MAFYA BEY -TEXTING +18

By tamamyayazar

3.5M 124K 67.6K

21. yüzyılın en deli dolu çarlarından biri olan, zamanının büyük kısmını sanal ortamda geçiren, gündüzü geces... More

zero
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
forty
forty-one
forty-two
forty-three
forty-four
forty-five
forty-six
forty-seven
forty-eight
forty-nine
fifty
fifty-one
fifty-two
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
seventy
seventy-one
seventy-two
seventy-three
seventy-four
seventy-five
seventy-six
seventy-seven
seventy-eight
seventy-nine
eighty
eighty-one
eighty-two
eighty-three
eighty-four
eighty-five
eighty-six
eighty-seven
eighty-eight
eighty-nine
ninety
ninety-one
ninety-two
ninety-three
ninety-four
ninety-five
ninety-six
ninety-seven
ninety-eight
ninety-nine
one hundred
veda-anket
so special: mafnaz
so special: lodas
so special: aköm

thirty-one

62.2K 1.7K 1.4K
By tamamyayazar

Selamlar olsun ey ahali kjhdfaksd

31. bölüme özel süprizle geldim haydi gazamız mübarek olsunnn jagfhjsgda bilerek ayarlamadım kesinlikle aaa ne münabeset lkfjfkldgh

Bu bölüm hepinize, kuduruklarım benim jhfkjhad çok beklemediniz ama neysee

Fanfinifon gelince yeri anlayacaksınız, cehennemden VIP isteyen okusun, istemeyen yıldızımızı parlatıp ayrılsın

Keyifli Okumalar aşklarım

DKTT-Islansın medyaaaa

 🖤

Çarşamba 22:30

Ahsen Naz: pişşşşttt aslan parçasıııı

Ahsen Naz: sen hayırdır

Ahsen Naz: birbirimizi gördük diye

Ahsen Naz: secret fantezimiz bitti diye

Ahsen Naz: hemen heyecanlanmalar da mı bitti

Ahsen Naz: unuttun mu beniiiii her şeyiniii yoksa heeee

Görüldü. 22:35

Mafya Bey: Böyle bir şey mümkün olabilir mi ya?

Ahsen Naz: bak ya bak ya

Ahsen Naz: dilde bir tatlılık alıp başını gidiyor ama gerçekte

Mafya Bey: Gerçekte dilimin ne kadar tatlı olduğunu sen benden daha iyi bilirsin.

Ahsen Naz: mafya beyciğimmm 🤫

Ahsen Naz: gül gibi uyuyan yılanı neden uyandırıyorsunnn ki

Ahsen Naz: hem madem öyle neden yazmadın gün içinde he

Ahsen Naz: darlamalara başlıyim mi senii

Ahsen Naz: ee be vicdansız be nankör kedi

Ahsen Naz: vurdun kapıyı gittin

Mafya Bey: Kedi sensin.

Ahsen Naz: kolay gelsiiin

Mafya Bey: Ahseeeeeeeen.

Ahsen Naz: tamam sildim say ya offf espri seviyeme katlanamayan bir erkek

Ahsen Naz: allahım dünyayı yok et

Ahsen Naz: çünkü benim max espri seviyesi hep bu düzeyde 💅

Mafya Bey: Kabul.

Mafya Bey: Her şeyinle.

Ahsen Naz: dur vur dedik de hemen öldürme

Ahsen Naz: ee ne yaptın bakalım böğün

Ahsen Naz: benim wpde bir flörtüm kaldı onu ordan çıkartayım demedin mi

Mafya Bey: İşlerim vardı be yavrummmm.

Mafya Bey: Telefonu elime almadım ama

Mafya Bey: Aklımdan çıktığın mı var sanki?

Ahsen Naz: ne yoğunluğu bu

Ahsen Naz: yaza geçerken baharın sezon sonu indirimi mi geldi

Ahsen Naz: iki öldür bir öde mi 👀

Mafya Bey: Evet.

Ahsen Naz: neeeee?

Mafya Bey: desem ne yapabilirsin ki?

Ahsen Naz: yaaaa mazi <31

Mafya Bey: :D

Ahsen Naz: ilk günlerimize mi döndük yoksaaa

Ahsen Naz: başa sarmadık di me

Ahsen Naz: hem ne yapayım hep dediğim gibi

Ahsen Naz: bundan sonrası Allahutealaya emanet

Mafya Bey: Sende ne var ne yok?

Ahsen Naz: ne olsun dünkü smackdowndan sağ çıktıysam daha da sittin sene ölmem ben 👸

Mafya Bey: Ne oldu dün?

Mafya Bey: Gece yazmadın ben de ailenlesin diye bir şey demedim, konuşamadık.

Mafya Bey: Baban ne dedi?

Mafya Bey: Beni söyledin mi?

Ahsen Naz: yaaa of nasıl söyleyeyim seni be minişimmm offf |

Yazıyor...

Ahsen Naz: hyr askim ama inan fırsat olmadı

Ahsen Naz: Aker aslında Boker aslında kardeşim olacak sinsi düşmanım kişisi beni ispiyonlamış

Ahsen Naz: evde fight clubun yeni bir versiyonunu çektik dün gece

Ahsen Naz: izlemek istersen yakında nekfliksşte

Mafya Bey: Gerçekten videonuz yok değil mi?

Ahsen Naz: seni yerler bu zilliler bak

Ahsen Naz: ben yerim yani nokta.

Ahsen Naz: video meselesine gelirsek de

Ahsen Naz: bizde çok video var

Ahsen Naz: aç bak google amcayı kardeş kavgası yaz

Ahsen Naz: en kötüsünün on katı bizde

Ahsen Naz: bizde her şey var

Ahsen Naz: hap var cigara var eks var roj var hepsi var yani

Mafya Bey: Hadi ya?

Mafya Bey: Çocuk gibi hala dövüşüyor musunuz gerçekten?

Ahsen Naz: aaa mafyacım teessüfler ederim sana

Ahsen Naz: kardeş kavgasının yaşı mı olurmuş hiçç

Ahsen Naz: yedisinde neysek yetmişimizde de ben döverim o lavuğu o şrfsizi

Mafya Bey: Ama canını acıtırsa ya?

Mafya Bey: Cidden canını acıttı mı?

Ahsen Naz: ayyy 🥺evet 🥺mafyam 🥺 acıttı 🥺 tabii 🥺 çooook 🥺hem 🥺de

Ahsen Naz: saçlarımdan tutup beni yerlerde sürükledi

Ahsen Naz: canım acısa bile vazgeçmedi

Ahsen Naz: koparttı hep narin tellerimi

Ahsen Naz: döv onu döv döv

Ahsen Naz: nooolur sen onu dövsen olur mu askimmm

Ahsen Naz: olur di me

Ahsen Naz: hem indirimden ben de yararlanmak istiyorum

Mafya Bey: Sana bedava.

Mafya Bey: Yaparız.

Ahsen Naz: oh arabada beş evde on beş hoşuma da giderse sendenim yağniii hee

Mafya Bey: He :D

Ahsen Naz: yerrrriiiiiiimmmmmmmm seni

Mafya Bey: Onu hallederiz de şimdi ne yapıyorsun peki?

Mafya Bey: Seni bir görseydim.

Mafya Bey: Bakiyim saçlarına.

Ahsen Naz: saçlarıma m gerçekten

Ahsen Naz: ama olmaz bakamazsınnn

Ahsen Naz: kendime bakım maskeleri falan yaptım şimdi korkunçluyum

Ahsen Naz: duşa giricektim sen hemen cevap vermesen

Ahsen Naz: misler gibi olucaktımm

Mafya Bey: Sen zaten mis gibisin.

Mafya Bey: Boynundaki kokuyu unutamıyorum.

Ahsen Naz: ayyyyhhhhhh

Mafya Bey: Kimin için misler gibi olacaksın bakayım?

Ahsen Naz: senin için yar senin için

Ahsen Naz: ölürüm yoluna mafyam be

Ahsen Naz: kardeşimi döveceksin ya orda bir yakınlaştık seninle

Mafya Bey: Yakın değildik yani?

