SAPLANTILI [+18]

Por Esmerimsi_yzr

2.9M 117K 182K

🔴 "Bu nedir?" "Ağrı kesici ilaç diyelim." "Neden veriyorsun diye sordum?" "Sayısını bile hatırlayamacağım b... Más

1.bölüm "Şok"
2.bölüm "Kararsızlık"
3.bölüm "Çaresizlik"
4.bölüm "Çok teşekkür ederim."
5.bölüm "Düğün"
6.bölüm "Can kırıklığı"
7.bölüm "İçimdeki yangın"
8.bölüm "Neredeydin!"
9.bölüm "Geçmişin izleri"
10.bölüm "Daima"
11.bölüm "Gelen Telefon"
12.bölüm "Sana inandığım gün!"
13.bölüm "Çekilen video"
14.bölüm "Kan"
15.bölüm "İçimdeki Huzursuzluk"
16.bölüm "Benimsin"
17.bölüm "Mesaj"
18.bölüm "Boşluk"
19.bölüm "Sakın"
20.bölüm "Olay gecesi"
21.bölüm "Heyacan"
22.bölüm "Söz ver"
23.bölüm "Sürpriz"
24.bölüm "Sen!"
25.bölüm "Yağmur"
26.bölüm "Küçük bir yalancısın"
27.bölüm "Bir çift öfkeli gözler"
28.bölüm "Kurşun"
29.bölüm "00:13"
30.bölüm "Nefes"
31.bölüm "Kalp ağrısı"
32.bölüm "Alaz!"
33.bölüm "Yangın yeri 1"
34.bölüm "Yüreğim yangın yeri"
35.bölüm "Nefret"
36.bölüm "Fotoğraf"
37.bölüm "Cihan!"
38.bölüm "Ben ne yaptım"
39.bölüm "Kıskançlık"
40.bölüm "Pasaport"
41.bölüm "Küçük kahramanım"
42.bölüm "Ceza"
43.bölüm "Özledim"
44.bölüm "Öp beni!"
45.bölüm "Kanıyorum"
47.bölüm "Korkma"
48.bölüm "Nişan 1"
49.bölüm "Nişan 2"
50.bölüm "Pislik"
51.bölüm "Manyak!"
52.bölüm "Düğün"
53.bölüm "Not."
54.bölüm "Seni bulacağım"
55.bölüm "Nerdesin bebeğim. "
56.bölüm "Gurur"
57.bölüm "Seni istiyorum."
58.bölüm "Doğum günü..."
59.bölüm "Küçük bir ceza"
60.bölüm "Kız isteme"
61.bölüm "Baş ağrısı"
62.bölüm "Oyun bitti."
63.bölüm "Dokunma bana"
64.bölüm "Rüya"
65.bölüm "Gurur"
66.bölüm "Ryan"
67.bölüm "Alex"
68.bölüm "Hamile misin?"
69.bölüm "Kalbime giren ağrı"
70.bölüm "Serenay'ın düğünü"
71.bölüm "Düşünce"
72.bölüm "Davetiye"
73.bölüm "Ayşe'nin Düğünü yeni bölüm."

46.bölüm "Ağlama"

41K 1.8K 2.3K
Por Esmerimsi_yzr

"Ben abimi asla affetmeyeceğim." diye bu sefer yüksek sesle bağırdı.

🔗

"Serenay." dedim, ilk defa adını kısaltmadan elini tutup okşadım. "Ağlamadan bana bak. Birlikte atlatacağız lütfen ağlama, geçti tamam." dediğimde bile kalbim sıkıştı. Geçmedi, geçmeyecek...

Serenay, "Yasemin sen abimin adını duyduğunda bile ne hale geldiğini biliyorum. Ben senin ne yaşadığını daha iyi anladım bu gece." deyip gözyaşı hiç durmadı.

Gözlerinin önüne dökülen bir tutam saçı parmaklarımla geriye doğru iterek yüzünü okşadım.

"Serenay." diye fısıldadım.

Serenay, "Yasemin abimin sana yaşattığı iğrenç gece için asla ne abimi ne de annemi affetmeyeceğim." diye ağlamasını durduramayınca, elini tutarak dudaklarıma bastırdım.

"Serenay..."derken tüm kelimelerim boğazımda düğümlendi.

Alaz, "Yasemin!" diye öfkeyle sesini işittiğimde hareketsiz kaldım. Alaz'a asla Cihan'ın bana tecavüze yeltendiğini söyleyememiştim.
Yengemle aramızdaki anlaşmazlık yüzünden tartıştığımızı biliyordu.

Alaz burnundan soludu, "Sana o gün bileğindeki morlukları sormuştum." diye yanıma gelip karşımda dikilerek üzerime doğru eğildi.
"Yasemin cevap ver!"

"Alaz..." diye ismini söylerken yutkundum.

