Friends? - Stray Kids/Hyunmin

sellyinthebuilding tarafından

77.1K 5.9K 3.1K

(texting-instagram-düz yazı) Hyunjin: Selam orospu çocukları ve diğerleri. Minho: adamdaki egoya bak... Daha Fazla

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
18
17
20
21
19
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43.Bölüm
44.Bölüm
Kitap Duyurusu
45. Bölüm
Final
Final- İnstagram
Yeni Kitap

33

1.6K 123 134
sellyinthebuilding tarafından

Sokak çocukları ve daddy

Minho

Sincabım ve gereksiz uzun

Nerdesiniz lan sonsuz saattir

Topladın bizi buraya kaçtın Hyunjin iti

Hyunjin

Marketteyiz hyung

Geliyoruz birazdan

Changbin

Peki biz niye burdayız amın oğlu

apar topar topladın bizi eve

Chan

Changbin bir daha küfür edersen senin ağzına sıçmakla birlikte sana katılıyorum

Ne oluyor Hyunjin

Hyunjin

Hyung bir şey yok yahu

Bugün sizin film geceniz değil mi

Hep birlikte izleyelim dedim ben de

Tch

İnsanlık ölmüş

Minho

Ulan insanlığı bilmem ama Hwang Hyunjin adındaki insan artığı ölecek birazdan

İt

Hyung çok önemli

Biz de toplanalım demedin mi sen bana

Chan

Bana da Jeongin evde

Yalnız kalmaktan korkuyormuş dedi

Felix

Bana da Jisung la Minho hyung sizin evde date yapacakmış

Yalnız kalmak istediler dedi

Ama bi geldim Minho hyung zaten sizde

Changbin

Eyyy

Bana da bu gece sakın bize gelme dedi

O yüzden geldim

Jeongin

Bana bir şey demedi

Ama burası benim evim

Tşk

Minho

Taktik yapmış pezevenk

Chan

Seungmin ve Jisung nerede peki

Hyunjin

Jisung benimle

Yoldayken aradı marketteymiş

Yardıma çağırdı

Seungmin gelmedi mi?

Jeongin

Gelecek birazdan

Önce eve geçmiş

Chan

Hyunjin gerçekten ne oluyor?

Hepimizi bu şekilde boşuna toplamazsın sen

Endişelendirme bizi

Hyunjin

Hyung endişelenecek bir şey yok

Yani en azından şuan

Yine de gecenin sonu için biri hazırda ambulans numarasını tutarsa sevinirim

Minho

Ne diyorsun aq değişiği

Hyunjin

Hyung biliyor musun

Seni çok seviyorum.

Minho

Lan

Lan

Lan

Naptın doğruyu söyle

Evimi barkımı üstüne geçirip ugandaya mı kaçtın?

Yeni aldığım ceketimi mi çaldın?

Hii

Yoksa daha kötüsü

Kedilerime mi bir şey yaptın?!

Jisung

Ben bu listenin neresindeyim aq

3 saattir bekliyorum

Jisunguma mı bir şey yaptın diye sormanı

Minho

Hyunjin in bile Sana bir şey yapacak kadar aptal ya da intihara meyilli olduğunu düşünmüyorum yavrum

