Cesur Velet (bxb)

By ekimdiyelim

3.7M 219K 157K

05...: Of var ya bi koysan yıkılır buralar Kemalim: ? Kemalim: Yanlış oldu galiba. 05...: Yalnız olabiliriz a... More

• 1. Bölüm •
• 2. Bölüm •
• 3. Bölüm •
• 4. Bölüm •
• 5. Bölüm •
• 6. Bölüm •
• 7. Bölüm •
• 8. Bölüm •
• 9. Bölüm •
• 10. Bölüm •
• 11. Bölüm •
• 12. Bölüm •
• 13. Bölüm •
• 14. Bölüm •
• 15. Bölüm •
• 16. Bölüm •
• 17. Bölüm •
• 18. Bölüm •
• 19. Bölüm •
• 20. Bölüm •
• 21. Bölüm •
• 22. Bölüm •
• 23. Bölüm •
• 24. Bölüm •
• 25. Bölüm •
• 27. Bölüm •
• 28. Bölüm •
• 29. Bölüm •
• 30. Bölüm •
• 31. Bölüm •
• 32. Bölüm •
• 33. Bölüm •
• 34. Bölüm •
• 35. Bölüm •
• 36. Bölüm •
• 37. Bölüm •
• 38. Bölüm •
• 39. Bölüm •
• 40. Bölüm •
• 41. Bölüm •
• 42. Bölüm •
• 43. Bölüm •
• 44. Bölüm •
• 45. Bölüm •
• 46. Bölüm •
• 47. Bölüm •
• 48. Bölüm •
• 49. Bölüm •
• 50. Bölüm •
• 51. Bölüm •
• 52. Bölüm •
• 53. Bölüm •
• 54. Bölüm •
• 55. Bölüm •
• 56. Bölüm •
• 57. Bölüm •
• 58. Bölüm •
• 59. Bölüm •
• 60. Bölüm •
• 61. Bölüm •
• 62. Bölüm •
• 63. Bölüm •
• Final •
• Özel •
• Özel •

• 26. Bölüm •

59.2K 3.7K 3.4K
By ekimdiyelim

İyi geceler

🐿

Şu an ne yapıyordum ben?

Neriman teyzeyle oturmuş taze fasulye kırıyordum.

"Ay valla çok güzel kırıyorsun Aşkın oğlum."

Gururum okşandı. Teşekkür ederim Neriman teyzecim.

Aynen öyle, artık anne yok. Teyze.

"Valla Neriman teyzecim her şeyde böyle garip bir şekilde yetenekliyim ben de anlamıyorum. Maşallah ama." Omuzlarımı gererek konuşunca yaptığım oyuncu tavra güldü ve fasulyeleri kırmaya devam etti.

Hafta sonu olduğu için öğlene kadar uyumayı planlıyordum aslında ama sabah babam daha hava aydınlanmaya yeni başlamışken beni uyandırmıştı. Amcası vefat ettiği için apar, topar Bolu'ya gitmeleri gerekmişti. Beni de evde tek kalmaktan çok korktuğum için uyandırıp, Neriman teyzelere bırakmışlardı. Uyku sersemi olduğum için üstümü bile değiştirmeden kendimi Neriman teyzelerde salonda koltuğun üstünde bulmuştum. Biraz uyumuş ve 10 gibi kalkmıştım. Şimdi de Neriman teyzeyle oturmuş bir şeyler izlerken fasulye kırıyorduk.

Kemal ise geldiğimden beri evde değildi, hatta gece de eve gelmemiş. Neriman teyze arada böyle gece boyunca da çalıştığını söylemişti. Ve şu an saat 12 olmasına rağmen hala ortalıklarda yoktu.

Bir yandan gelecek ve beni burada görünce ne tepki verecek diye heyecanlıydım ama bu heyecanı hissetmek beni sinirlendiriyordu.

Neriman teyze, televizyondaki programa daldığı için fasulye kıran eli durmuştu. Bu haline gülümsedim.

Kapıdan gelen tıkırtı sesiyle hızlıca salon kapısına döndüm. Dış kapıdan geliyordu.

Gelmişti.

