Friends? - Stray Kids/Hyunmin

By sellyinthebuilding

76.8K 5.9K 3.1K

(texting-instagram-düz yazı) Hyunjin: Selam orospu çocukları ve diğerleri. Minho: adamdaki egoya bak... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
18
17
20
21
19
22
23
24
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43.Bölüm
44.Bölüm
Kitap Duyurusu
45. Bölüm
Final
Final- İnstagram
Yeni Kitap

25

1.6K 121 51
By sellyinthebuilding

Hwang Hyunjin

"Oha! Lan alooo!! Bu sitenin admini yok mu? Porno dönüyor burdaa!!" diye kendini yırtarcasına bağıran aptal Jisung'un sesiyle gözlerimi araladım.

Başıma giren korkunç sancıya rağmen hafifçe kafamı kaldırıp odamın kapısında duran en yakın arkadaşıma baktım.

" Ne bağırıyorsun amk sabah sabah?! "

" Rahatsız mı ettik prenses? Böldüm mü?" deyip sırıttığında göz devirdim.

Kafasına bir şeyler atmak için etrafıma baktığımda belimdeki ağırlıkla yan tarafa döndüm.

Seungmin kollarını belime sarmış göğsümde yatıyordu. Benim ise bir kolum kafasının altında ve bir bacağım da bacaklarının üstündeydi.

Dün gecenin anıları zihnime dolarken gülüşümü saklayıp tekrar Jisung'a döndüm.

"Saçma sapan konuşma yavşak." deyip Seungmini uyandırmamaya çalışarak ayaklandım.

"Saat kaç? Uyandı mı herkes?"

"2 buçuğa geliyor. Chan hyung ve Jeong kahvaltı için bir şeyler almaya gittiler. Felixte kahve yapıyor. Hyunglar daha uyanmadı." dediğinde başımla onaylayıp lavaboya ilerledim.

Jisung peşimden geliyordu.

"Dün gece ne içmişiz aq? Sabah uyandığımda Felixle puzzle olmuştuk resmen. Harbi lan kim taşıdı bizi odaya?"

"Chan hyungla ben taşıdık. Size nazaran daha ayıktık. En azından Changbin hyungla Minho hyungu birlikte yatağa atma piçliğini yapacak kadar kendimizdeydik." dediğimde benimle eş zamanlı olarak kahkaha attı Jisung.

"Ne oluyor ya sabah sabah? Ne bu enerji?" diye homurdanarak yanımıza gelen Seungmin ile gülümsedim.

"Ne oldu bebeğim? Güzellik uykunu mu bozduk?" diye sırıtarak konuşan Jisung a göz devirdi bu kez.

"Güzellik uykusu senin gibi çirkin insanlar içindir." deyip ikimizi de bir yana ittikten sonra banyoya girip kapıyı gürültüyle çarpan Seungmine göz devirdi Jisung.

"Seungmin in sabah insanı olmadığını unutmuşum." dediğinde sırıttım.

"Bunun sabahla ilgisi yok. Kişisel bence." dediğimde o da sırıtmıştı.

"Sizi duyuyorum şeref yoksunu köpekler. Uzaklaşın kapımdan hemen ." diye banyodan yankılanan sesle anında salona koştuk.

Yetişkin ve sinirli bir Kim Seungmin dehşet saçabilirdi.

"O değil de dün gece ne oldu bir fikrin var mı? Felix sabahtan beri aşırı suskun. Sarılmama bile karşılık vermedi. FELİX! bir temasa karşılık vermedi. Kıyamet alameti resmen." diye fısıltıyla konuştu Jisung kendini yanıma atarken.

"Bilmem. Yani her şey normaldi aslında. Sızınca sizi odalara taşıyıp yattık biz de. Bir şey dikkatimi çekmedi. Akşamdan kalma olduğu içindir belki. Çok fazla içtiniz." dediğimde başıyla onayladı.

Kısa bir süre sonra herkes kalkmış ve kahvaltı ediyordu.

Kimsenin pek hali olmadığı için kahvaltı sessiz bir şekilde geçerken Seungmin boğazını temizledi.

Hepimiz ona dönerken gergince Minho hyunga bakıyordu.

