KALP TUTSAĞI +18

By hayaller_umutlarda

3.7M 95.6K 70.3K

"Seni sevmeme izin ver," diye fısıldadı. "Ver ki sana cenneti yaşatayım." _ Sevmek nedir bilmeyen Yavuz Seçki... More

1. BÖLÜM "SATILIK"
2. BÖLÜM "KÖMÜRLÜK"
3. BÖLÜM "GİZLİ KAPILAR"
4. BÖLÜM "KAÇIŞ"
5. BÖLÜM "SEVMEK"
6. BÖLÜM "TANIŞMA"
7. BÖLÜM "TELEFON"
8. BÖLÜM "KORKU"
9. BÖLÜM "ALIŞVERİŞ MERKEZİ"
KESİT
DUYURU
11. BÖLÜM "ÖPÜCÜK"
12. BÖLÜM "AİLE"
13. BÖLÜM "GEÇMİŞİN İZLERİ"
14. BÖLÜM "HİSLER"
15. BÖLÜM "NOT"
16. BÖLÜM "EVLİLİK"
17. BÖLÜM "HASTANE"
18. BÖLÜM "ANLAŞMA"
19. BÖLÜM "BIÇAK"
20. BÖLÜM "ARKADAŞLAR"
21. BÖLÜM "ZEYNEP"
22. BÖLÜM "İLK GÖREV"
23. BÖLÜM "BALAYI"
24. BÖLÜM "PİŞMANLIK"
25. BÖLÜM "TUZAK"
Instagram hesabımız🌸
26. BÖLÜM "CEZA"
27. BÖLÜM "YAĞMUR"
28. BÖLÜM "İNTİHAR"
29. BÖLÜM "DOĞUM GÜNÜ"
30. BÖLÜM "ÖZKAN"
31. BÖLÜM "POLİS"
32. BÖLÜM "SARHOŞ"
33. BÖLÜM ''GÜLSÜM DEVRİM''
34. BÖLÜM ''SALINCAK''
35. BÖLÜM ''HAVUZ''
36. BÖLÜM ''ŞANS''
37. BÖLÜM ''BABA''
38. BÖLÜM "PLAN"
39. BÖLÜM "DAVET"
40. BÖLÜM "YENİ BAŞLANGIÇLAR"
41. BÖLÜM "MEZARLIK"
42. BÖLÜM "KARŞILAŞMA"
43. BÖLÜM "TAŞINMA"
44. BÖLÜM "BOŞANMA"
45. BÖLÜM "SENİ SEVİYORUM"
46. BÖLÜM "LOTUS ÇİÇEĞİ"
47. BÖLÜM "SÜRPRİZ"
48. BÖLÜM "ÇİFTLİK VE BAZI İTİRAFLAR"
49. BÖLÜM "MEKTUP"
50. BÖLÜM "KORKUNÇ RASTLANTI"
51. BÖLÜM "YAVUZ'UN ESİLA'SI"
52. BÖLÜM "ÖZÜR"
53. BÖLÜM "YÜZLEŞME"
54. BÖLÜM "TEKLİF"
55. BÖLÜM "MESAJ"
56. BÖLÜM "YANGIN" (PART 1)
57. BÖLÜM YANGIN (Part 2)
58. BÖLÜM "SİNEMA"
59. BÖLÜM "İSTEME"
60. BÖLÜM "ANLAMSIZ MEKTUP"
61. BÖLÜM "KINA"

10. BÖLÜM "SİLAH"

87.1K 2.2K 947
By hayaller_umutlarda

Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenerek okursunuz.🌸

Medya: Esila Durukan

Keyifli okumalar dilerim.

______

İlk defa korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Yavuz'un ateş saçan gözlerine baktığım her an daha fazla yanıyordum resmen. Bakışlarla öldürmek diye bir şey olsaydı şuan nefes alıyor olmazdım ama Yavuz'u sinirlendiren ben olduğum kadar sakinleştirecek olanın da ben olduğumu bildiğim için sakin olmaya çalıştım.

Bana olan sevgisini kullanabilirdim.

Yavuz'a doğru ilerledim ve tam önünde durdum. Başımı kaldırarak göz göze gelmemizi sağladım.

