SAPLANTILI [+18]

Por Esmerimsi_yzr

2.9M 117K 182K

🔴 "Bu nedir?" "Ağrı kesici ilaç diyelim." "Neden veriyorsun diye sordum?" "Sayısını bile hatırlayamacağım b... Más

1.bölüm "Şok"
2.bölüm "Kararsızlık"
3.bölüm "Çaresizlik"
4.bölüm "Çok teşekkür ederim."
5.bölüm "Düğün"
6.bölüm "Can kırıklığı"
7.bölüm "İçimdeki yangın"
8.bölüm "Neredeydin!"
9.bölüm "Geçmişin izleri"
10.bölüm "Daima"
11.bölüm "Gelen Telefon"
12.bölüm "Sana inandığım gün!"
13.bölüm "Çekilen video"
14.bölüm "Kan"
15.bölüm "İçimdeki Huzursuzluk"
16.bölüm "Benimsin"
17.bölüm "Mesaj"
18.bölüm "Boşluk"
19.bölüm "Sakın"
20.bölüm "Olay gecesi"
21.bölüm "Heyacan"
22.bölüm "Söz ver"
23.bölüm "Sürpriz"
24.bölüm "Sen!"
25.bölüm "Yağmur"
26.bölüm "Küçük bir yalancısın"
27.bölüm "Bir çift öfkeli gözler"
28.bölüm "Kurşun"
29.bölüm "00:13"
30.bölüm "Nefes"
31.bölüm "Kalp ağrısı"
32.bölüm "Alaz!"
33.bölüm "Yangın yeri 1"
34.bölüm "Yüreğim yangın yeri"
36.bölüm "Fotoğraf"
37.bölüm "Cihan!"
38.bölüm "Ben ne yaptım"
39.bölüm "Kıskançlık"
40.bölüm "Pasaport"
41.bölüm "Küçük kahramanım"
42.bölüm "Ceza"
43.bölüm "Özledim"
44.bölüm "Öp beni!"
45.bölüm "Kanıyorum"
46.bölüm "Ağlama"
47.bölüm "Korkma"
48.bölüm "Nişan 1"
49.bölüm "Nişan 2"
50.bölüm "Pislik"
51.bölüm "Manyak!"
52.bölüm "Düğün"
53.bölüm "Not."
54.bölüm "Seni bulacağım"
55.bölüm "Nerdesin bebeğim. "
56.bölüm "Gurur"
57.bölüm "Seni istiyorum."
58.bölüm "Doğum günü..."
59.bölüm "Küçük bir ceza"
60.bölüm "Kız isteme"
61.bölüm "Baş ağrısı"
62.bölüm "Oyun bitti."
63.bölüm "Dokunma bana"
64.bölüm "Rüya"
65.bölüm "Gurur"
66.bölüm "Ryan"
67.bölüm "Alex"
68.bölüm "Hamile misin?"
69.bölüm "Kalbime giren ağrı"
70.bölüm "Serenay'ın düğünü"
71.bölüm "Düşünce"
72.bölüm "Davetiye"
73.bölüm "Ayşe'nin Düğünü yeni bölüm."

35.bölüm "Nefret"

30.6K 1.5K 3.4K
Por Esmerimsi_yzr

"Yasemin kızım" diyen yaşlı gözlerle beni izleyen amcama baktım...

🔗

"Amca..." dediğimde, tuttuğu ellerimi bırakarak, bana sarıldı. Bir süre bekledikten sonra benden yavaşlıkla ayrıldı.

"Kızım neden bana kaza geçirdiğinizi, hafızanı kaybettiğini söylemediniz?" deyince, sessizce ona baktım. Konuşamıyordum, ağzımı açsam kanayacak.

"Amca..." deyip bende ona sımsıkı sarıldım. "Lütfen götür beni buralardan." dediğimde bedeni kasıldı.

"Tamam kızım. Dönüş biletimizi aldım. Yarın akşam gidiyoruz." deyince artık burda durmamın bir anlamı yoktu benim için. Alaz'ı ve Esma'yı görmek dahi istemiyorum ve Gurur pisliğinide.

"Kızım doktorlarla konuştum. Bugün hastaneden çıkıyoruz." deyince gözlerimle onay verdim.
"Serenay, hadi kızım eşyalarını toparlamaya başla."

Bir hafta sonra...

