blue neighbourhood

By kitschmell

50.8K 5.6K 7K

hyunho ¡☆ ❝Bir pazar sabahı Hyunjin ve Minho'nun yolu farklı nedenlerden dolayı Blue Neighbourhood Kilisesi'n... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8 (m)
2.9
3.0 (f)

1.9

1.3K 155 228
By kitschmell

hyunho 2 kids room'u sayısız kez izleyen hyunho shipperlar buradalar mı 😭🤧

.✞︎.

Sıradan bir pazartesi sabahıydı. Haftanın ilk okul günü çoğu öğrencinin moralini düşürürken, bu onların yüzüne de gayet net bir şekilde yansıyordu. Uyuşuk hareketler, somurtkan surat ve uykularını alamadıkları için yarı kapalı olan gözler..

Ancak bu yarı depresif öğrencilerin arasında Minho yoktu kesinlikle. Aksine, uzun süre sonra ilk kez bu kadar hafif ve rahatlamış bir şekilde geliyordu okula. Dudaklarında ona yakışan sevimli gülümsemesi ve enerjik adımları okul bahçesinde hareket ediyorken, içinin kıpır kıpır olduğunu hissediyordu aynı zamanda.

Aşk; doğru kişiye karşı besleniyorsa gerçekten de ilaç gibi duyguydu insan için. Bunun yanı sıra o gece yıllarca içinde birikmiş duygularını özgürlüğe kavuşturmuş olmanın huzuru da vardı elbet. Yani mutluydu. Evet, Minho şu anda hiç olmadığı kadar mutluydu hem de.

"Günaydın!"

Duyduğu tanıdık ses ile birlikte düşüncelerinden sıyrılıp arkasına döndü ve anında görüş açısına giren bedenle yüzündeki gülümsemeyi silmeden aynı şekilde karşılık verdi kendisine. "Sana da günaydın Chanhee."

"Nasılsın? Çok enerjik görünüyorsun bugün."

"Evet, sanırım uykumu güzelce aldığım için."

'çünkü uzun zaman sonra ilk kez rahatsız edici bir rüya yüzünden uykum bölünmedi..'

"Ah, anladım."

"Chanhee..." dedi bakışları ilerideki bankı bulduğunda. "...eğer yapacak bir şeyin yoksa, biraz oturup konuşalım mı?"

Diğer beden hemen olumlu anlamda sallamıştı başını. "Konuşalım tabii, seve seve."

İkili banka oturduğunda ilk Minho aldı sözü ve uzun süredir söylemek istediği şeyi söyledi. "Ben, sana teşekkür etmek istiyorum Chanhee."

Chanhee'nin yüz ifadesi şaşkın bir hâl almıştı. "Anlamadım, niçin?"

"Sen.. beni öyle görüp konuşmasaydın, ya da Minhyuk öğretmen ile konuşmam için ısrar etmeseydin işler şu an farklı olurdu benim için. Sana çok minnettarım gerçekten."

Bankta oturan diğer beden biraz düşünür gibi olup hatırladığıyla bakışlarını tekrar Minho'ya çevirmişti. "Ah, hatırladım. Demek Minhyuk öğretmen sana gerçekten de yardımcı oldu sorunun için."

"Evet, hem de çok. Ona da teşekkür borçluyum zaten. Ama önce seninle konuşmak istedim." Dedi yüzündeki minnet dolu ifadeyle Chanhee'ye bakarken.

"Lafı mı olur? Biraz bile olsa yardımımın dokunmasına sevindim." Biraz duraksayıp devam etti. "Mutlu olmak sana daha çok yakışıyor Minho, buna emin olabilirsin."

"Umarım sen de hep mutlu olursun Chanhee~"

Yüzünden silinmeyen aptalca gülümsemesiyle bahçede gözlerini Hyunjin gelmiş mi diye gezdirmeye başladığında Minho, sözü alan Chanhee'ydi bu sefer.

"Sorununu çözmene çok sevindim ama mutluluğunun başka bir sebebi daha olmalı değil mi?"

Minho'nun bakışları kendisini bulunca devam etti. "Ve hmm.. muhtemelen aşık olmuşsun."

Duyduğuyla kahverengi saçlının gözbebekleri şaşkınlık içinde büyürken, Chanhee aldığı tepkiyle lafının doğruluğundan emin oldu.

"Hadi ama, utanma sakın. Aşık olmak güzel bir duygu. Bunda çekinecek bir şey yok ki."

Sakince bir nefes alıp, istemsizce gözlerini kaçırdı Minho.

"Nasıl farkettiğini sormayacağım ama fazla mı belli ediyorum bunu cidden?"

