MAFYA BEY -TEXTING +18

By tamamyayazar

3.5M 123K 67.5K

21. yüzyılın en deli dolu çarlarından biri olan, zamanının büyük kısmını sanal ortamda geçiren, gündüzü geces... More

zero
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
forty
forty-one
forty-two
forty-three
forty-four
forty-five
forty-six
forty-seven
forty-eight
forty-nine
fifty
fifty-one
fifty-two
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
seventy
seventy-one
seventy-two
seventy-three
seventy-four
seventy-five
seventy-six
seventy-seven
seventy-eight
seventy-nine
eighty
eighty-one
eighty-two
eighty-three
eighty-four
eighty-five
eighty-six
eighty-seven
eighty-eight
eighty-nine
ninety
ninety-one
ninety-two
ninety-three
ninety-four
ninety-five
ninety-six
ninety-seven
ninety-eight
ninety-nine
one hundred
veda-anket
so special: mafnaz
so special: lodas
so special: aköm

sixty-nine

13.1K 617 458
By tamamyayazar

Selamsss aşklar, nasılsınız?

Bazen elde olmadan bölümler gecikiyor anlayıverin gari. İlham da kalmadı püğğ.

Hayırlı ramazanlar dileyeyim ama yanacağuk benden söylemesi.

💘OYSU VE YORUMSU💘

Keyifli Okumalar :)

 🖤

Perşembe 16:22

Sahile yakın, içinde butik mağazaların olduğu, markaların tillahının bulunduğu, dev lüks bir alışveriş merkezine gelmiştik.

Gelme nedenimiz, nihayet gününün yaklaştığı, ajansın kutlaması ve ebeveynişlerimin yıldönümü için kendimize kıyafet bakmaktı.

Uğur, anlaştığı marka ve özel terzilerin elinden geçen kıyafetlerin sipariş üzerine, bedenine cuk oturacak bir biçimde evine gelmesinden yanaydı ve pek çok erkek gibi alışveriş yapmayı pek sevmiyordu ama ben yaşayıp görmek isteyenlerden, deneyip üzerimde gerçekten iyi duracak mı diye merak edenlerdendim. Online olarak da çok alışveriş yapardım ama bazen mağazaların altını üstüne getirmek ve gün boyu gezmek de favorim oluyordu.

Alışverişe bayılan kız, el sıkışan emoji, alışverişten nefret eden erkek.

Bu doruydu.

Ben her zaman haklı ve dorucuyumdur cınım.

Yine zıtlıkların uyumunu bedenlerimizden sonra fikirlerimizde de yakalamıştık.

Yazın kavurmasını umursamadan el ele içeri giriş yaptık. Normal insanlar gibi X-Ray cihazından geçtik. Anormal ve değişik misiniz siz zaten kız?

Bir kere mafyaydık biz canım. Kapiş?

Çantamı çıkarmak, o yürüyen banda koymaktan nefret ediyordum ama bir kere yapmıştık. Uğur, metaller yüzünden ötmeyi önemsemeden direkt olduğu gibi geçti cihazdan. Güvenlik görevlileri ona şöyle bir bakış atmıştı ama hemen peşimize kuyruk olmuş, ilişkimizin olmazsa olmazları Halil ve Onur'un takım elbiseli giyimleri ve ciddi duruşlarıyla göz göze geldiklerinde, beyefendi yeniden geçin cihazdan dememişlerdi.

Yemezdi.

Ben telefonumu da kenara bıraktım. Ulan o mafyaysa ben de bugüne bugün, bu AVM'de de mağazası olan bir markaydım ama standart davranmayı da evelallah biliyordum.

Sen kraliçesin.

Eşyalarımı topladım. Uğur bu gereksiz tantana için kenara geçmiş beni bekliyordu. Simli bel çantamı yeniden takarken, bana gülerek bakıyordu. Ray-Banlarına kurban olduğumun mafyası be!

Yanına gittiğimde, elini alışmış gibi otomatik olarak uzattı. Yiaaa! Bir eliyle de gözlüğünü çıkarmış, giydiği beyaz yazlık gömleğin yakasına gelişigüzel asmıştı. Buna da yükselmezsin!