O yüzden saymadım

Jisung

Yaaa 🥺

Jeongin

Ayrılın artık

Gerçekten rezil bir çiftsiniz

Jisung

Ulan hain tilki

Korkuyorum aq senden

Aramıza fitne fesatta sokarsın sen

Jeongin

Yok yaa

Minho hyungum olmadan entrikanın tadı olmuyor 🥺

Kendimi 3 çocukla dul kalmış gibi hissediyorum

Orspu Jisung

Aldın elimden yoldaşımı

Jisung

Kusura bakma aq

Sanki kocasından boşattık

Chan

Boş yapmayın

Jisung

Tm

Jeongin

Tm

Hyunjin

Hayranım otoritene adam

Chan

5 dakika içinde evde olmazsan o zaman görürsün otoriteyi

Hyunjin

Hardcore yaşıyorsun bu hayatı Chan hyung

Felix

Seungminimin lafı o 😡

Jisung

Hoşt aptal civciv

Nerden senin Seungminin oluyormuş

Minho

Senin mi 🤨

Jisung

Yoo sevgilim beyefendi

Ne alakası var

Bence Chan hyungun

Chan

Ya ben ne alaka

Ne alaka ben

Jisung

Bilemiciğim

Gece yarılarına kadar ne konuştuysanız o alaka

Chan

Sana yaptırmamız gereken beyin nakli hakkında konuştuk

Ama dünyada seni düzeltebilecek bir beyin olmadığına karar verdik

Jisung

Hyungum olmasan

Ve kafam kadar kasların olmasa bir şey derdim ama neyse

Seungmin

Oha aq ne konuşmuşsunuz

Neyse açın kapıyı geldim

Jeongin

Zile bassana aq

************************************

    Son mesajdan sonra zile abanırcasına basan hyunguna sinirle göz devirdi küçük olan.

"Ya sana çekim uygulayan yerin kuvvetini sikeyim. Bak hala basıyor ya."

"Hii terbiyesiz tilki. Seni Chan hyunga söyleyeceğim. Ağzına biber sürsün." derken ayakkabılarını çıkarıyordu Seungmin.

  Jeongin ise gözlerini devirdi tekrar.

"Selam da söyle aq."

    Cümlesi biter bitmez omzuna atılan kol ile korkuyla sıçradı.

"Haklısın sanırım Seung. Başka türlü dinleyeceği yok." diye gülen gözlerine rağmen ciddi tutmaya çalıştığı sesiyle konuştu Chan ise.

    Seungmin onların bu haline gülüp içeri geçerken aslında fazlaca gergindi.

   Hyunjin aralarında geçen şeyleri diğerlerine anlatmak istemişti. Seungmin hala bu fikre pek sıcak bakmıyordu.

   Her şey daha çok yeniydi. Henüz bir kaç saat oluyordu ve düzgünce düşünebilmiş değildi.

     Hoş zaten o andan beri içinde uçuşan klişe kelebekler ve son hızda atan kalbi düşünmesine pek olanak vermiyordu.

    Fakat Hyunjin kendinden oldukça emindi ve gizli saklı bir şey yaşamak istemiyordu. Bu hem sevgisine hem Seungmine hem de ailesi gibi olan bu adamlara haksızlıktı.

    Kimin ne tepki vereceğini az çok kestiriyorlardı.

Chan her zamanki gibi onlara destek olacaktı. Changbin zaten başından beri her şeyi görüyordu. Aksi bir tepki vereceğini düşünmüyordu Hyunjin.

    Arkadaşları ise zaten başından beri onları destekliyordu.

  İkisinin de tek korkusu Minhoydu. Ne tepki vereceğini kestirmek zordu.

Ne kadar atışsalar da hem Hyunjini hem de Seungmini çokça sevdiğini biliyordu herkes.

    Ama Seungmine olan düşkünlüğü onu zorluyordu.

     Küçük kardeşini herkesten iyi tanıyordu. Yaşadığı şeyleri herkesten iyi biliyordu
Ne kadar zorlandığını, bu raddeye gelebilmek, kendini açabilmek için ne kadar uğraştığını en yakından görmüştü.

   İnsanlarla olan ilişkilerine bu yüzden bu kadar titriyordu.

   Tüm bunlara rağmen Hyunjin bir şekilde Seungmini ikna etmişti.  küçük olan da  zaten fazla direnmemişti. Eninde sonunda ona yenileceğini biliyordu.

    Gerginliğini belli etmemeye çalışarak kendini en yakın arkadaşının yanına bıraktı Seungmin. Olanları ona anlatmaya fırsatı olmamıştı.

   Fakat Felix sanki bir şeyler döndüğünü anlamış gibi yanında oturan arkadaşını kolları arasına alıp güç verircesine sarmaladı.

    Seungmin in buna karşılık vermesi olağan bir durum olmasa da kimse bu hareketten şüphelenmemişti. Felix bulduğu her fırsatta bunu yapardı çünkü.

     Boş sohbetle geçen dakikalar sonunda çalan kapıyla nihayet ekip tamamlanmıştı.

     Hyunjin ve Jisung poşetleri mutfağa bıraktıktan sonra diğerlerinin yanına geçmişti.

   Herkes ilgiyle uzun olanı süzerken gerilmemek için kendini teskin ediyordu Hyunjin.

