KAYIP YILDIZ (BİTTİ)

By eceack

773K 61.8K 7.9K

EJDERHALAR SERİSİ 1.KİTABIDIR ... Onlar Tanrıların yeryüzüne gönderdiği en güçlü, en kudretli, en korkunç kat... More

🔥 AV
🔥 YARIŞMA
🔥 YÜZÜK
🔥 YABANCI
🔥 EJDERHALAR
🔥 KOLHİS
🔥 İLK GECE
🔥 PERİLERİN ATEŞİ
🔥 ESKİ ZAMANLAR
🔥 ALIŞMAK
🔥 ÖZEL BİRİ
🔥 YAKICI ÜRPERTİ
🔥 KİTAP
🔥 AXEL ALERON
🔥 ÖFKE
🔥 GEZİNTİ
🔥 İYİLİK
🔥 EJDERHA ÖPÜCÜĞÜ
🔥 HAZIRLIK
🔥 HAPİSHANE
🔥 ORPHIX SARAYI
🔥 BİLİNMEYEN GERÇEKLER
🔥 KAYIP YILDIZ
🔥 ŞÖLEN GECESİ
🔥 SİLAS
🔥 DÜŞÜNCELER
🔥 İNTİHAR
🔥 HESTİA
🔥 GÖKYÜZÜ
🔥 KİVİ
🔥 HELLION
🔥 GECE
🔥 ATEŞ
🔥 SOHBET
🔥 KIZ KARDEŞ
🔥 MALİKANE
🔥 KEDER (FİNAL)
🔥 TEŞEKKÜRLER
🔥 SOĞUK ATEŞ

🔥 KUYTU KARANLIK

17.6K 1.5K 164
By eceack

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. İYİ OKUMALAR ❤🔥

NOT: ARKADAŞLAR YENİ BÖLÜMÜ OKUMA VE BEĞENİ SAYISINA GÖRE YAYIMLIYORUM.

15.Bölüm

Ağzımı konuşmak için açtım fakat daha evvel bir iki kez gördüğüm, ciddi yüzlü bir uşak kütüphanenin girişinde bitti. Boğazını araya girmek için temizlediğinde, "Efendim!" dedi yavaşça. "Kreon Borgias geldi. Sizi görmek istiyor."

Bu söz Axel'in yüz ifadesini büyük ölçüde değiştirdi. Az evvel bana bağırıp çağıran özgüvenli adam kaybolmuş, yerine korkmuş bir adamı getirmişti. Büyük bir telaş dalgası bütün kütüphaneyi sardığında, "K- Kreon Borgias mı?" diye sordu.

Axel'i bir aydır ilk kez bu kadar paniklemiş görüyordum. Ela gözleri dehşetli bir şaşkınlığın gölgesindeydi.

"Evet, efendim." Simon gözlerini yere dikmiş, beyaz eldivenli ellerini önünde birleştirmişti. Siyah takım elbisesi, ütülü beyaz gömleği ve papyonuyla son derece saygın görünüyordu.

"Neden gelmiş?"

"Sizi görmek istemişler. Sizinle konuşmak istediğini söylediler."

"Kaç kişiyle gelmiş? Yanında kimler var?"

"Dört yaveri de onunla beraber kabul salonunda bekliyorlar."

Axel söylenerek elinin birini saçlarına daldırdı. "Bundan daha fazlası da dışarıda bekliyordur."

"İsterseniz kontrol ederim. Ben sadece malikaneye teşrif edenleri saydım."

"Gerek yok Simon. Gizli kuytularda, bilinmeyen köşelerde pusuya yatmış bekliyorlardır. Sen istesen de bütün sayıyı bilemezsin." Dudaklarını yaladı. "Kreon'a İki dakikaya kadar aşağıda olacağımı söyle."

"Emredersiniz." Simon başını bir kez eğdikten sonra gerisin geriye kütüphaneyi terk etti.

Axel dakikalar sonra yeniden bana döndüğünde gözlerinde uyarı tohumları vardı. Ağzını açmadan önce duruşunu düzeltti. Dayanamayarak, "Neler oluyor?" diye sordum.

