KAYIP YILDIZ (BİTTİ)

By eceack

780K 62.2K 7.9K

EJDERHALAR SERİSİ 1.KİTABIDIR ... Onlar Tanrıların yeryüzüne gönderdiği en güçlü, en kudretli, en korkunç kat... More

🔥 AV
🔥 YARIŞMA
🔥 YÜZÜK
🔥 YABANCI
🔥 EJDERHALAR
🔥 KOLHİS
🔥 İLK GECE
🔥 PERİLERİN ATEŞİ
🔥 ESKİ ZAMANLAR
🔥 ALIŞMAK
🔥 ÖZEL BİRİ
🔥 YAKICI ÜRPERTİ
🔥 KİTAP
🔥 AXEL ALERON
🔥 KUYTU KARANLIK
🔥 ÖFKE
🔥 GEZİNTİ
🔥 İYİLİK
🔥 EJDERHA ÖPÜCÜĞÜ
🔥 HAZIRLIK
🔥 HAPİSHANE
🔥 BİLİNMEYEN GERÇEKLER
🔥 KAYIP YILDIZ
🔥 ŞÖLEN GECESİ
🔥 SİLAS
🔥 DÜŞÜNCELER
🔥 İNTİHAR
🔥 HESTİA
🔥 GÖKYÜZÜ
🔥 KİVİ
🔥 HELLION
🔥 GECE
🔥 ATEŞ
🔥 SOHBET
🔥 KIZ KARDEŞ
🔥 MALİKANE
🔥 KEDER (FİNAL)
🔥 TEŞEKKÜRLER
🔥 SOĞUK ATEŞ

🔥 ORPHIX SARAYI

16.2K 1.6K 439
By eceack

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. İYİ OKUMALAR ❤🔥

NOT: BÖLÜMÜ BEĞENİ VE OKUNMA SAYISINA GÖRE GÜNCELLİYORUM.

22.Bölüm

Avlu bitiminden sonra girdiğimiz her yer büyük bir müzeye açılıyor gibiydi. Duvarları boydan boya saran altın varaklı tablolar, yerleri kuşatan dokuma halılar, her yandan gelen buram buram gül kokusu başka bir binaya geçtiğimizi çığlık çığlığa haykırıyordu. Arada ceviz ağacından yapılma geniş kapıları geçiyor, bir yerlere çıkan hollere sapmadan doğrudan yürüyorduk.

Yanımızdan gelip geçen kişiler Kreon ve bana gizleyemedikleri bir şokla bakarken, bakışları Kreon'un tuttuğu elime kayıyordu. Kreon'un onlara dönen öldürücü yüz ifadesiyle önlerine dönüyorlar ve bir daha bizden tarafa bakmıyorlardı.

Kreon ise her gün el ele tutuşuyormuşuz gibi epey rahattı. Utandığım için elimi çekmeye çalıştım fakat Kreon bırakmadı.

"İnsanlar bize bakıyor." diye fısıldadım.

"Ee?" diye sordu.

"Bir ejderha efendisi ile bir insan el ele tutuşmamalı bence." dedim. Kendimi eziklemek istemiyordum fakat Ruth gelmeden önce bana sınıfsal farklılıklarla ilgili o kadar şey anlatmıştı ki bu durumun absürtlüğünün ben bile farkındaydım.

"Kim demiş?" diye sordu Kreon umursamaz bir omuz silkerek. Axel kendi statüsünü her şeyden yüksekte tuttuğu için bu durumları aşağılayıcı buluyordu. Belli ki Kreon'un farklı fikirleri vardı. "Benim gücüm bir insan kızın elini tuttuğum için sarsılmaz. Bu korkuyu iktidarı zayıf olan korkaklar taşır." Ukala bir bakış attı. "Emin ol tatlım, bu dünyada hiçbir kural benden daha güçlü değil."

Yutkundum. Gerçekten de Kreon ejderhalar dünyasında en güçlü olan kişi miydi? Daha sonra boş vermeye karar verdim. Kreon bu durumu umursamıyorsa ben de umursamazdım.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum bu kez.

"Orphix sarayında her ejderha efendisinin kendi bölümü vardır. Elbette bana da ayrılan bir yer mevcut. İkimiz orada kalacağız."

"Bana söz verdiğin gibi gerçekleri anlatacak mısın?"