"Hyunjin. Neler oluyor? Gerçekten endişelenmeye başlıyorum." diye lafa ilk giren Chan olmuştu.

" Evet. Bir şeyler olmuş anladık. Uzatma da anlat." diye devam ettiren ise Changbin.

   Hyunjin başta ortamı yumuşatıp lafı dolandırmayı düşünse de bunu boşverdi. Gelecek olana çare yoktu. Ne kadar çabuk yaparsa bu iş o kadar çabuk biterdi.

      Sıkıntıyla ilerledi ve Seungminin yanına oturup derin bir nefes aldı.

Nasıl başlayacağını, ne söyleyeceğini bilmiyordu. Bu yüzden bodoslama bir şekilde en emin olduğu kelimeleri söyledi:

"Seungmini seviyorum."

     Ortama tekrar bir sessizlik çökerken. Herkesin garip bakışlarını bölen Chan olmuştu:

"Biliyoruz Hyunjin. Biz de öyle." diye garip bir ifadeyle konuştuğunda durumu kavrayanlar çoktan nefeslerini tutmuştu.

     Felix gerginlikle Seungmini daha çok sıkarken Jeongin gözlerini kapamış gelecek olana kendini hazırlamaya çalışıyordu.

    Hyunjin ise derin bir nefes daha aldı. Yine aynısı oluyordu.

"Öyle değil.. Ben.. Seungmine aşığım. Bugün ona hislerimi açtım.."

     Ortam daha garip bir hal alırken salonu dolduran Minho nun kahkahası ile işler sarpa sarmaya başlamıştı bile.

"Güzel şaka. Bizi saçma bir sebepten ötürü buraya topladın ve dayak yememek için saçmalıyorsun. Kötü taktik." diye alayla konuştu büyük olan.

"Şaka değil." diye odada yankılanan kısık ses ise şuan herkes için fazla gürültülüydü.

     Başından beri gözleri yerde olan Seungmin sesine yansıtamadığı cesaretle kafasını kaldırmış ve elini sevdiği adamın elinin üzerine bırakıp karşısında oturan hyunguna bakmıştı.

"Şaka değil hyung. Ben de Hyunjini seviyorum. Uzun zamandır."

      Minho ise karşısında oturan iki bedene sinirle bakmıştı. Bunun şaka olduğunu anlamıştı işte. Neden uzatıyorlardı ki?

"Kesin artık. Güldük bitti. Gerçekleri anlat Hyunjin." diye kendini tutmaya çalışarak konuştu.

"Gerçek bu hyung. Tek gerçek bu." diye kendinden emince konuşan Hyunjin daha da sinirlendirmişti büyük olanı.

   Hızla yerinden kalktı Minho.

"Ne dediğinizin farkında mısınız siz?!" diye gürlediğinde korkuyla yerine sinen kardeşini dahi görmüyordu gözü.

  Hyunjin in aksine..

O ise elinin üzerinde titremeye başlayan eli güven verircesine sıkmıştı.

"Sakin ol Minh-.."

"Sakin ol falan deme bana Hyung! Ne diyor duymuyor musun?!"

"Duyuyorum Minho. Birbirlerini sevdiklerini söylüyorlar. Bunda kötü olan bir şey yok." diye olağanca sakinliğiyle tekrar konuştu Chan.

Fakat Minho nun ona kulak asmaya niyeti yoktu.

"Kötü olan bir şey yok mu?! Kör müsünüz siz?! Sen.. Sen aptal mısın Seungmin?! Buna cidden inanıyor musun?! Senelerdir kolunda başka başka insanlarla çıkıp gelen adam birden sana mı aşık olmuş?!"

    Öfkeliydi Minho. Ne dediğini bilmeyecek kadar öfkeli.

" Hyung bilmiyorsun" diye araya girmeye çalışan Hyunjine de büyük bir öfkeyle baktı.

   Hyunjinin de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Öfkesi kendi için söylediklerine değildi. Yanında oturan çocuğun titreyen ellerine neden olan hyungu öfkelendiriyordu onu.

"Neyi bilmiyorum amk?! Bilmediğim tek şey ne yapmaya çalıştığın Hwang. Ne yapmaya çalıştığını gerçekten bilmiyorum ama buna kardeşimi alet edemezsin."