Alaz, "Neden yalan söyledin o gün bana. Sadece tartıştığınızı söylemiştin. Görüyorum ki fazlasını yaşamışsın." deyip yatağın kenarındaki komidinin üzerinde bulanan boş olan cam sürahiyi alıp duvara fırlattı.

Ablam varken hiç boş kalmazdı.

Alaz, "Siktir!!!
Neler yaşadın sen!!!" dediğinde Serenay'ın elini bırakıp güçlükle ayağa kalktım.

Gurur, "Bağırma lan!" diye yanıma kadar gelip Alaz'ın kolundan tutup itti. Alaz arkasını dönüp yumruğunu duvara üst üste geçirdi.

Alaz, "Neler çektin sen Yasemin. Neler yaşadın sen." diye sesi sonlara doğru kısılarak yumruk atmayı bıraktı.
"Neden her şeyi içine atıyorsun!" deyip dizlerinin üzerine doğru yere çöktü.

"Alaz." deyip yanına vardım. "O gün sana anlatsaydım eğer Cihan'ı öldürdün." dediğimde başını anında çevirip kızaran gözlerle bana baktı.

"Evet öldürürdüm." dedi sinirle. "Sen nasıl gizlersin böyle bir şeyi." deyip gözünden akan yaşa engel olamadı.

Esma, "Alaz..." dedi fısıltıyla. "Alaz bebeğim." deyince, hızla arkamı döndüğümde Esma elini karnına bastırıp gözyaşını tutamadı.

Alaz, "Esma." diye fısıltıyla ayağa kalkıp yanına ulaştı. "Esma ne oldu?" deyip koluna girerek yatağın kenarına oturttu.

Esma, "Kanamam var." dediğinde Alaz küfür savurdu. "Bebeğime bir şey olmasın." diye sesi sonlara doğru yüksek çıktı.

Alaz, "Esma sakin ol güzelim. Bebeğimize bir şey olmayacak." deyip eliyle yüzünü avuçlayıp okşadı. "Hemen hastaneye gidelim."

Hakan, "Esma." deyip kardeşinin kolundan tutarak kalkmasına yardımcı oldu. "Esma yavaş."

Serenay, "Esma." deyip bu seferde ona bakıp ağlamaya başladı.

Alaz, "Esma hiç bir şey olmayacak, korkma."

Esma, "Alaz lütfen bebeğimize bir şey olmasın." deyip iki elinide karnına bastırdı.

Alaz, "Esma... bana bak. Ağlama bişey olmayacak."

Hakan, "Esma kardeşim yeğenime bir şey olmayacak." diye onu teselli etmeye çalıştı.

"Esma sakin ol. Hiç bir şey olmayacak bebeğinize." deyip önünde durarak gözyaşını ellerimle sildim.

Esma, "Olmayacak değil mi Yasemin."

"Evet olmayacak. Esma..." derken yutkundum. Bakışlarımı çevirip, "Alaz bebeğinize bir şey olmayacak." dediğimde cevap vermek yerine başıyla aşağı yukarı hareket ettirdi.

Esma, "Abi, bebeğim."diye yavaş adımlar atarak Alaz'ın yardımıyla odadan çıktı.

Hakan, "Ben aşağı iniyorum. Arabayı çalıştırıyorum." deyip Seranay'a son kez bakarak odadan ayrıldı.

Gurur, "Hakan bizi habersiz bırakma." deyip telefonla bir yeri aradı. "Nerde kaldınız?"

"Kim geliyor?" diye sorduğumda yerdeki yatan çocuğu işaret etti.

Serenay'ın yanına varıp oturdum. "Serenay." diye fısıldadığımda yatağa uzandı. "Benim odama geçelim." dediğimde gözlerini kapattı.

Gurur yanıma gelip oturdu.
"Yalnız bırakalım da uyusun biraz." deyince Gurur'a nemli gözlerle baktım.

"Hayır onu yalnız bırakmak istemiyorum. Ben de yanına uzanıp yatacağım." dediğimde telefonu çalmaya başladı.

"En üst kata çıkın." deyip telefonu kapattı.
"Bebeğim sende çok kötü oldun." dedi, beni kendine doğru çekip sağ elini bel oyuntuma sabitledi. Boşta kalan eliyle, elimi tutup avucunun içine hapsetti.

Bu hareketiyle kendimi onun yanında ne kadar güvende olduğumu hissettim. Başımı omuzuna yasladığımda, burnuma dolan kokusuyla gözlerim kapandı.

"Gurur." diye fısıldayıp kokusunu içime çektim. "Tüm yaşanan kötü olayların bir rüya olmasını o kadar çok isterdim ki."

"Hepsi geçecek bebeğim."

"Gurur," deyip başımı yasladığım omuzundan çekip açık kahve rengi gözlerine baktım.