Chanhee, bu soru karşısında hafifçe kıkırdamıştı. "Ah, pek değil. Benim hislerim iyidir aslında. Ve uhm, fazlaca k-drama izlediğim için bu yüzündeki gülümsemeye sevdiğin birinin neden olduğunu anlamam çok da zor olmadı. Ancak yanılmadığımı bilmek hoşuma gitti."

"Evet, yanılmıyorsun."

Chanhee, içindeki merakı engelleyemezken bankta Minho'ya biraz daha yaklaşıp araladı dudaklarını. "Peki, bu şanslının kim olduğunu öğrenme ihtimalim var mı hm?"

Duyduğuyla Minho, panik içinde bakışlarını okul bahçesinde gezdirirken gözlerinin bulduğu beden ile panik katsayısı artmıştı. Hyunjin, yüzündeki rahatsız ifadeyle yanlarına doğru yürüyordu.

"Sanırım, şu an herhangi birine söylemek için hazır hissetmiyorum Chanhee, beni anlayışla karşıla olur mu?"

Chanhee, anında biraz uzaklaşıp af diler bakışlarını arkadaşına çevirdi. "Ah, olabilir tabii. Seni sıktıysam özür dilerim."

"Hayır, hayır. Aksine seninle konuşmak iyi geldi bana. Biz arkadaş değil miyiz hem?"

"Sevindim ben de öyleyse. Ve arkadaş demişken, bak en iyi arkadaşın buraya doğru geliyor. Sanırım seni çaldığımı düşündüğü için sinirli biraz." Diyip kıkırdayınca Chanhee, Minho da yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirip siyah saçlıya çevirdi bakışlarını.

'arkadaş, evet.'

(...)

"Sonraki dersimiz hangi gündü?" Diye sorunca Bayan Kim, "Çarşamba günü hocam." Diye cevapladı onu hemen Renjun.

Bayan Kim, başını olumlu anlamda sallayıp devam etmişti. "O zaman bir sonraki dersimizde yeni konuya geçeriz. Biliyorsunuz haftaya sınavlarınız başlıyor ve bu sizin için biraz daha yorucu günlere geçiş demek."

Neredeyse sınıftaki tüm öğrenciler iç çekmeye başlayınca Bayan Kim tekrar aldı sözü. "Hemen moralinizi düşürmeyin. Benden duymuş olmayın ama sanırım idarenin dördüncü ve üçüncü sınıflar için güzel planları var."

Bu sefer konu herkesin dikkatini çekmiş, Bayan Kim'i soru yağmuruna tutmaya başlamışlardı. "Ah, lütfen. Bunun ne olduğu hakkında pek bir bilgim yok benim-" Sınıfta yankılanan kapının çalma sesiyle genç öğretmenin sözü yarım kalmıştı. "Gelebilirsiniz."

Üçüncü sınıflardan okul başkanı Park Sunghoon ve ikinci sınıflardan okul temsilcisi Hwang Wonyoung ellerinde yazılı A4 kağıtlarıyla içeri girdiğinde; anladı sınıftakiler, idarenin sürprizini şimdi öğreneceklerini.

"Dersinizi böldüğümüz için özür dileriz Bayan Kim ama bir duyuruda bulunmamız gerekiyor müsadenizle."

"Ah, tabii çocuklar. Müsaade sizin."

İkili sınıfa döndüğünde ilk önce Sunghoon almıştı sözü. "Bildiğiniz üzere haftaya yazılılar başlıyor sunbaelerim. Bu ilk dönemin yorucu ve stresli günlerinin başladığı anlamına geliyor tabii."

Sunghoon durunca Wonyoung aldı sözü. "Ama aynı zamanda bu sınavlarda iyi sonuç almanız için mental sağlığınızın da iyi durumda olması bir o kadar önemli. İşte bu yüzden, Müdür Bay Kim Junmyeon üçüncü ve dördüncü sınıflar için moralinizi yerine getirecek bir etkinlik düzenledi."

"Bu hafta sonu, Blue Neighbourhood Ormanı'nda iki günlük bir doğa yürüyüşü ve kamp olacak. Buna müdür ve bazı öğretmenler de dahil tabii. Ancak bu zorunlu değil, isteğe bağlı."

"Tek yapmanız gereken hafta sonu gelmeden size birazdan dağıtacağımız kağıtlara velinizin imza atması, o kadar. Çadır kiralama, yiyecek ve diğer ihtiyaçlar tamamen idare tarafından karşılanacak."