O geceden sonra yani 4 gündür bir daha karşılaşmamıştık. Elimde olan fasulyeyi kırarken bakışlarımı kapıdan çekip televizyona dikmiştim. Kendime engel olamadan arada hızlı bir şekilde kapıya tekrar bakıyordum.

"Selamün aleyküm."

Sesini duyduğumda hızlanan kalbime çok ağır sövmek istedim.

Kafamı televizyondan çevirmezken, gözlerimle yandan kapıya baktım. Salon tarafına adam akıllı bile bakmadan yukarı katın merdivenlerine ilerleyecekken beni fark etmiş olacak ki adımları durdu ve geri adım atıp kafasını bu sefer tamamen salon tarafına çevirdi.

"Aleyküm selam oğlum. Hoş geldin."

Hızlıca tekrar televizyona dönüp ona bakmamaya çalıştım.

"Hoş buldum anne." Salona girmişti. Ona bakmasam da hareketlerini fark edebiliyordum. "Hoş gelmişsin."

Bana hitaben konuştuğunu anlayıp, düz bir ifadeyle ona döndüm.

"Hoş buldum."

"Ay oğlum, Merallerin cenazesi olduğu için sabah Bolu'ya gittiler acil bir şekilde. Aşkın'da tek kalmaktan korktuğu için burada kalacak onlar gelene kadar."

Sağol valla Neriman teyzecim. Çok makbule geçtin.

"Allah rahmet eylesin." Bunu söylerken hala bakışlarını üzerimde hissediyordum. Yavaşça tam karşıma, televizyonun yanındaki tekli koltuğa oturdu. 

Sessiz bir şekilde yüzüne bakmadan "Amin." Dedim.

Altında siyah bir kargo pantolonu, üstünde ise aynı renkte tüm kaslarını belli eden bir tişört vardı.

"Oğlum niye oturdun böyle? Git bi duşunu al, güzelce uyu, kendine gel bi. Gözlerin mahvolmuş yorgunluktan." Neriman teyzenin sesinde bariz bir üzüntü vardı. İstem dışı Kemal'e baktığımda hala bana baktını gördüm ama bakışlarımı çekmedim.

Üstü başı toz topraktı ve gerçekten aşırı derece de yorgun gözüküyordu.

Niye bu kadar yoruyorlardı ki? Yani kimsenin bu kadar canının çıkarılmaması gerekiyordu.

"Ben şu an kendime geliyorum anne." Hala gözleri benim üstümdeydi.

Yapma işte. Yapma şunu. Bu ses tonuyla, bu şekilde bakarken, böyle cümleler kurma.

Kaşlarımı çatarak önümdeki fasulyelere döndüm. Neriman teyze bir bana, bir Kemal'e baktı. Aramızdaki soğukluğu anlamıştı muhtemelen ama karışmamayı seçmişti galiba.

"Hadi oğlum ikiletme beni, git bi kendine gel. Üzülüyorum böyle görünce."

Annesine baktı ve yerinden kalktı. Olduğum tarafa adımlarken, karnım heyecandan kasıldı. Tam yanımda durup eğildi ve Neriman teyzenin başının üstünü öptü.

"Tamam annem." Ve doğrulmadan önce gözlerime baktı. Hızlı bir şekilde televizyona döndüğümde sessizce gülmüştü.

Gülme göt.

Önümden geçti ve salondan çıktı. Ben de rahat bir nefes aldım.

Bak! Sen de beni darlıyorsun işte.

Fasulyelerin hepsini kırdıktan sonra Neriman teyzenin bacakları ağrıdığı için ben kalkıp yıkamış ve suya koymuştum.

Tekrar kalktığım koltuğa oturduğumda, biraz telefonla takılmış anneme nasıl olduklarına dair bir mesaj atmıştım. Çoktan Bolu'ya vardıklarını, ikindiye doğru cenazenin kalkacağını yazmıştı attığı mesajda.

"Anne!"

Kemal'in aniden gelen yüksek sesiyle korkmuştum ama asıl irkilmemi sağlayan Neriman teyzenin çığlığıydı.

"Ay Kemal ne bağrıyorsun oğlum korktuk." Sağ elinle kalbini tutarken, sol elinin baş parmağıyla üst dişini yukarı kaldırmıştı üç kere.