Ahsen Naz: kandırdımmm

Mafya Bey: Ben sana ölürüm de bu arada.

Ahsen Naz: ayhhhhhhh

Mafya Bey: Sonra ne yapacaksın?

Ahsen Naz: ne yapayım senin uykun yoksa seninle konuşuruz olur muuuu

Ahsen Naz: gün içinde yorulmadıysan meşgulmüşsün yaa

Ahsen Naz: off koca bir günü hiç ettik ya

Ahsen Naz: bir daha ne zaman buluşcaz bizzz

Ahsen Naz: ben hiç ayrılmıcaz sanıyordum

Ahsen Naz: alıştırdın mı beni kendine ne yaptın sen ya

Mafya Bey: Ya sen!

Mafya Bey: Bana büyü yapmış olabilir misin sadece soruyorum.

Ahsen Naz: GFJAKSSLKÇJPSKDOGIJSDKPVGŞLKJDF

Ahsen Naz: tüh yakalandık chat

Ahsen Naz: büyüyü yapacaktım da fırsatımız olmadı

Ahsen Naz: dün akşam ikimiz de babalara gelmeseydik dünyamız 😍 🥰 😘 😝 👄 👅 👩‍❤️‍💋‍👨 ❤ 🧡 💛 💚 💙 💜 🤎 🖤 🤍 💖💋

Mafya Bey: Olsun güzelimmmmmmm kalan günler bizim nasılsa niye bunu takıyorsun boşuna ben anlamadım.

Ahsen Naz: ya ne zaman o günleri göreceğiz güneşli günler yakın mı usta

Mafya Bey: Usta da demezsin bana Ahsen ya.

Ahsen Naz: tamam Polat'ımm

Mafya Bey: Naz!

Ahsen Naz: Uğur'ummmmmmm

Ahsen Naz: tamam askim napim ya

Ahsen Naz: benim dilin kemiği yok yokkk

Ahsen Naz: kendisi tam bir oynak dansöz jmegdfhjs

Ahsen Naz: o yüzden durduramıyorum onuuu

Mafya Bey: Ne kadar oynak olduğunu fark ettim ben sen merak etme.

Ahsen Naz: hhhiiiiiii çko ayb

Mafya Bey: Göreceğiz bakalım ayıp mı değil mi?

Mafya Bey: Sen şimdi git gir duşuna yavrummm.

Mafya Bey: Şu hastalığından da kurtulacaksın değil mi?

Ahsen Naz: ayy evet en çok sevindiğim o

Mafya Bey: Oh iyi iyi.

Mafya Bey: Sonra çıkınca konuşuruz tamam mı?

Ahsen Naz: tamam mafyatik beyyy

Ahsen Naz: konuşuruz

Ahsen Naz: öpüyorummmm

Ahsen Naz: duştan bir foto gelmesin mi

Mafya Bey: Bugün gelmesin güzelim.

Ahsen Naz: sen kaybedersinnn byeee

Görüldü. 23:22

 🖤

Perşembe 00:00

Cilt bakımı yapmak, kendime verdiğim değeri görünür kılan en güzel hediyelerden biriydi. Mafya Beyciğimle gün içinde yazışamamış olmamı bile, kendime bakarken geçirdiğim saatler sayesinde kolay atlatmıştım.

Onunla olan mesajlaşmamızdan sonra ise üzerimdeki maske ve jel kırıntılarından arınmak için duşa girmiş, abarttığım kadar olmasa da gece Aker'le olan kavgamızdan sonra kaybettiğim saç tellerim için doğal ve çok güzel kokan şampuanımdan kullanmış, ekstra bir bebeksi yumuşaklık içinde dalinle saçlarımı cilalamıştım. Tam bir civcivdim ve aşırı güzel kokuyordum.

Mafya Bey'in boynumdaki kokuyu unutmamasına şaşırmamam lazımdı haliyle, her zaman temiz ve özenli olmayı severdim. Bu benim bir parçamdı.

Banyoda bornozumu giyerken, geceye kalan duşumu bir başka nedenden dolayı almayı dileyerek yine hormonlarıma dur diyemiyordum ama nasip olmamıştı be! Buğulanan aynayı silip, pürüzsüz yüzüme baktım. Artan hormonlarımla çenemde ve alnımda sivilce çıkmaması için yaptığım maskeler de işe yaramıştı.

Gün içinde hem reglimin bitişinden tamamen emin olmuştum hem de anne ve babama bana neden inanmadınız tribi atarken, odamdan mutfağa mekik dokuyup kendimi atıştırmalıklara boğmuştum. Yine de cildim sağlıklı duruyordu. Devranı ben ve cildim döndürecektik, vaziyet alınsın! Emret komutanım!

Aker'le gün içi küslüklerimizden birini daha yaşamıştık. Bu bizim rutinimizdi zaten şaşıran yoktu. Barıştırmaya çalışan yoktu, baş belam da yoktu ve dünya böyle gözüme daha bir güzel gözüküyordu. Mümkünse beni şıplamayı bırakana kadar da ortalıktan yok olmalıydı! Adi! Oysa ben aramızdaki yaş farkının azlığına rağmen kaç kereler onun götünü toplamıştım. Abla yüreğim dayanmıyordu. Ağzıma sıçıyordu ama üzülen ben oluyordum. O devirleri geride bırakacaktım.

Saçlarımın suyunu son kez sıkıp, sadrazam kafası gibi havlumu doladım başıma. Yanaklarıma yürüyen kanla pembeleşen tenim acaba bir fotoğraf çekinip Uğur'a atsa mıydım diye istekli olmamı sağlıyordu ama ortamı mı müsait değildi neydi istememişti. Küçük Uğur'u zor durumda bırakma zilli!

Odamdaki banyodan çıkıp, gece olduğu için sadece kırmızı loş ışıkların yandığı odama yürüdüm. Akşamları lambalar açıkken asla rahat edemiyordum, baş ağrısı yapıp gözlerime vuruyordu. Ya tamamen karanlık odada ben sosyal medyada sörf yaparken telefonumun ışığı açık olacaktı, en iyi ihtimalle de bu loş ışıklar. Ev serin değildi ama banyodan çıkınca bir anda ürpermiştim. Kısa bornozumun iplerini sıkılaştırıp, daha da sarındım ıslaklığımı alması için. Islak mısın?! Uğur koş yetiş adam öldürmeyi bırak çabuk!!!

Makyaj masamın önüne yürüyüp, yerdeki küçük pufa oturdum. Aynanın kenarlarına yapıştırdığım led ışıklarımın düğmesine basmıştım ki, aynadan göz göze geldiğim simayla çığlık atmak yerine, elimi nasıl bir güçle yaptıysam ağzıma kapadım. Aklım çıkmıştı! Hemen arkamı döndüm. Bir yandan da kısa bornozumu, ne alakaysa aşağı çekiştiriyordum.

Uğur buradaydı.

Benim odamda. Kahretsin karun kadar zengin olmayı dilemeliydim!

Arkamı dönüp ona direkt baktım. Yatağıma boylu boyunca uzanmış, kollarının arasına aldığı her gün kullandığım yastığıma yüzünün yarısını gömmüş bir biçimde yatağımda yüz üstü uzanıyordu. Kokluyor muymuş lan?

Ben ona şokla bakarken o gayet dünya yansa umrunda değilmiş gibi bana göz kırptı. "N'aber güzelimmmmm?" Uzattığı kelimeye yaptığı baskı içimi titretti.

"İyi," dedim otomatiğe bağlamış gibi ama konu bu muydu amk!

Ayağa kalktım, o istifini bozmadan yatağıma biraz daha yayıldı. Bir de ayakkabılarla yatmış ya pis ya! Zenginler alışkınsa demek!

"Senin ne işin var burada?" derken, ağzımı hâlâ düzgünce kapatamamıştım.

