blue neighbourhood

By kitschmell

50.7K 5.6K 6.9K

hyunho ¡☆ ❝Bir pazar sabahı Hyunjin ve Minho'nun yolu farklı nedenlerden dolayı Blue Neighbourhood Kilisesi'n... More

0.0
0.1
0.2
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8 (m)
2.9
3.0 (f)

0.3

1.8K 241 213
By kitschmell

.✞︎.

Zil sesinin çalmasıyla, Bay Yoo ile birlikte diğer öğrencilerde yavaş yavaş sınıfı terk etmeye başlamıştı.

"Kantine geliyor musun?"

Changbin'in dediğiyle yüzünü buruşturdu Hyunjin. O kalitesiz kantin yiyecekleri, ocaktan çıkan mide bulandırıcı kokular, sıra için birbirini sıkıştıran öğrenciler yerine burada oturup son iki tenefüstür yaptığı gibi hemen çaprazında ki sırada sessizce kitabını okuyan genci izlemeyi tercih ederdi elbette.

"Gelmeyeceğim, sen git Changbin."

"Birşey getirmemi istiyor musun peki?"

"Hayır, teşekkürler bebeğim."

Arkadaşı bu dediğine gülüp sınıftan çıkarken, Hyunjin de çok önemli olan eylemine geri döndü. Bir yandan da elindeki tükenmez kalem kapağını açıp kapatarak, sınıftaki tüm sessizliğe tezat çıtçıt sesi çıkartıyordu.

Minho'nun kaldığı sayfanın arasına ayraç koyarak, kitabını kapattıktan sonra aniden kendisine dönmesiyle afalladı Hyunjin. "Kalemle şunu yapmayı keser misin, gıcık ses yüzünden kitaba odaklanamıyorum."

"Kaç tenefüstür gözlerimi üzerinden ayırmama rağmen, kitabına rahatsız olmadan devam ediyorsun ama."

Bunu duymayı beklemediği için Minho'nun suratı şaşkın bir hâl alırken, Hyunjin bunun karşısında kıkırdamıştı. Oturduğu yerden kalkıp Minho'nun hemen önündeki sıraya oturdu ve yüzünü ona taraf çevirerek konuştu. "Seni izlediğimin farkında olduğunu biliyorum Minho."

Diğeri bununla beraber göz devirmiş ve yarım kalan kitabına devam etmişti. Hyunjin'in suratına daha büyük bir gülümseme yayıldı ve kahverengi saç tutamları gözünün önüne düşerken oldukça masum görünen genci izlemeye devam etti.

"Sapık mısın sen, ciddi ciddi soruyorum?" Siyah saçlı bununla beraber ağzından sesli bir kahkaha kaçırmıştı.

"Bak, sana öyle bir izlenim vermek istemezdim ama yemin ederim Minho, kendimi senin o güzel yüzünü izlemekten alıkoyamıyorum."

Minho konuşmamıştı. "Bu kadar güzel olduğun için tüm hata sendeyken beni suçlayamazsın, tamam mı?"

"Sus lütfen."

"Neden? Yüzün bir domatese benzerken çok tatlı görünüyorsun bence." Minho'nun eli anında yanaklarına gitmişti, adeta yanıyorlardı.

"Yüzsüz müsün sen? Sana seninle arkadaş olmak istemediğimi söylemiştim, niçin sadece rahat bırakmıyorsun?"

Hyunjin, yavaşça Minho'ya doğru eğilirken yüzlerinin arasındaki mesafe o kadar azalmıştı ki Minho, Hyunjin'in sıcak nefesini dudaklarında hissedebiliyordu. Bu garip durum ile ne yapacağını bilemezken, istemsizce geriye çekmişti yüzünü.

"Sana seninle arkadaş olmak istediğimi söyledim ve sende reddettin, şimdi artık bende arkadaşın olmak istemiyorum Minho. Buna emin olabilirsin."

Minho iyice üzerine eğilen bedeni göğsünden ittirerek geriye düşürürken oturduğu sıraya daha çok sindi. "Kes şunu." Diğeri onun bu hareketiyle kıkırdadı.

Biraz sonra ikisininde dikkati açılan kapıyla dağılmıştı. "Minho Hyung!" Sarı saçlı, yüzünde kocaman gülümsemesi ve yanaklarındaki yer yer çillerle oldukça sevimli görünen beden masada oturan hyunguna yaklaştı ve onunda ayağa kalkmasıyla kollarını boynuna doladı. "Çok özledim Hyung seni, iyi ki geldin!"

"Bende seni özledim Felix~" yüzüne yayılan gülümsemesi ile kolları arasındaki bedenin sarılmasına karşılık verirken oldukça mutlu görünüyordu Minho.

Öte yandan Hyunjin onların bu haline imrenmişti. O da isterdi Minho'ya sarılmak yüzündeki gülümsemenin sebebi olmak, ama bu hayalden bile daha uzak görünüyordu gözüne.

Felix, kendilerine dik dik bakan bedeni farkettiğinde kollarını Minho'dan ayırdı ve bununla beraber dudaklarını araladı. "Hyung, buna inanamıyorum daha ilk günden arkadaş edinmişsin!"

Hyunjin küçük bedenin dediğine hafif sırıtmıştı. "Ya ne demezsin Felix, hyungun o kadar arkadaş canlısı ki(!)"

Hyunjin, Felix'i tanıyordu çünkü Felix Blue Neighbourhood Lisesi'ne ilk geldiği zamanlar korecesi bozuk olduğundan çokça zorluk çekerken bunu farkeden Chan onunla bir abi gibi ilgilenmiş, yanından ayırmamış bu sayede de Hyunjin'lerin arkadaş grubuyla yakın olmuştu.

"Öyledir tabi. Bu arada Minho Hyung cidden Hyunjin Hyung'dan daha iyi bir arkadaş bulamazdın, siz ikiniz iyi bir ikili olacaksınız." Felix ikiliye göz kırptıktan sonra yavaş yavaş kapının yolunu tutarken tekrar konuştu. "Bir de Hyung, seni uzun süre sonra gördüğüm için çok mutluyum, tekrar görüşelim, bye bye!"

"Güle güle Lix."

Minho tekrar sırasına otururuken kendisine pişkince sırıtan beden ile göz devirdi.

"Felix haklı bence, bizden iyi bir ikili olur kesin."

"Ama olmayacak."

"Çok büyük konuşuyorsun güzelim, kimse bir saniye sonra ne olacağını bilemez."

Minho cevap verme gereği bile duymadan kitabına geri dönmüştü. O sırada onu izlemeye devam eden bedenin dikkatini Minho'nun parlak saçlarında dolaşan bir sinek çekti, kahverengi tutamlarda öylece geziyordu. 'bu ne cesaret' Diye içinden geçirdi Hyunjin. Her ne kadar o yumuşak saç tutamlarına dokunup uzun-ince parmaklarını içinden geçirmek istesede o bu dürtüsüne engel olurken, sineğin gözüne sokar gibi tutamların üzerinde hareket etmesi sinirini bozmuştu.

Bir elini kahverengi saçlara zarar gelmemesi için hızlıca sineğe atıp avucunun için alırken, Minho aniden gerçekleşen şeyle korkmuştu. "Ne yapıyorsun sen ya?"

"Sinek vardı saçlarının üzerinde, kirletecekti."

"İnanayım mı?"

Hyunjin omuz silkip avucu içerisindeki sineği serbest bırakırken Minho içinden 'psikopat bu çocuk' diye geçirmişti.

Çalan ders zili Hyunjin'i istemesede yerine geçmesi için zorluyordu ve oturduğu sıranın sahibi de geldiğinden kalktı son kez Minho'nun başını patpatlarken. Kahverengi saçlı anında ölümcül bakışlarını ona göndermişti.

