Kingdom Of The Jeon -Kooktae-

By Minnieee9395

238K 18.8K 8.4K

"Kraliçe Jeon ve Kral Jeon'u o öldürdü Prensim. O omega bir katil." Omegaverse (Semekook) (Uketae) FemTae! More

Giriş
Kral Jeon ve Kraliçe Jeon
Katil Kim?
Kesik
Kral'ın Kardeşi
Maskeli Balo
Kolye
Kan ve Acı
Komutan Minho
Yemek
Islak
Dövüşmek Mi? Sevişmek Mi?
Her Şeyim Senin
Soo Min'in Sonu
Tutkulu Bir Gece
Soylu Biri
Kraliçem Olacaksın
Neredesin?
Soğuk
İntikam
Romantik Teklif
Düğün Hazırlıkları
Kraliçe Jeon Taehyung
(M)ühür
Hediye?
Bebek Geliyor!
Bizi(m) Gecemiz
O Benim Değil
Özlem
Sevsene Beni
Jeon Chun Hei ve Jeon Hwan
Min Krallığı
Duyuru! Bakarsanız Çok Sevinirimm
Yeni Hizmetli
Taklit
Kavuş(m)a
Sadece Sen, Ben ve Bebeklerimiz
Bu Bir Son Değil -Final-

Sert Çıkışma

7.1K 599 291
By Minnieee9395

İyi okumalar💜💜💜

Taehyung'un ağzından;

Sabah erkenden uyanmıştım. Daha hava yeni aydınlanıyordu ancak dün Kralın dediği ile onun hizmetkarı olmuştum. Daha önce Kraliçeyede hizmet ettiğimden biliyordum ne yapılması gerektiğini ancak o bir omegaydı ve iyi anlaşıyorduk. Kral ise sert ve baskın bir alfaydı. Bu yüzden ona uysal davranacaktım amaçlarım belliydi.

Giyinip odamdan çıktım ve hızlı adımlarla Kral Jeon'un odasının önüne geldim. Muhafızlar bana baktığında onlara gözlerimi devirdim.

"Kapıyı açın ben hizmetkarı oldum bunu biliyorsunuz zaten?"

Cevap vermeden kapıyı açtıklarında hemen içeri girdim. Kral Jeon hala uyuyordu ve kalın perdeler kapalı olduğundan ışık girmiyordu. Dün geceden yakılan mumlar erimişti ve bazıları yanmaya devam edip güzel kokular yaymaya devam ediyordu. İlk gidip onları söndürdüm.

Ardından Kral Jeon'a döndüm. Uyurken bir şeytana benzemiyordu masum duruyordu ancak uyanıkken tam tersiydi.

Çok zeki, güçlü, otoriterdi vr yakışıklı. Evet gerçekleri inkar edemem ama bunlara rağmen bir o kadar da gıcık.

Cama yaklaşıp perdeleri açtım ve içeri gün ışığının girmesini sağladım, kapıyı da açtığım da içeriyi kuş cıvıltıları ve temiz hava doldurdu birde deniz sesi. Saray denize yakındı hatta kenarındaydı ancak oldukça sağlam ve korunaklı yapılmıştı.

Odası o kadar güzel bir yere bakıyordu ki bir an kendimi kaptırdım ve doğayı izledim. Benim odam kutu gibiydi. Yer yatağı - yatakta denmez bir kat yorgan serilmiş bir şey- küçük kırık bir dolap ve kırık bir ayna. Penceresi ise yoktu. Bir tane mum odamı aydınlatırdı. Buraya geldiğimden beri sabah kalktığımda gün ışığından gece yattığımda ise ay ışığı ve yıldızlardan mahrumdum. Şuan o kadar güzel gelmişti ki bana. Burada saatlerde oturup izleyebilirdim doğayı.

"Sen ne yapıyorsun orada?" Kral Jeon'un sesiyle hemen ona döndüm ve ellerimi önünde birleştirip eğildim.

"Günaydın efendim. Sizi uyandırmak için geldim."

"Uyandırmayı unuttun ama." diyip yataktan kalktı ve banyoya girdi. Ardından bir bağırış.

