NUMUNE ŞAHIS

Autorstwa Fatma_Zehra446

7K 1.6K 284

Her şey eski taş binaya adımını atmasıyla başladı. İşini çok seven bir gazeteci Numune Şahıs. Çalışmak için b... Więcej

NUMUNE ŞAHIS-1
SEYYAR SATICI-2
KARANLIKTA AÇIK IŞIKLAR-3
FESLEĞENLER VE SİNEKLER-4
SAYGIN BİR BEY-5
KAYIP İLAN-6
İNŞAAT ÖNCESİ ÖDÜL MERASİMİ-7
İKİ SEÇENEK-8
KARMAŞIK İLAÇLAR- 9
KAZA SONRASI NORMALLİK-10
DÖNEN FENOMEN-11
VATOZ FELSEFESİ-12
İNCİR Mİ ADASI-13
ANTİKA MI PIRLANTA-14
KAĞIT KALİTESİ-15
ÇORAP SÖKÜĞÜ-16
MEMURA HAP-17
ÇİÇEK KAPISI-18
YÜKSEK VE KORKAK-19
İYİ ÇOCUK AMA KORKUT-20
KÖTÜ İZLER-21
MAHZENDE DENGESİZLİK-22
ŞAHIS AİLESİ-23
İMAMI KAÇIRMIŞLAR-25
BEKLENEN İHTİMAL-26
HESABI KAPATALIM-27
GELENLER-28
KANLI SİLAH-29
YEŞİL LAZER-30
VEDA ÖDÜLÜ-31
GEÇMİŞE YOLCULUK-32
FİNALDEN SONRA OLMAZSA OLMAZ KONUŞMA
NUMUNE ŞAHIS - 2. KISIM
ZAMANE KORSANLARI - 1
DENİZANASI KUCAĞI- 2
KAPTANIN OYUNU- 3
GÜVERTEDE AKŞAM YEMEĞİ- 4
KONUM; ZAGAZİG- 5
YILAN VE HAMSTER -6
DÜRBÜNLERE KAST - 7
GÖKYÜZÜNDEKİ KUBBE - 8
TAZE LİMON - 9
UZAYLI AYİNİ - 10
MANYETİK MAKARALAR - 11
ALTIN TOZLU ÇORBA -12
KİMYA SİHİRBAZI - 13
KİLİMLERE ÖZGÜRLÜK -14
KARANLIK ESARET -15
NUMUNE ORMANI - 16
İHANET KELEPÇESİ - 17

ALIŞMAK HEM DE ÇABUK-24

113 37 4
Autorstwa Fatma_Zehra446

İki gün süren sıkı bir sorgunun ardından nihayet beklenen itiraflar yapılmıştı. Derin bir nefes verdirten sonuç, beklediğimize değmişti. Tüm kanunsuz işler, belgeler, şantaj dosyaları ve yurt dışına gönderilecek kanun dışı ürünler tespit edilmişti. Başlangıçtan sona kadar, isim ve detay vererek tüm hikaye anlatılmıştı. İstanbul'un altı üstüne getirilmişti ne de olsa, kaçacak yerleri kalmamıştı. Koca bir çete çökertilmişti.

En başta bildiğimiz tek bir isim vardı; Caner. O öldüğünde tüm delilleri kaybettiğimizi sanmıştık. Ta ki ben, çalıştığım gazetenin olaylarla bağlantısı olduğunu öğrenene kadar. Sonrasında, sırlar saklanılmaya çalışsa da her şey açığa çıkmıştı. Tüm yorgunluğumuzu giderecek derin bir nefes almanın zamanı gelmişti.

Nigar şoför koltuğunda, bense yanında oturuyordum. Yüzümde yorgunlukları saklamayı beceremeyen bir gülümseme vardı. Elimde ise tüm olayın baştan sona anlatıldığı manşet yapacağımız haber. Bu benim zaferimdi, azmim, inancım ve başarımdı. Bana inanmayanlara verdiğim bir cezaydı. Aynı zamanda bu haber benim ilk işimin sonuydu. Son kez uğrayacağım gazeteye bir kez daha girme sebebimdi. "Ben burada bekliyorum." Arabayı park ettiğinde, gözünü yoldan ayırmadan konuştu. Beklediğim kadar heyecanlı değildi. Gülüşleri göstermelikti. Sonra tekrar soğuk bir ifadeyle bakıyordu etrafa. Bu halini yorgunluğuna verdim. Biraz dinlendiğinde her şey onun için daha iyi olacaktı.