"Ne vücut ne yüz havlusu kalmış dolapta, getirir misin?" Neriman teyzeyi duymamıştı galiba.

"Aşkın oğlum götürsene sana zahmet şu oğlana bi havlu." Sabahtan beri bacaklarının ne kadar ağrıdığından bahsettiği için reddedemedim bu isteğini.

"Nerede Neriman teyze havlular?"

"Bugün katlamıştım. Merdivenin yanında, sepette hepsi." Ayağa kalkarak salondan çıktım ve yukarı çıkan merdivenin yanındaki sepetten büyük olanlardan bir tane havlu aldım. Yukarı doğru çıkarken şansıma nasıl bir küfür etsem diye düşünüyordum.

Sol tarafta sadece Kemal'in odasının kapısı vardı zaten. Karşı tarafta da 3 kapıdan birisi banyoydu. En son kapıya doğru ilerleyip kapıya tıkladım.

Sakin ol Aşkın. Sadece havluyu vereceksin.

Bir kaç saniye bekledim ama açılmamıştı kapı. Tekrardan çaldım ve "Kemal?" Diye seslendim ama su sesi dışında yine ses yoktu.

Öldü mü acaba?

Yok ya ölmemiştir.

Ölmemiştir değil mi?

Ölse duramazdım ya.

Hala herhangi bir ses gelmeyince endişe ederek, yavaşça kapıyı araladım.

"Kemal?"

Küçük aralıktan ilk önce sadece kolumu geçirip havluyu uzattım ama herhangi bir hareket hissetmeyince bu sefer kafamı da uzatıp, geniş banyoya baktım.

Bakmaz olaydım...

Kemal, sırtı bana dönük, başlıktan akan suyun altında duşunu alıyordu.

İlk defa onu bu kadar çıplak görüyordum. Ve söyleyebileceğim bir şey varsa bu kesinlikle poposunun çok güzel olduğuydu.

Bi tadına baksam?

Hayır hayır hayır. Kendine gel Aşkın!

Bakışlarımı zorlukla poposundan çekip, sırtına doğru yükselttiğimde kafasının yan bir şekilde bana dönük olduğunu gördüm.

Sıçtım.

Elimdeki havluyu tepkisiz kalmaya çalışırken hızlıca uzattım.

"Havlu istedin." Bunu söylerken istem dışı havluyu ona yetiştirmek amacı ile aralık kapıdan içeri girdim ve kaşlarımı çattım. ama bu tamamen tepkilerimi örtmek içindi.

"İstedim, evet." Şaşırmıştı galiba. Önünü dönmedi. Dönmesindi zaten. Sakın dönmesin hem de.

Nedenini bilmiyorum ama hareket edemiyordum. Çok aptalcaydı acilen arkamı dönmem ve çıkıp gitmem gerekiyordu ama bakışlarımı yüzünden alamıyordum.

"Koyabilirsin."

Estağfirullah asıl sen koyabilirsin.

Düşüncelerine hakim ol Aşkın!

Bu karşımda tamamen çıplak durmasıyla alakalı bir durumdu. Düşüncelerim benden bağımsız hareket etmişti.

Acilen kendime gelmem gerekiyordu.

Çatık olan kaşlarımı mümkünmüş gibi daha da çattım. Elimdeki havluyu o bana bakarken hızlıca sol tarafımda bulunan makinenin üstüne koyacakken bana seslenmesiyle ona döndüm.

"Aşkın, bana uzatır mısın havluyu?" Suyu kapattı ve bana doğru döndü.

Sakın aşağıya bakma Aşkın.

Tepkilerimi kontrol etmeye çalışarak bir kaç adım attım ve havluyu ona uzattım.

Bakışlarımı özellikle çekmiyordum yüzünden. Korktuğumu düşünmesini istemiyordum çünkü.

Saçlarından akan her bir damla ilk önce yüzüne oradan da kaslı vücuduna akıyordu.

Ben meydan okurcasına gözlerinin içine bakarken, o da gözlerini benden ayırmadan elimdeki havluya uzanıp, aldı.

"Teşekkürler."

Neden fısıldıyorsun amınakodum.

