YAZ YAĞMURU

By yildizlarkadaryakin

43.3K 2.9K 1.9K

Kitap gençlik kitabıdır. ✔️ • Bir yaz yağmuruna yakalanmak insanı en fazla nasıl bir şeyin içine sürükleyebil... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25.Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
FİNAL

28. Bölüm

638 72 9
By yildizlarkadaryakin

Selamm.

Acaba neler olacak?

Hadi geçelim bölüme...

***

BUĞRA URAZ

Ceyda gideli yirmi dakika kadar olmuştu. Ben ise hâlâ sahil kenarında düşüncelerimle boğuşuyordum. Kafede Ceyda'nın telefonunu gizlice alıp numaramı kaydetmiş ve çaldırmıştım. Telefonumu çıkarıp ona mesaj atacaktım ki o sırada telefonun ekranına Ceyda'nın araması düşmüştü. Büyük bir heyecanla telefonu açmıştım. Tam konuşacaktım ki arkadan gelen ambulans sesi buna engel oluyordu.

"Bu telefonun sahibi şu an ambulansta. Durumu ağır. Hastaneye gelmelisiniz." telefondan gelen kadının söylediği şeyler bende denize atlayıp boğulma etkisi yaratsa da zor bela konuşmaya çalıştım.

"Ne, ne oldu?" dedim duymaktan korktuğum şey ile hızla ayağa kalkarken.

"Trafik kazası. Durumu ağır acele edin." dediğinde beynimden kaynar sular döküldüğünde gözümden de birkaç damla yaşın akmasına engel olamamıştım. Koşarak önümden geçen taksiyi durdurdum.

"Hangi hastane?"

"***"

"Hemen geliyorum." şoföre hastanenin adını söyleyip hızlı olmasını istemiştim.

Gözlerimden akan yaşlara hakim olamıyordum. Sanki kalbime bıçak saplanmış ve nefes almamı engelliyordu. Ben bir kere daha sevdiğim bir insanı kaybedemezdim. Bunu kaldıramazdım.

"Bu telefonun sahibi şuan ambulansta. Durumu ağır. Hastaneye gelmelisiniz."

"Bu telefonun sahibi şuan ambulansta. Durumu ağır. Hastaneye gelmelisiniz."

Telefondaki kadının dedikleri beynimde tekrar tekrar dönüp durduğunda hızla kafama vurmaya başladım.

"Bırakma beni Ceyda, bırakma." dedim başımı kaldırırken.

Gitme sevgilim, gitme..

Yaklaşık on beş dakikanın ardından hastanenin önüne geldiğimizde ücreti ödeyip hızla taksiden inerek hastaneye koştum.

Görevlinin yanına ilerleyip "Ce-Ceyda Oduncu. Tra-trafik kazası." hıçkırıklarımın arasından konuşmaya çalışmıştım.

"5. Katta ameliyatta." hızla asansöre binerek beşinci kata çıktım.

Orada yerleri silen bir kadına "Ameliyathane ne tarafta?" diye sordum. Bana karşı tarafı gösterdiğinde koşarak oraya ilerledim.

O sırada ameliyathaneden çıkan hemşireyi durdurup "Ce-Ceyda'nın durumu nasıl?"

"Durumu ağır, kan ihtiyacı var. Onu almaya gidiyorum." deyip daha fazla oyalanmadan koşarak gitti.

Ayakta kalamayacağımı anladığımda sandalyeye oturup çocuk gibi sayıklayıp ağlamaya başladım.

"Beni bırakma... Beni bırakma... Beni bırakma..."

"Beni bırakma... Beni bırakma... Beni bırakma..." diye tekrarlamaktan başka hiçbir şey yapamıyordum.

Telefonumun çalmasıyla ekrana Yusuf'un araması düşmüştü. Onlara haber vermek aklıma gelmemişti bile.

"Abi neredesiniz? Parti bitti." dediğinde ağlamaya başladım.

"Yu-Yusuf biz hastanedeyiz."

"Ne hastanesi lan noluyor?" dediğinde sesi titremişti.

"Ce-Ceyda trafik kazası yapmış. Ameliyatta. Buraya gelin *** hastanesineyiz."

"Ta-tamam abi geliyoruz hemen." dediğinde telefonu cebime atarak ameliyathanenin kapısının önünde duvara yaslanarak onun buradan çıkmasını bekledim.

Ne olur affet beni Ceyda, affetmesen de çık buradan yalvarırım..

***

"Ablam nerede?" Sena bu tarafa doğru koşuyordu. Hepsi birlikte gelmişti.