"Ben...ben gitmek istemedim ama kardeşin çok ısrar etti o yüzden..." diyerek bakışlarımı kaçırdım. Ne diyeceğimi kestiremiyordum. "Bir şey anlamasın diye gitmek zorunda kaldım. Yoksa yemin ederim gitmek istemedim."

Dediklerimi sakince dinlemiş hiç sesini çıkarmamıştı. Aslında tam şuan esip gürlemesi gerekiyordu. Hatta yüzüme inecek bir tokadı bile beklemiştim. Hiçbiri olmayınca tekrardan Yavuz'a baktım. Hâlâ sinirli olduğu alnında beliren damardan ve ellerini yumruk yapmasından belli oluyordu.

"Odana çık!"

Şaşkınca Yavuz'a baktım"Y-yani hiçbir şey yapamayacak mısın?"

"Dediğimi yap Esila!"

Daha fazla zorlamadan Yavuz'a arkamı döndüğüm gibi salondan çıktım. Sakin değildi. Hatta fazla öfkeliydi. Neden böyle yaptığını anlamamıştım. Belki de aklı başına gelmişti ve artık bana zarar vermeyecekti. Bu düşüncem bana mantıklı gelmese de başka bir çıkarım yapamıyorum. Odama çıkarak hızla pijamalarımı giydim ve yatağımın içine girdim. Bugün çok fazla yorulmuştum.

Yarın olacaklardan habersiz gözlerimi derin bir uykuya kapattım.

🌙

İrkilerek uyandığımda kendimi hâlâ yorgun hissediyordum. Gece de tam uyuyamamıştım. Sürekli Yavuz gelecek korkusuyla diken üzerindeydim. Yavaşça yataktan doğrularak banyoya gittim ve işlerimi hallettim. Dolabın içerisin tayt ve tişört alarak üzerime geçirdim. Odadan çıktığımda bakışlarım Yavuz'un odasına kaydı. Dün gece ondan habersiz dışarı çıkmış, akşama kadar gezmiştim ve buna rağmen bana bir şey yapmaması beni tedirgin ediyordu.

Aşağı indiğimde Yavuz'u kahvaltı masasında gördüm. Yanına ilerleyerek oturdum. "Günaydın."

Hafifçe başını sallamış ve kahvaltısına devam etmişti. Yüzüme bakmaması da gözümden kaçmamıştı. Hâlâ sinirli olduğunu anlayabiliyordum. Bir süre kahvaltılıklarla oyalanarak konuşmasını bekledim ama beklediğim olmadı. Sakince kahvaltısını yapmaya devam edince merakla yüzüne baktım.

"Yavuz..." Konuşmama izin vermedi.

"Bugün bir misafirimiz var."

Sözümü kesmiş ve söyledikleri kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. Aklıma gelen ilk ihtimali söyledim. "Ailen mi gelecek?"

"Hayır."

"Kim peki?"

"Gelince görürsün."

Bu soğuk cevapları sinirimi bozuyordu. "Yavuz dün..."

"Sus Esila. Daha fazla sesini duymak istemiyorum!"

Bende bakışlarımı ondan çekerek tabağımla ilgilenmeye başladım. Sürekli terslemesi sinirimi bozuyordu. Gerçi bana zarar vermesindense terslemesini tercih ederdim. Bahçeden gelen ses ile irkilerek başımı tabağımdan kaldırdım. Yavuz'a baktığımda sırıttığını gördüm. Anlamsızca ona baktım. Neden gülüyordu?

"İşte şimdi başlıyoruz."

Keyifli sesiyle içimi bir korku kapladı. "Ne oluyor?"

"Dün sabah silahlı saldırıya uğramama ve evden dışarıya çıkma dememe rağmen çıktın." Sesi sakin olsa da bu sakinliğin altında yatan bir intikam olduğunu sezebiliyordum. "Eve geldiğinde saat akşamın dokuzuydu. Bunlar yetmiyormuş gibi üstüne giydiğin o etek demeye bin şahit isteyen kıyafetinle sınırlarını yeterince zorladın. Şimdi ise ceza vakti güzelim," diyerek ayağa kalktı ve elimden tutarak beni de kaldırdı. "Gel benimle."