Her daim dimdiktim.

Telefonumu şortumun arka cebine sıkıştırdım. Elini tutarken, düşündüklerimin aksine çemkirmeyi de ihmal etmiyordum. Kadınlığımın şanında vardı. "Ne artistlik yapıyorsun sen?" dedim yürümeye başladığımızda.

"Hamurumda var unuttun mu?"

Aman hiçbir detayı da unutmasaydı zaten. Ona bakarken dil çıkardım.

"Yapma!" dedi, kaşlarını kaldırırken.

Yüzüne doğru yanaştım, parmak uçlarımda yükseldim. "Niye azar mısın?" Gözlerini çevrede şöyle bir gezdirdi. Bazı insanların yaydıkları aura yüzünden, çevredekiler dönüp onlara birden fazla kez bakardı ve bize baktıklarını; onun gibi ben de biliyordum. Bu halimi kadın erkek fark etmez kimsenin görmesini tabi ki istemezdi. Fazla şımarık, azgın, çekici, kışkırtıcı bir genç kız gibi gözüktüğüme emindim çünkü. Ona bakarken hep azgın olduğundandır.

"Katil olurum."

Şakası bile komik değildi aq yerinde. Yüzümü buruşturarak geri çekildim. Astığım suratıma baktıktan sonra sabır çeker gibi derin bir nefes aldı. Hem kendi yapıyor hem bozuluyor diye düşünmediyse, benim adım da Ahsen Naz Değil Aykan'dı. Nazsız bir sen düşünemediğimiz için devamke!

Kafamı diğer tarafa çevirdim. Bozulan moralime iyi gelmek ister gibi, "Pişşt," dedi. Böyle ani şakalara genelde gülüp geçeyim desem de bazen kanım donuyordu. Günümüze tüy dikmek istemiyordum.

Yandan yandan ona baktım. "Ne o? Küstün mü?"

"Kızdım salak!" Güzelim maviş gözlerini kıstı. Ne? Sevgilime salak demeyeceksem...

Neden sevgilin ki? Anladık artık sus be kadın! Yerinde olmak için çıldıranlar var misal birinci ben!

El ele tutuştuğumuz kolunu, ellerimiz benim göğsüme denk gelirken kaldırıp omzuma attı. Boynumdan kıstırdığı kafamı kendine çekip, şakağıma sıkı bir öpücük kondururken bu Kuzeyvari keko hareketine düşmüştüm bile. Tabi hemen gülüverdim. Bizde trip, sevgilimizin bir öpücüğüne kadardı. Yersen...

"Bana küs kalabileceğini sanıyor musun gerçekten?" diye de ego dolu bir sesle sordu. Kafamı hafif kaldırıp, yakışıklı yüzüne baktım. "Küsmüşlüğüm de var yani hatırlatayım dedim?"

"Sus o konulara girme," diye beni tatlı bir sinir bozuculukla payladı. Adamın içine dert olduysak demek. Kıkırdadım.

"Benimle yarışa girme aslan, üzülürsün." dedim. Niye tatlış ve romantik olmak yerine birbirimize silah çekip, ormantik olmuştuk bir fikrim yoktu ama ben bu halimizi daha çok seviyordum. Deli deliyi dakikada bulurmuş...

Uğur da güldü dediğime. "Ya ne demezsin? Ağladım bile." Düşüncesi bile berbattı. Ben az ağlamamıştım. Kıyamisu moduna aniden girmiştim. Yüzüme yakın elinin tersine bir öpücük kondurdum. Sağda kalan, sevdiğim bir markanın mağazasına dalmak için de hemen onu çekişirdim. Lak lak yaparken büyük ihtimalle birkaç mağazayı da kaçırmıştım ve geri dönecektim. Canım sevgilim de kusura bakmazdı artık.

Halil ve Onur dışarıda kaldılar. Ben bir şeyler denerken gelip yorum yapsalardı bir de. Bu sefer Uğur harbiden çekip vururdu onları. Koruma da bir yere kadardı. Uzak koruma kıps.

Uğur'un elini bıraktım. Trend renklere, yeni model elbiselere bakmak için rafların ve askıların arasına dalarken, temas bağımlısı beyim de elini belime koymuş peşimden yürüyordu. Cropumdan dolayı açıkta kalan belime sürtünen parmaklarını gayet net hissedebiliyordum. Bayılıyordum ya bu adama!

Gerçi amk yerinde herkes bayılıyor olmalıydı ki zengin bitcheslar da hemen radarları açmış, sevgilime gözlerini dikmişlerdi. Kadın giyim mağazasında böylesine yakışıklı ve hanımcı bir bey görmek onları şaşırtmış olmalıydı. Kaldı ki bizi biliyor olduklarına da emindim. Magazine düşmüşlüğümüz de vardı.

Kırmızı ışınların çıktığı, yeşil gözlerimi onlara diktim. Birkaçı arlandı, uslandı bakışlarını çekti ama yollugiller familyasının laftan anlamayanları da vardı. Kendi hemcinsim diye demiyordum bazı karılar da harbi dünyaya gelmiş oksijen israfıydı. Kardeşim güzel güzel önüne dönsen de ben de son nefesime kadar kadın savunucusu kalsam ya? Ama yok, nerede? Adamın yanında sevgilisi ve ne bakıyon? Karısı var, yavuklusu var ne bakıyon?

Naz ne anlatıyon sen?

Bana yine gelenler gelmişti. Neyse ki Uğur Böceğim onlara göz ucuyla bile dönüp bakmamıştı. Gözü, dövüşle birlikte iyice ele gelen popişimde, pürüzsüz çıplak bacaklarımda, belimde, sırtımda, saçlarımı topuz yaptığım için açıkta kalan ensemde falandı.

Erkeğin gözü sadece sevgilisinde olanı>>>>>>everything.

Bu yüzden gönül rahatlığıyla onları boş verdim. Moda renkler çingene pembesi, cırtlak yeşil, neon turuncusu falandı. Amk başka renk mi kalmamıştı? Parlaklıklarından kör olmuştum. Birkaç daha sade elbiseyi inceledim. Şöyle gece kutlamasına yakışacak, mafyamla uyumu yakalayacak, hem sade hem asil olacak bir şeyler seçmeliydim.

Gittim gittim yine kırmızı bir elbisede durdum. Kırmızı, ah be mazi <31

"Bu nasıl?" dedim elime aldığım askıyı Uğur'a gösterirken. Elbiseden anlamazdı ama benden anlardı Mafya Beyciğim. Yani üzerimde duruşunu anında canlandırabilirdi biliyordum. Straplez, oldukça mini, saten elbiseye şöyle bir bakış attı. "Sevmedim."

"Ben sevdim," dedim inadına. "Bence güzel durur bende, bir deneyeyim."

Elimdeki askıyı aldı, yerine astı. Kafasını iki yana sallarken, tatlı tatlı cık cıklıyordu. "Bence çok çirkin olur."

"Ben mi?" dedim gözlerimi sonuna kadar açarken. Trip is loading...

"Yok canım elbise. Sen ve çirkin olmak..." Sahte bir kahkaha attı. "Daha neler!"

Dudaklarımın içini dişleyip, gülümsememi kesmeye çalıştım. "Hımm olmaz diyorsun?"

"Olmaz yavrum. Yok mu şöyle siyah, boyu uzun, kısa kollu bir şeyler?"

"Çarşaf diyorsun?" dedim gözlerimi devirirken. Ah be Uğur yapma bunu kendine be!

"Ne?" dedi gerçekten anlamadığını mavilerine yansıyan meraktan anlamıştım. Kendi kendime güldüm. Deli miydi ne?

"Yokmuş," dedim ellerimi iki yana açıp, başımı hafifçe sağa doğru eğerken. Bu halime küçük bir çocukmuşum gibi masum gözlerle bakıp, yamuk bir gülüş gönderdi.

Elini yeniden tuttum. "Sevmedim zaten burayı, hadi gidelim Uğur."