"Şey.. Kahvaltıdan önce Woo hyung Felix'i aradı. Proje için onlara davet etti. Benim de gelmemi, Yunho hyung ile orada çalışabileceğimizi söyledi. Önümüzdeki hafta beyzbol antrenmanları başlayacağı için pek vaktim olmayacak. Erken bitirsek iyi olabileceğini düşündüm. "diye tek nefeste konuştuğunda gerildim.

Hepimiz pür dikkat Minho hyungun tepkisini beklerken hyung derin bir nefes aldı ve çatalını masaya bırakıp Seungmine odaklandı.

" Seung.. Bu kadar gerilmene gerek yok. Yetişkin birisin. Sana kimle görüşüp görüşmeyeceğini söyleyemem. Söylemem de. Yunho ile kişisel bir problemim yok. Dün gece biraz sert konuşmuş olabilirim. Tabi ki Yunho ile konuşabilirsin. Sadece dışarıdan insanlarla pek yakın olmazsın. Ve Yunho ile birden bu kadar yakın ve rahat olman beni endişelendirdi. Ama sana güveniyorum. Böyle bir şey için benden izin almana gerek yok. "dediğinde Seungmin rahat bir nefes verip gülümseyerek hyunga sarıldı.

Hyung başta karşılık verse de bu ciddi ortamı dağıtmak istiyor olacakki Seungmin'e şaplak atıp kendisinden uzaklaştırdı.

Herkes onların bu haline gülerken ben hala rahatlamış değildim.

Evet Seungmin e olan duygularımı kabullenmiştim. Fakat bir adım atmak için henüz erkendi.

Ona gitmeden önce bu zamana kadar yaptığım tüm bencillikleri telafi etmek istiyordum.

Öte yandan Yunho hyung ondan hoşlanıyordu ve bir adım atması için hiç bir engeli yoktu.

Seungmin in beni sevdiğini biliyordum fakat çok uzun zaman geçmişti. Ya artık yeni biriyle denemek isterse? Ya umudu yoksa?

Yunho hyungla iyi anlaştığını onun iyi biri olduğunu söyleyip duruyordu. Ya onun hislerine karşılık vermek isterse?

Bu düşünceyle göğsümde bir sızı hissettim. Seungmin nasıl yaptı hiç bir fikrim yok ama onun başkasıyla olma düşüncesi bile beni delirtmişti.

"Ben de gelebilir miyim?" diye birden sorduğumda bu sefer tüm gözler bana döndü. Omuz silktim.

"Yapacak bir işim yok. Hem bayadır uğramadım. Siz ödev yaparken San hyunglarla takılırım."

San hyung ile geçen sene yıl sonu gösterisi yapmıştık. O zamandan beri ara ara takılırdık.

Seungmin Felix e döndüğünde Felix sessizce onayladı.

"Kahvaltıdan sonra hazırlanıp çıkarız o zaman." diyen Seungmin in hemen ardından Changbin hyung konuşmuştu.

"Ben de geleceğim. " dediğinde bu kez hepimiz ona döndük.

"Hyung benim için geliyorsan gerek yok. Seung ve Hyunjin geliyor zaten." diye konuşan Felixe omuz silkti hyung.

"Chan hyung stüdyoya gidecektin. Bizi de bırakırsın." diye konuştu Felixe aldırış etmeden.

Gözüm sarışın arkadaşıma kaydığında kaşlarını çattığını gördüm. Jisung haklıydı. Kesinlikle bir şey olmuştu. Ama yalnızca Felixe değil.

Masanın altından Changbin hyungu dürttüğümde göz göze geldik. Bana sonra anlatacağını belirten bir mimik yaptıktan sonra kaşlarımı daha fazla çattım.

Fazla üstelememeye karar verip masada başlamış olan farklı bir sohbete katıldım.

Bir süre sonra kahvaltımızı bitirmiş, etrafı toplamış ve hazırlanmaya başlamıştık.

Seungmin Jeongin den bir şeyler giyerken bu kez ses çıkarmadım. Göze batmak istemiyordum. Dolabımdan Felixe bir şeyler çıkarırken yatağımın üstünde duran, dün gece Seungmin in giydiği hırkayı aldım.

    Salona girdiğimde Chan hyung, Minho hyungla oturuyordu.