Fransa'ya geleli tam bir hafta oldu. Ayşe'den ve Serra teyzeden ayrılmak çok zor olsada, bir süre yalnız kalmak benim için iyi olacaktı.
Hastaneden çıktıktan sonra Serenay, Gurur'la boşandığımıza dair evrakları getirip verdi.

Gurur denen pislikten, amcamlar duymadan boşanabilmiştik. Bir nevi özgürdüm artık. Gurur beni boşamasaydı, pasaportta soy adım YILDIRIM yazardı.

Buraya gelmekle ne kadar iyi ettim bilmiyorum, bana tek iyi gelen amcam ve Serenay'dı. Cihan'la karşılaşmaktan çok korkuyordum, neyseki kendi evinde kalacağını amcama belirtmişti.

Amcam benimle ne zaman konuşacak olsa, odama çekiliyordum. Nasıl bu hale geldiğimi, neden sustuğumu çok merak ediyordu. Haklıydı. Serenay üstü kapalı anlatsada amcam, bu konuşmanın arkasını bırakmayacaktı. Ama beni bir daha tek bırakacağını da sanmıyorum.

Serenay, "Jasmin kahvaltı hazır, kapıyı açar mısın?" deyince üzerimdeki ağırlığı yok sayarak, yattığım yerden kalkıp kapıya doğru adımladım. Her ne olursa olsun kaldığım odanın kapısını kilitleyip yatıyordum.

O kapıdan içeriye her an Cihan gelecekmiş gibi korkuyordum. Neden Cihan'la yaşadığım iğrenç gece, hafızamdan silinmedi ki.

Kapıyı açtığımda Serenay, üzeri giyinmiş halde içeriye girdi. "Jasmin günaydın. Hadi kahvaltı yapalım, sonrada seninle gezeriz ne dersin." deyince yengemle başbaşa kalmaktan iyidir.

"Tamam üzerimi değiştirip geliyorum." dedikten sonra, kıyafetlerimin çoğu yoktu. Bir kaç parça vardı, dışarıya çıkmadığım için gerek görmemiştim. Hem dışarıya çıkmışken bana göre birşeyler bulabilirdim.
Serenay, kapalılar içinde mağaza olduğunu söylemişti.

"Jasmin sana yeni kıyafetler alacağız. Sana bahsettiğim mağazaya gideceğiz." diyerek gelip tam karşımda durdu.
"Jasmin, biliyorum kolay şeyler yaşamadın. Artık düşünme olanları. Sen Gur-." bakışımla susturdum.

"Bana o şahıstan bahsetme. Erkek milleti değil mi, al birini vur öteki ne!" derken sesim oldukça sert çıktı.

"Tamam sustum. Hafızan yerine gelince görürüm seni. O zaman Guru-."

"Lütfen Sery, Gurur'un bana yaşattıklarını, o anki düştüğüm durumu bilseydin asla bana ondan bahsetmezdin. Gerizekalıya ben teklif etmişim birde."

"Ne? Gerçekten mi? Üstelik sen teklif ettin." deyip kahkaha attı.

"Gülme lütfen. Bu duruma nasıl düştüm bilmiyorum." deyip sürgülü elbise dolabın kapağını iterek üzerime geçirecek bir kaç parça çıkartıp yatağın üzerine oturdum.

"Çok şükür boşandım kurtuldum ondan." yazmamı başımdan çıkartarak, "Serenay çıkta üzerimi giyineyim.

"Eminim kurtulmuşsundur." dedi gülerekten.

"Ne demek istiyorsun sen?"

"Jasmin o çocuk sana deli gibi aşık. Seni gerçekten boşadığına inanmak istemiyorum. Gerçekten boşadımı seni?" deyince kaşlarımı çattım.

"İnansan iyi edersin. Unuttun mu seninle gönderdi boşanma evraklarını. Ayrıca boşamasaydı pasaportta ve kimliğimde Alaca yazmazdı."

"Evet haklısın tabi." diyerek kapıya ulaştı.
"Geç kalma." deyip kapıyı kapatıp çıktı.
Çok şükür kurtuldum. Bir daha karşıma çıkamaz.

Üzerimi hızlı bir şekilde giyindikten sonra, odadan çıktım. Mutfağa geçip, boş olan sandalyeye oturdum. Yengemin yüz ifadesi geldiğimden beri hep aynı, amcamın olduğu zamanlar dışında.

