5 · "Ateş Parçası"

356 38 179
                                    

Yukarıda yeni katılan karakterlerimiz var.

°İyi okumalar°

***

"Hüma, sanırım belim ağrımaya başladı. Yaşlılıktan olsa gerek." Dedim dalga geçerek. Son yarım saatte onun hazırlanmasını bekliyordum çünkü.

"Abartma ya, eyeliner çekiyorum dur iki dakika." Diye cevap verdi bana. Göz devirip beklemeye devam ettim.

Misafir çocuğu kaosundan kaçmak için cumartesi günü saat 10.00'da kalkmıştım. Altını çiziyorum, cumartesi günü.

Arka cebimden telefonu çıkarıp instagramda dolaşmaya başladım biraz. Ondan da canım sıkılınca telefonu kapatıp, cebime geri koydum. O sırada da Hüma gelmişti. Portmantonun aynasından son kez kendini kontrol ettikten sonra ayakkabılıktan ayakkabısını aldı. Ben giyeceğim ayakkabıları çoktan kapının önüne koyduğum için, direkt evin kapısını açtım ve ayakkabılarımı giymeye başladım. "Kimler gelecek?" Diye sordum Hüma'ya, o da gelip ayakkabılarını giymeye başladı. "Sima, Gülay, Aylin, Caner, Cihan, Alp, Yusuf ve Çınar." Diye saydı isimlerini tek tek. "Nasıl oluyor da bu kadar arkadaşın olabiliyor, hiç mi daralmıyorsun?" Dedim burun kıvırarak. Bana cevap vermeden önce anneme seslendi. "Anne biz çıktık!" Annemden de onaylayan bir cevap geldikten sonra çantalarımızı da aldık ve kapıyı kapatıp yürüyerek asansöre gittik. Hüma da asansörü çağırdıktan sonra cevap verdi.

"Öncelikle benim sosyal anksiyetem yok, insanlardan da nefret etmiyorum ve soğuk nevale bir bahtsız bedevi değilim."

Göz devirip yüzümü buruşturdum. "Elbet bir gün gœreceksin ebeninkini." Diye cevap verdim. Birkaç saniye sonra da asansör bizim kata gelmiş ve kapısı açılmıştı. İçeriye girip zemin kat düğmesine bastık ve beklemeye başladık tekrar. "Hepiniz aynı sınıfta mısınız?" Diye sordum bu sefer.

"Hayır, sadece Sima, ben ve Alp aynı sınıftayız. Caner ve Aylin dil sınıfında, Gülay eşit ağırlık sınıfında, Cihan geçen sene kaldığı için on birinci sınıfta, Çınar da onun kuzeni ve o da on birinci sınıf. Yusuf'da on birinci sınıf aslında ama erken yazılmış. Yani seninle aynı yaşta." Diye uzun uzun cevap verdi.

"Hayır desen yeterliydi." Dedim ve bu Hüma'nın, somurtgan bir ifade ile bana bakmasına sebep oldu. Dayanamayıp gülmeye başladım ben de. Sonra da asansör kapısının açılmasıyla dışarıya çıkıp bina kapısını açtık ve binadan tamamen çıktık. Biraz ilerideki otobüs durağına yürüyüp otobüs beklemeye başladık. "Nereye gideceğiz?" Diye sordum bu sefer.

"Önce alışveriş merkezine gidip kafe de bir şeyler içeceğiz ve sonra bowling oynayacağız. Sonra yemek yiyeceğiz ve sinemaya gireceğiz. Ondan sonra da Alsancak'a gidip, caddeyi biraz dolaşıp deniz kenarına geçeceğiz." Diye cevap verdi. Bayağı dolu bir programdı. Kaşlarımı kaldırıp başımla onayladım yavaşça.

"Arkadaşın olduğu zaman böyle oluyor, sana biraz yabancı gelebilir. Alışırsın merak etme." Diyerek benimle dalga geçti. Bu dediğine gülümsedim ve cevap vermedim. Birkaç dakika sonra gelen otobüse bindik ve boş bir yer bulup oturduk. On dakikalık bir yolumuz vardı. Hüma kulaklıklarını takıp telefonuyla oynamaya başladı. Ben de camdan dışarıyı izlemeye başladım. Birkaç saniye sonra cebimdeki telefon titredi. Popomu hafifce kaldırıp, arka cebimden telefonu çıkardım ve parmak izi kilidini girip gelen bildirime baktım. C yazmıştı her zamanki gibi.

C: Günaydın Ayçiçeği

Alçin: Günaydın

Neden Olmasın?Where stories live. Discover now