40.Bölüm | VII

708 61 117
                                    

Taylor Swift

...Ready For It?

*

"Kendi başlarına işler yapıp duruyorlar. Belki benim işim var? Her gece okulu turluyorum kontrol edeceğim derken bundan haberleri yok mu? Benim için benden habersiz plan yapıyorlar." dedi Violet sinirli sinirli havanda laçanları ezerek. Cezaya kalan öğrenciler için merhem yapımında kullanıyordu laçan özünü, en önemli malzemeydi. Bu sırada Violet'in yanında Pansy vardı. Saçına sürebileceği yeni bir karışımın kaynamasını bekliyorlardı. "Herm, böyle benim önemli bir rolümün olduğu plan dışı şeyler düşünürken önce bana danışsa keşke."

Az önce yanlarına gelen Hermione, hafta sonu yapılacak olan Hogsmeade gezisinde Domuz Kafası isimli bir yere gitmelerini istemişti. Violet nedenini sorgulayınca Hermione tedirginlikle yutkunmuş ve Harry ile ikisinin isteyen birkaç kişiye Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi vermesini istedi. Bu Hermione'nin planladığı gibi bir sürpriz olsa Violet kesinlikle daha fazla sinirlenirdi.

Violet bu fikri sadece birkaç Slytherin öğrencisinin katılma şartıyla kabul ettiğinde Pansy sevinçle el çırmıştı. Normalde herkes Violet'in 'Bütün binalar aynı, ayrımcılığa gerek yok.' eylemlerini pek takmazlardı ama görünen o ki bu cidden doğru yolda olduğunun göstergesiydi, başaracaktı. "Sinirlenmekte haklısın, sana karşı değilim. Yine de Granger iyi düşünmüş gibi."

"O hep iyi düşünür, birde paylaşsa."

"Havanda onun kafasını ezdiğini hayal ettiğini düşünüyorum. Ne kadar doğru?"

"Çok." Güldüler. Kremin yapımı bitene kadar konuştular. Konu genellikle giyim ve Fransa üzerineydi. Pansy oradaki hayata karşı aşırı ilgi duyuyor ve bunu fazlasıyla belli ediyordu. "Pigmentin kaynayıp kaynamadığına bakar mısın, Pans? Hazırsa saçına sürer yıkarız, sonra yemeğe gideriz."

Pansy yeşil pigmenti kontrol etti. Kaynamıştı. "Hazır olmuş."

"Tamam sürebilirsin."

"Şey..." Pansy dişlerini göstererek mahcup bir şekilde gülümsedi. "Sen sürebilir misin? Ben anlamam böyle şeylerden."

"Tabii." Violet havanın içindekini başka bir kaba aldıktan sonra elini peçeteye sildi. Boya fırçasını alıp pigmentin içine batırdı. "Neresine süreyim?"

Pansy cevap vermedi. Violet'in nedenini anlamadığı bir şekilde salak salak gülümsüyordu. "Pans?"

Yine cevap vermediğinde Violet gözlerini devirdi. "Pansy?" Bu sefer sesini biraz yükselttiği için Pansy oturduğu yerde sıçradı. "Ne?"

"Saçın diyorum. Neresini boyamak istiyorsun diyorum."

"Seninki gibi olmasını istiyorum." Saçının önlerinden iki tutam aldı ve fırçayla boyamaya başladı. "Hala biraz sıcak, yakarsa söyle."

"Yakan şey pigment değil ellerin..."

"Ne?" Pansy'nin fısıltıyla söylediklerini net duyamamıştı. Oysaki dibinde duruyordu. "İçimden konuşmuştum, pardon." dediğinde çokta takmadı. Boyama işi bittiğinde Violet, asasıyla beş dakikalık bir geri sayım oluşturdu. Yıkamadan önce biraz bekletse iyi olacaktı. "Aklına saçını boyamak nereden geldi?"

"Her gün beraber yemek yiyoruz. Sana bakıp özenmemek elde değil."

"Mükemmel olduğum içindir." Şakayla saçlarını savurdu. Pansy şakasına güldü, "Cidden mükemmelsin. En azından benim için." Aralarında garip bir sessizlik oluşunca gözlerini kaçırdılar. "Ben merhemi bitireyim." dedi Violet. "İyi olur." diye yanıtladı Pansy.

Violet BlackTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang