Violet Black

By liarblackcat

93.9K 7.7K 10.3K

Sirius Black ve Marlene Mckinnon'ın çocukları olsaydı? Babası Azkaban'dan kaçtığı sırada Hogwarts'a başlayan... More

𝘣𝘦𝘧𝘰𝘳𝘦 𝘦𝘷𝘦𝘳𝘺𝘵𝘩𝘪𝘯𝘨 𝘴𝘵𝘢𝘳𝘵𝘴'
1.Bölüm | V
2.Bölüm | V
3.Bölüm | V
4.Bölüm | V
5.Bölüm | V
6.Bölüm | V
7.Bölüm | V
8.Bölüm | V
9.Bölüm | V
10.Bölüm | V
11.Bölüm | V
12.Bölüm | V
13.Bölüm | V
14.Bölüm | V
15.Bölüm | VI
16.Bölüm | VI
17.Bölüm | VI
18.Bölüm | VI
19.Bölüm | VI
20.Bölüm | VI
21.Bölüm | VI
22.Bölüm | VI
23.Bölüm | VI
24.Bölüm | VI
25.Bölüm | VI
26.Bölüm | VI
27.Bölüm | VI
28.Bölüm | VI
29.Bölüm | VI
31.Bölüm | VI
32.Bölüm | VI
33.Bölüm | VII
34.Bölüm | VII
35.Bölüm | VII
36.Bölüm | VII
37.Bölüm | VII
38.Bölüm | VII
39.Bölüm | VII
40.Bölüm | VII
41.Bölüm | VII
42.Bölüm | VII
43.Bölüm | VII
44.Bölüm | VII
45.Bölüm | VII
46.Bölüm | VII
47.Bölüm | VII
48.Bölüm | VII
49.Bölüm | VII
50.Bölüm | VII
51.Bölüm*
52.Bölüm*
53.Bölüm*
54.Bölüm*
55.Bölüm*
56.Bölüm*
57.Bölüm*
58.Bölüm*
59.Bölüm*
60.Bölüm*
61.Bölüm*
62.Bölüm*
63.Bölüm*
64.Bölüm*
65.Bölüm*
66.Bölüm*
67.Bölüm*
68.Bölüm*
69.Bölüm*
70.Bölüm*
71.Bölüm*
72.Bölüm*
'𝘵𝘪𝘭𝘭 𝘵𝘩𝘦 𝘣𝘦𝘵𝘵𝘦𝘳 𝘦𝘯𝘥

30.Bölüm | VI

1K 88 107
By liarblackcat

Florence + the Machine

Never Let Me Go

*

"Bir saat boyunca suyun altında kalacak olman ve ne olduğunu bile bilmediğin bir şeyi arayacak olman beni hiç mutlu etmiyor, Ced." dedi Violet. Cedric eğilip yanağını öptüğünde gülümsedi. "Bir şey olmayacak, inan bana. Eğitim koçum fazla başarı odaklı. Beni çok çalıştırıyor." Profesör Flitwick'ten izin alarak Tılsım sınıfında çalıştıkları saatlerdeydi. Violet, neredeyse istisnasız her gün Cedric'i buraya getiriyor ve yeni büyüler, taktikler öğretiyordu. Sayesinde Cedric, Kabarcık Büyüsü'nde olabildiğince başarılı olmuştu. "Yasak saat başlamadan gitmeliyiz. Seni binana bırakayım."

"Hayır, Gryffindor binasına gitmeliyim. İkizler, Ron'un soğuk aldığını söyledi ona bir ilaç hazırladım."

"Pekala önce oraya sonra da zindanlara gideriz o zaman."

Tılsım sınıfından çıkarlarken el ele tutuştular. "Heyecanlı mısın yarın için?"

"Normal olarak ama telaşlanma. Hatta biliyor musun?" Cedric elinin üzerini öptü. "Sana söz veriyorum. İlk ben çıkacağım sudan."

Violet sırıttı. "O kadar kararlısın demek? İlk görev de aldığın yanık- pardon başarıyla bu izlenimi bırakmıştın ben de zaten."

"Hey! Bir ejderha ile karşılaşmıştım!"

"Suyun altında da kim bilir neler var... Su tutmasın her yerini?"

Cedric onu gıdıkladığı zaman gülerek uzaklaştı. "Bugün çok şakacısın. Söz veriyorum diyorum sana."

"Tamam, tamam dur artık." Violet gülerek onun elini itti. Yolun geri kalanında konuşmadılar. Gryffindor ortak salonuna giden büyük merdivenlere geldiklerinde ise yukarıya çıkmalarına gerek kalmamıştı. Fred ve George duvara yaslanmış onu bekliyorlardı. "Yukarı çıkması zor, uğraşmanı istemedik."

Violet kafasını salladı ve cebinden minik bir şişe mavi renkte iksir çıkardı. "İçinde bol miktarda okaliptus var, yavaş içsin boğazı yanabilir."

"Kimin boğazı?" Yanlarından gelen Profesör Mcgonagall'ın sesi ile o tarafa döndüler. "Hasta birisi mi var?"

"Ron soğuk almış, Profesör. Violet onun için bir şeyler hazırlayıp getirdi." Profesör Mcgonagall, Violet'e baktı. Sonra yanındaki Cedric'e kaydı gözleri. "Demek Bay Weasley rahatsız? Merlin korumuş. Pekala, ona bir an önce iyileşmesi hakkındaki dileklerimi gönderirsiniz. Hepiniz binalarınıza." Yanlarından giderken dördü arkasından bakakaldı. "Garipti." dedi George. "Mcgonagall için bile." dedi Fred.

"Cidden." Violet ikisine baktı. "Harry nerede bu arada? Ron'dan hastalık kapmadı değil mi? Yarın çok ciddi bi-"

"Azıcık rahatla. Hermione ile beraber kütüphanede." Violet derin bir nefes verdi. "Tamam, ben gidiyorum. Dediğim gibi yavaş içir-"

"Hadi git artık çok kontrol ettin bizi. Biz mal mıyız?"

"George bunu derken bir cevap beklemiyordu." Fred, eliyle ağzını kapadı. Cedric'e baktı. "Sevgilini götür lütfen. Ron biraz daha hasta kalırsa annem bizi keser."

Zindana giden bütün yol boyunca Violet söylendi. "Hiçte kontrolcü değilim. Değil mi? Evet değilim cevabını biliyorum. Sadece Ron'un iyi olmasını istiyorum. Harry de kardeşim merak etmem çok normal. Bıktım yemin ediyorum bunlardan. Merlin'in sakalı üze-" Cedric onu durdurdu ve alnını öptü. "Nefes al." Mutfağın yanındaki büyük fıçıları gösterdi. "Benim durağıma geldik. Lütfen... Bir nefes al. Her şey iyi olacak, güzelim."

"Tamam." dedi şaşkınlıkla. Onu böyle susturmasını beklemiyordu. Cedric, Hufflepuff ortak salonuna girerken o da bir kat aşağı inmeye başladı. Az öncekine nazaran fazlasıyla sessizdi. Zindanlardan içeri girdikten sonra ortak salona baktı. Tek bir kişi vardı, Draco Malfoy.

Draco sırıtarak ona baktı. "Sen erken gelir miydin? Sevgilinle yasak saatten sonra vakit geçirmelere ne oldu?"

"Yarının önemini o küçük beynin kavrayamıyor sanırım, Malfoy. Uyuyup enerji toplaması lazım."

"Sen öyle diyorsan..." Oturduğu koltuğa sırtını yasladı, iyice yerleşti. Violet'te uykusu olmadığı için karşısındaki siyah deri koltuğa oturdu. Yanan alevleri izlemek onu biraz rahatlatmıştı. "Harry nasıl?"

Draco'ya baktı. "Benden daha iyi biliyorsundur."

