megumi, forbidden by god 𝙞𝙩...

By freecsses

29K 3.6K 2.5K

tanrının ayrıcalık tanıdığı bir güzelliği vardı megumi'nin. bolca likör içtikten sonra gelen bir fantezi gibi... More

birinci bölüm
ikinci bölüm
üçüncü bölüm
dördüncü bölüm
beşinci bölüm
altıncı bölüm
yedinci bölüm
sekizinci bölüm
dokuzuncu bölüm
onuncu bölüm
on birinci bölüm
on ikinci bölüm
on üçüncü bölüm
on dördüncü bölüm
on beşinci bölüm
on altıncı bölüm
on yedinci bölüm
on sekizinci bölüm
on dokuzuncu bölüm
yirminci bölüm
yirmi ikinci bölüm
yirmi üçüncü bölüm
yirmi dördüncü bölüm
yirmi beşinci bölüm
yirmi altıncı bölüm

yirmi birinci bölüm

740 96 30
By freecsses

on sekizin günahı

yuuji, megumi'nin dudak izlerine megumi ise, yuuji'nin sırtının kavislerine ait olmuştu dün gece. çıplak gözden saklanan göğün elementleri gibi maviliği terk edememiş dışarıda megumi ile kalmıştı küçük olan. saat biri belki geçmiş, belki geçmemişti. megumi'nin gözleri, deniz fenerinin ışığı altına oturduklarından beri bir alman romantizmini canlandırarak bütün gün, yuuji'nin çıplak gövdesi ile oturan figürünü izlemişti.

yuuji'nin gözleri ise uzun bir esaretten kurtulduğundan, huzurun verdiği mutluluk ile hafifçe nemlenmişti. aklı havada, arada gözlerini megumi'nin tanelerine çıkararak ufak ufak gülümsedi. ve diğeri geri ona gülümsediğinde, gri kasımlar daha da güçlenerek kalbine vurdu. onun, berbat bir sona karalandığını hissettiren bakışlarının artık geride kaldığını bir kez daha hatırlamıştı.

onu güzellikten bir kez bile uzak kalmamış, sarsılmaz duruşu ile izlediğinde fark etti. tanrı'nın hiçbir iğnesi, onu renkli gözlü oğlana karşı hissizleştiremezdi. onu tanrı var etti ve bal gözlü oğlanı tanrı, lanetlenmiş bir günahın kör, dilsiz bir bağımlısı ilan etti. megumi'nin varlığını isa'nın sofrasında oturup kalkmış bir havari bile takdir edebilirdi, asıl yuuji'nin ona aşık olmaması olağan dışı, tanrısını kızdıracak olan olmaz mı, bütün gece tartıştı.

megumi bütün gece seni tamamen affettim dese de, tam olmadı. güzelliği farkındalığını arttırdıkça, yuuji'nin kendini hor gören huzursuzluğu arttı ve megumi'nin bunu hissetmemesi imkansızdan uzak değildi.

biraz okşama için, önce ellerini ve yuuji'nin kalbinin ritmini hassas tene dokunarak alıştırdı. elmacığında biten ipeksi tümseği parmağı ile birkaç kez sevdi ve ardından odağını tamamen toplaması için pembe dudaklarının bir kenarına indi. ''bana bir tetik çevirdin, ama kurşun barutunun izlerine sahip olan eller asla senin değildi.'' dalgalı bulutlu gözler, yuuji'nin kalbini dinginleştiren bir melodi sundu. nazik ve incitmekten korkan parmakları saf sevginin tellerine eşlik etti. üst dudağından altına doğru okşamalı bir çizgi çizdi. elini biraz derince bastırdı ve dudaklarının tenin renginden tekrar kendi rengine kavuşmasını izledi.

ibadet alanı gibi gördüğü dudak çukurunu bir kez daha öptü. ürkek rüzgarların getirmekten çekindiği güz polenleri bile megumi'nin ibadet alanından kaçınarak oğlanın suratının uzak köşelerine düştü.

yuuji'nin kalbi uçurum kenarına itelendi. megumi'nin dudakları, gecelerini yuuji'nin tekrar tekrar kimlik aldığı güne döndürdü.

