MAFYA BEY -TEXTING +18

By tamamyayazar

3.5M 124K 67.6K

21. yüzyılın en deli dolu çarlarından biri olan, zamanının büyük kısmını sanal ortamda geçiren, gündüzü geces... More

zero
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
forty
forty-one
forty-two
forty-three
forty-four
forty-five
forty-six
forty-seven
forty-eight
forty-nine
fifty
fifty-one
fifty-two
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
seventy
seventy-one
seventy-two
seventy-three
seventy-four
seventy-five
seventy-six
seventy-seven
seventy-eight
seventy-nine
eighty
eighty-one
eighty-two
eighty-three
eighty-four
eighty-five
eighty-six
eighty-seven
eighty-eight
eighty-nine
ninety
ninety-one
ninety-two
ninety-three
ninety-four
ninety-five
ninety-six
ninety-seven
ninety-eight
ninety-nine
one hundred
veda-anket
so special: mafnaz
so special: lodas
so special: aköm

sixty

15.1K 776 511
By tamamyayazar

Selamsss aşklar.

Biliyorum özleştik 🥺 🥰 ama takip etmeyenler görmediyse diye diyorum, duyuru atmıştım panoda. Yazmamak için gayet geçerli bir sebebim vardı yani, kıps.

Bir süre iş hayatımla ilgili, düzen kurana kadar bölümler sarkabilir. Şehir değiştireceğim, taşınacağım hiç kolay değil. Haberiniz olsun, yazmaya fırsat buldukça yazacağım, merak etmeyinss.

Yokluğumuzda da 1 MİLYON olduk bu arada çok sefgiiiii. Mutlu olwak. Bir milyon baloncuk kadar öpücük atmak. :*

INSTAGRAM'A BEKLERİM: tamamyayazar

 💘OYSU VE YORUMSU 💘

Emir Can İğrek- Meydan "Ya beni as tavana ya urganımı at. Geçmem bu davadan."

🖤

Cumartesi 12:45

Uğur'un dudakları, bu hayatta en sevdiğim şeylerin başını çekebilirdi. Kendi dudaklarımda o kadar çok çilekli parlatıcılar ve lip balmlar kullanıyordum ki, onun dudaklarından da artık aynı hissi alıyor gibiydim. Çilekli ımhhh.

Eh çilek meyvesine olan düşkünlüğüm ezelden belliydi. Onun içindeki minik taneler, Nilgünoş'un organik olarak bulmasıyla yediğimde ağzıma gelen sulu sulu tadı, dudaklarımda pembe izler bırakması ve şimdi bizim dudaklarımız arasında sanki çilek varmış gibi birbirimizi yememiz, tarifi imkansız bir haz veriyordu.

Nefeslenmek için dudaklarımı ondan yalnızca üç dört santim uzağa çektim. Uğur da bana çekildi, benden kopmamak için dudaklarıma yeniden eğilip, sıkı bir öpücük kondurdu. Benden yeniden ayrıldığında, bu sefer ben izin vermedim; omuzlarına doladığım kollarımla göğüslerimizi birbirine yapıştırdım. Temas bağımlılığı... Gidelim desek de birbirimizde kalıyorduk.

Mutfakta başladığımız öpüşme faslına, onun kucağında taşınarak geldiğimden salondaki, üçlü koltukta devam ediyorduk. O koltuğa oturmuştu. Ben de kaslı uyluklarının tam üzerine. Bunun için iki yana açmam gereken bacaklarımla da eteğim epey yukarı kaymıştı. Yırtılmasaydı bari, yine!

Tripgül Atlas, inş ani bir baskın yapmazdı. Bana sorun olmasa bile, Uğur'un bunu sorun edeceğini biliyordum. Dünya alem görse de, kardeşinin iç çamaşırlarımı görmesini istemezdi. Komik askim! Onun da payına düşen buydu ne yapsın? Benimle ve güzelliğimle sınanıyordu. Mafyaların da kıskanma hakkı vardır!

Ellerimi iki yandan yanaklarına bastırdım. Yeni yeni çıkmaya başlayan sakalları, narin avuç içlerime battı. Dudakları baskımla öne doğru büzüşmüştü. Sesli bir öpücük kondurdum. Belimi sıktı. Bana kalsa, kahvaltı ardından kahve niyetine gibi, bizim sonumuz yatakta biterdi ama ANA'lık yapan yanım, civciv çocuğumu düşünmeden duramıyordu. Bu yüzden, ne kadar kendimden geçmeye müsait de olsam engel oldum düşmeyen libidoma.

"Uğuuuuuurr," dedim uzata uzata. Hiç engel olmuş gibi de değildim bu cilveli, beni al der gibi çıkan ses tonumla ama neyse!

"Naaaaaaaaaaz," dedi aynı şekilde. Dişlerimi göstererek sırıttım. Kucağında hafif sağa meyledince, kıpırtılarımla şortundan çıplak diz kapağına denk gelmiştim. Alev alev yanan bacaklarımın arası, hafif sarı tüylerle kaplı bacağında diz kapağının, kadınlığıma baskı yapmasına sebep oldu. İkimiz de aynı anda, derin birer nefes çektik içimize.

Diz kapağını, krem rengi, dantelli ve incecik iç çamaşırımın üzerine bilerek daha fazla bastırdı. Kadınlığım ayan beyaz gözlerinin önündeydi sanki. Mini eteğim çoktan belimde toplanmıştı zaten. Bunda Uğur'un kumaşı yukarı iten parmakları da etkili olmuştu tabi. Omuzlarına tırnaklarımı geçirdim. "Seni öyle çok istiyorum ki..." dedi. Bize engel olan bir şey olduğunu, en azından benim kafamda olduğunu bildiğinden bu şekilde konuşmuştu. Yoksa hayır diyecek değildim ki. Kısık çıkan sesimle "Ben de," dedim. "Ama sonra yapsak?"

"Ne yapsak?" dedi gülerek.