"Doğru. Az önce onları kütüphanede dinledim. Longbottom'ı dinleyecek ve galsamotu kullanacak."

"Umarım zamanında çıkar. Etkisi çabuk geçebilir. Tatlı su ve tuzlu su da farklılık gösterebilir." Kafasını koltuğa yasladı. "Onun için endişelenecek enerjim hiç kalmadı."

"Ben endişelendim senin yerine de merak etme." Bir süre konuşmadılar. Konuşacak hiçbir konu yoktu ve aşırı yorgunlardı. Stresten gelen yorgunluk ikisini de ele geçirmişti. Adım sesleri ile ateşi izlemeyi bıraktılar. Profesör Snape gelmişti.

"Profesör Dumbledore sizi odasına bekliyor. İkinizi de."

-----

"Bahis var mı?!"

"Bahisler buraya!"

"Haydi bahisler buraya." Karagöl'e giden kalabalıkta fazlasıyla gürültü olmasına rağmen Weasley ikizleri seslerini duyurmayı başarıyorlardı. Cedric Diggory yanlarında ilerliyordu ve etrafa bakıyordu. Violet hiçbir yerde yoktu. Sabah ikizler ile beraber bakabilecekleri yerlere bakarak onu aramıştılar ama hiçbir yerde yoktu. Sanki yer yarılmıştı ve içine girmişti. "Yaklaşın dostlar! Herkes bahsini yatırsın! Dört erkek, bir kız. Dördü birden dalacak ama dördü birden çıkabilecek mi?!"

"Ya ben kız yok diye kendimi yiyorum burada. Siz hala bahis peşindesiniz." dedi Cedric. İkizler omuz silkti. "O bizim arkadaşımız, hiçbir şey olmaz ona." Gözlerini devirerek uzaktan yürüyen Harry, Ron ve Neville'in yanına gitti. "Ablanı gördün mü?"

"Hayır. Her yerde onu ve Hermione'yi arıyoruz. Yoklar, kaybolmuş gibiler." İşte şimdi endişelenmek için nedeni vardı. Violet hiçbir yerde yoktu ve kimse onu görmemişti. Gören kişiler hep dün görmüştü. "Birileri daha kayıp sanırım. Bakın." Ron parmağıyla hızlı hızlı yürüyen Pansy Parkinson ve Blaise Zabini'yi gösterdi. Yanlarında Draco yoktu. "Bu insanlar nerede böyle?"

"Bilmiyorum ama hiç iyi hislerim yok bu konu da." diye mırıldandı Harry. Kayıklara binip görevin yapılacağı yere gidene kadar sorabildikleri kadar kişiye sormaya devam ettiler ama cevaplar hep aynıydı. 'Onları en son dün gördüm.' 'O kimdi?' 'Hayır, görmedim.'

"İkinci göreve hoşgeldiniz! Dün akşam her şampiyonumuzdan bir şey alındı. Bir çeşit hazine. Her şampiyona ait toplanan hazine şu an gölün dibinde bulunmakta. Kazanmak için her şampiyon kendine ait hazineyi bulup su yüzüne çıkmalı. Yeterince basit. Bir tek şey dışında, bunu yapmak için yalnızca bir saatleri var. Sadece bir saatçik. Sonra kendi başlarının çaresine bakacaklar. Hiçbir büyü onlara yardım etmeyecek. Top sesiyle başlıyoruz!" Cedric, Harry'nin elindeki galsamotunu işaret etti. "Yiyeceksen şimdi yemelisin." Kafasını salladı ve yüzünü buruşturarak elindeki otu yedi. Kusmamak için kendisini tutuyor gibiydi.

Patlayan topun sesiyle beraber dört şampiyon da suya atladı. Gölün soğukluğu ile ilk başta biraz afallasa da başarılı bir şekilde Kabarcık Büyüsü'nü yapmıştı. Küçük balıkların oluşturduğu büyük balık sürülerinin arasından geçerek yüzmeye devam etti Cedric. Biraz yavaş ilerliyordu ama bunun sebebi aklının Violet ile dolu olmasıydı. Göreve odaklanmakta zorluk çekiyordu.