Elimi elinden çekerek yüzüne baktım. "Son kez söylüyorum Yavuz! Benim giydiklerim seni alakadar etmez! Bana bunun için ceza veremezsin."

Omuz silkerek tekrar elimi tuttu. Bu konuda bir yorum yapmaması sinirime dokunmuştu.

Mutfağa girip bahçeye açılan kapıya doğru ilerledik. Bahçeye çıktığımızda bakışlarım etrafta gezindi ama hiçbir şey göremedim. Biraz daha ilerlediğimizde gördüğüm kişi ile kalbim neredeyse ağzımda atıyordu.

Hayır, bu kadar ileri gitmezdi değil mi?

"Zeynep!"

Ona doğru ilerleyecekken Yavuz sıkıca belimden tuttu. "Zeynep'i buraya hasret giderin diye getirmedim. Yanına gidemezsin!"

"Ne diyorsun sen?" diye sordum bakışlarım Zeynep'teyken. "Ona sakın bir şey yapayım deme!"

Şuan Yavuz'a karşı geliyor gibi dursam da tam tersi fazlasıyla korkuyordum. Kardeşime zarar verecek kadar alçak biriydi o ve ben bundan çok korkuyordum!

"Abla!"

Zeynep bana doğru gelmek istemişti ama Yavuz'un koruması onu sıkıca tutuyordu. Zeynep'i buraya hasret giderelim diye getirmediğini söylemişti. Zarar verecekti. Ona bir şey yapacaktı ve ben bundan deli gibi korkuyordum.

Yavuz, beni cezalandırmak için Zeynep'e zarar verecekti.

Bu düşünce beynime düştüğü an donup kaldım. Hayır, hayır! Böyle bir şeyin olmasına izin veremezdim. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken Yavuz'a doğru döndüm.

"Yavuz sana yalvarıyorum, ona bir şey yapma. Bana istediğini yap ama Zeynep olmaz."

Yavuz'un bana olan bakışları soğuktu. Dediklerimden etkilenmiyor hatta geçen her dakika gözünü daha bir hırs bürüyordu.

"Seni uyardım! En ufak bir hareketinde kardeşine zarar veririm dedim! Sen ne yaptın?" diyerek öfkeyle yüzüme baktı. "Benim sözlerimi çiğneyerek dışarı çıktın!"

Aklıma gelen detay, Yavuz'a bakmamı sağladı. "Ama Aylin senin haberinin olduğunu söylemişti!"

"Benim hiçbir şeyden haberim yok," dedi kesin bir dille.

Ah, Aylin sırf dışarı çıkmak için yalan söylemişti!

Titreyen elimle elini tuttum. "Tamam, bak bir yanlış anlaşılma olmuş. Kardeşimi bırak. Biz seninle baş başa konuşalım."

Beni umursamadı ve elini hırsla elimden çekti. "Getirin!"

Yavuz'un emriyle Zeynep'i tam önüme getirmişlerdi. Aramızda çok bir mesafe yoktu. Canım kardeşimin ağlamaktan gözleri kızarmıştı. O da çok korkuyordu. Zeynep'le göz göze gelince gülümsedim.

"Korkma ablacım. Hiçbir şey olmayacak."

"Abla yanına gelmek istiyorum."

Gözyaşlarım durmaksızın akıyordu. O kadar çaresizdim ki. Elim kolum bağlıydı resmen. Keşke dün Aylin'le gitmeseydim. Keşke.

"Bu kadar duygusallık yeter. Şimdi ceza vakti!"

Yavuz adama kafasıyla Zeynep'i göstermişti. Ne olduğunu anlamazken gözüme çarpan silahla ağlamam daha da şiddetlendi. Adam Zeynep'in arkasında olduğu için Zeynep silahı görmemişti. Sırtımı Yavuz'un göğsünden çekerek hızla ona doğru döndüm ve gözlerinin içine baktım. "Yavuz bunu bana yapma, yalvarırım söyle adamlarına Zeynep'i götürsünler. O daha çok küçük."

