MAFYA BEY -TEXTING +18

By tamamyayazar

3.5M 123K 67.5K

21. yüzyılın en deli dolu çarlarından biri olan, zamanının büyük kısmını sanal ortamda geçiren, gündüzü geces... More

zero
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
forty
forty-one
forty-two
forty-three
forty-four
forty-five
forty-seven
forty-eight
forty-nine
fifty
fifty-one
fifty-two
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
seventy
seventy-one
seventy-two
seventy-three
seventy-four
seventy-five
seventy-six
seventy-seven
seventy-eight
seventy-nine
eighty
eighty-one
eighty-two
eighty-three
eighty-four
eighty-five
eighty-six
eighty-seven
eighty-eight
eighty-nine
ninety
ninety-one
ninety-two
ninety-three
ninety-four
ninety-five
ninety-six
ninety-seven
ninety-eight
ninety-nine
one hundred
veda-anket
so special: mafnaz
so special: lodas
so special: aköm

forty-six

20.8K 867 1K
By tamamyayazar

Selamsss aşklar

Bu sefer hızlı geldim valla parmaklarım kopsa da yazdım meraktan gebermen diye kdfjhkdf

Bir de biz KAÇIRILDIK aşklarım ÖLMEDİK SJFHSDJ

Ne var bunda bu kadar korkacak ya Ahsen'i tanımıyor gibi konuşman aaa o korkusuz bir gacı o, kaçırılması da son derece kendine özgü oldu.

Yani Ahsen yine bildiğiniz gibi suagkduysdk

OY VE YORUMLARI UNUTMAYINSSSS

Selin Körükoğlu - Eksik Şarkı "Bir şekilde bu aşkı içimde halledemiyorum. Seninle başladım, elimden gelmiyor bitiremiyorum."

 🖤

Çarşamba 07:52

Uyan!

Uyan, sıkıldım!

Ahsen?

Hey uyansana!

Pişttt?

Naziko?

Kaçırılan kızlar, başlarında keskin bir acı ve ağrı, ağızlarında leşten beter bir tat, kemiklerinde bir sızı ya da en olmadı yüzlerine çarpılan soğuk bir suyla, buz gibi duş alarak uyanmazlar mıydı?

O zaman ben niye amk yerinde, iç sesimin beni darlamalarıyla uyanmak zorunda kalıyordum?

Çünkü Sen Ahsen Naz Aykan'sın! ANA'SIN ANA!

Gözlerimi açtım. İç sesim sustu. Uyanmıştım. Uyanmıştım ve hassiktir. Ben gerçekten de kaçırıldığım bir güne uyanmıştım. Yatağımda değildim ki mutlu mesut uyanayım! Acaba neden? İnatsın inat!

Yerimde doğrulmaya çalıştım. Üçlü koltuğa boş bir çuval gibi atılmıştım. Bedenimin en son felç kalmış gibi hissizleştiğini hatırlıyordum. Uyurken de cenin pozisyonu almış olmalıydım. Ellerim bacaklarımın arasında birbirine yapışmıştı. Büzülmüş kalmıştım. Üşümüştüm lanet olsun! Bacaklarımı düzleştirdim, ellerimi de birbirinden ayırıp, koltuktan destek alarak oturur vaziyete geçtim. Belime bir ağrı saplandı ama neden?

Bedenime aniden zerk eden korku, ellerimle vücudumu yoklamam sebep oldu. Kıyafetlerime dokunulmamıştı. Şükür ki bana da! Sadece rahatsız yatışımdan tutulmuş olmalıydım! Bilincimi kaybetmeden önce korktuysam eğer, tek bu kötülüğün ihtimali için korkmuştum. Ama adi piçler neyse ki bunu yapmamışlardı. Şükür hamd!

Kıyafetlerimle kalmıştım. Üzerime bir örtü bile atılmamıştı. Odaya bırakıp, öylece çıkmış olmalılardı. Ayakkabılarım da ayağımdaydı. Üzerimi süzdüm. Sporcu atletimin kayan yakasını düzelttim. Çıplak kollarım buz kesmişti. Ellerim de çoğu zaman olduğu gibi buz gibiydi. Burası Kars gibi soğuk bir yerdi anasını satayım, beni şehir dışına getirmemişlerdi değil mi? Yohamına! Sivas daha soğukmuş hem öyle diyolla?

Uğur'un bir başka adamı sandığım ama ağzını açtığı ilk an öyle olmadığını, şerefsizce tavrıyla kanıtlayan adamın beni eşya çeker gibi arabaya çekmesinden dolayı, tuttuğu sol kolumda parmaklarının izi çıkmıştı. Hayvan! Hatta hayvana hakaretti onlar! Normalde çıtkırıldım olmasam bile, beni kaçırmamak adına ne kadar sert tuttuğunu şimdi anlamıştım. Pençe atmıştı piç!

Sağ elimle sol kolumu sıvazladım. Ürperdim. Beni silahla öldürmeyeceklerse bile dondurarak öldürmeyi planlıyorlarsa başarılı olacaklardı. Durduk yere içimi bir titreme sarıyordu. Burası nasıl bir yerdi?

Etrafıma göz gezdirdim. Odada oldukça az eşya vardı. Bir benim üzerinde olduğum lacivert bir koltuk. Bir de tekli başka bir siyah koltuk vardı. Bir tane ufak bir masa vardı. Sandalyeleri yoktu. Masanın üzerinde pet şişede bir su duruyordu. Ortamda televizyon falan yoktu tabi ki ama bu odada dikkatimi çeken bir başka şey de, camın bile olmamasıydı. Neredeydim lan ben? Depoda falan değildim herhalde gerçekten eşya gibi? Oda gayet de duvarlardan ibaretti. Öylece teneke gibi bir konteyner içinde olduğumu da sanmıyordum!

Tavandaki lamba, sabah olduğunu duvardaki oldukça eski saatten görmeme rağmen yanıyordu!

Hassiktir!

Sabah olmuştu. Saatin doğru olduğuna emindim!

Lan ben nasıl hiç derdim tasam yokmuş gibi bir geceden sabaha kadar uyumuştum? Nasıl uyanmamıştım? Bu rahatlık da neydi bendeki?

Sen rahat değilsin, seni uyuşturmuş olabilirler Naz!

Doğru! Beni bayıltmak için arabayı açtıkları ilk anda o boktan beter kokuyu yaydıklarını biliyordum. Yine ben onları dost sanıp, hapşurduğum için ellerindeki mendili almış, yüzüme ve özellikle de nefes yoluma, burnuma götürmüştüm. Belli ki mendilde bir ilaç sürülüydü. Tek eter olsa, bayılırdım ama hissizleşmemi ve onlara engel olup direnmemi de engelleyerek beni geçici hareketsiz kılmışlardı!

Pezevenkler!

Bu işin altından, benim değil de Uğur'un düşmanının çıkacağını biliyordum ama günler öncesinde bizi alenen tehdit eden Ferhat'ın, elini bu kadar çabuk tutacağını tahmin etmemiştim. Çünkü bu, çok beklendikti anasını satayım! Şimdi okları direkt kendi üzerine çektiğini bilmiyor muydu? O kadar da kaz kafalı olamazdı ya! Ben en azından Uğur, kara listesine aldığı üç beş ismi, arar tarar diye düşünmüştüm!