Bana anlamaz gözlerle baktı ama rahatladığı kesindi. "Ben de sevmedim." Sevmeme nedenlerimiz o kadar farklıydı ki. Yine de ses etmedim. Yabancı bir markaya girdik hemen sonra. Burada renkler daha güzeldi. Ve gece kıyafetlerine daha yakışacaktı. Siyah baktım birkaç tane sevgilimin hatırı kalmasın diye. Canlansın diye üzerine payet döşenenler vardı ama gelinin kız kardeşi miydim canım, o kadar pul payet sevmiyordum.

O sırada simli çanta takan sne?

Suscan!

"Anne ve babanla konuştun mu?" dedim o ara aklıma gelmişken. "Geliyorlar değil mi? Her şey ayarlandı bak."

Bizimkiler büyük, kesenin cebini açarak epey lüks bir mekan tutmuşlardı sonuçta. Davetiyeler yollanmıştı. Özkara ailesine de gitmişti. Uğur kafasını salladı.

Halimizdeki doğallığı sevmiştim. Ben askı karıştırıyordum, Uğur da peşimden, elindeki telefonuna muhtemelen iş için gelen bildirimler yüzünden bakarken peşimde, ANA'sını takip eden küçük sarı bir civciv gibi dolanıyordu.

Hey hop, orada dur bakalım! Burada bir civciv varsa o da Atlasikom'dur. Rol çalma!

Bana ne amk? Herkesin sarı civcivi kendine! Uğur'um da benim sarışınım sonuçta, onu Lodos düşünsün.

Oyyy içim felfena oldu.

İnanır mısın, o hot çifti düşününce benim de içim şelale oluyor.

Püğ arsız karı, kayınını ve hocanı da düşünmezsin.

Yanlış anlaşılmasın yalnızca azgınlık...

"Ben söyledim güzelim," dedi. Aferin aşkıma dememek için kendimi zor tuttum.

Düzeltme, askim.

"Babam hemen onayladı, seviyor seni," dedi telefonundan bir şeyler yazdıktan sonra başını kaldırıp bana bakarak göz kırpmıştı. "Ehe," diye bir ses çıkartıp, utangaç bir yeni gelin gibi güldüm. "Annem de babamın onayladığı şeylere hayır demez ama şaşırmadı desem yalan olur. Nereden çıktı bu falan dedi." Kaşlarımı çattım. Bu terslikte bir iş vardı.

"Yalnız senin annenin sana bu söylediklerini benden saklaman gerekmez mi?" dedim kafam karışmış gibi allak bullak ona bakarken. "Hani gelin ve kaynana iyi anlaşsın, birbirlerinin ardından konuşsalar bile yan yanayken iyi geçinsinler falan diye?"

Uğur da şaşırmıştı. Şaşkınlıkla telefonunun ekranını bile kapattı. Konu ilgisini çekmişti. "Öyle mi yapmam gerekirdi?" dedi masum kekim.

"Evet," dedim bu da soru mu der gibi.

"Oha!" dedi. Beni biraz kızdırdığını fark etmişti. Şimdi şu köşeye sıkıştırıp ağzını burnunu ısıra ısıra sevecektim onu. İçimden taşan sevgi seli biraz durulunca ben de onu taklit eder gibi, "Oha!" dedim aniden. Panikle dolmuştum.

"Sen benim annen hakkında söylediklerimi de gittin ona mı söyledin yoksa?"

"Şimdi," Duraksayıp, hafif öksürdükten sonra boğazını temizledi. Çenesinin altını kaşıdı, gözlerini benden kaçırdı. "Şöyle oldu, ben Ahsen neden anlaşamadığınızı anlamıyor falan demiş olabilirim."

"Yıkıldım," dedim bağırarak, elimdeki elbiseyi rastgele bir yere fırlatırken. "Nasıl ya? Harbi nasıl Uğur, sen gelin kaynana savaşlarına iki kılıç atmışsın farkında mısın bunun? Şimdi birbirimize girmeyek de ne yapak?"