"Ablaaaa!" dedi ameliyathanenin kapısına vurup ağlayarak. Ahmet onu kaldırmaya çalışırken diğerleri ağlar bir şekilde yanıma geldi.

"Trafik kazası yapmış yanımdan ayrıldıktan sonra. Bi-biz tartıştık sonra gitti. Beni aradılar buraya çağırdılar işte." dedim ağlamalarımın arasından.

"Ne oldu ablama!? Buğra ne oldu?" Sena yanıma gelerek omzuma vurmaya başladı.

"Bilmiyorum." dedim kendinin bile zor duyduğu ses ile.

"Ya ne demek bilmiyorum. NE DEMEKK?" o da benim gibi derbeder olmuştu. Onu kendime çekerek sarıldığımda hem o ağlıyordu hem ben.

Yaklaşık bir saat sonra ameliyathaneden birkaç kişi çıktığında hepimiz onların yanında toplandık.

"Ceyda'nın yakınları siz misiniz?"

"Ben kardeşiyim." dedi Sena gözyaşlarını silerek.

"Ablan çok güçlüymüş Sena. Hastaneye geldiğinde yaşama yüzdesi çok düşüktü. Ama hayata tutunmayı bildi. Zorlu bir ameliyatı geride bıraktık. 48 saat çok kritik. Elimizden gelen başka bir şey yok. Yoğun bakıma alacağız. Geçmiş olsun." dediğinde herkes sevinçle birbirine sarılmıştı.

"Şükürler olsun." dedim gözyaşlarımı silerek.

Annem gibi beni bırakmadın Tosbağa, ben seni bıraktım ama sen beni bırakmadın. Varlığına şükürler olsun.

Yusuf bana sarılarak konuştu.
"Havuç'un seni bırakmadı kardeşim." dedi sevinçle.

"Bırakmadı." diye tekrarladım.

"Anne ve babama haber vermeliyim." dedi Sena yüzündeki gülümseme silinirken.

"Sevgilim biz gidelim sakince söyleyelim. Hem sen de üstünü değiştirirsin." dedi Ahmet. Sena onu onayladığında Yasemin ve Dilay da üstlerini değiştirmek için onlar ile birlikte gitmişti.

"Bulut, Yusuf ve Funda siz de gidin değiştirin üstünüzü ben burdayım."

"Olmaz öyle şey biz de burdayız." dedi Bulut omuzuma elini koyarak.

"Şimdilik bir şeye ihtiyacım yok. Gidin üstünüzü değiştirin gelirsiniz zaten." dediğimde hepsi bana bakıp başıyla onayladılar.

Onlar gittiklerinde ameliyathanenin yanındaki yoğun bakımın camından Ceyda'ya bakıyordum. Yüzünde ve kollarında fazlasıyla çizikler vardı. Vücuduna yapışmış kablolar, ağzına takılmış nefes tüpü... Onu böyle görmek hayatımda isteyeceğim son şeydi.

Elimi cama koyarak mırıldanmaya başladım. "Beni bırakmadın Havuç. Sana söz veriyorum bir daha asla ama asla gitmeyeceğim senden. Senin uzandığın yerde ben olsaydım keşke. Ölseydim de görmeseydim seni böyle. Şimdi canın ne kadar yanmıştır." dedim gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken. Elimle yüzümü sıvazlayıp kendime gelmeye çalıştım.

"48 saat sonra kurtulacağız buradan güzelim. Aç gözlerini lütfen." cama kafamı dayamış beni duymasını istiyordum.

"Duymak istiyorum, duymak istiyorum

Kalbimde ruhunu duymak istiyorum

Görmek istiyorum, görmek istiyorum

Gözümde gözünü görmek istiyorum

İncitme kalbimi bırakıp gitme

Sana kendimi verdim beni yok etme

Ne olur suskun durma bir şeyler söyle

Karanlığın içinde kaybolma öyle..." sessizce şarkı mırıldanıyordum.

Belki hisseder diye...

Hastanenin bahçesinde oturmuş gökyüzüne bakıyordum. Yanıma birinin oturmasıyla o tarafa döndüğümde gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüş Betül teyze ile karşılaştım.

"Ben Ceyda'yı hala sevdiğini biliyorum. Bunu gözlerinden, korkundan ve endişenden anlayabiliyorum." dedi ve elini dizime koyarak devam etti. "Bak Buğra oğlum, benim kızım güçlüdür. Sen gittiğinde çok perişan hâle geldi. Zor toparlandı. Senden bir anne olarak rica ediyorum. Eğer bir daha kızımı üzeceksen şimdi kalk git ve bir daha asla kızımın karşısına çıkma." gözlerimden akan yaşı silerek elimi elinin üstüne koydum.