"Kızım." diye bana seslenen amcama baktım.

"Efendim amca." dediğimde az önceki neşeli hali yüzünden silindi.

"Kızım bu gün nasılsın?" deyince içimde dinmek bilmeyen fırtınalar kopuyordu.

"İyiyim amca." diyebildim gerisi ağzımdan dökülecek gibi değildi.

"Buradaki hastanede çalışmak ister misin?" deyince henüz buna hazır değildim, özellikle de Cihan'ın bulunduğu hastanede.

"Hayır amca. Kendimi iyi hissettiğim zaman,  Türkiye'ye döner ve tekrar çalışırım." dediğimde çatalı bırakıp, elini uzatarak elimi tuttu.

"Artık seni tek bırakmam. Burda kalacaksın kızım. Bu zamana kadar seni tek bıraktığım için kendime kızıyorum. Kendini iyi hissettiğinde Cihan'la birlikte hastane çalışacaksın."

İçime sıkıntı düştü.

Eylül, "Amcası kızı rahat bırakta yemeğini yesin."

"Neyse kızım bunları sonra konuşuruz. Hadi yemeğini yemeye başla." deyince azıcık iştahım vardı o da kaçtı. Cihan'la birlikte çalışmak mı? Asla!

Zorlada olsa bişeyler yiyebildim. Yemeğimizi yedikten sonra, Serenay'la birlikte masayı toplayarak yengeme yardım ettik. Amcam işe gidince yengem yine aynı ifadeye büründü. Beni istemediğini apaçık belli ediyordu.

Yengemden nefret ediyorum.

"Jasmin hazırsan çıkalım." deyince şalımı başıma geçirdikten sonra aynada kendimi son kez kontrol ettim. Çok solgun ve bitik görünüyordum.

"Tamam geliyorum." deyip çantamı da yanıma alarak evden ayrıldım.

Serenay aracı sürerken, aklım hep bir hafta öncesindeydi. Hakan'a o kadar güvenmiştim ki, güvenimi bir kaç dakika içinde yerle bir etti. Ondan böyle intikam bekleyeceğim en son şeydi.

Gurur... ben de diyorum bu gerizekalı beni neden sürekli öpüyor. Dudaklarını ısırdığımda bile geri çekilmeyip, öpüşünü hızlandırmıştı. Gitsin şeyini başkasına versin. Manyak mı ne? Of durduk yere sinirlerim yükseldi.

"Jasmin beni duyuyor musun? Sana kaç kez seslendim." deyince bakışlarımı yoldan çekerek Serenay'a baktım.

"Duymadım."

"Farkındayım. Kimi düşünüyorsun?"

"Hiç."

"Hiç mi?"

"Alaz'a çok kızgınım. Evli olduğu halde neden bana gerçekleri söylemedi. Çok kızıyorum hem ona hem kendime hem de Gurur'a"

Neden ağzımdan sürekli Gurur'un ismi çıkıyor.

"Gurur?"

"Yine başlama." deyip başımı cama yasladım.
"Gülmesene Serenay. Ortada komik bir şey göremiyorum." dediğimde kahkaha atarak yola devam etti.

Neredeyse bir saat yolculuk yaptığımız halde, herhangi bir mağaza falan göremedim.
"Sery daha çok var mı?" diye sorduğumda benden tarafa doğru döndü

"Az kaldı ilerdeki kavşaktan sola dönünce tam karşımıza çıkıyor. Beş dakika sürmez." deyince derinden nefes çektim.

Tam karşımıza çıkan mağazayla ağzım açık kaldı. Avrupa gibi bir yerde olması şaşırttı açıkçası. Beni şaşırtan çok büyük bir yer olmasıydı.
"Geldik." diyerek arabayı otoparka parketti. Çantayı yanıma alarak araçtan indim. Serenay yanıma gelerek, mağazadan içeriye girdik. Bir kaç çalışan yanımıza geldi.

"Hoş geldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim." deyince karşımda mini etekli kadına görünce tuhafıma gitti.

Serenay, "Günlük giysileri hangi reyonda bulabiliriz?"

"Tabi hemen yardımcı olayım. Bu taraftan." diyerek eliyle ikinci katı gösterdi. Serenay'la birlikte merdivenlerden çıkarken, sürekli telefonla mesajlaştığını gördüm.

"Kiminle mesajlaşıyorsun?" dediğimde telefona son kez gülümseyip, bana baktı.