Yavuz da elini belime sararak beni kendine daha çok hapsetti. "Bunu sen istedin ay ışığım. Ben seni uyarmıştım."

Kafamı hızla iki yana salladım. "Ben bir şey yapmadım! Kardeşin zorladı, neden anlamak istemiyorsun? Lütfen saçmalamayı bırak!"

Bakışları adamındaydı. "Yavuz lütfen," dedim hıçkırıklarımın arasından.

Yavuz elini enseme bastırarak kafamı göğsüne gömdü. "Merak etme güzelim senin bir şey görmene izin vermeyeceğim."

Kafamı göğsünden çekmeye çalıştım. Onu ikna etmeliydim. Zeynep'e zarar vermemeliydi. Ben Yavuz'un kollarında çırpınırken silah gürültüyle patladı. Duyduğum tek el silah sesi kalbime öyle ağır gelmişti ki neredeyse tüm herkesin duyacağı bir çığlık koptu boğazımdan.

"HAYIR! ZEYNEP!"

"Ceseti kaldırın." Yavuz'un emriyle bedenim kasıldı.

Ceset.

Zeynep ölmüştü. Kollarında olduğum adam kardeşimi benden almıştı. Sinirle ellerimi göğsüne koyup onu daha sertçe ittim. Korumalar gitmiş olacak ki ondan uzaklaşmama izin verdi. Tüm gücümle yüzüne tokadı geçirdim.

"SENDEN NEFRET EDİYORUM! TÜM BENLİĞİMLE SENDEN NEFRET EDİYORUM!"

Hıçkırıklarım o kadar çok artmıştı ki konuşmakta zorluk çekiyordum. Geriye doğru sendelediğimde Yavuz'un bana doğru atıldığını gördüm. Bana dokunsun istemiyordum ama bunu engelleyecek kadar kendimde değildim. Bayılmadan önce tek düşündüğüm bu adamın acımasızlığıydı.

🌙

"Baksana abla güzel olmuş mu?"

Bakışlarımı Zeynep'in çizdiği resme çevirdim. Bizi çizmişti.

Gülümseyerek yüzüne baktım. "Çok güzel olmuş bir tanem ama bir şey eksik gibi sanki," diyerek resmi çizdiği kağıdı elime aldım. Herkes vardı resimde. Annem, babam, ben, abim.

Biri eksikti ama.

Zeynep.

"Sen neden yoksun burada? Kendini çizmeyi mi unuttun yoksa," diyerek güldüm.

"Hayır abla ben öldüm, yaşamıyorum artık. O adam beni öldürdü."

Ben öldüm.

Yaşamıyorum artık.

O adam beni öldürdü.

"Zeynep!"

Hızla yataktan doğrularak etrafıma baktım. Odamdaydım. Kaç saattir uyuyordum bilmiyorum ama hava kararmıştı. Ellerimi terli saçlarımdan geçirerek ağlamaya başladım. Gördüğüm rüyadan çok gerçek olması beni etkilemişti. O yoktu artık. Zeynep yoktu. Sırf beni cezalandırmak için daha dört yaşında olan kardeşimin nefesini kesmişti. Bu düşünce çıldırmama sebep oluyordu. Burada böylece yatamazdım. O adam benim kardeşimi öldürmüştü. Sinirle yataktan çıktığım gibi aşağı inmek için merdivenlere ilerledim.

Yavuz'u bulmalıydım. Onu bulmalı ve intikamımı almalıydım.

Aşağı indiğimde gördüğüm görüntü ile sinirlerim daha çok arttı. Beyefendi oturmuş yemek yiyordu. Hızla yanına giderek beni fark etmesini sağladım.

"Ne yapıyorsun sen?"

Göz göze geldik. "Sonunda uyanmışsın," dedi keyifle ve yanındaki sandalyeyi işaret etti. "Otur, sende yemeğini ye. Tüm gün tek lokma yemedin."

Sinirle gülüp ellerimi saçlarımın arasından geçirdim"Senin bir kalbin yok! Kalpsizsin sen!"

Gözlerini tabağından ayırmadan, "Doğrudur," dedi.