"Bugün görüşemedik diye yakınmıyor muydun?" Kafasını eğip, yastığının altında kalan dün de fark etsem de söylemediğim, kolundaki binlerce dolarlık saatine dikti gözlerini. "Gerçi yarın olmuş bak görüyor musun, bir gün daha kaybetmeyelim diye geldim ben de."

Yatağa doğru bir adım daha attım. Benimle eğleniyor muydu? Ben banyoda düşüp, kafamı vurup, kanımı pekmez gibi akıtırken halüsinasyonlar görmeye başlamamıştım değil mi? Uyan geldik! "Uğur," diye tepesine eğilirken, tenini hissedip kontrol etmek ister gibi yanağına dokundum. Elimi yakaladı geri çekemeden. Avcumun içine, tenimi koklayarak bir öpücük bıraktı. Gerçekti. Sonra beni bir anda üstüne çekti. Yatağa oturdum ama bu ayarsız gücüne karşı, bir kontrol mekanizması geliştirmiş gibi bu sefer tepesine düşmemiştim.

Kafasını yastığıma biraz daha bastırdı. Dağılan sarı tutamları, renkli çarşaflarımın arasında bile parıldıyordu bu cılız ışığa rağmen. Altın gibi çocuktu harbi!

"Odan güzelmiş." Beni tepemden tırnağıma kadar süzdü. Gözleri bornozumun kuşağında ve çıplak bacaklarımda biraz daha fazla kalmıştı. "Sen daha güzelsin ama."

Parmaklarının tersini diz kapağımın belirgin kemiğinden, uyluklarımın içine doğru kaydırdı. Huylandım ve geri çekilmeye çalıştım ama izin vermedi. "Bir hoş geldin evime öpücüğü yok mu? Almaz mıyız bir dal?"

Kıro konuşmaları nerede öğrendi bilmesem de ağzına her şey gibi bu da yakışmıştı. Senden? Güldüm. Üzerine yeniden eğildim.

Dudaklarımız bunu yüzyıllardır yapıyormuşuz gibi doğal bir alışkanlıkla birbirini buldu. Sanki her gün birbirimizi öpmüştük bunca zaman. Her gün bu konuşmaları yapıyorduk. Her gün dudaklarımız birbirini özlüyordu.

"Hoş geldin," Geri çekilip, çenesini öptüm minicik. "Ama nasıl girdin içeri?"

Sağ kaşıyla, ardında kalan balkonumu işaret etti. Kapısı hafif aralık duruyordu. Geceleri yatmadan kapar ve ne olur ne olmaz genelde kilitlerdim ama kilitlemediğim bir zamanı iyi bulmuş, tutturmuştu. Düşünsene kapıda kaldığını? Rezillik! Tüm emekleri boşa giderdi.

Balkonum bahçemizin arkasına bakıyordu. Kısa sürede evin planını bilir gibi nasıl başarmıştı bunu bilmesem de memnundum. Şok olmuştum ya da daha uygunsuz bir vaziyette olabilirdim ama o Uğur'du işte. Daha ne olsun istiyorsun bornozlasın la!

Dirseğinden biraz destek alarak yatağımda yükseldi. Sonra çekinmeksizin biraz daha bana doğru yaklaşıp, diz kapağıma sıcak bir öpücük kondurmuştu. Gıdıklandım. Düzelteyim, uyarıldın! Anında saçlarının arasına kayan elimle, devam etse onu engelleyecektim ki geri çekildi. Bu sefer kafasını kaldırırken kaşları çatıktı. "Beni ortak havuza gidiyorum diye kandırmanın cezasını da ödeyeceksin bu arada."

Kaşlarımı öyle mi der gibi havalandırdım. Geldiği yoldan havuzu görmemesi imkansızdı zaten. Kaçırmamıştı da iğneleme fırsatını. "Ne zaman?"

"Giyin!" dedi. Sesine emreden bir ton ilk kez bu kadar hakimdi. "Giyin ve saçlarını kurula, zamanın erken gelmesi senin elinde."

Yataktan elime ateş değmiş gibi fırladım. Hiçbir fırsatı da kaçırma! Fırsat insanın ayağına bir kez gelirdi bu hayatta, benimkini ise elimden alıp duruyorlardı tabi kaçırmayacaktım.

Dolabımın yanına ne ara ulaştım, elime ne ara kolay giyip çıkarabileceğim rahat ve kısa bir elbise aldım bilmiyordum. İç çamaşırlarımdan da kırmızı olanlara uzandım. Madem dün görememişti, bugün gösterirdik kendimizi hem de rahatlıkla. O beni doyumsuz ve aç gözlerle izlerken, pıtı pıtı adımlarla banyoma yeniden koşturdum.

Gecenin köründe ne banyosu diye sormayan ebeveynlerimi geç artık gecenin köründe, evin içinde ne koşusu bu diye de sormamalarını diliyordum. Umarım Mafya Bey gelirken çok ses çıkartmamıştı. Kapılar kapalı olsa ve zorlasaydı, devreye girecek alarm sisteminin doğuracağı sonuçları düşünmek bile istemiyordum.

Çoktan kuruyan bedenime, kırmızı dantelli iç çamaşırlarımı geçirdim. Üzerime de siyah, kısa kollu ve yakalı, spor bir markanın elbisesini üzerime geçirdim. Tenise mi gidiyordum belli değildi. Bir maça çıkacağın kesin de...

Tenimi hemen banyodaki nemlendiricilerimle ve güzel kokulu losyonlarımla canlandırdım. Sonrasında saçlarımı da dalin spreyimden sıkıp, tarayarak güzelce kurutmuştum. Gazamız mübarek olsun bebiş!

Odaya yeniden döndüğümde Uğur hâlâ yataktaydı. Bu iyiydi, odama girdiği yetmezmiş gibi daha benim ona söylemediğim hiçbir şeyi dan diye öğrenmesini istemezdim. Mahremiyet denen bir şey vardı ya! Tab2. Bunu gel de bir mafyaya anlat.

Anlatmama gerek yoktu çünkü benim mafyam saygılı bir kekti.

Ben içeri girince ayaklandı. Heh sabırsız adam şimdi geldi. Yatağın kenarında hızlıca dikilirken, hareketlerine tezat bir biçimde yatağımdan kopmak çok zormuş gibi memnuniyetsiz bir surat ifadesine bürünmüştü. Ben de benim yatağımın ıslanmasını-pardon yani benim yatağımda sarılıp yatarak, odamı süslemeyi isterdim ama sonra baskına uğramamız kaçınılmaz olurdu.

Yanıma yaklaşıp, saçlarımı kokladı. Mis be mis!

Kafamı biraz geriye atıp, alttan alta ona baktım. Bayılıyordu bana he. Harbi kokumla sarhoş olmuştu. Tadından da meyhoş olacak gör bak yazıyorum buraya! Bakışmamızı kısa kesti. Aklına bir şey gelmiş gibi yüz ifadesini bir farkındalık kaplamıştı. "Ne yapacağız şimdi?" Meraklanıyordum, odamdaydı, yine de kayıt başlamamış gibiydi hâlâ ama daha fazla konuşmama izin vermeden işaret parmağını dudaklarımın üzerine getirdi. Bir öpücük kondurdum parmağına. O bana dokununca ya da ben ona, birbirimizi öpmeden bırakmama hastalığına yakalanmıştık. Ben de hastayım mafyayı öpebilir miyim?

Elini kaldır, avcuna bak ve yala, hadi naş!

Uğur gülümsedi. Sonra hafifçe boğazını temizledi.

"Belki senin isteğin gibi helikopterli bir aksiyona girmedim ama," Siyah tişörtünün ve uzun bacaklarını saran siyah kot pantolonun üzerine giydiği, ince spor ceketinin iç cebine uzanıp, bir kutu çıkardı. Uzun boyuyla odamı kaplamış gibiydi, nefesim kesikleşmişti bir anda dar alanlara gizlenmişim gibi.

