KAYIP YILDIZ (BİTTİ)

By eceack

783K 62.3K 8K

EJDERHALAR SERİSİ 1.KİTABIDIR ... Onlar Tanrıların yeryüzüne gönderdiği en güçlü, en kudretli, en korkunç kat... More

🔥 AV
🔥 YARIŞMA
🔥 YÜZÜK
🔥 YABANCI
🔥 EJDERHALAR
🔥 KOLHİS
🔥 İLK GECE
🔥 PERİLERİN ATEŞİ
🔥 ALIŞMAK
🔥 ÖZEL BİRİ
🔥 YAKICI ÜRPERTİ
🔥 KİTAP
🔥 AXEL ALERON
🔥 KUYTU KARANLIK
🔥 ÖFKE
🔥 GEZİNTİ
🔥 İYİLİK
🔥 EJDERHA ÖPÜCÜĞÜ
🔥 HAZIRLIK
🔥 HAPİSHANE
🔥 ORPHIX SARAYI
🔥 BİLİNMEYEN GERÇEKLER
🔥 KAYIP YILDIZ
🔥 ŞÖLEN GECESİ
🔥 SİLAS
🔥 DÜŞÜNCELER
🔥 İNTİHAR
🔥 HESTİA
🔥 GÖKYÜZÜ
🔥 KİVİ
🔥 HELLION
🔥 GECE
🔥 ATEŞ
🔥 SOHBET
🔥 KIZ KARDEŞ
🔥 MALİKANE
🔥 KEDER (FİNAL)
🔥 TEŞEKKÜRLER
🔥 SOĞUK ATEŞ

🔥 ESKİ ZAMANLAR

19.8K 1.6K 123
By eceack


BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. İYİ OKUMALAR 🔥❤

9.Bölüm

"Çek elini ondan!"

Axel'in kükreyen sesi Tobias'ın çaldığı ahenkli besteyi bir bıçak gibi kestiğinde, Tobias'ın gösterdiği notalardan kafamı kaldırdım. Axel'in alev alev yanan öfkeli bakışları ikimizin üstünde dolaşırken ne olduğunu anlayamamıştım.

"Axel." Dedi Tobias şaşkınca.

"Sana. Çek. Elini. Ondan. Dedim!"

Hırıltılı nefesi salonu doldururken eğlenceli ortam aniden buz kesmişti. Tobias elini benden yavaşça çektiğinde ilk olarak bu uyarının bana olduğunu düşündüm. Belki de insanlarla ejderhalar bu kadar yakın olamıyordu.

"Burada neler oluyor?" diye sordu.

"Freya'ya bir besteyi öğretiyordum. Hepsi bu." Tobias Axel'in bu kaba davranışından rahatsız olmuş gibiydi.

"Ya sen? Odana çıkacağını söylemiştin? Yalan söylemek davranışlarından biri mi?"

Ağzım şaşkınlıkla açılırken Axel'in sözleri sinirlenmeme sebep oluyordu.

"Yalan söylemek mi?" Dudaklarımı sinirle sıktım. "Odamı bulamadım ve müziği duyunca buraya geldim!"

Axel, Tobias'a keyifsizce baktı. "Sen çık!"

"Bana emir veremezsin, Axel. Hizmetkarlarından biri değilim."

"Ama Freya benim hizmetkarım. Ona emir verebilirim."

Elimi yumruk yaparak sıktım ve bu kendini bilmez canavara bir yumruk sallamamak için sakinleşmeye çalıştım.

"Beni takip et!"

Arkasını dönüp giderken içimde korkudan çok patlamaya hazır bir sinir nöbeti vardı. Şu burnu büyük adamı eşek sudan gelinceye kadar dövmek farz olmuştu. Yavaşça ayağa kalktım.

"Teşekkür ederim, Tobias. Seninle tanıştığıma mutlu oldum."

Gülümsedi fakat bakışlarında benim için endişelendiği belli oluyordu. "Ben de memnun oldum."

Koridora çıktığımda Axel çoktan yürümeye başlamış, ellerini ceplerine sokmuştu. Onu takip ederken ne diyeceğim konusunda kararsızdım. Bir ejderhaya bu kadar yakın durduğum için belki özür dilemeliydim.

Kafamda ne diyeceğimi bulmak için çeşitli senaryolar kurarken Axel ile beraber birkaç koridor ve kapı geçtik. Evin anlatılacak çok fazla detayı yoktu. Neredeyse bütün odalar boş, bütün koridorlar çıplaktı. Pürüzsüz beyaz mermer evde olabildiğine hüküm sürüyor, bu da Axel'in topuklarından çıkan sesin yankılanmasına verile oluyordu.