Bu kadar soğukkanlı olması üstüne birde oturup yemek yemesi sinirimi bozarken örtünün ucunu kendime çektiğim gibi masadaki her şeyin yere devrilmesini sağladım.

"Sen insan değilsin Yavuz, canavarsın! Ve sana bir gerçeği daha söyleyeyim mi? Ben sana hiçbir zaman aşık olmayacağım, seni hiçbir zaman sevmeyeceğim. Bu evden de senden de kurtulacağım!"

Yavuz beni dinledikten sonra gülmüş ve oturduğu sandalyeden kalkarak tam karşımda durmuştu. Uzun boyu yüzünden ona başımı kaldırarak bakıyordum.

"Senin hayal dünyan ne kadar geniş öyle. Sevdim bak bunu."

Elimi kaldırıp yüzüne tokat atacakken bileğimi tuttu. "Kendine gel Esila! Kardeşinin ölmesi senin suçun! Dediklerimi yapsaydın şimdi kardeşin nefes alıyor olacaktı."

Gözyaşlarım bir bir yanaklarımdan akıyordu. "Beni hiç dinledin mi? Ben istemedim gitmeyi. Yemin ederim istemedim ama kardeşin bu eve hapis olduğumu bilmediği için sesimi çıkaramadım. Bunu sana dün de söyledim!"

"Merak etme Aylin'le de konuştum. Bir daha benden habersiz böyle şeyler yapmayacak."

Ellerimi göğsüne koyarak onu ittim. Daha doğrusu itmeye çalıştım.
"Sorun çözülmüş işte! Ne diye kardeşimi benden aldın beyinsiz herif!"

"Sözlerine dikkat et Esila!" diyerek bana arkasını döndü ve salona ilerlemeye başladı. "Odana çık. Beni daha fazla sinirlendirme."

Ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırmıştım. Kalbim acıyordu. Yavuz'un bana yaşattıklarını kaldıramıyordum. Ona zarar vermek, canımın acıdığı gibi canını yakmak istiyordum. Hırsımı Yavuz'dan almak istiyordum. Bugünden sonra asla onun dediklerini yapmayacak ve beni tehdit etmesine izin vermeyecektim.

Sinirle Yavuz'un arkasından bende salona girdim ve tam karşısında durdum. Yavuz baygınca bana bakarak derin bir nefes verdi. "Esila rahat bırak beni."

"Beni de öldür!"

Kaşlarını çatarak bana baktı. "Ne saçmalıyorsun sen?"

Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken yalvarırcasına ona baktım.
"Dayanamıyorum Yavuz. Kalbim çok acıyor. Ne olur beni de öldür."

Yavaşça yanına yaklaşırken planım tam tıkırında işliyordu. Yanına ulaştığımda kollarımı beline sardım ve kafamı göğsüne yasladım. "Lütfen beni de öldür."

Ellerini saçlarımın üstünde hissettim. "Böyle bir şeyin imkansız olduğunu biliyorsun güzelim. O yüzden saçmamayı kes!"

Kafamı kaldırarak gülümseyerek Yavuz'a baktım.  Güldüğümü görünce şaşırmıştı. Kaşlarını çatarak bana baktı.

"Hiçbir şey imkansız değildir."

Bu şaşkınlığını fırsat bilip belinden silahını aldığım gibi ondan uzaklaştım. Yavuz elimde silahı görmesiyle hızla üzerime geldi.

Silahı kafama dayayıp, "Sakın yaklaşma," dedim.

"Esila sakın güzelim. Ver o silahı bana, hadi."

Kafamı iki yana salladım. "Asla, asla vermem! Senden tek kurtuluşum buysa eğer sıkarım kafama!"

Yavuz bana yaklaşmak istiyor ama elimdeki silahtan dolayı yapamıyordu.

"Yapma Esila! Ver o silahı bana. Konuşalım."

Kafamı hızla iki yana sallarken gözyaşlarımdan dolayı etrafı bulanık görüyordum. Elimle gözlerimi silip hırsla Yavuz'a baktım. "Sabah bende öyle dedim! Konuşalım diye yalvardım sana! Sen ne yaptın? Kardeşimi öldürdün! Ben Zeynep'i kaybettim şimdi sende beni kaybedeceksin! Hem de sonsuza dek!"