"Hiç arkadaşımla mesajlaşıyordum." deyip telefonu çantasına attı.

"Hangi arkadaşın?" diye sorduğum kahkaha atarak ikinci kata çıktık.

"Jasmin adını söylesem tanıyacak mısın?" deyince istemsizce adımlarımı attım.

"Tamam tamam hadi yürü." deyip gözüme çarpan ilk elbiseye baktım. Çok güzellerdi, ama fiyatı da uçuktu.

Nedensizce elim kırmızıya gitti. Kırmızı bana Alaz'ı hatırlattığın için güzel olsada almaktan vazgeçtim.

"Jasmin bu nasıl?" diye elinde tuttuğu uzun elbiseye bayıldım.

"Çok güzel." diyerek elime alıp üzerime tuttum. Genelde boydan elbiseleri seviyordum.

"Tamam." dedi, eline tutuşturduğu diğer elbiseyi gösterince, hangisini alacağıma karar veremedim.

"Sery sen bunların hepsini bana gösterirsen mağazayı komple eve taşıyacağız." deyip fiyatlarına göz gezdirdim. Tamam amcam parayı vermiş olabilir ama sonuçta çalışıp yoruluyor.

"Bunuda alalım." diyerek çalışana uzattı.

Serenay'ın yanına varıp kulağına fısıldadım.
"Bunlar çok pahalı duruyor. Aşırıya kaçmadan alıp gidelim." dediğimde bana bakıp yine güldü.

"Ne alırsan al hepsinin parası ödendi." deyince şaşırdım.

"Amcam önceden mi ödeme yaptı?" diye sorduğumda yanaklarını içe gömerek bakışlarını benden kaçırdı.
"Sery soru sordum?"

"Hıhı evet babam önceden ödedi." deyip başka tarafa geçerek giysilere bakınmaya durdu.
"Jasmin istediğini sınırsız seç." deyip benden uzaklaşınca, bende etrafa bakınmaya başladım. Evin içinde rahat edebileceğim bir kaç eşofman takımı görünce oraya yönlendim.

Ben adım attıkça nedense bir anda izleniyormuşum gibi hisse kapıldım. Etrafımda tur dönerek çalışandan başka kimseleri göremedim.
Gerçi beni kim izleyebilir ki?

Gurur desen zaten boşandık. Herhalde boşadığı karısını takip edecek hali yok. Ben karısı mı dedim!

"Jasmin bak." diyerek uzaktan sesi gelen kuzenime baktım, manyak bu gerçekten manyak. Elinde tuttuğu dekolteli iç çamlarını bana gösterdi. "Bak bak bunu sana ben alıyorum." deyip yanıma kadar geldi.

"Al kendin giyersin." dediğimde yine kahkaha atarak bana göz kırptı. Bugün ne çok gülüyor bu kız.

"Ben kendime aldım zaten. Bunu da sana alıyorum bakarsın lazım olur bir gün."

"İstemez. Giyineceğim kimse yok, olmayacakta."

"Hatırım kalır. Ben alıp köşeye koyayımda giyinecek birini bulursun." deyip çalışana uzattı.

"Neden gereksiz şeyler alıyorsun? Hadi gidip gerekli olanları alalım."

"İnan bu da çok gerekli. Evlendiğin zaman kocana giyersin." deyince ufaktan sinirlerim tepeme çıkmaya başladı.

"Yürü git. Kendin giy kocana." deyip arkamı dönerek diğer giysilere göz gezdirdim. Ya hepsi çok güzel.

Aldığımız giysileri elimizde zar zor taşıyarak, aracın arka kapısını açıp içine yerleştirdik. Sanki mağazanın içinde maratona çıkmışım gibi nefes nefese kaldım. Üç saat nedir? Tam üç saat mağazanın içinde turladık.
"Çok aldık Sery. Amcama yazık değil mi? Sonuçta çalışıp duruyor."

"Sen bunları düşünme. Babam olmasa vermezdi, var ki veriyor." deyip aracı çalıştırdı.
Yaklaşık bir saat süren yolculuktan sonra nihayet kendi odama çekilebilmiştim. Yengem uyuzu aldıklarıma gönlü olmasa da aldırış etmeden kıyafetlerimi yerli yerince dolabıma yerleştirdim.