Sanki çok masum biriymiş gibi, alttan alta gözlerine baktım. Kirpiklerimi kırpıştırdım. "Aşk?" dedim. Sekse, aşk diyen de ne bilim! Ancak Ömür gibiler derdi belki. Masum girller. Bizim gibi işin içine fantezi kattığımız, hard seksler zaten sevişmeyi bile aşıyordu.

Belirgin kemikleri, bacağının üzerinde ben varken olan ağırlığıyla birlikte sağa sola kaydı. Bacaklarımı birbirine yakınlaştırdım. Şimdiden hareketleri ve baskısıyla ıslanmaya yüz tutmuştum. Konu Uğur olunca, ben şelaleydim sonuçta. Niagara'dan hallice.

Karnım içeri doğru kasıldı. Kıyafetlerimden göründüğü için çıplak göbeğim, Uğur bu hareketimi gözden kaçırmadı, aksine gülerek baktı. "Sana bayılıyorum," dedi sonra.

"Neden?" dedim muzip bakışlar atıp, hareketi devam ettirsin diye ağırlığımı diz kapağına bastırırken.

"Benim için her zaman hazırsın güzelim, en az seni istediğim kadar, sen de beni istiyorsun."

"Senden bile çok!" dedim.

Dudaklarıma yapıştı. Yeniden öpüşmeye başladık. Avcunu, ince belime sardı. Göğüslerimiz yeniden birleşti. Boşta kalan eliyle, baskıyla cropumdan taşacak gibi duran göğüslerimden soldakini avuçlamıştı. Başparmağı meme ucuma sürtündü. Anında uyarılan bedenimle, o da kıyafetimden belli olmaya başlamıştı. Kendimi bir yere sürtme ihtiyacıyla kavruldum. Dudağını dişlerken, iç çamaşırıma rağmen tenini hissetme ihtiyacıyla kendimi diz kapağına bastırmıştım. Uğur inledi. En basit hareketler bile, söz konusu biz olunca gizli fantezilere dönebiliyordu.

Göğsümdeki elini karnıma sürterek aşağı kaydırdı. İç çamaşırımın lastiğine takılan iki parmağıyla, çamaşırı biraz çekmiş, kasıklarımın iç kısmına yavaşça dokunmuştu. Halimiz hal değildi. Public seks kısmını da Atlas'a özel sergilemek istemiyorsak durmalıydık. Geri çekildim.

"Uğur, yapma şimdi."

"İstiyorum!" dedi, bir konuyu direten çocuklar gibi huysuz bir tonla. Gülümsedim. Dudaklarımı yaladım. Alev alan, içinde yangın çıkmış gibi parlayan gözleri, laciverte çalmıştı. Bakışları, hafifçe ıslanan ve şimdiden beni rahatsız eden kadınlığıma kaydı. O da dudaklarını yaladı. "Tadını özledim," dedi.

Son zamanlarda sekslerimiz ayaküstü olduğundan, ağız işi yapamıyordu. Ben de ona yapmıyordum gerçi ama bu işi, benden çok sevdiği kesindi. Tadıma bağımlı olduğu da. Çoğu insana çirkin gelen şey, kirli bir seksin en vazgeçilmez parçasıydı bence. Ben de güzelim dudaklarının, vajinamın dudaklarını parçalarcasına içimde, kıvrımlarımda gezmesine bayılıyordum. Konu aşk ve ilkel istekler olunca geri kalan detaylar pek umurumuzda olmuyordu.

İşaret ve orta parmağının tersini, vajinamın şeklini alan, iç çamaşırımın üzerine sürttü. Kasıldım. İçime çekilip, nabız gibi atan kadınlığımın hareketlerini keskin gözleri kaçırmadı. İnler gibi bir sesle, "Yapma, ya Atlas gelirse?" dedim.

Aslında beni sadece o uzun, kemikli parmaklarıyla bile dakikalar içinde doruğa kavuşturup rahatlatabilirdi ama kendimce verdiğim sözleri tutamazdım.

"Gelmez," dedi. Nasıl emin olabiliyordu? Kameralardan falan bizi izlemezdi değil mi? Yok zaten ben hiç görünürde kamera görmemiştim. Evin içerisinde yani. Dışında vardı. Belki Uğur'un çalışma odasında da vardı ama kalan yerler, iş hayatı için risk arz etmiyordu. Zenginliği için ise evden bir şey çalınsa fark etmesi belki üç ayını alırdı, o denli bir bolluk.

"Canı sıkkın," dedim. Gözlerini gözlerime çıkardı. Derin bir nefes aldı sonra. "Fark ettim güzelim." Parmaklarını geri çekti. Titrek bir nefes bıraktım. Bu yarıda kalmış halden ben de memnun değildim ama ne yapalım. Dudaklarına bir öpücük kondurdum. Ayaklandım sonra, eteğimi düzelttim.

"Anlat bakalım, neymiş benden sakladığınız şey?"

Televizyon ünitesinde, her evde bulunması gereken bir araç olduğundan bulduğum ıslak mendil paketini alıp, Uğur'un yanına geri döndüm. Mafya da olsan hijyen önemli!

Heh, aynen öle!

İçerisinden çıkardığım bir mendili ona uzattım. Almadan evvel, elinde bariz bir ıslaklık olmasa bile tadımı alır gibi parmağını ağzına götürürcesine bir hareket yaptı. Açığa çıkan pembe diliyle bu şaka yollu göndermesi gülümsememe sebep olmuştu. Bacağına ayak ucumla, bir tekme attım. "Sapık ya! Yapma!"

Kaşlarını hayretle yukarı kaldırdı. "Bak sen, benim minik kedim güçlenmiş?"

"Eheheheh," diye bir gülüş savurdum. Bir hafta da olsa kat ettiğimiz yolda, ben de harbiden kas olarak güçlendiğimi biliyordum. Minişimin canını yaktığımı sanmıyordum ama tekmelerimin tadı, en azından daha sert olmaya başlamıştı.

