while we are in love + dojae

By eunwooluvu

6.1K 1.2K 183

jeong jaehyun, komşusu kim doyoung'un zorla evine ve ıssız kalbine girene kadar sessiz ve izole hayat süren b... More

chapter 1
chapter 2
chapter 3
chapter 4
chapter 5
chapter 6
chapter 7
chapter 8
chapter 9
chapter 10
chapter 11
chapter 12
chapter 13
chapter 14
chapter 15
chapter 16
chapter 17
chapter 18
chapter 19
chapter 20
chapter 21
chapter 22
chapter 23
chapter 24
chapter 25
chapter 26
chapter 27
chapter 28
chapter 29
chapter 31
chapter 32
chapter 33
chapter 34

chapter 30

138 23 0
By eunwooluvu



"Altı yıldır kimseyle yatmamışken neden hala yanında prezervatif bulunduruyorsun?" Doyoung işaret parmağıyla Jaehyun'un kaburgalarının üzerine daireler çizerken sormuştu.

"Her olasılığa karşı hazırlıklı olmalıyım." dedi Jaehyun mahcup bir şekilde.

"Seks için bile mi?!" Doyoung'un gözleri irileşmiş kaşları havaya kalkmıştı.

"Bana her şeyi öğreten adam, ne zaman ne ile karşılaşacağımız tahmin edilemez olduğu için her zaman üzerimizde prezervatif taşımamız gerektiğini söylerdi. Kısaca meşgulken siklerimizi pantolonumuzda tutamıyorsak bari herhangi bir hastalık kapmamamızı tercih ettiğini söylerdi.  Ayrıca mesleği bırakmayı planlamıyorsak eğer, birini hamile bırakmak onun teşvik ettiği bir şey de değildi."

"Ne yani tetikçilerin veya suikastçıların çocuğu olamaz mı?"

"Olabilir, ama o tetikçilerin bizim patronumuz için çalışan tetikçiler olmayacakları kesin. Onun babası da bir tetikçiymiş ve o da bu şekilde aynı mesleğe girmiş. Babası yüzünden başka bir seçeneği olmadığını hissettiğini söylerdi hep, sanırım bu yüzden başka kimseninde aynı durumda kalmasını istemiyordu. Bu konuda hiç bir şey söylemedi ama Yangyang ve beni de bu işe karıştırdığı için suçluluk duyduğunu biliyorum. Biz gençken, yatılı okula gitmemiz ve ondan uzaklaşmamız için sürekli imkan yaratmaya çalışıyordu, böylece biz de bütün bunlara maruz kalmayacaktık. Sonrasında da daha iyi işlere ve hayatlara sahip olabilecektik. Ama Yangyang ve ben evden ayrılma riskini almak istememiştik böylece o konuda kapanmıştı. Ve bence, derinlerde, kabul etmek istemese bile, onun etrafında olmamıza ihtiyacı olduğunu o da biliyor ama kabullenemiyor."

"Senin hiç seçeneğin olmamasına üzüldüm."

"Hayır ben bir seçeneğe sahiptim, bize seçenek sunmuştu."

"Bu işten nefret ettiğini söylemiştin, peki neden..." diye meraklı bir şekilde yöneltti, cümlesinin sonuna doğru sesini azaltıp cevap beklemişti bir yandan da çenesini Jaehyun'un göğsüne dayayarak ona bakıyordu.

"Ben... evet ben nefret ediyorum. Ama gençliğin verdiği aptallıktan olsa gerek bu işin bana uygun olup olmadığına kendim karar vermek istemiştim hem de bizi bir çok kere uyarmasına rağmen. Keşke dinleseydim." Yıllar geçmesine rağmen Jaehyun'un hissettiği pişmanlık boğazının düğümlenmesine fazlaca yetiyordu. "Birini öldürdükten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Hayatın boyunca bir gözün açık uyumak zorundasındır artık. Benim yaptığımı yapmak istemezsin Doyoung."

"Bana ilk kez böyle sesleniyorsun. Adımla, kendi başına yani." Doyoung'un sesi, Jaehyun'un alnındaki çatık çizgileri okşayarak yumuşamıştı.

"Sanmıyorum."

"Ben senin için her zaman başına iş açmış bir 'çocuktum'." Doyoung bunu söylerken burnunu kızgınmışcasına buruşturmuştu.

"Pekala, günlerce adımı sana söylemem için beni kovalayıp sonra da sevişirken bana bayım dediğine inanamıyorum ben de."

