27

1.4K 108 37
                                    

      "Uyuyor mu?" diye fısıltıyla konuşan ses ile irkildi genç olan.

     Çıktığı odanın kapısını ardından çekerken karşısında sıkıntıyla duran ağabeyine hafifçe başını salladı.

"Uyuyor."

      Seungmin eve geleli neredeyse 1 buçuk saat oluyordu.

    Eve geldiğindeki görüntü tekrar zihnine dolarken yüreği burkulmuştu.

   Minho yaklaşık 2 saat önce kardeşini aramış ve hızlıca eve gelmesini söylemişti. Hyungunun nadir anlarda duyduğu ciddi ve yorgun sesiyle nedenini sorgulamadan arkadaşlarından izin istemiş fakat türlü bahaneler sıralamak zorunda kalmıştı.

      Sorgusuzca peşine takılan arkadaşlarına buna gerek olmadığını söylese de tabiki kimse onu dinlememişti.

     Sonuç olarak Changbin, Felix ve Hyunjin ile birlikte eve geldiklerinde salonda Minho nun dizlerine yatmış ve ağlayan küçüklerini gördüklerinde şoka girmişlerdi.

      Dördü birden hiç bir şey dahi sormadan gidip kollarını yorgun bedene doladıklarında ise bu haline rağmen gülümsemişti Jeongin.

     Kısa denemeyecek bir süre iç çekişli ağlamalarından sonra ise yorgun bedeni kendini uykuya teslim etmişti.

    Hyunjin ve Changbin onu Seungminin yatağına yatırdığında küçük olanlar 10 dakikada bir kontrole gitmişti.

Ve bu süre içerisinde Minho şahit olduğu her şeyi diğerlerine anlatmaya çalışmıştı.

Çalışmıştı diyorum zira sinirden çenesi ve elleri titrerken bu pek kolay olmamıştı.

      Aklına dolan her sahnede çocukluk arkadaşına duyduğu öfke ve küçüğüne duyduğu üzüntü birleşip Minho yu delirme eşiğine getirmişti.

      Her ne kadar belli etmese de küçüklerine de arkadaşlarına da oldukça fazla düşkündü Minho.

Özellikle hepsinden küçük olduğu için ailesinden en erken ayrılmak zorunda kalan Jeongin'e.

    Onun ailesinin eksikliğini hissettiğini biliyordu. Öyle durmasa da duygusal bir çocuktu Jeongin. Aynı Seungmin gibi.

     Düşündü Minho. Aynı şeyi gözlerinin önünde küçük kardeşi yaşasaydı o öfkeyle bu dünyayı yakardı. Şuan da pek farklı sayılmazdı aslında.

Fakat kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Chan ı tanıyordu. Bu odadaki herkes gibi o da Chan ın kusursuz olduğunu düşünüyordu.

   Hatta bu yüzden arkadaşlıkları boyunca onunla fazlaca kavga etmişti. Minho ya göre kimse kusursuz olmak zorunda değildi. Bu yorucuydu. Yıpratıcıydı.

    Ve bu etkileri çocukluk arkadaşında da görüyordu. Bazen birilerine yaslanması gerektiğini düşünüyordu.

   Empati yeteneği yüksek biri değildi Minho. Fakat şuan kendini Chan ın yerine koymaya çalışıyordu.

'Kardeşim gibi gördüğü biri bana aşkını ilan etse ben de bu şekilde karşılık verirdim' diye düşünmeye çalışıyordu.

   Fakat olmuyordu. Chan ın verdiği bu tepki ona hala ayarsız geliyordu. Karşısındaki Jeongin di. Ne olursa olsun ona böyle davranması mantıklı değildi.

    Sıkıntıyla iç çektiğinde Hyunjin in konuşmakla konuşmamak arasında kalan kısık sesini duydu:

"Chan hyung ile konuştunuz mu hiç?" dedi çekinerek küçük olan.

Friends? - Stray Kids/Hyunmin Where stories live. Discover now