"Özkan evimi bulmuş. Artık hiç rahat durmayacak şerefsiz! Bir şeyler yapmamız lazım," diyerek bir süre karşı tarafi dinledi.

"Adamı depoya götür. Bende geliyorum."

Telefonu kapatarak cebine koydu ve hızla evden çıktı. Bende merdivenlerden kalktığım gibi odama gittim ve sırt çantamın içinden bir miktar para alarak cebime koydum. Aklıma Aylin'in telefonu gelince dolabın içinden onu da alarak bende evden çıktım. Karşımda Yavuz'u görmemle eve tekrar girdim ama kapıyı kapatmadım. Bana arkası dönüp bir şekilde telefonla konuşuyordu. Yavaşça kapıyı araladım ve eğilerek Yavuz'un diğer tarafına geçtim. Arabasının yanına gelince yere iyice eğildim. Arka kapıyı açarak Yavuz'un koltuğunun arkasında ki yere oturup yavaşça kapıyı kapattım. Ortada neler döndüğünü merak ediyordum. Yavuz arabaya binip yerleştiğinde beni fark edecek korkusuyla doğru düzgün nefes bile alamıyordum.

"Yarım saat içerisinde korumaları gönderin. Esila evde yalnız. Ona bir şey olursa hepinizi yakarım."

Dudağımı dişleyerek bulunduğum yerde dizlerimi kendime daha fazla çektim. Şuan burada olduğumu bilse ne yapardı kim bilir? Araba hareket etmeye başladığında derin bir nefes verdim. Umarım bu gecenin sonu kötü bitmezdi.

Yarım saat kadar bir yolculuktan sonra araba taşlı zeminde gitmeye başlamıştı. Nereye gelmiştik bilmiyorum ama gördüğüm kadarıyla ağaçlık alanlar artmıştı. Orman gibi bir yere gelmiş olabilirdik. Araba durduğunda Yavuz hiç beklemeden inmişti. Yavuz'un arabadan inmesiyle derin bir nefes çektim içime. Beni fark etmemesine sevinmiştim. Dışarıdan adım sesleri ve bağırışlar duyuluyordu. İçimde bastıramadığım merakla yavaşça kapıyı açarak arabadan indim. Tahmin ettiğim gibi ormanlık bir yoldu ve ileride yıkık dökük bir depo görünüyordu. Yavuz'un arabası hariç birkaç araba daha vardı. Depoya doğru ilerlerken korkmadan edemiyordum. Yavuz'un bu saatte burada ne işi olabilirdi ki?

Depoya yakın herhangi bir ağacın arkasında durarak içeriye baktım. Bir adam sandalyeye bağlıydı ve yüzü kandan görünmüyordu resmen. Gördüğüm görüntü midemi bulandırırken bağlı adamın önünde duran kişiye baktım. Yavuz'a.

İfadesiz bir şekilde karşısında ki adama bir şeyler söylüyordu. Yanında da Semih denen adam vardı. Ne konuştuklarını duymak için ağacın arkasından çıkıp deponun penceresine doğru ilerledim. Yere eğilerek pencereden baktım. Şimdi sesleri daha net geliyordu.

"Son kere soruyorum. Özkan'ın yerini söyleyecek misin, söylemeyecek misin?"

Yavuz'un buz gibi sesiyle irkildim. Şuan çok korkunç görünüyordu.

Adam yüzündeki kana rağmen gülümsedi. "Kızını elinden alacaklar Seçkin. Ne yaparsan yap buna engel olamayacaksın."

Yavuz adama doğru atılıp suratına sert bit yumruk geçirdi. Çığlık atmamak için elimle ağzımı sıkıca kapattım.

"KİMSE ESİLAYI BENDEN ALAMAZ! BUNU O ŞEREFSİZ PATRONUN DA ANLAYACAK!"

"Çok yakında göreceğiz."

Adam Yavuzdan hiç mi korkmuyordu da karşısında böyle konuşuyordu?

Yavuz bir anda belindeki silahı çıkarıp adamın kafasına dayadı. Korkuyla ona bakarken bir anda silahı ateşlemişti. Ağzımdan büyük bir çığlık kaçarken eğildiğim yerden doğrulmuş Yavuz'un karşısında cansız yatan bedene bakıyordum. Başımı kaldırdığımda Yavuz'la göz göze geldim. Korkuyla başımı iki yana sallayıp koşmaya başladım. Tüm gücümle koşarken arkamdan Yavuz'un sesini duyuyordum.