"Beni beklemene gerek yok, ben giderim."

"Dosyayı bırak gel, konuşacaklarımız var." Yarım kalan ama bir türlü yapamadığımız konuşmayı yapacaktı muhtemelen. Onaylayıp arabadan indim. Emin adımlarla gazeteye doğru yürüdüm. Kapısı açıktı her zamanki gibi, son kez içeriye adım attım. Gün geçtikçe eskirdi eşyalar, insan uzun süre ayrı kalmadıkça fark etmezdi bu durumu. Günler sonra daha da eskiyecek olan merdivenleri son kez çıktım. Mutfaktan sesler geliyordu, Suzan abla yine Mithat beye çay yapıyor olmalıydı. Adam tuzlu kurabiyelerini yerken hızlı hızlı çay içmeyi de ihmal etmiyordu. Bir bardak çay içmeden mutfağın önünden son kez geçtim.

Odamın olduğu kata çıktım. Korkut'un kapısı açıktı. Beni görmüştü muhtemelen. Odama girip daha önceden hazırladığım çantayı aldım ve daha tamamen toparlayamadığım ve benden sonra toz içinde kalacak odaya son kez baktım. Koridora çıktığımda Korkut da gelmişti.

"Numune, beklemiyordum seni." Gülümsemeye çalıştı bana bakarken. Eğer farklı olsaydı bir şeyler ben de gülümserdim. Dostça vedalaşırdık, belki zaman geçince yine buluşurduk. Kalbimi kırıp beni kendinden uzaklaştıran Korkut'a son kez gülümseyemedim. Neşesi kaçmış, solgun yüzüne bakamadım. Elimdeki dosyayı uzattım, olabildiğim kadar soğuk olmaya çalışarak. "Ne bu?" dedi yavaşça alırken. Suzan abla merdivenlerden çıkmaya başlamıştı, yanımıza gelene kadar bekledim. Çağırsam gelmeyecek olan Mithat bey keyifle merdivenleri iniyordu. Ekibimizin bir arada olması benim açımdan güzeldi.

"Hepimizin bir arada olmasına sevindim. Biraz konuşmak istiyorum sizinle. Çalışmaya başladığımda buranın batacağını söylemiştiniz ve ben de ne kadar zamanım varsa o kadar çalışırım demiştim. Benim zamanım bu gün doldu. Benden sakladığınız her şeyi kendi başıma öğrendim ve sizin önünüze getirdim. Bu haberin yayınlanmasını istiyorum." Mithat bey ciddiyetle beni dinledikten sonra, hızlıca Korkut'tan dosyayı aldı ve okumaya başladı. Yüzünde hayret vardı, ara sıra bana bakıyor sonra tekrar indiriyordu başını.

"Sen... nasıl buldun bunları? Sana uzak dur demiştim." Dosyayı büyük bir öfkeyle sıktı. Ona karşın tavrımı hiç bozmadım.

"Çalıştım ve buldum. Her haber gibi bunun da basılmasını istiyorum."

"Hayır! Asla olmaz, Korkut yok et şunu! Başımıza bela açacaksın!" Korkut önce dayısına sonra da bana baktı. Önceki kadar soğuk değildi bakışları, her an kavga edecek gibi de değildi. Ne benim sözlerime ne de dayısının öfkesine karşılık vermeden öylece duruyordu. Olaylardan habersiz olduğu için miydi bu hali, kimin haklı olduğunu anlamaya çalıştığı için mi?

"Başınıza bela açacak kimse yok artık. Herkes tutuklandı, suçlar itiraf edildi. Kimsenin sonu Hale gibi olmayacak." Son cümlemi kelime kelime söylediğimde Suzan abla dolu gözleriyle bana bakıyordu.

"Nereden öğrendin bu kadar şeyi?" Mithat beyin yüzü bembeyazdı. Gözlerine yerleşen hüznü görebiliyordum. Omuzları düşmüştü. Sorusuna cevap vermedim. En az hazırladığım dosya kadar uzun bir hikayeydi. Heyecanlar, korkular, endişeler ve meraklar geride kalmış, yerini zafere bırakmıştı. Henüz hayalini kurduğum zafer coşkusunu yaşayamıyor olsam da. Korkut'a baktım tekrar.

