BAŞIMIZA GELENLER (TAMAMLANDI...

By mervenindunyasiii

231K 10.9K 1.2K

Uyarı : Talha Hancıoğlu hayali bir karakterdir yaşayanlarda onu aramayınız. ▪▪▪ Bir adam ve bir kadının kader... More

ALINTI
|1|
|2|
|3|
|4|
|5|
|6|
|7|
|9|
|10|
|11|
|12|
|13|
|14|
|15|
|16|
|17|
|18|
|19|
|20|
|21|
|22|
|23|
|24|
|25|
|26|
|27|
|28|
|29| Final Part 1
|30| Final Part 2
Yeni Hikaye

|8|

7.5K 411 31
By mervenindunyasiii

Kenan masaya oturmasıyla kıza elini uzattı.

"Kenan Öztürk, yanlış bir tanışma olmuştu." Dedi.

Hazel bir Kenan'a bir uzattığı ele bakıyordu. Boğazını temizleyip konuştu.

"Hazel Karadağ, erkeklerle tokalaşmıyorum." Dedi tebessümle.

"Ah, kusura bakma düşünemedim." Dedi Kenan'da biraz utanmıştı.

Ortam da oluşan anlamsız sessizliği garsonun gelmesi böldü. Önlerine menüyü koyup biraz uzaklaştı. Kendisi dışında kimse menüye bakmayınca kızarmadan edemedi. Hülya Hazel'in utandığını anlayınca hemen açıklamada bulundu.

"Biz menüyü biliyoruz, o yüzden sen keyfine bak." Dedi tebessümle.

Hazel başıyla onaylayınca menüye göz gezdirmeye devam etti. Allah affetsin burada yemeğe verdikleri parayla evlerine üç dört kilo et alabilirdi. Bir kere daha bankadaki parasına şükretti. Daha fazla insanları bekletmemek için "Önerdiğiniz bir şey var mı?" diye sordu.

Oturduklarından beri konuşmayan Talha sanki bu soruyu bekliyormuş gibi atladı.

"Bifteklerimiz gerçekten güzel."

Hazel Talha'ya bir bakış attıktan sonra başıyla onaylayıp menüyü kapattı. Garsonun masaya yanaşmasıyla hepsi de biftek siparişini verdi. Garson uzaklaştıktan sonra Kenan tekrardan Hazel'e döndü. Bir haftadır ertelediği özrü dilemenin vaktiydi.

"Hazel bizi kırmayıp geldiğin için çok teşekkür ederiz. Yaşananlardan dolayı çok üzgünüz." Deyip Talha'ya bakış attı. "Keşke telafi edebileceğimiz bir yol olsaydı ama ne kadar düşünsek de bulamadık. Yaptıklarım için özür dilerim." Dedi mahcup bir şekilde. Sesi oldukça samimiydi.

Talha boğazını temizleyip Hazel'e döndü. "Aynı şekilde ben de özür dilerim Hazel umarım bizi affedebilirsin."

Hazel koca koca adamların böyle mahcup bir şekilde kendisinden özür dilemesiyle utandı. Bakışlarını masanın üzerindeki ellerine çevirdi. Bir şeyler demesi gerektiğini biliyordu ama iki adamın da dikkatli bakışları altında olmak onu geriyordu.

"Maalesef hoş olmayan şekillerde tanıştık ama sizi anlayabiliyorum. Yani en azından empati yapabiliyorum. Acınıza vererek özrünüzü de kabul ediyorum." Dedi. Ne gergin ortam Allah'ım bitse de gitsek.

Üçlü Hazel'in sözleriyle derin bir nefes aldı. Bir haftadır yüreklerini sıkan vicdanları bugün onları serbest bırakmıştı. Yemeklerin gelmesiyle herkes sessizce yemeğini yemeye koyuldu. Hülya oluşan sessizliği bozmak adına "Hazel bir gün bizim evimize de gelmeni çok isteriz." Dedi. Kenan'da başını sallayarak onayladı.

Hazel kızım bu sanırım görüşmeye devam edelim demek. "Nasip" diyerek yuvarlak bir cevap verdi. Ne hayır deyip kalplerini kırmak istiyordu ne de evet deyip yalan söylemek.

Ortamdaki sessizliği bozmak ve konuşmuyormuş gibi gözükmemek için o bir soru yöneltti. Emindi ki kendisi olmasa bu masa asla susmazdı.

"Açelya'nın durumu nasıl?"

"İyi çok şükür biraz psikolojik olarak yıprandı ama en kısa sürede toplayacağını düşünüyoruz." Dedi Hülya. Gözlerinden sevgisi belli oluyordu. Ne çok seveni varmış bu kızında demeden edemedi. Zor zamanlar geçiren kız için böyle düşününce de kendine kızdı. Affet Allah'ım şeytanın oyununa geldim.

