KARANLIKLAR ÜLKESİ

By sarenurkygsz

57 12 5

Farklı ve oldukça gizemli. Değişik davranışları olan, davranışlarıyla herkesi şaşkına uğratan, asi, normal o... More

GİRİŞ
1. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM

2. BÖLÜM

6 1 0
By sarenurkygsz


İNTİKAM

Lenny Parker...

Yıl: 2017

O, hayatımın en korkunç kâbusunu yaşadığım günü unutmayacağıma yemin ettim kendime. Benim ailemden söküp alan, kardeşlerimin içinde kırık bir cam parçası bırakan adamı bulup intikamımı alacaktım. O yıldan ve o yılı bana yaşatan herkesten nefret ettim.

* * *

Bugün hayatımın en mutlu günüydü. Çünkü ailecek anneme sürpriz doğum günü hazırlayacaktık. Aslında annem sürprizleri sevmezdi ama onu mutlu edeceğimiz için yapacaktık. Bunu planını yapan küçük kardeşim Mia'ydı ve bizde ona uyarak sürpriz yaptık.

Akşama yakın ben en küçük kardeşim Leo'yu anneannesinin evinden Mia'yla birlikte almaya gidiyordum. Babamda annem eve gelmeden evi süslüyordu. Leo benim ve Mia'nın üvey kardeşimizdi ama onu öz gibi severdik. Annelerimiz ayrıydı ve Leo bir yaşındayken annesini kanserden kaybetmiş ve Leo'yu annem büyütmüştü. Hafta sonları anneannesinde kalıyordu ve biz onu almaya gidiyorduk.

Mia kaldırımda hoplaya zıplaya giderken arkasından sevimli kardeşimi izliyordum. İki kardeşlerimi de kendimden bile sakınarak seviyordum ve ikisini birbirinden ayırmıyordum. Belki bu duygu ikisinin de abisi olduğum içindir.

Eve geldiğimizde büyükanne Leo'yu erkenden hazırlamış ve bizi camda gören Leo hemen kapıyı açmıştı. Mia kapı açılmadan geldiğimiz belirtmişti zaten.

" Biz gedik büyükanne." dediğinde Leo hızla kapıyı açmıştı. Koşarak yanımıza geldiğinde iki kardeşimde oyun oynamaya başlamışlardı şimdiden. Kapıda beliren büyükanne Leo ve Mia'ya baktıktan sonra bana döndüğünde yanına gittim.

" Dikkatli gidin he mi?" dediğinde başımı salladım. Elinde ki hediye kutusunu bana uzattığında konuşmaya başladı.

" Bu annenin doğum günü hediyesi. Yıllardır torunu kendi evladı gibi baktı. Ona bu hediye küçük ama ifadesi büyük." dediğinde küçük kutuyu elime aldım. Büyükanne kardeşlerime seslendiğinde ikisi de yanıma geldiler. Büyükanne iki kardeşimin de saçını okşadığında üçümüze de bakarak konuştu.

" Dikkatli gidin." dediğinde gülümseterek oradan uzaklaştık.

Eve doğru güle oynaya gittiğimizde çok mutluyduk. Kardeşlerim el ele tutuşup zıplayarak giderken ben büyükannenin anneme verdiği hediye kutusuna bakıyordum. içinde ne olduğunu merak ediyor ve kendimi açmamak için zorluyordum. Elimde ki kutuya baktığım sırada Mia'nın bana seslenmesiyle kafamı kaldırıp ona baktım.

" Abi evin önünde ki adamlar kim?" diye sorduğunda evimizin önüne baktım.

Evin önünde sırayla dizilmiş beş araba ve bir sürü adamlar vardı. Adamların tipleri siyah ve korkunçtu. Olduğumuz yerde durup kardeşlerimi yanıma alıp bir kenarda adamları seyrettik. Evden bağrış sesleri gelmeye başladığında Mia gözlerimin içine baktı. Omzuna dokunarak bir şey olmadığını söyleyerek adamlara bakınmaya devam ettim. Evde ki sesler dışarıda duyulduğunda dikkatle dinlemeye başladım.

" Sana istediğin şey burada olmadığını söyledim anlamıyor musun?" Bu ses annemin sesiydi. Bu adamlar kimse annemden olmayan bir şey istiyorlardı.

" Onu bir yerlerde sakladığını biliyorum. Yerini öyle yoksa canını çok yakarım." dedi adam anneme bağırarak. Tam eve gideceğim sırada Mia kolumdan tutmuş ve gitmemi engellemişti.

" Bilmiyorum dedim bilmiyorum." dediğinde annem ağlayarak adama tekrar karşı çıkmıştı.