Çok geçmeden elinde fotokopilerle içeri giren Bay Chae ile herkesin dikkati onu bulmuştu. "Selam çocuklar. İlk günden hiçbir öğretmeninizin size ders işletip yormadığını biliyorum bu yüzden bende sadece kitap okutmaya karar verdim ama ilk önce; Serim buraya gelir misin?"

Serim meraklı bakışlarla öğretmeninin yanına geldiğinde Bay Chae eline çektirdiği fotokopileri tutuşturmuştu. "Bunları arkadaşlarına dağıtır mısın?" Başıyla onayladı onu Serim.

"Her sene olduğu gibi bu senede kulüp etkinlikleri devam edecek çocuklar, yine zorunlu." Herkesin dudaklarından isyanlar dökülmeye başlamıştı.

"Ama merak etmeyin bu sene son sınıf olduğunuz için zorunluluk sadece bir kulüp. Bunun nedeni ise derslerden, sınav stresinden biraz olsun uzaklaşıp sevdiğiniz hobiyle ilgilenmeniz. Şikayet etmeyin yani, sizi düşündük." Şimdi sesler biraz olsun azalmıştı.

Hyunjin masasının üstüne bırakılan kağıtla, ağzında döndürdüğü tükenmez kalemini çıkarıp gözlerini seçenekleri arasında gezdirdi. Hiç mi hiç hevesli değildi, umursamıyordu. Tam elinde ki kalemle rastgele bir kulübü işaretleyecekken son anda kendini durdurup bundan vazgeçti.

Bakışları anında Minho'ya kayarken içten içe onun hangi kulübü seçeceğini merak etmişti. 'belki' dedi 'belki aynı kulübe gidersek, bu güzel bir fırsat olabilir' Oturduğu yerden gencin kağıdına bakmaya çalışsada başaramamıştı. Biraz düşünmenin ardından aklına gelen fikirle yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı.

"Seçtiniz mi?" Herkes Bay Chae'yi onayladı.

"Hocam, kağıtları ben toplayabilir miyim acaba?"

Hyunjin sorusuyla Bay Chae tek kaşını kaldırıp kendisine baktı ancak sonradan boşverip başıyla onayladı öğrencisini. Hyunjin yerinden fırlayarak tüm kağıtları toplamaya başlamıştı. Sıra Minho'nun kağıdını almaya gelince göz gezdirmiş ve sadece 'görsel sanatlar' kulübünü işaretlediğini gördüğünde dudakları yukarı kıvrılmıştı. Geriye kalan kağıtları da topladıktan sonra hepsini öğretmen masasının üzerine bıraktı.

"Kendi kağıdımı almayı unutmuşum." Hızla sırasına doğru ilerlerken cebinden hızlıca tükenmez kalemini çıkarıp 'görsel sanatlar'ı işaretledi ve kalemini tekrar cebine sıkıştırarak kendi formunu da Bay Chae'nin önüne bıraktı.

.
.
.

Savsak adımlarla yeni evine doğru yürümeye devam ederken, kafasında binbir düşünce vardı Minho'nun. Hyunjin'in neden ona böyle davrandığını merak ederken endişelenmeden edememişti. 'belki de gerçekten psikopat bir sapıktır' Diye geçirdi içinden, bu düşünce ürpermesine sebep olmuştu.

Adımları hızlanırken arkasından adım seslerinin geldiğini işitti. Kendi adımlarını hızlandırdı. Bildiği kadarıyla evinin olduğu sokak kasaba merkezinin biraz dışında kalıyordu ve zaten tek tük ev vardı. Adımların nereye giderse gitsin peşinden geldiğini farkettiğinde aniden gelen cesaretle arkasına dönmüş ve karşısında gördüğü; üzerinde okul üniformalarıyla kendisine bakan beden ile şaşırmıştı.