Sadece, "Beni takip et!" diye kısa bir emirde bulundu.

Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım. "Kreon Borgias senin düşmanın değil mi? Neden burada?"

"Soru sorma." Dedi ve kolumu kavradığı gibi beni kütüphaneden dışarı doğru sürükledi. Bir eşya muamelesi gördüğüm için sinirlenirken kolumu Axel'den hışımla kurtarmaya çalıştım.

"Bırak beni!"

"Yürü!" dedi. "Ses çıkarma"

"Bırak beni!" Dişlerimin arasından yeniden tekrar ettim. "Kendim yürüyebilirim."

"Sus." Dedi kalın bir ses tonuyla. "Seni duymamalı."

Kolumu yeniden çekmeye çalıştığımda bu kez ellerini gevşetti ve kendim yürümeme izin verdi. Eski, metal bir kapının önüne gelene dek ikimiz de konuşmadık. Ondan öyle nefret ediyordum k konuşmak bile tiksindirici geliyordu.

Kapının önüne geldiğimizde sürgülü demiri gevşetti ve tiz gıcırtılı ses bütün koridorda yayıldı. Kapı tozlu, beton merdivenleri açığa çıkardığında merdivenin malikanenin dört yanını kaplayan kulelerden birini çıktığını biliyordum.

"Merdivenlerden çık ve kulede bekle."

"Beni buraya mı kapatacaksın?"

Sanki sıradan bir şeyden bahsediyormuş gibi, "Evet." Dedi. "Ben gelene kadar buradan çıkmayacaksın. Merak etme. İçeride tuvalet var."

Ben daha ağzımı açmadan belime koyduğu eliyle beni tozlu merdivenlere iterken, aynı anda gri kapıyı kapattı ve arkasındaki sürgüyü çekti. Uğursuz bir karanlık her yeri siyaha boyarken kapıyı itmeye çalıştım fakat çoktan kilitlediğini biliyordum.

"Hey!" diye seslendim. Ancak tahmin ettiğim gibi duyan olmadı.

Umutsuzca serin bir esintiye giden merdivenleri çıkarken karanlıkta yuvarlanmamayı diliyordum.

🔥🔥🔥

Beton rengi duvara yaslanmış, soğuk zemine bacaklarımı önüme çekerek oturmuştum. Kollarımı dizlerime dolamış, başımı diz kapağımın üstüne koymuştum. Minik bir mırıltıyla şarkı söylerken korkmamaya çalışıyordum.

Axel'in beni kapattığı kule bomboştu. Duvarları örümcek ağlarıyla kaplanmış, fareler duvarları oyarak yuva yapmıştı. Rutubet kokulu uğursuz yerde oturmak için ne bir divan vardı ne de bir şilte.

Lüks ve süslü malikanenin dekoruna yakışmayan bir yerdi burası. Süslü avizeler, renkli duvar kağıtları yoktu. Onun yerine neredeyse tavana koyulmuş, iki yuvarlak penceresi vardı. Cılız ışık olmasa ellerimi bile göremezdim.

İçli içli ağlarken buraya geldiğimden beri ilk kez böyle duygusal bir çözülmeye yaşıyordum. Ayı ile karşılaştığımda, bir ejderhanın evime geldiğinde ya da Kolhis denilen cehenneme düşerek ailemden uzaklaştığımda bile böyle duygusal bir tepki vermemiştim.

Şimdi bir kulenin boş odasına kapatıldığım için ağlamam komik geliyordu. Belki de her şeyi biriktirdiğim için bu ufak olay beni darmadağın etmişti.

Dudaklarıma düşen tuzlu gözyaşlarım ağzıma gelirken yıllardır ağlamadığımı da biliyordum.

Ben ağlamazdım. Annem öldüğünde babama dayanak sağlamak için güçlü kalması gereken kişi bendim. Aç kaldığımızda eve yemek getirmesi gereken kişi bendim. Bir ejderha evimize geldiğinde kendini feda etmesi gereken kişi de bendim.

Ben defalarca fedakarlık yaparken hayat sadece benim canımı yakıyordu.