Güldü. Yapmadı neyse ki. Parmaklarını yalamadı yani, uzattığım mendille elini sildi. Ben de yeni bir tane çıkarıp, paketi sehpanın üzerine fırlattım. Ellerimi ve bacaklarımın arasını sildim. Çöple hizmetliler hariç kimsenin işi olmayacağından da mendilleri de sehpaya bıraktık. Ne yapalım canım? Burası bizim özel yaşam alanımızdı. Oldukça uzak olsa bile uğrak bir ev olması, herkesin bize düşkünlüğündendi. Kaldı ki, o kadar da batmamıştık. Sadece ucundan göstermiştik birbirimize. Kıps.

Uğur'un kucağına yeniden tırmandım Ama bu sefer, yanlamasına oturmuş, bacaklarımı da koltuğa doğru uzatmıştım. Babişinin görmeyen gözleri...

Herkesin kucağı ayrı bir duygu barındırıyordu ne yapayım? Babamda masum bebeksi hislerle dolup, şefkatle sarmalanıyordum. Uğur ise işi her an tutkuya boyayabilir biriydi. Nitekim öyle de yaptı. Beni kolları arasında sıkıca sarmalarken, bir elini de kalçama koymaktan geri kalmamıştı. Güçlü parmakları kaba etimi sıkıştırdı. Şaplaklaması yok muydu? Özlenmişti. 7 tane hem de.

"Aslında sana yalan söyledim," dedim. Sırtımı saran kolunun altına bir yastık koyup, üzerine uzanırken, rahat bir pozisyon almıştık ikimiz de. Uğur, sağ eliyle de nihayet kalçamdan ayrılmış, bacaklarımın üstünde daireler çiziyordu. Kaşları çatıldı dediğimi idrak edince. Ne konuda demedi ama beni şaşırtacak ve kendine bin kez daha düşürecek bir şey söyledi.

"Atlas'la yolda karşılaştığın konusunda değil mi?"

"Oha, nereden anladın ki?" Sonuçta ben Yalan Üniversitesi, Yalanların Yalanı Bölümü, Yalancılık Fakültesinde, master yapan biriydim.

İşin gücün yine yalan.

Zuhahha!

"Yalan söylerken, gözlerini daha sık kırpıyorsun." dedi.

"Gerçekten mi?" dedim. Onca hayret sesime yansımıştı. Hiç bilmiyordum ki bu huyumu. Ben yalanı ağzıma yuva yapmış olduğumdan gerilmem de sanıyordum.

Belki de aşkiton için vicdanın sızlıyordur sadece?

Olabilir.

Baban ağlıyor.

"Evet," dedi. "Herhalde hızlı düşünen," İşaret parmağını şakağıma bastırdı. Sonra hafifçe dürttü. "Şu zehir gibi kafandaki düşüncelere yetişemiyorsun. Bu da vücudunun, doğal bir tepkisi."

"Uğur," dedim boynuna sıkı bir öpücük kondururken. "Sana öyle aşığım ki, aşk adamım benim."

Hitabımı komik bulmuş gibi güldü. Ama öyleydi. "Ya sen bunu nasıl bilebilirsin? İşin gücün yok da beni analiz etmeye mi başladın?" dedim kıkırdayıp, boynuna sokulurken.

"İşim gücüm, sen olduğun için olabilir mi?"

"Olabilir," dedim kedi gibi mıyık mıyık bir sesle. Yine bu ani iltifatına utanmıştım. Offf konu açık şeylerse sınırım olmuyordu ama böyle dan dun itirafları, içimden taşmak isteyen sevgimle beni utandırıyordu.

"Eee," dedi, bu hafif allaşan yanaklı halimden zevk alır gibi, yüzümü görmek için duruşumu düzeltirken, "Yalan söylemeyi neden seçtin, onu anlat."

Elinin tersiyle sıcak yanaklarıma dokundu. Hiç uzatmadan konuya girdim.

"Çünkü Atlas aşık olmuş." dedim. Ah ah ben de ona aşıkım ama bilen yok!

Uğur'un eli yüzümde birkaç saniye hareketsiz kaldı. Altından ne çıkacağıyla ilgili düşündükleri, herhalde tutmamıştı. Gözleri kısıldı. "Ne?" dedi. "Konu gerçekten bu mu?"

Yüzüne rahatlamış bir gülümseme yayıldı. "Ben de yine başını belaya soktu, beni babamla papaz edecek sandım."

Yerim yuuuu! Kendin de bir mafya olsan bile mafya babadan korkmak denen bir gerçek vardı demek ki. Ya da Uğur'unki canının sıkılması olabilirdi. Biraz önce Lodos'un gidişini anlatacak olması da canını sıkmıştı sonuçta.

"Ama bu aşk, öyle böyle bir aşk değil."

"Atlas mı söyledi bunu sana?" dedi merakla. "O herkese aşık olur, merak etme sen yavrummm, kolay atlatır."

Atlas'mışım gibi bir alınganlıkla omzuna vurdum. "Ya saçmalama. Her çiçekten bal alma devirleri kapandı okey? Finito yani." dedim İtalyanca'dan da dem vurarak.

"Bu seferki talihsiz kim?" dedi sevgilim. Ulan Atlasiko, abaza olduğun için sana kimse de inanmayacaktı artık. Benden sonra sözlerine güven olmayan ikinci kişi olabilirdi.

Boker?

O benden önce bile olabilirdi o ayrı.

"Söylüyorum, sıkı dur!"

Onu hiçbir şey afallatamazmış gibi kafasını aşağı yukarı salladı. Kafasından tercih listesi gibi, kadın listesi geçiriyordu kesin.

Lan! Öldürürdüm onu ama Uğur'um yapmazdı.

"Lodos'a." dedim. Uğur'un yanağımdaki eli tamamen alta doğru kaydı. Boşluğa savruldu. Yanlış duymuş gibi kafasını iki yana salladı sonra, yeniden, "Ne?" dedi.