"Daha banyom bile hazırlanmamış! Ne kadar da beceriksizsin! Hemen gel buraya!" hemen yanına gittim.

"Üzgünüm efendim hemen hazırlıyorum."

"Çabuk olsan iyi olur omega." dediğinde alttan ona baktım. O banyodan arkası dönük çıktığında gözlerimi devirdim. Kendini bir şey sanan gıcığın tekiydi

Suyu açtıktan sonra sabunları ve havluyu da hazırladım. Dolan suyla çeşmeyi kapatıp banyodan çıktım.

Balkona çıkmış etrafa bakınıyordu.

"Efendim banyonuz hazır."

"Sonunda." diyip yanımdan geçtiğinde üstüne atlamamak için zor duruyordum bu adam gerçekten beni delirtiyordu.

Daha fazla orada durmayıp büyük dolabı açtığımda binlerce kıyafet karşıladı beni. Tanrım alfalar için olsa bile o kadar güzeldi ki...

Bende her zaman soylu omegaların giydiklerinden giymek istemiştim. O kabarık asil elbiseler. Korseler. Ayakkabılar. Taçları.

Çok güzel gözüküyordu ancak bu benim için imkansızdı. Amacım şan şöhret değildi kesinlikle şey gibi düşünün. Annesinin en güzel elbisesini ve ayakkabısını giyip makyaj yapmak isteyen minik kız çocukları gibi. Tek istediğim buydu.

Daha fazla düşüncelerimde oyalanmayıp dolaptan lacivert bir takım çıkarttım. Bu da çok güzeldi.

Arkamdan gelen kapı sesiyle arkamı döndüğümde beline havlu bağlamış, üstü çıplak kaslarından ve saçlarındam sular süzülen bir kral görmeyi beklemiyordum. İstemsizce yanaklarım kızarırken başımı eğdim. Ona bakmamız yasaktı özellikle gözlerine bakmam ancak ben gözlerine çok kez bakmıştım ve o da bir şey dememişti. Yinede sağı solu belli olmayacağından dolayı bakmadım.

"Efendim kıyafetiniz hazır."diyerek ona gösterdim.

" Tamam güzel sen onu paravana as ve bekle. "

Paravana asıp geri çekildim ve beklemeye başladım. Giyinip çıktığında ceketini iliklemek için yaklaştım. Önüne gelip hiç ona bakmadan ceketini özenle ilikledim ve yakasını düzelttim, elim omuzlarına çıktığında bir iki saniyeliğine gözlerimiz buluştu ve gözlerinden geçen kırmızı parıltılarla hemen geri çekildim. Evet biraz korkmuştum. Bir anda böyle olması ürkütmüştü.

"Başka bir isteğiniz yoksa efendim ben işlerime döneceğim."

"Çıkabilirsin ancak çağırdığımda yanımda ol."

"Peki efendim."önünde eğilip kalktım ve kapıya gittim. Odadan çıktığımda derin bir nefes aldım.

Sakin olmalıydım. Evet evet sakinim. Huh.

Hemen mutfaktaki işlerime koyulmak için mutfağa doğru yol aldım. Girdiğimde ise büyük bir kargaşa beni karşıladı.

"Taehyung hemen git dünden kalan bulaşıkları yıka. Feci birikmiş."

Dün hiçbir şey yememiştim. Şimdi de kahvaltı yapamayacaktım. Bu sık olan bir şeydi artık bünyem alışmıştı. Her ne kadar Jin Hyung beni gördüğünde yardımcı olsada o baş aşçıydı ve bir ton şeyle uğraşıyordu. Günde birkaç dakika denk geliyorduk o kadar.

Bana yöneltilen görevle bulaşıkların olduğu bölüme geçtim ve koca bir yığınla baş başa kaldım. Normalde bu işi en az üç kişi yapmalıydı. Köpükleme, durulama, kurulama gibi ama beni sevmezlerdi buradakiler bu yüzden en ağır ve yorucu işler bana kalırdı. Bir de Kral Jeon'la uğraşıyordum daha da yoğunlaşmıştı. Kraliçe varken bu kadar yoğun olmazdı. O sürekli yanına çağırmazdı beni ancak bu adam benimle uğraşacaktı biliyorum.