"Son kez yazımın editörlüğünü yapmanı istiyorum senden. Bu yazı bu gazetede olmalı. Hale için..." Yere koyduğum çantayı elime aldım sonra. Herkese tek tek baktım, resmi bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Suzan ablanın sulu gözlerine bile direnecek haldeydim. "Her şey için teşekkürler. Umarım bundan sonrası dilediğiniz gibi olur."

Merdivenleri son kez indim, duvarlara son kez baktım, kapının önüne son kez çıktım, başımı son kez çevirdim eski binaya. Son kez susturdum aklımdan geçen tüm konuşmaları. Arkamı döndüm sonra, karşı kaldırıma geçtim. Ben son kez giderken kimse bana dur demedi, kimse veda etmedi. Sanırım o kadar kocaman bir veda etmiştim ki hepimize yetmişti. Arabaya binmeden önce son kez baktım geriye. Onlar bilmese de aklımda ne kadar rahatsız edici düşünce varsa hepsini silecektim bir gün. Güzel şeylerle doluyken zihnim, zaferimin tadını çıkartacaktım. Araba çalıştı ve ilerlemeye başladık.

Sahil kenarında bir bank bulup oturduk. Yüzümdeki resmi gülümseme silinmemişti. Nigar'ın söyleyeceklerini dinlemek için hazırdım. Aklım geride kalmamıştı. Yeni bir hayata başlıyordum ben. Yeni işim hazırdı, evdekiler çok sevinecekti. Her şey güzeldi ve ben Nigar'ı dinlemeye hazırdım. Aklım geride kalmamıştı.

"Gazete kapandığında ayrılırsın sanıyordum?"

"İşim bitmişti orada." Başını sallayıp güldü. Bu hareketi biliyordum, söylediğim cümleyi onaylamıyordu. Kendince yanlış bir şey bulmuştu. "Sene başında yeni işim hazır" diye ekledim konuşmayınca.

"Bazen... aynı fikirde olduğumuzu düşünüyorum ama sonra..."

"Ne demek şimdi bu?"

"İlk tanıştığımızda kavga etmiştik hatırlıyor musun? Ruhsuz bir kelimeyle mesleğimi tanımladığın için sana çok kızmıştım." Güldüm.

"Sadece, iş yapıyorsun demiştim."

"Polis olmak benim için işten daha fazlasıydı. Hayallerimdi, özentilerim. Sonra zaman geçtikçe gereklilik oldu, üniformamı giyince zevk oldu. Omuz omuza yola çıktığım insanlar bana aile oldu. Benim hayatım oldu kısaca... Tek ve ruhsuz bir kelimeye sığdırmana bu yüzden kızmıştım. Karşımda tecrübe ve macera arayan, akademik davranmaya çalışan bir kız vardı."

"Profesyonel mi?" Söylediğimle güldü. Anlatacaklarını ve gözlemlerini merak ediyordum.

"Profesyonel olmak isteyen bir gazeteci diyelim. Sonra yolumuz kesiştikçe, gördüm ki duygularından kaçamıyorsun. Kuralları hayallerinle harmanlıyorsun hatta bazen çiğniyorsun. Ücra bir yer olmasına rağmen, bir yerden başlamak adına batacak bir gazetede çalışıyorsun. İnsanlardan para almadan ilan yayınlıyorsun, hatta başını belaya sokuyorsun. Kısacık zamanda tanıdığın birisi için canını tehlikeye atıyorsun. Yaptığını iş sanırken aslında çoktan hayat tarzı haline getirmiştin diye düşünüyorum." Bu kadar detaylı gözlemlendiğimi bilmiyordum. Söylediklerini iyice düşününce hak verdim ona. Sanırım bu anlattıkları, fikirlerimizin uyuştuğu kısımdı. Peki ya amadan sonrası neydi? "Sırlar bizim yollarımızı birleştirdi. Ben de yanımda olduğun sürece, bana yardım ettiğin sürece sana yardım ettim. Zaman bizi arkadaş yaptı. Sonra sırlar çözümlendi, sen işten ayrıldın. Başarı hakkın tabi, çok yeteneklisin her şirket senin gibi bir elemana sahip olmak ister. Yeni işine kolayca adapte olacağını biliyorum. Yeni arkadaşlarına da öyle."