"Bir daha onu bırakmayacağım Betül Teyze. Mecbur kalmasam gitmezdim inan bana. Ben onsuz neler yaşadım neler ile boğuştum yakında öğreneceksiniz. O zaman anlayacaksınız beni. Belki bencillik diyeceksiniz belki de düşüncelik. Ceyda uyansın halledeceğiz hepsini." Betül teyze buruk bir tebessüm ile onaylayıp yanımdan kalkarak hastaneye tekrar girdi.

Gözlerimin ağırlaştığını hissedince banka cenin pozisyonu alarak uzandım. Gözlerim yavaş yavaş kapandığında son sözüm "Uyan artık Havuç." olmuştu.

"Ceyda uyandı kalk kalk!" banktan bir kereden fırlamamla boynuma büyük bir acının saplanması bir olmuştu.

"Ahh boynum." dedim acı içinde.

"Burada böyle yatarsan tabi boynum dersin." dedi Ahmet.

Boynumu ovarken gökyüzüne baktım hava yeni yeni aydınlanıyordu.

"Hadi hadi bırak boynunu Ceyda uyandı." Funda'nın cümlesi beni büyük mutluluğa uğratırken koşarak yoğun bakımın önüne geldim.

"Odaya alacaklar." dedi Sena sevinçle.

Ben de kulaklarım ağzımda onayladığımda Ceyda'yı sedye ile odadan çıkarttılar.

"Kızım canım benim." dedi Betül teyze elini tutarak. Gözümden bir damla yaş düşmüştü. Beni gördüğünde başını diğer tarafa çevirip gözlerini kapatmıştı. Bu tavrına karşılık bizimkiler bana bakarken ben onlara tebessüm etmiştim.

Sonuçta uyanmıştı. O bana yeterdi.

Herkes kısa kısa Ceyda ile konuşmuştu ben ise sandalyede oturmuş sessizce beni bırakmadığı için şükrediyordum. Omuzuma konulan el ile ayağa kalktım.

"Harap oldun sende evlat, git artık." dedi Acar amca hem sinirli hem vicdanlı ses tonuyla.

"Ben beklerim." dedim başımı öne eğerek.

"O da seni çok bekledi." dediğinde kalbimdeki sızı kendini belli etmişti.

"Bunu seninle sonra konuşacağız. Şimdi git ve kızımla konuş, için rahat etsin." dediğinde tebessüm ile yanından ayrıldım.

Ceyda'nın kaldığı odanın kapısını tıklatarak içeri girdiğimde tekrardan başını diğer tarafa çevirdi. Kapıyı kapatarak sandalyeyi yanına çektim.

"Seni çok merak ettim Havuç. Beni bırakmadın." dedim elini tutarak.

Elini benden çekerek "Ben seni bırakmadım değil, ben hayata tutundum." dedi ve bana döndü.

"Olsun." dedim.

Gözümdeki yaşı silmeye bile halim yoktu.

"Buğra git." dedi gözleri dolu bir şekilde.

"Bir daha asla gitmeyeceğim." dedim tekrardan elini elimle buluşturarak.

"Sana inanmıyorum."

"Açıklayacağım. Sadece bu hastaneden çıkmanı bekliyorum."

"Beni ikna edecek küçücük bak küçücük diyorum bir açıklaman var ise seni affedeceğim. Ama şimdi çık odadan. Hastaneye de gelme." dedi ve elini çekip tekrar diğer tarafa döndü.

Gözümdeki yaşı silerek ayağa kalktım kapıya doğru ilerlediğimde son kez bana bakmayan Ceyda'ya dönerek.

"Sana aşığım Havuç." dedim ve odadan çıkıp hastane çıkışına doğru ilerledim.

***

Kitap genç kurgu değil dram kurgu oldu resmen woföwldöwld

Buğra açıkla sende artık yavrucum ya.

Neyseeee birkaç gün bölüm gelmez bilginize.

Çünkü bugün 3 bölüm geldi. 🤓

Yıldızın içini doldurup düşüncelerinizi yazmayı unutmayın.

Hadi kollayın kendinizi. 😗

Continue Reading

You'll Also Like

216K 5K 34
Anne ve babasından sevgi görmemiş iki genç...Kız kardeşinin hastalığı yüzünden evlenmek zorunda kalırsa? Ortaya bir bebek çıkarsa? Hadi gelin hep bir...
1.6M 99.1K 61
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
219 56 17
"Yağmuru sev, bıraktığı izleri de. Karı sev, üzerinde bıraktığın ayak izlerini de. Birini sev, ama kalbinde bıraktığı kapanmayacak izleri sevme çünkü...
1.2M 47.8K 52
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...