"ESİLA!"

Daha hızlı koşarken ayağımın taşa takılmasıyla yere kapaklandım. Yerdeki küçük taşlar avucuma batarken yerden kalkmaya çalıştım ama Yavuz çoktan yanıma gelmişti. Beni yerden kaldırmak için eğildiğinde hızla elini iterek ondan uzaklaşmaya çalıştım.

"Sakın dokunma bana!"

"Esila."

"O pis ellerinle bana dokunma!"

Yavuz beni umursamamış kolumdan tutarak yerden sertçe kaldırmıştı. Elinden kurtulmak için çırpınırken gözlerimden yaşlar bir bir akıyordu. Yumruklarımı göğsüne geçirirken benden etkileniyormuş gibi görünmüyordu.

"Esila kendine gel!"

Kolumu tutan elinin üzerine elimi koydum ve parmaklarını etimden kurtarmaya çalıştım.

"Yalvarırım bırak beni! Ne olursun."

Hıçkırıklarımın arasından zar zor konuşurken Yavuz diğer kolumu da tutarak beni bedenine yasladı.

"Esila, kendine gel dedim!" diye bağırdı.

Şuan kollarında olduğum adam az önce gözünü kırpmadan birini öldürmüştü. Bu düşünce bedenime o kadar ağır gelmişti ki bir anda tüm gücümle Yavuz'u ittim. Yavuz şaşkınlıkla birkaç adım geriledi.

"O pis ellerinle bana dokunma dedim! Katilsin sen!"

Yavuz'un tüm yüz hatları gerilerken ellerini yumruk yapmış sinirle bana bakıyordu.

"Burada olmanın bedelini çok ağır ödeyeceksin!"

Hayretle ona baktım. "Konumuz bu mu?" diyerek Yavuz'un arkasında kalan depoyu gösterdim. "Sen az önce bir adamı gözünü bile kırpmadan öldürdün!"

Yavuz ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Etrafında olup biten hiçbir şeyden haberin yok! O yüzden daha fazla konuşma ve yürü Esila!"

Kolumu tutacakken ona engel oldum. "Anlat o zaman! Etrafımda ne olduğunu bana anlat!"

Yavuz sabrı kalmamış bir şekilde derin bir nefes verdi ve bileğimden tutarak beni arabasına doğru çekiştirmeye başladı.

"Bırak beni!"

"SABRIMI DAHA FAZLA ZORLAMA!"

Yavuz en sonunda patlamıştı. Öyle bir bağırmıştı ki tüm ormanda sesi yankılanmıştı. Korkudan sesim çıkmazken Yavuz'un arabasının yanına gelmiştik. Beni ön koltuğa oturtup kendisi de yanıma oturdu. Yavuz arabayı ormanlık alandan çıkartırken kafamı cama yaslayarak ağlamaya devam ettim. Sebebi her ne olursa olsun Allah'ın verdiği canı ondan başka kimse alamazdı ama Yavuz daha az önce birini gözünü bile kırpmadan öldürmüştü. O adamın öldürdüğü ilk insan olduğunu sanmıyordum. Bu düşünce bedenimin buz kesmesine sebep oldu.

"Ağlama!"

Yavuz'u umursamadan ağlamaya devam ettim. Yaşadıklarım bedenime en çokta ruhuma ağır geliyordu ve benim ağlamaktan başka yapacağım hiçbir şey yoktu.

"Sana ağlama dedim!"

Yavuz'un bağırmasıyla ağlamam daha çok şiddetlendi. Bakışlarımı yoldan çekip ona çevirdim.

"Lütfen bırak beni. Yalvarırım gitmeme izin ver."

Arabanın ani frenle durmasıyla öne doğru sendeledim. Ben daha ne olduğunu anlamadan Yavuz beni kolumdan tutarak kendine doğu çekti. Korkulu gözlerle ona bakarken ikimizin göğsü de hızla inip kalkıyordu. Onun sinirden benim ise korkudan...

"Bir daha sakın," dedi aramızdaki mesafeyi kapatırken. "Bana gitmekten bahsetme."

