goodnight moon | taekook

By hopesjin

1.9M 179K 91.6K

taehyung, sınıfta kalmaması için jungkook'a özel ders vermeye başlar. texting + düzyazı 05.12.2021 - 25.03.20... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
epilogue

final

21K 1.9K 1.5K
By hopesjin

6 ay sonra

taehyung'un hayatında en dibe battığı zamanlar olmuştu. hatta acısını dindirmek için hayatından vazgeçmeyi düşünecek kadar dive battığı zamanlar olmuştu. özellikle son 3-4 yılda hiç hissetmediği kadar kötü hissetmişti kendini. birinin içine düştüğü bu derin çukurdan kendisini kurtarmasını beklerken hiç olmadığı kadar aciz ve yalnız hissettiği anlar olmuştu.

ama bu o anlardan biri değildi.

ablasının düğünndeydi. etraf kalabalıktı. beklediğinden çok daha fazla kişi katılmıştı ve herkes eğleniyor gibi gözüküyordu.

bütün arkadaşları burdaydı, şarkılara eşlik ederek dans ediyor çevrelerindeki yetişkinlerin uyarılarına rağmen inatla aldıkları alkolün etkisiyle biraz saçmalıyorlardı.

jungkook da burdaydı. dakikalar boyunca uğraşması sonucu taehyung'u zor da olsa dans etmeye ikna etmenin mutluluğunu yaşıyordu. sıkıca ellerini taehyung'un ince beline sarmıştı. taehyung ise sevgilisinin geniş omuzlarına tutunuyordu. yavaş müzik eşliğinde hafifçe dans ederken gülümseyerek birbirlerine bakıyorlardı.

"bu düğün bittikten sonra" diyerek konuşmaya başladı jungkook. yüksek müzik sebebiyle sesinin ne kadar duyulduğunu bilmiyordu ancak taehyung'un pür dikkat kendisine bakmaya başlamasından en azından onun duyabildiğini anlamıştı. "düğün bittikten sonra evimize gideceğiz. inanabiliyor musun?"

evimiz.

taehyung, koredeki en prestijli okullardan birine birincilikle girmeyi başarmıştı. bu yüzden onlarca farklı yerden onlarca farklı burs almaya başlamıştı. artık yaşıtları gibi parayı dert etmeden hayatının keyfini çıkartabilecekti. bunu fark ettiği gün ilk yaptığı şey de işinden istifa etmek olmuştu.

jungkook ise taehyung kadar iyi bir okul kazanamasa da en azından aynı şehirde kazanabilmişti. bu yüzden yaptıkları ilk şey ikisinin de okuluna eşit uzaklıkta bir apartman dairesi tutmak olmuştu. bütün yaz tatillerini o evin ihtiyaçlarını gidermek ve bay kim'i tedaviye ikna etmekle harcamışlardı.

bay kim ise, tam üç aydır içmiyordu. kolay olmamıştı. taehyung'un o zamanlar hayal bile edemeyeceği bir ücreti harcamışlardı ki bu da taeyeon'un yaklaşık yarım saat önce 'evet' dediği artık nikahlı eşi sayılan junsu sayesindeydi. aylarca içme sorunu için yardım almaya ikna etmesi için terapistler tutmuş, profesyonellerle randevular ayarlamışlardı. nihayet de amaçlarına ulaşmışlardı.

son üç ayını rehabilitasyon merkezinde geçiren bay kim'in normalde tedavi süreci bitmeden merkezden çıkması yasak olsa da kızının düğünü olduğu için gözetim altında düğüne gelmelerine izin vermişlerdi.

merkezdeki terapistlerinden biri ve bayan jeon eşliğinde düğünü içmeden idare etmeyi başarıyordu, ya da başarmaha çalışıyordu. çünkü ne zaman içki masasına yaklaşsa bayan jeon kolunu çimdikleyip eline vuruyor, bay kim'i küçük bir çocukmuş gibi azarlıyordu.

taehyung'a jungkook ile ders çalışmaya ilk başladıkları zamanları hatırlatıyordu bu.