"Kafamda o kadar uzun zamandır 'bay' diye geçiyordun ki sana öyle demeyi bırakmak çok zor ve o zaman gerçekten dikkatim dağılmıştı." Doyoung kendini savunduktan sonra gülmüştü ve devam etmişti. "Sana böyle seslenmem seni yaşlı bir adam gibi mi hissettirdi?"

"Beni yaşlı bir adam gibi hissettirdi mi bilmiyorum ama kendimi tamamen çekici hissetmememe neden oldu."

"Zannettiğinden çok daha fazla çekicisin." dedi Doyoung, bir bacağını Jaehyun'un kalçalarına atıp tam üstüne uzanırken. Üzerine yüklenen başka bir vücudun ağırlığı Jaehyun'a derin bir rahatlık hissi vermişti ve bunun Doyoung olduğu gerçeği çok garipti, onu sadece kısa bir süredir doğru düzgün tanıyordu, peki neden Jaehyun'u bu kadar tamamlanmış hissetmesine sebep oluyordu?

"Hendery miydi?"

"Hm?"

"Altı yıl önce ilişki yaşadığın kişi. Hendery miydi?"

"Hayır! O heteroseksüel. Heteroseksüel olmasa bile, Hendery benim kardeşim, en iyi arkadaşım öyle bir şey asla...—!!"

"Onun için hâlâ bir şeyler hissediyorsun musun peki? Yani şu diğer adam için?" Jaehyun Doyoung'un gözlerine bakarken gördüğü kıskançlık değildi, kendine güvensizlikti ve bu Jaehyun'u garip bir şekilde rahatsız etmişti.

"Bir işte birlikte çalışmak zorunda olduğum biriydi. Farklı bir kurumdan biriydi diyebiliriz sanırım. Hendery'nin politikası asla ortak çalışma yapmamaktı ama o zaman kabul ettiği işte karmaşık ilişkiler olduğu için onu başka bir çete ile çalışmaya ikna etmişlerdi. Zaten o işte şimdiye kadar yaptığımız tek ortak suikasttı. Tamamlanması iki hafta sürmüştü."

"Aşık mıydın?"

"Hayır. Tamamen fizikseldi sanırım? En azından benim için öyleydi. İşi bitirdikten sonra birkaç kez bana çıkma teklif etmişti ama kabul etmemiştim. İşe daha çok odaklanmak istiyordum o zamanlar." Ve zaten aşık olmayı ya da birinin beni sevmesini hak etmediğimi düşünüyordum diye içinden eklemişti Jaehyun, sesli söyleyememişti. Peki şimdi bu çocukla ne yapıyordu? Neden ona bu gece hayır dememişti? Ve neden onunla bir şeylerin içine çekiliyormuş gibi hissediyordu?

"İrtibatta kaldınız mı?"

"Hayır. Sanırım ilk başta biraz sinirlenmişti. Onu altı yıldır görmüyorum. Yine de hâlâ sektörde olduğunu duydum."

"Ve başka kimse yok mu yani? O senin sonuncun muydu?"

"Evet. Ama geçmiş hakkında konuşmayı sevmiyorum. Çok fazla şey söyledim zaten."

"Konuşmanı seviyorum. Yeterince konuşmuyorsun."

"Muhtemelen son iki günde tüm bir yıl söylediğimden daha fazlasını söylemişimdir." diye homurdandı Jaehyun.

"Yalnız nasıl yaşadın?!" Doyoung konuşurken bir yandan da Jaehyun'un dudaklarına 'seninle burada olduğum için minnettarım' dercesine bir öpücük bırakıp başını yeniden kasıklarına koymuştu. Doyoung'un öpücüğü Jaehyun'un göğsünün patlayacak gibi hissetmesine neden olmuştu.

"On yıldan fazla bir süredir kendi başıma gayet iyiyim."

"Jaehyun?"

"Hm?"

"Neden yerde yatıyorsun?" Bunu sorarken Doyoung'un gözlerinde endişeden başka bir şey yoktu ama bu Jaehyun'un tartışmak istediği son konuydu. Kim olursa olsun bunun hakkında konuşmak istemiyordu. Bu yüzden sadece içini çekti ve hiçbir şey söylemedi. Doyoung'un tekrar sormasını bekliyordu, biliyordu ki o kolay pes edecek türden biri değildi. Bir kaç dakika geçmesine rağmen Doyoung'un hiçbir şey söylememesi onu şaşırtmıştı. Doyoung bir şeyler söylemek yerine göğsüne daha çok sokulmuş ve kıvrılmıştı, parmakları ile de sol kolunu okşamıştı.