Dudaklarını dudaklarıma bastırarak beni sertçe öpmeye başladı. Değil karşılık vermek teni tenime değsin istemiyordum. Dudaklarımı birbirine sıkıca bastırırken ellerimi göğsüne koyarak hızla onu kendimden uzaklaştırdım ve yüzüne tokat attım. Bana zorla dokunması akıl alır gibi değildi! 

"Bir daha sakın bana dokunmaya kalkma!" Sesim sert çıksa da Yavuz'dan korkuyordum. Çünkü tokat attıktan sonra gözlerini kapatmış ve dişlerini sıkmaya başlamıştı. Ondan uzaklaşarak sırtımı cama yasladım. Yavuz gözlerini açtığında anında göz göze geldik. Bakışları kararmıştı. "Senin yerin benim yanım," dedi dişlerinin arasından. "Bu hiçbir zaman değişmeyecek ve sende bunu yarın daha iyi anlayacaksın."

Kaşlarımı çatarak, ağlamaktan çatallaşmış sesimle, "Ne demek istiyorsun?" diye sordum.

Alayla sırıtarak yüzüme keyifle baktı. "Yarın evleneceğimizi unutmuş olamazsın değil mi?"

Sertçe yutkunurken gözlerimi ondan kaçırdım. Bu evliliği de Yavuz'u da istemiyordum. Konuyu değiştirmek için aklımdaki soruyu sormaya karar verdim.

"Beni kim senden almak istiyor Yavuz? Söyleyecek misin artık?"

Yavuz'un bedeni kasılırken ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Sen bunları düşünme ay ışığım. Ben halledeceğim. Seni benden kimse alamaz," diyerek arabayı tekrar sürmeye başladı. Eve gidene kadar da arabada sessizlik hakimdi zaten. Yavuz arabayı park ettiğinde birlikte indik. Eve doğru adımlarken Yavuz'dan olabildiğince uzak durmaya çalışıyordum. Şuan tek istediğim yatağıma gidip yorganımın altına girmekti. Eve girdiğimizde merdivenlere doğru gidiyordum ki Yavuz'un sesini duydum.

"Salona geç!"

"Uyumak istiyorum."

"Dediğimi yap Esila!"

Oflayarak salona girdim. Yavuz da benim arkamdan geldiğinde ona tek kaşımı kaldırarak baktım. "Ne oldu?"

Yanıma doğru adımlayarak tam karşımda durdu. "Arabada olduğunu biliyordum."

Şaşkınca ona bakarken, "Nasıl?" Diye mırıldandım. Arabada olduğumu bilseydi beni indirirdi. En başından izin vermezdi ki.

Bir kolunu belime sararak beni kendine çekti. Aldığı nefesler yüzüme çarparken ben hâlâ şaşkınca ona bakıyordum.

"Sen dış kapıyı açtığında bende telefonda Semih'i arıyordum. Sesini duydum yani. Arabaya girdiğini de gördüm."

"N-neden bir şey demedin?"

"Çünkü," diyerek dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. "Benim nasıl biri olduğumu gör istedim. Ben böyleyim ay ışığım. Söz konusu sevdiğim kadınsa gözümü kırpmadan insanlara zarar verebilirim. Hani beni umursamayıp sürekli benden kaçıyorsun ya bugün gerçek yüzümü gördün. Bir daha benden kaçarsan sana verecek olduğum zararı da anla istedim. Sana bir şey yapmam ama çevrende tek bir sevdiğini de bırakmam, seni kendime mahkum ederim. Sözlerimde ne kadar ciddi olduğumu anlamışsındır umarım."

Anlamıştım.

Dudaklarımdan tek bir söz çıkmazken Yavuz yüzüme gelen saçlarımı arkaya doğru itti. "Yarın nikahımız var ve sen hiçbir sorun çıkartmayacaksın. Ne dersem onu yapacaksın. Anladın beni?"

Başımı aşağı yukarı salladım. Ne dersem diyeyim boşa gidecekti.

"Yarın," diye fısıldadı. "Esila Seçkin olacaksın. Benim karım olacaksın."

Gözlerinin içine baktım. "Sadece kağıtta böyle olacak. Gerçekte asla!"

Alayla güldü. "Beni sevmekten başka şansın yok Esila."