"Ne demek istiyorsun Nigar? Konuşmanın sonunu yeni arkadaşlarıma getirmek için mi bu kadar analizi anlattın bana? Sanki işimiz bitince ayrılacakmışız gibi konuşuyorsun. Oysa biz çok şey paylaştık seninle." Yalancı bir kahkaha attım. Şu an bu belirsizlik içinde ihtiyacım olan tek şeydi.

"Tabi ki ayrılmaktan söz etmiyorum. Edindiğim en garip ve... iyi bir arkadaşsın Numune. Hatırlıyorsundur umarım... Nezarete girdiğin gece sana bedel ödemekten bahsetmiştim. Bizim sırdaşlığımızın bedelini ödeme zamanım geldi." Anlamıyordum hala, ne bedelinden bahsediyordu? Onu sıkmak istemesem de sabırsızca yerimde kıpırdanmama engel olamadım. "Operasyonda kural ihlali yüzünden bir süre uzaklaştırma aldım. Bu iş biraz uzayacak gibi, uğraşmak istemiyorum. İstifa ettim. Uzun zamandır peşinde olduğumuz adamları da yakaladık. İçimde büyüyen intikam son buldu. Artık annemlerin yanına döneceğim." Yüzüne boş boş baktım ve sonra gerçek bir kahkaha attım. Yürüyüş yapanlar bile dönüp bana baktı.

"Ne saçmaladığının farkında mısın? Kural ihlali falan yok! İstifa yok!" Kendi belirsizliğimden ürkmediğim kadar, Nigar'ın düzenini bozmasından korkuyordum. Mahzende boğulmamıştık ama bu sırlar yüzünden mesleğinden olmak üzereydi. Ben çekmiştim onu, bozmuştum dengesini.

"Numune biraz sakin ol ve anlayış göster. Prosedür böyle. Hem benim dinlenmeye ihtiyacım var biraz." İyi olacağına dair, kendinden emin gözükmeye çalışıyordu ama tanıyordum Nigar'ı. Bu ciddiyeti hiç hoşuma gitmiyordu. İnsan, duygularından ezber cümlelerle bahsettiğinde korkmalıydık esas.

"Ben... ben konuşayım mı baş komiserle? Ben gizlice geldim diyeyim, olmaz mı?" Elimi tuttu sıkıca. Hala bir umut şaka yapıyorum demesini bekliyordum. Ama hayır, gözlerimin ta içine bakıyordu. Bu gün kazanmam gerekirken kaybediyordum.

"Dinle beni, kimseyle konuşmanı istemiyorum. Bu benim kararımdı, en iyi sen anlarsın bu durumu. İstediğimi yaptım, kurallar her zaman esnemez bir gün takılırız ağlarına."

"Düzeltebiliriz." Yalvarır gibi konuşmuştum. Başını salladı olumsuz anlamda. "Yeni bir karakolda başlayamaz mısın?" Bir umut sordum tekrar.

"Üzgünüm Numune, ben senin kadar çabuk alışamam." Elimi çektim ellerinden. Bir günde arkadaşlarını, işini ve hatta kötü de olsa hatıralarını kaybeden biriydim ben. Başka birine karışmam, kararlarına müdahale etmem çok büyük bir hataydı. Son cümlesi vefamla karşı karşıya getirdi beni. Boşluklarını farklı duygularla kapattığım vefa. "Gitmem gerekiyor artık. Kendine iyi bak. Seninle arkadaş olmak güzeldi. Bir gün hayallerindeki yere geleceğine inanıyorum. Şimdilik bizim maceramız sona erdi. Yeni gelen komiseri canından bezdirmemeni tembihleyebilir miyim sana?" Başımı sallamak istedim ama ağırlık yaptı birkaç damla yaş. Titrek bir nefes aldım.

Ayağa kalkıp gülümseyerek kollarını açtı. Programlanmış bir robot gibi kalkıp, hala bir ihtimal vaz geçer diyerek sarıldım ona. Kısa bir vedaydı, yeniden görüşecektik sanki birkaç saat sonra. Ardından arkasını dönüp gitti. Deniz kenarında tek başıma kaldım. Ve anladım; Korkut'un bana veda etmemesi yaptığı en büyük iyilikti. Birkaç mutluluk temennisi cümlesinin ardından arkada kalakalmaktı en çok can yakan. Çabucak alışıyordum ya hani ben. Buna da çabucak alışabilmeyi istedim. Olabildiğince hızlı, hemen!

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

312K 25.6K 40
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
48.7K 812 38
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.
21.6M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
2.4M 105K 71
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...