"inanamıyorum." diyerek cevap verdi nihayet jungkook'a. sevgilisi taehyung'un dalıp gittiğini çoktan fark etmişti tabi. "hala hayal gibi geliyor. birlikte yaşayacağız- ve ben kirli çoraplarını yere bıraktığını görürsem seni gebertirim."

"ne?" dedi jungkook gözlerini büyütürken. taehyung'un yumuşak ses tonu birden sertleşmişti ve yaşadıkları soft anda bile jungkook'u azarlamayı başarabilmişti.

"bak çok ciddiyim. yemeği ben yaptıysam bulaşıkları sen toplayacaksın. kirlilerini kirli sepetine atacaksın. yatağımızı-"

"yatağımız." diyerek güldü jungkook "odaklanman gereken şeyler bunlar. her gün beraber uyuyacağız ve her gün beraber uyanacağız. uyumadan ve uyandıktan sonra gördüğüm ilk şey sen olacaksın. bundan daha güzel bir şey var mı? neden kirli çoraplata takılıyorsun ki?"

"inanmıyorum sana." dedi taehyung hayretle "resmen temizlik yapmaya söz vermemek için romantizmi kullanıyorsun."

planının ortaya çıktığını fark eden jungkook derin bir iç çekti. bazen taehyung'un zekasını küçümsüyordu.

"bir şey fark ettim." diyerek taehyung'un saçlarını okşamaya başladığında ikinci planını devreye sokmuştu bile "senin çalıştığın kafeden okula kadar birçok farklı yerde seviştik. ama yeni yatağımızda hiç sevişmedik daha."

taehyung'un boynuna yavaş öpücükler bırakırken yumuşadışını hissediyordu. dudakları giderek yükselirken kulağının altındaki hassas noktaya denk geldiğinde sırıttı. taehyung'un ne kadar hassas olduğunu bizzat biliyordu.

"jungkook müsadenle oğlumla dans edebilir miyim?"

duyduğu tanıdık sesle kendini geri çekti jungkook. yutkunarak bay kim'e baktıktan sonra taehyung'un onayıyla yanlarından uzaklaşmıştı ancak gerekirse müdahale edebileceği bir yakınlıktaydı.

bay kim'e güvenmiyordu ve taehyung'un mutluluğunu bozmasına izin vermeyi de planlamıyordu.

"senin düğün ne zaman diyecektim ama zaten evli çift gibi olmuşsunuz." dedi bay kim jungkook uzaklaştığı zaman "yatağımız denmeye başlanmış bile."

"duyduysan bile duyduğunu belli etmek zorunfa mısın?" diyerek gözlerini devirdi taehyung. babasından utandığı ya da çekindiği yoktu çünkü onu artık umursamamaya karar vermişti. hakkında ne düşündüğü, ne yaptığı umrunda değildi.

"şaka yaptım sakin ol." dedi bay kim "buraya senden özür dilemeye geldim."

"umrumda değil."

"taehyung-"

"umrumda değil dedim. seni affetmiyorum."

"affetmemekte haklısın. yine de sana bazı açıklamalar borçluyum. mesela bana bir keresinde 'neden benden bu kadar nefret ediyorsun?' diye sorduğunu hatırlyorum. sadece senden nefret etmediğimi bil tamam mı?"

"neden bana öyle davrandın o zaman?"

"saçma gelecek ama-"

"bilmek istiyorum. öz babamın bana öyle davranmasına sebep olacak şeyi bilmek istiyorum. saçma olup olmadığı umrumda bile değil."

"annene çok benziyorsun. yüzün zaten onun birebir kopyası ama onun dışında davranışların da çok benziyor. sanırım onun yokluğunun sinirini senden çıkarttım."

"saçmaymış gerçekten." dedi taehyung sinirle "annemi bu kadar severken sana onu hatırlaran birinden nefret etmen kadar saçma bir şey yok. sevdiğin kadın gitmeden önce sana kendisinden bir parça emanet etmişken senin ona zarar vermen, parçalaman o kadar saçma ki-"

"biliyorum. alkolün ve çektiğim acının etkisiyle sağlıklı düşünemiyordum."