"Efendim." dedi, yorgun bakan gözleriyle çenemi kavradı.

"Hayatına giren beş kadın kimler oluyor?" dediğimde yanakları yukarıya doğru gerilerek, burnuma öpücüklerini kondurdu.

"Annem, kardeşim, sen, Serenay ve Fırtına." deyince kaşlarım çatıldı.

"Fırtına kim?" diye sorduğumda, cevabını yutkunarak bekledim.

"Gurur..." diye salondan gelen seslerle geri çekildim.
Ben sizin zamanlamanıza...

🔗

"Serenay," deyip yüzünü kapatan saçlarını geriye doğru parmak uçlarımla çektim. "Serenay hadi kalk benim için. Sen yemeğini yemeyince benimde canım istemiyor." dediğimde gözlerini araladı. Öğle saatini çoktan geçmişti.

"Yasemin canım istemiyor." deyip sol tarafına döndü.
Bana yine Jasmin desin...

"Lütfen. Biliyorum yaşadıkların kolay değil. Kendini toparlaman lazım. Annenler yarın akşam geliyor." dedim.
Benim yaşadıklarımda kolay süreç değildi. Serra teyzemin sayesinde atlatmıştım.

Ayşe, "Serenay geçmiş olsun. Duyunca çok üzüldüm." deyip üzüntüsünü dile getirerek yatağın kenarına oturdu.

Serenay, "Ayşe annen burda mı?" diye yönünü dönmeden sordu.

Ayşe, "Evet." diye kısık sesle konuştu. "Senin uyanmanı bekliyordu."

Serenay, "Çağırabilir misin." dedi yorgun ve bitik durumdaydı.

Ayşe, "Anne gelebilir misin?" diye seslendi. Başımı çevirip kapıya baktığımda, Serra teyzenin üzgün bakışları anında beni buldu. Bakışları geçmişteki yaşadıklarımı yansıtıyordu.

"Kızlar siz çıkın ben yalnız konuşmak istiyorum." dedi anne sıcaklığıyla. Onu annem gibi görüyordum.

=====
"Serenay kızım." deyip başımı okşamaya başladı. Annemde bile bu sıcaklığı hiç görmedim. Annem olsaydı öfkesinden sinirinden ağzına geleni saydırırdı bana.

"Serra teyze," diye yüzümü ondan tarafa doğru çevirdim. "Yasemin'in yaşadıklarını şimdi daha iyi anlıyorum. En çok bize ihtiyacı varken sen onu sarıp sarmaladın." deyip içimi çektim.

"Yasemin'in atlatması kolay olmadı kızım. Her gece annesini, babasını ve ablasını sayıklayıp durdu. Neden bende o kazada ölüp gitmedim dedi. Biliyorum yaşadıkların kolay değil, ama zamanla sende atlatacaksın. Sen güçlü bir kızsın, kızım." deyip beni doğrulttu.
Annem olsa böyle davranmazdı.

"Yasemin ne kadar atlatsa da, abimi görmeyi bırak, adını duyunca bile, bedeni korkuyla geriliyordu. İnsan yaşamadan bilemiyormuş." dediğimde elimi tutup okşamaya başladı.

"Serenay, hep birlikte atlacağız kızım. Sen annene hiçbir şey söyleme." dedikten sonra, bana sımsıkı sarıldı.

.......

=====

Ertesi gün...

Ayşe, "Esma'nın bebeği çok şükür iyiymiş. Bugün yanına uğradım. Kalp atışlarını falan dinledik."

Serenay, "Se..sevindim." dedi, bakışları donuktu. Aradan iki gün geçmesine rağmen ne yiyebiliyordu, ne de konuşmak istiyordu. Arada bir Hakan'a olan bakışları derindendi.
Onu kurtarmasını beklemiyordu.

Gurur, "Amcanları ben havaalanından alıp gelirim. Sen Serenay'ın yanında kalırsın." deyince bakışlarımı Serenay'dan çekip, siyah gömleğiyle karşımda oturan kocama baktım.

Gözüme nedense zayıflamış gibi geldi. Çok mu yoğun çalışıyor acaba?
"Tamam." dedim.

Ayşe, "Abi annem hepimizi eve bekliyor. Akşam için hazırlık yapıyordu." deyip kahvesini yudumladı. "Önce sen bizi eve bırak, sonra havaalanına geçersin."

Gurur, "Siz hazırlanın ben yarım saat sonra gelip sizi alırım." deyip ayağa kalktı. Konuşurken bile gözlerini benden ayırmaması, kalbimin teklemesine neden oldu. Kalkmam için kaş göz işareti yaptığında, heyecandan elim titremeye başladı.

İnşallah elimin titremesini farketmemiştir. Bana neler oluyor. Önceden bu kadar heyecan basmazdı.