    "Lan beni neden dinlemiyorsun duvarla mı konuşuyorum bir saattir?" diye yakınan Chan hyunga sırıttım.

" Shakespeare in de dediği gibi 'duvar ama konuştukça alışıyorsun'" dememle kafama yastık yemem bir olmuştu.

"Hyung git Tanrı aşkına duvarla konuş amk. Hayır dedim. O sinsi bok parçasıyla aynı stüdyoyu paylaşmayacağız."

"Minho çocuk yardım istedi diyorum. Doğru düzgün yanyana bile gelmeyeceğiz."

Kaşlarımı çattım.

"Ne oluyor?"

"Chan hyung Sangyeon yılanına bizimle stüdyoyu kullanabileceğini söylemiş." dediğinde gözlerimi pörtlettim.

"Hyung, şaka de."

O adamı hiç birimiz sevmiyorduk. Chan hyungla flört ettikleri dönemde bizi ciddi anlamda rahatsız etmişti. Kıskanç biriydi ve hyungla bu kadar yakın olmamızdan hoşlanmıyordu.

      Özellikle Jeongin'in.
Hyunga olan duygularını fark etmişti ve onu sürekli bununla vurmaya çalışmıştı.

Küçük tilkimiz hepimizden zor zamanlar geçirmişti.

"Abartıyorsunuz."

"Abartmıyoruz Chan. Sen Gözüne inen perde yüzünden hiç bir şey görmezken hepimiz bir çok şeyi alttan aldık. Özellikle Jeongin."

Chan hyung Minho hyungun son dediğiyle derin bir nefes aldı. Jeongin den vurulmayı sevmiyordu. Bu konuda hala pişmandı.

Bense daha fazla araya girmedim. Durum ciddi görünüyordu. Zira Minho hyung çok nadiren Chan hyunga hyung demezdi.

" Biliyorum Minho. Bunları görmediğim için tekrar özür dilerim. Fakat ne yapmamı bekliyorsun? Benden yardım istedi."

"Hayır deseydin. Zor bir şey değil. Tek kelime. Konuşmayı 1 yaşında öğrendim diye hava atmıyor muydun?"

   Chan hyung göz devirdi. Sıkıntılı görünüyordu.

"Onu stüdyoyla görüştürdüm bile. Ne yapmalıyım?"

"İyi bok yedin amk. Keşke bizden de fikir alsaydın. Hani arkadaşız, her boku birlikte yapıyoruz falan. Herifin adı bile bunları unutmana yetmiş sanırım."

"Saçmalama Min."

"Hyunglar tartışmanıza gerek yok." diye kapıdan gelen sesle o tarafa döndük hepimiz.

   Jeongin yaslandığı kapı pervazından ayrılıp yanımıza geldi.

"Felix hyung Woo Hyungların bir yerle anlaştığını söyledi. Minho hyung ve ben onlarla konuşabiliriz. Bize bir yer ayarlayacaklarından eminim."

"Jeongin sen de mi?"

"Üzgünüm hyung. Seni anlıyorum fakat ben de onunla aynı ortamda olabileceğimden emin değilim. Seni de zor durumda bırakmak istemiyorum. Böylesi uygun bence."

   "Üzgünüm. Ama sanırım ben de onlarlayım." diyen Jisung un ardından ekibin geri kalanı içeri girmişti.

  Seungmin hariç herkes onu desteklediğinde Chan hyung sıkıntıyla iç geçirdi.

   Bu sırada gözlerim dalgınca yeri izleyen Seungmin de takılı kalmıştı.

" Seungmin? Sen bir şey demeyecek misin?" dediğimde herkes ona döndü.

    Derin bir nefes aldı.

"Yeon denen adamdan hoşlanmıyorum. Fakat Hyung.. Bunu yapmak zorunda hissediyorsan kendini, seninle olacağım. Bana öyle bakmayın. Hepiniz haklısınız. Ama unutmayın biz bir aileyiz. En azından birimiz hyungla olmalı. Herkes nasıl mutlu olacaksa öyle yapmalı. "

" Peki neden bu fedakarlığı sen yapıyorsun? " ciddi bir tonda sorduğum soruyla Seungmin hafifçe kaşlarını çattı.