"Ne bileyim bunun gizli bir şey olduğunu?" dedi. Bu adamın savunmaları gün geçtikçe akıl almaz bir hal alıyordu. Sokrates mezarında ters dönüyordu. "Siz her şeyi böyle konuşup, bir de birbirinizden saklayacak mısınız?" Al işte.

"Ahhh," dedim dişlerimi birbirine bastırıp, sağ ayağımı çocuk gibi bir sinirle yere vururken. "Şu an seni dövsem mi, götüne vura vura sevsem mi bu hiç kötülük bilmeyen kafan yüzünden karar veremiyorum biliyor musun kurt bakışlım?" dedim, kafama ani dikenler batıyor gibi hissederken. "İnsan dedikodunun ne demek olduğunu bilmez mi ya? Kaçıncı yüzyıldayız biz alo?"

"21," dedi. Aferin bunu biliyordu. Sinirim bozulduğundan, haykırarak güldüm. Uğur, cins biriymişim gibi bana baktı öylece. Ben konuşmayınca da, "Ne oldu ki?" dedi.

Sağ elimi kaldırıp, olağanüstü bir hızla, iki yanağını avcumun içinde sıkıştırmaya çalışırken, kafasını da sağa sola savuruyordum. Kirli sakalları parmak uçlarıma battı, dudakları hareketim yüzünden büzüşmüştü. Şükür ki çok ortada değil, nispeten köşedeydik ve ciğer bırakacağımız paraların döndüğü bu mağazada iki üç zengo harici pek kimse yoktu. "Ulan sen benim başımın tatlı belası mısın? Ne bu çocuk gibi hareketler?" dedim dişlerimi sıka sıka. Kamaşıyordu çünkü eve bir gitsek ısıracaktım.

Kabin yok mu kabin aloğğ? Geçin işi pişirin.

Başını geri atıp, elimin altından kurtulmaya çalıştı. "Bırak, ben bir şey yapmadım ya." Onun gözünde doğruculuk, dürüstlük, hiçbir şey demek olduğundan haklıydı.

"Yaptın yaptın," dedim.

"Ne yaptım?"

"Aşık ettin beni kendine daha ne yapacaksın? Manyak adam, bir daha da sakın aramızda kalsın diye konuştuklarımızı gidip annene söyleme."

"Madem korkuyorsun duyulacak diye gelip bana söyleme," dedi o da, çocuk gibi somurtarak. "Ben düz düşünceli biriyim, gelemem sırlara."

"Onu biliyoruz," dedim. "O zaman annenin dediklerini gel, kesinlikle bana söyle."

"Yok ya," dedi gözü açılmış gibi. Bileğimi tutup, hareketlerimi kökünden kesti. "Ben ikiniz de iyi anlaşın istiyorum ama aranızda paylaşılamayan olmak yorucu." Omuz silkti. "Ben de söylüyorum size işte, sorunlarınızı çözün çünkü ikinizden de vazgeçmeye niyetim yok."

"Bak sen?" dedim. "İnsan bir der paylaşılamadıkça egom kabarıyor, arşa çıkıyorum. Neyim ben böyle bulunmaz Hint Kumaşı falan mı, diye."

"Eee zaten öyleyim," dedi. Yerim you. Doru, öyleydi.

Elime rastgele bir elbise aldım. "Kabin yok mu ya?" diye de gün görmemişler gibi bağırdım. Satış görevlisi bir kızın, "Şu tarafta hanımefendi," yönlendirmesiyle de Uğur'u elinden tuttuğum gibi çekiştirdim kabine. Sağa sola baktım, temizdi.

Kameralar: Biz yokuz.

Kabin içinde olmadıklarına göre sıkıntı yoktu.

Ya varsa?

Bundan sonra millet kabine girmeye korkacak sus hele!

Sen korkmaz mısın?

Yio.

365 Days'deki gacıdan hallice bir azgınlıkla Uğur'u, gerçekten de zengin markasının geniş kabininde göğsünden ileri ittim. Ardındaki pufa oturmak durumunda kaldı. Elbiseyi kenara astım, kapıyı kapatıp kilitledim.