Pat diye dalmamalıydım konuya. Abi kardeş ilişkilerinde sevgi gerçek, saygı önemli bir hususken, yine de özel hayatları kendilerine kalmışsa; Atlas'ın biseksüel olduğunu adam yeni anlıyorsa, şoka girebilirdi tabi.

Ben ve Ömür mesela, shipper olduğumuzdan kolay kabullenmiş hiç yadırgamamıştık. Aker belası, bana dokunmayan yılan bin yaşasın kafasındaydı zaten her ortama ayak uydururdu. "Kime dedin?"

Soruyu teyit etmek ister gibi sormuştu. "Senin şu melez arkadaşın yok mu?" dedim kaşlarımı kaldırıp sırıtırken. Hani çoğk yakışıklı olan?

Sus lan, Uğur'umu katil etmeye meraklısın sen de.

"Lodos Albert Seçkin?" dedim kafasında bir ışık yakmak için. Sanki tanımıyor, tanımazdan geliyor Naz.

Bir sen akıllısın iç sesçim! Gözlerini, benim yalanlarımın aksine o şaşkınlıkla kırptı art arda. "Yanlış mı duyuyorum?"

"Uğur," dedim. "Sevgilim bak, Atlas biseksüelmiş. Bunu bilmiyordun herhalde ama gönül de bu gitmiş haliyle, Lodos'a konuvermiş. Bunun için kızmayacaksın değil mi?"

"Lan ben bunu neden bilmiyorum?" diye bir anda sesini yükseltti. "Atlas!" dedi bağırıp onu çağırırken. Lan çocuk uyuyorsa sesini duyup deli olabilirdi. Gerçi odaların yalıtımı ve yukarı katta olması ayrı bir konuydu da neyse.

"Şişşt," dedim. "Ya olabilir. Söyleyememiştir size, bu kızılacak bir şey değil ki. Yönelim yani."

"Neden böyle şeyleri en son ben duyuyorum Ahsen?" dedi. O da neymiş başıma dememişti. Lodos hakkında, olmaz o iş, adamın bu konularla alakası yok da dememişti ama biz buradan devamke!

"Sormazsan öğrenemezsin ki," dedim gayet sakin bir şekilde. "Ya da bu zamana kadar kadınlarla ilişkileri daha çok olduysa da işkillenmezsin." Zaten yurt dışına gidince görme imkanı da kısıtlanmıştı. Eee ondan önce de kendi yurt dışında olmalıydı. Telefondan falan ne kadar iletişimi sıkı tutmaya çalışsalar da konu romantik ilişkiler olduğunda, bu sırlar normal olabilirdi.

Salon girişinde Atlas gözüktü ben lafımı bitirdiğimde. "Ne bağırıyorsun abi ya?" dedi. Gözlüklerini nihayet çıkarmıştı. Avcunun alt kısmıyla gözlerini ovuşturdu. Uykusuzlukla altları kararan ve içleri kırmızılaşan, masmavi gözlerini bize dikmişti. "Tam dalıyordum." Ben ona kıyamisu.

"Buraya gel," dedi Uğur. Hırr mafyam yine onlinedı. Atlas konunun ne olduğunu elbette anlamıştı. Usulca yanımıza yaklaştı. Yanımıza otursun diye bacaklarımı biraz çekip toparlandım. Koltuğun diğer ucuna oturdu. Uğur kucağında ben olsam bile gayet rahat bedeninin yönünü ona çevirdi. Tabi bu şekilde ben de kucağında dertop olmak zorunda kalmıştım. Omzunu dürttüm ben rahat değilim der gibi, beni otomatik olarak kendine daha çok çekti. Kokusunu yakından soludum. Şimdi iki büklüm olsam da sesim çıkmazdı. "Ahsen'den bir şeyler duydum, doğru mu?"

"Ne duyduğuna bağlı," dedi Atlas. Aman bu da sanki ben yalan söyleyecektim. Naz şimdi şöy-

"Sen erkeklerden de mi hoşlanıyorsun?" dedi Uğur gayet açık. Cahil bir mafya bey değildi ki biseksüellik ne demek bilmesin. O de'yi araya katmasın.

Atlas omuz silkti. Bakışlarını bizden çekip, kapalı televizyona dikti. Biraz utanmıştı. Ne kadar rahat gibi dursa da günümüz toplumunda, tabu olan bu konular hakkında abisine bir anda açılmak onu germiş olmalıydı.

"Evet, olabilir." Bana sana bize bir şey olabilir.

"Olabilir ne lan?" Uğur, elini hararetle kaldırıp ona doğru anlat der gibi savurdu. "Ben senin abin değil miyim oğlum? Bunu bana nasıl anlatmazsın? Niye böyle şeyleri saklama ihtiyacı duydun ki?"

"Erkeklerle takılıyordum abi," dedi Atlas üzerine basa basa. "Her flörtümü sana anlatmışım gibi konuşma!" Sesi sert çıksa da hâlâ Uğur'un gözlerine bakmamıştı. "Ama bu başka."

"Harbiden duygusal şeyler mi hissediyorsun sen Lodos'a?" dedi Uğur. Kaşları çatılmıştı. İşaret parmağımla alnına dokundum. Kırışmasını istemiyordum, bana göz ucuyla bakıp ifadesini düzeltti. "İnanmam lan, ikiniz bir olup bana şaka yapmıyorsunuz değil mi?"

Bugün 1 Nisan mıydı ayol ne şakası ya!

Gözleri Atlas'la benim aramda mekik dokudu. Atlas mahsun bakışlıydı, kurt bakışlımın aksine. Onu koruma güdüsüyle doldum. "Böyle bir konu şakaya müsait değil bebeğim," dedim Uğur'a dönüp. "Hem sen Lodos neden çekip gidiyor sanıyorsun? Senin bu deli kardeşin sizin mafya olmanızdan dolayı adama posta koydu da ondan."