Nihayet tanıdık koridorlardan birine geldik ve ben odamın kapısı olduğunu bildiğim yere gelince durduk. Axel bana dönerken bakışları buz gibiydi.

"Odan burası. Yerini ezberleyebildin mi?"

Gözlerimi kırpıştırdım. "Efendim?"

"Bir daha saçma sapan yerlerde durmaman için seni odana getirdim."

Yutkundum. "Sizi öfkelendiren şeyi hala anlayamadım. Bir insanın bir ejderhaya bu kadar yakın olması mı sizi rahatsız etti? Yoksa odam dışında evinizde dolaşmam mı?"

"Sadece Tobias ile yakın olmanı istemiyorum."

"Sakıncası yoksa neden diye sorabilir miyim?"

Kafasını yana yatırdı. Sözleri ukalaydı. "Ben öyle istiyorum."

Ve işte bu cümle beni sinirlendirmişti. Sesimin yüksek çıkmasına, karşımda bir ejderhanın olmasına aldırmadım. "Kim olarak?"

"Efendin olarak!"

"Efendiler, insanlar kimle görüşüp görüşmediğine mi karışıyor? İşimin sadece hizmetkarlık olduğunu sanıyordum!"

"Sen benim kölemsin, Freya. Hizmetkarlar para ile çalışır. Sen bana sonsuza dek kölelik yapmak için buradasın. Farkı anlayabiliyor musun?"

"Fark umurumda bile değil!" Göğsüm sinirle şişerken, "Evini mi temizleme mi istiyorsun? Temizlerim. Yemek mi yapmamı istiyorsun? Yaparım. Bir şeyler mi getirip götürmem gerekir? Yaparım. Fakat.." dedim. "Kimse benim kimle görüşüp görüşmeyeceğime karışamaz!"

Axel yaklaşırken sessizdi. "Daha geleli iki gün oldu ama emirlerime şimdiden karşı geliyorsun!"

"Umurumda bile değil! Öldürmek mi istiyorsun? Al karşındayım!"

"Ölümü sanırım kolay sanıyorsun?"

"Saçma istekleri yerine getirmek çok daha zor!"

Axel odamın kapısını aralayarak, "İçeri gir, Freya." Dedi yavaşça. "Doğru dürüst kahvaltı etmedin. Ruth'a söyledim, yemeğini odana getirecek." Ağzım yavaşça açılırken daha iki saniye evvel karşılıklı bağrışmamış gibiydik.

Odama adım attığımda kapıyı kapadı ve koridordan gelen adım seslerinin uzaklaşmasını dinledim.

🔥🔥🔥

Ruth kahvaltımı getirdikten sonra yeniden acıkacağım kadar zaman geçmiş, saat neredeyse akşamı bulmuştu. Yatağımda pineklerken sıkıntıdan ölüyordum.

Defalarca kez odayı turlarmış, dolapları karıştırmış, yetmemiş balkonda oturmuştum. Fakat zaman öyle yavaş, öyle durgun geçiyordu ki bu benim hareketli tabiatıma aykırı düşüyordu.

Her gün erken kalkmaya, erken ormana gidip bir şeyler avlamaya ve akşamına pazarda satmaya öyle alışmıştım ki şimdi hiçbir şey yapmamak zamanı boşa harcadığım hissine kapılmama neden oluyordu.

Üstümde böylesine pahalı kumaşlardan dikilmiş elbiseler olması, lüks bir odada kalıyor olmak bir şeyi değiştirmiyordu. Sanki lüks bir hapishaneye düşmüştüm ve ruhum kilitler altına alınmıştı.

İnleyerek yataktan doğrulduğumda çıplak ayaklarım zeminle buluştu. Sersem bir şekilde aynada dağılan saçlarımı incelerken bunalmış ruh halim yüzüme de yansımıştı.

Oturup sıkıntıdan ağlamama ramak kala kapı tıklatıldığında neredeyse sevinçten takla atmak üzereydim. Yataktan zırlarken çarşafların kaymasına ve birkaç yastığın yere düşmesine aldırmadım. Gelen her kimse beni sıkıntıdan kurtaracaktı.

Kapıyı açtığımda Tobias ile göz göze geldim. Nazikçe gülümsüyor, ela gözlerinin ışıldamasına sebep oluyordu. "Selam!" dedi. "İçeri girebilir miyim?"

Kapının önünden çekilirken, "Tabi ki!" dedim. Ancak aklıma gelince duraksadım. "Sence bu Axel için sorun olmaz mı?"

Omuz silkerken tavırları rahattı. Geniş adımlarla odama girdi ve kapısı açık balkona kadar yürüdü. "Kim takar onu! Sıkılmış olabileceğini düşündüm. Biraz sohbet edebiliriz."

"Bu harika olur!"

