white orchid :: Hopekook

By blasexus

1.5K 229 378

Dudaklarda gezinen o saf aşklardan olur mu bizimkisi de? ||10.06.2021|| More

white orchid
White Orchid'in iyi niyeti'
akşamı aydınlatan dans'
arkadaş olmak'
günün rengarenk köprüsü'
kollarım arasında sıcaklığın'
sana sahibim'

beni iyileştiriyor varlığın'

112 25 83
By blasexus

Medya : Kyuhyun - Aewol-ri

"Anne!" boğazı yanıyor, kırmızı-turuncu-sarı cümbüşü renkler görüşünü engelliyordu. Böylesine güzel renkler şu an neden kabusu çağrıştırıyordu? Neden birbirine karışan seslerde coşku değil korku vardı?

Gözyaşları yanaklarını ıslatırken belinden iteleyen ellere tutunmaya çalıştı. "Anne!" boğazı düğümleniyor, çıplak ayakları acıyordu. Annesinin eline tutunmak ve elleri arasında güvende olacağını hissetmek istiyordu ama o eller tutmak yerine iteliyordu. "Beni bırakma anne!" cılız sesi artık daha da duyulmaz bir hâle bürünürken kulaklarına ilişti annesinin cansız sesi. "Kaç Hoseok! Uzaklara kaç!"

***

"Hoseok! Hoseok, beni duyuyor musun?" suyun altında dakikalarca kalmışçasına derin bir nefes alıp yataktan sıçradı. Hızlı hızlı nefesler alıyor, bulunduğu ortamı anlamaya çalışıyordu.

Henüz hava karanlıktı fakat gün aydınlanmaya başladığının haberlerini veriyordu koyu karanlık açığa çalmaya başlarken. "Hoseok, iyi misin?" boş bakışları yanındaki bedeni bulduğunda sanki gece sarhoş olmuşçasına bulanıklaşmış anılarını hatırlamaya çalıştı.

Bir şeyler yemiş, biraz sohbet etmişlerdi sonra Jungkook yan odada kalacağını söyleyerek ayrılmıştı. "Hoseok bir şey söyle." Jungkook telaşla omuzlarını tutup sarsmak istiyordu ama böyle bir durumun onu daha da ürkütecek olmasından korkuyordu.

Ter içinde kalmış, fark etmese de gözlerinden yaşlar süzülen bedenin çığlıklarıydı buraya gelmesine sebep olan. Gecenin bir vakti ince duvarlar ardından duyduğu haykırışlar içini ürpertmişti. Hızla bir şeyler sayıklıyor sanki gördüğü rüyayı daha çok yaşıyormuşçasına bir şeylere tutunmaya çalışıyordu.

Jungkook hayatında ilk kez böyle bir çaresizlik gördüğünde ona yardım edememenin, ne yapacağını bilememenin yumrusunu boğazında hissetmişti. Kalbi titremişti sakin bir tınıyla ona seslenip saçlarını okşarken ve şimdi o boş bakışları görmek içindeki tedirginliği ikiye katlıyordu.

"B-be-be..." konuşmayı unutmuşçasına bir şeyler gevelemeye çalıştı Hoseok ama kelimeler dudaklarında asılı kalmış, dışarıya çıkmayı reddediyor gibiydi. Belki de kendisine tam olarak gelememenin verdiği o afallamayı tam olarak atamamıştı üzerinden.

Birden böyle şiddetli bir rüyaya nasıl sürüklendiğini anlamıyordu. Sıklıkla gördüğü rüyalar daha durgundu ama bu sanki tüm şiddetiyle o anı yaşıyormuş hissi yaratmıştı. O kırmızı-turuncu ve sarının mesken edindiği alevlerin sıcaklığını teninin her bir santiminde hissettiğini sanmasına sebep olacak kadar gerçekçiydi.

Jungkook ile olan kısa, hatta sadece soruda kalmış, cevaplanmamış o konuşma mıydı bilinçaltını böyle sarsan? "Kendini zorlama. Su iç." maşrapadaki suyu tasa boşalttı. Hoseok'un böyle bir durumda tası tutmakta zorlanacağını düşündüğü için dudaklarına uzattı ve bir iki yudum içmesini izledi.