    Öfkesinden aldığı güçle hızla kardeşine ilerlemiş ve sıkıca kolundan tutup ayağa kaldırmıştı onu.

" Eve gidiyoruz Seungmin. Bu saçmalığı daha sonra konuşacağız seninle. "diye soğukça konuştuğunda dahi kardeşinin nasıl titrediğini fark etmiyordu.

   Hyunjin ise aynı öfkeyle ayaklanmış fakat büyüğüne tezat olarak naifçe tutmuştu Seungminin diğer kolunu.

" Hayır. Benimle konuş. Bana bağır çağır. Asıl ben Seungmini öfkene ve kinine alet etmene izin vermeyeceğim." dediğinde sinirle güldü Minho ve kardeşini sertçe arkasına doğru savurup onunla dik dik konuşan çocuğa ilerledi.

"Kimsin lan sen?! Kimsin de kardeşim hakkında söz sahibi olduğunu düşünüyorsun?! Beni sınama Hyunjin. Zararlı çıkarsın."

   Chan bu görüntüye daha fazla dayanamayıp burun buruna olan ikilinin arasına girdi.

"İkiniz de sakin olun! Minho kendine gel. Pişman olacağın şeyler söylüyorsun. Hyunjin sen de geri dur biraz. "

" Geri falan durmayacağım hyung. Devam et. Kus bütün nefretini. Ama bana yap bunu. Chan hyunga yaptığın gibi suratıma geçir istersen yumruğunu. Ne değişecek sanıyorsun? Sen iki bağırıp çağırdın, vurdun diye Seungmini sevmekten vaz mı geçeceğim? "

   Tekrar sinirle güldü Minho.

" Hala sevgi diyor. Ne sevgisi lan ne sevgisi?! Hangi sevgi Hwang? Önüne gelene dağıttığın orospu olmuş sevginle mi seveceksin onu?! "

" Minho kes sesini! Ağır konuşuyorsun. "

    " Gerçekleri konuşuyorum Hyung-.."

"YETER!" diye bağırarak hyungunun onu ittiği yerden kalktı Seungmin.

    Ona cesaret veren şey karşısındaki ikili gibi öfkesi değil üzüntüsüydü.

"Yeter. Kesin artık. Hyung bilmediğin şeyler var. Neden bizi kırıp dökmek yerine dinlemiyorsun? Neden bir kere olsun bir şeyleri anlamayı denemiyorsun? Bununla başa çıkmamın ne kadar zor olduğunu görmüyor musun?" diye hayal kırıklığıyla konuştu.

"Başa çıkamadığın şey ne Seungmin? Yalnızlık mı? Seni korumaya çalışmam mı? El kadar çocukken 'bu senin kardeşin' diye önüme çıkarılan sana, annem üzülmesin diye verdiğim sevgim mi?!" diye hırsla konuşan Minho nun kurduğu son cümle ortamda bomba etkisi yaratırken ağzından çıkar çıkmaz dilini ve kalbini, nefes borusuna paslı, sıcak bir demir sokulmuş gibi yakmıştı öfkeli gencin.

    Duyduğu cümleler ise Seungminin zihninde deprem etkisi yaratmıştı. Kocaman gözleri an ve an dolarken nefesi kesildi.

   Bunca zaman sadece annesi üzülmesin diye mi sevmişti karşısında duran, her şeyden çok sevdiği adam onu?

"S-Seungmin.. Öyle demek istemedim." deyip sönen öfkesinin yerini alan yakıcı pişmanlıkla küçüğüne bir adım attı Minho.

Seungmin ise ona bir adım gelen hyungundan koşarak uzaklaştı.

      Sessiz ortamda bir silah gibi yankılanan kapı sesinin ardından kendine ilk gelen Hyunjin olmuştu. Bu kez öfkeden elleri titreyen oydu. Ve kimsenin kavrayamadığı bir hızla sevdiği adamı yıkan hyungunun dağılmış yüzüne bir yumruk geçirdi.

Minho ise tekrar parlayan öfkesiyle aynı şekilde karşılık verdi küçük olana.

Chan ve Changbin hızla onlara ilerleyip ikisini bir yana çekene kadar yüzleri çoktan dağılmıştı.

" Hepsi senin yüzünden!" diye kükredi Minho.