Sıkıntıyla nefes verip tabakları köpüklemeye başladım sabunla.

Bu saatler sürecekti.

***

Üç saatin sonunda biten bulaşıklarla ellerime baktım. Acıyorlardı ve derim buruşmuştu sudan dolayı. Ellerimi sıktığımda ağrı giriyordu. Ancak ben yıllardır bu işi yapıyordum. Ne olursa olsun bu eller bu işe mahkumdu.

Uzun süredir aç olmamla midem guruldadığında karnımı tuttum. Tek lokma girmemişti ağzıma. Belki şimdi bir şeyler yiye-

"Taehyung üçüncü kattaki tuvaletleri temizlemeye git hemen!" elime tutuşturulan kova, bez ve sabunla baş başa kaldım.

Tuvalet gerçekten en iğrenciydi. Yine de zorundaydım ki hep temizleyen ben olurdum ya.

Sıkıntıyla üçüncü kata çıktım elimdeki su dolu kovayla. Üçüncü katya ayrı ayrı olmak üzere beş tuvalet vardı. Hepsiyle uğraşacaktım şimdi.

İlkine girdiğimde ise beni iğrenç bir koku karşıladı, tuvalete baktığımda ise az daha kusuyordum. Midem ağzıma gelse de bir yerden başlamak zorundaydım bu yüzden kolları sıvadım ve işe koyuldum.

***

İki saatte biten beş tuvalet temizliği sonunda başım dönmeye başlamıştı ki bu normaldi. Bir günde fazla aç karnına, öncre yığınla bulaşık sonraysa leş gibi olan tuvaletler beni bitirmişti. Elimdeki kovayla zorla yürüyordum artık.

Saat öğleni çoktan geçiyordu. Aşağı inmek için merdivenlere geldiğim sırada bir muhafız yanıma geldi.

"Nerdesin sen?! Kral Jeon seni çağırıyor kaç saattir ve çok sinirli hemen taht odasına git!"

Bir Kral Jeon eksikti tam oldu! Bir de sinirli.

Başımı sallayıp merdivenlerden indim ve elimdeki kovayı her katta bulunan eşya odasına bıraktıktan sonra taht odasına gittim. İçeri girdiğimde tahtında oturup elinde kağıtlarla bir şeyler okuyan Kral ve yanında o aptal alfa kadın vardı. Soo Min küçümseyici bakışlarla bana baktıktan sonra krala döndü.

Kral Jeon'un bana bakmasıyla önünde eğildim.

"Efendim beni çağırtmışsınız?"

"Bir saattir seni aratıyorum hangi cehennemdeydin? Ben sana demedim mi çağırdığımda anında yanımda olacaksın diye! Ha!"

Sertçe bağırmasıyla gözlerimi kapattım.

"Efendim üzgünüm b-"

"Kes! Saçma bahanelerin umurumda değil. Bir daha böyle bir şey olursa bir geceni zindanda geçirecek elli tane kırbaç yiyeceksin duydun mu?!"

Başımı salladım ve kafamı asla kaldırmadım. Sinirli gözlerine bakmak istemiyordum bir de o kadının aptal gülüşünü görmek.

"Şimdi defol!"diye daha çok bağırdığında ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Hemen önünde eğilip kalktıktan sonra odadan çıktım ve koşturmaya başladım. En alt kattaki odama geldiğimde hızla içeri girip kapıyı kapattığım gibi ağlamaya başladım. Bu çok fazlaydı! Hiç bu kadar aşağılanmamıştım. Uzun süre Kraliçeye hizmet ettim bir kere bile bağırmadı bana. Her zaman nazik, zarif, iyi bir kadındı ancak oğlu ondan bir gram bir şey almamıştı.

Sabahtan beri oradan oraya koşturmuştum ben. Yan gelip yatmamıştım ki? Belki yan gelip yatsam hakkedebilirdim ancak ben sabahtan beri çalışıyordum. Yapmam gerekendem fazlasını yapıyordum. Üç kişinin işini tek başıma yapıyordum ama o tabiki bundan bir haberdi.