Başımı iki yana salladım. "Seni asla sevmeyeceğim."

Bedenimden ellerini çekerek tekli koltuğa oturdu ve cebinden sigarasını çıkardı. Çakmağıyla sigarasını ateşledikten sonra içine derin bir nefes çekti. "Senin tercihin tabii."

Daha fazla burada durmak istemediğim için salonun çıkışına doğru ilerliyordum ki Yavuz'un sesini duydum.

"O telefonu bana ver."

Elim refleksle arka cebime giderken yakalandığım için kendime kızıyordum. Keşke yanıma almasaydım. En azından bende telefon olduğunu fark etmezdi. Başka çarem olmadığı için telefonu Yavuz'a uzattım ve salondan çıktım.
Odama giderken son birkaç gündür ne kadar yorulduğumu düşündüm. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak fazla yorgundum. Üzerimi hiç çıkarmadan kendimi direkt yatağıma atıp gözlerimi kapattım. Yarın uzun bir gün olacaktı.

🌙

"Gelin Hanım hâlâ uyuduğuna inanamıyorum! Kalk artık! Bu nasıl bir uyku böyle?"

Beynimde yankılanan seslerle yüzümü buruşturup kafamı yastığıma daha çok gömdüm. Sadece uyumak istiyordum ve bir daha da uyanmamak.

"Kime diyorum ben! Esila kalk hadi!"

Aylin'in cırtlak sesini duymamak için ellerimle kulaklarımı kapatıp yarım kalan uykuma devam etmeye çalıştım. Bir anda yastığım ve yorganımın aynı anda çekilmesiyle gözlerimi aralamak zorunda kaldım. Sinirle yattığım yataktan doğrulup Aylin'e baktım.

"Kızım bir rahat ver de uyuyayım!"

Aylin söylediklerime göz devirmiş sonra da elimden tutarak beni yataktan kaldırmıştı. "Evleniyorsun diyorum bana uyku ile cevap veriyorsun."

Bugün nikahımın olduğu gerçeği beynime düşerken Aylin'e bir şey belli etmemeye çalışarak sırıttım. "Sade bir nikah sadece."

"Olsun. Sonuçta abimle evlenecek misin, evleneceksin. Hadi oyalanma da banyoya gir. Çalışanlar gelecek birazdan."

Aylin'e karşı çıkmadan banyoya girdim. Suyu açarak üzerimde ki kıyafetlerimi çıkardım. Aynadan kendime baktığımda karşımda gördüğüm manzara gerçekten kötüydü. Ağlamaktan kızarmış gözler, kurumuş dudaklar, düzensiz uyku uyumaktan morarmış göz altları...

Daha fazla kendime bakmayarak bedenimi sıcak suyun altına bıraktım. Bugün Yavuz'un karısı olacaktım. Esila Seçkin.
Gözlerimden yaşlar bir bir dökülürken elimden bir şey gelmemesi içimi yakıyordu. Keşke beni seven bir ailem olsaydı. En başından bunları yaşamak zorunda kalmazdım ama insan doğduğunda ailesini seçemiyordu maalesef.

Duşumu çok uzatmayıp çıktım hemen. Aylin'in gazabına uğramak istemiyordum. Odada Aylin'in olacağını düşünerek üzerimde havlu ile çıktım banyodan. Karşımda Yavuz'u görmemle tekrar banyoya girecekken tuttu beni.

"Dur kaçma," dedi kolumu sıkıca tutarken. "Seni zaten böyle çok gördüm, utanma."

Kolumu elinden kurtarıp ondan uzaklaştım. Şuan onunla konuşmak istemiyordum. "Aylin nerede?"

"Aşağıda," diyerek soruma cevap verdi. "Aileme bir şey belli etme, mutluymuş gibi davran. Nikah çok uzun sürmeyecek zaten. Birazdan saçın ve makyajın için birkaç kişi gelecek. Sorun çıkarma ne istiyorlarsa yapsınlar."

Başımı aşağı yukarı sallamakla yetindim. Her şeyi planlamıştı zaten. Bana düşen tek şey robot gibi dediklerini yapmaktı.

"Bu sessizliğinin arkasından bir şey çıkmaz umarım."

Sinirle Yavuz'un gözlerinin içine baktım. "Sesim çıksa ne olacak Yavuz? Eninde sonunda yine senin istediğin olmayacak mı?"