Sikeyim, acaba Uğur ne alemdeydi? Beni kaçırdıklarının farkına varmış olması lazımdı! Varmaması imkansızdı! Aklımı kaybedip, düşüncelerimle boğuşurken fazladan beş on adım attım diye resmen adamın gözleri önünde kaçırılmıştım. Nasıl bir yola girmiştim de beni oradan alırken görmemişlerdi?

Aman Allah'ım! Ya annem, babam ve Aker?

Onları arafta bırakmıştım resmen! Önce benim adıma korktukları ama benim korkmadığım sevgili mafyamın yanına gitmiştim, sonra da başka bir mafya tarafından kaçırılmıştım! Şimdi kimin kapısını çalacaklardı? Şimdi kahretsin ki Uğur'u ve Özkara ailesini daha fazla suçlayacaklardı!

Keşke biri, yeniden uyan bu bir şaka deseydi. 1 Temmuz'a girmiş olmalıydık. Belki yanlış biliyoruzdur? O 1 Nisan'dır he?

Şaka değildi!

Kafamı kaldırıp, etrafıma baktım. Amcık hoşafları beni izliyor mu diye görünür bir kamera arıyordum ama yoktu. Belki saatin içine falan saklanmış gizli bir kamera vardı?

Bir mafyanın sevgisi zaaftı. Şerefsiz döller de, bunu her açıkta kullanmaktan çekinmiyorlardı. Uğur'u benimle vurmak işlerine gelmişti. Aramızdaki ilişkinin akıbetini bilmeden, sırf yanında boy gösterdim ve sırf çenemi tutamadım, o Ferhat hanzosuna sevgilisiyim dedim diye hemen harekete geçmişti. Amcık!

Sevmek madem zaaftı ve böyle adamları, sevdikleri kişiyle güçsüz kılmayı amaçlıyorlardı... O zaman ben de sevdiğim adam adına, olduğumdan daha güçlü davranırdım. Eşitlenirdik! Zaten bedenimde var olan gücü kullanırsam, akıl olarak daha üstündüm her erkekten tabi, bunu layıkıyla başaracağımı biliyordum. Uğur beni bulana kadar güçlü kalmalıydım. Sonrası kollarına yıkılmak zevkli olabilirdi! Fantezi?

Madem bir kere inat etmiş, burnumun dikine gitmiştim o zaman bunun sonucunu da her zamanki Ahsen Naz olarak göğüslemeliydim.

O leş yiyenlerin beslendikleri şey bir kadının, kendinden güçsüz görerek hep ezmeye çalıştıkları bir kadının, ölümüne korkusu olmalıydı. Ben korkacaktım, delirecektim, çıldıracaktım belki de bu hallerimi çekip çekip, Uğur'un sinirlerine dokundurmak amaçlı bir koz olarak kullanacaklardı? Öyleyse onlara iyi bir gösteri sunmanın zamanı gelmişti. İstediklerini onlara verirdim! Ama kendi tarzımla!

Demirden korksak trene binmezdik, mafyadan korksak onu bedenimize almazdık lan biz!

Nasıl yani? :D

Yani kalbimizin içine aaaaaa, hemen de fesat düşünülmesin!

Nihayetinde adamlık seviyeleri farklı olsa da, mafyaların hayatları bir noktada kan ve silah olarak aynıydı. Eee benim önümde benden başka kim duracaktı o zaman? Çünkü bir mafya beni korkutamadıysa, diğerine pabuç bırakacak değildim.

Onların hayatları, beni direnişimin son anına kadar korkutamazdı. Madem babama da sevgilime de, silahla beni korkutamazlar demiştim. O zaman gerçekten de korkmadığımı göstermem gerekti. Onları nasıl parmağımda döndürecektim, oynat bakalım!

QUEEN! Ama dikkat et bu şerefsizlerden, bel altı her şey de beklenir.

Zaten dikkat edeceğim tek konu bu olacaktı. Önce bana, Uğur ve ailem hariç birinin güzelim demesi konusunu çözecektim o piçle! Bana dokunmaya kalkarsa da, ölümlerden ölüm beğensindi. Dövüşmek bana göre olmayabilirdi, bilmiyordum da ama bedenim için gerekirse kanımın son damlasına kadar savaşırdım lan! Ben Deli Ahsen'dim.

Tamam askim sen gene de artistlik yapma, valla ben korkuyorum.

Seni ben korurum, kıps!

Dağılmış saçlarımı omuzlarımdan geriye sarkıtıp, elimle olabildiğince düzelttim. Bir yandan da yüzümü yoklamıştım. Neyse ki izdir, çiziktir kolum harici bir yerde hasar yok gibiydi.

Yüzümden hâlâ ilaçlı bir şeyin kokusunu alıyor gibiydim ama belki bayıltıldım diye paranoya yapıyordum, belki gerçekti. Bunu bilemiyordum. Yüzüme mutluymuş gibi bir ifade oturttum. Benden haber alamadıkça birbirine saran, dış dünyada bıraktığım sevdiklerimi düşünsem ağlamaya başlardım! Sırası değildi!

Hayatımda ilk kez kaçırılıyordum ve kaçırılmanın keyfini sürmese miydim? Bunu varoluşumun harikalığına hakaret sayardım. Ucuz ucuz imdat diye bağırmanın alemi yoktu, beni salıvermeyecekleri, en azından istediklerini almadan salıvermeyecekleri kesin olduğundan boğazıma yazıktı.

Ağlamamın da alemi yoktu. Kanıma dokunmadıkça bir neden, ben ağlamazdım zaten. Söz konusu sevdiklerimle sınanacaktım da ağlayacaktım ya da bildiğiniz gibi naz yapacağım diye. Eee bunu burada yapmayacağıma göre?

En azından bu pezevenkler beni kaçırdı diye ağlamamı kimse beklemesindi. Daha büyük sorunlarım vardı. Bitmek bilmeyen bir aşk acım... Tam düzeldik diyordum, yine yamuluyorduk be! Şimdi kim bilir Uğur bana nasıl kızmıştı? Zaten ona güvenmediğimi sandığı için kırıldığını gözlerinde görmüştüm. Bir de ailemle ettiğim kawga! Buna ağlayabilirdim işte.

Düzelicez inşallah be?

Ne zaman baba? Mezara girince mi?

Yok şu olaylar bir bitsin.

Allah biliyor kalbimizi, kalbimizle yoldayız biz ustam!

Burada kalbim=Uğur oluyordu bu arada kıpss. Nereye gitsem de yanımda taşıyordum artık onu. Kaçırıldığımda bile bu adamı, uyanır uyanmaz düşünüyorsam ben boku bir güzel yemiştim aga! Afied! Ben bu aşkı içimde halledemiyordum! Acil sevişmeniz lazım acil! Herkes yine ekmeğindeydi görünen o ki!

Uğur, zamanında beni uyarmıştı. Seni güzel karşılayacakları bir kaçırılma bekliyorsan yanılıyorsun demişti ama keşke burada olup da kendimi nasıl bir kraliçe gibi onlara kabul ettirdiğimi görebilseydi. Gerçi bana güzel davranmadıkları, uyuyanın üzerine kar yağar lafını bilmeyerek üstüme bir battaniye bile atmadıklarından belliydi ama olsun! Cahil cühelalar!