Merak ediyor ve öğrenmeye can atıyordu ama aynı zamanda bunu irdelemesinin doğru olmayacağını biliyordu. Hoseok'u böyle dağılmış görmek neden bu kadar sarsılmasına neden olmuştu. Un ufak olmuş bir cam gibi hissediyordu.

Tası yavaşça yere koyup yanındaki bedenin omzuna elini yasladı. Kasılmış bedenin sırtını her sıvazlayışında elleri altında gevşediğine tanık olmak onu da rahatlatıyordu açıkçası.

"Üzgünüm." bir nefeste, yıllar sonra ilk kez konuşuyormuş gibi bir zorlanma ile ancak bir kelime döküldü dudaklarından. Yaşların yol çizdiği yanaklarında parmak uçlarını gezdirip oradan terlemiş saçlarına ilerledi.

Bir insanın acısı, başkasını böyle derinden etkiler miydi? Aslında olması gereken de bu değil miydi ama? İnsan vicdanı ve merhameti olduğu sürece insandı. Birinin acısını paylaşmak, birinin mutluluğunda yanında olmak, biri düştüğünde elini uzatmak... Böyle şeyler zor gelmemeliydi. Böyle şeyler insandan bir şey çalmaz, ona bir şeyler katardı. Ve bu şeyler onu insan yapardı. Bunlardan mahrum kalmışa insan demek yakışır mıydı?

"Neden üzgün olasın? Sadece iyi ol." fısıldayıp dudaklarını yanında küçücük kalmış bedenin saçlarına bastırdı. Bir elini saçlarına çıkartmış, diğer elini elinin üzerine koymuştu.

İlk zamanlar tek başına çare bulmaya çalıştığı bu kabuslarla başa çıkamaz, içi sökülene dek ağlardı. Şu an, sıcak dokunuşlar hafiflemiş hissetmesini sağlıyordu. Acısını bilmeden, duymadan, anlamadan, boyutundan bihaber yine de umursamadan paylaşan birinin varlığını hissediyordu. Bu çok özel bir şeydi.

Elini çevirip yavaşça elinin üzerindeki Jungkook'un eline kenetledi. "Teşekkür ederim." sorgulamadan yanında olmasına minnettardı. Onun varlığı sayesinde şu an gevşemiş ve rahatlamış hissediyordu ve bu, belki de ona basit gelen ama kendisi için önemli olan desteği asla unutmayacaktı.

"Sorun değil. Bugün dinlenmek ister misin? Tezgahın başında ben duracağım." diğer eli dalgalı tutamları okşamaya devam ederken Jungkook kafasını eğmiş bedenin yüzünü görme isteği ile kafasını yan yatırdı.

Yeni yeni aydınlanmaya başlayan gökyüzünün açık koyu renkleri altında her ne kadar renklerini göremese de gözlerinin ve yanaklarının al al olduğunu tahmin ediyordu. "Senin bir işin var bunu kabul edemem. Hem, iyi hissediyorum sorun yok."

İşini umursamıyordu ki. Hoseok teklifini reddetse bile yine onun yanına giderdi. Yakın olmak için aylara, yıllara gerek var mıydı? Hoseok'un yanında sıcacık hissediyordu ve ona güven duyuyordu. Kapılarını ona tamamen aralamaktan pişmanlık duymayacağını biliyordu en çokta. Böylesi bir güven kolay bulunabilir miydi?

"Oraya gitsen bile yanında gelirim Hoseok. Bu yüzden burada mı kalmak istersin, yoksa benimle birlikte tezgahın başında beklemeyi mi seçiyorsun?" Jungkook'un hâlâ yanında olacağını söylemesi o kadar mutlu etmişti ki. Kabuslarla uyanmış bedenin dudaklarında ufak bir tebessüm yer edinivermişti.

Burada yalnız kalmak daha fazla düşünmesine sebep olacaktı biliyordu. İnsan geçmişinden, yaşadıklarından kaçamazdı fakat onunla yaşamayı öğrenebilirdi. Hoseok artık alıştığını sansa da işte bazen demin olduğu gibi, sanki her şey dün yaşanmış gibi hissediyordu.