Gitgide daha derinlere yüzdü. İlerledikçe etraf biraz daha karanlığa teslim olduğu için uzağı görmesi zorlaşıyordu. Taş çatlasa üç metre ilerisini görebiliyordu. Su saydamlığını yitirmişti.

Karşısına uzun, yeşil otlar çıktığında hiç düşünmeden aralarına daldı. Bu sırada görmek daha da zorlaşmıştı, bu yüzden asasını tutuşunu sıkılaştırdı.

Otların arasında yönlerini şaşırınca durdu. Derinlerden gelen sesler duyuyordu. "Bir saatin var onu aramak için ve bizdekini geri almak için..." Bu yumurtayı açmayı başardığında duyduğu şarkıdan bir kesitti. Dinlemeye devam etti. "Süren yarıya indi, oyalanma artık. Yoksa aradığın burada kalır, çürür, yazık..."

Daha neyi aradığımı bile bilmiyorum ama yarım saat mi geçti... diye düşündü kendi kendine. Daha hızlı olmalıydı. Belki de aradığını bulması için otları aşması yeterli olacaktı.

Sonunda otların arasından çıktığında su biraz berraklaşmıştı. Önünü daha kolay görebiliyordu, üstüne üstlük biraz ileride denizhalkının oluşturduğu kalabalığı da görebiliyordu. Bir kayadan yontulmuş, dev gibi bir su insanı heykeli gördü. Ve o heykele sıkı sıkı bağlanmış dört kişi, onlarında önünde bekleyen Harry'i gördü. Onlara yaklaştığında deniz erkeklerinin gri korkunç yüzüne bakmadan, "Kayboldum!" dedi Harry'e karşı. "Viktor ve Fleur'un de yakınlarda olması lazım. Birazdan geleceklerdir." Asası ile sarmaşıkları vururken serbest kalan sevgilisini yakaladı. Onun dağılan saçlarını düzelttikten sonra Harry'e döndü. "Bir an önce Hermione'yi al ve çık." Harry'nin rahatlayan içi tekrar kasılmıştı. Cedric bile onun rehinesinin Draco olduğunu anlamamıştı. Harry o giderken haline ofladı. Viktor ve Fleur'un gelmesini beklemesi iyi olacaktı onun için.

Cedric, Violet'i sıkı sıkı tutarken gelirken ki halinden bile hızlı olmaya çalışıyordu. Profesör Dumbledore hazinelerin dün gece alındığını söylemişti... Yani Violet bir gece boyunca suyun altında kalmıştı... Üşümüş olmalıydı ve onun tek yapmak istediği kızı hemen sudan çıkarmaktı.

Suyun yüzüne çıkması ile öksürmeye başladı genç kız. Hızla etrafına bakmak için döndü. Soru sormasına bile izin vermeden önce Cedric tarafından platforma doğru sürüklendi. "İlk çıkan şampiyonumuz Hogwarts'tan Cedric Diggory! Hazinesi olan Bayan Black'i bulmayı başardığı için onu tebrik ediyoruz!" Söz verdiği gibi ilk çıkmayı başarmıştı ama daha da önemli olan Violet'i bir an önce ısıtmaktı.

Platforma çıktıklarında tek bir yarışmacı daha vardı. Fleur. Ve yanında rehinesi olan kardeşi yoktu. Havlusuna sarınmış ağlıyordu. "Onu- Onu alamadım. Orada kaldı. Bana o balıklar- Balıkımsılar saldırdı." Madame Maxime, oturduğu jüri masasından kalkıp onun yanına gelmişti. Yine de bu Fleur'un yakarışlarını kesmemişti.