Ben kendimi onları ezmeye adayacaktım! Yapabileceğimi de biliyordum kendime güveniyordum. Zaten dertleri canım değildi! Bunu başkalarına anlatamamıştım ama kendime çok net anlatmıştım! Belki bedenimdi ama ölümü görmeden ulaşamazlardı!

Ben Ahsen Naz Aykan'dım. Aşk söz konusu olduğunda, aklım yerinde olmayabilirdi ama konu egomu yükseltmekse ben her daim Einstein'dım. Güzelliğinle olduğu gibi mi?

Ah Uğur'um ah. Senin gerçekten evin yok mu artık acaba? Hep aklımdasın da...

Lan romantiklik yeri mi bura malako?

Sikiş yeri miydi de aklıma soktun?

Sstm!

Hem benim, bir ay yalnız başıma odada tutulsam bile yanımdan eksik olmayacak ve canımın asla sıkılmayacağı bir iç sesim vardı. Onunla konuşarak bile günleri bir saat gibi hızlı geçirebilirdim. Di mi kız?

Yerim seni zilloş, duygulandırma beni. Ben ağlarsam sen de ağlarsın!

Aman dur daha!

İnşallah birbirimizle konuşurken çoklu kişilik ya da şizofren olup çıkmayız buradan ANACIĞIM!

Sanmam, birazcık dayansak yeterli. Herhalde kötü haber tez yayılacağı için Uğur kaçırıldığımı anladıktan sonra gelir beni çabucacık kurtarırdı.

Ya seni artık kurtarmak istemiyorsa? Adama olan güvensizliğin boyunu aştı. Yılan dilinle de soktun soktun çıkardın sözlerini? Ki sen uzunsun bak, yine hatırlatırım.

Oyuna geldiğimi nereden bilebilirdim? Uğur'la konuştuktan sonra rahatlamıştım ve beni onun evinin yanından kaçıracak puştlar daha doğmadı anasının karnından sanmıştım! Hem ben ona güveniyordum ama anlık akıl karışması yaşamıştım lan, bak bunu birinin yanında deme ecelin olurum!

Ahsen! Benim ağzım-

Yok!

O pezevengin ağzından tüm gerçekleri duymam lazımdı. Hem de bir an evvel. O yüzden ayıldığım koltuktan biraz doğrulup, kapıya bağırdım. "Buraya bakın lan!" QUEEN çarpı 2!

Kapı anında açıldı. Ee biliyordum işte, beni bekliyorlardı. Gördüğüm yüz, dünkü esmer bokunkiydi. Kolunu morartan erkek orospunun?

Benim dik oturuşumu görür görmez, beklediğini bulamamış gibi afalladı. Beni içime pısmış, biri beni kurtarsın diye ağlarken görmeyi bekliyordu diyenler? Siz yapacağınızı biliyorsunuz.

"Uyanmışsın?"

"Körsün herhalde?" dedim ters ters.

"Bizimle inatlaşmamanı öneririm manken kız! Nasılsa seninle daha çok zaman geçireceğiz!" Sen öyle san! Dişlerimin arasından tükürür gibi konuştum.

"Bana ya hiç seslenme ya da ağzımdan sadece adım çıksın piç! O da gerektiği kadar! Adam ol!" Bende onların taktığı sıfatları dinleyecek kulak yoktu! Gerçi son dediğimi olsa da burada yeri neydi?

Ona ettiğim hakaretlerle, ilk saniyeden bana ayar olmuştu bile. Kudurtmak istemesem bile durduramıyordum ki dilimi. Tutamazdım içimde! Kaşlarını çattı. Allah affetsin korkunçtu! Ruhundaki kötülük harbiden de normal bir insan yüzü gibi görünen yüzüne yansımış, onu olduğundan berbat bir görünüme kavuşturmuştu.

"Doğru konuş."

"Patronunuz olacak kancık nerede? Söyle bakayım. Kadınları kaçırıp eline ne geçecekmiş sormak isterim?"

"Bak kızım-" İşaret parmağımı havaya kaldırıp, sözünü kestim.

"Bana bir kez daha kızım dersen, gebertirim seni! Nasıl yapabilir diye de bakma, ikinciye düşünmem!" Kaşlarını öyle mi der gibi havalandırdı. Zebellah gibi boyu ve cüssesi vardı. Beni ikiye katlayacağından emin olduğundandı bu fıs sönüverecek havası!

"Bu güveni, o Uğur denen piç mi aşıladı sana?"

Yerimden sertçe ayaklandım. Bir saniye sonra da adamın tepesine resmen uçmuştum! Benim sevgilime kimse hakaret edemezdi. Bunu, benim damarıma basmak için yapıyorlarsa bile yapmayacaklardı! Sevdiğim hiçbir insana karşı küfür etmelerine tahammülüm yoktu! Ha ben onların ebelerine girer çıkardım, o konuda da masum değildim ama hiçbir zaman iyilik meleği olmamıştım zaten!

Şerefsiz piç tepesine atlayıp, ağzına gözüne çalışacağımı sanmış olabilirdi. Eh öyle gösterdiğim de kaldırdığım elimden belliydi ama üst gösterip, alt vurmak benim işimdi. Fırsatını yakalar yakalamaz, Aker'den idmanlı bedenimle e*rkekliğine tekmemi geçirdim. Sağ bacağımı kaldırıp, kapı tekmeler gibi kasıklarını son gücümle tekmelemiştim. Yetmedi ilk afallamasından fırsat bulup ikinci bir tekmeyi bulduğum boşluktan yine iade ettim. Şimdi kim iki büklüm olmuştu karşımda görmüştü!

Kapıya yöneldim. Onun öküz böğürtüsüne sürüsü kalkıp gelmişti zaten! Karşıma çıkan bir başka hanzo kılıklı herif bana dik dik bakıp, koluma uzanacağı sırada bir adım geriledim. "Bana dokunmaya kalkarsan sonun bu şerefsiz gibi olur." Elimle de hâlâ kıvranmaya devam eden piçi gösteriyordum. Karşımdaki bana kızgın kızgın baktı ama oralı olmadım.

Öleceksek de er meydanında ölürdük lan! Ne öyle korkmuş davranmak falan?

Aynen askim mezar taşında da şey yazsın mı? Dün yoğun bakım, bugün yoğum bakın.

Hayır şey yazsın:

Kebabı köz öldürür. Ateşi su söndürür. Yiğidi kılıç kesmez. Bir acı söz öldürür.

Vay afiliymiş! Uğur'un sözlerine az ölmedin sonuçta!

Aynen öyle yoksa kılıçtan korkumuz yok evelallah!

Naziko şey yazsa ya da:

Mezarımı ziyarete sadece yüzü olanlar gelsin?

Yok o olmaz. Bence şu iyi:

Saatin pili bitince eylemez tık tık. Zamanı gelince ruhuna derler çık çık. Allah'a hakkıyla kulluk eyle, zira ahirette dinlemezler hık mık!

Neredeyse kendi düşündüklerime olmayacak bir anda kahkaha atacaktım. Of ya sinirim bozulmuştu!

Lan Nazcım napıyoruz biz lan? Şerefsizler bizi çarpmadı kendimiz mi çarpılalım diyoruz?