"Yaptığın piçliğin cezasını bana yükleme sakın! Sen sana sonsuz güvenen birini en zayıf noktasından vuracak kadar aciz birisin Lee Minho. Karşıma geçip kardeşimi üzemezsin diye ahkam kesip en ufak öfke anında onu yaralayan sensin! Sen seni kaybetmekten deli gibi korkan kardeşini kendi ellerinle ittin. Şimdi burda durup bana artistlik yapacağına biraz buna ağla. "diye öfkeyle konuşup onu tutan ellerden kurtuldu ve hızla sevdiği adamın peşinden gitti Hyunjin.

   Ardından ise en az Seungmin kadar yıkılmış ve hayal kırıklığına uğramış Felix çıktı evden.

   Minho Seungmin için neyse Felix için de oydu. Ve Seungmin ne yaşar ne hissederse Felixte onunla birlikte yapardı tüm bunları.

    Söylediği, yaptığı ve duyduğu şeylerin ağırlığı bir anda omuzlarına çöken Minho ise kendini daha fazla tutamadı ve dolan gözleriyle olduğu yere bıraktı kendini.

       Kurduğu cümleler doğru değildi. Bu hayatta en çok Seungmini seviyordu. Herkesten çok. Ve bu koşulsuz, nedensiz, kimsenin etkisi olmayan bir sevgiydi.

    Sadece öfkelenmişti. Küçüğünün üzülmesi fikri gözünü karartmıştı. Yaptığı yanlıştı. Fakat böyle biriydi o. Öfkesi zehirliydi. Şuan ise en çok korktuğu şey olmuş bu öfkesi küçük kardeşini incitmişti. Kendinden nefret etti Minho. Bir kez daha.

      Omuzuna sarılan minik ellerle sanki bunu bekliyormuş gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

  Geriye kalan üçlü ise Chan'ın işaretiyle sessizce evden ayrılıp Jisung'u Minho yu teselli etmesi için yalnız bırakmıştı. Şuan yapacakları, söyleyecekleri hiç bir şey Jisung kadar iyi gelmeyecekti ona.

      Üçü birlikte artık 3.evleri gibi olan parka geldiğinde burnunu çeken küçüğüne döndü Chan.

"Jeongin?"

"Neden böyle oluyor? Sen hep sevginin her şeyi düzelteceğini söylersin hyung. Neden hepimizin sevgisi herkesi daha da dibe sürüklüyor?" diye gözünden akan yaşlarla konuşan Jeongine içi acıyarak baktı büyük olan.

"Her şeyin düzelmesi için önce bozulması gerekiyordur belki. Dibi görmeden zirveye çıkamazsın." diye şefkatle konuşan Chan ın ardından tekrar burnunu çekti Jeongin.

" Ama bu bir yarış, bir savaş değil ki. Sevginin çabalamadan, acıtmadan gelmesi gerekmez mi? Neden sevgimiz sürekli herkesi incitiyor? Bunu istemedik. Ne Seungmin hyung ne de ben. "

    Chan ın canı gerçekten yanıyordu. Miniği karşısında ağlarken göğsündeki ağrı git gide somutlaşıyordu sanki.

" Sevgi kimseyi incitmez İnnie. Seni inciten bendim. Seungmini inciten ise Minho. Ama biz de böyle olsun istemedik. Bazen sevdiğimiz insanları korumak için fazla ileri gideriz. Sevgi can yakmaz küçüğüm. Sadece onu anlayamayan insanlar can yakar." derken yanlarından ayrılan Changbini fark etmesiyle soğuktan titreyen elleri tutmuş ve küçüğüne sarılmıştı Chan.

" Her şey düzelecek mi? "

" Her şey düzelecek. "

     İki farklı yerde dört farklı sesle yankılanmıştı bu cümleleler.

" Söz veriyorum Seungmin. Her şey düzelecek." diye devam etmişti Hyunjin kolları arasındaki bedeni sararken.

      Hafif çiseleyen yağmur altında, izbe bir çıkmaz sokakta birbirlerine sarılmış bir şekilde kaldırımda oturuyordu iki genç.

"Çok canım yanıyor Hyunjin. Çok fazla. Bir şey yapamaz mısın? "diye saf bir masumiyetle soran çocuğa baktı Hyunjin en az onun kadar çaresiz bir şekilde.