"Ne?" dedi Uğur bugün bilmem kaçıncı kez. "Bu olaylar olurken ben neredeydim acaba?" diye kendi kendini sorgulamaya devam etti.

"Aklın bendeydi belli ki, bedenen de işinde gücünde olabilirsin," dedim gülerek. Biraz evvel kendi demişti bunu. Omuz silkmiştim. "Şişştt konu bendim ya ne ara cilveleşme moduna aldınız kendinizi?" dedi Atlas yakınarak. "Eee abi sen kızmadın mı yani erkeklerden hoşlanmama?"

Uğur birkaç saniye sessiz kaldı. Atlas'ı darağacında sallanırsa ancak bu kadar korkutur ve gererdi bence bu sessiz haliyle.

"Hayır." dedi, saniyeler sonra. Gayet net bir sesle. "Niye kızayım manyak mısın lan? Bana ne senin hayatından ama bunu bana söylememen hoş olmadı." Yaa askimi hep bu bilinmezlik kırıyordu zaten.

"Ya abi," dedi Atlas koltukta biraz bize yaklaşarak. "Kırılma bana, ne deseydim ki? Yaşadığımız dünyayı sen benden daha net biliyorsun, beni gülle karşılamayacaklarını da?"

"Oğlum konu o mu? En azından haberim olurdu. O zaman derdim belki yapma etme ama sen zaten gizliden tüm işleri yapmışsın..." Derin bir nefes aldı. "İş Lodos'a gelince mi kaçar oldun?"

"Hay yaşa be!" dedim bağırarak. Sonra Uğur'un alnını kendime çekip, ortasına helalimsin minvalinde, aslında helal olsun dercesine sıkı bir öpücük kondurdum.

"Ben de bunu düşünüyordum. Yani zaten ilgini önceden fark etmişsin. Yurt dışında rahat olsan da yaşamışsın bir şeyler. Durduk yere önüne ket vurmaya ne gerek var?"

"Ahsen sana söyledim," dedi Atlas ters bir sesle. "Tipimin farklılığını. Buradayken duyulma olasılığını ve ciddi düşünürsem yaşayacaklarımı."

"O ne demekmiş öyle?" dedi Uğur sorgulayarak.

"Atlas, Lodos'a kadar esmerella, kalıplı, İtalyano erkeklerden hoşlandığını anlamamıştı da onu diyor."

Uğur, gülmemek için yanaklarının içini dişleyerek bana baktı. "Ne yapacağız senin bu değişik sözlerinle?"

"Öpeceğiz," dedim. Sonra dudaklarımı uzattım. Hızlı bir öpücük bıraktı. Bir yandan da elini uzatıp Atlas'ın gözlerini kapamıştı. Beş yaşındaki çocuğu engelliyordu sanki. Ben bari bakim.

"Gözüme sokun zaten ya, çekinmeyin," dedi Atlas bize kızarak. Geri çekildim. Hak ediyorsun değil mi Uğur.

Uğur bana baktıktan sonra kardeşine yeniden döndü. Yavru köpke bakışları iç yakıyordu. Yavru at olsa çok fark etmezdi, o yüzden köpek diyordum. Zaten insanlara tüm hayvanları yakıştırmadan duramıyorsun ki. Huyun bu.

Napim?

"Yazık lan buna da," dedi Uğur. Kendi her dakika öpüşebilirken, yanımdasın ama dokunamıyorum çok saçma diyen kardeşine kıyamamış olmalıydı. Hâlâ Lodos'la ilgili bir bilgi geçmiyordu gerçi.

"Ben bu değilim." diye gereksiz bir detaya takıldı Atlas. Zaten mafya ailesinde takılınacak en büyük problem bu falan olmalıydı. Öyle deme şimdi biliyorsun.

Maalesef biliyordum.

"Şu işi baştan anlatın," dedi Uğur. Atlas da anlatmaya başladı. Yani Lodos'u görür görmez ters yapmasını, kafasından geçenleri, dün gece saydırdıklarını falan tek tek anlattı. Bir açılınca da kabak çiçeği olmuştu sarı şeker. Uğur da onu sabırla dinledi ama gözü herkese açıkken kardeşine bu kadar kör kaldı diye sinirlenmiş gibiydi. Arada bir ona kızar gibi bakmaktan geri kalamıyordu.

Sen ne yapıyorsun bu arada?

Ben keyfime bakıyordum tabi ki. Uğur'umun şişkin pazularında dikkatini dağıtırcasına parmaklarımı gezdiriyordum. Böyle salaş, ev hali kıyafetler giyince albenisi daha bir artıyordu. Her şey gibi bu da ona yakışıyor da ondan.

Boynunun kuytusuna sokulup, soluklanarak, mis gibi kokusunu içime çekiyordum. Beni engellemek isteyen elini yakalayıp, tersine öpücük falan da konduruyordum. Kendi kendime oynuyordum işte.

Alnına da koyuyor musun zilloş?

Mafya'ydı zaten el öpeni çok olurdu, bana gerek yoktu.

"Babam ne der ki?" dedi Atlas konuşmasını yani geçmişi anlatmayı sonlandırdığında. Dikkatimi nihayet onlara verdim. "Ya annem?"

"Sana kızacaklarını mı düşünüyorsun?" dedi Uğur şaşırarak. "Saçmalama lan kıyamazlar sana. Ama onlar da mı anlamadı hiç?" Ya evin kıyamisu oğlu Atlas olmalıydı. Benim kocişimin başı kel de değildi ama ilk doğan olarak, bütün sorumluluk güzel, kaslı ve geniş omuzlarındaydı.

"Ben yere bakan yürek yakan biriyim abi ayıp ediyorsun," dedi Atlas. Uğur ensesine bir tane yapıştırdı.

"Sana bu hayatın içinde olmasaydık kızmazlardı, haklısın," dedi sonra Atlas'ın korkularına ayak basarak. "Ama şimdi de bir çaresini buluruz lan, dert ettiğin şeye bak." Sinirlenince Uğur'umun da çok sık lan demesi hakkında...

Bu ailede de kral çoktu valla. Nitekim içimden düşündüğüm, gözlerimden kalp çıkartan sevgimi Atçım, dışa vurdu. "Kralsın abi, valla de?"

"Bakarız," dedi Uğur. Potansiyel bir baba adayı olarak, babaların evet anlamında kullandığı bu kelimeyi söyleyerek. B-b-baba adayı derken Naz. Dilim tutuluyor bi' sn.

Konuşamam yalnızca eğlenmek.

"Eee Lodos ne dedi peki? Onun da sana karşı hisleri var mı?"

Ben araya girdim. "Sen söyle Uğur'um? Kardeşini fark etmedin hadi ama bu geçmişte yaşadığınız olaylarda, Lodos'u hiç gönül işleriyle ilgili durumlarda görmedin mi?" Sonuçta daha sabah bile zamanında tecrübe edindikleri birçok olay yaşadıklarından bahsetmişlerdi. Ben sözde duymamış ama gayet net duymuştum.

"Ya da konuşmadınız mı? Bu gariban kardeşine de yardım etmekten oturduğun yerden hayra girmiş olursun bak," dedim yolu açarak. Şimdi gol çakma sırası bendeydi.

Uğur, bu sefer gözlerini kaçıran taraftı. Atlas'la ikimiz aynı anda kulaklarımızı dikleştirir gibi, omurgamızı dikleştirdik. Atlas, abisinin kolunu sarstı.

"Evet mi? Ya abi gördün de mi susuyorsun, bak susmak evettir." İyi ki bu evet işini birileri ortaya çıkarmıştı ya. Ne güzel susunca götümüzden anlamak ister gibi evettir deyip aradan sıyrılıyorduk. Siz var yaaaaa!

"Belki, olabilir," dedi Uğur bir dakika kadar sonra nihayet konuşarak. "Ama size söylemem, siz benden saklıyorsunuz bunları." Çocuk inatlım! Dilini çıkarıp dudaklarını da, hafifçe yalamıştı. Gözüm oraya kaysa da hayati ihtiyacım ağır bastı. Uğur da hayati ihtiyaçtır. Atlas'la tuttuğumuz nefesleri serbest bıraktık. Bizi öldürmekse niyeti başaracaktı.

"Aboooo," dedim parmaklarımı ağzıma kapatarak. Nilgün sen yine geldin mi?

Geldim kör misin?

"Atlas'ı tutabilene aşk olsun artık."

"Olsun valla," dedi Atlas sabahtan beri karın ağrılı gibi duran yüzündeki ifadeyi silip, dudaklarına gerçek bir gülüş kondururken. Koltukta iki bacağını altına almış, daha rahat da oturmaya başlamıştı. Her an zıplayışa geçebilirdi. "Bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz," diye de şarkıya başladı. Sesi idare ederdi ama iyi değildi. Aklına tutamaç versiyonu gelenler?

O tweet puhahjsgashdvs.

"Sen bir kendinden emin ol," dedi Uğur. Atlas hemen araya girdi.

"Eminim ya gönül eğlendirmiyorum, aaa adım çıkmış dokuza."

"İnmez sekize!" diye onu tamamladım. Beşlik çaktık. Uğur da bizim kafalarımızı birbirine çakmak ister gibi baktı bize. Kedi bakışlarımdan attım. Arkasından iş çevirdiğimizde bize çok kızıyordu. Haklıydı da. Hayatını kontrol bende olsun mottosuyla geçiren bir adam için telaşı yerindeydi. Sakin sözlerine devam etti.

"Sonra da Lodos, sana karşı sahici bir düşmanlık mı besliyor ondan emin ol. Sanki kavuşmuş, ayrılmışsınız gibi triplere girmişsiniz oğlum, onu geçtim babam da sizi öğrenmiş ve evden kovmuş gibi ağlamak ne?" Sonra beni kendine esir eden bir tonda, tatlı bir sitemle, "Bu nedir ya?" dedi Uğur. Yürrrü be kral!

Yine bizim bakmadığımız pencereden bakmıştı zeki mafyam ve bize golü atan o olmuştu. Elbette kötü karşılamasını beklemiyordum, Oxford'larda okurken kendini geliştirmeyen de ne bilim? Ama bu kadar devam edin demesi de şaşırılasıydı. Ya da hislerin sahici olduğuna çabuk inanmıştı. Atlas'ın bu çökkün suratı herkese yeni görünüyor olmalıydı.

"Ama sen konuşacaksın onlarla değil mi?" dedi Atlas, Uğur'dan medet umarak. Gelmişti 20 yaşına ama bazen benden bile ANA kuzusu olabiliyordu! Yine günlük şakanı yaptın be Naz, yapma artık bunu kendine be!

Hoşuma gidiyo.

Beni deli ediyo.

"Konuşurum," dedi. "Senin kimi sevdiğin konusu utanılacak bir şey değil," dedi sözlerine ciddi devam ederken. "Ben Ahsen'i severken birine hesap verdim mi yoo?" Yanağına bir öpücük kondurdum. Ben seni yerim ki. "Birinden izin aldım mı?" Kafamı iki yana salladım, Uğur yine, "Yoo," dedi.

"Karşıma onun için herkesi alır mıyım?"

"Evet evet!" dedim. Evlenme teklifi mi almıştım lan?

Naz sana bir şeyler olmuş evlilik, çocuk hayırdır? Yaş kemale erdi mi?

Yioo!

"Alırım," diye devam etti. "O yüzden sen de kafan uyuşmadığı zaman çıkardığın o tırnaklarını yine çıkaracaksın. Herkese geçireceksin. Lodos da sana dövüş konusunda boşa güvenmemiş olur, ne diyorsun?" Biz sana düşmekten hastanelik olduk be adam diyorum!