Yavuz memnun olmuşçasına gülümsedi. "Bunu anlaman güzel," diyerek bana arkasını döndü. Dolabıma doğru giderek içerisinden beyaz bir elbise çıkardı. Elbiseyi yatağımın üzerine koyarken bir yandan da konuşuyordu.

"Yukarıda gördüğün o gelinliği giymeni isterdim ama senin istemeyeceğini bildiğim için bu elbiseyi aldım."

Bakışlarım elbiseye kaydı. Beyaz, tül bir elbiseydi.


Aklıma gelen fikirle keyfim biraz olsun yerine gelmişti. Yavuz'u çıldırtacaktım.

"Güzelmiş," diye mırıldandım.

Kapı tıklatıldığında Yavuz son kez bana bakmış ve gitmişti. İçeriye Aylin ile birlikte birkaç kişi daha girmişti. Beni hemen bir sandalyeye oturtup makyajımı ve saçımı yapmaya başladılar.

Neredeyse iki saattir hareket etmeden oturmaktan vücuduma ağrılar girmişti. Makyajımı yapan kız sonunda önümden çekildiğinde aynada kendimle göz göze geldim. Yavuz'un isteği üzerine makyajımı çok abartmamışlardı ama sade de değildi. Güzel olmuştu. Saçım ise önce maşa yapılmış sonra da dağınık topuzla tamamlanmıştı. Bana sormadan her şeyi Yavuz nasıl istiyorlarsa öyle yapmışlardı ama ben buna bir son verecek, Yavuz'a güzel bir sürpriz yapacaktım.

Çalışanlar odadan çıktığında Aylin hayran hayran bana bakıyordu.
"Çok güzel oldun Esila."

Ona gülümseyerek oturduğum yerden kalktım. "Hadi sen aşağı in, bende elbisemi giyip geliyorum."

"Tamam."

Aylin gittiğinde hızla dolabıma doğru ilerleyerek Aylin'le yaptığımız alışverişte aldığım elbiseyi çıkardım. Bu elbise Yavuz'u çıldırtacaktı.

(Çanta ve kolye yok. Ayakkabı da diğer resimdekiyle aynı.)

Saçımdaki ki tokaları tek tek çıkardım. Maşalı, uzun saçlarım omuzlarıma döküldüğünde gülümsedim. Böyle daha güzel duruyordu. Makyaj masamın üzerinden kırmızı, mat rujumu alarak dudaklarıma güzelce sürdüm. İşte şimdi olmuştum. Yüzümdeki sırıtışla odadan çıkarak merdivenleri indim. Yavuz'un surat ifadesini çok merak ediyordum.

Topuk seslerimi duyan tüm ev ahalisi bana bakarken benim bakışlarım tek bir kişideydi. Yavuzla göz göze geldiğimizde önce şaşkınca beni baştan aşağı süzdü. Sonra ise kaşlarını çatarak yanıma geldi.

"Bu hâlin ne Esila? Çabuk çık yukarı, sana gösterdiğim elbiseyi giy."

Ailesinin duymaması için bağıramıyordu ve bu benim çok hoşuma gitmişti. Kimse bir şey anlamasın diye gülümserken, "Sorun çıkartmamı istemiyorsan gidelim," dedim.

Yavuz sinirle derin bir nefes vermiş ve elimden tutmuştu. "Bu elbisenin hesabını gece çok fena soracağım güzelim," diyerek kulağıma doğru fısıldadı. "Parçalayarak."

Bedenimi bir korku esir alsa da sesimi çıkarmadım. Pelin Hanım dolu gözlerle yanımıza gelip, bana sıkıca sarıldı.

"Çok güzel olmuşsun kızım, maşallah."

Hepsi gerçek bir evlilik yaptığımızı sandığı için sürekli gülümsemek zorunda kalıyordum ama aslında neler hissettiğimi kimse bilmiyordu. İçimde çıkan yangından kimsenin haberi yoktu.

Pelin Hanım benden ayrıldığında gözlerini siliyordu. "Hadi çıkalım artık."

