Cesur Velet (bxb)

By ekimdiyelim

3.8M 220K 158K

05...: Of var ya bi koysan yıkılır buralar Kemalim: ? Kemalim: Yanlış oldu galiba. 05...: Yalnız olabiliriz a... More

• 1. Bölüm •
• 2. Bölüm •
• 3. Bölüm •
• 4. Bölüm •
• 5. Bölüm •
• 6. Bölüm •
• 7. Bölüm •
• 8. Bölüm •
• 9. Bölüm •
• 10. Bölüm •
• 11. Bölüm •
• 12. Bölüm •
• 13. Bölüm •
• 14. Bölüm •
• 15. Bölüm •
• 16. Bölüm •
• 17. Bölüm •
• 18. Bölüm •
• 19. Bölüm •
• 20. Bölüm •
• 21. Bölüm •
• 22. Bölüm •
• 23. Bölüm •
• 24. Bölüm •
• 25. Bölüm •
• 26. Bölüm •
• 27. Bölüm •
• 28. Bölüm •
• 29. Bölüm •
• 30. Bölüm •
• 31. Bölüm •
• 32. Bölüm •
• 33. Bölüm •
• 34. Bölüm •
• 35. Bölüm •
• 36. Bölüm •
• 37. Bölüm •
• 38. Bölüm •
• 39. Bölüm •
• 40. Bölüm •
• 41. Bölüm •
• 42. Bölüm •
• 43. Bölüm •
• 44. Bölüm •
• 45. Bölüm •
• 46. Bölüm •
• 47. Bölüm •
• 48. Bölüm •
• 49. Bölüm •
• 50. Bölüm •
• 51. Bölüm •
• 52. Bölüm •
• 53. Bölüm •
• 54. Bölüm •
• 55. Bölüm •
• 56. Bölüm •
• 58. Bölüm •
• 59. Bölüm •
• 60. Bölüm •
• 61. Bölüm •
• 62. Bölüm •
• 63. Bölüm •
• Final •
• Özel •
• Özel •

• 57. Bölüm •

39.6K 2.5K 948
By ekimdiyelim

Selam aslan parçaları.

Maşallah iyi gördüm sizi o yüzden biraz rahatsız edeyim dedim kkk

Kaşına gözüne 10 adam ölür he

🐿

Burhan hocanın anlattığı şeylere, ağrıyan başım yüzünden odaklanamıyordum. Kollarımı sıranın üstünde birleştirip, başımı koluma yasladım.

Hangi götüme güvenip içtiysem o kadar birayı zaten... Aklıma tüküreyim.

Kemal'le geçen o güzel dakikalardan sonra beni biraz daha kucağında dinlendirmişti. Kendime gelmeye başlayınca da tekrar içeri girmiştik.

Nasıl başarmıştım hala aklım almıyordu. Resmen açık bir alanda Kemal'in beni sikmesini sağlamıştım.

Oğlum Aşkın, şeytan tüyü var sende.

Sınıfın kapısı tıklatılınca kafamı istem dışı kaldırdım ve giren kişiye baktım. Tanımadığım bir çocuk sadece başını kapıdan içeriye uzatmış, Burhan hocaya bakıyordu.

"Hocam iyi dersler."

"Sağol Arda, buyur?"

"Hocam." Gözlerini sınıfta gezdirdi ve beni bulunca durdu. "Müdür Aşkın Sezgin'i çağırıyor."

Burhan hocanın da bakışları beni bulunca kaşlarımı çattım.

"Hocam valla kimseye bulaşmadım."

Yani aslında arada yokluyordum milleti ama Kemal korkusuna kimsenin götü bana bulaşmayı yemiyordu artık.

"Hadi çık bakalım."

Hala sızlayan başımla birlikte kalktım ve sınıftan çıktım. Müdürün odasına gitmek için merdivenlere yönelip orta kata kata indim. Müdür yazan kapının önüne gelince kapıyı bir kere tıklattım, gel sesiyle birlikte kapıyı araladım.

İçeride müdür dahil 5 hocanın daha olduğunu görmek şaşırtmıştı. Matematik hocam Nazlı hoca da aralarındaydı.

"Hocam beni çağırmışsınız?" Dedim hala içeri girmezken.

"Gel Aşkın, gel."

Tüm hocaların bakışı benim üzerimdeydi. Umursamazca içeriye girip, tam müdürün önünde ayakta durdum.

"Aşkın, Nazlı hoca matematik konusundaki başarından bahsetti bana ama ancak sonuçlarını görünce inanabildim. Malum çok seçkin bir lise değiliz, öğrencilerimizin kapasitesi belli, bu yüzden bu kadar iyi bir sonuç asla düşünemezdim."

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı salladım sadece.

"Ben ise bunun boşa gitmesini istemediğim için profesör arkadaşlarımla iletişim kurdum. Sonuçlarını, neler yapabildiğini onlara gösterdim. Net bir cevap almadan sana söylemek istemedik ama dün  bana dönüş sağladılar." Müdür heyecanla konuşup, bana bakarken altından ne çıkacağını bekliyordum.

"Ve kendileride kesinlikle seni yanlarına istediklerini söyledirler. Hemde hemen." Nazlı hoca dahil tüm hocalar aynı heyecanla bana bakarken biraz garibime gitti olay.

Matematik konusundaki her şey beni heyecanlandırır ve mutlu ederdi ama nasıl beni yanlarına istiyorlardı o kısmı anlayamamıştım?

"Tam anlayamadım hocam nasıl yani?"

"Haklısın çok üstten anlattım. Bir kaç aya kadar yeni bir projeye başlayacaklarmış ve bu proje tamamen ülkemizi temsil edecek bir proje. Normalde öyle etraftan öğrenci kabul etmeleri falan mümkün değil. Profesörlerle dolu olan bir projeden bahsediyorum Aşkın ve seni aralarında görmek istiyorlar."

İyice ilgimi çeken bu durum beni heyecanlandırmaya başlamıştı.

"Ne düşünüyorsun Aşkın?" Nazlı hocanın hevesli çıkan sesiyle ona döndüm.

"Hocam tabi ki isterim."

"Ama şöyle bir durum var ki..." Müdürün sesi tekrar araya girmişti. "Proje Ankara'da ilerleyecek Aşkın."

Kaşlarım anında çatılmıştı. "Nasıl yani?"

"Bu proje 2-3 ay gibi bir süreyi kaplayacak Aşkın ve müdürümüzün de dediği gibi şehir dışında ilerleyecek bir süreç olacak."

"Hocam ben şehir dışına çıkamam, eğer isteyiniz buysa." Kemal'den ve ailemden uzaklaşamazdım.

"Oğlum ne olacak bir kaç ay şehir dışına çıksan. Öyle basit bir konu değil ki bu, koskoca proje için seni seçmişler."

Her ne kadar beni çok heyecanlandıran bir şey olsada, şehir dışı konusu beni iyice germeye başlamıştı.

"Yok hocam, teşekkür ederim ama kabul etmiyorum." Net bir şekilde konuyu kapatmazsam daha fazla üstüme geleceklerini biliyordum.

"Eğer üniversitenin ilk senesini dert ediyorsan, herhangi bir endişen olmasın istediğin üniversiteye yine girebilirsin. Ankara'da olacağın bu süreçte derslerine online girebilmen için biz gerekenleri yapacağız."

"Yok hocam konu tamamen şehir dışı olması. Buradan uzaklaşmam."

Nazlı hoca dahil tüm hocalar beni ikna etmek için bir şeyler söylemeye devam ederken, başımın ağrısının arttığını hissettim.

Daha fazla devam etmelerini istemediğim için sesimi yükselterek "Teşekkür ederim hocam tekrardan." Dedikten sonra odadan çıktım.

Daralmıştım.

"Oğlum mal mısın sen?" Okan'ın yüksek sesi yüzümü buruşturmamı sağladı.

"Lan bağırma, zaten başım çatlıyor."

Okuldan çıkmış eve doğru yürürken Okan ve Yener'e anlatmıştım olayı ve reddettiğimi öğrendiklerinden beri geri zekalı olduğumu savunuyorlardı.

"Aşkın böyle bir fırsatı nasıl geri tepebilirsin aklım almıyor." Ben umursamazca adımlarımı atarken, o bana dönmüş yüzü şekilden şekile girerken yürüyordu. "Derslere online girme imkanı bile sağlamışlar, 3 ay sonra proje bitince gelip mis gibi kaldığın yerden devam edersin işte."

"Neden istemediğini ben de anlamadım açıkcası." Yener daha sakin konuşuyordu.

"Tabi ki istiyorum oğlum. Baban bahsederken de çok heyecanlandım zaten. Sadece..." Sıkıntıyla ofladım. "Sadece şehir dışı olmaz, gidemem."

"Ya tamam kardeşim illa ki zordur farklı bir şehir, farklı insanlar ama her şeyin bir zorluğu var. Sıkarsın dişini 3 ay, sonucunda elde edeceğin şeyi düşün." Yener'in anlayışlı çıkan sesi beni iyice germeye başlamıştı.

Gitmemekte kararlıydım ama sanki gidecekmişim gibi konuşmaları bile bunalmama sebep oluyordu.

"Kalırsın annenden uzak bir kaç ay. O kadar da ana kuzusu değilsin." Bir an duraksayıp bana baktı Okan. "Len yoksa o kadar mı ana kuzususun?"

"Okan düşün bi bakalım ben kimi 1 gün bile görmesem ağlayacak gibi oluyorum." İstem dışı sert çıkan sesim Okan'ın gülümseyen ifadesini dağıltmıştı.

Asıl beni korkutan şeyi şimdi anlamıştı.

Annemden ya da her kimdense artık gayet rahatlıkla uzak kalabilirdim ama Kemal'den kalamazdım. Kesinlikle kalamazdım hemde.

Yener dediğim şeyi anlamak istercesine Okan'la ikimize bakıyordu.

"Kanka 1 ayda bir ne bileyim en olmadı 15 günde bir gelir gidersiniz sırayla diye düşündüm."

"Okan, babam konuşurken duydum öyle devamlı gelme ihtimali olmaz gibi, ciddi bir projeden bahsediyoruz." Bana döndü Yener. "Bir dakka ya, az önce bahsi geçen kişi kim? Anlamadım ben."

Kemal'i görmeden geçen 15 gün... Kemal'e sarılmadan geçen 15 gün... Onu yanımda hissetmeden geçen günler...

Bir anda yolun ortasında durarak "Hayır." Dememle ikisininde bakışları beni buldu.

Görünmez bir el sanki gelip beni boğuyordu. Elim istem dışı boğazıma giderken, gözlerim yanmaya başladı.

Okan ve Yener'i umursamadan hızlı bir şekilde yürümeye başladım.

"Lan nereye?"

"Kemal'i görmem gerek." Diye fısıldadım kendi kendime, onlar çoktan arkamda kalmıştı.

"Hayda." En son Okan'ın sesini duydum arkamdan.

Adımlarımı hızı yetersiz gelince koşmaya başladım. Bizim evi geçip, Kemal'in çalıştığı yere çıkan sokağa girdim ve sonunda caddeye çıktığımda sağıma, soluma bakıp karşıdan karşıya geçtim. Her zamanki gibi iş yerinin kapısında büyük bir kamyon vardı.

Kamyonun yanında Kemal'i görmeyi beklerken Mahmut abiyi görmek hayal kırıklığı yaşamamı sağladı. Kemal'i hemen görmem gerekiyordu.

Nefes nefese Mahmut abinin karşısında durduğumda şaşırmış ama hemen gülümsemişti. "Ne oldu abicim, hayırdır bu saatte?"

"Abi Kemal nerede ?"

Kaşları anlamak istercesi çatılmıştı. "Ofiste de bir şey mi oldu..."

"Yok abi yok bir şey." Diyip sözünü kestim ve arka tarafa doğru koşmaya başladım. 

Kemal'i görmeden yakamı bırakmayacak gibi hissediyordum bu boğucu hissin.

Merdivenleri çıktığımda, kapıyı çalma gereği dahi duymadan hızlıca açtım. Açılan kapıdan içeriye girerken, arkamdan hızlıca itip kapanmasını sağladım.

"Aşkın?"