"Sevindim."

"Sen neler yapıyorsun Hazel diş hekimliği okuyorsun sanırım?" Soru tabiki meraklı çiftimizden gelmişti.

"Evet son senemdeyim. Birkaç ay sonra mezun olacağım." Dedi.

Kenan "Bizim dişlerimizi de yaparsın artık." Diyerek klişe diyaloğu ortama sundu. Zengin de olsan böyle diyaloglara giriyormuşsun demek ki kızım.

"Tabi ki seve seve." Dese de Hazel biliyordu ki binlerce lira harcadığı özel hekimi vardı. Yine de adam kibarlık yapmıştı.

"Nerede çalışacaksın mezun olduktan sonra? Eğer iş bulma konusunda yardıma ihtiyacın olursa söylemen yeterli."

"Nasip bakalım bir mezun olayım da." Dedi tebessümle. Ama tabi ki kimseden yardım almayacaktı. Emeğinin hakkıyla bir yere girecekti. Zaten bir daha görüşeceklerini sanmıyordu.

Yemeklerin bitmesiyle "Ben artık müsaade isteyeyim vakitte epey olmuş." Dedi. Bu gergin ortamdan kurtulmak istiyordu. Talha yanında otururken kendini bir şeylere odaklayamıyor hiç tanımadığı bu insanlarla da ne konuşacağını bilmiyordu. Sürekli muhabbetin kendi üstünden dönmesi de onu rahatsız etmişti.

"Ah tabi." Dedi Hülya ayağa kalkarken beylerde onarla birlikte kalkmıştı. "Biz bırakalım seni."

"Hiç gerek yok kendim gidebilirim. Her şey için teşekkür ederim."

"Aaa olmaz öyle şey Hazelciğim biz bırakalım." Diye ısrar etti Hülya. Kenan'da başıyla onayladı.

Hazel bir kere daha itiraz edecekti ki Talha ondan önce davrandı. Sandalyeye astığı ceketini giyerken "Ben bırakırım zaten bir şey konuşmam gerekiyor Hazel'le." Demesi ortama bomba gibi düştü. İki şaşkın surat, ki bunlar kızlardan başkası değildi, bir alaylı surat Talha'ya bakıyordu.

Kenan, Talha'nın Hazel'in yanına gidip yaralandığını öğrenmişti. Ve aklındaki soruyu Talha'ya sorduğunda aldığı cevaplar onu eğlendirmişti.

~~

"Hayır Talha iyi yapmışsın da benim anlamadığım bir yer var." Dedi Kenan alayla sırıtıp.

Toplantıya birlikte gitmek için Talha'nın evine gelmiş üzerine değiştirirken pat diye odaya girmişti. Haliyle sarılı kolunu görmüştü. Talha'da arkadaşına anlatmak zorunda kalmıştı.

"Neymiş"

"Oğlum senin orada ne işin vardı, içine mi doğdu kıza saldıracakları?"

"Ha-ha-ha Kenan! Ne işim olabilir orada saçma sapan sorular sorma." Deyip terslemişti. Zaten kendi de anlam veremiyordu niye oraya gittiğine. Vicdanım dedi vicdanımı rahatlatmak için özür dilemeye gittim.

Kenan Talha'nın haline kıs kıs gülerken kahkaha atmamak için dudaklarını ısırdı.

"He geçerken gördün o zaman."

Talha arkadaşının kendisiyle dalga geçtiğini görünce ona ters bir bakış attı.

"La havle, la havle "deyip odadan çıktı.

~~

Hatırladığı anıyla gülümsemesi sırıtmaya çevrilmişti. Karısının ve Hazel'in itiraz etmesine fırsat bırakmadan "Tamam o zaman bizim de işimiz vardı." Deyip karısının elinden tuttuğu gibi yanlarından uzaklaştı. Bu da Talha'ya yaptığı kıyaktı.

Hülya kocasına kızıp ne olduğunu anlamaya çalışırken Hazel gidenlerin arkasından bakakaldı. Talha'da arkadaşının yaptığına gülümsedi. Sonra kendine gelip boğazını temizledi.

"Gidelim mi?" Hazel başıyla onayladı. Bahçe kısmından restoranın iç mekanına girmişlerdi. Talha kapıya yönelmişken Hazel kasa olduğunu düşündüğü yere doğru adımladı. Kızın başka yere gittiğini gören Talha kaşlarını çatıp konuştu.

"Hazel?" Daha Hazel iki adım atmıştı ki adını duymasıyla Talha'ya baktı.

"Efendim?"