''sinirlisin değil mi?'' gözlerini ne zaman yuuji'nin gözlerine çevirse, saf sevginin resmini renkli gözlerine çizerdi. ''annene, pazar okulunun rahibine, hatta incili basıp katolik kilisesine gönderen dükkanın sahibine.''

"evet." çocukluğu kurban edilmiş gibi hissederken yuuji omuzlarını düşürdü. mümkünmüş gibi daha da kırıldı kalbi. üst sırtının kemiği tekrardan, kalın bir acı ile belirginleşmişti. megumi'nin sözleri onu ne kadar rahatlatsa da, kendisine olan utancı her zaman aklının bir köşesinde kalacaktı.

onu taklit ederek, parmaklarından birini megumi'nin dudak uçlarını okşamak için kullandı. ona dokunamamak, eti kesilir gibi bir histi ve bunu bir daha göze alamazdı. fısıldadı, ''benim ahlakım sensin, megumi fushiguro.''

megumi tatlı sözcüklerin sembolü olurmuş gibi bilinçsiz gülümsemelerinden birini verdi. yuuji derin bir iç çekti. aşina oluşunda bile, kalbi her seferinden daha yüksek sesle atıyordu.

bu gece çöküş bile gelecekse, gök mü düşecekse, ne olacaksa olsun yuuji, megumi'nin derin deniz uçurumları gibi kokan dudakları ile utanmaz olarak çağrılmak istemişti. günahkâr gözlere bakarak tekrar ve tekrar afalladı. çıplak ellerinin altında güzel bir adam suretinde bir tanrı vardı.

''megumi, içki içelim.'' hevesli tonu kendi kulaklarına çarptığında utanarak elini ensesinin arkasına attı. çekingen gözler bir kez daha, kalbini çarptıran adama ulaştı ve megumi'nin gözlerinde ifadesini kaçırmadığını gösteren, dalgacı bir çizgi oluştu. burnunun dik, biçimli kavisini bir kez gösterdi ve başını salladı. cennetin içine kara bir efsun düşüren bir gülümseme verdi.

tezgahlar kapanmamıştı. hali ile de, içki standı duruyor olacaktı. megumi'nin sigarasını dudaklarına alması çabucaktı. yuuji, ilk içkisini birazdan içecek olmasının gerginliğini taşırken sorma dürtüsüne engel olamadı. "onu sürekli mi içersin?"

"u-uhm." cevap veremediğini anladığında, megumi sigarasını çekti.

"tehlikede olduğumu düşündüğüm zaman." arzularına mağlup düşmemek için, zehirli bir kurtarıcı bulmuştu dudaklarının arasına. ama ateşe vermedi, yuuji'nin gergin gözlerinin arasına sorar bakışlar da karıştı. ''sigaramı ateşe verip vermememe sen karar vereceksin.'' şüpheli, dedi yuuji. megumi doğrudan bir cevap vermekten ilk defa kaçınmıştı.

genç adam ondan biraz beklemesini rica edip, kaliteli bir şişe ile çok geçmeden geri döndü. şişenin mantarını baş parmağı ile güçlü bir ittirişle açtıktan sonra pet bir bardağa kendisi için ve yuuji için azar azar döktü. yuuji'nin dudakları nerede ise tanrım bu çok günah diye sitem edecekti. ama kendisini durdurmada başarılı oldu.

megumi rüzgarın dalgalandırıp göğsünü açtığı gömleği ile tapılası görüntüsünü sunmak için biraz durdu. tenine değen rüzgarın, istediğini alarak sakinleşmesini bekledi. bırakıldığına emin olduğunda bardağını yuuji'nin bardağına hafifçe çarptırdı.