Atlas, çenesini dikleştirip, dalgalı saçlarını savurdu. Head & Shoulders reklam mankeni misin sen be?

"Eee tabi ki, ben bu cazibemle herkesi etkilerim, ki o da etkilenmiş. Di mi? Abi kesin siz onu da konuştunuz ama biz duymadık?"

Tükürür gibi elimi kaldırıp yuhaladım Atlas'ı. Buna sır vermeye gör. Hemen ötüyordu. Lodos'tan hislerini iyi bile saklamıştı. Aaaa bu sen?

Ayb!

Uğur bunu tabi ki gözden kaçırmamıştı. "Duymadık derken?"

"Şimdi şöyle-"

"Uzatma."

"Sabah bir miktar sizi dinlemiş olabiliriz Ahsoş'la. Değil mi yengemsu?"

İşine gelince yengesi olurdum tabi. Uğur'a döndüm hafif bir gülümsemeyle. "Yani evet hayatım ama tamamen denk gelmiş."

"Ahsen Naz!" dedi Uğur, bana sinirlenince böyle diyor, minnak kalbimi kırıyordu ama. Aaa lan ben de onun huylarını biliyordum. Ehe, sevgili olunca bu özellik otomatik güncelleniyordu o zaman?

O sırada İphone'unda yer kalmayan, yeni sürümü yükleyemeyen bne!

Senin Ayfon'un yok benimki de 512 gb. Kıps. Son sürümle ilerliyordum yani.

"Ne yapacağım ben sizinle?" dedi aşk çiçeğim Uğur Böceğim. "Niye arkamızdan iş çeviriyorsunuz, bu evde özel bir şey konuşulmayacak o zaman?" Biz özel, halka açık dokunma bile yapıyorduk ama o ayrıydı.

"Hayır." dedik Atlas'la aynı anda.

"Siz hastanede kaybolan ikiz kardeş vakası olabilir misiniz? Ne bu benzerlik?" dedi sonra surat asarak. Ya askim ya! Kendine benzememi istiyordu herhalde ama o zaman evlenemezdik. Bu iyiydi. Yine Atlas'la aynı anda sırıtırken, "Evet," dedik.

Atlas, "Ne olur böyle bir şey olsun?" diye devam etti. Valla olsa benimkiler onu görmeden kabullenmişlerdi zaten o konuda da rahata ererdi.

"Aaa," dedim ben de. "Annen duyarsa yine ben kötü olurum hep bana, hep bana olmaz ki?"

"Annemi tanısan seversin," dediler bu sefer Uğur'la ikisi aynı anda. Kocaman mafyatik, romantik, yarı ormantık, aşk adamları olmuşlardı ama analarına düşkünlükleri göz yaşartırdı valla.

Ne demezsin.

Tanımış henüz sevememiştim zaten. Şimdi Atlas'a tutumuna göre sever miyim söver miyim yakında anlardım da.

"İyi böyle iyi!" dedim. "Siz sarı Özkaralar olmaya devam edin, ki dünya zıtlık denen şeyin güzel uyumunu görsün." İkisi de kasılıp, şöyle bir saçlarına başlarına çeki düzen verdiler. Şeytan diyor yatır bunları dötlerine vura vura sev! Öyle bir ponçiklik!

Döt sansürü ımhhh!

"Eee ben şimdi ne yapayım peki?" dedi Atlas dudak büzerek. "Sıçtığım boku temizleme kısmında kim bana yardım etmek ister?"

Yüzümü buruşturdum. Uğur, onun alnına bir parmakla fiske attı. "Mide bulandırma ayı, Naz var."

"Naz benden çok küfür biliyordur abi söyleyeyim de. Bu ne ki?" Bak ya!

"O seni ilgilendirmez," dedi Uğur. Memati'yi izlemiş miydi acaba?

"He sen demek bunu anlatmak istiyordun. Sevgilini her konuda ama her konuda haklı çıkar."

"Eee zaten," dedim göz kırparak. "Yoksa niye sevgiliyiz ki?" Yapacağın şakayı sikim!

Uğur bana camdan kalbi kırılmış gibi, mavi gözleriyle öyle mi dercesine masum baktı. Kollarımı boynuna dolayıp onu kendime çektim. "Alınma fıstıklı çikolatam, pardon beyaz çikolatam!" Hehe sarıydı ya o koni bakiminden! "Ev sevdiğim mafya! Şaka yaptım ya ben seni görmeden sevdim aloooo? Atlas görüp de düşmüş?"

"Alındım," dedi Uğur omuz silkerek. Miniş diye diye öyle yapmıştım bu aşk adamımı! Neyse yatakta cima eylerken alırdım onun gönlünü. Bir şey olmazdı. Kendini naza çekiyordu ki hızlıca yatağa gidelim. Ulan bu da az taktikçi değildi.

"Her neyse," dedi benden pas gelmeyince. "Sen adam akıllı konuşacaksın madem, durumu anlat ki Lodos bilet falan almasın ailesine de dönüş haberini vermesin. Tabi hâlâ vermediyse?"

"Ya biz fakir miyiz abi? Tek derdi bilet parası mı olacak?"

"Götünden anlama," dedim Atlas'ı haklı çıkarıp pis konuşurken. Aşk at gibi çocuğumun tüm devrelerini yakıyordu valla. "Sen çocuk gibi eğleniyor olabilirsin ama Lodos kişisi, henüz kuramadığı düzenini on kere kurup bozacak değil. Haliyle bir gidiyorum bir geldim kaldım demekle olmaz o iş." Biraz gerçekleri acı acı yüzüne çarpmak zorunda kalmıştım ama ne yapalım? Aşkta ve savaşta her yol mübahtı.

"Tamam ya," dedi Atlas kollarını göğsünde birleştirerek. "Bu adam da ne gitme meraklısıymış." Oyyy bebek!