Aman zaten dünya kötü bir yer gördük. İki gülüp eğlenmeyelim mi kendimizce demişsek suç mu?

O da doru be kraliçem! Bu kadar sözü nasıl biliyoruz peki?

Hepsi beynimde kira vermeden yaşıyorlar.

"Yürü," dedi yeni piç. Emir veren ağzına yapıştıracaktım bir tane!

"Tuvalete gitmem lazım." dedim. Altıma etmemi beklemiyorlardı herhalde. Kocaman bir gece geçmişti ve haliyle biyolojik ihtiyaçlarım da vardı! Ne kadar evim dışında tuvaletlerde rahat edemeyecek olsam da burada ev konforumu bekleyecek değildim. İşeyecektik mecbur, şır şır salacaktık! Hay ben senin yine taklit eden sesini siksem ama keşke normal bir günde olsaydık di me?

Diiiii!

Lan Naz, bak aklıma ne geldi sen o patatesli böreği de yiyemedin ya la!

He la! Kahretmesin bari bir lokma ısırsaydım, çıtır çıtır sıcak sıcak! Off karnım da acıkmıştı! Kaçırılmış olabilirdim ama bedenim ferman dinlemiyordu ne yapayım? Kesin bu göğüslerimdeki şişlik canımın çekmesindendi. İçimde ukte kalmıştı! Yoksa karşımdaki ayıların gözü, ev haliyle giydiğim rahat kıyafetlerin üzerinden göğsüme kayıp durmazdı!

Sikim olsa da siksem dediklerim!

Neyse ki sütyenliydim! Maazallah evde memelere özgürlük demiş olsam, şimdi kambur gezmek zorunda kalırdım. Uğur'dan da bir ceket çalamamıştım zaten gece! Garibanın yüzü gülür mü be?

Gariban değilsin, gülür.

Devamke!

Açık kapıdan ince bir koridordan geçtik. Şerefsiz, sağ tarafta bir kapıyı gösterdi. "Çabuk çık!"

Daha girmemiştim amk! Nasreddin Hoca'nın, bir çocuğu testiyi kırmadan dövdüğü gibi baştan uyarıyordu herhalde beni eşek! Lan ne alaka? Aklın da düz çalışmıyor ki senin tabi korkmazsın ameke!

"Uzaklaş! Saygısız köpek," dedim! Sonra da içeri girdim. Bir rahat verin be! Küçücük, kıç kadar bir tuvaletti. Bakımsızdı, duvarları dökülmüştü. Ortalıkta bir şey gözükmese de midemi bulandırıyordu ama ne yapalım? İnsandık! Neyse ki alaturkaydı! Bir de pisliklerin götünün değdiği klozetlerle kusmak istemiyordum!

İşimi çabucak halletmeye çalıştım. Eski püskü bir yer olduğundan, dolap falan da yoktu içinden jilet falan çıksın! Bir tane kırılmış ayna vardı. Yüzüme baktım. Güpgüzeldim maşallah! Çarpılmazsam tabi burada!

Ellerimi, sonra da yüzümü yıkadım. Biraz kendime gelmiştim. Burnuma çarpan o beni deli manyak eden kokuyu da artık duymuyordum. Harbiden yüzümde kalıntısı kalmıştı!

Tuvalet tasını alıp başlarına geçirsem, acaba etkili bir silah olur muydu?

Kardeş bizi bitirdin be!

Ne? İri memeli bir kadın sevgilisini boğarak öldürmüştü lan memelerinin arasında, ben mi bununla katil olmayayım? Kimler nelerle cinayet işliyor!

İmdat!

Psikopat kişiliğimi bir kenara bırakıp, absürt bilgilerle iç sesimin beynini yakmadan dışarı çıktım. Piç hala kapıdaydı. Diğeri ne alemdeydi acaba? İnşallah koltuğa falan işemeye kalkmamıştır! Burada kaldığım sürece odam orası olacaktı belli ki.

Nasıl bir kümeste kalıyorsak artık, çıktığım tuvaletin karşısındaki kapıyı işaret etti. "Geç." Herhalde Ferhat hanzosunun, görünce kusasım gelen meymenetsiz yüzünü göreceğim oda buraydı. Kapıyı açtı. Yanından sıyrılıp içeri girdim.

Yine az eşyalı, iki tekli koltuk ve altı sandalyeli eski bir masanın olduğu uyandığım odadakine benzer bir odaydı burası. Ferhat masanın başköşesindeki sandalyede oturuyordu. Elindeki sigaradan derin derin zıkkımlanmakla meşguldü. Ortalığı duman altı yaptığına göre dertleri deryaydı! Daha ne dertlere boğulacaktı ya da çıplak elle boğulacaktı, artık günah benden gitmişti! İyi insan olalım, öldürmeyelim derken ben harcanıyordum lan!

Acaba mafyaskim sigara içiyor muydu lan? Ben neden bunu hiç sorgulamamıştım? Harbi bak gene aklıma geldi aşk perilerim! Neyse ana dönelim!

Masanın üzerinde de bu bakımsız ortamda sırıtan, lüks diyebileceğim yiyecekler duruyordu. Simit?

Sus fakir edebiyatına başlatma şimdi!

Buyur bebeğim, sahne senin.

Yiyeceklerden yemeyecektim tabi ki. Ne malumdu beni gene ayıltıp bayıltmayacakları? Götleri yemediği için onu bile oyunla yapmışlardı. Peçete uzatarak! Hayvan madem çok güveniyorsun erkekliğine, kalk Uğur'un karşısına çık benden ne istiyorsun? Beni ne diye bayıltıyorsun? Gerçi ayık olsam sağa dön, sola dön ve kaç dakika gittik bunu hesapla diye beynime komutlar verirdim, elimden geldiğince yolu ezber etmeye çalışırdım ama olsun! Gücü ancak kadınlara yetsin! Haysiyetsiz namussuz!

Ferhat elindeki sigarayı, önündeki küllüğe bastırdı. Dumanı yan yan piç bir şekilde üflerken de ağzını nihayet aralamıştı. O beni karşısında dik gördüğüne adamları kadar şaşırmamıştı.

"Günaydın güz-"

Kelimesini bitiremeden resmen Ferhat'ın üzerine doğru da koşturdum! Bugün yarasa gibi uçmaya doyamıyordum! Masada duran, akıllılık edip çatal ve bıçak koymadıkları için tek çarem olan kaşığı alıp, sapını elimde çevirdim. Gözüne götürdüm. "Bana bir kere daha laubali bir kelime kullanırsan gözünü deşerim!"

"Sevdim," dedi lakayt bir tavırla. Yüzsüz! Elimi burun kemerine doğru biraz daha itekledim. Devam ederse yavşamaya, göz pınarından kaşık sapını daldıracaktım! Uğur'dan başka kimsenin güzeli olmaya katlanamıyordum!

Tenine henüz temas etmemiştim, tiksinmeyeyim diye ama ardımda kalan adamına emir vermiş olmalıydı ki o da bana dokunmuyordu. Yoksa şimdiye çoktan uzaklaştırırdı beni. "Duydun mu beni?" Elime dokunmadı ama kaşıyla kenardaki sandalyeyi işaret etmişti.

"Geç otur. Belli ki seninle çok eğleneceğiz."

