Cesur Velet (bxb)

Oleh ekimdiyelim

3.7M 217K 156K

05...: Of var ya bi koysan yıkılır buralar Kemalim: ? Kemalim: Yanlış oldu galiba. 05...: Yalnız olabiliriz a... Lebih Banyak

• 1. Bölüm •
• 2. Bölüm •
• 3. Bölüm •
• 4. Bölüm •
• 5. Bölüm •
• 6. Bölüm •
• 7. Bölüm •
• 8. Bölüm •
• 9. Bölüm •
• 10. Bölüm •
• 11. Bölüm •
• 12. Bölüm •
• 13. Bölüm •
• 14. Bölüm •
• 15. Bölüm •
• 16. Bölüm •
• 17. Bölüm •
• 18. Bölüm •
• 19. Bölüm •
• 20. Bölüm •
• 21. Bölüm •
• 22. Bölüm •
• 23. Bölüm •
• 24. Bölüm •
• 25. Bölüm •
• 26. Bölüm •
• 27. Bölüm •
• 28. Bölüm •
• 29. Bölüm •
• 30. Bölüm •
• 31. Bölüm •
• 32. Bölüm •
• 33. Bölüm •
• 34. Bölüm •
• 35. Bölüm •
• 36. Bölüm •
• 37. Bölüm •
• 38. Bölüm •
• 39. Bölüm •
• 40. Bölüm •
• 41. Bölüm •
• 42. Bölüm •
• 43. Bölüm •
• 44. Bölüm •
• 45. Bölüm •
• 46. Bölüm •
• 47. Bölüm •
• 48. Bölüm •
• 49. Bölüm •
• 50. Bölüm •
• 51. Bölüm •
• 52. Bölüm •
• 53. Bölüm •
• 54. Bölüm •
• 55. Bölüm •
• 56. Bölüm •
• 57. Bölüm •
• 58. Bölüm •
• 59. Bölüm •
• 61. Bölüm •
• 62. Bölüm •
• 63. Bölüm •
• Final •
• Özel •
• Özel •

• 60. Bölüm •

32.5K 2.3K 601
Oleh ekimdiyelim

Hatırlar mısınız? Eskiden her gün bölüm atıyordum... yani en azından bir aralar.

Ne günlerdi be...


🐿

Hava kararana kadar bilgisayarın karşısından kalkmamış, oyun oynamıştım. Sonrasında annem gelmiş, yemek yemiştik. Babam bu gece nöbette kalacağı için ikimiz tektik. Annemle de biraz vakit geçirdikten sonra tekrar odama geçtim. Kapıyı arkamdan kapatırken duvardaki saate baktım.

00:30

Kemal'in bu saatte gelmesi imkansızdı. Dayanabildiğim kadar uyumayacak, gelmesini bekleyecektim.

Sabahtan beri fazla radyasyona maruz kaldığım için sınavlara çalışmaya karar verdim. Test kitabımı alıp yatağa uzandım. Çözdüğüm çok sayıda sayfadan sonra boynumu ovalarken saate baktım.

02:15

Neden geçmiyordu bu saat.

Bıkkınca test kitabını kapatıp komidinimin üstüne koydum. Telefona baktığımda herhangi bir bildirim görmemek sesli bir nefes vermemi sağladı.

Lise sona gidiyorsanız ve aşıksanız hayat gerçekten çok zordu...

Tavanı izledim bir süre. Bu sıralar tavanla olan samimiyetimiz gittikçe artmış, yakınlaşmıştık. Devamlı bakışıyorduk.

Malum canım Kemalimle şu son bir kaç gündür bir türlü bakışmak nasip olmuyordu.

Düşündüğüm şeylere bak Allah'ım ve acı bana. Tavanla Kemal'i kıyaslıyordum.

Yavaş yavaş kapanmaya başlayan gözlerimi engellemek için sıkıca açıp kapattım gözlerimi. Uyumak istemiyordum, Kemal'i istiyordum.

Ama gözlerim bana ihanet etmişti.

Yüz üstü yatmış olduğum yatağımın sertliği garip geldiği için, kapalı olan gözlerime rağmen kaşlarımı çattım. Kafamın altındaki yastığım ne ara yok olmuştu?

Uykumu bölmemek için gözlerim kapalı bir şekilde yastığı yokladım yattığım yerde.

Benim yatağımın ne zamandan beri sakalları var?

Şaşkınlıkla gözlerimi araladım, kafamı kaldırmadan hissettiğim sakallarda gezdirdim elimi. Fark ettiğim şeyle birlikte kafamı hızlıca kaldırıp, yanağımı yasladığım yerin sahibine baktım.

"Kemal?"

Şaşkın çıkan sesimle birlikte gülümsedi. "Buyur yavrum?"

Kemal yatağıma uzanmış, ben de üstünde yüz üstü bir şekilde yatıyordum. Ne ara gelmişti de beni üstüne çekmişti, hiç fark etmemiştim.

Yüzünü daha rahat görebilmek için, avuçlarımı göğsüne yaslayıp biraz kaldırdım kendimi.

"Sen... gelmişsin?" Dedim hala üzerimden atamadığım şaşkınlığımla.

"Hmm?" Tek elini kaldırıp yanağıma yasladı ve baş parmağıyla çenemi yumuşakça okşadı. "Gelmiş miyim?" Dedi dudağın tek kenarı yukarı doğru kıvrılırken.

Benimle dalga geçmesini umursamadan öne doğru kollarımı uzatıp olabildiğince boynuna sarıldım ve yüzümü boynuna gömdüm.