Mutfaktan birlikte çıktığımızda, elimden tutup, beni kendi odama doğru yönlendirdi. Elinin sıcaklığını avucumda hissetmek bedenimi titretti.
Odama geçtiğimde, kapıyı kapatıp beni kapıya yaslayarak üzerime doğru eğildi.

Bu ani hareketleriyle kalbime işkence ediyordu resmen. "İstediğin bir şey var mı?" deyince, gözlerinin içine bakıp başımı iki yana salladım.

"Hayır." diye fısıldadım. Kokusuyla beynim uyuşurken, dudaklarını dudaklarıma bastırıp usulca öpmeye başladı. Anında gözlerim kapandı. Yumuşacık dudaklarıyla öpüşünü hızlandırdı. Dudaklarımı aralayıp ona karşılık vermeye başladığımda, dilini ittirerek sertçe öpmeye başladı.

Öpüşüyle ayağımı yerden kesiyordu adeta. Ellerimle gömleğimin yakasını kavrayarak tutunmaya çalıştım. Yine kasıklarımda ince bir sızı belirdi. Beni öperken bedeni gerildi.

Somuruyordu beni...

Dudaklarıma yaptığı tatlı işkenceden sonra, son kez öpüp geriye doğru inleyerek çekildi.

"Yarın akşam karımı annemle tanıştıracağım." dedi hırıltılı çıkan sesiyle. Karım diye hitap etmesi çok hoşuma gitti. "Düğünü hemen yapacağım." demesiyle duraksadım, içime bir korku düştü.

"Ne çabuk." dediğimde dudaklarını büzerek kaşlarını yukarıya kaldırdı.

Hayret bu sefer kendini bastırmadan öptü.

"Çok bile bekledim yavrum." deyip belimi kavrayarak yavaşlıkla bana sarıldı. Ilık nefesini tepemde hissettikçe gerileren bedenim gevşedi. Tıpkı bende onun gibi kollarımı beline sardığımda kısa bir an duraksadı.

Bu hareketimi beklemiyor olacak ki, başını geriye doğru çekip şaşkın gözlerle bana baktı.
"Yavrum senin bu hareketlerine hiç alışık değilim. Beni sürekli şaşırtıyorsun." dedi fısıltıyla.

"Hımm." dediğimde dudaklarını tekrar dudaklarıma değdirdi. Öpmüyordu, ama kendini de sıkmaktan geri kalmadı.

"Hadi içeri geç bebeğim. Benim az işlerim var." deyip belimi tutan ellerini gevşetti.

"Tamam." diyebildim. Daha önce bu kadar güzel mi kokuyordu bu?

"Yavrum öyle bakma. Beni deli ediyorsun." dediğinde güldü. "Düğünü, annemle tanıştırdıktan hemen sonra, üç gün içinde yapacağım. Haberin olsun." dedi, tam cevap vereceğim sırada, işaret parmağını dudağıma bastırdı. Cevabını duymak istemiyordu.

Geri çekilerek gözlerini benden ayırmadan kapıyı açıp çıktı. Allah'ım bende nasıl etki bırakmaya başladı. Her hareketiyle bedenimi yaprak misali sallayıp gitti.

Üç gün içinde düğün mü olur!

Bende kapıyı açıp çıktıktan sonra mutfağa geçerek az önce kalktığım sandalyeme tekrar oturdum.

"Hakan?" diye sesim oldukça soru tonuyla çıktı.

"Efendim Yasemin." diye karşılık verdiğinde Serenay'ın bakışları beni buldu.

"Serenay'ın saldırıya uğradığını nasıl öğrendin?" deyip merakıma yenik düşerek sordum. Hakan'ın bakışları Serenayı bulunca, yutkundu. Yutkunmakla kalmayıp elleri yumruk oldu.

"Esma çantasını senin arabanda unutmuş. Seni bir kaç kez aradım. Sonra Serenay açtı telefonu." deyip sesi sinirden titremeye başladı.
"O sırada kapı zilinin üst üste çalındığını duydum." deyip devamını getiremedi.

Serenay oturduğu sandalyesinden kalkarak devamını dinlemek istemediği için mutfaktan çıktı. Keşke sormasaydım yanında.

İtten pişman oldum offf.

Bende oturduğum yerden kalkıp mutfaktan çıkacağım sırada Hakan'ın sesini işittim.
"Yasemin bir süre yalnız bırakalım." deyince, ne oturacağımı bildim, ne de gideceğimi.

Ayşe, "Bencede Yasemin. Neyse biz mutfağı toparlayalım abim gelmeden." deyip ayağa kalktı. Hakan sessizce mutfaktan çıktıktan sonra, masayı toplamaya başladım.

Ayşe, "Yengeciğim." diye Ayşe'nin aniden gelip arkamdan seslenmesiyle elimdeki tabak yere düştü.

"Ayşe napıyorsun? Ödümü patlattın." dediğimde neşeli sesiyle kahkaha atarak yerdeki kırıkları toplamaya başladı.