Kaşığı geri çekip, ne olur ne olmaz elime aldım. Ondan uzaklaşınca da derin bir nefes almıştım. Bok kokusu dolmasaydı içime! O başköşeyi güç göstergesi olarak seçmişti madem, ben de diğer başköşeye yönelip, çektiğim sandalyeye oturdum. Oysa benim yan tarafına oturmamı istiyor gibi oraya yemeklerden bir servis açmışlardı. Ferhat da orayı göstermişti.

Rahat oturuşumun peşine, bacak bacak üstüne atışımı ekledim. Sırtımı ahşap sandalyeye dayadım. Oh kebap!

Bu güç gösterimi fark etmemesi imkansızdı. Yanımızda dikilen adamına yönelik, "Çık," dedi. O piç de aramızdan ayrılınca odada yalnız kalmıştık.

"Neredeyiz?" dedim hemen. Kaşığı tutan elimi, masaya bıraktım. Demir kaşığı avuç içimde çevirirken de dik dik suratına bakıyordum. Kusmam gelir!

"Yer altında." Beni doğru cevapladığını biliyordum. Çünkü her yer ışıkla aydınlatılıyordu ve pencere görmediğimde de kafamda bu ihtimal belirmişti. Zaten bilindik bir mülkünde olsak şimdiye kurtulmuştum. Kim bilir bizi lağım faresi gibi nereye sokmuştu, hasta ruhlu!

"Neden beni kaçırdın?"

"Uğur'un seni ararken yaşadığı dikkat dağınıklığından yararlanmak istedim. Belki biri canına kast ediverir falan?" Bir de itiraf ediyordu. Derin bir nefes aldım, gülerek verdim. Göz temasımızı kesmiyorduk ki gücünü kaybeden taraf olmayalım.

"Sen bir piçsin. Annen nasıl bir kadın bilmem ama sen zaten orospunun tekisin!"

"Ahsen Naz Aykan," dedi sesi bir anda gürleşmişti. Kadını ezen ama söz konusu annesi olduğunda parlayan sözde adamlardandı işte. Bildiğim için zayıf karnına vurmuştum. Asıl o kudurursa hata yapardı ve belki benim zeki askim de bu fırsatı değerlendirirdi. "Burada neyine güveniyorsun?"

"Mangal gibi olan yüreğime," dedim sırıtarak. Onu taşşağa aldıkça, keyifleniyordum. O da kuduruyordu.

"Güzel olduğun kadar komiksin de?" sorar gibi.

"Kaşık?" dedim. İster misin der gibi. Keyifli bir kahkaha atıp kendine bir sigara daha yaktı. Yüzümü buruşturdum. Leş nefesiyle boğulan odada nefes almadan kaç dakika dayanırdım acaba? Keşke bu konuda bir Polat Alemdar olsaydım.

"O haberi yaptırma amacın neydi? Neden okları iki ailenin üzerine çektin?" Özkaralar düşmanıydı evet ama benim ne suçum vardı yav? Babişimin ne suçu vardı da adam boşa endişelenmişti? Kadın düşmanı diyedir seni çekememesi?

"Uğur Özkara, adına çok güveniyor."

"Hakkıdır," dedim.

"Seni bulduğu için de belli ki şanslı." Tek kaşımı kaldırdım alayla. Her başarılı erkeğin ardında bir kadın olduğunu sanıyordu. Yanılıyordu. Ben Uğur'un her tarafındaydım. Sadece ardına bakarsa yanılırdı. Yanılacaktı.

"Bunun için bile kuduruyorsun değil mi? Ona suç atacaktın, adına leke çalacaktın sonra ne olacaktı? Tüm medya, halk ve iş yaptığı insanlar bir kumpasa inanıp onu hayatlarından çıkaracak mıydı?" Güldüm. "He he kesin sen işin sonunda batmalarını falan da amaçlamışsındır? Off o servet senin eline geçseydi ne de güzel olurdu değil mi?" Sözlerim onu keyiflendirmiş gibi o da güldü ama gözleri bilemedin der gibi bakıyordu. Ben her şeyi bilirdim. İşime gelirse eğer!

"Çok yanılıyorsun," dedi. Derdi bence paraydı asıl o açık vermemek için yanılıyordu. Can olsa şimdiden tahtalı köyü boylardım.

"Yaa? Dur bakalım şu konuda da yanılıyor muyum? Haberi kanalın içindeki köstebeklerinden birine yaptırdın. Sunucunun kafasını karıştırdınız. Önce, sadece ben haber olacaktım ama sonra yine kendi çektiğiniz videoları ellerine geçirttiniz. Rejiden birini bunun için ayarladın."

Yılanın başını yakalamıştım. İçine bir nefes daha çekerken gözlerime devam et der gibi baktı. Sırıttım.

"Başta kadın cinayeti gibi gösterecektiniz, sunucu da düz kafa polisin adını geçirecekti. Halkı korkutacaktı. Yönlendirecekti Özkaraların üzerine. Sonra da yaptığınız dalga geçer gibi ayarlamalarla Uğur'un beni itip kaktığını gösterecektiniz değil mi? Sosyal medya karışacak hakkımızda ağzı olan konuştuğu için atıp tutacaktı. Eee tabi ben de fenayım ya, asla erkek şiddetini kabul edemem, bana söylenen ağır laflara gelemem, Uğur'a gidip ayrılıyoruz diyecektim. Biz ayrılınca da peşimden hiç gelmeyeceklerinden sen yine beni kaçıracaktın, yanlış mıyım?"

"Eeeee? Hayal dünyan çok genişmiş."

"Geniştir. Ama doğruları da bilirim." Kafamı salladım, hak verir gibi. "Doğru Uğur'un evine gittim. Ve doğru sen beni kaçırabildin ama ben oraya ona, sana inanıyorum demek için gittim. Bir şerefsizin kurduğu plana inanıyorum demek için değil. Yani şu an Uğur zaafını kaybetti diye delirmiyor, sevgilim nerede diye deliriyor. Planda bir kopukluk var değil mi?" Kafamı iki yana salladım. Kaçırıldıktan sonra eksiklikler zihnimde tamamlanmış gibiydi.

"Zeki bir kadınsın." Külü, tablasına düşürdü. "Keşke Uğur'u kaçırsaydım o zaman ya? Sen onu daha kolay bulurdun belki?"

Elimdeki kaşığı, tezahürat eder gibi masaya vurup bir kahkaha patlattım. "Tüh ya yazık oldu görüyor musun? Öylesi daha çarpıcı olurdu. Klişeye kafa göz dalardık." Kafasını eğdi. Nihayet sigarasını da söndürmüştü pezevenk.

"Seninle çok iyi bir ikili olabiliriz. Hâlâ dalabiliriz Ahsen, bir düşün derim." Bir de göz kırpmıyor muydu? Gözlerini harbi oyacaktım.

"İstemez! Sen bana şunu söyle, kanaldakileri kaç paraya satın aldın? Aslında Uğur'u ve ailesini hiç aramadılar değil mi?" Gözleri şaşkınlıkla kocaman açıldı. O da arkasına yaslandı. Bir eli benimki gibi masanın üzerindeydi.

