22.Bölüm | VI

1.3K 115 218
                                    

Dean Lewis

Waves

*

"Böyle bir odanın varlığını bilmiyordum." dedi Draco, içeri girdikleri andan beri İhtiyaç Odası duvarlarını tek tek incelemişti. Sanki inceledikçe bir şey bulabilirmiş gibi, odanın yapımını çözecek gibi.

"Duvarları gözünle tekrar inşa etmeyi bırakırsan sana Patronus yapmayı öğreteceğim?" dedi Harry. Arkasını yaslamış, kollarını göğsünde buluşturmuş bir şekilde Draco'nun odağını bekliyordu. Draco gözlerini devirdi. "Hadi öğret madem."

"Çok kolay bir şeymiş gibi söylüyorsun." dedi Harry. Draco'nun büyüyü alaya alması ona komik geliyordu. "Ben bir Böcürt ile alıştırma yaparak öğrenmiştim ama doğal olarak bir tane bulup yakalayamadım. Yine de öğrenebilirsin inan bana."

"Bir Ruh Emici getirmeyeceksin değil mi?" Draco şimdi biraz ürkmüşe benziyordu. "Hayır, geçen seneden sonra görmek istediğim ilk şey değiller. Anlarsın ya?"

Draco'ya yaklaştı. "Asanı doğrult." Draco asasını doğrulttuğu zaman duruşunu düzeltti. "Seni ne mutlu eder?" Draco kaşlarını çatıp ona baktı. "Ne?"

"Seni ne mutlu eder?" Harry sorusunu tekrarladığı zaman Draco asasını indirdi. "Bana ciddi bir büyü öğretiyorsun, Potter. Çay saati dedikodusu yapmıyoruz. Aylardır bunu boşuna mı bekledim b-"

"Gerizekalı, büyü ile alakalı diye soruyorum zaten." Harry elini yüzüne vurdu. Dakika bir gol bir onun umutsuz bir vaka olduğunu anlamıştı. "Yol yakınken vazgeçelim bence."

"Hayır!" Draco sessinin biraz yüksek çıktığını fark ettiğinde boğazını temizledi. Tekrar konuşmadan önce ellerini saçlarından geçirdi. Harry'nin pes edip gidebilecek olması onun yararına olmazdı. Sonuçta bunu isteyen oydu. "Hayır, tamam sorgulamayacağım. İstediğin yöntem de öğret, yeter ki gitme. Uzun zamandır bu anı bekliyordum." Tekrar Harry'nin durmasını istediği gibi durdu. "Beni mutlu eden bir şeyi sormuştun değil mi? Uçmayı severim."

"Güzel, ilk uçtuğun zaman yeterince mutlu isen bu senin için yeterli olabilir-"

Draco, Harry'nin lafını bitirmesini beklemeden büyüyü yüksek sesle bağırdı, "EXPECTO PATRONUM!" Hiçbir şey olmadı, ufak bir kıvılcım bile çıkmadı. "Ee, bu olmadı."

"Çok sabırsızsın. En azından cümlemi bitirmemi bekleseydin." Cübbesinin cebinden kendi asasını çıkardı. "Mutlu anılarını düşünmelisin. Sıradan mutlu bir anı değil. En mutlu olduğun an, onu iliklerine kadar hissettiğin bir an. Onu düşünüp yapmalısın." Asasını doğrulttu. "Expecto Patronum!" Asadan çıkan çatal boynuzlu geyik odayı turlarken ikisi de izledi. "Ben de ilk olarak, ilk uçtuğum günü seçmiştim ve yetmemişti. Başka anı düşünmelisin ve lütfen, daha sakin ol. Burada seni kovalayan yok." Draco hala mavi-gümüş patronusun oda da koşuşturmasını izliyordu. Harry'nin susup onu izlediğini fark ettiğinde duruşunu dikleştirdi. "Tekrar anlatır mısın?"

Harry gözlerini devirdi. Bu iş kesinlikle bir dersten fazla sürecekti.

-----

"On iki yaşındaki Harry Potter, Üçbüyücü Turnuvası'na şüpheli bir şekilde katılmıştır. Gücünü annesiyle babasından aldığını söyleyen minik Potter şu an babasının en yakın arkadaşı ve kısa bir zaman önce aklanan Sirius Black ile yaşıyor. Benimle gurur duyacağına-" George gülmekten bardağını devirdi ama Violet gazetedeki haberi okumaya devam etti. "Eminim, aynı şekilde ailemin de beni görseler iftihar edeceklerini biliyorum sözlerini kullandı. Gözleri geçmişindeki hayaletlerden dolayı yaşlarla doluydu." En son Violet'te dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. "Katıla katıla gülerken ağlamamak için kendimi zor tutuyorum." dedi Fred. Gözyaşlarını siliyordu.

Violet BlackWhere stories live. Discover now