Kemal masasının başında elinde tuttuğu kalemle şaşkınca bana bakıyordu. Kapıyı galiba fazla hızlı açmıştım.

Ben sabırsızlıkla yanına doğru adımlarken, o hala ne olduğunu anlamaya çalışır gibi kaşlarını çatmış oturduğu koltuktan kalkmıştı.

Sonunda yanına vardığımda kollarımı sert bir şekilde beline dolarken, gözlerimi kapatıp yanağımı da göğsüne yasladım.

İçimi saran rahatlama hissiyle rahat bir nefes aldım.

"Bebeğim?" Endişeli çıkıyordu sesi.

Kollarımı biraz daha sıkılaştırdım. "Bir şey yok, sadece seni çok özledim." Bu sıcaklığı hissetmediğim tek bir gün kafayı yerdim ben.

Etrafıma sardığı kollarının sıcaklığı tüm vücuduma yayıldı ve bu yoğun his gözlerimin tekrar yanmasına sebep oldu. Sanki mümkünmüş gibi daha da sıkı sarıldım.

"Bi bak bakayım bana sen."

Yanağımı sert göğsüne bastırırken, gözlerimi iyice yumdum ve başımı olumsuz anlamda sallamaya çalıştım.

"Aşkın?" Sabırsız ama aynı zaman da sakin çıkıyordu sesi. "Bebeğim bana bak."

Omuzlarımı kavrayıp yüzümü görmek için beni kendinden uzaklaştırmaya çalıştı.

"Uzaklaştırma beni kendinden." Derken neredeyse ağlayacak gibi çıkmıştı sesim.

Derin bir nefes aldı, biraz eğilip kalçamın altından tuttu ve beni kucakladı. Anında beline sarılan bacaklarımla birlikte, yüzümü boynuna gömüp derin bir nefes çektim kokusundan.

Mis gibi kokuyordu canım içi.

Benimle birlikte masanın önünde duran koltuklardan birisine oturup arkasına yaslandı. Elleriyle belimi kavramış hafifçe okşuyordu. Başımı gömdüğüm boynundan çıkarmak istemiyordum. Dudağımın önündeki deriyi yumuşakça öptüm.

Başımın üstünde dudaklarını hissettiğimde, kendime engel olamayarak burnumu çektim. Altımda gerilen vücudunu hissettim.

Ellerini belimden hızlıca çekip omuzlarıma getirdi ve beni kendinden uzaklaştırdı. Anında buğulu gözlerimi bulan gözleri, kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.

Sert çıkan sesiyle "Ne oldu?" Diye sordu. Muhtemelen okulda kötü bir şey yaşadım sanmıştı.

"Bir şey olmadı dedim ya. Sadece seni özledim."

"Neden ağlıyorsun o zaman?"

"Çünkü çok özledim." Dedim sessizce.

"Aşkın bak bebeğim." Deyip yanaklarımı kavradı. "Bana ne olduğunu söylemediğin her an çok farklı şeyler düşünüp daha da endişeleniyorum. O yüzden lütfen ne olduğunu söyle."

Sinirleniyorum dememişti ama her geçen saniye daha fazla gerilen çenesinden bunu anlayabiliyordum.

Dudaklarım aşağıya doğru büzülürken, gözümden aşağıya akan göz yaşımı elimin tersiyle silip burnumu çektim.

"Söylemek istemiyorum."

"Böyle bir şey seçeneklerimiz arasında yok Aşkın." Yaklaşıp alnımı öptü, fazla geri çekilmeden yüzümü biraz daha kendine kaldırdı.

"Önemli bir şey değil ki, ben sadece bir şeyler düşündüm ve sanki öyle bir..." zorlukla konuşurken bir anda dayanamayıp hıçkırdım ve sanki bunu bekliyormuşum gibi sesli bir şekilde ağlamaya başladım.

Kemal iyice telaşlanırken beni tekrar kendine çekip yüzümü boynuna yasladı. Tek eliyle ensemi okşarken kulağıma eğildi.

"Ne olduğunu söyle ki, aklıma mukayyet olabileyim Aşkın."

Tekrar hıçkırdım. "Ben senden ayrılmak istemiyorum."

"Nereden çıktı şimdi bu?"