"Neden takip ediyorsun beni?"

Diğer beden bu duyduğuyla şaşırmıştı. Birkaç adımda Minho'nun yanına gelirken, Minho geriye adım atmadı. Kendisinden küçük olduğunu düşündüğü bu çocuktan mı korkacaktı.

"Seni takip etmiyorum, evime gidiyorum sadece, peki ya sen nereye gidiyorsun? Bu yolda çok fazla ev yok."

"Bende 'yeni' evime gidiyorum." Diğer çocuğun dudakları o şeklini alırken başıyla onaylamıştı Minho'yu.

"Şimdi anlıyorum sen Bayan Moon'un evine taşınan yeni komşuların oğlu olmalısın. Ben Seungmin yeni komşunuz, memnun oldum." Uzattığı elinin boşta kalmasıyla geri çekerken gülümsemesi küçülmemişti.

"Minho bende."

"Beraber yürüyelim mi?"

"Şey... olur."

İkili yavaş yavaş evlerinin yolunu tutarken Seungmin de yeni komşusunu tanımak adına sorular sormaya başlamıştı. Heyecanlıydı çünkü sokaklarında kendisinden başka genç yokken Minho ile iyi anlaşabileceğini düşünüyordu. "Demek son sınıfsın?"

"Evet."

"Meslek olarak neyi seçtin?"

"Japonca öğretmeni olacağım çünkü ailem öyle istedi."

"Sen ne istiyordun peki?"

'resim çizmek...' "Hiç, hiçbir şey. Ailemin kararı benim için en iyi seçenekti."

"Anlıyorum. Peki Felix ile nasıl tanışıyorsunuz? O benim sınıf arkadaşım."

"Felix benim kuzenim. Avustralya'ya gittiğinden beri görüşememiştik."

"Oh şimdi anladım. Geldiğine çok sevinmiş görünüyordu." Başıyla onayladı onu Minho.

Evlerinin önüne geldiğinde iki bedende durmuştu. Binaları karşılıklıydı. "Seni tanıdığıma sevindim Minho Hyung, umarım daha sık görüşürüz. Bundan sonra bu sokakta yalnız olmayacağım için mutluyum. Sende kendini yalnız hissetme sakın, canın sıkıldığında ya da istediğin zaman yanıma uğrayabilirsin."

Minho yüzüne gülümseme yerleştirip konuşacakken evlerinin penceresinde bir yandan çayını yudumlarken bir yandan kendilerini izleyen kadını gördüğünde gülümsemesi solmuş, dudaklarını birbirine bastırmıştı. "İyi günler Seungmin." Sonrada cevap beklemden evine doğru adımlamaya başladı.

"İ-iyi günler Hyung." Seungmin de az önce yaşadığı garip şeyden sonra fazla düşünmeyip kendi evine gitti.

.
.
.

Bölümler bana kısa geliyor ama olsun, daha başındayız olaylara giriş yaptığımızda uzar nasıl olsa (:

Umarım beğenmişsinizdir. Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin kendinize iyi bakın ✨🦄✨

-mellanie

.✞︎.

Continue Reading

You'll Also Like

859K 40K 61
Taehyung is appointed as a personal slave of Jungkook the true blood alpha prince of blue moon kingdom. Taehyung is an omega and the former prince...
572K 64.9K 45
jeongin, sınıfın inek öğrencisi hyunjin'i bir gece kulübünün partisinde görür
1.1M 44.2K 51
Being a single dad is difficult. Being a Formula 1 driver is also tricky. Charles Leclerc is living both situations and it's hard, especially since h...
241K 6K 52
⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯ જ⁀➴ 𝐅𝐄𝐄𝐋𝐒 𝐋𝐈𝐊𝐄 .ᐟ ❛ & i need you sometimes, we'll be alright. ❜ IN WHICH; kate martin's crush on the basketball photographer is...