"Waow! İşte bunu demeni beklemiyordum." Belliydi. Haberler onlara beklenenden erken ulaşsa, gerek şirketten birilerini gerek Uğur'un korumalarını arasalar, sevgilim duşta olmazdı! Halil de ona daha önceden haberi vermiş olurdu. Benim gelişimden saniyeler önce öğrenmiş olmaları zararımızaydı işte!

Tabi onlar da uzun zamandır gündemi işten başka bir şeyle çalkalamadıkları için bunu düşünmemiş olmalılar ki gözleri sürekli haber kanallarında gezinmiyordu. Büyük kayıptı. Bu iş için insan tutmamışlar mıydı? Sosyal medya uzmanları? PR elamanları? Sonuçta reklam her yerde reklamdı.

"Miktar söylesene. Kaça satın aldın insanları böyle bir aldatmaca için? Kurtulunca kanalın kapısını çalıp, çalışanlardan senin verdiğin parayı tazminat olarak almalarını söyleyeceğim. Boşa gitmesin!"

"Nereden anladın?"

Ona birkaç akıl vereyim isteyerek, başımı yana eğdim. "Uğur'a haber gitmiş olsaydı benim kapıma gelen o olurdu. Beni dışarıda hiç göremezdin çünkü. Ve kaçırma fırsatını da ben sana kendi ellerimle vermediğimden bana asla ulaşamazdın." Gariban sevindirir gibi alaycı bir tonla devam ettim. "İyi, planın bir kısmı iyi." Bu alayımı anlamış gibiydi.

"Takdirini almak, ne güzel. Keşke başka şeylerini de alsam?"

Kaşığı hatırlatır gibi bir kez daha masaya vurdum. Gözleri çıplak gerdanımda ve kollarımda dolandı! Öfkelendim! Kaşığı daha sert yeniden vurdum. Kırsam daha sivri olurdu gerçi, bu mümkünse vurmaya devam etmeliydim. İşimi kolaylaştırırdı.

Gözlerini nihayet bedenimden çekip, yüzüme geri getirdiğinde; çenesinin ucuyla masadaki yemekleri işaret etti. "Bir şeyler yesene?" Cıkladım.

"Kalsın, beni zehirlersiniz de siz şimdi?"

"Yok canım kıyamam!" Sırıttım.

"Pezevenk!"

"Sandığının aksine kadın satmıyorum." Sesini alçaltıp, bir sır verir gibi devam etti. "Uyuşturucu satıyorum."

"O zaman beni bağımlı yaparsın? Ben almayayım ama sen başla. Gerçi bu kafa onsuz yakalanmaz gibi yemekten önce, uyuşturucuya da başlamışsındır?"

Omuz silkti. Son dediğimi duymazdan gelmişti. Harbi aklı yerinde mi değil mi öğrenemeden geberecekti. En azından uyuşmuş pezevenk derdim bilsem. "İşim bittiğinde buradan ayrılacağım ama sen günlerce aç susuz kalma isterim. Güçlü duruşunu beğendim, güçten düşme." Günlerce mi?

"Düşmem ben sen merak etme. Zaten buna gerek kalmayacak. Uğur akşama kalmadan beni bulur."

"Burayı mı?" Çok komikmiş gibi uzun uzun bir kahkaha attı. Doğrusu kahkahası ilk kez tüylerimi ürpertmişti. Çünkü buranın konumu her neredeyse, Uğur bile bulamaz der gibi kendinden emin bakıyordu.

"Uğur'un tırlarını sen mi yaktın?" dedim. Uğur da mı uyuşturucu satıyordu yoksa?

"Sevgilinin ne işle uğraştığını bile bilmiyorsun ama o, asla eğilmeyen başınla bana meydan okuyorsun değil mi?"

"O benim işimin arkasında duruyorsa ben de onun arkasındayım her zaman. Bu işler böyledir Ferhat, sen bilmezsin. Bir ilişkide olmak bunu gerektirir." Göz kırptım. Uğur'un beni savunduğunu unutamazdı.

"Öyle olsun," dedi. Kanmamış gibiydi sözlerime. "Ama onun tırlarıyla benim alakam yok. Aksine o, çomak soktuğu işlerim yüzünden beni büyük maddi kayıplara uğrattı." Derin bir nefes aldı. Bu durumdan zevk alır gibi yamuk bir biçimde gülüyordu. "Bunu çoktan hak etmişti. Bu dünyada olmamız, kendi işimizi kurmamız bizim de birilerine hesap vermeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Çalıştığım insanlar, bana yaptığını yanına bırakmadı. Tek zararlı çıkan ben değildim sonuçta değil mi? Kısasa kısas, dişe diş?"

"Hepiniz mi şerefsizsiniz?" dedim. Rakibin de yiğidi önemliydi. "Madem kısasa kısas, Uğur da senin sevgilini mi kaçırsın şimdi? Bu mu adamlık?" Keyifle gerinip, sandalyede ardına yaslandı.

"Ben sevgili yapmam Ahsen, takılırım, siker ve atarım!" Duyduklarımı geri alsak olmaz mıydı? Çalkalanan midemle birlikte bu mahlukatın dediklerini zihnimden silersem ancak kurtulurdum. Kusmak istiyordum!

"Allah belanı versin." Uğur'un bir an evvel beni bulması artık tek dileğimdi. Ve bu piçe maddi zararının yanında ne yaparsa da hak etmişti kesin! Artık onu aklayacak paklayacak gram insaniyeti kalmadığını açıkça belli etmişti. Zaten biliyorduk da. "Sikin ağzına girdiğinde keşke görseydim seni gözlerimle ama midemi bulandırmaktan başka bir şey yapmıyorsun!"

Yüzümü buruşturdum. Ettiğim hakaretleri muhtemelen her gün duyuyordu kadınlardan. Hayatına almasa bile gerçek yüzünü saklamıyor olmalıydı. "Dünyanıza bir kadın almak bu kadar mı zor?" Laftan anlamayacağı belli olsa da, beni bile sürtük gibi gördüğünü o gün fotoğrafıma baktıktan sonra belli etse de devam ettim. "Keşke zor olmasaydı! O zaman belki insan olurdun Ferhat? Sen de neticede bir anadan doğdun? Seni erkekler çoğaltmadı ya onlara güveniyorsun?"

O gün Uğur işini bir kurşunla bitirseydi keşke. Acısız olurdu, kolay bir ölüm olurdu bunun için ama ne kendi değerimi ne de hemcinslerimi koyduğu yeri duymaz, delirmezdim! Böyle pezevenklerin uğruna inadına var olacaktık güçlü ve güzel kadınlar olarak dünyada! En çirkin halimizle bile bu adam denilenlerden daha güzeldik zaten! Artık onun israf olarak ölmesini, ilk defa kararan zihnimle, solumdaki şeytana uyarak diliyordum! Sözlerimden etkilenmemiş gibi düz bir sesle konuştu.

"Annem fahişenin biriydi. Babam da tıpkı senin bana dediğin gibi pezevenk. Bence benden çok da insanlık bekleme Ahsen Naz Aykan. Üzülen sen olursun."

Kafamı iki yana salladım.

"Senin aile dramın, kötü yetiştirildiğin için bu kişi olma yalanın, bahanelerin olmayan sikimde değil biliyor musun? İnsan istese, iyi biri olabilir. Aile çok önemli ama içindeki kalp sana boşuna verilmedi. Vicdan da öyle."