"Sana bunu getirdim." Gösterdiği şey kırmızı kadife bir kutuydu. Evet de! İç sesime göz devirmemek için kendimi zor tuttum. Bu anın o an olmadığını bilmekle beraber ilk hediyemi, hayır ikinci ve hatta üçüncü hediyemi alıyordum ondan. Çiçek ve çikolata kutumu yabana atamazdım. Hele o notu, bak yine düştüm. Kalktın mı hiç amk? Yerden yürüyorsun artık!

"Bu?" dedim sorar gibi.

"Senin için." diyerek cevapladı hemen.

Kutuyu ellerime aldım, kalitesi kutunun kadife dokusundaki malzemeden bile belliydi. Yutkundum sertçe. Kapağı yavaşça kaldırdım ve gördüğüm şey, kalp atışlarımı birkaç saniyeliğine durdurmuştu sanki. Nefesimi tuttum. Bu an, tüm hayallerimden bile güzeldi. "Sen," dedim bunu yaptın mı der gibi. Kafasını onaylar anlamda salladı. Gözlerimin aniden bastıran bir duyguyla, mutluluk yaşlarıyla dolmasına engel olamadım. Bir balık burcu kadınını hediyelere boğarken bile ağlatacağını atlamış olmalıydı.

"Kar maskem yok ama bana özel bir işareti yanımda getirmemi söylemiştin, beni böyle tanıyacaktın değil mi?" diye evinde yaptığımız benim için saçma onun için daha saçma dediğim konuşmamıza dem vurdu.

Kutunun içinden çıkan ne miydi?

Ana malzemesi kırmızı bir yakut olan ve üzerinde siyah incilerin noktalar çeklinde bulunduğu, kafa kısmındaki siyahlığın da yine parlak ve siyah bir taştan yapıldığı belli küçük bir uğur böceği modelinin işlendiği, değeri paha biçilemeyecek bir tokaydı.

Bir insanın parmak uçları mutluluktan titrer miydi? Benimkiler titriyordu. Uğur bu halimi fark etmiş gibi yüzünde bozmadığı tebessümle elimdeki kutuya uzandı. Kutuyu alıp, içinden tokayı çıkartarak boş kutuyu komodinin üzerine koydu. Az evvel kuruttuğum salınık saçlarıma uzandı. "Ben de sana kendimi getirdim," dedi. Ölem ben, ölem ben! Kurban olam bu adama ben!

Ben galiba ölmüştüm. Bu yaşadıklarım cennetin bir fragmanı değilse de bir şey bilmiyordum. Günahkardım ama galiba affedilen bir kul olmuştum.

Bana, ona hep dediğim gibi uğur böceği getirmişti. Dediklerimi unutmamış aksine bunun için bir günde olabilecek en özel motifle bir hazırlık yapmıştı. Yaptırmıştı. Ona karşı şükranımı nasıl sunabilirdim? Ben bir adamla tanışma şansımı en güzel onda kullanmıştım, bana verilen bir lütuf olmalıydı, hangi sevabımın karşılığıydı bilmiyordum ama. Bilsem ondan hep yapardım.

Kuruduktan sonra hafifçe dalgalanan ve kabaran salık bıraktığım saçlarımın üzerinde uzun, kemikli parmaklarını ağırca dolaştırdı. "Takayım mı?"

"Lütfen," dedim ne diyeceğimi bilemiyordum. Hayatımda bulduğum en güzel şans ve uğurdu o ama benim tüm kelimelerim boğazımda dizilmişti. Benim dalga geçip, yalan atarken susmayan çenem onun karşısında hep lâl olup kalıyordu. O ise asla beklemediğim romantik yönünü bana karşı kullanmaktan hiç çekinmiyordu.

Bir yumru oturmuştu boğazıma ve yutkunamıyordum. Bunu düşünmesi bile onu tüm alemin en kral mafyası yapardı benim gözümde. Hiçbir kötülüğünü görmememe rağmen görsem inanmazdım artık. Benim için ötesi berisi yoktu.

Ben galiba an itibariyle, daha fazla beklememe gerek kalmadan bu adama âşık olmuştum. Love yani aşk başladı, uğurlar olsun queen.

Âşık oluyordum ona, rüzgarına, çekimine kapılıp gidiyordum ve bundan asla gocunmuyordum. Gocunmazdım. Salak değildim, aptal değildim, hiçbir şey görmüş geçirmemiş de değildim, duygularından kaçan biri hiç değildim. Bunu neden inkar etseydim ki? Elime ne geçecekti? İlk ben âşık oldum diye benden ne eksilecekti? Koca bir hiç! Aksine duygularım gün geçtikçe çağlayıp, coşacak, eksilmeden artacaktı.

Bana bu kadar değerli ve özel hissettiren tek bir insan tanesi olmuş muydu hayatımda? Ailemi saf dışı tuttuğumda... Hayır! Herkes güzelliğime kafayı takmıştı. Herkes bedenimle ilgileniyordu. Beni tanıyanlar da beni komik buluyordu ama ben sadece şakalarımdan ya da absürt tavırlarımdan ibaret değildim. Bende görmedikleri kayda değer ne duygu varsa Mafya Bey bunların hepsini görmüş, tanımış, en azından tanımak için bir adım atmıştı. O komik yanımı bastıran, sevgiye herkes gibi ihtiyacı olan bu küçük kızı da istiyordu. İstediğini alacaktı. Tüm benliğimle. Onu dün bir bugün iki tanısam bile.

Arkamı döndüm ona, saçlarımı iki yandan usulca bir tutamı alarak ortada birleştirdi ve tokayı ona göre rastgele ama bana göre en güzel saç modellerine bin basacak şekilde saçıma taktı. Zaten bir erkeğin, bir kadının saçıyla ilgili bildiği en fazla bilgi bu olmalıydı. Daha fazla bilse işkillenir kızardım. Benim ilkim o olacaktı onun da bazı ilkleri ben olmalıydım. Şart değildi tabi, geçmiş onu ilgilendirmediği gibi beni de ilgilendirmezdi ama çok hoş olmaz mıydı?

Hem ben ona her şeyi öğretmek için vardım, saçlarım onun elinde heba olabilirdi, dilediği ne model varsa üzerinde denese tamam derdim şu an. Saçımı kırmızıya boyamak istese, kuaför açtırırdım gecenin bu saatinde. Bu da benim ona jestim olurdu.

Yeniden yüzümü ona döndüm. Kollarımı iki yana açıp, geniş gövdesine sıkıca sardım. Ona sarılmayı çok seviyordum. Kocaman bedeninde, kollarının arasında uzun boyuma rağmen küçücük kalıyordum ve bu beni özel hissettiriyordu. "Teşekkür ederim Mafya Bey."

Kafasını iki yana salladı, beğenmemiş gibi bir yüz ifadesi yapmıştı. Kıkırdadım. "Teşekkür ederim uğur böceğim." Gülümsedi, uzanıp dudaklarına bir öpücük bıraktım. İkimiz de öpücüğü derinleştirmek isteyen yanımızı bastırdık.

"Yanına birkaç eşya al, seni kaçırıyorum," dedi bu gece beni şaşırtmalara doyamıyordu. Ben eve girdi artık kaçırmaz belki sanmıştım ama onu da yapacaktı.

"Annemler?" dedim, fısıltıyla. Bugün şükür ki ses tonumu kontrol edebiliyordum. Ani çığlıklarımla ortama tüy dikmemiştim. Belki de ağlamamak için kendimi kastığımdan sesim kısık çıkmıştı. Yanağıma eğilip, küçük bir öpücük bıraktı. "Sabah erkenden bir mesaj atarsın dışarı çıkıyorum diye, umalım ki gece odana gelmesinler."

Umdum ve dediğini yaptım. Önce odamın kapısını kilitledim. Ne olur ne olmaz. Bazen gece üzerimizi örtmek için babam gelirdi ama bu gece gelmemesini diledim. Sözde sabah boyu ona tripliydim, inşallah tribim yeniden gönlümü alması için ters tepmezdi.