" Fedakarlık yapmıyorum Hyun. Yeon hyungla sizinkiler kadar negatif bir şey yaşamadım. Tabiki ona karşı bir sempati beslemiyorum. Fakat bu benim için sizin için olduğundan daha az bir sorun. Hem Chan hyung o zamanki Chan hyung değil. Her şeyin farkında. Beni kollayacağına eminim. Ve ben de onu o yılanın zehrinden koruyacağım. "deyip son cümlesinde burnunu yukarı diktiğinde hepimiz hafifçe kıkırdadık.

   Ortamdaki gergin hava kırılınca Minho hyung derin bir nefes verdi.

" Üzgünüm hyung. Seung haklı. Senden şüphe etmemeliydim. Bir şeyi yapıyorsan doğrusu bu olduğu içindir. "
" Asıl ben üzgünüm Min. Sen de haklıydın. Sizinle de konuşmalıydım. Seung un dediği gibi biz bir aileyiz. Önceliğim siz olmalısınız. Yeon ile konuşup ona başka bir yer bulacağımı söyleyeceğim. "

   Hepimiz hyungu onayladığımızda kalkıp kendini Minho hyungun kucağına attı ve biz ne olduğunu anlamadan onu gıdıklamaya başladı.

" Seni saygısız velet. Sen bana az önce Chan mı dedin?! "

    Odayı dolduran küfürler ve kahkahaları bölen şey Changbin hyungun yüksek sesle çalan telefonuydu.

"Ne var lan at kafası?" diye telefonu açtığında hepimiz arayanın Woo hyung olduğunu anlamıştık.

"Nerdesiniz lan pezevenk? Niye yollamıyorsun çocukları?!. Sabahtan beri seni bekliyorlarmış."

Woo hyungun bağırış sesi odayı sardığında hepimiz güldük.

"Kes lan it. Geliyoruz yarım saate." deyip telefonu kapattıktan sonra gözlerini kısıp Felix'e döndü Changbin hyung.

"Beni Woo ya mı şikayet ettiniz?"

"Seungmin söyledi hyung yemin ederim." deyip iki elini teslim olurcasına kaldıran Felixten gözlerini çekip aynı şekilde Seungmin e döndü.

"Hain civciv. Hyung şimdi sen elli saat hazırlanmaya uğraşırken Woo hyung 57 kere aradı."

"Ne kaşıntısı varmış amk. Geliyoruz işte." diye söylendi Changbin hyung.

"Akşam dateleri varmış. Bir an önce halledelim ödevi istiyor."

     "İyi kalkalım o zaman hepiniz hazırsanız. Sizi oraya bırakır, Yeonla konuşmaya giderim. Sonra da Jisung, Jeongin ve Minho ile stüdyoya geçeriz son kontroller için." deyip ayaklandı Chan hyung.

   Hepimiz ardından kalktığımızda hızlıca asansöre bindik. Otopark katında duran asansörün kapıları açılır açılmaz Chan hyung, Jisung ve Minho hyung hariç hepimiz arabaya koştuk.

    " Bu ne koltuk sevdası arkadaş? "diye dalga geçen Jisung a dil çıkardı Seungmin.

" Sen ne anlarsın aptal sincap? Habire vip gidiyorsun. "

    Seungmin in cümlesine tüm maknea line olarak imayla sırıttık.

Bu halimize göz devirip makam koltuğuna yani Minho hyungla öne geçti.

   Geriye kalan beşli bir birimize kötü bakışlar atarken Seungmin konuştu:

" Taş-kağıt-makas. "

   Saniyesinde oyuna başladığımızda küfürler ve itirazlar eşliğinde kucakta gidenler Seungmin ve Changbin hyungtu.

     Jeongin ile ben cam kenarlarına Felixte ortaya oturduğunda dışarda kalan ikili somurtuyordu.

"Şu amk oyununu niye hiç kazanamıyoruz biz?!" diye söylendi Seungmin.

    Ardından Jeongin in tarafına yürüyecekken kendi tarafımdaki kapıyı açtım.

"Böyle gel Seung. Minho hyunglar koltuğu geriye aldı sığamazsın." dediğimde bu kez Changbin hyung söylendi.

"Ben orospu çocuğu muyum? Ben niye daracık yere geçiyorum? Ne farkımız var?" dediğinde Seungminle aynı anda:

"Boy farkı." dedik.