"Seni çok özledim." Derken derin bir nefes çektim boynundan. "Çok çok özledim." Neredeyse kendimi boğacak kadar boynuna girdiğim için sesim boğuk çıkıyordu.

Onunda kolları belimi çevreleyip, sıkarken iyice kendine çekti.

"Bebeğim benim." Boynumu sıkıca öpüp, kokladı. "Bana sor birde." Tekrar tekrar öpüp kokladı.

Bir müddet özlemim geçene kadar bu şekilde durduktan sonra hafifçe geri çekilip yüzüne baktım ve yorgun yüzünü avuçlarımın içine hapsettim.

"Çok yorgun gözüküyorsun." Dedim üzüntüyle.

Kaç gündür düzgün bir uyku bile çekmemişti.

Elimin tekini tutup avucumu öptü. Yukarı kıvrılan dudağıyla "Çok mu yorgun gözüküyorum?" Diye sordu. Hala dalga geçiyordu.

"Kemal ben ciddiyim, dalga geçme. Üzülüyorum. Ne zaman bitecek bu yoğun çalışman."

"Yavrum son bir kaç tane ağır iş kaldı, sonra 2-3 eleman daha alınca daha düzenli gidip geleceğim işe." Tekrar öptü avuç içimi.

"Ağır işten kastın ne?" Yüzünden geçen tedirginli görünce istem dışı kaşlarım çatıldı."Kemal?"

"Bebeğim boş ver şimdi işi, deli oldum kokunu duymadan geçirdiğim şu bir kaç günde."

Tam bir şeyler söyleyecekken kafasını öne doğru getirip dudaklarıma yapışmasıyla tüm kelimeler ağzıma tıkıldı.

Aldığım tadıyla birlikte gözlerim anında kapanırken derin bir nefes çektim içime.

Özlemiştim tadını... Çok fazla.

Sıkıca alt dudağımı kavrayıp bir kere emdikten sonra hafifçe geri çekilmiş ve daha gözlerimi açmama müsade etmeden "Biraz hasret giderelim." Dedikten sonra tekrar yapışmıştı ayrıldığı dudaklarıma.

Hızlıca devreye giren dili, araladığım dudaklarımın arasından girip ağzımın içini talan etmeye başladı. Aldığım zevkle birlikte mırıldanırken, dudaklarımdan ayrılmadan uzandığım göğsünden beni yan bir şekilde yatağa bırakmış ve neredeyse önümü kapatacak şekilde üstüme abanmıştı.

Bir eli başımın üstündeyken, diğer eli göğsümü, karnımı okşuyordu. Hala avuçlarım içinde olan yüzünü olabildiğince kendime çektim, sanki yeterince yakın değilmişiz gibi.

Islak bir şekilde ağzımın içinde dolanan dilini geri çekip, salyalarla kaplı dudaklarıma sıkı bir öpücük koyup geri çekildi.

"Dil."

İstediği şeyi anlayıp, itiraz etmeden hemen dilimi çıkardım dışarıya doğru.

Yeni yeni aydınlanmaya başlayan hava sayesinde yüzünü rahatlıkla görebiliyordum. Gözlerinde olan karartı, dilimi çıkarmamla hızlıca çoğaldı ve hırıltılı bir nefesle birlikte tekrar eğildi.

Onun salyasıyla da ıslanmış ıslak dilimi hızlıca dudaklarının arasına hapsedip emmeye başladı.

"Imm." Çıkardığım mırıltılar iyice çoğalırken, dayanamıyormuş gibi inledi.

Çoktan sertleşmeye başlayan aletim, Kemal dilimi emdikçe daha beter bir hal almaya başladı.

Dilim dışarıda olduğu için, ağzımda biriken salyaların dudak kenarlarımda aşağıya doğru aktığını hissediyordum.

Kemal asla bırakmayacak gibi dilimi baştan sona emerken, yutkunma ihtiyacı hissettim. Zorlukla dilimi dudaklarının arasından çıkarım seslice yutkundum.

Baygın gözlerle ona baktığımda, nefes nefes ıslanmış dudaklarıyla yüzümü turlayan bakışlarıyla karşılaştım.

"Sikeyim, nasıl bir güzelliksin sen ya."

Hızlıca yüzüme eğildi ve sağ dudağımın kenarlarından akan salyayı yaladı. Karnımı yoklayan karıncalanma hissi anında çoğalırken inledim.

"Kemal!"

"Kemal kurban olsun sana."

Diğer tarafı da aynı şekilde yalayıp seslice yutkundu. Dudağını yanağımdan çekmeden öpüp emdi.

Buğulu ve sert çıkan sesiyle "Seni yemek istiyorum galiba." Dedi ve kısa bir an duraksadı. Sanki karar vermiş gibi başını salladı. "Ve yiyeceğim galiba."

Ben tekrar dudaklarıma kapanmasını beklerken beni şaşırtmış ve dizleri üstüne doğrulmuştu. Sonrasında ise daha çok şaşırtacak bir şey yapmış ve vücudumu tutup yatakta yüz üstü çevirmişti hızlıca.

"Kemal?"

"Bana bir gün kafayı yedirteceğini söylemiştim."

🐿

Bana burada bırakılır mı demeyin sakın, gözlerim kapanmasa devamını yazacaktım. Böyle bir sahne yoktu normalde zaten. Kemal iki üç öpüp gidecekti ama bir anda farklı bir şeye evrildi.

Yarın (yani bugün oluyor artık) devamını atarım.

Öpüyorum.

İnstagram: ekimdiyelim

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

110K 7.2K 20
Ömer abi: Melis nerde? BxB kurgusudur
197K 3.6K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
585K 24.7K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...