Dolabımın önüne koşturup, spor bir kol çantama hemen bir takım iç çamaşırı, kısa kollu beyaz bir crop ve kot bir şort sıkıştırdım. Telefonumu, bir iki makyaj malzememi ve parfümümü de unutmadım. Başka bir şeye ihtiyacım olacağını sanmıyordum, gecenin seyri bence belliydi, eksiğim olsa da mafyacığım bir dediğimi iki etmezdi. Ben demeden beni düşünen bir adam, istesem beni kırar mıydı hiç? Kafasını kırar seni kırmaz Naz, anladık. Beyaz spor ayakkabılarımı giydim.

Gece yarısını geçen saatle, duş da aldığım için hasta olmamak adına üzerime bir kapüşon geçirdim. Fermuarımı çabucak çekip, çantamım ağzını kapatarak koluma taktım. "Nereden çıkacağız?"

"Geldiğim yerden." Uğur'un bana dönüp göz kırpmasıyla heyecanım beşe katlandı. Ben evden kaçıyordum. Pardon yine kaçırılıyordum. Heyecanla kesilen nefeslerimi kontrol altına almam için Uğur dönüp bana baktı ama durulmak yerine daha sık solumaya başlamıştım. Halimle eğlenerek dudaklarıma sıkı bir öpücük bıraktı. Sonra balkondan kenara, biraz önce çıktığı düz demir borulara adımını attı.

Panikle konuştum. "Uğur ben oradan inemem," dedim ama beni dinlemedi. Demirin çıkıntısına attı bir ayağını. Nefesimi tuttum. Bir sakatlık çıkarsa mahvolurduk. Bir eli hâlâ balkondan destek alıyordu. Biraz daha aşağıya kaydı. Balkonun betonunda bir yeri avcuyla sıkıca kavrayıp, diğer ayağını da borunun bir alttaki çıkıntısına indirdi. Gece gece başımıza aksiyon çıkarmıştık. Hep istediğin bu değil miydi? Ben yere düşmeyecek, yerden yükselecektim!

Kendi derdime düşmüşken, Uğur'un aşağıya çoktan indiğini ve bana bakarken sırıttığını fark ettim. Ne ara? Ellerini havaya kaldırıp, bana gel işareti yaptı. Kafamı iki yana salladım. Ben ön kapıdan çıksam da buluşurduk bence. Ekşın yapıyorsunuz bozma amk!

"Önce çantanı at" dedi. Çantam kolay işti. Gelişine savurdum yere ama refleksleri kuvvetliydi ki biraz geriye doğru uçan çantamı bile bir adım gerileyip, yere düşmeden tutmuştu. "Hadi Naz, ben seni tutacağım. Daha fazla zaman kaybetmek istemezsin değil mi?" Beni neremden vuracağını iyi biliyordu. Derin bir nefes aldım. Balkonun öteki tarafına ayağımı attım. Sonra sıkı sıkıya borulardan tutunurken, çıkıntıya da sol bacağımı attım. Artık nefes bile almıyordum çünkü bu hengameye her an biri uyanacak korkusu götümde üç buçuk atıyordu.

Balkon demirini nasıl bir sıkıyorsam elim bembeyaz kesilmişti. "Bir adım daha," dedi, altımdan Uğur. Lan gene götünü dikizliyorsa bu? Amk elbise giydin ya şansa bak! Şu an yara almadan kurtulmaya odaklıydım. Neremi dikizliyorsa dikizlesin hiç umrumda değildi.

Bir adım daha atmak için çabaladım ama ayağım aşağıdaki demire yetişmemiş gibi havada yalpalamıştım. "Bırak kendini." Sesini duyar duymaz gözlerimi kapadım. Elimden başka bir şey gelmiyordu. Akışına bıraktım. Çıkıntıya basan ayağımı kaldırıp, elimi de serbest bıraktım. Düşüşüm çabuk, hızlı ve acısızdı. Kollarımı ve bacaklarımı akıllılık edip deli gibi çırpmadığım için hedeften sapmamış, tam olarak Uğur'un kollarına bir paket gibi teslim edilmiştim.

Gözlerimi açtım. Beni belimden ve sırtımdan sıkıca yakalamıştı ama yaşadığım korku ömrümden beş saati yemiş gibiyi bana yeterdi. Beş yıl olmasın la?

Ömrümü mü kısaltayım boşuna tirrek?

Titreyen kol ve bacaklarımı hissetmiş gibiydi. Tıkanan ciğerlerime derin bir nefes çektim. Beni yere inmem için zorlamadı. Sadece daha rahat bir biçimde tutmak için bir kolunu dizlerimin altından geçirip, diğeriyle de sırtımı sarmaya devam etti. Yere eğildi, benim ağırlığım yokmuş gibi. Halbuki o kadar da hafif olduğumu sanmıyordum bir kere boyum vardı ama umrunda değilken, çantamı yerden aldı. Onun elinden alıp, sıkıca tuttum kulpundan. Beni taşısın o bana yeterdi.

"Kucağımdasın."

Kafamı evet der gibi salladım. Eğilip, dudaklarıma yumuşak bir öpücük kondurdu. "Ve ben seni ikinci kez kaçırıyorum." Bizdeki hız da hızdı yani. Mezarda bile yok! İki güne iki kucaklanma yaşıyordum. Bundan sonraki her günüm böyle gitse de razıydım. Boynuna kollarımı sıkıca dolarken, derin bir nefes aldım ve bir anda gülmeye başlamıştım. Romantik Mafya Bey, gerçekten de verdiği sözleri tutan biriydi, kaldı ki söz vermese bile hayalimi gerçekleştirmişti.

Bilincim yerindeydi, kendimdeydim, onun kollarında ve onu tanıyordum. Silahlı bir baskın yoktu ama kokusu ve yakından daha bir mavi gözüken gözleri yeterdi vurulmama. Hayattan daha ne isterdim ki?

🔥

Uğur evinin kapısını açtı. Bu eve ikinci gelişimin bu kadar erken olacağını beklemiyordum. İçeri bir adım attım, büyük kapı ardımdan evi yıkacak kadar sert kapandı. Buraya bu sefer korumaların arabası yokken daha rahat ve özgür biçimde gelmiştik. Adamın aklını aldıysan güvenlik düşünmemiştir.

Girişte de sadece bahçenin belli konumlarında duran birkaç adamı görmüştüm. Bu sefer bir sohbetimiz olmamıştı çünkü arabada dakikaları saydığımızdan beri yanıyorduk.

Birbirimize kavuşmak için deliren tenlerimiz yüzünden, ellerimizi kendimize saklayamıyorduk. Ya ben onun elini tutmuştum ya da o benim çıplak bacağımı avcuyla kavrayıp, işgal altına almıştı gelene kadar. Kapüşonumu sıyırırcasına üzerimden çıkartıp attım. O da ceketini çıkardı. Ayakkabılarımızın tekleri sağa ve sola savruldu. Kafamı kaldırdım. O eğdi ve dudaklarımız ortada buluştu. Kollarımı sıkıca boynuna sarıp, yükseldim. Beni karşılayıp, hemen kucakladı. Bacaklarımı sıkıca beline doladım. Sırtım kenardaki duvardan aynaya sertçe çarptı. Kürek kemiklerimdeki çıkıntının verdiği acı zevkimi katlamış gibi daha başlar başlamaz inledim. Uğur hafif geri çekildi. Merdivenlere yöneldi. Kısıkça açılmış gözlerimin arasından dünkü salonun bu sefer bir sürü koltukla dolduğunu seçebilmiştim. Gerçekten benimle oynamak adına yapmıştı bunu. Kafası farklı çalışıyordu.

Kucağından hiç inmesem olurmuş diye düşünürken, onun hızlı adımlarıyla merdivenlerden çıkmaya başladık. Dudaklarımı yanağına, oradan çenesine ve en son boynuna kaydırdım. Dilimle yaladığım tenini öpmeden bırakmıyor, bu an geldi diye sevincimden çığlıklarla kahkaha atmak istiyordum.