"Nereye gidiyorsun?"

"Kasaya" dedi eliyle göstererek. Talha sanki ona, uzaylılar dünyayı istila etti , demiş gibi bakıyordu.

"Ne yapacaksın orada" dedi.

Gerçekten mi Talha ne yapılır kasada? Diyen iç sesini susturup Talha'ya cevap verdi.

"Bifteğin tadı çok güzelmiş tarifini alacağım." Talha bu sefer kaşlarını çatmış anlamaya çalışıyordu.

Bu çocuk biraz saf mı?

Talha'nın yüzündeki ifadeyle kahkaha atmamak için zor tuttu kendisini.

"Talha ne yapılır kasa da Allah aşkını yemeğin parasını ödeyeceğim." Dedi yüzündeki kocaman gülümsemeyle.

Talha kendisiyle dalga geçildiğine mi kızsın, bu kızın para ödeyeceğim demesine mi kızsın, onu ciddiye alıp anlamaya çalışmasına mı kızsın neye kızsın karar veremedi.

"Hazel, saçmalama da yürü."

"Ne demek saçmalama, parayı ödemeden mi gideceğiz?" dedi kocaman belerttiği gözleriyle.

"Hazelciğim" ciğim mi? Sus iç ses deyip Talha'nın konuşmasına odaklandı. "Farkında değilsin galiba ama burası benim."

"Yani?" dedi Hazel onun diye ödemeden gidecek hali yoktu herhâlde.

"Ya sabır ya sabır, kızım delirtecek misin sen beni? Benim diyorum benim. Senin burada paran geçer mi? Hem özür için seni yemeğe çıkartacağız hem de sana hesap mı ödeteceğiz?"

Böyle deyince biraz saçma oldu gerçekten. Ama yiğitliğe kaka sürdürmeyecekti. Lafının arkasında duracaktı.

"Yine de olmaz öyle şey. Ben ödeyeyim." Diyerek Talha'yı dinlemeden kasaya gitti. Cüzdanından çıkarttığı banka kartını kasa da kendisine gülümseyerek bakan kıza uzattı. Ama tabi ki alan olmadı. Boğazını temizleyip "Hesabı ödeyecektim?" dedi. Talha'nın öfkeli soluklarını duyuyordu ama arkasını dönmedi.

"Hazel Hanım kabul edemem üzgünüm." Adımı nereden biliyor?

Sinirlenmemeye çalışarak ağzında tuttuğu zoraki gülümsemeyle kıza cevap verdi?

"Kabul edemem derken?"

"Efendim sizden hesabı alırsam işimden olurum. Zaten siz Talha Bey'in misafirisiniz hesap diye bir şey yok ortada." Dedi güzel gülümsemesiyle.

Çatılı kaşlarıyla Talha'ya döndü. Adam iki adım ötesinde alayla sırıtıp kendisine bakıyordu. Kaşlarıyla kasayı gösterdi. Hadi ödesene der gibi. Hazel gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Keyifleri bilir.

Kıza dönüp "İyi günler" dedi. Ardından iki adım ötesindeki Talha'ya döndü.

"Tamam özür yemeği olduğu için kabul ediyorum." Deyip çıkışa yöneldi. Sanki kendisi kabul etmiş gibi.

Talha "Ya sabır, ya sabır" diye söylenerek Hazel'in arkasından yürüdü.

Otel'in önüne çıktıklarında çoktan araba hazır bir şekilde kapının önünde bekliyordu. Çalışanların maşallahı var. Talha'nın arabaya yönelmesiyle Hazel boğazını temizleyip olduğu yerde durdu. Talha'da mecburen kıza baktı. Yine ne oldu? Dememek için kendini tutuyordu.

Talha'nın soru soran gözlerine karşılık "Konuşmak istediğini söylemiştin seni dinliyorum." Talha etrafına bakıp "Burada mı?" dedi.

Hazel başını salladı. Baş başa bir arabaya binmek istemiyordu. Eve kendisi gidecekti.

Talha bir ya sabır daha çekti içinden. Onun sinirlendiğini gören Hazel kendini açıklamak zorunda hissetti.

"Bak Talha ben dinimin bana çizdiği sınırları yaşamaya çalışıyorum. O yüzden seninle baş başa bir arabaya binip bir yerlere gidemem. Ya da kafede oturup seninle konuşamam. Bilmiyorum anlatabiliyor muyum? Bana öyle sinirli bakma bu seninle ilgili bir şey değil." Dedi üzgünce. Bu açıklamayı yapmak zaten yeterince zordu.