   " Yapabilsem yemin ederim yapardım. Elimde olsa tüm acını alırdım. "

   Daha sıkı sarıldı Seungmin kolları arasında olduğu bedene.

" Annem beni evlerine getirdiğinde 6 yaşındaydım. Kaldığım yetimhanede çıkan yangından kurtulanlardan biriydim. Kendimi bildim bileli ordaydım. İyi bir yer değildi. Çok soğuktu. Hem bina hem de oradaki insanlar. Acımasızlardı Hyunjin. Öz anne babamın beni yetimhaneye bırakmaya gelirken bir trafik kazasında öldüğünü bana 5 yaşımda söyleyecek kadar acımasız. Çocuklarda öyleydi. Beni sevmezlerdi. Hep yalnız olmuştum. Annem beni eve getirene kadar hiç konuşmadım biliyor musun? Sonra bir gün, yangının ardından kaldığım hastanenin kapısı açıldı ve içeri güzel, alımlı bir kadın girdi. Melek gibiydi. Bana elini uzattı ve yaşadığım cehennemden çekip çıkardı beni. Sıcak bir eve getirdi. Güzel kıyafetler giydirdi. Lezzetli yemeklerle ve hiç görmediğim bir sevgiyle besledi beni. Yalnızca bu kadar değildi. Bir kardeş, bir aile verdi bana.
       Başlarda korkmuştum. Sevginin ne olduğunu bilmiyordum. Ama hem annem hem de Minho hyung büyük bir sabırla öğretti bana.
Bir gün, henüz yeni yeni alışmaya başlarken yanlışlıkla Minho hyungun babasının ona elleriyle yaptığı bir oyuncağı kırmıştım. O günü unutamıyorum. Minho hyungun babasına çok düşkün olduğunu, onu çok özlediğini biliyordum. Korku ve yaptığım şeyin vicdan azabıyla ağlarken hyung yanıma gelip bana sarılmış ve 'önemli değil küçük, sadece bir oyuncak. Göz yaşların kadar değerli değil. Babamın sevgisi beni terk etmedi. Ve benimki de hiç bir zaman seni terk etmeyecek' demişti.
       O günden sonra hayatımda her şey değişti. O gün anlamıştım ne yaparsam yapayım arkamda beni her zaman sarıp sarmalayacak bir ağabeyim vardı.
O gün fark etmiş, yani sanmıştım ki gerçekten beni koşulsuzca seven bir ailem var. Ama öyle değilmiş Hyun.
Beni sevdiğine emin olduğum ilk adamın sadece annesinin gönlünü hoş tutmak için katlandığı aptal bir çocukmuşum. "
   

    Seungminin hıçkırıkları boş sokakta yankılanırken sanki mümkün gibi daha çok sarmıştı Hyunjin onu.

" Seungmin.. Yapma.. Böyle söyleme.. Minho hyung seni gerçekten seviyor. Sadece öfkeliydi. Yalvarırım ağlama. Her şey düzelecek. " derken kendisi de kucağındaki çocuktan farklı değildi.

     Saat akşamın bilmem kaçını gösterirken, karanlık, izbe, kimsenin olmadığı bir çıkmaz sokağın ortasında ağlayarak birbirine sıkıca sarılan iki aşık genç hayatlarının hem en mutlu hem de en acı verici gününü yaşamıştı.

*******************************

Evvett.. Yine ardı ardına erkenden geldim. Fakat vize haftasına gireceğim. Bu da elimdeki son hazır bölümdü. Bir dahaki bölümü bu yoğunlukta ne zaman tamamlarım bilmiyorum o yüzden en azından bunu atayım dedim. Sizi fazla bekletmemeye çalışacağım.





Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

42.4K 2.2K 13
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
5.7K 734 19
Evolouvia... Bir birinden farklı, büyüleyici ve bir o kadar bağımsız varlıkların hepsinin birleştiği yerde onlara yuva olan diyar... Evolouvia! Olağa...
24.7K 3.2K 16
"Ayakkabı bağcıklarına basıp düşmek, tamamen bir efsane. Ben hiçbir zaman düşmedim çünkü."
21.9K 2.4K 24
Moda tasarımcısı Seungmin aylardır görmediği idolünü merak ediyordu.