Violet istemsizce ona doğru yürüdüğünü hissetti. Cedric arkasından onu izlerken şaşkınlıktan hiçbir şey yapamıyordu. Yanına oturduğunda Fleur burnunu çekerken ona baktı. Konuşmasına izin vermeden Violet'e sarıldığında, Violet doğru şeyi yaptığını bilmesine rağmen şoka girdi. "Onsuz ne yaparım bilmiyorum, Violet. Aileme ne diyeceğim? Saçma bir turnuva yüzünden kardeşim öldü nasıl diyeceğim?!" Violet, Fleur'a sarılıp saçlarını okşadı. Sırtını sıvazlarken sarsılarak ağlamaya devam ediyordu. "Ölümü görmek böyle bir şey mi? Böyle mi hissetmiştin Sarah için?"

"Sarah benim sadece arkadaşımdı Fleur." diye söze girdi kendine o gücü bulduğunda. "Kardeşim değildi. Üzüldüm, kendimi suçladım ama zaten doğru düzgün arkadaşım olmadığı için eksikliğini hissetmedim sana bu konu da yardım edemem."

"Bizim yüzümüzden... Benim suçum... Bu yüzden okul değiştirdin. Özür dilerim, özür dilerim, ö-"

"Hayır alakası bile yok Fleur. Lütfen ağlama." Violet, Fleur'u sakinleştirmeye çalışırken Viktor Krum, Hermione'yi getirmişti. Cedric şaşkınlıkla iki durumu izledi. Birincisi sevgilisinin tatlılığı idi ama ikinci fark ettiği... Harry'nin rehinesi Draco Malfoy'du.

Violet, Fleur'u arkadaşlarına bırakırken Cedric ve Hermione'nin yanına geldi. Ron ve ikizler de yanlarındaydı, hepsi pür dikkat suya bakıyordu. Harry ve rehinesinin gelmesi için. "Bir saat dolmak üzere. Nerede bu çocuk?" dedi Violet. Aralarında açık ve net bir şekilde en endişeli olanlarıydı. Hermione arkasından geliyordu. "Bilmiyorum, diskalifiye olacak olmasına mı üzüleyim yoksa ona bir şey olmuş olabilmesine mi üzüleyim karar vermeye çalışıyorum."

"İyi tarafından bakalım. Malfoy gelip şu an bizimle 'Kokuşmuş Potter kokusunda boğuldu' diye dalga geçmiyor." George elini Ron'un sırtına koydu. "Bir dahakine şaka işini bize bırak."

"Yalvarıyoruz."

"Çocuklar..." Hepsi Cedric'e baktı. "Malfoy gelip berbat şeyler demedi çünk-" Lafı suda beliren üç kişi ve kalabalığın alkışları ile bölündü. Alkışların durmasını sağlayan şey ise gördüğü kişilerin şokunda olmalarıydı. Draco, Gabrielle'in platforma çıkması için yardım ederken alkışlar tekrar başlamıştı. "Son şampiyon da çıkmayı başardı! Hemde kalan iki rehineyi de birden alarak!"

Geldikleri gibi havlulara sarınmalarına yardım edilirken Violet, Harry'e sarıldı. Şu an rehinesinin kim olduğu önemli değildi, önemli olan şey onun iyi olmasıydı. "Beni ne kadar çok korkuttuğunun farkında mısın? Öldüm, öldüm, dirildim burada. İki kişi almaya çalışmakta ne sen kafayı mı yedin?"

Arkasına dönüp bağırarak, "Bir havlu daha getirin! Şubat ayındayız, dondu çocuk dondu!"

"Vi, tamam sakin ol iyiyim ben." dedi Harry gelen bir diğer havluya da sarınırken. "Ben iyiyim, geldim."

"Jüri üyelerinin hemen buraya gelmesini istiyorum!" Dumbledore'un sesi uzak merdivenlerden gelmesine rağmen tok ve netti. Yukarı çıkıp jüri üyelerinin kendi aralarında konuşmaları gerekiyordu.