Ayağı birkaç merdiven basamağına takıldı. Gözlerinin önünde yükselen bedenim görüş alanını kapamışken, tariften çıkıyordu odasına. Dönemeçli merdivenlerin bitmeyen basamaklarında bir yerde durdu. Derin bir nefes alıp, "Ahsen," dedi beni uyarır gibi. Ona aldırmadım. Boynundaki ince deriyi, bu geceyi hak eden duygumla aşk izlerimle süslemeye başladım. İnleyip, kafasını geriye attı. Ne tarafa döndük artık hesaplayamazken de nihayet odasına girmiştik. Duvardaki anahtara sertçe dokundu. Tavandaki birkaç led odayı yeteri kadar aydınlattı. Beni görmek istediğini tahmin ediyor, onu her detayıyla görmek istiyordum. Sorun etmedim, çekinecek değildim.

Dudaklarımız yeniden buluştu. Alt dudağımı dişleri arasında çekiştirirken aynısını üst dudağına yaptım. Onda oluşturduğum küçük çiziğin olduğu yeri dilimle yoklayıp bulurken, yeniden dişlemiş, tekrardan ince bir kanın dillerimiz arasında gezinmesine sebep olmuştum. Beni yere indirdi. Üzerime doğru o bir adım atarken ben geriye adımlıyordum. Şimdiden nefes nefese kalmıştım. Aklımın kalan kırıntısını kullandım.

"Uğur."

Dudaklarıma yeniden yapışacaktı ama avuçlarımla yanaklarını tutup engel oldum. Belime sıkıca baskı yapan avuçlarını kıpırdattı. Benden çok uzaklaşmadı. Burunlarımızın ucu birbirine sürtünürken sert bir soluk bıraktı. Gözleri kapalıydı. "Hımm?"

"Ben bir şey söylemek istiyorum."

"Ne?" Sesi sabırsızdı.

"Bu benim gerçekten de ilkim. Sana söylüyordum ya hep. Bunu bil ve biraz dikkat et olur mu?" Birazcık geri çekildi. Kapalı tuttuğu mavi gözlerini açmıştı. İçlerinden geçen gölgeyi görür gibi oldum. Yutkundum. Kafamı iki yana salladım ama o asla öyle biri değildi ve bunu tartışma konusu haline getireceğini sanmıyordum. "Ben?" Konuşmayı unutmuş gibi duraksadı. "İlkin mi olacağım." Kafamı aşağı yukarı salladım.

"İstiyor musun?"

"Çok," dedim. Bu benim hür kararımdı. "Teşekkür ederim," deyip, beni yeniden şaşırttı. Kalbi çok güzeldi. Sonra söz verir gibi ekledi.

"Beni unutamayacaksın güzelim. Seninle ben de ilkimi yaşayacağım say, böyle düşün olur mu?"

Boynuma eğilip, sıcak bir öpücük kondurdu. "Senin için en iyisi olacağım." Onu unutmayı zaten istemiyordum. Benim için daha iyisi yoktu.

Geri bir adım daha attım. Dizlerimin arkası yatağına çarptı. Sertçe oturdum. Avuç içlerim, çarşafların saten dokusuna baskı yaptı. Belki de bu çarşafla geceye özel seçilmişti. Odada onun olduğu her yerde bağımlılık yapacak bir koku bulunduğunu kanıtlarcasına taze bir koku duyuyordum. Benimle aynı seviyeye gelmek için yatağa çıkmadı. Bunun yerine aklında her ne varsa gerçekleştirmek ister gibi, dizlerinin üzerine çöktü.

Bu haliyle bile ayakta bana bakarken olduğundan daha hükmedici gözükmesi, anın getirisi olmalıydı. Ya da konumu fark etmeksizin onun havasındandı. Elleri iki yanından elbisemin ucunu kavradı. Fazla sabrı yokmuş gibi telaşlı hareketlerle elbisemi, tenimden yukarı kaldırdı. Elektriklenen saçlarımdan kayarak geçen elbise saniyeler içinde yerdeydi. Ona ayak uydurup, bedenimi yatakta havalandırırken, biraz daha geriye kaymıştım.

Avcunu sol uyluğuma bastırdı. Elleri sıcaktı ama tenime her dokunuşunda bir ürpertiyi ağırlıyordum.

Artık karşısında sadece iç çamaşırlarımlaydım. Kırmızı iç çamaşırlarıma ve bedenimin her zerresine bakarken, gözleri karşısında dünyanın en güzel şeyi varmış gibi parlamıştı. Bacaklarımı beklemediğim bir anda sertçe iki yana açıp, beni saten çarşafların üzerinden biraz daha yatağın ucuna çekti. Gücüne direnemediğimden başım geriye düşmüştü. Ayaklarım yere sarkarken, yatakta uzanıyordum şimdi.

Parmakları narince, külotumun çevresinde gezindi. Dantelin üzerinden kadınlığımı iki parmağıyla okşarken onun için kasıldığımı fark etmemiş gibi, "Bakalım benim güzelim hazır mı?" diye oyunbaz bir tavırla sormuştu. Yatakta kirli de konuşur muydu? Baskınlıktan zevk alabilirdim ve konuşmaları da ancak yaşarsam bilebilecektim.

Kendimi daha önce birkaç kere sadece ucundan tatmin etmiştim. Azgındım ancak sözdeki azgınlık yaşamaya benzemiyordu tabi ki. Hiç kendime dokunmamış değildim ama bu bir alet kullandığım anlamına gelmiyordu. İnce parmaklarım bana yetiyordu. Oysa şimdi, Uğur iki parmağını aşağı yukarı masaj yapar gibi gezdirirken, parmaklarından çok daha fazla şey istiyordum. "Uğur," diye dayanamayıp inledim. Bir şeyler yapsın istiyordum ve beni oyalamasın.

Külotumu sesimden sonra bacaklarımdan sertçe çekip çıkardı. Şimdi tamamen çıplak, sere serpe karşısında uzanıyordum. Başımı biraz kaldırıp gözlerine baktım. Kadınlığıma diktiği gözlerinden sonra, dişlerini birbirine bastırmıştı. Gözlerini benimkilere kaldırdı. Göz göze geldik. Laciverte çalmışlardı sanki. Göz bebekleri ilk andan büyümüştü. Benimkiler belki tamamen siyahtı emin değildim.

İki elini kalçamın altına atıp, yatakla temasımı kesti. Beni yatağın ucuna doğru biraz daha çekerken, kendi de daha fazla eğilmişti. Bacaklarım yerini biliyor gibi omuzlarının arkasından aşağıya sarktı. Başını, kadınlığımın hizasında tutup, sertçe yutkunmuştu. Kasıklarıma burnunu sürtüp, derin bir nefes çekti içine. "Mis gibisin."

"Hadi," diye hayıflandım. Yanaklarım yanıyordu. Karnımda bir lav topu vardı sanki, bir şeyler yapmalı beni boşaltmalıydı.

Yanaklarını içine çekerek, dudaklarını büzdü birkaç saniye. Ne yapıyor diye ona baktım dirseğimden destek alıp doğrulmuşken. Ağzında biriktirdiği tükürüğünü birkaç saniye sonra klitorisime akıtmıştı. "Hassiktir," diye inledim. Bu anın bu kadar seksi gözükeceğini ölsem düşünmezdim. Dilini kadınlığımın başına dokundurdu önce. Kendimi daha rahat bırakıp, geriye yaslandım. Kendi salyasıyla ıslanmış kadınlığımda dilini daha sonra boydan boya kaldırdı. Öpüşürken anladığım dilinin mahareti bunun yanında hiç kalıyordu. Kalçamın altındaki ellerini daha fazla kaldırdı. Beni dudaklarıyla daha sert buluşturdu. Ve yalamaya başladı.

Lezzetli bir şeylerin peşinde gibi bir yandan sert ve derin soluklar bırakıyor, bir yandan da dişlerini sürtüyor ama daha fazlasını kullanmıyordu. İnlemelerimi kocaman evde serbest bıraktım. Zevk noktama dilini birkaç kez sertçe vurdu, sonra kalçamın altından sağ elini çıkartıp, kadınlığımda ağzıyla beraber gezdirmeye başladı.