Ağzıma bir lokma atsam kesin çıkarırdım. Bu zihniyetteki birine harcadığım nefese yazıktı ama bir kere eline düşmüştüm. Beklerken de en azından içimdeki zehri kusmadan duramayacaktım. Gülerek kendine bir sigara daha yaktı. "O dediğinden bende kalmamış." Hastaydı! Resmen manyaktı bu! Delirmişti ve kadını cinsel bir obje gibi görmesinden ilk defa ürkmüştüm. Belli etmedim. O da zıkkımlanmasının arasında eski konumuza yeniden döndü. Odağımı şaşıracaktım neredeyse.

"Ve şimdi de kaybını ödemesi için ona biraz zaman tanıdım. Uğur bana o milyon dolarları verecek. Anlaşmaya ne kadar hızlı evet cevabını alırsam, o kadar hızlı yollarımız ayrılır." Ağzım hayretle açıldı. Cidden şaşırmıştım. Ama komik bir şaşkınlıktı bu. Kırk yıl düşünsem bu aklıma gelmezdi.

"Uğur, sana para ödeyecek?" dedim inanamazmış gibi. "Uğur sana benim için değil, bir de işin için, sen insan zehirlemeye devam et diye fidye verecek öyle mi?"

"Sen kimsin ki Ahsen, sen gidersin başka bir Ahsen gelir." Beni sinirlendirmeye çalışıyordu. Kadınlık gururuma oynayacak, beni kıskandıracak, Uğur'a cephe almamı sağlayacaktı ama yemezlerdi! Zaten yeteri kadar onun iğrenç kafasına sızmıştım.

Onun beni gören gözlerinin ardında düşüncelerini tahmin edebiliyordum. O da zaafımın, kadınlara edilen hakaretler olduğunu maalesef anlamıştı. Kollarımın ifadesiz ve kendi kanına kıyacak bir katil gibi bakan gözlerinden sonra ürperip, tüylerimin diken diken olduğunu gördüm. Bunu ona göstermemek için yerimde biraz kıpırdandım. Bu soğuk yer altında, bir hayvan gibi zindana tıkılmıştım. Ve şimdi sırf bu sözlerinden sonra onu ben öldürmeyeyim diye hızlıca kurtulmak, tek dileğimdi.

Uğur katil olursa yaşardım belki ama ben katil olursam, uykularım kaçardı. Bunu asla basite almayacaktım! Ben öyle biri değildim. Cani değildim. Delirirdim.

Konuşmayı bitirmeye yönelik ağzımı araladım. O da artık kalkıp siktirip, hangi başka deliğe gidecekse gitsin istiyordum!

"Sıkıldım ben. Hayır bil ki ben teknoloji bağımlısı bir insanım. Telefonumdan bu kadar uzak kalmak, çok can sıkıcı... Hakkımda haberleri de öğrenemiyorum ya şimdi. Elim ayağım titrerse şaşırma derim." Bir kahkaha attım. Bilerek duygularımın değiştiğini görmesini istiyordum. Belki Uğur'u arar, elini çabuk tutmasını sağlardı.

"Bilgisayarım olsa dizi film izlerim zaman geçer derdim ama sen bu boktan yere bilgisayarı geç, bir televizyon bile koydurmamışsın. Uğur beni bulduğunda seni bunun için de pataklamasını isteyebilirim." Bu gülen halimin bir zaman sonrası ona abartı gelmiş olmalıydı ki karşı taraftan gözlerini kısarak bana uzun uzun baktı.

"Uğur seni bulamazsa ya? Ne olacak hiç düşündün mü? Ya o parayı vermezse?" Bunu ben değil o düşünmeliydi!

"Benim turşumu kuracak değilsin?" dedim çok rahat bir şekilde. "Salıverirsin artık seninle ebedi bir düşman olduk. Bu da bir hatırdır değil mi?"

"Öyle tabi," dedi sırıtarak. Ayaklandım. "Eee o zaman ben kaçar? Yani diğer odaya kaçayım diyorum, malum sen canımı sıkmaya başladın." Gözlerimi devirdim. "Baydın!"

"Daha karpuz kesecektik?" dedi o da benim onu iğnelediğim gibi beni iğneleyip, dalga geçerek. Bu sefer bu kaçık piç yüzünden aklıma gelenle gerçek bir kahkaha attım.

"İnanır mısın? Karpuzlar dizilere konu olduktan sonra, hiç ilgimi çekmemeye başladılar."

Beni bu sefer anlamamıştı. Yüzüne mal mal baktı. Gülmeye devam ettim. Masanın yanından dolaşıp, ona yaklaştım. Taytın altından bacaklarımı takip etti. Mankendim ya amına koyayım, ilk günden beri benden, vücudumdan çekemiyordu zaten gözlerini. Adriana Lima'yı da biliyordu bir de pezevenk! Bak yine dellendim!

Ben de gözlerimi, masanın altında olan Ferhat'ın sağ eline diktim. Göstermeme nedeni başından beri belliydi ama konuşma bitmişken hâlâ görmezsem çatlardım.

Kaşığın ucuyla, bacağının üzerinde düz duran elini kenara itekledim. Darbem sızlatmış olmalı ki, dişlerini sıktı, eli boşluğa düşüp açığa çıktı. Tam da tahmin ettiğim gibi beyaz alçı orta parmağını kapsamıştı. İyi olan şey diğer parmaklarının kıvrık olmamasıydı. Bir de sabitlemek amaçlı atel takmıştı, böylelikle insan içine rahat çıkıyor olabilirdi. Orta parmağı tek kalsa, bana hareket çekiyor sanıp onun ebesini bellerdim. Kocaman bir kahkaha attım.

"Ya Ferhat, keyfim kaçsın diye uğraşıyorsun ama şu bile beni inanılmaz eğlendirdi biliyor musun?"

"Uğur bunun hesabını verecek!" Sinirlenmişti şimdi. O gün de kuyruğunu kıstırıp gitmek ona ağır gelmiş olmalıydı zaten. Ve intikamını almak için de benimle bir adım atmaya kalkışmıştı. Söylediğinin aksine parası kadar olmayan onuru da önemliydi onun nazarında! Erkekti ya, işte ondan!

"Bir imza atayım mı alçına? Ben ünlü biriyim. Senin için yanında olsam bile ulaşılmazım, anı kalır."

"Kaşınıyorsun Ahsen Naz." Kafamı iki yana salladım.

"Sen en iyisi beni bırak, çok adamsın(!) ya, dişine göre olması için Uğur'u bir daha ara. Bakalım, bu sefer ne diyecek? Ahsen çok sıkılmış dersen, bence valizlere doldurur getirir paranı."

Göz kırpıp, kapıya yöneldim. Kapı kulpuna uzanmıştım ki, son kozunu oynadı piç. "Umudunu kaybetme ve dua et ki sevgilin gelsin. Yoksa bu hallerinle beni kışkırttığın için seni almadan bırakmam Ahsen."

Kapıyı bok alırsın der gibi ardımdan sertçe çektim. Tahta bir kapıydı, eski ve çürümüştü. Darbeyle birlikte menteşeleriyle yerinden oynamıştı, birkaç gıcırtıdan sonra da yerinden çıkıp devrildi. Eee söz konusu bensem aslan kesilirim demiştim. Artık inanırdı.