Fleur, ikisinin yanına gelerek Harry'e sarıldı. Yanaklarını öptü. "Sana çok teşekkür ederim! Senin hazinen olmadığı halde kız kardeşimi kurtardın! Benim canım kız kardeşim. Teşekkür ederim." Harry şaşkınlıkla kafasını sallarken Fleur biraz ileride olan Draco'ya döndü. "Ve sen! Sen de ona yardım ettin!"

"Sakın beni de öpmeye kalkma." Havluyu siper eder gibi kaldırdığında Fleur, Draco'ya sarılamadı.

"Ya beni sinirlendirmesene hava soğuk kapan o havluya." diye bağırarak yanına gitti Draco'nun. Onun da saçlarını kurularken, "İyi misin?" dedi Violet.

"En son ortak salon da seninle uyuyakalmak üzereydik. Sonra bir bakmışım bir gece boyunca gölün dibinde kalmışız. Sonra o-" Fısıldayarak Harry'i işaret etti. "Vasfını şu anda belirtmek istemediğim kişi. Hazinesi olarak beni kurtardı şu küçük çocuk ile birlikte. Fakat ben iyiyim ya, sorduğun için çok sağol." Draco'nun kafasına vurdu. "Soran da kabahat zaten. Çocuğa hislerini soruyorum bana şikayetlerini anlatıyor."

İkisi beraber Hermione ve Harry'nin yanına giderken Hermione yan gözle, "İyi olduğuna sevindim Malfoy. Bizi iyi oynattınız düşman olduğunuz konusunda."

"Hermione sırası değil." Bütün hıncıyla Violet'e baktı. "Yani sen de biliyordun? Bizim dışımızda daha kaç kişi, kimler biliyordur-"

"Durum sandığın gibi değil. Boşa sinirleniyorsun ve Dumbledore'u duymuyoruz."

"DİKKAT!" Boğazını temizleyip devam etti. "Kazanan başarılı Kabarcık Büyüsü'nü etkin bir biçimde kullanan Bay Diggory!" Alkış sesleri ile ortalık inlerken gülüp alkışladı. Arkadaşları tarafından itişip kakışarak sarılan sevgilisini daha sonra da tebrik edebilirdi. Zira, o itişip kakışmak istemiyordu bir sürü Hufflepuff tarafından.

"Denizhalkı ile irtibata geçtim. Bay Potter'ın rehinelerin yanına ilk gelen kişi olduğunu ama hemen gitmediğini, herkesin rehinelerini almasını beklediğini en sonda da zorla iki rehineyi birden aldığını detaylıca bana anlattılar. Bay Malfoy dışında diğerlerini de kurtarma da gösterdiği azim olmasaydı ilk bitireceğini göz önünde bulundurarak onu ikincilikle ödüllendirmeye karar verdik. Ahlaklı bir davranış sergilediğinden dolayı."

Durmstrang öğrencilerinin itiraz sesleri ile diğer herkesin kutlamaları karışırken hiçbir kimse Günlük Kehanet muhabiri Rita Skeeter'ın bir köşede aklından olanları yazdığını fark etmemişti. 

*

Ben geldimmm... ve gidiyorum- Hemen bunu paylaşıp dışarı çıkmam lazım kütüphaneye gideceğim ama telefonum yanımda yorumlarınızı okuyup yanıtlaycam merak etmeyin hatta fazla yorum atın da beni çok meşgul biri sansın arkadaşlarım- İŞİYCEM FDUHKVUSGYDVKESK

Neyse ben gidiyorum öptim hepiniziii


Continue Reading

You'll Also Like

112K 6.1K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...
11.8K 576 31
"Aman tanrım, James, ne yaptın!?!?!" diye bağırdım, çok kızgındım. Gelecek 100 yıl içinde bir yerlerde olabilirdik ve bunların hepsi onun hatasıydı...
528K 47.4K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
48K 4.1K 19
Kitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak. "Devam hikayesi değildir. Geçmiş hikayesi de değildir. Hikaye aynen alınmış, küçük değişikli...