Neden Olmasın?

By By-Kai

4.3K 441 1.4K

0543*******: Hep kafelerde kahve mi ısmarlanacak 0543*******: Ben de sahafta kitap ısmarlayayım 0543*******:... More

1 · "Bu Seferki De Benden Olsun"
2 · "...Seni Sevmeye Geldim"
3 · "Kimdi Bu C?"
4 · "Bana Edeceğin Günler De Gelir Elbet"
5 · "Ateş Parçası"
6 · "Batıdan Mı Doğdun Bugün..."
7 · "Çünkü Sen Benim Keşfedilmemiş Şarkımsın.."
9 · "...Sinemaya Gidelim Mi?"
10 · "...Yeni Kız?"
11· "Neden Olmasın?"
12 · "Drew...?"

8 · "Ve Aşk İnsanı Aptallaştırır.."

231 23 65
By By-Kai

~İyi Okumalar~

***

"Söz meclisten dışarı ama erkeklere gerçekten güvenmiyorum." Dedi Gülay, ortaya açılmış cipsten bir tane daha alarak. Alsancak'a gelmiş, caddeyi dolaşmış ve deniz kenarındaki çimlere oturmuştuk. "Meclisten dışarı dedi, bizim pantolon balığı kaçmış." Diye araya girdi Cihan. Sonrasında ise Caner ve Yusuf gülerken, geri kalanı ya göz devirmiş ya da midelerinin kalktığını ifade eden hayıflanmalar çıkarmışlardı. Ardından ben konuya dönerek konuştum.

"Arkadaş olarak iyiler, ama onun dışında erkeklerden nefret ediyorum. Eğer salak gibi güvenirsem, üçüzlerin annesi gibi kalırım sonra." Ben bunu söyledikten sonra herkes gülmeye başlamıştı.

Üçüzler on birinci sınıflardan Onur, Gurur ve Şeref isminde üç kardeşti. Hikayeleri tamamen trajedi ve komediden ibaretti. Zamanında anneleri evlenmeden hamile kalmıştı ve babaları da annelerini aldatıp terk etmişti. Sonrasında kadının hamile olduğunu ve hatta çocukları doğurduğunu duyunca velayetlerini almak istemişti ama üçüzlerin anneleri buna izin vermemişti. Hatta annelerinin babalarına söylediği şu lafı fazlasıyla ikonikti; Onur, Gurur ve Şeref kişiliğinde bile olmazken velayetinde olmalarını nasıl bekliyorsun? Demişti ve velayet davasında da bu lafı kullanarak davada galip gelmişti. Kısacası o kadın benim idolümdü neredeyse.

"Üçüzler babalarıyla görüşüyorlar mı?" Diye sordu Sima.

"Arada görüşüyorlarmış, onun sebebi de nafaka alabilmeleri için. Anneleri bayağı kurnaz anlayacağın." Dedi Yusuf ve güldü.

"Kadın çift cevap joker hakkını kullanıp önce aşk sonra parayı seçmiş." Dedi Cihan. Bunun üzerine herkesin gülmesini beklese de beklediğini alamamıştı. "Lan gülsenize!" Dedikten sonra da herkes bu tepkisine gülmüştü ve o da bunun farkındaydı ama sanki o dedi diye gülmüşüz gibi yapmıştı. "Aferin, adam olun."

"Siz aşka inanıyor musunuz?" Dedi Yusuf, düşünceli bir ifade takınıp çimlere uzanarak.

"Ben inanıyorum, eğer inanmasaydım Cenk hayatımda bile olmazdı." Dedi Hüma. Sonrasında benim burada olduğumu hatırlayıp gözlerini faltaşı gibi açtı. "Cenk?" Diyerek merakımı belirttim. Hüma dudaklarını aralamıştı ki Cihan hemen ispiyonladı. "Enişten." Cihan'a yetişemeyen Hüma, uzanarak Cihan'ın koluna bir tane patlatmakla yetindi.

Ben ise soğukkanlı bir şekilde konuşmaya başladım. "Kızım sen kerizsin, hangi Cenk'ten hayır geldiğini gördün? Cenk herkesin onayı ile damgalanmış, aldatan, şerefsiz, orospu çocuğu ismidir. Ağustos böceği gibidir, günübirlik yaşar, Ama Cenk ismine pek rastlanılmaz, bu yüzden Furkan ismi daha çok bilinen ve onaylı şerefsiz ismidir."

"Şimdi bu kadar çok şey bildiğine göre, bizim isim analizlerimizi de açık sözlü bir şekilde yapsana." Dedi Alp bana yönelik. Ben de ona cevap verdim. "Bir insanın kişiliği sadece ismiyle belirlenmez. En azından genel olarak. Bunun dışında burçları ve sosyal çevresiyle de değerlendirilmeli. Yükselen burcunu, ay burcunu, jupiter burcunu ve venüs burcunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim."

Ben bunları söyledikten sonra kızlar birbirine bakarken, erkekler de anlamayan ve şaşkın birer ifadeyle bana bakıyorlardı. Sonra Çınar lafa girdi. "Yükselenim Başak, ay burcum Akrep ama diğerlerini bilmiyorum."

Ben de ona cevap verdim. "Jupiter burcu ve Venüs burcu genellikle aşk ve ilişki hayatını belirler zaten. Onun dışında, bir Başak burcu gibi tutumlu ve önceden belirlenmiş davranışların, bir ağırlığın ve belli bir tavrın var. İnsanlar dışarıdan seni mesafeli ve kolayca samimiyet kuramayacak biri olarak görüyor ve haklılar. Sen yeni tanıştığın insanların kişiliklerine dair belli kalıplar çıkarmaya çalışıyorsun. En çok aradığın özellik ise biraz olsun ağırbaşlı olmaları ve güvenilir olmaları. Eğer bunlar varsa en azından normal bir arkadaşın olabilirler." Diye başladım ve kısa bir süre nefes aldıktan sonra devam ettim.

"Yükselen Başak ve ay burcu Akrep ile hem kendine hem de dışarıya karşı oldukça ketumsun. Ay burcun Akrep içten içe seni, sahip olduğunu düşündüğün şeylere karşı fazlasıyla kıskanç yapıyor ama yükselen Başak, kıskançlığını ve sahip olma arzunu gizlemene sebep oluyor. Sana gerçekten yakın olan birisine karşı, aynı kendi içinde olduğun gibi tutkulu oluyorsun. İntikam konusuna gelirsek gerçekten fena bir kombinasyon. Ay burcun Akrep ile fazlasıyla kindarsın ve intikam arzusu seni ele geçiriyor. Yükselen Başak, eğer intikam almayı kafaya koyduysa, bunun büyüklük derecesi ay burcu Akrep'e kalıyor. Yani eğer birisi senin nefretini kazanmış ve sana bir zarar vermişse boku yemiş demektir. Sen bunu karmaya bırakmıyor ve mutlaka kendi intikamını alıyorsun, eğer bunun için aylar yıllar beklemen gerekse bile ay Akrep'i sayesinde kesinlikle sana yapılanı unutmuyorsun ve büyük bir soğukkanlılık, alacağın intikamın zevki ile bekliyorsun. Sen çevrendekilere ve yakın gördüğün kişilere oldukça bağlı ve sadıksın, ama eğer ihanete uğrarsan bu seni fazlasıyla yıpratsa da o kişiyi tek kalemde siler ve yapılanı asla unutmazsın."

Ben bunları anlatırken herkes pür dikkat beni dinlemişti. Her zaman olduğu gibi Cihan ilk konuşan olmuştu. "Kardeşim, annen seni bu kadar iyi anlatamazdı. Alçin, sen okulu falan bırak, biz seni astrolog yapalım, vallahi bak." Ardından Sima cevap verdi. "O falcılığa daha yakın Cihancığım. Alçin, eğer kartların yanındaysa Hüma'ya bir ilişki falı baksana."

İşte en tehlikeli bombayı Sima patlatmıştı. Böyle şeyler duyulsun istemiyordum, sonra herkes bir şeyler yapmamı istiyordu. Bu yüzden özellikle annemi ve Hüma'yı tembihliyor, resimle ilgilendiğimi kimseye söylememelerini istiyordum. Bilakis bütün komşu ve akrabalar, çocuklarının resim ödevlerini yapmamı istiyorlardı. Ben de bunu anlamıyordum, ilkokul ya da ortaokul resim öğrentmenlerinin öğrencilerinden birer Da Vinci kabiliyeti beklediğini sanmıyordum ki ilkokulda sınıf öğretmenim kendi resimlerimi benim yaptığıma bile inanmamıştı.

Konuya gelirsek, tarot falı bakıyordum. Aslında bu bilinmesini istemediğim bir şeydi. Çünkü genellikle dinsel mevzuları açıyorlar ve günah olduğuna dair martaval okuyorlar ya da onlara bakmamı istiyorlardı. Fakat bu grubu sevmiştim ve açıkçası üşensem bile katlanabilirdim sanırım.

"Sen fal mı bakıyorsun?" Dedi Gülay ve Aylin, bir ağızdan. Başımla onayladım sadece." Kesinlikle annemin oğlu olmayı bir kenarıya bırakıyorum şimdilik ve, gel seninle para kazanalım diyorum. Ben sana müşteri bulayım sen de bak, bana komisyon versen yeter." Dedi Cihan. Dediğine güldükten sonra cevap verdim. "Paraya ihtiyacım olursa bakarız."

Sonra Hüma konuşmaya katıldı, Cenk mevzusunun unutlduğu düşüncesiyle keyifliydi. "Gerçekten parayla baksana, hem istediğin o marker kalemleri de alırsın. Zaten 10 kişiye baksan parası çıkar. Kemeraltı'nda bir tarot seansı seksen lira. Tabii kahve falıyla birlikte ayrıntılı olmadan otuz lira."

"Biliyorum Hüma, ayrıca elli lira oldu, zam geldi yani." Dedim.

"Abi, dizimizin dibinde hazine varmış da boş yere para bayılıyormuşuz biz." Dedi Gülay.

"Cidden mi?" Diyerek araya girdi Caner. "Salak gibi yalan duymak için para mı harcıyorsunuz?"

"Hepsi için diyemem ama bazı yerler gerçekten yalan söylüyor." Diye katıldım Caner'e.

"En son gittiğinde ne dedi?" Diye sordu Caner Gülay'a, alay edercesine gülerek.

"Hayatında siyah yunus balığına benzeyen bir embesil var, ona yol ver dedi." Dedi Gülay da, sanki inatlaşırmış gibi. Tam Caner de ağzını açmış cevap verecekti ki Yusuf hemen atılmış ve tartışmayı bitirip konuyu değiştirmeye çalışmıştı.

"Her neyse! Hadi Cihan ve Caner içecek bir şeyler alıp gelsinler de hem biraz sinirlerimiz gevşesin hem de doğruluk cesaret falan oynayalım."

"Alçin sen hiç içmedin, içecek misin? Yoksa gazoz falan alıp gelsinler istersen sana." Diye Yusuf'u destekledi Hüma. Ben de imalı bir şekilde tebessüm edip kaçlarımı kaldırarak konuştum. "Sen içecek misin?"

"Alçin ben neredeyse reşit ve sağlıklı bir bireyim, sus." Diye cevap verdi bana. "Ben meyveli soda falan alırım." Dedim Hüma'ya karşı sırıttıktan sonra. Ardından Caner ve Cihan kalkmış ve bir büfe ya da market bulmaya giderlerken Çınar da kalkıp peşlerinden gitti. Onlar çok uzaklaşmadan da Alp ve Yusuf da biz gidelim de siz rahat rahat dedikodu yapın diyerek gittiler ve bizi kız kıza bıraktılar. "Artık ortalık yerde kavga etmeseniz mi?" Dedi Aylin Gülay'a. "Artık bana neler döndüğünü anlatsanız mı?" Dedim ben de.

"Caner ve Gülay eski sevgili." Bir anda koro halinde ve aynı anda hepsinin bunu söylemesiyle irkildim önce. "Aldatma var mı olayın içinde?" Dedim direkt. "Tabii ki hayır." Dedi Gülay yüzünü asarak. "Tamam o zaman, bekleyebilir." Dedim bende. Zaten çoktan titremiş olan telefonumu elime almış ve kilidini açmıştım.

Yine C mesaj atmıştı. En son yazdığı şeye görüldü atmıştım, çünkü böyle şeyler hiç alışkın değildim.

C: Az önce ne düşünüyordum biliyor musun

C: Seni değil

C: Sen zaten hiç aklımdan çıkmıyorsun ;)

C: Ama şu var

C: Seni fazla tanımamama

C: Seninle hiç vakit geçirmemiş olmama rağmen

C: Herhangi bir cümlede adının geçmesi bile kalbimin hızlanmasına yetiyor

C: Astım hastası gibi oksijene ihtiyaç duyuyorum sanki deli gibi

C: Söylesene, ne yaptın bana böyle

Alçin: Ben bir şey yapmadım

Alçin: Bazı aptallar nefes almayı bile unutur

Alçin: Ve aşk insanı aptallaştırır :)

Continue Reading

You'll Also Like

663K 7.5K 34
"Bu saatten sonra yer mekan fark etmez yüzbaşım." Yetişkin içerik !
9.8K 885 24
Bir anda "Oyun Oynayalım mı?" adlı gruba alınan Göksel'in sonrasında anonimden aldığı mesajlarla gruptakileri korkutarak eğlenmesi ve devamında gelen...
27.9K 1.3K 31
Doğduklarında Kaçırılan ikizler devamı içeride;) Eminim ki beğeniceksiniz şans vermeyi deneyin keyifli okumalar
420K 23.5K 46
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...