Bir baş hareketi yaptım ve daha fazla hızla değişen bu atmosferin içinde kalmamak için arkamı dönüp kapıya yürüdüm.

"Aşkın."

"Ne?" Yüzümü tekrar ona dönmemiştim.

"Konuşmalıyı-"

Daha fazla konuşmasına izin vermeden banyodan çıktım. Kapıyı hızla arkamdan kapatırken, sesli bir nefes verdim ve sırtımı kapıya yasladım.

"Allahım aklıma ve hareketlerime mukayyet ol."

Bu olaydan sonra bir daha akşama kadar yukarı çıkmamıştım. Zaten Kemal'de banyodan çıkıp hemen odasına geçmişti. Akşama kadar ise Neriman teyzeyle yemek yemiş ve biraz televizyon izlemiştik. Yağmur yağmaya başlamıştı biraz dışarıyı izlemiştim. Arada telefonumla takılmak falan derken hızlıca hava kararmış, hatta neredeyse gece olmuştu. Bu saate kadar Kemal, odasından hiç çıkmamış, uyumuştu.

Neriman teyze yatmadan önce üst kattaki misafir odasını bana hazırlayacaktı ama izin vermeyip kendimin yapabileceğini söylemiştim. Ben ona teşekkür edecekken ona bana teşekkür edip uyumaya gitmişti.

Sabahtan beri salonda takılmaktan sıkılmıştım. Uykum gelene kadar odada da takılabilirdim. Bu düşünceyle kalktım ve yukarı çıktım.

Kemal'in odasından tarafa bakmadan hızlıca misafir odasına girip kapıyı kapattım. Küçük bir odaydı. Sağ tarafta tek kişilik bir yatak, sol tarafta ise iki kişilik bir koltuk vardı. Bir de hemen girişte, kapının yanında küçük çekmeceli bir dolap vardı.

Oda da gece lambası olmadığı için, lambayı kapatmadan sırt üstü kendimi yatağa bıraktım.

Yağmur hızlanmıştı ve bu durum beni istem dışı germişti.

Yağmurlu günlerden nefret ediyordum.

Neriman teyze, giyinmem için Kemal'in kıyafetlerinden bir kaç parça vermişti ama üşendiğim için kalkıp giyinmeyecektim.

Telefonumu almak için elimi cebime attım ama bulamadım. Muhtemelen aşağıda unutmuştum. Zaten yağmur hızını arttırmadan uyumam gerekiyordu. Yoksa bu gece benim için uzun olacaktı.

Yorganın altına girdim ve uyumaya çalıştım ama yağmur sesi yüzünden uyuyamıyordum. Böyle durumlarda dışarıda olmak benim için çok zor oluyor, yanımda annemi ya da babamı hissedememek korkutuyordu.

Bir müddet sonra, tam uykuyla uyanıklık arasındayken aniden duyduğum gök gürleme sesiyle kısık bir çığlık atıp yorganı başıma kadar çekmiştim. Ellerim titremeye başlamıştı.

Düşünme Aşkın, duyma Aşkın. Basit bir gök gürleme sesi ne yapabilir sana.

Tekrardan daha büyük bir ses işittiğimde titredim ve hemen ellerimle kulaklarımı kapattım. Telefonum aşağıda kalmıştı. En azından annemi arasam beni sakinleştirebilirdi.

Ne kadar kulaklarımı kapatsam da gelen seslerin tümüne engel olmuyordu. Titreme vücudumun tamamına bulaşmıştı.

Birazdan biticek Aşkın, sakin ol. Ağlamanı gerektirecek hiçbir durum yok.

Gözlerim dolarken kendime hakim olamayıp hıçkırdım.

Bir anda yorganın üstünden, belimde hissettiğim baskıyla irkildim. Ellerimi kulağımdan çektim.

"Şşşh."

Kemal'in yumuşak sesini duydum.

Yorganı hafifçe açarak sadece kafamın gözükmesini sağladı. Hıçkırdım. Kafamı kaldırarak yüzünü daha net görmemi sağladım.

Şefkatle bakıyordu yüzüme.

"Ne işin var burada." Göz yaşlarım isteğim dışında akmaya devam ederken ağlak sesimle konuştum.