"Bana bu lafları Ahsen söyleseydi ben de kötü olurdum, yalan yok," dedi benim güzel kalpli mafyam! Dünyada tek resmen bu adam. Gerçek bir 'insan' ki hisleri var. Üzüldü mü üzüldüm diyebiliyor.

Öyle bir bala batırıp bulanmış olmalıydım ki onu da şansımla ben kapmıştım.

"Ya ona korkularımı anlattığımda hayır derse? Mafyalar, düşmanlar bu sırrı öğrenirse üzerime gelebilir." dedi Atlas. Kahrol düşman al sana bombe deriz biz de ayıpsın!

"Birincisi," dedi Uğur! Aaa askimin sayma tikini yeniden duymak bana maziyi hatırlatmıştı. Belki iş hayatında falan çok yapıyordu ama yatakta falan konuşurken ben duyamıyordum artık.

"Size kimse tek bir laf edemez. İkincisi," dedi, "Canınıza falan da göz dikemezler, onlar sizin kılınıza zarar vermeden ben sonlarını getiririm, sen rahat ol."

Aslan!

"Üçüncüsü de, eğer siz hazırsanız her şeyi göğüslemeye, sizden önce beni geçmeleri gerek ki o imkansız koçum, anladın mı?" dedi Uğur. Dikte ettiği zaman böyle tam bir patron oluyordu ve o patron fantezimizin tadı damağımdayken, onu yeniden içimde istiyordum. Atlas anladım manasında kafasını salladı. Yazık duygulanmıştı herhalde sessiz kalmıştı. Ya da Uğur'un bu güven veren tavrı karşısında ne diyeceğini bilememişti.

"Ya biz bu adamı sevmeyelim de taşa mı dönelim?" dedim Uğur'un yanaklarını severken. "Şuna bir bak ya, Allah resmen özene bezene yaratmış. Elini hiçbir duyguda korkak alıştırmamış."

Çarpma ya rabbi, dedim içimden tabi. Amin!

İki yanağına da birer öpücük kondurdum. Göğsüne sindim yeniden. Konu bence kapanmıştı. Şimdi Atlas'ı sahalarda görmek gerekti. "İyi ki benim abimsin he," dedi Atlas. Beni de sevin der gibi bakan, mavi boncuk gözleriyle çok tatlıydı. Dev gibi adamdı ama o da birilerinin minişi olacaktı elbet.

"Gel lan buraya," dedi Uğur elini onun ensesine atıp, benim yaslanmadığım geniş göğsünde, onu sağ tarafına çekerken. Saçlarının üzerine küçük bir öpücük kondurdu. "Bir de benden sır saklamış, çakala bak sen!"

"Yaa, tamam bir daha ilk sana geleceğim."

"Götün sıkışırsa geliyorsun zaten ama iş aşk meselesi oldu mu kaçmışsın Atlas Bey," dedi. Uğur da bizdendi küfür konusunda o yüzden devamke! Belki sizden fena da saklıyordur?

Hmm dirty talk yapseks mi?

"Napim?" dedi Atlas. Elimi kaldırıp, bizi kocaman göğsünde saklayan güçlü sevgilimin kucağında, Atlas'la yerimin bir kısmını paylaşırken, bebek tenli yanağından makas aldım. Bana bakıp, derin bir nefes aldı ve gülümsedi. Hah şöyle ya! At yeniden kendine gelmişti. Öyle sakatlandı diye vuracak değildik!

"Napim diyor bir de ya," dedi Uğur. Yine Ömür'le konuşurken yaptığı gibi sesini daha nazik tutmuş, cümlelerini daha sevimli kurmuştuk. Atlas'la aynı anda kıkırdadık.

"Sen de diyordun bir ara?" dedim old but gold mesajlarımızı hatırlamışken. "Şişşt," dedi Uğur.

Aramızda kalsın isteğini geri çevirmedim. Ağzıma hayali bir fermuar çekip, göğsüne daha çok yaslandım. Atlas da aşk hayatıyla ilgili huzur verecek nedenlerden en büyüğünü bulmuş gibi saniyeler içinde gözlerini kapadı. Uzandım onu gerçekten bir çocuğummuş gibi severken, yanağını okşadım. Dakikalar içinde saatlerdir uyuyamamanın verdiği yorgunlukla, akları kızaran gözlerini kapayıp uykuya daldı.

Uğur, abiliğini yine yapmıştı. Kardeşini, güçlü gövdesiyle onlara siper olacağını söyleyip rahatlatmış, yetmemiş aynı gövdede onun uyumasını sağlamıştı. O onlara siper olsun, ben hepinize canlarım!

Ama kendi uyumadı. Ben de uyumadım. Atlas'ın neler yapabileceğini düşündüm. Sözde ikizimdi ya, hal çaresini bulurdum. Uğur da burnunu saçlarımın arasına daldırdı. Bir eli sırtımda ağır ağır dolanıp beni uykuya çağırsa da, orada nefeslendi. Diğer eli de Atlas'ın saçlarını okşuyordu. Kendi içinde o da bir plan kurmaya başlamıştı. Hissediyordum. Ve o bir plan kurarsa bize hiç yük kalmazdı. Böyle mafyam iyi ki vardı!

Helalke ona!

 🖤

Takip edip, bölüm geliyor mu gelmiyor mu duyurulardan haberdar olabilirsiniz aşko kuşkolar.

Aksi gibi bir de hasta oldum patlayan kafayla bu çıktı umarım beğendiniz.

💘OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI UNUTMAYINSSS💘

Öptümssss

Continue Reading

You'll Also Like

625K 14.3K 60
(+18 sahneler ve nude görüntüleri vardır.) Boynumun morardığını hissediyordum ama daha fazla ileri gitmesini istiyordum. Kendimi ona sürterken bir el...
4.2K 438 24
"Bu Yerler Bu İnsanlar Bana Yabancı Biliyosun" "Sana Saklandı Ruhum Beni Bırakma Ne Olursun"
994K 33.9K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1.1M 81.2K 58
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...