Ben görevimi tamamlamıştım, sıra Uğur'undu. Bana attığı son lafa bir şey demediysem hem inadıma yaptığını bildiğim içindi hem de bu sefer gerçekten öfkeyle artan gücümle, katil olmama ramak kaldığındandı.

 🖤

Oturduğum üçlü koltuğun üzerinde, saat öğleni çoktan geçmişken sıkıntıdan patlıyordum. Sinirimi de bastıramıyordum. Benden saniyeler sonra o Ferhat piçi, yerin üstüne hangi delikten çıktı bilmesem de gitmese galiba geri dönüp, kaşıkla cinayet işleyen bir manken olarak hafızalara adımı kazıyacaktım! Gittiği yeri de görememiştim çünkü kapı önünde bekleyen koruması beni yeniden o odaya tıkmıştı. Ama kapıyı kırdığımı görünce, ne kadar eski de olsa, bir Hulk gibi hissetmekten alıkoyamamıştım kendimi.

Allah korusun! Biz ona dayanamayız Naz, abartmayalım askim. Biz kötü değiliz, vicdan azabından gebeririz. Onun nefes alması haram gibi bir şey olsa da!

İç sesim haklıydı. Ben Ferhat'la kafa bulurken ortadan kaybolmuştu ama sonra dönmüş gelmişti.

Tacını arıyordum, kaçırılırken düşürmüş olabilirsin diye.

EEHEHEHEHEHEH!

İçimden bir sürü şarkı geçirmiştim. Vakit geçmemişti ama! İki dağ ayısı kapımın önünde nöbet tutuyorlardı bunu biliyordum, neyse ki içeri girmemişlerdi. Onların gözü altında rahatça oturmak bile istemezdim.

Kafamda, yerin altındayız diye olsa gerek; affet bu gece ölmek istedim, pembe bir mezarlık olmak istedimle başlayan şarkılar, günahsız biri olarak, madem dünyaya dargındın Mamudo kurban niye doğdun diye yöresel şarkılara kendini bırakmadan edemiyordu.

Üstelik bunları sesime bakmadan sesli sesli bağıra çağıra söylüyordum. Belki sesim yüzünden beni salıverirler diye bu taktiği de denemeden geçememiştim.

Yazık günah sana!

Uğur'la ne zaman görüşeceğimizi bilmediğimden bir anda değmesin ellerimiz, buluşmasın bu gözlere bağlıyordum. İç sesim, dua duadır gibi geldiğinden beni öyle deme kız diye uyarıyordu.

Depresyondayım, unutuldum, aldatıldımla devam ediyordum. Aldatılmamıştım ama yaklaşık 20 saattir burada olduğumu varsaysak unutulduğum kesindi.

Lan Uğur paran mı yok askim, bari benim mankenlikten kazandığımı verseydin? Ya da artık markaya ortaksam, onu satsaydın ya uff!

Şaka bir yanaydı tabi, nedenin para değil şerefsiz tohumu olduğunu biliyordum ama hücredeymişim gibi geldiğinden beynimden olur olmadık fikirler geçiyordu. Bu haysiyetsiz piç, harbiden şerefsizlerden oluşmuş, dünyaya zarar bir tohumdu ya!

Midem de kıyılıyordu zaten. Açlık neyse de feci de susamıştım. Dilim damağım kurumuş gibi hissediyordum. Odadaki su gözüme çarpsa da yok, riske atamıyordum. Artık bu uçkur düşkünü piçlerden de, inkar edemem iki kat çekiniyordum. Ne belliydi Nuri Alço olmadıkları? Suya ilaç katmadıkları? Hiç!

Harbiden dünyadan bir haber yaşamak bana fenalık bastırmıştı. Bir de şimdi bendeki bu şanssızlıkla deprem falan olursa diye kendi kendime paranoya yapmaya başlamıştım. Beleş mezar! Artık mezar taşı yazıları da havalı gelmiyordu! Hawasız!

Kapalı alan korkum olsa nalları çoktan dikerdim. Öyle leş bir yerdi ki. Bir yerden lağım faresi fırlarsa diye de tetikteydim. Hayır, eskiden hamster beslemek isterdim ama onlar beyaz ve bir nebze sevilebilirdi. Siyah, boklu fareler hiç benlik değildi. Bir de nah kolum kadar olmalılardı. Düşündükçe titriyordum!

Biraz ısınayım diye odada da defalarca turlamıştım. Enerjimi korumak istesem de üşümemek adına bunu yapmak zorunda kalışımla dahasını harcamıştım. Ah ki ne ah!

Bir tur daha volta atmıştım ki kapı açıldı. "Beni bir rahat bırakın be, buradan nereye kaçacağım amına koyim? Yer altı canavarı mıyım ben?" diye öfkeyle bağırdım.

Biraz huzur istiyordum, burnumuz boktan kurtulmayacak gibi hissetmem normal miydi? Ben Allah bilir bundan aşık olmuyordum hiç. Bir aşk istemiştik başımıza gelmeyen kalmamıştı.

Biraz itiş kakış sesi geldi, iki dangoz neyi paylaşamıyorlar diye kafamı çevirdim ama lanlanlan! Gözlerimi kocaman kocaman açtım. O mağara adamları benim katil civcivimi içeri itekleyip, "Uslu durun!" deyip, kapıyı kapadılar. Yüzlerinde bir ararken iki rehin bulmanın mutluluğu vardı.

At'ım buradaydı!

Laaaaaaağğğğğnnnnnnnnnnnnnn Atlasikom!

Herhalde tünelin ucu gözükmüştü? İkimiz de birden buraya tıkılacak değildik.

"Kurtulduk mu? Uğur nerede?" dedim. Koşmuş bir yandan da ona sıkıca sarılmıştım. O da belime sol kolunu doladı. "Henüz değil," dedi. Sesi karamsardı, umut aşılamıyordu. Ama hayır da demediğine göre bir planı vardı. Beni tek başına mı bulmuştu?

Hafifçe geri çekildim. Yüzüne bakmak, Uğur'dan bir kırıntı görmek istedim. Atlas da bir adım geriledi. Yüzü buruşmuştu. "Ne oldu?" dedim hemen.

Gözleriyle, bana sarılmadığı sağ kolunu işaret etti. Kolunun iç kısmı, şarıl şarıl kanıyordu. Ve yerde şimdiden bir birikinti oluşturmuştu. Şokla ona baktım! Bir bu eksikti!

 🖤

Atlas'ın bir planı var mı şans eseri mi düştü acep oraya ne dersiniz?

Ahsen'in ruh hali dıhfjsdf bence kaçırılmanın da böylesi jkdhfsdjk

Gelecek bölüm UĞUR'DAN OLACAK inş jkdshgd bakalım sarıkekim bize neler anlatacak da aydınlanacağız

💘OY VE YORUMLARI UNUTMAYINNNNN💘

Öptümmmmssssss

Continue Reading

You'll Also Like

1M 71.9K 55
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
1.9M 111K 64
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
38K 1.5K 58
Birbirine zıt gibi görünen iki karakterin bir elmanın iki yarısı olmasının hikayesi... Yağmur ve Burak bu iki karakter birbirlerine aşık olabilirler...
857K 28.2K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!