Çok heyecan annecim. Gelmez mi bir iç çamaşırı denemesi?

Gelmezdi. Daha çok öpüşme denemesi gelecek gibiydi.

Bacaklarımı iki yana araladım. Kucağına çıktım. Ne yapıyorsun demesine bile fırsat vermemiştim adamın, peşimden sürükleye sürükleye istediğimi yaptırmıştım. Kalçamı tam sikinin üzerine denk getirdim, tüm ağırlığımı vererek oturdum.

Öhhh, öyle de demezsin.

Konuşamam yalnızca dirty talk.

İnlemek için açılan dudakları, dudaklarım tarafından abluka altına alındı. Üst dudağı, iki dudağımın arasına konumlandı. Ağzını yemek ister gibi ona saldırdım. Üzerine sinen şaşkınlıktan kolay sıyrılıp, alt dudağımı kavrayarak hemen öpüşüme karşılık verdi. Başını biraz geriye atmıştı, ben de ellerimi iki yanağına koydum. Dudaklarımızın telaşına ayak uydurmak için başımızı bir sağa bir sola eğdik. Islak öpücüğümüzün sesi kabine yayılmıştı. Yan taraflar inş boş kalırdı beş on dakika daha. Uğur elini kalçamın altına attı. Beni oturduğum yere yeniden bastırmak için kalçamı avuçlarken, üzerinde zıplar gibi yeniden kendimi kaldırıp indirdim. Birbirimizin dudaklarına sert soluklar bıraktık.

Büyük avuçları, oturunca iyice kısalan şortumun altından girdi. İç çamaşırıma değene kadar parmaklarıyla tenim bir savaşa tutulmuştu. Sonra da iki avcu, popo yanaklarımı tamamen kavradı. Yumuşak etimi, sertçe sıkarken ahladım. Parmaklarının izi kalacaktı.

Acısını, tırnaklarımı ensesine sürterek çıkardım. Dudaklarımız nefes alma ihtiyacıyla ayrıldı. Koyulaşan gözleri, irileşen gözleriyle bana baktı. "Bu neydi şimdi?"

"Seni hayvan gibi seviyorum ya, yok böyle bir şey. Olamaz yani dünya üzerinde bulunmaz bir sevgi."

Afallamış bir ifadeyle bana baktı. Sonra dudaklarında bıraktığım ıslaklığı, pembe dilini dışarı çıkartarak yaladı. Alt dudağı, ağzının içine çekilmiş, tadımı emmişti. "Ben de seni çok seviyorum." dedi, yanaklarımı okşarken. Sertliği altımda kabarmıştı ve benim bacak aram da yanıyordu. İhtiyaçla ona sürtündüm.

"Seni istiyorum," dedim kısık bir sesle.

"Burada mı?"

"Hani her an, her yerdeydi?"

🔥

Hatırlatmaların kralını biz de yapardık. Bunu dememle gözleri daha da karardı. Dudaklarıma ani bir saldırı düzenlerken gülümsemiştim. Gülüşümden öptü. Altındaki kot pantolonun kemerini çözerken, onun parmakları da boş durmayarak şortumun düğmesine uzanmıştı. Tek harekette düğmeyi açtı, benim açtığım kemer de birbirine çarpıp çınlamıştı. Pantolonunun fermuarını indirdim. Ayaküstü seksimiz için, kalçasını kaldırıp bana yardımcı oldu. Boxerını biraz aşağı çekip, penisini dar alandan açığa çıkardım.

Uğur, reglimden sonra bana doymalarının sonu gelmezmiş gibi şortumu sıyırdı. Mecburen çünkü ben üstte olduğumdan benim hareketlerimi kısıtlayacaktı. Beni dediği gibi 2 gün yataktan da çıkartmamıştı ama doyduğumuz söylenemezdi.