"isa ikimiz için geldiğinde," elini çekmeden, yuuji'nin bardağın dışında kalan işaret parmağını kaptı, okşadı ve ekledi. "bir elma için cezalandırılmanın en fazla ne kadar güzel gözükebileceğine, kendi gözleri ile şahit ettireceğim."

yuuji bir kez daha, asla sahip olmadığı astım problemine nefeslerini bıraktı. teni tamamen sıcakladı ve bir bacağı dengesini şaşırdı. gözlerini zar zor aşık olduğu adamdan çekerek utanmaz oluşuna odakladı. içkisinden biraz aldığında, dudakları da o içkinin şişede matlaşan rengine dönmüştü. gırtlağına bırakılan acı hissi kafasını daha da dağıttı. nasıl bir tepki vereceğini seçemediği için mırıldanmıştı hafifçe. oğlanın hafif bir şişe getirdiğini anlamıştı ama bardağın bitiminde vücudunun vereceği titreme tepkisine engel olamadı. megumi'nin endişeli bakışlarına, sorun olmadığını gösteren bir karşılık verdi. o anda aklı zararsız, yaramaz bir hareketin isteği ile dolmuştu.

gülümsedi. megumi'nin dudak boşluğundan öperek onu afallattı, elinden içki şişesini kaptı ve koşturdu. "bunu annemin karşısında içeceğim!!'' şişesini sağ eline geçirip koşarken insanlığın ilk günahını işlemiş gibi dudaklarını utanarak ovuşturmuştu.

''dur!!'' evlerinin önüne kadar olacak koşuşturma başladı. yuuji bir atletti ve okuluna da sporcu bursu ile girmişti. belki de megumi'den üstün olduğu tek başarısı bu olabilirdi. tişörtünü onun ellerinde unuttuğunu fark edene kadar.

geri dönebilmek için adımını geri attığı ilk an, megumi'nin göğsü ile çarpışmıştı bile. yuuji şişe çekilen eli ile burnunu ovuştururken parmaklarının arasından megumi'nin derin nefesler alan suretine bakmıştı. acıttığını mırıldanmak için dudaklarını kıpırdatacaktı. ama evinin önünde olduğunu fark ettiği için çenesini kapatmıştı. bu kadar çabuk karşı karşıya gelmelerini beklemediği kesindi. boğukça homurdandı.

megumi onu pencerelerinden uzak, mutfağın gölgesinin düştüğü bir duvar kenarının karşısına çekti. annesi içeride, bulaşıklarla ilgileniyordu. oğlanın gözlerinin de o tarafa, içinde umutsuzluk bırakan bir his ile döndüğünü fark ettiğinde megumi, onun hevesinin kırılmasına izin vermedi. baş parmağı ile ensesini okşadı, omurgasına tatlı bir gıdıklanma gönderdi. gözler kendisine çevrilebilmişti. "yuuji,'' ismi bahşedildiğinde gözleri bir kez daha annesinin gölgesi ile, aşık olduğu adamın gözleri arasında gitti. "en çok işlemek istediğin günah ne?"

reddetmek, aşkının inkârını bağırmak kadar imkansız olurdu. yuuji zorlu bir kilitin dilini terk etmesini sessizce bekledi. bir aşığın içgüdüsü megumi'nin gözlerinde belirdi ve yuuji bakışlarını kaçırmadı. çünkü onun gözlerini her kaçırışı megumi'nin kalbini hedef almış gibi soğukkanlı ve zalimdi. kalbini çok kırmıştı ama megumi için sorun değildi, on sekizinde bu olurdu.

dudaklarını tedirgin eden cümle, kısık bir nefes sonucu yuuji'nin en karmaşık hisleri tarafından bırakıldı. "seni öpmek."