Talha'nın kızdığı ise yine kendisineydi. Evet o da beş vakit namazını kılıyor orucunu tutuyor zekatını veriyordu çok şükür ama namahrem konusuna hiç dikkat etmiyordu. Sanki din bu üç şeymiş gibi davranıyordu. Kendisine kızmıştı. İnandığı hayatı yaşamadığı Allah'ın emir ve yasaklarına riayet etmediği için. Genç kızın son sözleriyle gülümsedi. "Sana değil kendime kızıyorum." Dedi tüm dürüstlüğüyle. Kızın anlamayan gözlerle bakmasıyla "Boşver" deyip geçiştirdi.

"Anlıyorum ama buradan tek başına gitmen mümkün değil. Otobüs buradan geçmiyor, taksiyle gitmendense benimle gitmenin daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Mahir'de bizimle gelecek. Seni durağa bırakırız" Dedi. Hazel kararsız bir şekilde adama baktı. Dedikleri mantıklı geliyordu. Başıyla onaylamak zorunda kaldı. Mahir şoför koltuğuna geçmiş, Talha yolcu koltuğuna Hazel de arka tarafa oturmuştu.

Mahir arabayı çalıştırmadan önce mahcup bir bakış attı genç kıza. Şimdi ne diyecekti. Hiç böyle durumlarda da kalmamıştı. O asar keserdi. Hayatında hiç özür dilediğini hatırlamıyordu. Derin bir nefes aldı. Direk söylemek en iyisiydi.

"Yenge" Hazel'in boğazına tükürüğü kaçtı. Talha ise onu gözleriyle deşiyordu. Mahir bir kere daha hata yapmanın stresiyle yakasını çekiştirdi. Hazel'in öksürüğünün kesilmesiyle Talha torpidodan açılmamış su şişesini uzattı. "İyi misin su iç?" dedi. Hazel teşekkür edip sudan birkaç yudum aldı. Allah'ım yanaklarından alevler çıkıyordu. Mahir gerilen ortamı düzeltmek için konuştu.

"Yani Hazel Hanım ben özür dileyecektim. Geçen gün olanlar için." Dedi.

Hazel adamın hem araba sürüp hem kızarıp hem de kendisine attığı kaçamak bakışlarına gülümsedi. Bugün Hazel'den özür dileme günüydü galiba.

"Önemli değil." Diyerek adamı rahatlattı.

Oh be dedi Mahir içinden dikiz aynasından minnetle bir gülümseme gönderip yola odaklandı.

Talha ise varacakları yere varmadan konuşmanın derdindeydi. Arkasını dönüp konuştu.

"Hazel adamı hastaneye yatırmışlar haberin var mı?"

"Evet"

"Mahkemeye kadar orada tutacaklarmış, akıl sağlığına göre ceza alıp almaması belli olacak."

Başıyla onayladı Hazel. Talha önünü dönmeden konuştu.

"Kolun nasıl oldu?" O günden beri aklındaydı ama sorabileceği bir yer yoktu. Otele geldiklerinden beri de fırsat olmamıştı.

"İyi sorun yok." Dedi Talha dudağının kenarı kıvrılırken. Bu kızın kendisini merak etmesi neden yüksek bir yerden düşerken sıkışan nefes gibi hissettiriyordu. Heyecan verici.

Kızılay meydana geldiklerinde Mahir arabayı durdurdu. "Bıraktığınız için teşekkür ederim. Allah'a emanet olun." Diyerek arabadan indi.

"Sende, sende Allah'a emanetsin." Diye mırıldandı Talha. Kızın kalabalığa karışmasıyla Talha Mahir'e sürmesi için işaret etti.

Talha koltuğa iyice yayılıp gözünü kapattı. Şimdi iki insanın aklından da aynı soru geçiyordu.

Bir daha karşılaşacak mıyız?

Continue Reading

You'll Also Like

6.5K 473 35
Çakır 26 yaşında , sorumluluk sahibi genç bir adamdı . Arkadaşının ve eşinin ölmesinden sonra yetim ve öksüz kalan arkadaşının oğlu barlas ' ın soru...
3.7K 520 53
"Ben seninle mutlu son istemiyorum." dediğimde söylediğimi algılayamamış gibi bana baktı. "Mutlu olalım ama aynı zamanda sonsuz olalım." ''Mutlu son...
52.9K 1.8K 88
Defne Soral Lise mezuniyetine 1 hafta kala annesini kaybetmiş bir geç kız.Hayatına 2 sene ara verdi.Annesinden sonra hayat onun için hiç kolay olmadı...
32.4K 1.5K 30
Sana hiç söylemedim ve hiç söyleyemeyeceğim ama... Bana Aşık olmayı öğrettiğin için, beni sevip sardığın için teşekkürler Narin... -Korkut DİNÇER ©Tü...