"Okul duyuru panosuna detayların yazılı olduğu broşürü astık, anlamadıysanız teneffüste bakabilirsiniz tekrar."

Öğrenciler arasında fısıldamalar başladığında ayaktaki ikili ellerindeki izin kağıtlarını dağıtmaya başladılar. Çok geçmeden de işlerini bitirip, sınıftan çıkmışlardı bile. Diğer sınıflara da duyuru yapılması gerekiyordu ve dersin bitmesine pek bir şey kalmamıştı.

İçerideki fısıldamalar yavaş yavaş uğultuya dönüşmeye başlarken Bayan Kim saate baktı ve dudaklarını araladı. "Teneffüse az bir şey kalmış, zaten siz de bu duyurudan sonra odağınızı toparlayamazsınız. Bu yüzden dersi burada bitirelim en iyisi." Dedi, bir yandan da öğretmen masasındaki eşyalarını topluyordu.

O sırada Hyunjin, bakışlarını önündeki kağıttan çekip yanına baktığında sabahki enerjisinden eser kalmayan sevgilisini farketmişti.

"Bir sorun mu var Min?" Dedi oturduğu yerden biraz daha kendisine yaklaşıp.

Minho, hüzünlü bakışlarını siyah saçlı beden ile birleştirip dudaklarını bir çocuk gibi büzdü. Ardındansa başını hafifçe olumlu anlamda salladı.

"Gezi istek üzerineymiş, zorunlu değil."

"Yani?"

"Biraz düşün, sence benimkiler izin verir mi geziye katılmama?

Aklına gelen şeyle siyah saçlının da yüzü düşmüştü. Sevgilisinin ailesi sorunlu insanlardı ve muhtemelen bu kamp işine sıcak bakmayacaklardı. Hâlbuki ilk duyduğunda çok sevinmişti Hyunjin, gezide hem sevgilisi hem de arkadaşlarıyla güzel vakit geçireceği için. Şimdi ise bu ihtimal yüzünden hevesi neredeyse hiç kalmamıştı.

"Bir şekilde izin alamaz mısın peki? Öğretmenler de olacak orada, tek başımıza olmayacağız ki, ne sorun çıkabilir?"

"Sorun; benim odamda robot gibi ders çalışmak yerine bir yerlerde yaşıtlarım gibi eğlenceli vakit geçirmem. Bunu istemezler asla."

Dolan gözlerini önüne çekerken Minho, Hyunjin de derin bir iç çekip önüne dönmüştü. Daha önce böyle baskıcı aileleri sadece dizilerde görmüştü ve şu anda birebir örneğini sevdiği bir insanın yaşıyor olması üzüyordu onu. Elinden bununla ilgili bir şey gelmemesi daha da üzüyordu aslında.

"Tamam, sen de asma yüzünü. Bu hoşuma gitmiyor hiç. Yine de şansımı deneyeceğim, hm?" Masanın altından sevgilisinin elini sararken konuştu kahverengi saçlı.

Bununla beraber Hyunjin'in yüzüne de silik bir gülümseme yerleşmişti. "Peki, bebeğim."

.
.
.

Masada çatal-kaşık seslerinden başka bir ses olmayan sıradan bir Lee ailesi akşam yemeklerinden biriydi bu da. Ancak Minho, şu gezi işini söylemek için şimdiden daha iyi bir zaman bulamayacağını biliyordu. Zira gün içinde üçününde bir arada olduğu tek vakit; yemek öğünleriydi.

Nihayet "Size bir şey söylemem gerekiyor, okulum ile ilgili." diyip kafasını tabağından kaldırdı ve kısa zamanda iki ebeveyninin de bakışlarının kendisini bulduğunu gördü.

"Bu hafta sonu dördüncü ve üçüncü sınıflar için özel bir etkinlik düzenliyor idare. Haftaya sınavlar başlayacak ve bunun bizlere motivasyon olacağını düşünmüşler."

"Nasıl bir etkinlik?" Diye sorunca babası, Minho da sesinin kısılmamasını umarak yanıtladı hemen. "Blue Neighbourhood Ormanı'nda iki gece geçirip kamp yapacağız. Elliye yakın öğrenci ile birlikte Bay Kim Junmyeon ve bazı öğretmenler de olacak. Ayrıca tüm ihtiyaçları idare karşılayacakmış."

Babası başıyla onaylayıp yemeğine dönünce Minho, son bir cesaret edip dudaklarını araladı. "Şey.. ben de gidebilir miyim diye soracaktım aslında."

Bakışlar tekrar kendisini bulunca derince yutkundu.

Annesi almıştı bu sefer sözü ilk önce. "Zorunlu mu bu etkinlik?"