" Sen bilirsin." dedi ve sonra silah sesi duyuldu. Ardından annemin çığlık sesini duyduğumuzda Mia ve Leo korkmuş ağlamak üzerelerdi. Onlara cebimde ki şekeri verip susturduğumda salon camında annemi yere bakarak ağladığını gördüm.

Daha sonra yere hızla oturduğunda annemi göremedim. Camdan ortaya çıkan adamı gördüğümde bana arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Yerde ki anneme eğilip bir şeyler mırıldandıktan sonra silahını anneme doğrultup ateş etmişti. Gözlerimden yaşlar gelip silahın sesinden sıçradığımda bağırmamak için ağzımı kapattım.

Birkaç adam evden çıktıktan sonra iyi giyimli bir adam arkalarından çıkıp son defa eve bakmıştı. Biraz gerileyerek saklandığımız da adam arabasına binmiş ve daha sonra diğer siyah giyimli adamlar arabalarına binmişti. Arabalar yanımızdan geçerken ailemi öldüren adamın arabası yanımızdan geçiyordu. Camını açtığı sırada göz göze geldik ve ona içim kan ağlaya ağlaya bakmıştım. Arabalar semt 'ten çıktıktan sonra kardeşlerimin elinden tutup evin önünde onlara döndüm.

" Siz bahçede oynayın ben babama bakıp geliyorum." dedim ve koşarak içeri girdim. Evin içi dağınıktı ve girişte annem yerde yatıyordu. Koşarak onun yanına geldiğimde kanlar içinde yatıyordu. Salonun kapısında babamın yüzünü gördüğümde ona koştum bu sefer o annemden daha çok kanlar içindeydi ve başında durmayan kanlar akıyordu.

Ağlayarak annemin yanına gittiğimde kalbinden vurulmuştu. Elini tutup ona seslendim.

" Anne kalk, anne!" diye bağırsam da annem kalkmıyordu. Onu birkaç defa daha dürtüp seslensem de kalkmamaya inat etmiş gibiydi. Sonra ayağa kalkıp tekrar babamın yanına gittim. Tepki vermeyeceğini bile bile ona seslendim ama beni oda duymuyordu.

Çaresiz bir şekilde annem ve babama bakıyor, ağlıyordum. Ne yapacağımı bilmiyor ve üstüme bulaşan kanı seyrediyordum. Kulağıma bahçede oynayan kardeşlerimin sesi geliyor ve buna daha çok ağlıyordum. Dakikalar sonra aklıma ilk gelen şeyle Ev telefonuyla büyükanneyi aramayı düşündüm.

Ayağa kalkıp büyükanneyi aradım ve her şeyi anlattım. İlk önce ağlayarak oda ne yapacağını anlamamış ama sonra yanımıza geleceğini söyleyip telefonu kapattı. Telefon elimde, çaresizce büyükannenin gelmesini bekliyordum.

"Abi yardım et, neredesin?" diye Mia'nın sesini duyduğumda telefonu elimden düşürüp dışarı koştum. Bahçeye indiğimde endişeyle kardeşlerime baktım.

" Abi yardım et. Leo beni ıslıyor."

Kardeşlerimi oynarken suda gördüğümde derin bir nefes alıp verdim. Yanlarına gidip hortumun suyunu kapattığında ikisi de bana bakıp sonra bahçede koşmaya devam ettiler.

Büyükanne eve geldiğinde her şey film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti. O da anne ve babamı görmesinde şoka girmiş ve sonra ambulansı aramış ve annemin başında ağlamaya başlamıştı. On beş dakika sonra ambulans gelmiş ardından polisler gelip alanı kapatmış ve bizi eve sokmamışlardı.

Mia ve Leo annem ve babamı görmedikleri için neler olduğunu anlamamışlardı. Sedyede yatarak beyaz bir örtüyle üstleri örtülmüş bir şekilde dışarı çıktıklarında büyükanne Mia ve Leo'nun yüzünü kapatmış ve görmemelerini sağlamıştı.

Sonrası... Sonrası zaten daha acı. Annemi ve babamı toprağa verdikten sonra polisler kısa süren soruşturmadan sonra dosyayı kapatmışlardı. Kimin yaptığını ailemi kimin öldürdüğünü bulamamışlardı veya bizden saklıyorlardı.

Yıllar geçmişti ve bu olay kısa sürede unutulmuştu. Ama ben gördüklerimi hiçbir zaman unutmadım ve unutmayacaktım. Ki, o adamın bakışlarını unutmak mümkün değildi. İntikamımı alıp acımı dindirmeye çalışacaktım. Belki o zaman geldiğinde kardeşlerimde unutacaktı.

* * *

Elena Anderson...

Banyo yapıp saçımı kuruttuktan sonra dosyayı tekrara elime aldım. Eve geldiğimde dosyaya bakma zamanım olmadığından yatağıma atıp banyoya girmiştim.