"Abimle ne ara sevgili oldunuz. Dur düzeltiyorum, karı koca oldunuz. " demesiyle, yanaklarıma doğru alev sardı.

"Ayşe, şimdi bu sorulacak zaman mı?" diye titreyen sesimle geçiştirmeye çalıştım ama bakışlarındaki kararlılığı görünce, nafileydi benim çabam.

"Ne zamandır sormak istiyordum. Ee anlat bakalım." diye bir elini beline koyup, kalçasını masaya yasladı.

"Ayşe..." deyip ne diyeceğimi kısa bir an düşündüm. Cevabını veremeyecek kadar utanmıştım. "Bunları sonra konuşsak olur mu?" deyip yere eğilerek kırılan parçaları toplamaya başladım.

"Yengecim kaçışın yok ama neyse. Utanma." dedi kahkaha atarak. "Annem duyunca, yüzünün alacağı şekli çok merak ediyorum." diye sevinçle konuşmasıyla başımı kaldırıp, çekingen tavırla yüzüne baktım.

"Annene söylemesen şimdilik." diye tatlı dille uyarmak için şekilden şekle girdim.

"Yengeciğim söyler miyim hiç. Sen rahat ol. Bu güzel kareyi bozar mıyım hiçççç." diyerek uzattı. Bir yandan da masayı toplamayı ihmal etmedi.

"Ayşe ayrıca bana yenge demeyi de bırakır mısın?" dedim. Ben henüz hazır değilim.

"Yengeciğim olur mu öyle. Bunu defalarca sana söylemeyi hayal ettim. Gerçeği bile hayalinden çok güzelmiş." dedi.

"Bari düğün olup bitsin öyle dersin."dediğimde bir elinde tabak diğer elinde tuttuğu kaşıkları tezgaha bıraktı. Yerdeki son parçalarıda alıp ayağa kalktım.

"Ha siz düğünüde konuştunuz abimle." dedi gülerek. Sessiz kalarak elimdeki parçaları çöpe attıktan sonra musluğu açtım. "Düğün ne zaman? Abimi biliyorsam bekletmez." dedi.

"Ayşe üç gün içinde düğün mü olur Allah aşkına." diye bir anda ağzımdan çıkınca, elimle ağzımı kapattım. Ayşe açık olan musluğu kapattı.

"Ciddi misin?" diye hayretle sordu. Başımı aşağı yukarı hareket ettirerek cevapladım.
"Bak sen abime." deyip az önceki şaşkınlığının yerini kahkaha aldı.

"Ayşe gülme lütfen çok utanıyorum, korkuyorum." diye yine çenemi tutamadım.

"Neyden korkuyorsun?" dediğinde, hiçbir ayrıntıyı kaçırmayan arkadaşıma baktım. Aynı abisi.

"Hiç." deyip arkamı döndüm.

"Yengeciğim," deyip kolumdan tutarak ona doğru dönmemi sağladı. "Neyden korkuyorsun?" diye yüzümü incelemeye başladı.

Abinin şeyinden...

"Ne korkması. Sen beni geçte Aren'le n'aptınız?" diye konuyu değiştirmeye çalıştım. Aren'nin adını duyunca yüzünde anlamlandıramadığım ifade belirdi.

"Abime karşı sırf seni kullanmak istiyorum. Neden sürekli engelliyor görüşmemizi." diye oflayıp durdu. Bulaşıkları makine dizmeye başladığımda Hakan aklıma geldi.

Nereye kayboldu bu?

"Ayşe Hakan nerde?" diye fısıltılı sordum. Ayşe parmağıyla sus işareti yaparak eliyle içeriyi gösterdi. Sessizce mutfaktan çıkıp önce oturma odasına, sonra ablamın odasının önünde bir süre bekledik.

Ses yoktu. Kapıyı yavaşça açıp içeriye girdiğimizde, Serenay yatakta uzanmış, Hakan ise onun ayak ucuna oturmuştu. Serenay'ın gözleri kapalıydı. Büyük ihtimalle, yine sessizliğini koruyordu kuzenim.

Ben onun eskisi gibi cıvıl cıvıl olmasını istiyorum. Hakan ile yine atışsın, birbirine laf soksunlar.

Odadan ayrılıp tekrar mutfağa geçtik.
"Sence Hakan'la Serenay'ın arasındaki buzlar erimiş midir?" diye Ayşe'nin sorusuyla bilmiyorum derecesini dudağımı kıvırdım.

"Ayşe biz işlerimizi çabucak bitirelimde daha hazırlanacağız abin gelmeden." dediğimde gözlerini kısıp kaşlarını kaldırdı.

"Abim ne zaman söyledi seni sevdiğini?" deyince duraksadım, yutkundum. Çünkü biz birbirimize asla sevdiğimizi söyleyemedik. Spontane gelişti ilişkimiz.