Tangamı kenara sıyırdı. Ön taraftaki küçük dantel kısım kolayca açılmıştı zaten. Elimi uzvuna attım. Baştan aşağı birkaç kez sıvazladım. Benim için anında sertleştiğinden işimiz kolaydı. Kadınlığım onun için ıslanmıştı. Tabi ki birbirimizi tam anlamıyla hazırladığımız söylenemezdi ama biriken zevk sıvımı, biraz daha penisinin tepesini tenime sürterek dağıttım. Doğal kayganlaştırıcı, damarları belirginleşmiş penisini içime alırken yardımcı oldu. Çığlık atmamak için dudaklarımızı birleştirip, alt dudağını dişledim. Uğur hırlar gibi bir ses çıkartıp, dilini dilime sürttü. Ensemdeki tüm tüyler dikleşti. İçime onu tamamen almak için belimi kıvırdım. Üzerine sürtündüm. Duvarlarımı yara yara ilerdi.

Karnımı içine çektim. Derin bir nefes aldım sonra, üzerinde yükselip yeniden alçaldım. Tempomuz birbirimize alışasıya kadar yavaştı. Sonra aniden hızlandı. Uğur'un elleri kalçalarımı yoğurmaya, askılı cropumun içine girip, göğüs uçlarımı sırayla sıkıştırmaya devam ediyordu. Alttan üstten zevk uyaranları tüm vücudumu titretti. Uğur'un dudakları boynuma kaydı. İnce derimi dudakları arasına alıp emerken, kafasını kendime daha çok bastırdım. Sesimi hem kısmaya hem de yine adrenalinle birlikte ölesiyle çığlık atmaya çalışıyordum. Denge kurmak zordu.

"İz bırakma," dedim ama duymadığı aşikardı. Boynumun kokusunu içine çekerek köprücük kemiklerime kaydı. Kalçasını biraz daha kaydırdı. Bu sayede içime daha çok alabildim onu. Tüm sınırlarımı zorluyordu. Ağzım açıldı. Başımı geriye attım. Uğur ensemi tuttu, dudaklarıma kapandı. Topuzumdan fışkıran teller alnıma yapışmıştı. Omurgamdan aşağı inen ter damlalarını hissettim. Sevgilimin beyaz teni de kızarmış, boşalmaya yakın halini belli ederken alnında ve boynunda birkaç damar belirginleşmeye başlamıştı.

Saçlarına asıldım. Yüzünü göğsüme gömdüm. Kıyafetimin üzerinden meme uçlarımdan birini ağzına alıp çekiştirdi. Dudaklarının göğüs ucumda bıraktığı ıslaklık bile kışkırtıcıydı. Dişleri, çevresine dokunuyor ama sanki bana dokunmuyordu. Ensesindeki saçlar avcumun içinde toplandı. Belimi kıvırıp kendimi kaldırıp indirmeye devam ettim. "Ahh!" diye bir ses kaçtı ağzımdan. Sonrası sessizliğe büründük. Ya dışarıdan biri bizi duyduysa? Gelen giden olmadı, rahatladık.

Gözlerimin önünde renk cümbüşü başladı. Zirveye yaklaştıkça, hareketlerim hızlandı. Uğur, ellerini belimin iki yanına koymuş, bana yön veriyordu. Zevk noktama her vuruşunda Nirvana'yı görüyordum. "Uğur," dedim canhıraş şekilde, "Geliyorum."

"Az daha dayan güzelim," dedi o da. Dudaklarıma uzanıp bir öpücük kondurdu. "Birlikte." Kendimi kastım. Kastıkça titremelerim arttı. Bu son hazda, dayanmak çok zordu. Yanaklarımın içini ısırdım. Uğur, beni sertçe üzerine oturttu. Kadınlığımdaki kasılıp gevşemeler, boşalması için yaptığım hareketlerime yardımcı olmuştu. İnfilak ettim, neyse ki bana yetişmişti. Her yeri batırma pahasına da olsa büyük bir coşkuyla sıvılarımızı her yere bıraktık. Bacaklarımın arası, daha da fenası Uğur'un kot pantolonu battı. Kirli sekslerimizi her zaman sevsem de şimdi boku yemiştik.

Nefes nefese, omzuna koydum alnımı. Dağılmıştım.