Evet bulamayınca kızmış olabilirdi ancak o kadının yanında aşağılamasına gerek yoktu. O yüksek ses tonu çok korkunçtu.

Hala ağlamam dinmezken kapımın tıklatılması ile hemen göz yaşlarımı sildim.

"K-kimsiniz?"

"Benim Taehyung, Jin." derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Jin Hyung elinde tepsiyle kapımda bekliyordu.

"Sana yemek getirdim. Yine hiçbir şey yemedin biliyorum. Olanlarıda biliyorum, ağlamışsın. Biraz oturup dertleşelim mi?"

"Hyung zamanı-"

"Kralın yanında Namjoon var seni çağırmaz şimdi. İşleri ise boşver ben hallettim." içeri geçip tepsiyi yere koydu. Beraber yer yatağıma oturduk. Hızlıca ona sarıldım. Bu saraydaki tek dostumdu o benim.

"Hyung teşekkür ederim. İyi ki varsın." diyip daha çok ağlamaya başladığımda Jin Hyung'ta bana sarıldı.

"Sakin ol. Geçti tamam mı? Biliyorum sana çok sert çıkıştı. Namjoon duymuş ve emin ol, o ikisi çocukluktan beri beraberler ve onunla konuşup aklını toplamasını sağlayacaktır. Senden özür dilemez belki ama bir daha da bu kadar sert çıkışmaz. Hadi şimdi yemeğini ye. "

Tepsiyi gösterdiğinde kucağıma alıp bir şeyler yemeye başladım.

" Özür dilemeyeceğini biliyorum ama bir daha bağırmaması da imkansız bana katil gözüyle bakıyor. Hyung o katili bulmamız gerek. Ben değilim en iyi sen biliyorsun bunu ama o kral bozuntusu bunu anlamıyor. En iyisi kanıtlarla gitmek. Bulmam gerek o kişiyi."

"Evet haklısın seni kesin temize çıkaracağız ve o da pişman olacak. Bu yüzden sana yardım edeceğim. Açıkçası Soo Min denen yılan gözüme tekin gelmiyor. Kral Jeon'a çok yakın zaten. Kral Jeon'da onun düşüncelerine önem veriyor vermese zaten seni zindana attırmazdı. Yine se ona fazla güveniyor ancak güvendiği dağlara kar yağdı bile. Yani bana göre. O kıza dikkat edelim. "

" Haklısın Hyung. Krala yiyecek gibi bakıyor. Amacı belli öldürme işi ise bilmiyorum yine de gözüm üstünde olacak. "

" Tamam o halde sen yemeğini ye. Akşam yemeğine kadar dinlen zaten çok bir şey kalmadı. "

" Teşekkürler Hyung ama ben ortalıklarda olsam iyi olur. Şimdi olmasada sonra beni çağırabilir. "

" Peki o zaman gel yanımda çalış. Hafif işler yaparsın olur mu?"

" Peki Hyung teşekkürler. "bitirdiğim yemekle tepsiyi alıp ayağa kalktım ardından odamdan çıktık ve işlere koyulmak için mutfağa doğru yol aldık.

Bugün daha bitmemişti.

*

*

*

Sizi seviyorum.💛

Bu hafta üç bölüm daha gelecek.

💜💜💜

Continue Reading

You'll Also Like

5.4K 1.2K 16
*** Aşk, önce insandan aklını alır. Ardından benliğini. Benliği, aşkının gölgesinde rüzgarlarca sürüklenip durur. Acı çekmek, aşka dahil mi? Yoksa aş...
48.4K 3.7K 29
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
2.3K 207 14
"Ben sadece sana aşığm bebeğim.Sense sadece bana aitsin" •Texting(Düz yazı) •mpreg •Seme Jk •Uke Tae •TaeKook •YoonMin •NamJin
105K 7.2K 51
Taehyung Victoria Secret 'ın yeni ve tek erkek mankeni ve BTS in idollerinden olan Jungkook'un, peşinde koşmasını seviyor... !!!!!!!! HİKAYENİN ORİJİ...