Sahi ne zaman söyleyecek beni sevdiğini...

🔗

Gurur bizi annesinin evine bırakıp havaalanına amcamı almaya gitmişti. Gurur, Serra teyzelere gelirken arabada yanına oturmam için evden çıkmadan önce beni uyarmıştı.

Yol boyunca çaktırmadan arada elini elime değdirip çekiyordu. Yeni sevgililer gibiydik. Yoo yeni sevgili sayılırız. Elini değdirmesi bile heyecanlanmama yetmişti. Kalbim kıpır kıpır oldu.

Şimdi ise içeriye giren amcamı görünce, babamı görmüş gibi oldum. Onun varlığı bana yetiyordu.

Kemal, "Hoş geldiniz Mithat." diye Gurur'un babası amcamı karşılayarak elini sıkıp tokalaştı. Eylül cadısı da peşinden içeriye girdi. Yine sahte kimliğine bürünüp gelmişti.

Serra, "Hoş geldiniz Eylül." deyip yengeme sarıldı. Yengemin üzerine giydiği elbiseyle yine kendini gösterdi.

Eylül, "Hoş bulduk. Sana yine zahmetler verdik." deyip Serra teyzeden ayrılıp öldürücü bakışları beni buldu. Serenay, yanımda güçlükle ayakta duruyordu.
Amcam beni görünce, bakışları yine derinleşti. Gelip bana sarılmasıyla karşılık verdim.

"Hoş geldin amcam." deyip, ona her seferinde baba yerine amca kelimesini kullandığımda bedeni geriliyordu. Benden yavaşlıkla ayrılıp yüzümü kavradı.

"Baba diye hitap etmeni bekliyordum kızım. Yoksa bozuşuruz seninle." yalancıktan alınmış gibi yaptı. Benden ayrılarak yönünü Serenay'a çevirdi.

"Kızım." deyip bakışları anında değişti.

"Hoş geldin baba." deyip, sımsıkı sarıldı. Amcama sımsıkı sarılarak ağlamaya başladı. "Baba." diye sesi boğuk çıktı.

"Kızım?" dedi sorar gibi. Amcam kızında giden tersliği farketti. "Kızım ne oldu?" diye sesi endişeli çıktı.
Acıyla yutkundum. Gözümden akan yaşa engel olamadım.

Eylül, "Serenay." dedi sesi oldukça otoriter çıktı. Serenay, amcamı bırakmayarak ağlamasını dindiremedi. İnşallah anlamazlar.
Yoksa ortalığı ayağa kaldırır.

Mithat, "Kızım iyi misin?" derken sesi boğuk çıktı. Kimse olmasaydı eminim amcam da ağlardı. Serenay'dan yavaşlıkla ayrılarak yüzüne bakıp inceldi.

Serenay, "İyiyim baba. Sadece çok özledim seni." diyebildi. Amcam Serenay'ın kolundan tutup salona kadar yönlendirdi. Üç kişilik koltuğa oturarak kızının elinden tuttu.

Mithat, "Ben kızımı iyi tanıyorum. Bir şeyler olmuş." dedi. Yengem de gelip Serenay'ın yanına oturup saçını okşamaya başladı.

"Baba hiçbir şey olmadı. Sadece çok özledim seni. Bir daha senden ayrı kalmak istemiyorum." dediğinde amcam pek inanmadı.

Eylül, "Serenay bana bak." dedi sert bir dille.
"Serenay yüzüme bak." dedi. Serenay, yüzünü yengemden tarafa çevirip, donuk gözlerle inceledi. "Ne oldu?" diye sordu.

"Anne bir şeyim yok dedim. Sizleri özledim o kadar." deyip sustu. Yengem başını çevirip bana baktı sinirle. Bakışlarındaki ifade, hesap sorar gibiydi.

Serenay, "Babacığım hiçbir şeyim yok. Bilseydim sizi özlediğimi söylemezdim." dedi. Başını amcamın göğsüne bastırarak tekrar sarıldı. Hiçbirimizden ses seda çıkmadı.

"Baba yolculuk nasıl geçti?" diye gerilen ortamı yumuşatmaya çalıştı.

"Güzel geçti kızım." deyip Serenay'ın başını öptü. Onları öyle görünce içim cız etti. Benimde başıma gelen olayda, sığınacak ne annem, ne babam, ne de ablam vardı. Yalnızlığım bir kez daha yüzüme çarpmıştı.

Serra teyze olmasaydı nasıl atlatırdım bilmiyorum.

Serra, "Yemeğimizi soğutmadan masaya geçelim. Orda devam ederiz." dedi. Hep birlikte masaya geçip yerlerimizi aldığımızda, Serenay babasından ayrılmadı.