Minho, aldığı soruyla başını olumsuz anlamda iki yana salladı usulca.

"O zaman gitmene gerek yok. Sınfındakiler orada boşuna zaman öldürürken sen; odanda dersini çalışarak kolay bir şekilde önlerine geçeceksin. Bu senin için bir avantaj aslında." Dedikten sonra hafifçe sırıtıp önüne dönmüştü orta yaşlı kadın.

"Peki.."

Minho, konuşmanın sonlandığını düşünürken Bay Lee aldı sözü saniyeler sonra.

"Sen gitmek istiyor musun peki?"

Babasından aldığı soruyla biraz sessiz kalmış ancak sonradan dürüst olmaya karar vermişti. "Aslında evet. Buna iznim olmayacağını bile bile gitmek istedim.."

Bay Lee'nin derin iç çekişi sessizliğin içinde kolayıkla duyulmuştu. "Eğer gitmek istiyorsan gidebilirsin Minho."

Masadaki diğer iki beden duyduklarıyla şaşırmadan edemedi.

"Ama-"

"Minho zaten başarılı bir öğrenci, eminim birinciliği kimseye kaptırmayacak. Bırak da yaşıtları ile vakit geçirsin biraz. Ben söyleyeceğimi söyledim."

Eşiyle göz temasını kesmeden konuştuğunda Minho anne ve babasının arasındaki 'sıradan' gerginliğe karışmamaya karar verdi ve sürekli yaptığı gibi sessizliğini korudu.

"Bunun için bir şey yapmamız gerekiyor mu?"

"Sadece izin kağıdını imzalaman gerek."

"Sabah işe gitmeden önce getir bana, imzalarım."

Babasını başıyla onaylayıp annesine döndüğünde onun rahatsız yüz ifadesiyle yemeğini yediğini gördü ancak bunu umursamamaya çalışarak mutluluk ile bakışlarını önüne düşürdü kısa zamanda.

Minho, dakikalar sonra odasına girdiği gibi kendisini yatağa atarak kafasını yastığına gömdü ve içindeki bu heyecanla ne yapacağını bilemeyip minik bir çığlık bıraktı dudaklarından.

Ancak sonradan hissettiği huzursuzluk ve kafasındaki sorular yüzünden sırt üstü uzanıp tavanla bakışmaya başlamıştı. Kesinlikle izin verileceği ihtimali aklının ucundan dahi geçmemiş ve alacağı yanıtı bile bile sormuştu sorusunu.. fakat sonuç beklediği gibi olmamıştı.

Son zamanlarda babasına ne olduğuna anlam veremiyordu bir türlü Minho. Üç yıl önce o gün, sözde doktor'un evine gidip 'iyileştiği' günden beri araları iki yabancı gibiyken, Blue Neighbourhood'a taşındıklarından bu yana Bay Lee, oğluna daha ılımlı yaklaşıyor olmuştu. Sanki yeni bir başlangıç yapıyorlarken; kendisini de değiştirmeye karar vermiş gibiydi..

'hayır.. sadece muhtemelen bana yaşattıkları seneler sonra henüz aklına geldi ve şimdi de vicdanını rahatlatmaya çalışıyor. başka bir ihtimal olamaz, o hâlâ aynı kişi ve her gece kabuslarımdan eksik olmayan onca kötü günden sonra hemen boynuna atlamamı bekleyemez.'

Yatakta yana döndü ve düşünceleriyle boğuşmaya devam etti. 'şu an bir erkek arkadaşım olduğunu öğrense daha beterini yaşatır muhtemelen.

Üzgünüm baba, oğlun iyileşmedi..'

.

.

.

Umarım beğenmişsinizdir. Yorum ve oylarınızı eskik etmeyin, kendinize iyi bakın! ✨🧚‍♀️✨

-mellanie

Continue Reading

You'll Also Like

582K 13K 40
In wich a one night stand turns out to be a lot more than that.
32.4K 2.1K 29
❝ i might be wrong, but don't you think he's a part of your memories? ❞ ❝ i never give up on you ❞ maybe happy ending is possible for them after...
676K 33.4K 24
↳ ❝ [ ILLUSION ] ❞ ━ yandere hazbin hotel x fem! reader ━ yandere helluva boss x fem! reader ┕ 𝐈𝐧 𝐰𝐡𝐢𝐜𝐡, a powerful d...
735K 68.3K 30
tae: jungkook bu şarkıyı dinlerken sana mesaj atan kişi ruh eşinmiş aç dinle hemen, belki o çocuk mesaj atar 《25.07.20 - 03.02.21》