gözlerini kapattığında, megumi işaret parmağını onun bedeninde sakince dolaştırdı. burnunun köprüsünü geçti, adem elmasını baskıladı ve kalbine inerek göğsünün titreşimlerini, parmak uçlarının en hassas noktasında unutulmamak üzere aldı. yuuji diz çöktü. megumi onu takip etti. yuuji'nin annesinin gölgesi bir kez pencerelerini kontrol etti ve ardından tekrar işine devam etti. megumi, yuuji'nin suratını tamamen avuçlarının içine aldı. parmağının ulaştığı her bölge okşanmanın hazzını tatlı bir günah gibi tattı.

hadleri olmadan, haddini bilmeden onlara karşı olan herkese karşı hatırlatmak istedi.  

"biz adem ve havva değiliz, bize yasak değil.'' birbirlerine baktılar, megumi etki alanını genişletti. onu tamamen göğsüne çekti. nefesini onun saçları arasına verdi ve dudaklarını okşadı. "yoksa böyle dudaklara sahip olmazdın." yuuji'nin tepkisi titrek bir iç çekiş oldu.

önce dudaklarının gölgeleri değdi. "ben o elmaya aşığım."

ve megumi sonunda dudaklarını onun dudakları üzerine örttü. dudakları birbiri üzerinde belli bir ritimle alçalıp sürtünürken, megumi'nin bir eli yuuji'nin ensesine indi. yuuji'nin parmakları kıvrılarak toprağı sıkmıştı. boğazında atan bir kalbi vardı. dudakları tatlı tatlı ezilip, öpüşmenin ardında zonklarken megumi üst dudağını dişleri arasına aldı. emdi, dişledi ve bir kez altı ve üstünü dili ile ıslattı. dudaklarının tam ortasına, çenesini okşaması ile beraber küçük bir öpücük daha bıraktı ve alt dudağına geçti. pasif bir hırçınlıkla bir kez çekiştirip fazla uzaklaşmasına izin vermeden tekrar bütününü öptü. ıslak bir ses çıktı ve nefes alabilmek için aralanan dudaklardan, megumi'nin dili kurnazca içeri sızdı. yuuji'nin dilini anında tanıdı, üzerine baskınlık kurdu ve oğlanı ağlatacak kadar darbe vererek onunla dalga geçti. ağzını keşfederken, zamanını sakince değerlendirdi.

diz çökmüş olmasa, yuuji kesinlikle düşmüş olurdu. elleri göğüsleri arasında ezildi, megumi üzerine eğilip kendini bastırdığından ensesine kocaman bir acı saplanmıştı ama dilinin verdiği zevk ona çok daha hakimdi. aksi, ama bir o kadar şefkatli parmakları da dilinin çalışkanlığından geri kalmadı. yuuji'nin ensesine, oradan köprücüklerine ve omuz boşluklarını masaj verdi. megumi açılarını değiştirdi, nefesini yuuji'nin bütün göğüs kafesine dağılan bir sıcaklıkla boğazından gönderdi. başını kaldırdı, yuuji'nin dağılmış haline karşılık tamamen güçlü bir ifade ile dudak boşluğuna üfledi ve dudağını bir kez daha öptü. dilini dudaklarını açıp kapatarak birkaç kez emdi, alt dudağını sıkıştırdı ve tekrardan dilini emdi. yuuji, tamamen teslim olmuş, bitik bir hafıza ile düşündü. demek kiraz sapı ağzının içinde böyle hissetti. güzel. dudaklarda bir gülümseme titreşti.

ikisi uçarı akılları ile öpüşmelerine devam ederken birleşen dudaklar karşısında pencerelerinin önüne asılan haç, ahlakından ödün vermemekte direnen annesi ve yuuji'nin gereksiz bütün ama'ları değersiz birer gölge olarak kaldı.

Continue Reading

You'll Also Like

143K 13.8K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
38.7K 2K 20
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
23.4K 2.3K 15
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
485K 56.3K 39
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir