Yeni Hayat

By koronanur

1.5M 85.9K 21K

(Tamamlandı) Melek'in çok sevdiği üvey ailesi ölür ve aslında gerçek hikayesi burada başlar... Hiç arkadaşı v... More

•giriş' ölüm•
•Karakter Tanıtımı•
•bir' DNA testi•
•iki'gerçek ailem•
•üç' sessiz bekleyiş
•dört' konuşmalar ve bakışlar•
•beş' Evine hoşgeldin Melek•
•altı' seni seviyoruz•
•yedi' ailece akşam yemeği•
•sekiz' kıskanç Soylu erkekleri•
•dokuz' üvey ailem•
•on' derin düşünceler•
•on bir' yanlış anlaşılmalar•
•on iki' Beklenmeyen misafirler •
•on üç' köpek çocuk?•
•on dört' eski anılar hatırlanır •
•on beş' baba!•
•on altı' doğum günü hazırlıkları•
•on yedi' kuzenlerle tanışma•
•on sekiz' aile ile kaynaşma•
•on dokuz' okula giriş•
•DUYURU!•
•yirmi' bayılma•
•yirmi bir' kavgalı dedeler •
•yirmi iki' Dedeler ve Onur•
•yirmü üç' O kişisi•
•yirmi dört' Soylu çetesi•
•yirmi beş' Misafirliğe hazırlık•
•yirmi altı' neşeli haller•
•yirmi yedi' özlem•
•yirmi sekiz' anlamlı konuşmalar•
•yirmi dokuz' güzel şeyler•
•Özel Bölüm•
•otuz bir' etkilenme•
•otuz iki' delice hisler•
•otuz üç' mutlu aile•
•otuz dört' itiraf•
•otuz beş' üst üste yaşanan olaylar•
•otuz altı' kutu ve içindeki özlem•
•otuz yedi' anılar canlanır•
•otuz sekiz' PoMel♡•
•otuz dokuz' açıklama•
•kırk' gergin dakikalar•
•kırk bir' açık hava sineması•
•kırk iki' okul dönüşü...•
•kırk üç' sabah•
•kırk dört' yeni hoca•
•kırk beş' mezarlık•
●kırk altı' #sonkez (FİNAL)●
•Özel Bölüm•

•otuz' iyi ki...•

20.7K 1.6K 472
By koronanur

Medya: Doğum günü kutlanan restaurant.


ÖNEMLİ;
300 Bin okunma olduk geçtik bile...
Bunun için Melek'in ölen ailesiyle ilgili özel bölüm yapıcam. Bu bölümdeki sınır geçildikten sonra.





...


Okula girmemizle derin bir nefes verdim. Okula gelene kadar Soylu erkeklerinin söylenmeleri bitmemişti.

'Eteğin kısa meleğim hadi gel değiştirelim.'

'Kızım okulda kendine dikkat et, biri seni rahatsız ederse ilk bana söylüyorsun.'

'Böyle gitmen içime sinmesede üzülmeni istemiyorum.'

'Bende olacaktım orada varya..neyse olay olduğu an alo demen yeterli.'


Ve daha buna benzer onca cümle.
Bizi okula Berk abi bırakmıştı. Şimdide Efe'yle vedalaşmış sınıfa gidiyorduk.

Bir yanım buruk olsada iyi hissediyordum.


Ailem beni seviyor, değer veriyordu. Bende onları aynı şekilde. Yanımda karizmasını çizdirmemek için havalı yürümeye çalışan ikizime baktım.


Gülmemek için dudağımı ısırıp başımı eğerken sınıfa yaklaşmıştık.

"Gül, gül sende gül."

Kendimi tutamayıp Can'ın dediklerine gülerken sınıfa girdik. Can yanımdan trip atarak geçerken daha çok güldüm.

Şuan bana kız tripi atıyordu canım ikizim.

"ALLAHIM ŞU GÜLMEYE BAKIN GÜNEŞ GİBİ GİRDİ SINIFA."

Uraz'ın dedikleriyle utanırken başımı eğip sırama oturdum.

"Utanma kız, gerçekler bunlar."

Uraz'ın yanağımdan makas alıp söyledikleriyle ona bakıp gülümsedim.

Şerefsiz ikiliye günaydın dedikten sonra Can'la konuşmaya başladılar.

"Günaydın herkese."

Arkamdakilere yönelik konuşmamla Eren ufak bir baş hareketi ile aynı şekilde cevap verirken, Enes gülümseyerek her zamanki enerjik sesiyle günaydın dedi.

Son olarak Polat'a baktığımda üstümü incelediğini fark ettim. O da bana baktığında kuru bir sesle günaydın cevabını aldım. Gülümseyerek önüme döndüm.

Bu çeteyi seviyordum.

