KAYIP YILDIZ (BİTTİ)

By eceack

780K 62.2K 8K

EJDERHALAR SERİSİ 1.KİTABIDIR ... Onlar Tanrıların yeryüzüne gönderdiği en güçlü, en kudretli, en korkunç kat... More

🔥 AV
🔥 YARIŞMA
🔥 YÜZÜK
🔥 YABANCI
🔥 EJDERHALAR
🔥 KOLHİS
🔥 İLK GECE
🔥 PERİLERİN ATEŞİ
🔥 ESKİ ZAMANLAR
🔥 ALIŞMAK
🔥 ÖZEL BİRİ
🔥 KİTAP
🔥 AXEL ALERON
🔥 KUYTU KARANLIK
🔥 ÖFKE
🔥 GEZİNTİ
🔥 İYİLİK
🔥 EJDERHA ÖPÜCÜĞÜ
🔥 HAZIRLIK
🔥 HAPİSHANE
🔥 ORPHIX SARAYI
🔥 BİLİNMEYEN GERÇEKLER
🔥 KAYIP YILDIZ
🔥 ŞÖLEN GECESİ
🔥 SİLAS
🔥 DÜŞÜNCELER
🔥 İNTİHAR
🔥 HESTİA
🔥 GÖKYÜZÜ
🔥 KİVİ
🔥 HELLION
🔥 GECE
🔥 ATEŞ
🔥 SOHBET
🔥 KIZ KARDEŞ
🔥 MALİKANE
🔥 KEDER (FİNAL)
🔥 TEŞEKKÜRLER
🔥 SOĞUK ATEŞ

🔥 YAKICI ÜRPERTİ

19.1K 1.5K 209
By eceack

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. İYİ OKUMALAR 🔥❤

12.Bölüm

Yabancının her yerinden kibirli bir nezaket akıyordu. Kuşkusuz çok güçlü bir ejderha idi. Kısa siyah saçları ormanın yeşilinde kuzgun siyahlığında parlıyor; esmer tenini dengeliyordu. Ateş kırmızısı gözleri bana bakarken keyifle yanıyordu.

Çok çok yakışıklıydı. Nefes almamı zorlaştıracak kadar muhteşem yüz hatları vardı.

Bir süre hiç konuşmadık. Az evvel şarkım için yaptığı iltifata teşekkür etmek istiyordum. Fakat karşımda ormanı karanlığa boğan bir ürpertiyle dikilirken ne diyeceğimi bilemedim. Aksine kaçmak ve ondan uzaklaşma isteği geldi.

Dudaklarında keyifli bir yarım gülümseme belirdi. "Bir peri kızının bu ormanda ne işi var?" Tuhaf iltifatı vücudumdaki tüm kasları, kemikleri ve sinirleri okşayarak ürpertti. Bu adam da kimdi böyle?

Bu ürperti, Axel'in cayır cayır yanan bedenini gördüğümdeki ürpertiye benzemiyordu. Daha benzersiz, daha tutku dolu bir ürpertiydi.

Gerilerek oturduğum soğuk taşın üzerinden kalktım. "Arkadaşlarım getirdi."

Mükemmel vücudunu sergileyen dar kesimli giysilerinin hepsi kaliteli ve simsiyah kumaştan yapılmıştı. Bu haliyle bile ateşleri çağıran bir tür gücü vardı.

"Peki arkadaşların kim?"

"İki arkadaş." Dedim isimlerini vermeyerek. Belki de Tobias'ın iyiliğini diğer ejderhalardan gizlemeliydim. İçimden bir ses Axel'in burada olmamdan hoşlanmayacağını söylüyordu.

"Adları ne?" Biraz daha sokulup ellerini ceplerine sokunca, ben de biraz daha gerileyip sustum. Yoksa karşımda bir canavar mı vardı?

"Şarkın çok güzeldi." Diye devam etti. "Şimdiye kadar duyduğum en müthiş sese sahipsin."

Küstahlığına sinirlensem de geriye doğru bir adım daha attım. Kovayı nehrin içinde bırakıp kaçma dürtüsünü bastırmaya çalışıyordum. Çünkü karşımda duran yabancıdan buram buram tehlike seziyordum.

"Bir insanın iki ejderha ile arkadaş olması çok garip bir durum." Düşünceli gözlerle bakarak yavaş yavaş etrafımda dönmeye başladı. Davranışları sanki karanlık bir geceyi aydınlatan alevlerin ışığı kadar yakıcıydı. "İnsanların genelde bizden ödü kopmuyor mu? Hem senin bundan hareketle aşağıda olman gerekiyordu. Vazgeçtiğimiz insan diyarlarında herhangi bir toprak parçasında."

Beni kimsenin yapmadığı kadar dehşete düşürüyordu. Fakat bunu belli etmeye niyetim yoktu. "Onları kendimi bildim bileli tanıyorum." Diye yalan söyledim. "Bana zarar vermezler."

Etrafımda dönmeyi bırakarak durdu. "Ama buna rağmen seni yalnız olarak bu ıssız ormanda ejderhaların insafına mı bıraktılar?"

"Birazdan burada olurlar." Diye yalan söylediğimde sanki yalanımı yakalamış gibi gülümsedi fakat gülümsemesi anında kayboldu. Onun kadar yakışıklısını görmemiştim. Bu yüzden beynimdeki tehlike çanları hiç olmadığı kadar güçlü çalıyordu.

"Korkarım çok uzakta kalmışlar. Sana gideceğin yere kadar eşlik edebilir miyim?"

"Hayır." Dedim. Korkudan dilim damağıma yapışmıştı.

"O halde sana iyi yolculuklar." Dedi. "Beladan uzak durmaya çalış."

Gözlerindeki ufak bir parıltı bela kavramının onu anlattığını söylüyordu. Kendisinden uzak durmamı ister gibi bir hali vardı.

Refleksle, "Kolhis'ten misin?" diye sordum.

Yüzünü tekrar bana doğru döndü. Her hareketinde zarafet ve ölümcül bir güç akıyordu. Ama yüzünde tembel bir gülümseme belirince kaçma dürtüm kayboldu. "Kolhis'ten biri gibi mi görünüyorum?" Kısık sesle güldü. Kolhis'ten başka diğer ejderha ülkelerini bilmiyordum. "Hayır. Ben mide bulandırıcı Axel'in topraklarında yaşamıyorum. Bundan dolayı da çok mutluyum."

Çenemi kapatarak arkamı dönüp gitmeliydim. "O halde hangi şehirdensin?"

"Hellion" diye fısıldadı.

Yutkundum. "Anladım. Ben artık gitsem iyi olacak.

Suya daldırdığım kovayı kaldırdı ve elime tutuşturdu. "Buyur."

"Teşekkür ederim."

Bulunduğumuz yeşil alandan uzaklaşırken onun hala beni seyrettiğini hisseder gibiydim. Arkamdan buna kanıt olarak güçlü sesi ormanda yankılandı. "Kendine dikkat et. Freya."

Üstüme kaynar suların boşaldığını hissettim. Adımı ona söylememiştim ki!

🔥🔥🔥

Kulübeye dolambaçlı bir yol çizerek vardığımda arkamda bıraktığım yabancının beni takip etmediğine emindim. Tobias ve Eugene'nin kaldığı kulübeyi öğrenmesin diye yolumu bilerek uzatmıştım.

Kulübenin kapısına vardığımda kapıda endişeli görünen Tobias ile karşılaştım. "Tanrılar aşkına!" dedi gürleyerek. "Nerede kaldın? Başına bir şey geldi diye çok endişelendim."

"Sen iyi misin, Freya?" dedi Eugene tam arkasından.

Başımı sallarken su dolu kovayı kıza uzattım. "İyiyim. Biraz yürümek istedim. Yeşil orman beni kendine çekti."

Her nedense karşılaştığım yabancıyı diyemiyordum. Sanki dilim bu konuda tutulmuştu ve onlara bahsetmemi engelliyordu.

"Lütfen yabancı bir yerde olduğunu unutma. Kaybolabilirsin ya da en kötüsü bir yabancı bir ejderha sana zarar verebilir." Tobias hızlı hızlı konuşurken onu ilk kez bu kadar öfkeli görüyordum. Tıpkı Axel'e benziyordu.

"Sakin ol, Axel. Freya bunalmış olmalı." Dedi Eugene fakat onun da bu durumdan rahatsız olduğu belliydi.

"Özür dilerim." Diyebildim.

"Tamam." Dedi Tobias derin bir nefes alarak. Sakinleşmeye çalıştığı her halinden belliydi. "Başına benim yüzümden bir şey gelmesini istemiyorum. Axel'e bu durumu izah edemezdim."

"Anlıyorum. Kölesinin kaybolması hoş olmaz. Fakat yerimi kolayca dolduracağından eminim."

Eugene ve Tobias anlamadığım bir şeye aynı anda güldüler. "Keşke bu dediğin kolay olsaydı." Dedi Tobias.

"Neyse kapıda dikilip kaldık. Hadi içeri gir de sana nefis çayımdan hazırlayayım."

"Çok iyi olur." Dedim.

🔥🔥🔥

Eugene ve Tobias ile sohbet etmeye başladığımda, ormanda karşılaştığım tuhaf yabancıyı neredeyse kafamdan atmıştım. Hissettirdiği duygusal yoğunluk vücudumu yorgun bırakmış olmasına karşın, Eugene'nin vanilya aromalı orkide çayı beni bir nebze olsun ayıltmayı başarmıştı.

"Ee?" dedim merakla. "İkinizin aşk hikayesi nasıl başladı?"