Kaşlarını çatarak bana doğru bir adım attı. "Yapma bunu kendine güzelim." Sesi yumuşaktı. "Ver silahı bana."

Sinirle, "YETER!" diye bağırdım. "Daha fazla seni dinlemek istemiyorum, çünkü sende beni dinlemedin!"

Sabrı taşmışçasına öfkeyle soludu. "Esila dediğimi yap ve ver şu silahı!"

Aklıma gelenle silahı şakağımdan çekip Yavuz'a doğrulttum. "Düşündüm de burada ölmesi gereken biri varsa o da sensin!"

Yumuşak bakışları gitmiş yerine sinirli hâli gelmişti. "Yeter artık Esila. Bana bir şey yapamayacağını biliyorsun."

Alayla güldüm. "Canı yanmış bir kızın bu dünyada yapmayacağı hiçbir şey yoktur! "Dünyadan bir pislik eksilecek işte daha ne istiyorsun?"

"Ağzından çıkanlara dikkat et! O silahı elinden aldığım an çok fena canını yakacağım."

Gözyaşları içerisinde güldüm. Hatta öyle bir güldüm otuz iki dişim de göründü resmen. "Benim canım zaten yanıyor sen yaksan ne olur? Ama yakamayacaksın! Öldüreceğim seni!"

Yavuz alayla bana baktı. "O silahı sıkamayacağını ikimiz de biliyoruz Esila. Bu kadar oyun yeter!"

"Eminsin yani?"

"Sen kimseye zarar vermezsin Esila. Daha dün sabah beni kurtarmadın mı?"

"Yaptığım en büyük hayatı yüzüme vurma lütfen."

Dişlerini sıkarak bana baktı. Ellerini de yumruk yapmıştı. Bu da demek oluyor ki Yavuz Beyimiz sinirlenmeye başlamıştı.

Dişlerinin arasından tısladı. "Ver şu silahı."

Tüm cesaretini toplayıp Yavuz'a baktım. Bugüne kadar bana çok şey yaşatmıştı. Bugün ise bu hayatta en değer verdiğimi benden almıştı. Hiç acımadan vurmuştu kardeşimi. Bende Zeynep'in intikamını aldım. Hiç acımadan bastım tetiğe. Bugün evde ikinci kez yankılandı silah sesi. Ama bu sefer korkmadım. Çünkü çıkan bu silah sesiyle beraber Yavuz da yere yığılmıştı.

Kardeşimin intikamını almıştım.

Ben Esila Durukan hayatında ilk defa doğru bir şey yapmış ve Yavuz Seçkin'i hiç acımadan vurmuştum.

__________

Evet bölümün sonuna geldiniz. Elimden geldiğince uzun ve heyecanlı bir bölüm yazmaya çalıştım💜

Bu hafta yeni bölüm gelmeyecek. Cuma günü gireceğim bir emar var. Lütfen dualarınızı benden eksik etmeyin🤍

Diğer bölüm haftaya gelir büyük ihtimalle. Yazmaya ne zaman başlarım bilmiyorum. Kitaba gösterdiğiniz ilgiden dolayı hepinize teker teker teşekkür ederim.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir🌸

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere. Kendinize çok çok iyi bakın🌙





Continue Reading

You'll Also Like

5.8M 297K 52
İlker Abi: Polis ihbar hattını rahatsız etmeyi ne zaman bırakacaksın? İlker Abi: Senin kolundan tutup karakola getirince mi, yoksa dört duvar arasına...
3.8M 140K 60
Kimsesiz bir kadın. Fahriye AKÇA Tehlikeli bir adam ile tek gecelik bir ilişkiden olan 5 aylık bebeği ile bir sabah gelen telefonla karıştığını öğre...
680K 39.3K 33
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
11.9K 525 14
Kitap +18'dir. Cinsellik içermese de içinde geçen şiddet sahneleri ve çarpık ilişki sahneleri vardır. Etkilenebilecekler için küçük bir uyarı... Önce...