Benim ıslaklığım ya da onunkiler yetmiyormuş gibi, yatakta kolunu yukarı uzatıp, iki parmağını dişlerimin arasından benim ağzıma soktu. İnleyişim, yaptığı baskıyla boğulmuştu. Dilimi, kemikli parmaklarının çevresinde birkaç tur döndürdüm. Ağzımda daha fazla durmayan salyalarım parmaklarına bulaştı. Yeterince ıslandığına emin olmalı ki elini yeniden aşağı indirdi. Klitorisimde gezdirmeye başladı. "Uğur," adını yeniden inledim.

Beni yeniden inletmek ister gibi dişlerini tepeme sürttü. "Uğurrrrr!" Bağırışım duvarlara çarptı. Saçlarına asıldım elimle, hem de tüm gücümle ama bileklerimi prangalayıp, elimi çekiştirdi. Gevşeyip açılan parmaklarımı kenara itti. Bence onun için yeteri kadar ıslak, sıcak ve hazırdım. Zevk sularım ağzına akmıştı. Ama beni bilerek ucundan döndürüyor, tamamen boşaltmıyordu. Dudaklarını nefes almak için geri çekilmişken, iştahla yaladı. "Siktir." Derin derin soludu. "Tadın..." Doğru kelimesi yok gibiydi.

Kirli sakallarla kaplı çenesi ıpıslaktı. Dudakları, yaptığı ağız işinden sonra kıpkırmızı olup şişmişlerdi. Belime biraz kuvvet vererek yatakta doğruldum. Ellerimle yüzünü kavrayıp, onu sertçe kendime çektim. Bu gece yeterli olacak ki, direnmeden üzerime tırmandı. Ben çok çıplaktım ama o hâlâ çok giyinikti. Dudaklarımızı birleştirdi sertçe. Dişlerimiz birbirine çarptı. Bir gün kıracaktık bakalım, bekliyordum.

Bahsettiği tadım, dudaklarındaysa, doyamıyordum. Tiksindirici gelen en güzel şeylerden biri olmalıydı. Belime parmaklarını gömerek beni kaldırıp, yatakta ileri itti. Dudaklarımızı ayırdım. Tişörtüne uzandım ama beni beklemeden ense kısmından asıldığı tişörtünü tek hamlede başından çıkardı. Altından çıkan teni kusursuzdu. Bir iki kere rüyama girdiği doğruydu ama bu denli sert kaslarla kaplı, sarışın olmasının esiriyle güzel bir beyazlığa ve tatillerle hafifçe yanmış bir renge sahip olan teninin bu kadar yumuşak olmasını beklemiyordum.

Parmaklarımın soğuk uçlarını karın kaslarında gezdirdim. Nefesini tutmuş gibi karnı içeri gömüldü. Belirgin adonisleri ağız sulandırıcıydı. Kışkırtıcı V'si, aklımı almıştı. Kasıklarına yakın hafif sarı tüyler olmasına rağmen, üst tarafları bal dök yala gibi tüysüzdü. Göğsündeki kas kümesinde elimi gezdirdim. Bu yavaşlığa dayanamamış gibi ağırlığını biraz üzerime verdi. Yatakta dizlerimden destek alıp biraz daha geriye kaydım. Yönümüzü çevirdik. Şimdi başımın altında yastıklarını hissediyordum.

Belinden sırtına gezinen ellerimi tutup, beni kendinden ayırdı. Yatakta üzerimde doğrulurken dizlerini kıvırmıştı. "Aç!" dedi. Kotunun kemerini işaret ediyordu bakışlarıyla. Yeniden doğrulup, titreyen parmaklarımla kemerine uzandım. Kemer tokası birbirine çarpıp çınladı. Yaşadığımız an basit şeyleri abartmamıza sebep oluyordu.

Kemeri sağa sola çekiştirerek çıkarttım. Sonra şimdiden şişmiş gibi duran erkekliğini gizleyen pantolonunu da çıkarmak için fermuarına uzandım. Fermuarın ucunu aşağı çekiştirirken, elimin altındaki sıcaklığı saniyeler sonra görecek olmak nefesimi hızlandırmıştı.

Siyah kotunu iki yana çekiştirdim. Dolgun kalçalarına takılan kottan kurtulan oydu. Bacaklarını kaldırıp, saniyeler içinde sadece boxerıyla kaldı.

Siyah boxerının üzerinden ona dokundum. Avcumun içinde seğirdiğini çamaşırının altından bile görüyordum. Benim ona ulaşmak için kalkmamı fırsat bellemiş gibi, sutyenimin klipslerini çözdü. Omuzlarımdan kayan askılarımdan birini tutup, çekiştirdi. Şimdi karşısında ben tamamen çıplaktım. Onun da fazla ağırlığı kalmamıştı.

Parmaklarını göğsümün ucuna uzattı. Ben de parmaklarımı boxerının lastiğine geçirdim. İki yandan tuttuğum çamaşırı bu sefer kolaylıkla aşağıya indirmiştim. Göğüs ucumu sıktı iki parmağının arasında, dişlerimi birbirine bastırdım. Erkekliği bir nabız gibi atıp, çoktan sertleşmiş olmasının etkisiyle yükseldi. Büyüktü. Karşılaştırma yapacağım bir konu değildi belki ama büyüktü işte. Temizliğine önem verdiği de barizdi ki kasıklarındaki kışkırtıcı tüyleri orantılıydı. Elim ona dokundukça bir kalp gibi atıyordu ama tecrübesizdim. Ben ne yapacağımdan tam emin değilken, bunu fark etmiş gibi kısık sesini duydum.

"Bugün ben seninle ilgileneyim sadece." Uğur'un dediklerinden sonra kafamı salladım. Beni geriye itip, üzerimde yeniden yükseldi. İki yana açtığım bacaklarımın arasına girmişti. Elimi tuttu, bu sefer gerçekten kadife hissi yaşatan, benim için de pürüzsüz diyebileceğim erkekliğinin üzerine götürdü. Avcunun altında onunla beraber okşamaya başladım sertliğini. Her okşayışımda damarları şişiyor, büyüyordu sanki. Birkaç kez elimi aşağıya yukarıya kaydırdım. Tepesindeki ıslaklık, onun da zevkle sulandığının habercisiydi.

Elini benim elimin üzerinden çekti. Ben hareketlerime devam ederken, üzerime eğilmişti. Dudaklarımızı yeniden birleştirdi. Onunla öpüşmeye başlarken, saçımın altında kalan tokama uzandı birden. Ben varlığını unutmuştum. Dikkatlice çıkarıp, kenardaki komodinin üzerine bıraktı. Saçlarım hareketlerimle göğsümün üzerine dağıldı. Parmaları her bir telimi sever gibi nazikçe itti üzerimden.

Dudaklarını yanağımda, sonra da boynumda kaydırdı. Dilini, kullanmaktan bir kez daha çekinmiyordu. Köprücük kemiklerime birkaç ısırık bıraktı. İzi kalacak ısırıklardan. Nihayet de göğüslerime inip, göğsümün arasını burnuyla boydan boya çizdi.

Öpücüklerini sol göğsüme kaydırdı daha sonra ağzını araladı ve göğüs ucumu dişleri arasına sıkıştırdı. İnledim. Sırtım yataktan havalanacaktı ki izin vermeden beni bastırdı. Karnım içime çöktü. Kaburga kemiklerimin belirginleşmesiyle avcunu oraya sürtüp, dilini tepemin üzerine vurmaya başladı. Dilini ucunu ıslatmak için kullanıyor, sonra bir şekeri ağzında döndürür gibi sağdan dola döndürüyor, dişlerini işin içine katıp çekiştirirken beni daha fazla uyarıyordu. O uyardıkça da kadınlığımdaki ıslaklık çoğalıyordu sanki.