Acaba buraya gelmekle ne kadar doğru yaptım bilmiyorum. Yengem ve Cihan olmasa sürekli burda kalırdım. Offf kimi kandırıyorum, kalamazdım. Annem, babam ve ablamla geçirdiğimiz evi hiçbir yer tutmazdı.

Daha banyo yapamadım. Koktum. Saçıma kesin bit düşmüştür. Aynı evin içerisinde Serenay'a odama gelmesi mesaj atıyorum. Neden mi? Gıcık yengemle karşılaşmamak için.

Beni tek yakaladığı anda boğacağına eminim. Telefonumu elime alıp, buraya gelmesi için Serenay'a mesaj attım. Çok geçmeden kapım tıklatıldı. Oturduğum yatağın üzerinden kalkarak kapıya doğru hızlı adımlarla ulaştım.

"Sery banyo yapacağım. Bana yardım eder misin?" dediğimde içeriye girip kapıyı kapattı.

"Tamam." deyip odada bulunan tekli küçük koltuğun üzerine oturdu.

"Sery yalnız benim kullandığım şampuan yok. Nasıl edeceğiz?" dediğimde gülerek cevapladı.

"Ben aldım."

"Sen nerden biliyorsun benim kullandığım şampuanı ve hangi ara aldın?" dediğimde ayağa kalktı.

"Senin evde duş yaptığımı unuttun mu? Ordan biliyorum. Bugün almadım, dün dışarıya çıktığımda aldım." deyince artık üstelemedim.

"Sen getir o zaman, hemen duşa gireyim. Koktum. Bu arada saç kurutma makinesinide getirirsen sevinirim."

"Hemen getiriyorum." deyip odadan ayrıldı. Dolabı açıp, yerleştirdiğim giysilere göz attım. Gri eşofman, iç çamaşırın altını ve atlet alıp yatağın üstüne bıraktım. Halen sütyen takamıyorum, çünkü yaram iyileşse de baskı yapıyordu. Kendi odamda banyo olmasına çok sevindim.

Amcamın evi bayağı büyüktü. Dubleks şeklinde üç katlıydı. Orta katta kalıyordum. Kapım açılıp örtülünce Serenay elinde tuttuğu saç kurutma makinesi ve şampuanla yanıma geldi.

"Getirdim. Yardım etmemi ister misin?"

"Gerek yok. Zorlandığımda sana seslenirim, tabi bu odada kalırsan." dediğimde elindekilerini banyoya bırakıp tekrar yanıma geldi.

"Tamam ben telefonumu alıp geliyorum." diyerek odadan çıktı.

🔗

Güzel bir duşun ardından, vücudum kuş gibi hafifledi. Banyo yapmak kadar güzel şey var mı? Akşam yemeğimi yedikten sonra tekrar kendi odama geçip, tekli koltuğun üzerine oturdum. Telefonu elime alıp WhatsApp'a girdim.

Ayşe'nin numarasına girerek görüntülü konuşmaya başladık. Çok özlemiştim onu.

"Yasemin seni iyi gördüm çok şükür. Nasıl alışabildin mi oralara?"

"Evet. Alıştım gibi bir şey. Sen nasılsın? Serra teyzem nasıl?" diye sorduğumda Serra teyzemin çoktan uyuduğunu biliyorum. Çünkü saat 23.30'u gösteriyordu.

"Sensiz nasıl olabilirim? Annem de aynı, gittiğine bir türlü sindiremedi."

Canım Serra teyzem. Sitem ederek konuşması içimi burkmuştu. Çünkü Ayşe'yle hiç ayrı düşmüşlüğümüz olmadı bu zamana kadar.

"Ee anlatsana durumlar nasıl orda?" aslında lafı neden dolandırıyorum ki, Alaz'ı ve Esma'yı merak etmiştim. En son aldığım haberle ayrı kaldıklarını öğrendim.

"Esma izine ayrıldı. Alaz desen, benimle bile konuşmuyor. Selam dahi vermiyor."

"Hakan?" diye sorduğumda cevap vermedi.
"Ayşe, Hakan nasıl?" diye sorumu tekrar dile getirdim.

"Yasemin Hakan bitik durumda. Ablanın mezarına sık sık gidiyormuş, Esma söyledi. Esma'yla bile zor konuştum, beni görmek dahi istemedi başlarda. Keşke Yasemin'in sevdiği Alaz olduğunu bana söyleseydiniz diye kızıp durdu."