"Baban, burada yağmur yağdığını öğrenince aramış seni ama ulaşamamış. Az önce beni aradı. Yağmurdan ve gök gürültüsünden korktuğunu söyledi."

"Ee ne olmuş korkuyorsam. Korkamaz mıyım? Korkarım. Herkes, her şeyden korkabilir. Kelebekten korkan insan bile var. Kelebek diye ondan korkamayacağına dair bir kanun mu var? Yok. Varsa da amına koyım öyle kanunun. Hem-"

Ben konuşmaya devam ederken birden çenesini kafamın üstüne koydu ve kollarını daha çok sıkılaştırdı.

"Şşşh. Korkabilirsin." Bir eli saçlarıma çıkıp hafifçe okşadı. "İstediğin kadar kork ama yalnız korkma. Ben yanındayım şimdi, istediğin kadar korkabilirsin. Herkes her şeyden korkabilir evet. Kelebekten bile."

Kendimi daha fazla tutamadım ve gözlerimi kapatıp ona yaslanırken hıçkırarak ağlamaya başladım. Yağmur yağmaya başladığından beri kendimi o kadar çok sıkmıştım ki fark edememiştim.

"Korkarım. Kimse de karışamaz."

"Evet, karışamaz."

"Hepsini mahvederim."

"Mahvedersin."

Bir müddet daha ağladıktan sonra, hıçkırıklarım azalmıştı.

Kafasını biraz geri çekip yüzüme baktı. "Biraz üşüdüm, yorganın altına girim mi?"

Çok masum bir şekilde sormuştu. Kafamı yavaşça onaylarcasına salladım.

Kollarını çözdü, ayağa kalkıp ışığı kapattı ve bu sefer yorganın altına girerek yanıma yattı. Yatak tek kişilik olduğu için ve o da bir ayı olduğu için sığamamıştık neredeyse.

Kollarını tekrar bana saracakken bir an duraksadı ve yüzüme baktı. Dışardan gelen sokak lambasının ışığı yüzünden oda tamamen karanlık değildi. Gözlerimi kaçırırken yavaşça kafamı salladım.

İstediği onayı almış olacak ki rahatça beni kendine çekip, kollarını belime sardı. Her ne kadar üstünde bir tişört olsada vücudunun sıcaklığını hissediyordum. Alnım göğsüne değerken o aynı şekilde çenesini kafamın üstüne dayamıştı.

"Sadece korktuğum için sarılıyorum." Burnumu çekerken ben de yavaşça kollarımı beline doladım.

"Hı hım." Çenesini bir kaç defa saçlarıma sürttü.

"Anladın mı?"

"Sadece korktuğun için. Evet." Benim aksime daha yumuşak ve sessiz cevap vermişti.

"Yarın kalktığımda yanımda olmamış ol."

"Hı hım." Mırıldandı.

"Bide sarılmana izin vermemişim gibi davranırsın."

Bir kaç saniye ses gelmeyince uyuduğunu düşünecektim ama yumuşak dudaklarını alnımda hissetmem bu düşüncemi anında sildi.

Kokumu içine çekerek Öptü. Ve bunu üç kere tekrar etti. Her seferinde seslice kokumu içine çekmeyi ihmal etmedi.

"Sen de yarın bunu olmamış gibi yaparsın."

🐿

Ne diyoruz?

#şükür ve #hamd khahakha

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alayım. Nasıl hissediyorsunuz?

İyi geceler

İnstagram: ekimdiyelim

Continue Reading

You'll Also Like

313K 27.4K 26
"Kalmam için bir sebep olması lazım." dediğinde, Leyla'nın sesi titriyordu. O Leyla'ydı, başka kimse değil. Daha on sekizinde tazeyken, Kınalıtepe'ye...
1.6M 36.5K 11
Hansa Kozcu &Fatih Haznedar 🌹 BERDEL/AŞİRET KURGUSUDUR YALNIZ BİLDİĞİNİZ BERDEL HİKAYELERİNDEN DEĞİLDİR. ŞİDDET VE ZORLAMA TARZI ŞEYLER YOK [Başlama...
1.1M 48.7K 44
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
3.4M 124K 69
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...