Mavi dosyayı elime alıp açtığımda, ilk önce yeni kişi yani Lenny'nin fotoğrafını ve bilgilerini gördüm. Gerçekte olduğu gibi fotoğrafta da yakışıklıydı. Kafamı toplayıp bilgilerini okumaya başladığımda bazı yerlerde şaşırdığım olmuştu.

Yirmi sekiz yaşında Amerika ve İngiltere bağlantılı ajanmış. İlk İngiltere için çalıştıktan sonra Amerika ajanlığı yapıyormuş. Bu işe genç yaşta başlamasına şaşırmıştım mesela. Çünkü kendimi anımsatmıştı. Bir sürü ödüller almıştı bu meslekte ve bir sürü görevlere gitmişti. Ailesini genç yaşta kaybetmiş ve büyükannesini de beş yıl sonra kaybetmişti. Daha sonra kardeşleriyle yalnız kalmış ve kardeşlerine bakmak için hem çalışmış hem de okumuştu. Yeni kişinin bilgilerinde çok dikkat çekecek bir şey yoktu. Asıl gerçek bilgileri babamda olduğu için asıl o dosyayı merak ediyordum.

İki kardeşi vardı yeni kişinin. Büyük kardeşi kızdı, en küçükleri ise erkekti ve anneleri ayrıydı. Bir de buna şaşırmıştım işte. Sayfayı değiştirdiğimde büyük kız kardeşinin fotoğrafı ve bilgilerine baktım.

Kıvırcık saçlı güzel bir kızdı. Mankenler gibiydi yüzü aynı. Yirmi beş yaşında konservatuvar okumuştu İngiltere de. Abisi için ise burada devam ediyordu işinde. Abisiyle doğma büyüme İngiltere'liymiş ve abisine çok benziyordu. Kıvırcık yani Mia, daha çok annesi ve babası için şarkıları vardı ve onları söylüyormuş. Bu beni sevindirmiş ve gülümsemiştim.

Sayfayı tekrar çevirdiğimde yeni kişinin küçük kardeşini gördüm. Bu çocukta kıvırcığa çok benziyordu. Yirmi bir yaşında üniversite okuyormuş. Bebekken annesini kanserden kaybetmiş ve onu büyüten üvey annesi yani Lenny ve Mia'nın annesi olmuş. Annesine üzülmüştüm ama sonra dikkatimi çeken bir kelime görmüştüm. Leo yani küçük kardeş, benim gibi güzel sanatlar okuyormuş ve bu beni ona daha çok yakınlaştırmıştı. Bir gün yeni kişinin ailesiyle tanışmak istiyordum.

Kapı zili çaldığında dosyayı yatağıma atıp üstümü değiştirip odamdan çıktım. Aşağıya indiğimde yeni kişi ve John eve girmişlerdi. kapının önünde beni fark ettiklerinde John gülümseyerek selam verdi.

'' Selam kara kız. Kapı açılmayınca evde olmadığını düşünmüştüm.'' dediğinde oturma odasına doğru geçtik. Arkamdan John ve yeni kişide geldiğinde sehpada ki birayı alıp bir yudum içtim. Koltuklara oturduklarında bende karşılarına oturdum.

" Sana eve geleceğimi söylemiştim." dedim John'a bakıp. Yeni kişi eve bakındığında kısaca baktığımda John konuşmaya başladı.

" Yeni görev için Lenny'i de getirdim." dediğinde tekrar yeni kişiye baktım.

" Görebiliyorum." dedim mırıldanarak. O sıra yeni kişiyle göz göze geldiğimizde John'a dönüp evden bahsetti.

" Eviniz cidden güzelmiş. Gizli bir yer gibi." dediğinde gözlerimi devirip asıl konuya geldim.

" Şuan konumuz ev değil. Yeni görev için Robert bilgileri yolladı." dedim ve ayağa kalktım. Ardımdan John ve yeni kişide kalktılar.

" O zaman mahzene geçelim." dedi ve benden önce mahzen kapısının önüne gitti. Yeni kişi bana baktığında konuşmak istemediğimden John'un peşine gidecektim ama ismimi söylediğinde durdum.

" Bayan Elena." dediğinde durup ona döndüm. Artık bana ne söylemek istiyordu ki?

" Bundan sonra resmi konuşma benimle. Bizimle birlikteysen çok samimi olmayacak şekilde normal seslen bana." dediğimde gülümseyerek başını salladı.

" O zaman beni kabul ettiğiniz anlamına mı geliyor. Çünkü öyle anladım." dediğinde ona doğru yaklaştım. Aramızda ki mesafeyi kapatarak cevap verdim.

" Seni hala kabul etmedim. Ama bu görevi başarıyla tamamlarsan belki beni ikna edersin." dedim ve arkamı dönüp mahzen kapısına geldim.