"Can, Geçen Onur abi bütün Soylu'lar burada okudu derken neyden bahsetti?"

Can aklına yeni gelmiş gibi hemen bana dönüp konuşmaya başladı.

"Dedemin dedesi yaptırmış burayı zamanında. Tabi burası yıllar geçtikçe büyümüş, gelişmiş. Onur abimin dediği gibi bütün Soylu'larda burada okudu.
Şuanda da Ahmet amcamın yetkisi var."


Kaşlarımı kaldırıp kafamı salladım. Biz neymişiz beee!

Yanağımı sıkan kişiyle düşüncelerimin arasından çıktım.

"Şuna bakar mısınız nasıl da tatlı."

Can'ın hem yanağımı çekip hem de eliyle beni göstermesiyle yanağımı kurtarmaya çalıştım.

"Yiaaa bıraksana be yanağımı! Aldığım hediyeyi vermem bak!"

Aslında hediye almamıştım ama bunu söylemesem yanağımdan elini çekiceği yoktu.

Anında elini çeken Can'la ona ters ters bakıp önüme döndüm.

"Bir trip atalım dedik. Olan bize oldu. Bu nasıl adalet lan!"

Can'ın söyledikleri ile kafamı ona çevirip 'öyle mi' der gibi ona baktım.

Can bakışlarımı sevmemiş olmalı ki kafasını tedirgin bir şekilde olumsuz anlamda salladı.

"Işte Melek gücü."

Enes'in söyledikleriyle arkama dönüp ona göz kırptım. Eliyle çapkınca hayali öpücük yollarken bende ona sırıtarak öpücük attım.

Ama öpücüğüm yarı yolda kazaya uğradı. Çünkü Polat eliyle sanki öpücüğümü almış gibi yakalıp sinirle attı. Şok olmuş bir şekilde ona baktım. Kaşları olağanca çatılmış sinirli duruyordu.

Ağzını açtığında hızla ayağa kalktı ve çenesini sıvazlayıp hızlı bir şekilde sınıftan çıktı. Arkasından Eren de çıkarken ben şaşkın bakışlarla onları izledim.

Az önce ne olmuştu?

Saf bir kız değildim. Polat'ın benimle ilgili garip davranışları ilgimi çekiyordu. Sadece bir ad koyamıyordum. Yada koymaktan korkuyordum.


Uraz bu gergin havayı dağıtmak ister gibi konuştu.

"Nerede kutlayacağız doğum gününüzü."

Can öne atılıp heyecanla konuştu.


"Geçen sene Berk abimin doğun gününu kutladığımız restaurant var ya orayı tekrar kapattırıcaz."


Buruk bir tebessümle dinledim dediklerini. Ben yoktum geçen sene, ve tabi önceki senelerde de.

Yanıma oturmaya çalışan Enes'le tebessüm edip yer açtım yanıma oturması için.

"Seninle dedikodu yapmayalı uzun zaman olmuştu. Baksana şuradaki kıza nasıl sence?"

Soyadı gibi çapkınca konuşunca bu hallerine göz devirip gösterdiği kıza baktım.

Esmer küt saçlı sert bir kıza benziyordu. Suratında en dikkat çeken yer yeşil gözleri olabilirdi. Baştan aşağı siyah giyinmiş ve takı olarak sadece boynunda bulunan kırmızı garip bir figür vardı. Kaşlarımı kaldırıp Enes'e baktım.

"O kız sana bakmaz."

Ciddi bir şekilde söylediklerimle o da anında ciddileşip ellerimi tuttu.

"Biliyorum bu yüzde lütfen bu kızı bağa gelin et. Vallahi bu sefer vurildim billahi de."

Şive katarak söyledikleriyle gülmemeye çalışsam da gülerek kafa salladım. Sanırım bu sefer gerçekten seviyordu bu kızı.

Tabi benim bu kızla konuşmam için büyük bir özgüvene ihtiyacım vardı. Çünkü resmen kız 'ben tehlikeliyim benden uzak durun' imajı veriyordu.

"Tamam ama çokta güven-"


Sozlerim bitmeden sarılan Enes'le gülerek bende ona sarıldım.

"Biliyorum biliyorum sen yaparsın. Çok teşekkür ederim Melek."


Ders zilinin çalmasıyla Enes gülerek yerine geçerken ben Polat'ı düşünmeye başladım. Niye gelmemişlerdi ki?


...


Saatler sonunda okulun bitmesiyle herkesle vedalaşarak okuldan çıktık.

Polat ve Eren 2. Derse gelmişlerdi. Polat'la hiç konuşmamıştık, bana bakmamıştı bile. Bu durum beni üzsede bir şey demedim.

Eve gelmemizle Aras abinin arabasından indik. Kapı biz çalamadan açıldığında annem gözüktü. Gözleri beni bulduğunda diğerlerine hoşgeldiniz deyip beni odama çekiştirdi.

Odama gelmemizle arkadan kapıyı kapattık.

"Göstermek için çok heyecanlandım kızım. Umarım benim beğendiğim kadar beğenirsin sende."

Kıyafetlerimin olduğu yere gidip çok güzel bir elbiseyle yanıma geldi.


Gözlerim büyürken büyülenmiş gibi elbiseye baktım.

"Bu çok güzel anne."


Sesimdeki tonu beğendiğini belli ederek mırıltı çıkardı ve yanağımı öptü.

"Anne sana bir şey soracaktım. Ben Can'a hediye alamadım. Ne sever o?"


Utanarak söylediklerimle yanağımı okşayan annem tebessüm etti.


"Bu zamana kadar maddi şeyler alındı ona. Öyle şeyleri sever fakat manevi hediyeyi daha çok sever öyle değil mi?"


Anladım manasında başımı salladım. Manevi hediye ne olabilirdiki?

"Hadi sen düşün. Daha sonrada hazırlan. 1 saat sonra çıkarız."


Annemin son olarak söyledikleri ve çıkması ile düşünmeye başladım.

Aklıma gelen şeyle hızla buraya bir taksi çağırıp yanıma telefon ve para alıp kimseye görünmeden dışarı çıktım.

Aradan geçen kırk dakikanın sonunda elimdeki hediyelere bakıp gülümsedim çok güzellerdi. Onları tekrar hediye paketine koyarak ders çalışma masamın üstüne koydum dikkatlice.


Geriye 20 dakikam kalmıştı ve umarım bu sayı hazırlanmama yeterdi.

İlk başta saçımı ve  makyajımı yapmaya başladım.


(Yüzündeki makyaj ve düz saç.)

Makyajı yapana kadar canım çıkmasına rağmen güzel olmuştu. Saçı da sadece düzleştirmiştim. Anca buna zamanım yeterdi çünkü.

En sevdiğim şeye yani takılara geldiğimizde gülümsedim. Takı takmak hoşuma gidiyordu.


(Yüzükler için istediğinizi düşünebilirsiniz.)

Boynum boş olduğu için ince, uzun ve zarif bir kolye yerinde olmuştu. Küpede elbisemle uyumluydu. Yüzüklerimin de ince ve parlak duruşları hoşuma gitmişi.

Eskiden de severek kullandığım beyaz topuklu ayakkabıları da giydiğimde son bir dokunuş kalmıştı.


Çantamın da içine eşyalarımı doldurduğumda kapım çalındı.

"Gelebilirsin."

Can odaya girip beni görmesiyle dondu. Üstümdeki bakışlarını çekmeden olduğu yerde kaldı.

Ne? Çok mu kötü olmuştu?

Bende başımı eğip üstüme baktığımda Can hızla yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı.

Boynuma düşen ıslaklıkla ondan yavaşça ayrılıp gözlerini sildim.

"Ağlama Can'ım. Beni de ağlatacaksın şimdi."

Elimi öpüp daha sonra tutup yatağa oturtan Can'dan bakışlarımı çekmedim.
İkimizde yatağa oturduğumuzda burnunu çekip konuşmaya başladı.


"Seni çok bekledim diğer yarım. Ölmediğine hiç bir zaman inanmak istemedim. Şimdi seni böyle görünce duygusala bağlıyorum."


Bu sefer ben ona sarıldım. Gözlerim dolsada ağlamadım. Can'ın söylediği şeyle gülerek ayrıldık birbirimizden.

"Aşağıya bir an önce inmeleyiz çünkü burada geçirdiğim her bir saniyede canım tehlikede."

Abilerimi kast ediyordu. Ve tabiki babamı da unutmamak lazımdı. Ah birde küçük kardeşimiz vardı.

Ailem fazlasıyla büyüktü. Bunun olumsuz yönlerinin yanında olumlu yerleri de vardı.

"Hediyeni dönünce vericem. Hem bu gece yanımda yatabilirsin."


Söylediklerimle beni ayağa kaldırıp heyecanla döndüren Can kahakaha attı.
Sırtına vurup gülerek durmasını söyledim.

"Kızım sen varya birtanesin. Benim canımsın."

Beni yere indirmesiyle yanağını öptüm.
Aşağıdan tekrar adımın seslenmesiyle ikimizde gülerek odamdan çıktık. Ömer abimin 2 yıl önce doğum günümde hediye ettiği ve benim gözüm gibi baktığım, hazırladığım çantayı da almıştım.

Evden herkesin bana hayran söylenmeleri ile zar zor çıkıp arabaya binmemizle gözlerimi kapattım.

Abimlere kalsa ailecek evde kutlardık doğum günümüzü. Gerçi gerçekten öyle olsa daha iyi olurdu gibi...

Önünde durduğumuz lüks ışıklı restauranta bakıp yan tarafıma döndüm. Onur abinin arabasına binmiştim.

"Bizim en büyük şansımızsın. Hepimiz senin sayesinde mutluyuz. Ailemize neşe getirdin. Şimdi böyle olduğumuza bakma sen olmadan önce bu kadar bağlı  değildik birbirimize. Yani akşamları herkes odasına çekilirdi. Gündüz zaten herkes işinde olurdu...İyi ki doğdun Melek."


Sanırım tek başımıza kutlamak istemişti. Kalabalık ortamlardan hoşlanmıyordu. Aynı benim gibi...


Gülümsedim Onur abime. Kişiliği böyle olsada o öyle biriydi. Ve onu öyle kabul  etmeliydik.

Kapımı suratıma bakmadan açan Onur abiyle kıkırdayarak parmak uçlarımda yükselerek yanağını öptüm. Tepkisi izlemek çok keyifliydi.

Şoka girsede belli etmeyip bana baktı ve tebessüm etti. Daha sonra gözleriyle kolunu gösterdi. Gülümseyerek koluna girdim.

Bizimkiler çoktan içeri girmişlerdi.

Evet,başlıyoruz...

Kapıdan içeri adımımı atmamla büyük bir kalabalıkla karşılaştım. Tanıdığım, tanımadığım bir sürü insan vardı.

Tanımadığım kişiler çok yüksek ihtimalle anne tarafıydı. Çünkü bizden başka biri olamazdı.

Büyük bir coşkuyla karşılanmam ve herkesle hoşgeldiniz faslı...

Biz ev sahabi değil miyiz? Neden en son biz geldik? Zenginlerin hali bir başka arkadaşlar...

Ortalıkta koşturan Ayaz'ı görünce gülümseyerek o tarafa gitmeye başladım. Birinin bana çarpmasıyla arkaya doğru savruldum. Gözlerimi kapatıp kendimi düşmeye hazırlarken birinin göğsünde yan bir şekilde başım durdu.

Gözlerimi yavaşça açıp kafamı hafif yukarı kaldırdım. Kafam sol tarafına baskı uygularken bu kişinin Polat olduğunu gördüm. İfadesiz tutmaya çalıştığı suratıyla üstten üstten bana bakıyordu.

Garip bir ses duymamla kaşlarımı hafifçe çattım. Bu...kalp atış sesiydi. Ses gittikçe yükseliyordu. Kaşlarım kalktı, neden kalbi hızla atıyordu ki?

Boğazını temizleyen Polat beni omuzlarımdan tutup döndürdü. Şuan yüzüm ona dönüktü.

Bana eğilip her zamanki yaptığı şeyi yapıp kulağıma bir şeyler söyledi.

"İyi ki doğdun doğum günü kızı."

Yutkunup geri bir adım attım. Biri görecekti şimdi bu niye bana eğiliyordu ki?

"Teşekkür ederim."

Cılız bir sesle onu cevaplarken bakışlarımı o hariç her yerde gezdirdim.

Kafama konulan şeyle Polat'a baktım. Elimi başıma koyup koyduğu şeye elleyecekken ellerimiz birbirine dokundu. Başparmağı ile elimi okşayıp gözlerini üstümden çekmedi.

Nefes almam sıklaştığında kendime gelmeye çalıştım.

"Bu ne?"

Kaşlarımı kaldırıp merakla sorduğumda. Dudağının sağ tarafı kıvrıldı.

"Tacığınızı düşürmüşsünüz Melek hanım."

Güldüm söylediklerine. Bir tacım eksikti o da tamamlandı.





...

• BENCE BAYAAAA GÜZEL BİR BÖLÜMDÜ! SİZCE?

• Polat sahneleri çok olsun diyenlere gelsin bu bölüm...

• Okulda yaşananlar?

• Can?

• Polat ve Melek?

• Enes?

• Onur?

• Giysiler,saç, takılar?

• Taç? :)

• Doğum gününde neler yaşansın istersiniz?

● Yine sınır dolmadan bölüm atan ben! Kendimi tutamıyorum dhdjdjn
Bu bölümki sınır dolunca özel bölüm gelecek.


Yazım yanlışları varsa özür dilerim🙏🏻



Sınır: 760 oy 320 yorum.

Sınır dolmadan bölüm asla gelmeyecek! Yorumun az olduğunu fark ettiğim için yorum sınırı da koydum.





Özel bölümde görüşürüz Melek'lerim🌸


Continue Reading

You'll Also Like

25.1M 897K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
359K 24.8K 35
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
427K 19.3K 15
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
604K 35.1K 33
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...