"Hım. İkimizde bir güzel oyuna getirildik." dediğimde,

"Üç kişi." Deyince üçüncü kişi sonradan kafama dank etti.

Alaz...

"Neyse kapatalım bu konuyu. Ayşe ben sizleri çok özledim."

"Çekip giden sendin. Alacağın olsun." deyip güldü.

Ayşe'yle yaklaşık bir saat daha konuştuktan sonra telefonu kapattım. Hafiften üşür gibi oldum. Eylül'ün ilk haftası olmasına rağmen havalar baya serindi. Uykum gelmeyince telefondan film açıp izlemeye başladım.

Yaklaşık on-onbeş dakika sonra gözlerimi daha fazla açık tutamadım. Koltuğun üstünden kalkıp yatağa gidecek halim kalmadı. En son hissettiğim sıcaklıkla iyice gevşedim. Bedenim ısınmaya başladığında yastığa iyice gömüldüm.

Bir ara gözlerim aralandığında yatağa hangi ara geldiğimi bile hatırlamıyorum. En son koltuktaydım. Her halde uyku sersemiyle geldim. Yattığım yatak o kadar sıcaktı, üşüyen bedenim alev gibi ısındı.

Boynumu yumuşak yastığa dayağımda, sertti. Allah bilir yine yastık diye başımı nereye dayadım. Bir kaç gündür hep sert yastıkta yatıyorum, ama yastığım yumuşacaktı oysa.

🔗

Gözlerimi araladığımda gerçektende kendi yatağımdaydım. Kesinlikle uyku sersemiyle girdim yatağa. Yoksa kilitli kapıyı kim açıpta girecekti ki, ama içim rahat etmeyerek kapıyı kontrol ettim.

Evet kilitliydi. Korktum odaya Cihan girdi diye.
Yatağın üzerine oturduğumda yastığımı elime alıp baktım yumuşacıktı. Yastığı kokladığımda rahatlatıcı koku geldi burnuma. Cadaloz yengem hangi yumuşatıcıyı kullanıyorsa çok güzel kokuyordu.

Telefonu elime alıp baktım, saat 08.30 gösteriyordu. Hafta sonu olduğu için her halde daha uyuyorlardı, yoksa Sery çoktan kapıya dayanmıştı.

Telefonla takılmaya başladım. Instagram hesabımı kapattığım için yeniden etkinleştirmeye çalıştım. Deniyorum olmuyor!
Şifreyi mi unuttum ben?

Bu seferde Facebook hesabıma girdim, hesabım kapanmış. Ne ara kapandı sosyal hesaplarım? Çalındı desem yok çalınmadı.
Of hafızamı kaybetmeden önce hepsini sildim mi acaba?

Sinirle telefonu yatağa fırlattım. Üzerimdekileri çıkartıp, dolaba doğru adımladım. İçinden dünkü aldığım giysilerden alt üst alarak yatağın üzerine bıraktım. Sürgülü dolabı kapatıp, dolabın kapağındaki aynada kendime baktım.

Çok zayıflamıştım. Vücuduma rağmen kalçam yerindeydi. Tek tek hepsini giyinip saçlarımı örerek topuz haline getirdim.

"Kızım kıyafet almadınız mı dün? Karttan para kesilmemiş." diye sorunca Serenay'a baktım.

"Baba benim kartımı kullandım." bu kız neden yalan söylüyor? Hani amcam ödemişti hepsini.

Eylül, "Mağazayı eve taşıdılar babası." deyip laf soktu.

"Olsun istediğini alsın kızım." dönüp amcama baktım. Gülümseyerek tekrar önümdeki çaya odakladım.

"Serenay kızım ne zaman başlıyorsun işe?" diye sordu.

"Pazartesi başlıyorum." deyince içime sıkıntı düştü. Serenay'da başlarsa evde yengemle tek kalacaktım.

"Eylül"dedi amcam, "Cihan neden gelmiyor. Kaç gündür görmüyorum." dediğinde elim farkına varmadan kalbime gitti. Adını bile duymak, o anları tekrar gözümün önüne getirdi.

Yengem bana bakarak cevapladı, "Oğlum bu sıralar yoğun çalışıyor. Eve geliyor, ee tabi sen işte olduğun için göremiyorsun?" deyip elleri yumruk olmuştu. Bakışıyla beni boğuyordu beni.