Sanırım Doyoung'un sevgi dili temastı. Bulaşık makinesinin önünde öpüşmeye başladıklarından beri Jaehyun'a dokunmayı bırakmamıştı. Jaehyun son on yılın çoğunu kendi başına yaşayarak ve kendisinden başka kimsesi olmadan geçirmişti, bu yüzden Doyoung'un sürekli dokunuşlarından dolayı boğulmuş hissetmeliydi gibi geliyordu ama aksine tek istediği onun dokunuşuna ve ilgisine daha fazla maruz kalmaktı. Jaehyun gözlerini kapatarak kolunu Doyoung'un sırtına doladı. Sonra Doyoung'un saçının ve teninin kokusunu içine çekti, o kadar huzurlu hissetti ki neredeyse huzurdan dolayı endişeye kapılacaktı.

"Bence," Doyoung'nun sesi yumuşaktı ve dudakları ise Jaehyun'un tenine karşı hafif bir sıcak nefes bırakıyordu, "Bence kendini cezalandırmak için yerde uyuyorsun. Çünkü insanları öldürmekten dolayı suçlu hissediyorsun - öldürdüğün kişiler ölmeyi hak eden kötü insanlar olsalar bile. Ve bu yüzden yatakta uyumak gibi basit zevkin tadını çıkarmayı bile kendine çok görüyorsun çünkü bunu bile hak etmediğini düşünüyorsun, kısaca kendini cezalandırıyorsun."

"Yeterli bile değil." dedi Jaehyun basitçe. Doyoung'un yanıldığını göstermek için söylediklerine karşı itiraz edebilirdi ama ne anlamı vardı ki? Doyoung, kalbinin iç işleyişini içgüdüsel olarak biliyor gibiydi sanki.

"Yeterli değil mi?" Doyoung, Jaehyun'un yüzünü net bir şekilde görebilmek için başını kaldırdı ve doğruldu. Yatağın yanlarındaki lambaları daha önceden kapatmışlardı, oda, odanın içindeki banyodan sızan elektrik ışıklarıyla hafifçe aydınlanıyordu. Jaehyun fazla bir şey göremiyordu ama Doyoung'un yüzündeki endişeli bakışları görebiliyor ve sesindeki endişeyi duyabiliyordu.

"Kendimi asla yeterince cezalandıramayacağım." Jaehyun'un sesi boğuk bir fısıltı halinde çıkmıştı.  Asla kazanamayacağı bu savaş hakkında düşününce gözleri yaşlarla doluyordu her zaman.

"Bence kendini haketmediğin kadar fazla cezalandırdın bile." Doyoung, Jaehyun'un yüzünü ellerinin arasına alıp onu öpmeden önce üzgün bir şekilde başını salladı. Jaehyun, Doyıung'un dudaklarının kendisininkiler ile karşılaştırılınca ne kadar hassas ve yumuşak olduğunu bir kere daha hissetmişti.

"Lütfen. Lütfen beni kurtar." diye fısıldadı Jaehyun onu öperken, dili Doyoung'un ağzının sıcaklık gelen boşluklarını işgal ediyordu. İlgiye olan açlığı yüzünden çaresizlik içinde olan Jaehyun, Doyoung'un her dokunuşunun şefkati sayesinde iyileştirici bir ilgi yağmuru içinde kavruluyordu. Jaehyun Doyoung'a onu hiç bırakmak istemiyormuş gibi sarılıyordu ve kollarındaki adamın yanaklarını ıslatan gözyaşlarını fark etmemesi için dua ediyordu.

while we are in love'ın kurgusunu tamamladım taslaklarda şimdi ise sadece düzenleyip kalan bölümleri yayınlamak kaldı son bölümü yazarken çok nostaljik hissettim ilk zamanları hatırlıyorum, gerçekten teşekkür ederim wwail'a ilgi gösteren herkese, umarım güzelce yayınlayıp tamamlayabilirim ve güzel bir hatıra olarak kalır bana. 🤎

Continue Reading

You'll Also Like

217K 19.7K 27
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...
24.3K 3.4K 32
park jimin, ona her gün siparişini getiren kuryeye aşık olur.
11.6M 571K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
184K 18.1K 21
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...