"Şş!" dedi yavaşça. "Sessiz ol. Bunları baş başa konuşacağız. Hiç kimsenin bizi rahatsız etmeyeceği bir yerde."

"Söz mü?"

Boğazından gülüyormuş gibi bir ses geldi. "Söz, Freya."

Komik olan neydi bilmiyorum fakat Orphix sarayında karşımıza çıkan onlarca farklı yoldan sonra ilgim başka yana kaydı. "Bu koridorlar ne tarafa çıkıyor?" diye sordum.

"Bazısı Keşişhanelere gider. Tüm gün odalarında kalarak dua eden, tanrılara yakaran kişilere ait özel bölmeler var."

"Çok garip."

Başını onaylayarak salladı.

"Peki diğer koridorlar nereye gidiyor?"

"Diğerleri ise yarışmaların yapıldığı Arenalara gidiyor. Seninle geldiğimiz yön hizmetkarlara ayrılan bir yerdi. Özel hizmetkarlar efendi ejderhalarla kalır, tüm gün onlara hizmet eder. Fakat düşük sınıf ejderhalar ve insanlar geldiğimiz yerlerde kalıyor." Derin bir nefes aldı. "Gittiğimiz yön ise az evvel de dediğim gibi asillerin kaldığı yerleri oluşturuyor."

Az evvel gördüğüm insan grubu aklıma gelince sus pus oldum. Darmadağın, kirli kıyafetleri; aynı şekilde bakımsız saç ve tırnakları, çürümüş dişleri ile öyle acınacak haldeydiler ki... Bir zamanlar ejderhalar hakkında duyduğum onca hikayeyi doğrular nitelikteydi.

Kreon beni o insanların arasından neden almıştı anlamıyordum fakat bunun da Penelope ile bir bağlantısı olduğunu biliyordum. Kreon'un söz verdiği gibi bana bütün hikayeyi doğru bir şekilde anlatmasını istiyordum.

Beraber dik merdivenlerden çıktık. Devasa sütunların taşıdığı büyük bir salonda, devasa kapılara varıncaya dek yürüdük. Kapıların önünde metal korunaklı zırhları olan iki asker huşu ile nöbet tutuyordu. Kıyafetleri baştan aşağı çelik kaplamaydı ve gözleri dahil her yerini bu örtünün altına gizlemişlerdi. Bir ellerinde çelik bir zırh, öbür ellerinde sivri bir mızrak tutuyordu.

Kreon ile karşılarına dikilir dikilmez, iki asker duruşunu aynı anda bozdu ve iki kanatlı kapıyı iki yandan aynı anda açtı.

Kreon beni eşikten geçirir geçirmez, daha o anda dilim tutuldu.

Baştan aşağı siyah mermerden oluşan büyük salon kırmızı, sarı, turuncu gibi sıcak tonların buluştuğu renkli bir kombinasyonla dizayn edilmişti. Duvarlar kaldırılmış, sütunlar arasında uçuşan perdelerle mahremiyet sağlanmaya çalışılmıştı.

Sütunlar aşağıdaki göl manzarasını önümüze cömertçe seriyor, parlak suların ışıltısı siyah mermerlere çarpıyordu. Tatlı bir rüzgar salonda bulunan bütün perdeleri tatlı bir ahenkle dans ettirirken, karlı dağların ılık ferahlığı burnuma çan çiçeklerinin kokusunu taşıyordu.

Boğazımın kurumasına sebep olan şey salonun bir ucunda yer alan alevler içindeki tahttı. Bir çiçek gibi çevresini saran yakıcı ateş, oturma yerini kuşatırken tahtın rengi saf kırmızı bir renkten oluşuyordu. Tahtın bu parlak rengi bana çaldığım yüzüğü hatırlatıyordu.

Tahta uzanan yol tamamen boşken çevresine birileri otursun diye onlarca renkli minder koyulmuştu.

Kreon dikkatim çekerek, "Kalacağın odayı göstermemi ister misin?" diye sordu.

Başımı belli belirsiz sallarken salonun geldiğimiz kapı haricinde birçok yere açılan kapısı olduğunu fark ediyordum.

Elimi hala tutmakta olan Kreon beni bu kapılardan birine soktuğunda, geniş bir yatakla göz göze geldim. Odada yataktan başka bir şey yoktu ve bu biraz garip hissetmeme sebep oldu. Elimi Kreon'dan kurtardım.

"İstersen hemen dinlenebilirsin."