"Söyle bu akşam gelsin. İnsan kuzenini merak etmez mi? Bir hoşgeldin demez mi?" deyince ettiği merak kendinde kalsın.

Eylül, "Arkadaşlarıyla buluşacakmış?" deyince amcam eşofmanın cebinden telefonunu çıkartıp, ekrana baktıktan sonra kulağına götürdü.

"Cihan oğlum yatıyor muydun?" dediğinde her ismini duyduğumda gerildikçe gerildim. Bir süre karşıyı dinledikten sonra, "Akşam buraya geliyorsun?" deyip sesi oldukça sert çıktı.

Telefonu kapattıktan sonra, kahvaltısına devam etti.
Serenay benim korktuğumu farkedince,"Baba ben Yasemin'le arkadaşlarıma söz verdim. Bugün arkadaşlarımla tanıştıracağım." deyip yalan söyledi.

"Öylemi?" dedi.

"Evet baba hatta senden bugün izin alacaktım. Yeri gelmişken söyleyim. Bugün arkadaşımda kalabilir miyiz? Lütfen lütfen." deyip ellerini avuç içiyle birleştirip, masumca yalvarmaya başladı.

"E kızım Yasemin gitmek istiyor mu?" diye sorunca Cihan'la karşılaşmaktan iyidir. Tabi uydurduğu yalan ortaya çıkmazsa.

"Kızım sende istiyor musun?" deyince başımı aşağı yukarı salladım.

"Evet amcacım. Benim için de değişiklik olur." dediğimde önce beni süzdü.

Sonra, "Tamam ama sadece bir gece kalmanıza izin veriyorum." deyince nasıl rahatladığımı kimse bilemezdi.

Eylül, "Ben izin veriyor muyum Serenay?" annesinin kızgın sesini duyunca, Serenay yalvaran gözlerle amcama baktı.

"Eylül ben izin veriyorum. Hem Yasemin'e iyi gelir." deyip yengeme konuşma fırsatı vermedi.

Oh çok şükür.

Yemeğimizi yedikten sonra ortalığı toplayıp, Serenay'ın odasına çekildim.
"Sery?" diye imalı konuştuğumda güldü.

"Arkadaşlarınla buluşmuyoruz değil mi? Yalan söyledin."

"Evet. Senin yüz ifadeni görünce yalan söylemek zorunda kaldım. Aslında seni gerçekten arkadaşlarımla tanıştırmak istiyorum." deyince asıl soruyu sordum.

"Biz bugün nereye gideceğiz peki?" dediğimde iç çekerek güldü. Ya sabır bu kız dünden beri çok gülüyordu.

"Benim kendi dairemde kalacağız. Başbaşa takılacağız yani." deyince benim için iyi fikirdi. Rahat bir gece geçirebilirdim.

"Tamam kaçta çıkacağız evden?" diye sordum.

"Öğleden sonra çıkarız." deyince yanına oturup biraz sohbet ettikten sonra, kendi odama çekildim. Akşama daha çok vardı. Telefonu tekrar elime alıp, sosyal hesaplarımı tekrar açmaya çalıştım. Yok! Yok olmuyor. Neden hafızamı kaybeden önce hesaplarımı kapattım ki.

2 saat sonra...

"Jasmin güzel giyin?" deyince kaşlarımı kaldırdım.

"Kim için? Burdan çıkıp senin daireye geçeceğiz. Senin dairene mi güzel giyineyim?" deyip güldüm.

"Burdan çıkınca önce yemek yeriz. Sonra benim daireye geçeriz." deyip benim elbise dolabıma doğru yürüdü. Sürgülü dolabı ittirerek içinden boydan elbiseyi çıkartıp bana doğru geldi.

"Bu çok güzel. Bunu giyin." deyince onu kırmayıp elime aldım. Evet üzerimde tekrar görsem güzel olacaktı. Çok beğenerek seçtim.

"Tamam sen çık ben hazırlanayım."

"Benden mi utanıyorsun?" deyince gözlerimi belirttim.

"Tamam tamam çıkıyorum. Sen git şeye göster." deyince kaşlarımı çattım.

"Kime gösterecekmişim? Alaz'a mı?" dediğimde bu seferde Serenay kaşlarını çattı.

"Sıçmışım Alaz'a. Yok bir şey. Hadi ben giyinmeye gidiyorum."