Odamın kapısını kapadım ve Tobias'ın çoktan korkuluklarına yasladığı balkona çıktım. "Ağabeyim bazen düşüncesiz olabiliyor."

"Seninle vakit geçirmeme neden kızdı anlamıyorum!" Somurttum. "Belki de bir insanla vakit geçirmeni istemiyordur."

Tobias güldü. "Durum inan ki bu değil. Hiçbir şey anlamadığını biliyorum."

"Durum ne?"

Kafasını açık gökyüzüne çevirirken bakışları pamuk beyazı bulutları takip ediyordu. Dalgınca, "Ejderhalar hakkında bir hikaye var. Bilir misin?" diye sordu.

"Özür dilerim." Dedim suratımı buruşturarak. "Ejderhaların varlığını yeni öğreniyorum. Nasıl bir hikaye bu?"

"Mm." Dedi düşünceler arasında. "Ejderhaların on iki farklı efendi tarafından yönetildiğini biliyor musun?"

"Evet." Dedim başımla onaylayarak. "Ruth, bundan bahsetmişti."

"Güzel."

"Hikaye ne? Anlatmayacak mısın?"

"Evet, anlatacağım. Sadece bu hikaye on iki ejderhadan ikisine ait. Belki anlamayabilirsin diye sordum."

"Tamam. Dinliyorum öyleyse."

Tobias gülümserken bakışları hala dalgındı. Gökyüzünü dingin bir ruh haliyle izlediğine şüphe yoktu.

"Eski zamanların birinde..." diye başladı. "On iki ejderha efendisinden biri, bir diğerinin kız kardeşine aşık olmuş. Bu öyle büyük bir aşkmış ki, herkesin diline pelesenk olmuş."

"Basit bir hikaye gibi duruyor." Dedim gözlerimi kırpıştırarak. "Bu hikayedeki efendi ejderha, Axel mi?" diye sordum.

"Evet. Axel."

"Yani bir başka ejderha efendisinin kız kardeşine aşık oldu?"

Başını salladı. "Evet, öteki ejderha efendisinin adı Kreon Borgias." Dedi aydınlatmak isteyerek.

"Axel, Kreon Borgias'ın kız kardeşi Penelope Borgias'a aşıktı. Fakat Kreon bu durumdan rahatsızdı. Öyle ki Axel ve Penelope nişanlandığında çıldırmış, düğünden bir gece önce Axel'i lanetlemişti."

"Lanet mi?"

Tobias ile göz göze geldik. "Evet, lanet."

"Nasıl bir lanet bu?"

"Kreon, Penelope'yi bir büyü ile insanların arasına gönderdi. Eğer Axel Penelope'yi bu yıl içerisinde bulamazsa sonsuza dek taşa dönüşecek."

Yutkundum. "Kreon Borgias kötü biri olmalı."

"En kötüsüdür." Dedi Tobias onaylayarak. "Ejderhaların en korkuncudur. Onun halkı ve şehri insanlara o denli düşmandır ki önünde duramazsın."

"Diğer efendi ejderhalar onu durdurmadı mı?" diye sordum. "Eğer böyle bir büyü yaptıysa diğerlerinin karşı çıkması gerekirdi."

Dudaklarını yalarken ruh hali sıkıntılıydı. "O, en güçlü ejderhadır Freya. Onun karşısında kimse duramaz. Diğerleri ona karşı gelmek yerine, yanında yer almayı tercih eder."

Tatsız konular kafamda dönüp dururken aklıma başka şeyler daha sormak geliyordu. "Bu olayın eski zamanlarda geçtiğini söyledin. Ne kadar eski bir zaman bu?"

"Üç yüz yıl oldu."

Nefesim kesildi. "Üç yüz mü? O zaman Axel kaç yaşında?"

"Axel 520 yaşında. Ben de 470." Dudaklarını yalarken keyifliydi. "İnsanların az yaşadığını unutmuşum. Bu kadar şaşırman komik."

"Ejderha dünyası cidden garip bir yer."

İç çekerken keyifliydi. "Bir de bana sor Freya."

Continue Reading

You'll Also Like

7.6M 446K 83
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
393K 40.4K 33
EJDERHALAR SERİSİ 2.KİTABIDIR ... Freya, öğrendiği geçmişi ile intikam almak için geri dönüyor. Acı, keder ve yıkım tek bir çözümle biterdi. Freya'nı...
32.9K 433 23
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...
17.6K 794 24
JOSEON DÖNEMİNDE YAŞAYAN BİR PRENSESİN AİLESİ , ÜLKESİ VE SEVDİĞİ ADAM ARASINDA KALDIĞI İKİLEMİ BU DURUMUN ONA NELER YAPTIRDIĞINI VE SEÇİMLERİNİN ON...