Diğer avcu boş durmadan sağ göğsümü sıkıştırıp yoğururken bir anda her şey fazla gelmiş gibi ön sevişmeyi daha fazla uzatmak istemeyerek kollarımı boynuna doladım. "Hadi artık." Sabırsız sesime karşılık zevkle sırıttı. Kızarmış şişen dudaklarımızı yeniden birleştirdi. Dağılan saçlarına bugün parmaklarımı bir kez daha soktum. Üzerimde yükseldi.

Kasıklarımız birbirine çarptı. Aynı anda sertçe inledik. Topuklarımı kalçasına bastırıp, üzerime ağırlığını çekerken, kendimi onun için daha fazla açarken gevşemeye çalıştım. Komodine uzandı güçlükle. Tamamen kendinden geçmemesi iyiydi. Bir kondom çıkarttı. Korunmak benim aklıma bile gelmemişti. İlkim için hazırlıksız yakalanmak istemiyordum.

Dişleriyle yırttığı paketin parçasını kenara doğru tükürür gibi attı. Eline uzandım. Kaygan naylonu sabırsız hareketlerle elinden alıp, iyice şahlanıp büyümüş erkekliğine baştan uca geçirdim. İşimi bitirdiğimde yeniden uzanmıştım. Ellerini ellerimin arasından geçirdi. Tırnaklarımı elinin tersine sürttüm. Dudaklarının arasından sızan nefesi, yüzüme doğru üfledi. "Kasma kendini miniğim." Kafamı salladım. Elimde değildi ama deneyecektim.

Bir elini çekip, erkekliğini kadınlığımın girişine dayadı. Islaklıkta yağ gibi kayan erkekliğinin ucunu sokmaya başladığında sertçe dişlerimi birbirine bastırdım. Acım daha hafif olmasına rağmen dudaklarını bana balından tattırır gibi dudaklarıma kapadı. Dilimi diline dolayıp, inlememi onunla boğdum. Üzerime ağırlığını biraz daha verdi, kasıklarımızı biraz daha birleştirdi ve kendini içime biraz daha itti. Takıldığı engeli neredeyse hissettim. O da hissetmiş gibiydi. Ben onun dudaklarını dişledim, o ağzımın içinde belli ki bir küfür homurdandı. Diğer elimi elinden kurtardım. Sırtına götürdüm. Tırnaklarımı tenine bastırırken hem onu kendime daha fazla çekiyor, hem de kaslarımı rahat bırakmak için gevşemeye çalışıyordum.

Tırnaklarımı sırtında bir kez daha sertçe geçirdim ve kendini son kez bana itti. Artık tamamen içimdeydi. İçim yarılıyormuş gibi, büyük bir inlemeyi dudaklarından koparak dışarı bıraktım. Öyle ki sesime dışardaki köpekler koşsa gelse yeriydi. "Geçecek," diye fısıldayıp, alnıma, şakaklarıma hızlı birkaç öpücük kondurdu. Derin derin nefesler aldım. Başımı eğdim, tenlerimizin birleştiği noktaya baktım. Öyle ki bu bana ayrı bir güç ve zevk vermiş gibiydi. Tenlerimizin uyumu kışkırtıcıydı. Derin bir nefes aldım. Dudaklarını dudaklarımın üzerine çekerken, "Devam et," demiştim.

Beni öpmeye başladı. Dilini kullanıp, damağımı yaladı. Dillerimiz birbirine iki sivri yılan gibi dolandı. Bir yandan da kalçasını içimden biraz çekmiş, sonra yeniden yavaşça itmişti. Birkaç kez git gel yapmasına rağmen acıyan canım, bir noktadan sonra dudaklarına kapılıp gittiğimden mi açıldığımdan mı olsa gerek yerini zevk dalgalarına bırakmıştı.

Genzimden dökülen boğuk seslere karşı hareketleri biraz daha sertleşti. Fevrileşti. Bacaklarımla onu daha çok sıkıştırdım, gitgelleri hızlandı. Artık odada tenlerimizin birbirine çarpma sesi yankılanıyor, bunlara eşlik edense inlemelerimiz oluyordu. Dudaklarımdan koptuğu bir sırada adımı inledi. "Ahsennn!" Ah'a yaptığı baskı, aldığı zevkin kanıtıydı.

Elini uzatıp elimi kavradı. Ellerimiz karnımın üzerine konumlanmıştı. Sanki sertliğini tenime bastırarak bana hissettiriyordu. Dakikalarca mı sürdü bilmediğim bu zevk hali, karnımdaki topun nihayet kendini rahat bırakmasıyla son buldu. Önce ben geldim. Geleceğimi fark etmiş gibi, "Benim için gel güzelim," demeyi unutmamıştı. Kadınlığıma doğru kayan ellerimizle zevkim ikiye katlandı. İnfilak ettim. Kaslarım kasılıp kasılıp gevşedi. Onun üzerine akarken öyle bir çığlık attım ki... İçim sökülmüştü sanki.

Sesimi bastırmak bir yana dursun bununla daha çok çıldırmış gibi son vuruşlarını yapmaya başladı. Kulaktan duyma birkaç bilgimi devreye soktum. Kadınlığımı onun için bir yuva haline getirip, kaslarımı kendi iznimle birkaç kez sıkıp gevşek bıraktım. Onu sıkıştırdığım ilk an, dişlerini omzuna getirip ısırmıştı. Genzinden dökülen inlemeler göğüslerime çarptı. Bulduğu her noktamı öpücüklere boğarken saniyeler sonra o da kendini serbest bıraktı. Titremeleri durasıya kadar bedeni üzerime külçe gibi yığılmıştı. Ağırlığı altında ezilmenin zevkine vardım. İkimiz de odadaki tüm oksijeni, içine karışan kokularımızla birlikte derin derin soluduk. Boynuma gömdüğü yüzünü çekmeden birkaç derin öpücük bıraktı.

İlkimin en güzelini bir mafyaya vermiştim. Bundan aldığım zevk öyle baskındı ki pişmanlık denen bir kelime yanıma bile uğramamıştı. Uğur ağırca içimden çıktı. Kondomu çıkartıp, ucunu bağlayarak bir kenara bırakırken, sıcaklığıyla kuşanmış bedenim yokluğunda titremişti.

"Duş almamız lazım," dedi ama yeniden yanıma uzanmıştı.

Kollarımı sıkıca ona doladım. Her şey çok güzeldi ve biz bunu kelimeler yerine hareketlere dökmüştük. Yanaklarıma minik öpücükler bırakmaya başladı. Bu mayışıklık beni uyutmazsa iyiydi. Yine de onu başımla onayladım. Ufak bir kahkaha atıp, kirli çarşafı çekiştirerek örtünün temiz kısmını tenime sardı. Üzerimdeki ter kurumadan beni yeniden banyoya da taşırsa, duşumuzu alırdık.

Bu gecenin duygularımın miladı olduğunu biliyordum. Bu gece onun için de  en ufak bir şeylerin miladıysa, şimdilik bana yeterdi.

 🖤

Eller ekranda, eller sabit kalsın dkgahskud

İlk kez bu kadar açık yazıyorum herhalde hikayelerimde jkıfdhdshf umarım olmuştur

💘OY VE YORUMLAR UNUTULMASINNNN HE SAHNEYE KAPILIP💘

Öptümssss

Continue Reading

You'll Also Like

Panzehir By arenw

Fanfiction

8.1K 634 49
selamın aleyküm evet şimdi bu hikaye mucize doktor dizisi fakat burda hikaye başka olucak şimdi aren diye bir kızımız var berhayat hastanesine gidiyo...
2.2K 238 11
Her şeyden önce söz vardı ve söz Tanrı'ydı. Bir Melek ve Şeytan'ın imkansız hikayesi 11 bölümlük kısa bir hikaye:)
1.3M 46.1K 57
"Öyle güzelsin ki! Ama bir gün anladım yüzündeki güzelliğinin ruhundan geldiğini...öyle güzelsin ki! anladım seni güzel gören benim gözlerimdi...sevd...
625K 14.3K 60
(+18 sahneler ve nude görüntüleri vardır.) Boynumun morardığını hissediyordum ama daha fazla ileri gitmesini istiyordum. Kendimi ona sürterken bir el...