Yengemin öldürücü bakışları altında olduğum yere sindim. Şu anda bana tek güç veren Gurur'un varlığıydı. Kısa bir an Gurur'a baktığımda, sinirden yanakları içe gömüldüğünü gördüm.

Yengeme katlanamıyordu.

Serra, "Eylül kaç gün kalacaksınız?" diye sordu.

Eylül, "Mithat'ın işlerinin bitirmesine bağlı. Dönüş bileti almadık." deyip kızının bu halini incelemekten de geri kalmadı.
Kızının haline bakıp, ellerinin titrediğini gördüm.

Eylül, "Kızım anlatacak mısın?" dedi sakin bir şekilde.

Serenay, "Anne bir şeyim yok. Neden anlamıyorsun." dedi amcama bakarak.

Eylül, "Tamam kızım." deyip sakin kalmaya çalıştı. Sesindeki öfke beni yok edecek derecedeydi.

Yemekler sohbet eşliğinde yenildikten sonra salona geçtik. Her ne kadar sohbet edilsede amcam ve yengem Serenay'ın bu durumunu merak ediyorlardı.

Serra, "Bugün burda kalırsanız memnun olurum." dediğinde yengemin başını aşağı yukarı hareket ettirdiğinde, duyduğuna emin değilim.

"Tamam." dedi, sonradan. Amcam bir kaç telefon görüşmesi yaparak yanımızdan ayrıldı. Yengem Serenay'a ne kadar sorsada cevabını alamamıştı.

Gurur ise işinin olduğunu söyleyip gitmişti. Yaklaşıp bir saat kadar daha oturduktan sonra, hepimiz kalacağımız odalara geçtik. Serenay babasıyla kalmak istediğini söyleyince, yengem ayrı odaya geçmişti.

Sinirden dört dönüyordur yengem. Bende her zamanki gibi, kaldığım odaya geçtim. Yani ikinci kattı, ve Ayşe, Gurur, birde misafir için kalacak fazlada bir odası vardı.

Burda sürekli kaldığımdan benimsemiştim odayı. Gurur nerde kaldı ki?
Telefonu elime alıp mesaj çektim.

Giden: Pislik
"Ne zaman gelirsin?"

Diye yazıp gönderdiğimde, çok beklemeden cevabı geldi.

Gelen: Pislik
"Beş dakika sonra oradayım yavrum."

Gelen mesajı okuduğumda, yüzüme yerleşen gülümsememe engel olamadım. Kapım aniden açılıp örtülünce irkildim.

Eylül, "Yasemin Serenay'a ne oldu?" diye yanıma gelip kolumu sertçe tutarak hesap sormaya başladı.

Ben de diyorum nerde kaldı?

"Yenge bir şey olmadı." diye cevapladım.

"Yalan söyleme! Kızımı benden iyi mi tanıyorsun?" deyip öfkeyle soludu.

"Yenge yalan söylemiyorum. Gerçekten." diye sesimi düz tutmaya çalıştım. Yengem kolumu bırakıp, bir kaç adım geriledi. Telefonla bir saniye uğraşarak kulağına götürdü. Bir süre bekledi, açılmayınca tekrar telefonu yüz hizasına getirdi, sonra kulağına götürdü.

İnşallah Gurur gelmeden odadan çıkar.

Eylül, "Cihan hemen buraya geleceksin!" diye yengem bana bakıp sesini yükseltmemek için fısıltılı konuştu. Sinirden telefonu öyle bir sıkıyordu ki, elinin içinde parçalara ayrılacak sandım.

"Cihan ne diyorsam onu yapacaksın. Yarın ilk uçağa atla gel." deyip telefonu kapattı. Bana bakıp işaret parmağıyla sen görürsün diyerek odadan ayrıldı.

Şimdi Gurur'a nasıl diyeceğim Cihan geliyor diye. Offf.

Elimi kalbime bastırıp yatağın kenarına oturdum. Kalbim deli gibi korkudan atmaya başladı. Bir süre öylece kalarak derin düşüncelere daldım.

"Bebeğim." diye Gurur'un sesini duyduğumda, düşüncelerimden sıyrılarak yanıma ne ara gelip oturan kocama baktım.

"Gurur..." diye sesim çok cılız çıktı. Çenemi yukarıya doğru kaldırarak ona bakmamı sağladı.

"Ne bu halin yavrum, yüzün bembeyaz olmuş." dediğinde, ona sımsıkı sarılarak gözyaşı tutamadım.
"Soktuğum yengen mi geldi yanına?" dediğinde cevap veremedim. "Sikeceğim şimdi ha." dedi sinirle. Elini belime atarak bana sarıldı.

Sağ eliyle sırtımızı sıvazlayıp, diğer eliyle başımı okşadı.
"Hadi kalk benim odama geçelim."