"tam da bu yüzden senden nefret ediyorum. alkolün seni almasına izin verdiğin için ve beni bir başıma bıraktığın için senden nefret ediyorum. sayende aynı gün içinde hem annemi hem de babamı kaybettim ben."

"düzelmeye çalışıyorum. toparladığım zaman aramızı düzeltmek için tekrar görüşürüz belki?"

"hayır. toplarladığın zaman iş bulup başının çaresine bakacaksın. koca adam oldun artık benden para bekleme. bu da beni son görüşün zaten."

"taehyung-"

"yeterince konuştuk bence. şimdi müsadenle ablamın düğününde eğlenmeye çalışıyorum." diyerek babasının yanından uzaklaştı taehyung. hızlı adımlarla jungkook'un yanına yürürken ağlamamaya çalışıyordu sadece.

"iyi misin?" diye sordu jungkook. koluna sıkıca tutunan taehyung çenesini sıkarken iyi olmadığını belli ediyordu yeterince.

"eve gitmek ister misin?"

"hayır. bizimkileri de üniversiteye gitmeden önce son görüşümüz bu. erken vedalaşmak istemem."

"tamam." diyerek taehyung'un elini tuttu jungkook "gel dışarı çıkalım biraz hava al."

taehyung itiraz etmeden sevgilisinin kendisini gürültülü ve karanlık düğün salonunun dışına sürüklenmesine izin verdi. biraz hava almak ona gerçekten iyi gelebilirdi.

"ne dedi baban?"

"özür diledi."

"gerizekalı." diyerek güldü jungkook. bay kim'in bile bu kadar aptal olacağını düşünemezdi "sen ne dedin?'

"affetmeyeceğimi söyledim." diye fısıldadı taehyung "çok yoruldum gerçekten sadece beni rahat bıraksın istiyorum."

jungkook hafifçe gülümseyip oturdukları merdivende taehyung'un omzuna başını koydu. boynunu öperken bir yandan da "çok az kaldı sevgilim." diye mırıldanıyordu "düğün bittikten sonra evimize gideceğiz ve bunların hepsi geride kalmış olacak."

"sen olmasaydın buralara asla gelemezdim."

"benden önce de kendi başının çaresine bakıyordun taehyung."

"hayır." diyerek jungkook'un omzundan kalkmasını sağladı taehyung. tüm ciddiyetiyle sevgilisinin gözlerine bakıyordu "sen olmasaydın hayatta kalmazdım."

"ne?"

"intihar etmeyi çok kez düşünmüştüm."

"taehyung-"

"belki de sana bunu söylememeliyim bilmiyorum. ama çok kötü hissettiğim zamanlar oluyordu ve acımı dindirmek istiyordum artık. uzun bir süre bunu düşünmüştüm sadece yapacak cesaretin yoktu. bir gece babam eve sarhoş gelip kavga çıkarttığı zaman artık kararımda kesindim."

"sonra ne oldu?"

"sen bana mesaj attın. yapadığım sorular var gelip yardım eder misin demiştin. tam 300 soru çözmüşsün bi de. gecenin bir vakti bununla uğraşman o kadar mutlu etmişti ki beni jungkook'a yardım ettikten sonra yaparım demiştim. ama yapamadım işte."

"taehyung'um." diyerek derin bir nefes aldı jungkook. gözlerinin dolduğunun farkındaydı. "zor olsada hayata tutunarak harika bir iş çıkardın seninle gurur duyuyorum."

taehyung gülümseyerek gözyaşları akmış sevgilisinin yanağına elini yasladı. akan gözyaşları parmak uçlarıyla silerken de yanağına ufak bir öpücük bırakmayı unutmamıştı.

"çok güçlüsün taehyung'um. tanıdığım en güçlü insansın ve sana söz veriyorum bir daha hiç üzülmeyeceksin."

"biliyorum sevgilim." diyerek kendi akan gözyaşlarını da sildi taehyung "sen varken hiç üzülmem ben."