Şarkımı söylemeye devam ettim. Eski bir kır ninnisiydi söylediğim parça. Güzel kızların koşuşturduğu, çocukların kelebekler kovaladığı, çiçeklerin rengarenk açtığı bir diyar vardı.

Beni kuytu karanlıklara hapseden, ailemden çalan canavarlar yoktu.

"Freya." Dedi bir ses. Kolumun yeniyle yüzümü hızlıca silerken Tobias merdivenlerden çıktığı için nefes nefeseydi. "Burada tek başına ne yapıyorsun?"

"Axel beni buraya kapattı."

"Yedi Tanrıça Aşkına!" dedi inleyerek. "Aklını kaçırmış olmalı."

Yerimden kalkmam hızlı olmuştu. "O zaten aklını kaçırmış bir delinin teki!"

"Kreon geldiği için böyle saçma davranmış olmalı."

"Umurumda değil."

"Hadi gel. Aşağı inelim. Kreon gideli saatler oldu."

Başımı Tobias görmese de salladım ve onu usulca takip ettim.

🔥🔥🔥

Ruth akşam yemeği için bana sandviç getirdiğinde Tobias ile karşı karşıya oturuyorduk. Odamın balkonu açık olduğu için hoyratça esen rüzgar bize eşlik ediyor, havanın sıcaklığını biraz olsun dağıtıyordu.

"Axel'in davranışı için tekrar özür diliyorum. Son zamanlarda bir kadın nasıl davranılması gerektiğini bilmiyor."

Omuz silktim. "Önemli değil, Tobias. Ben bir hizmetkarım. Axel ise benim efendim."

"Efendin olması sana eşya muamelesi yapacağı anlamına gelmiyor."

Tobias Axel'e benden daha fazla sinirlenmişti.

"Geçti artık." Diye mırıldandım.

"Hepsi Kreon Borgias ile alakalı. O gelmeseydi eminim böyle davranmazdı." Gözlerimi devirirken meyve suyundan bir yudum aldım. Kreon gelmeden evvel yaptığımız tartışma bile Axel'in bana olan kabalığını unutmamıştım.

Ancak böyle olmalıydı değil mi? Bir hizmetkardım. Bir aydır besili inek gibi yiyor, içiyor bir şekilde yan gelip yatıyordum. Bir efendi ejderha beni odaya kilitledi diye kimseye kızmamalıydım.

Böyle şeyler yaşayacağımı daha buraya gelmeden evvel de tahmin etmiyor muydum? Ejderhalar yüzlerce yıl insanoğluna kan kusturmuştu.

"Kreon neden gelmiş?" diye sordum.

Tobias'ın yüz ifadesi karardı. "Bilmiyorum. Axel açıklama yapmadı. Kreon gittikten sonra anında kayboldu."

"Konuşmaları uzun mu sürdü?"

"Ruth yarım saat konuştuklarını söylüyor fakat daha az da olabilir. O ikisinin saatlerce oturup sohbet edecekleri ortak yanları yok. Yani artık yok. Bilirsin Penelope gittiğinden beri ikisinin yan yana geldiği görülmemiştir."

"Sence neden bir anda buraya gelmeyi seçti? Dediğin doğruysa Kreon, Axel'i pek sevmiyor."

"Ben de bilmiyorum. Kreon buraya sebepsiz gelmez."

Tobias'ın ifadesinden bir şeyler gizlediğini seziyordum. Fakat üstelemedim. Bugün yaşadığım tuhaf deneyim beni ejderha dünyasına karşı soğutmuştu. Başlarına ne geldiğini umursamıyordum.

Dün geceye kadar Penelope olduğumu tahmin ediyordum fakat Axel'in yıkıcı öfkesi düşüncelerimi değiştirmişti. Hangi manyak sevdiği kadın olduğu düşündüğü birine öyle davranırdı ki?

"Kreon geldiğinde sen nereye gitmiştin?" diye sordum. Konuyu değiştirmek istiyordum.

Tobias'ın yanakları anında kızardı ve ifadesi sevecenleşti. "Ah." Dedi fısıltıyla. "Eugene ile vakit geçirdik."