O da enseme sokulup, burnundan derin bir nefes çekti. Terlemiş enseme kocaman bir öpücük kondurdu. Saçlarımı yukarı doğru taradı.

Titremelerimiz saniyeler sürdü. Göğüslerimiz iç içe geçmek ister gibi birbirine yapışmıştı. Kalbi, kalbimdi sanki. Sağ yanımı doldurduğunda, içimde hıphızlı atan iki kalp taşıyormuş gibi hissetmiştim. Sıcak sıvı kasıklarımıza tamamen bulaşmıştı. "Battık," dedim kıkırdarken.

Çantama uzandım ama içinden tekli bir peçete harici hiçbir şey çıkmadı. Bunu Uğur'a gösterip dudak büzdüm. "Yanımda yüzlü ıslak mendil taşımalıyım."

Bir kahkaha attı. Gülüşüne ben de güldüm.

"Sen buna da bir çare bulursun."

Doğru bulurdum. Beyaz menilere baktım. Çoktu. Sonra öksürüp sesimi düzeltmeye çalıştım. Kabindeki çağrı düğmesine de basmıştım. Bir dakika aradan sonra adım sesleri duyuldu. "Pardon bakar mısınız?" dedim hemen.

"Tabi hanımefendi, beden mi olmadı isteğiniz nedir?"

"Ya biraz peçete ve ıslak mendil rica edebilir miyim acaba?" dedim gülmemek için sevgilime bakmazken. "Malum yaz ayı, ihtiyacım var. Elbiseyi deneyeceğim."

"Ah anlıyorum, hemen getireyim." diye bir cevap geldi karşıdan. Leş gibi terleyen gacı da yapmıştık kendimizi ama seks yapmaktan iyiydi toplum gözünde ne yaparsın? Kız uzaklaştığında bana bakan Uğur'a döndüm. Burnunu göğsümün arasına sürttü.

"Her halinle mis gibi kokman peki?"

"İstersen sevgilimle sikiştim, duş alanınız var mı deseydim askim?"

"Bana uyar," dedi.

"Arsız."

Çenemi ısırdı. Geri çekildim. İçimden çıktığında biraz daha batmıştık ama eldeki tek peçeteyle şimdilik kendimizi sildim. Peçeteyi kasıklarıma sürterken, Uğur kendime dokunuyormuşum gibi alev gibi parlayan bakışlarla bana bakıyordu.

"Buna bile kaldırman peki?" dedim yarı yarıya erekte aletine ben de dudaklarımı yalayarak bakarken.

"İndirdin mi diye sor."

"Hanımefendi," diye bir ses yeniden geldi. Parmağımı dudaklarıma götürüp, susturdum arsız sevgilimi. Bana her haliyle ayak uydurması 10/10'luktu. Elimi yukarıdan uzattım. "Alayım buradan."

Neyse ki zengin mağazası peçeteden kaçmamıştı. Kız tam da ihtiyacımız olan yüzlü ıslak mendillerden getirmişti. İçinden üç beş tane çıkarıp, Uğur'a verdim. Biraz da kendime aldım. İç çamaşırımı ve bacak aramı silerken, kendi kendime kahkaha atmamak için zor duruyordum. Kabinde de sevişildi check.

 🖤

Yakma ya Rabbi.

Diğer bölüm yan çiftlerimizden olabilir. Günaha girmeye devamke.

💘OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI UNUTMAYINSSS💘

Öptümsss

Continue Reading

You'll Also Like

268K 12.3K 32
Kalbim deli gibi hızlanırken korkuyla geriye adımladım , kaçmalıydım bu çocuğu görmeye dayanamıyordum. "Dur" göğsüm derin nefeslerim yüzünden inip k...
1M 73.7K 56
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
624K 14.3K 60
(+18 sahneler ve nude görüntüleri vardır.) Boynumun morardığını hissediyordum ama daha fazla ileri gitmesini istiyordum. Kendimi ona sürterken bir el...
38K 1.5K 58
Birbirine zıt gibi görünen iki karakterin bir elmanın iki yarısı olmasının hikayesi... Yağmur ve Burak bu iki karakter birbirlerine aşık olabilirler...