"Kim iç-." cümlemin devamını dinlemeden kapıyı kapatıp çıktı. Bir deli de bu.

Yola çıktığımızda yine sessizlik oluştu. Evden zar zor ayrıldık resmen. Yengem sinirden Serenay'a köpürmüştü. "Hangi restoranda yemek yiyeceğiz?" diye sorduğumda güldü.

"Benim dairemde. Birlikte hazırlar yeriz." deyince işime geldi doğrusu, ama sormadan da edemedim.

"Madem restorana gitmeyecektik neden böyle giyinmemi istedin?"

"Son anda kararımı değiştirdim. Benim dairemde rahat edebileceğin elbise var. Gidince giyinirsin." deyip yola odaklandı.

Yaklaşık bir saat süren yolculuktan sonra nihayet arabadan inebildik.
"Evin bayağı uzakmış."

"Evet. Ama içini görünce çok beğeneceksin." dedi neşeli çıkan sesiyle.

"İyi bakalım görelim senin daireni." önünde durduğumuz bina mıydı? Başka birşey miydi?" Kaç katlıydı burası. Yukarıya bakmaktan boynuma ağrılar girdi.

"Sery, sormaya korkuyorum ama kaçıncı katta oturuyorsun?"

Gülerek eliyle en üst daireyi gösterdi.
"Ne ciddi misin sen?"

"Evet. Hep yüklerde oturmayı sevmişimdir." deyince, gözlerim büyüdü.

"Yok ben hiç sevmem." deyip asansöre doğru ilerledim. Kaç dakika sürer yukarıya çıkmak acaba? Başka hangi salaklar bu bina oturmak ister ki.

Asansörle üst kata çıkmaya başladığımızda, yaklaşık on beş dakika sürdü.
"Sery kaç katlı burası?" diye sordum.

"196 katlı."

"Ay yok bir daha senin aklına uyupta gelmem. Bu son gelişim olsun valla."

"İçini görünce beğeneceksin?"

"İçi de dışıda senin olsun." dedim kahkaha atarak nihayet asansörden çıktık.

Kapıyı açıp içeriye girdiğimizde hava biraz karardığı için girişteki tüm ışıkları yaktı.
İçeriye girdiğimizde önce ince salon, daha sonra çok geniş odaya geçtik. Duvarın biri tamamen camla kaplıydı.

"Sery sen nasıl yaşıyorsun burda?" diye sorduğumda yanıma geldi.

"Ben çok beğendim. Sende beğeneceksin." deyince etrafa göz gezdirdim. Evet ev büyük ve ferahtı. Beyaz deri oturma grubu, büyük televizyon...

"Jasmin ben çantamı arabada unutmuşum. Sen bakına dur ben hemen geliyorum." deyip sinsice güldü.

"Hemen dediğin on beş dakika sürüyor hatırlatırım."

"Ya tamam ben gideyim hemen."

"Tamam." deyip kapıdan çıkışını izledim.

Etrafa tekrar göz gezdirdikten sonra, büyük devasa camın yanına yaklaştım. Cama bile temas etmeden gözlerim korkuyla büyüyerek, karşıları izledim. Her yer küçücük ayağımın altında kaldı. Arabalar karınca büyüklüğünde gözüküyordu.

"Serenay manyak mısın kızım burda nasıl yaşa-." kendi kendime konuşurken, belime dolanan elle çığlık attım. Başımı arkaya çevirmeye korktum.

Camdaki yansımaya baktığımda kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı.

"Sen!"

"Evet benim bebeğim." kalbimin ritimlerini bozan o sesi duydum.

🔗

Bölüm sonu...

Vote:700
Yorum:3K

Yeni bölümde görüşmek üzere...

Seguir leyendo

También te gustarán

1.1K 120 8
Türkiye'de yaşanan paranormal olayların detaylı anlatımı... Yılanlar Meclisi Kitabımızdan...
1.1M 71.4K 65
İlk yalancının ilk yalanı, toprağa düştüğü andan itibaren, yatsıdan sonra yanan mum ona bebek gibi bakacaktı. Yalanın tohumu büyüyecek ve çiçek açaca...
306K 13.2K 200
hünkar alirahmet aşkı
98.7K 3.8K 39
Arya 17 yaşında genç bir kızdır. Babasının tatlı ve şımarık kızı olarak hayatına devam ederken yakın arkadaşı Mine'nin aldığı bir kararla bambaşka bi...