Mahzenin gizli bir kapısı vardı ve bu kapı benim çizdiğim bir resimle açılıyordu. İçeride çok gizli bilgiler saklandığı için izinsiz giriş yasaktı. Evin birçok yerlerinde, içi ve dışı olmak üzere kamerayla doluydu.

Yeni kişi yanıma geldiğinde tablonun birkaç noktasına dokunup kapıyı açtım. Duvarın ayrılmasıyla yeni kişiye baktığımda normal bir şekilde bakıyordu.

" Bu şifreyi bilmen lazım. Geçici olarak bizden birisin." dediğimde içeri girdim. Kırmızı loş ışıkların arasında geçtiğimizde otomatik bir cam vardı. Kamera üstümüzü taradığında kapı açılmıştı ve sonra mahzene girmiştik.

Mahzen büyük bir yerdi ve çoğu zamanımızı burada geçirirdik. John'un bazen burada uyuduğuna bile şahit olmuştum. Kapının yanında John'un çok kez ısrarından sonra tuvalet yaptırmıştık. Kapının öbür tarafında ise masa tenisi vardı. İki çalışma masası ve oturma koltukları da vardı. Birde küçük bir bar vardı. Mahzenin karşı duvarındaysa John ve benim kafa dağıtmak için aldığımız oyun araba yarışı overtake vardı.

John bardan içki alış ve ayaklarını masaya koyarak masasında oturuyordu. Ona bakarak gözlerimi devirip söylenmeye başladım.

" Bana koymamışsın anladım ama misafirimize de koysaydın bir bira." dedim yeni kişiye gülümseyerek. Bara atlayarak geçip kendime bir viski koyup bardağı yeni kişiye göstererek içip içmediğini sordum. Kafasını iki yana sallayarak istemediğini belirtti.

" Gündüz içki kullanmıyorum." dediğinde John'la birlikte ona baktık.

Görevimiz babama ait önemli dosyayı çalan hırsızı bulmaktı. İki ay sonra babamın katılacağı bir seçim konuşmasında bu dosya seçimi kolaylaştıracaktı. Ama babam, güçlü ve ünlü bir iş adamı olduğu için onun düşmanları çoktu ve bu ben doğmadan önce bile vardı. Hırsız düşmanımız Albert White, babama ait dosyayı içeri sızdırdığı adamla alıp gözden kaybolmasıyla başlıyor. Kendisi yer altının en güçlü uyuşturucu isimlerinden. Yeryüzünde ise babamın hırsızıydı.

Yeni kişiye ve John'a görevi anlattıktan sonra masa başına geçip önce dosyayı çalan adamın yerini tespit etmeye başladık. John ve ben kendi masalarımızda çalışırken yeni kişi koltukta oturarak çalışıyordu.

Bir buçuk saat sonra hiçbir şey bulamamış halde aramalara devam ediyorduk. John ayağa kalktığında genleşerek ona baktım.

" Ah, çok yoruldum. Bira içen var mı?" diye sorduğunda genleştiğim sırada elimi kaldırdım.

" Bana da koy. Her zaman ki gibi olsun." dediğimde yeni kişiye baktım. Bilgisayara kendini kaptırmış halde gördüğümde içimde gülümsedim. İşinin eri dedikleri bu adam olmalıydı ki; gözlerini bile ayırmadan dikkatlice bakıyordu bilgisayara.

" Bir şey buldum." dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım.

" Sanırım bir şey buldum." dedi tekrardan. Ayağa kalktığımda yanına gittim koşarak. Bilgisayara baktığım sırada John da elinde biralarla yanımıza gelip masaya koydu. O da bizimle aynı yere baktığında yeni kişi bulduğunu anlatmaya başladı.

" Hırsızımızın kaldığı otel burası ve bir saattir telefonu çevrimiçi ve birisiyle konuşuyor. Sanırım Albert konuştuğu kişi." dedi ve hepimiz konuşmaları dinlemeye başladık.

" Efendim, Brain'den dosyayı alabildim ama adamları peşimde ne yapmam lazım. " dedi dosyayı çalan hırsız.

" Salak, dosyayı ne yaptın?" diye Albert'in sesini duyduğumuzda John'la göz göze geldik.

" Efendim onu sizin adrese bıraktım."

" Tamam. Paran yolda artık işin bitti senin." dedi ve telefon kapandı. Tekrar hepimiz göz göze geldik.

" Bu demek oluyor kiAlbert adamı öldürecek. Şimdi çıkarsak adamdan adresi öğrenebiliriz." dedimJohn ve yeni kişiye bakarak.

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 15.7K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
1.1M 39.2K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
180K 8.8K 20
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
1.2M 88.1K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...