"taehyung! nereye kayboldun seni arıyoruz kaç sattir." diye seslenerek ikisinin konuşmasını bölen momo'dan başkası değildi. arkadaşlarının hızla kendisine doğru koştuğunu gördüğünde ise gülümsemişti.

"nereye kayboldunuz siz- taehyung ağlıyor musun sen?"

"jungkook da ağlıyor." dedi hoseok şaşkınlıkla momo'ya katılarak.

"düğün mü duygusallaştırdı sizi? eşcinseller evlenemiyor diye mi ağlıyorsunuz öyleyse ben de oturup ağlarım şimdi!" diyen momo taehyung'un yanına çöktüğünde gözleri çoktan dolmuştu bile.

taehyung şaşkın ifadesini bozmadan momo'ya bakarken jimin gözlerini devirdi. "belli ki duygusal bir an yaşamışlar hemen atlama salak."

"sus ya çok duygusalım ben de." dedi momo "düğün bittikten sonra bir daha görüşemeyeceğiz."

"neden görüşmeyelim ki?" diye yanıtladı taehyung. momo gerçekten kafasını karıştırmıştı.

"çünkü hepimiz ayrı şehirlerdeyiz. ya orda yeni arkadaşlar bulursanız?" diyen momo çoktan ağlamaya başlamıştı bile "ve ben o kadar kişi içinden hoseokla aynı şehri kazandım. bir de ev arkadaşı olduk."

"ben naptım şimdi amına koyayım?"

"sus hoseok." dedi momo sinirle. hüngür hüngür ağladığı için sesi çatlamıştı bile "ben karina ile ev arkadaşı olmak istiyordum şansıma sen çıktın."

"bebeğim ben sen her gün görüntülü ararım ki." diyerek karina momo'ya sarıldığında arkadaşının ağlaması şiddetlenmişti.

herkes momo'nun ağlarken çıkarttığı seslere gülse de ayrılacakları için aynı zananda üzülüyorlardı. araya giren mesafenin ve yılların aralarını bozacaklarından korkuyorlardı.

bilmedikleri şey ise bütün bunlara rağmen görüşmeyi bir gün bile kesmeyecekleriydi. her gün eskisi gibi sık sık mesajlaşıp telefonda konuşacak, birbirlerinin her önemli anında birlikte olacaklardı.

birbirlerinin mezuniyetlerine ve düğünlerine katılacak, taehyung'un yıllar sonra hep istediği gibi sahiplendiği köpeğin her doğum gününe bile katılacaklardı.

ve taehyung'un da tüm ihtiyacı olan şey buydu. ne ablası ne de babası ona yakın arkadaşları ve herkesten çok sevdiği sevgilisi kadar aile olamamıştı ve taehyung da böylece anlamıştı ki ;

ailesini seçemezdi ama aile gibi göreceğin insanı seçebilirdi.

-

♡︎ 3849

jeonjk : so goodnight moon and goodnight you
when you're all that i think about
all that i dream about

bu gönderi yorumlara kapalı

-

bölüm sonu

merhaba :'))

öncelikle vedaları gerçekten hiç sevmem ama vedalaşmamız gereken yer burası sanırım

ilk kez bir fici bitirdim öncelikle kendimke gurur duyuyorum ama aynı zamanda üzüldüm burdaki taekook favorim gerçekten ayrı ayrı jungkooku da taehyungu da çok seviyorum ve gerçekten özleyeceğim

ama buraya kadar gelip okuyan herkese de çok teşekkür ederim beni desteklediğiniz için ve bu final için sizi bekletmeme rağmen bana sövmediğiniz için

sizi seviyorum kendinize dikkat edin

❤️❤️❤️❤️
 
25.03.2022

Continue Reading

You'll Also Like

2.2K 211 5
"Sen, benim hayatımı çaldın."
12.4K 750 34
Sizce bir doktor hastalarının acı çekmesini isteyebilir mi?
4.5K 690 8
saat 01:45. bir trafik kazası ve yedi ceset.
1.8K 326 27
park jimin ruh eşi tarafından terk edilmişti.