Belimden tutup yukarıya doğru kaldırdı. Sarsak adımlarla, Gurur'un odasına geldiğimizde kapıyı kilitleyip ışığı yakma gereksinimi duymadan yatağa doğru ilerdi.

"Sen beni bekle üzerimi değiştirip geliyorum." deyip yatağın üzerine oturttu beni. Aldığı öfkeli nefesleri, yengemi öldürecek cinstendi. Gözlerimle onu takip ettiğimde sürgülü dolabın kapağını ittirerek içinden bir kaç parça çıkarıp omuzuna attı.

"Ben beş on dakika içinde duşumu alıp geliyorum. Çok terledim." deyip odasında bulunan banyoya girdi.

Gurur'u beklerken yatağın yanındaki abajuru açıp öyle beklemeye başladım. Komidinin üzerinde duran kutu dikkatimi çekti. Açsam mı ki?

Neden merakıma yenik düşüyorum ben!
El kadar kutuyu alıp açtım. İçinde saat vardı.
Dikkatli bir şekilde baktığımda babamın saatine ne kadar çok benzediğini gördüm. Olabilir mi?

Ama babamın saatini kaybetmiştim ben. Gurur'un bulup yaptıracağını da sanmıyorum. Bir süre daha saate bakınıp durdum. Alaz babamın saatini kırmıştı. Parçalara ayrılmıştı.

Babamın saati olamaz bence?

"Aslında babanın saatini doğum gününde verecektim sana." diye Gurur'un sesini duydum. Başımı kaldırıp karşımda beline sardığı havluyla dikilen Gurur'a baktım. Saçlardan dökülen su damlaları, önce göğsüne sonra kasıklarına doğru yol alışına baktım.

"Gerçekten mi?" diye sorduğumda inanamadım. "Ben kaybettim diye çok üzülmüştüm." dediğimde yanıma gelip oturdu.

Oturma yanıma...

Vücudunun kokusu burnuma dolup taştı.

"Seninle nikah kıymaya gittimiz gün çantanın içinden çıkartıp yaptırmaya verdim. Elime ulaşalı çok olmadı. Bayağı uğraşmışlar yapmak için." dediğinde daha beni ne kadar şaşırtabilirdi ki...

İlk gün karşılaştığım adamdan eser yoktu.
Göz yaşımı yine tutamadığımda, baş parmağıyla akan yaşı sildi. Dokunuşuyla içim cız etti.

"Teşekkür ederim Gurur. Bu saatin benim için maneviyatı yüksekti. Annem düğününde babama takmıştı.

"Hımm." deyip dudaklarını bastırdı. "Bugünlük ağlama kotan çoktan doldu. Ağlama artık. Ben senin artık gamzelerini görmek istiyorum." dediğinde uzun zamandır ilk defa içtenlikle ona gülümsedim.

Gözleri gamzelerime kayarak yutkundu.
"Vazgeçtim sen gamzelerini yalnızca beraberken bana göster yeter." dedi boğuk şekilde.

"Üşüteceksin. Üzerini giyin." dediğimde sinsice güldü. "Yavrum üşürsem sen ısıtırsın beni." deyip üzerime doğru eğildi. Sırtım yatak başlığına değdi. Kalbim deli deli atmaya başladı.

"Gurur..." dediğimde korktuğumu anlamış olacak ki, biraz geri çekildi. Üzerimdeki etkisi bayıltacak türdendi.
Oturduğu yerden kalkıp arkasını dönerek havluyu sıyırıp attı.

Ağzım açık kaldı.
Neden karşımda giyiniyor!

Bir dakika?
Belindeki dövmeyi gördüm. Benim adım yazıyordu. İsmimin son N harfini göremesemde ön tarafına doğru uzanıyordu.

Yağmur sanıyordum sürekli.
Gözlerim sıkı biçimli kalçasına değindiğinde yutkundum.

"Yavrum arkayı incelemen bittiyse birazda ön tarafı incele."

Neee!!!!

🔗

Bölüm sonu...

Takibe alırsanız sevinirim.

Seguir leyendo

También te gustarán

858K 35.4K 30
"Onu seviyorum." Dudaklarından dökülen her kelimeyle benim canımı nasıl bir cehennem sıcağı gibi yakabiliyordu? Bu haksızlıktı. Gözlerim dolmaya baş...
1.7M 47.9K 86
sse-sen uzak dur benden!! "Benden kaçışın yok" diyerek adamlarını üzerime saldı..
7.9K 450 24
Çok kısa tek bölümlük enkay hikayeler. EnKay masali devam ediyoruz.Yaşanacak çok şey vardı çünkü.Yarım kaldık.Kalmamak için elimden geleni yapacağiz...
1.1M 71.3K 64
İlk yalancının ilk yalanı, toprağa düştüğü andan itibaren, yatsıdan sonra yanan mum ona bebek gibi bakacaktı. Yalanın tohumu büyüyecek ve çiçek açaca...