"Güzel geçmiş olmalı." Dedim takılarak.

Kıkırdadı. "Malikaneye dönesim yoktu. Tüm gün kulübedeydik."

Muzip tonuna gülümserken kulübe kelimesiyle aklıma geçen gün gördüğüm yabancı adam geldi. Tobias boğazını temizledi. "Neyse ben artık odama döneyim. Uzun bir gündü. Uyusam iyi olacak."

"Tamam." Dedim. İkimiz de ayaklandık fakat Tobias eliyle oturmamı işaret etti.

"Lütfen sen yemeğini yemeye devam et. Sonra yine konuşuruz. İyi geceler."

"İyi geceler."

Tobias gittiğinde birkaç saat evvel yaşadığım karanlık deneyimi üzerimden atabilmek için balkona çıktım. Elimde bir fincan sıcak çayım varken demir korkuluklara yaslandım.

Gözlerimle Kolhis semalarını tarıyordum. Rengarenk bir geçiş şöleni olan ejderhaları havada süzülürken görmek eskisi kadar tuhaf hissettirmiyordu. Buraya alışmaya başlamış, kuş yerine büyük gövdeli ejderhaların varlığını özümser olmuştum.

Sırtımı korkuluklara döndüm ve rüzgarın boynumu yalamasına müsaade ettim. Sıcak çayımı yudumlarken yine ağzımdan sabah söylediğim ninni çıktı. Mırıldanışımı kendim bile zor duyuyordum. Ama rahatlamalı, hapsedildiğimi unutmalıydım. Buna ihtiyacım vardı.

Şarkımı bölen güçlü bir rüzgardı. Balkonu yakıp geçen ateş yanımda sönerken kırmızı gölgeler arasından bir insan silueti peyda oldu. Kalbim dört nala koşarken alevlerin arkasından günler evvel gördüğüm yakışıklı adam çıktı.

Ben daha konuşamadan, "Merhaba." Dedi güçlü bir ses tonuyla.

"M-merhaba." Dedim. Birilerinin balkonuna izinsiz girip çıkmak burada doğru bir davranış mıydı emin olamıyordum. "Burada ne işin var?"

Gülümsedi. Koyu siyah saçları, alev bakışları beni baştan aşağı çıplak bırakıyordu.

"Şarkını duyunca yanına gelmeden duramadım."

Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. "Burada olmamalıydın. Bu malikanede."

Axel'in yabancı birini odamın balkonuna davet etmesi belki de onu sinirlendirirdi. Ve ben sabahki gibi bir kuleye kapatılmak istemiyordum.

"Sen de burada olmamalıydın. Bu malikanede." Dedi beni tekrar ederek. Her bir sözünde gizli bir alay ve yakıcı bir etki vardı.

"Ben Axel'in insan hizmetkarıyım. Freya Harper." Dedim. Geçen sefer kendimi tanıtmadığım için pişman olmuştum. Daha doğrusu onu tanıyamadığım için pişman olmuştum.

Karşımdaki adam inci dişlerini göstererek gülümsedi. "Memnun oldum, Freya. Ben Kreon Borgias ve Axel'in hiçbir şeyi değilim."

Continue Reading

You'll Also Like

836 483 21
✓ tamamlandı. [ Gece arkadaşlarıyla bara giden Retsina sabah uyandığında yanında kavgalı olduğu kızı bulur. ] ⋘ ──────── ∗ ⋅◈⋅ ∗──────── ⋙ ...
3.9K 1.1K 65
Vera, adaletin soğuk yüzünü temsil eden bir savcıydı; ancak geceleri, şehrin karanlık sokaklarında, suikastçı olarak başka bir kimliğe bürünürdü. Emi...
141K 4.8K 45
Basılmış olan SİZ İSTEDİNİZ! kitabının ilk hali.
1.8M 95.7K 45
Zengin, şımarık ve akıl almayacak derecede çılgın olan Pera verdiği büyük parti sonucu kendini dedesi ve babaannesinin yaşadığı köyde, çiftlik evinde...