İkisi yan yana olarak karşımdaki çift kişilik koltukta el ele, diz dize ve göz göze oturuyordu. Hayatımda yakından tanıdığım tek çift anne babamdan sonra büyük ablam Erin ile kocası Nial'dı. İkisinin bağlılığı para üzerine kurulduğu için Tobias ve Eugene'den aldığım romantik etkiyi ablamdan almıyordum.

Eugene'nin yanaklarına tatlı bir kırmızılık hakim olurken Tobias gururlu bir bakışla sevdiği kadını süzdü. "Her sene yapılan ejderhalar festivalinde birbirimizi tanıdık. İlk görüşte aşktı."

"Vay canına." Diyebildim. "Nasıl gördünüz birbirinizi?"

"Ringde karşılaştık." Dediğinde Eugene hafifçe kıkırdadı. "O gün dövüşmek için ikimiz karşı karşıya geldik. Ejderha bedenlerimizde birbirimize yapmadığımız kalmadı."

"Beni çok pis hakladı." Dedi Tobias gülerek.

"Onu alevler içinde bıraktığımda haline gerçekten acımıştım. Dövüş neredeyse saatlerce sürmüştü ve günün sonunda kazanan olsam da Tobias'ı ziyaret etmek istemiştim."

"Daha sonra..." diye devam etti Tobias Eugene'nin sözünü tamamlayarak, "Eugene hasta yatağımda özür dilemeye geldi. Çok iyi arkadaş olduk fakat bunun aşka dönüşeceğini ikimiz de içten içe biliyorduk."

"Yıllardır beraberiz. İlişkimizi bugüne kadar gözlerden uzak yaşadık fakat bu bize daha fazla artı sağladı."

"Çok güzel bir hikaye." Dedim tüm samimiyetimle. "Birbirinizi ne kadar sevdiğinizi görebiliyorum."

"Teşekkür ederiz." Dedi Eugene. "Fakat Penelope ve Axel varken bizim ilişkimiz sadece devede kulak."

Kaşlarımı çattım. Penelope ve Axel'in ilişkisini duymak istemiyordum. Axel başlı başına büyük bir sorunken onun hangi kıza aşık olduğunu bilmek istemiyordum.

"Anladım." Dedim. "Şu ejderha festivali her yıl olur mu?"

"Evet." Dedi Tobias. "On iki ejderha efendisinin de katıldığı büyük bir şölendir. Herkes dev arenada kendine ait locasında toplanır ve ringe çıkıp dövüşen ejderhaları izler."

"Korkutucu." Dedim dudaklarımı yalayarak. "Yüzlerce ejderhayı bir arada görmek garip olmalı."

"Aslında arenada oturanlar insan bedeninde kalır. Sadece ringde dövüşenler ejderha bedenini alır. Fakat iki ejderha ateşi bile büyük bir volkan patlamasına eş değer ateş çıkarır." Dedi Eugene.

"Sadece ejderhalar değil." Dedi Tobias. "Bazen insan köleler de dövüşürler. Ejderhalar insan soyuyla alay etmek için onları bir sirk maymununa çevirir."

Ensemdeki tüylerin kalktığını hissettim. Nedense midem bulanmıştı.

Eugene Tobias'a sert bir dirsek darbesi indirdi. "Kızı korkutmasana, Tobias!" diye uyardı.

"Ah!" dedi Tobias. "Haklısın, sevgilim. Özür dilerim Freya. Senin insan olduğunu çoğunlukla unutuyorum."

Gülümsedim. "Sorun değil. Beni korkutmamaya çalıştığınızı anlayabiliyorum. Fakat bunları bilmek benim için daha iyi. Nasıl bir dünyada olduğumu, ne ile karşı karşıya kalacağımı bilmek benim için önemli."

"Biz sana zarar vermeyiz." Dedi Tobias. "Sen yüzyıllardır bekleniyorsun."

"Anlamadım?" Yine şu bekleme mevzusu çıkmıştı ortaya.

"Yok bir şey. Artık kalkalım mı?"

"Olur." Dedim. Hava birkaç saate tamamen siyaha boyanacaktı. Eve gidip dinlenmek istiyordum.

Continue Reading

You'll Also Like

124K 15.1K 33
"Çok yakınımdasın kedicik. Dikkat et, ısırabilirim." "O halde sana yeni bir bilgi daha çıngıraklı." Öfkesi birden çekilmişti. "Bir Aslanın dişleri de...
245K 2.8K 8
(Tarihi ve Fantastik bir hikayedir) İye, nesnelerin içinde var olan, olağanüstü doğasını aktaran gizli güçtür. Onun koruyucusudur. Ayrıca iyiliksever...
10.6K 1.8K 22
...ᘛ... Yeryüzüne ilk ateş düşmüştü ve insanlığa ateşi veren kişi zincire vurulup kargalara yem edilmişti. Böylece savaş başlamıştı. ** Ela gözlerin...
68K 8K 61
Fantastik #9 (11.11.2019) Gizem #1 (30.03.2020) "Bilemeyiz, belki de biz doğmadan çok çok önce kurulmuş bu bağlar şu an bile insanları, olayları, far...