Hep birlikte dış kapıya ilerlediğimizde Aylin elbiseme beğeni dolu bakışlar atıyordu. Göz göze geldiğimizde öpücük atmıştı. Arabalara yerleştiğimizde terleyen avuç içlerimi elbiseme sürdüm. Yavuz'la baş başa kalmak beni geriyordu. Yavuz arabayı sürerken bakışları sürekli olarak açıkta kalan bacaklarıma değiyordu. En sonunda dayanamayarak, "Bakmasana," diye çemkirdim.

Sinirle kravatını gevşetip, "Bu gece bakmaktan daha fazlasını yapacağıma emin olabilirsin," diye mırıldandı.

Gözlerimi yola çevirerek, "Terbiyesiz," diye söylendim.

Nikahın kıyılacağı yere geldiğimizde arabadan indim. Sade bir mekandı. Yavuzla gelin odasına girdiğimizde Aylin buraya gelmek istemişti ama Yavuz engel olmuştu. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda yanıma gelerek elini ceketinin cebine attı. İki tane kutu çıkarırken ne yapacağını anlamıştım. Bir kutudan baget çıkartmış ve sağ yüzük parmağıma takmıştı. Diğerinde ise alyanslar ve tektaş vardı. Sol yüzük parmağıma da alyansı ve tektaşı taktı.

"Bu yüzükler parmağından ne olursa olsun çıkmayacak Esila."

"Yüzük mü? Ben tasma sanmıştım, pardon."

Sinirle bana baksa da bir şey demedi. Kendi parmağına da alyansı takıp kutuları tekrar cebine koydu. Kapı açıldığında gelene baktım. Aylin başını uzatmış bize bakıyordu.

"Herkes sizi bekliyor. Gelin artık."

Yavuz yanıma gelerek kolunu uzattı. El mecbur koluna girdim. Salona girerken herkes ayağa kalkmış ve alkışlıyordu. Herkes dediğime bakmayın Yavuz'un ailesi ve arkadaşları vardı sadece. Yüzümdeki sahte gülümsemeyle kapıda bir kaç poz vermiştik kameralara. Masaya geçtiğimizde artık olsun bitsin kafasındaydım. Nikah memuru geldiğinde önce bana sordu o klasik soruyu. Her ne kadar üzerimde Yavuz'un baskısı var demek istesem de 'Evet' demiştim. Aynı şekilde Yavuz da dediğinde herkes alkışlamış ve resmi olarak karı koca olmuştuk. Nikah memuru  aile cüzdanını bana vermişti. Hiç bakmadan masanın üzerine koydum. Benim için bir önemi yoktu.

Ayağa kalktığımızda Yavuz gülmeyerek bana döndü. Anlımdan öperken kulağıma, "Hayatıma hoş geldin Esila Seçkin," diye fısıldadı.

Herkes mutlulukla bize bakıp alkışlarken gözüme kapıdan giren adam çarptı. Hızlı hızlı bu tarafa geliyordu.

"Yavuz SEÇKİN!"

Adam tam karşımızda durarak Yavuz'a bakmaya başladı. Bedenimi bir korku esir alırken Yavuz'a baktım. Kaşlarını çatmış adama bakıyordu.

"Özkan abinin sağ kolunu öldürerek büyük hata yaptın!"

Adam bir anda belinden silahını çıkarak bana doğrultmuştu. Korkuyla gözlerim irileşirken ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Özkan abinin selamı var."

Adam son sözlerini söylemiş ve silahı ateşlemişti. Silah büyük bir gürültüyle patlarken bedenimde hissettiğim yoğun acıyla kasılmıştım. Bilincim kapanmadan önce ise tek duyduğum Yavuz'un bağırışıydı.

_______

Umarım bölümü beğenmişsinizdir canlarım.

Bölüm veya kitap hakkında ki yorumlarınızı buraya bırakabilirsiniz. Her birinizin yorumu benim için çok değerli.♡

Oy vermeyi unutmayalım lütfen🌸

Diğer bölümde tekrar bir araya gelmek üzere, kendinize çok iyi bakın✨

Continue Reading

You'll Also Like

110M 4.4M 157
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı...
11.5K 658 11
Sadi ve Songül'ün hikayesini en başından kendimce ekleme ve çıkarma yaparak yazdığım bir derleme olacak Meftun. Nereye kadar gider, nerde biter bilmi...
25.2M 899K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
599K 39.8K 29
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...