    Hyung sinirle bize yürürken Seungmini kucağıma çekip hemen kapıyı kapattım. Arabanın için kahkaha dolarken Changbin hyung Jeonginin kucağına yerleşir yerleşmez kafama vurdu.

  "Ah, kafam! Hyung ah kanıyor mu?" diye elimi başıma koyup Seungmine gösterdiğimde kahkaha atıp elime vurdu.

"Drama queen online." dediğinde herkes kahkaha attı.

   Sahte bir şekilde burnumu çekip dudaklarımı büzdüğümde Seungmin daha fazla gülümseyip Changbin hyungun vurduğu yeri okşadı.

   Saçımda hissettiğim elleriyle yutkundum. Bu his asla değişmiyordu. Seungmin den her ilgi gördüğümde 13 yaşındaki Hyunjin içimde sevinçle tepiniyordu. Gülümsememi bastırmak için alt dudağımı dişlerim arasına alıp yüzümü Seungmin in sırtına gömdüm.

     Chan hyung nihayet arabayı çalıştırdığında sırtında olan elimi beline kaydırıp diğer kolumu da bedenine sardım.

Seungmin in derin bir nefes aldığını hissedince daha çok gülümsedim.

Bu hissi sevmiştim.

    Yaklaşık yarım saat sonra San hyunglara vardığımızda dördümüz arabadan inip kapıya ilerledik.

      Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açan Yunho hyunga göz devirmemek için büyük bir uğraş vermiştim.

     Bu adam gerçekten fazla pozitifti.

Kısa bir selamlaşmanın ardından içeri girdiğimizde salonda yalnızca San hyung, Woo hyung ve Jongho vardı.

"Hoş geldiniz millet." deyip bizi karşıladıklarında onlarla da selamlaştık.

Kısa bir sohbetin ardından Woo hyung konuştu:

"Hadi bir an önce çalışmaya başlayalım. Ortaya çıkmaya başlayan şeyler beni heyecanlandırdı. Sanırım ilk defa bir projede bu kadar istikrarlıyım." dediğinde güldük.

"Kalkalım o zaman. Mutfak masasında çalışabiliriz diye düşündük. Ama grup grup çalışmak isterseniz benim odam da müsait." diyen Yunho hyungla nefesimi tuttum.

      İkisinin başbaşa, Yunho hyungun odasında çalışma fikri beni germişti.

"Bence hep birlikte çalışabiliriz. Hem birbirimize fikir veririz." Felix in kibar sesini duyduğumda gözlerim Seungmini buldu. Bu fikri onayladığında derince nefesimi bıraktım.

Tam bu sırada bana sırıtarak bakan Changbin hyungla göz göze geldim.

Gözlerimi kısarak ona baktığımda gülerek göz devirdi.

    Felixler ayaklanıp mutfağa geçtiğinde bu kez San hyung konuştu :

"Sizin ödevler nasıl gidiyor? Başladınız mı?"

" Han ve ben henüz başlamadık. Daha doğrusu Chan hyungun bizim için bir şeyler hazırlanmasını bekliyoruz." dediğimde hepimiz güldük.

"Ah, Chan hyung olmasa ne yapardınız siz?"

"Muhtemelen sahipsiz sokak çocukları olurduk."

"Kesinlikle. Şuan ise sahipli sokak çocuklarıyız."

    Changbin hyungun bu dediğiyle salonda yüksek desibelli kahkahamız yankılanmıştı.

Hemen ardından ise Woo hyungun daha da yüksek desibelli sesi:

"Ödev yapıyoruz burda piç kuruları sessiz olun biraz."
   

Continue Reading

You'll Also Like

1.5K 159 14
O kardeşimin sevgilisi.. Ama ben neden ona çekiliyorum durmadan?
195K 19.6K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
1.5K 292 13
chan agorafobi'ye sahip ünlü bir tasarımcıydı, seungmin de çok başarılı bir terzi. ikisinin ortak noktası ise "chan's room" un en güvenli alanları ol...
2.7K 504 19
"Bu gece benimle çıkar mısın?" Çocukluk arkadaşı olan iki oğlan, aynı şekilde yakın olan annelerinin kavga etmesi sonucu birbirlerinden uzaklaşırla...