"Hayır." dedim başımı iki yana sallayarak. "Konuşmalıyız. Bana bir açıklama borçlusun."

İç çekti. "Daha sonra konuşsak, Freya?"

"Olmaz." dedim. "Axel yokluğumu öğrendiğinde kriz çıkaracak. O zamana kadar bana anlatman gereken ne varsa anlat. Bir daha Axel senin görüşmeme müsaade etmez."

Bakışları aniden karardı. "Axel'den izin alman gerekmiyor. O kim ki sana bir şey yapmama konusunda ambargo koyuyor?"

"O, benim ejderha efendim." Dudaklarımı sıkıntıyla sıktım. "Geçen sefer olduğu gibi o karanlık kuleye kapatılmak istemiyorum."

"Ne?" dedi keskin bir tonla.

"Neden şaşırdın ki? Burada işler böyle yürümüyor mu? Ejderha efendileri en güçlü ve en asil olan ejderhalardır. Herkes onlara boyun eğmeli."

Burnundan derin bir nefes aldı. Dişlerinin arasından konuşurken öfkeliydi. "Axel seni kuleye mi kapattı?" Başımı salladım. Kreon'un neden bu duruma takıldığını anlamamıştım.

"Dinle Freya." dediğinde bakışlarında hala öfke vardı. "Sana istediğin gibi her şeyi anlatacağım. Ancak önce üstünü değiştir ve benimle yemeğe otur."

"Şimdi anlatamaz mısın?"

Güldü. Fakat bakışlarında eğlenen ifade tehditkardı. "Şu an o kadar sinirliyim ki Freya... O süslü tavuğu gidip fırında kızartasım geliyor. Öfkem geçene dek birkaç dakika yalnız kalsam iyi olacak."

Süslü tavuk mu? Gözlerimi kırpıştırdım. "Tamam, peki. Valizimi salondan alayım." Kolumu yumuşak bir şekilde tuttu.

"Burada da kıyafetler var. İstediğin ne varsa hizmetkarlarım yerine getirmek için hazır."

"A-ama valizim?"

"Giderken alırsın. Şimdi giyin. Seni yemek odasında bekliyor olacağım."

🔥🔥🔥

Üstümde ipek, siyah bir gömlek altımda ise deri pantolonla yürürken şaşkındım. Aylar sonra ilk kez pantolon giyiyordum ve hizmetkarlar zevkime uygun olduğu için bunları tercih ettiklerini söylemişti.

Kreon'un zevkimi nasıl bildiğini anlamadığım için gergindim. Yemek yediği geniş terasa çıkana dek bu gerginliğim silinmedi.

Kreon minik bir masanın altında bacaklarını üst üste atmış bir şekilde beklerken, dizili atıştırmalıklardan yiyordu. Beni görür görmez gülümsedi. Kısa saçları nemliydi ve ben üstümü değiştirirken onun duş aldığını ferah kokusundan bile anlıyordum.

"Arenadaki yarışmadan evvel bir şey yiyelim istedim."

"Ne güzel." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.

Eliyle boş sandalyeyi işaret etti ve ben yerime geçerken sandalyeyi benim için tuttu. Kreon tekrar yerine geçtiğinde, "Ne diyorduk?" diye sordu alayla.

"Penelope olmadığım halde o yüzüğü nasıl aldığımı konuşuyorduk.

"Mm." dedi başını sallayarak. "O yüzüğü neden sen aldın? Güzel soru." Hafifçe gülümsedi. Gülümsemesi tehlikeliydi.

"Çünkü o kırmızı elmas yüzüğün sahibi başından beri bendim. Elmas yüzük seçimi yanlış yapmadı. Borgias yüzüğü, Borgias Ejderha Efendisi'nin, yani Kreon Borgias'ın sevgilisini seçmekle yükümlüdür. "






Continue Reading

You'll Also Like

39.2K 1.2K 75
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
132K 1.2K 35
Liseden yeni mezun köle ruhlu bir fetişist olan Emir, sonuçlarını asla tahmin edemeyeceği bir yola girer. Uğradığı şantaj sonucu hayatı Zehra adında...
29.4K 376 22
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...
392K 40.3K 33
EJDERHALAR SERİSİ 2.KİTABIDIR ... Freya, öğrendiği geçmişi ile intikam almak için geri dönüyor. Acı, keder ve yıkım tek bir çözümle biterdi. Freya'nı...