Nefesim tekleyince konuşamadım. Okuldan beri içimde tuttuğum tüm duygular patlak vermişti o yüzden ağlamadan duramıyordum.

Kemal her ne kadar meraktan kafayı yiyecek gibi olsada sakinleşmemi bekledi. Beklerken de boynuma, alnıma, saçlarıma durmadan öpücükler kondurdu.

Bu kadar üzülmemin tek nedeni ne kadar kabul etmek istemesemde projeye katılmak istememdi. Çok istiyordum ama yapmam gereken fedakarlık Kemal'den uzak kalmak olduğu için zorlanıyordum.

Ve biliyordum ki Kemal'e söylersem beni ikna ederdi ve zaten çok istediğim bu şeyde ikna edilmem zor olmazdı.

Sonunda hıçkırıklarım iç çekişlere döndüğünde daha sakindim.

Kafamı boynundan kaldırdım, yaşlı gözlerimle ona baktım. Islak yanaklarıma bakarken çenesi kasılmıştı.

"Şimdi bebeğim..." Elini uzattı ve yavaşça yanaklarımı silmeye başladı. "Ne olduğunu söyle bana."

"Konuşmak is..."

"Fazla bile dayandım Aşkın... o yüzden lütfen, zorlama daha fazla."

Derin bir nefes alıp kucağından ayrılmadan, bugün müdürün odasında geçen tüm konuşmayı anlattım.

"Aşkın..."

"Hiçbir şey duymak istemiyorum Kemal." Başımı hızla iki yana salladım. "Ayrılmayacağım senden."

"Yavrum..." Ses tonundaki yumuşaklık tekrar dudaklarımın titremesini sağladı, bunun görünce kararsız bir şekilde başını iki yana sallayıp durdu. Boynumdan hafifçe kavrayıp kendine doğru çekti. "Tamam şimdilik kapatalım bu konuyu, mahvoldu gözlerin ağlamaktan."

Dudakları bana doğru yaklaşırken burnumu çektim ve gözlerimi kapattım. İki gözümü de sırayla öptü. Derin bir nefes çektim içime.

Gözlerinin içine bakarken bir anda "Seni çok seviyorum." Dedim hala ağlamaklı çıkan sesimle.

Dudakları yukarı doğru kıvrıldı, bir kaç saniye öylece yüzüme baktı. Muhtemelen ağlamaktan kızarmış her yerim.

Anlık gözlerini kapatıp, kafasını hafif şekilde bir tarafa eğip kaldırdı. Bu hareketi çok yapıyordu, tik gibi bir şeydi galiba.

Bir anda beni kendine çekip başımı göğsüne bastırdı.

"Şu kapıdan öyle girince nasıl ağzıma sıçtığını bilsen var ya..." saçlarımı koklayıp öptü sert bir şekilde. "Bir gün aklımı yitirteceksin bana." 

"Seni seviyorum." Dedim tekrardan, gömleğinin üstünden göğsünü öperken.

"Ben de seni canımın içi." Başımı kaldırıp alnımı öptü ve dudakları alnıma dayalı bir şekilde dururken devam etti. "Aklıma mukayyet olamayacak kadar seviyorum."

🐿

Aşırı aşırı ve aşırı kararsız kaldığım bir yerdeyim. İki farklı son var kafamda. 1. Düşündüğümü yaparsam en az 15 bölüm daha sürer ve ben o kadar uzamasını istemiyorum asla ama yazmakta istiyorum. 2. Düşündüğüm son ise daha mantıklı, akla yatan bir son. Hof bilemedim işte neyse.

Öpüyorum sizi.

İnstagram: ekimdiyelim

Continue Reading

You'll Also Like

53.6K 2.6K 25
" Ben onu ilk gördüğüm de gözlerinden tanıdım ama o beni tanımadı" " söylesene seven kalbim bir sana mı fazla geldi. neden şimdi gerçekleri öğrendiğ...
1.3M 78K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
745K 19.1K 81
Herkesin korkulu rüyası olan Yer altının en büyük mafyası yer yüzünün hakimi sadist sinir hastası piskopat bir adamın bir kıza aşık olması Ve haya...
66.7K 322 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...