"Birlikte gidelim." kafasını kaldırıp dibindeki bedenin yüzünü yavaş yavaş aydınlanan gökyüzünün ışıkları altında izlemeye başladı. Yanında zaten ufacıkken şimdi ağlamış ve mahvolmuş haliyle aciz hissediyordu ama bir yandan da güçlü. Her düşüşünde artık uzatılacak bir el olduğunu biliyordu.

Bakışları gözlerinde, biçimli burnunda ve en sonda dudaklarında gezindi. Okuduğu aşk kitaplarında şifa buldukları yer değil miydi orası? Sahi, böyle sihirli bir etkisi olabilir miydi? O dudakları öpse... O da iyileşmiş hisseder miydi?

Hızla toparlanıp bakışlarını kaçırdı sadece birkaç saniye düşündüğü o yanlıştan sıyrılırken. Bir erkeğin dudaklarında şifayı bulabileceğini sadece bir-iki saniye dahi olsun düşünmesi o kadar yanlıştı ki. "Emin misin Hoseok? Pek iyi durmuyorsun. Dinlenmen daha iyi olmaz mı?"

Jungkook yeniden konuştuğunda bakışlarını o dudakların hareketine kilitlememek adına kendisi ile büyük bir savaş verdiğine dahi inanamıyordu. Bir kabus görmüştü ve kendisini zayıf hissediyordu. Kesinlikle böyle bir sebepten kurtuluş aradığı için bunu düşünüyor olmalıydı.

"İyiyim, dışarıda kendimi oyalarsam daha iyi olur hem." boğazını temizleyip bedenini Jungkook'tan biraz uzaklaştırdığında Jungkook'un saçlarında gezinen eli kucağına düşmüştü. Yavaşca ellerini ayırıp hafif hafif sızlayan gözlerini ovuşturdu ve deminki cümlelerine eklemede bulundu. "Benim, o halde olduğumu nasıl anladın?"

Kafasını eğip elini üstüne örttüğü çarşafa sardı. Jungkook, Hoseok'un her bir hareketini 'iyi mi ki?' düşünceleri ile izlerken mırıldanmıştı. "Ses duydum o yüzden." biraz da durumu yumuşatmak adına böyle demişti. Emindi ki çığlıklarını işittiğini, mırıldanıp durduğu sözler arasından 'anne' kelimesini ancak zar zor anladığını söylese kesin daha mahçup ve kötü hissederdi.

"Anladım. O zaman, hazırlanalım mı artık? Gelmek zorunda değilsin ayrıca, biliyorsun." üzerindeki çarşafı kenara atıp doğrulurken konuşmuştu. Bedeni uzun zamandır hareket ettirmiyormuşçasına uyuşuktu ve gördüğü kabusun ağırlığını omuzlarında hissediyordu ama Jungkook'un destek dolu sözlerini işittiğinde bugün bu yatakta durmaması gerektiğini, güçlü olması gerektiğini biliyordu. Kendisi için değilse bile Jungkook için güçlü gözükmeliydi.

"İyi olduğunu görmeden nasıl rahat edebilirim? Yanında olmama izin ver."

Merhabaa şimdi birkaç soru soracağım ve lütfen cevaplayın. Bu benim için önemli.

Son iki bölüm bir türlü içime sinmedi umarım sizin içinize sinen bölümler olmuştur.

*Bölümler çok kopuk bir şekilde mi ilerliyor?

*Hoseok'un geçmişinden bir kesite değindik, bunun hakkında fikir ve yorumlarınız nelerdir? Bir tahmininiz var mı?

*Jungkook ve Hoseok ikilisi arasında ufak ufak bir şeyler olmaya başlıyor gibi sizce erken mi?

Lütfen fikirlerinizi sunun, teşekkürleeeer :*

Continue Reading

You'll Also Like

641K 69.9K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
12.1M 586K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
22.6K 5.1K 33
+82 10 1311 5960: Hamileyim. JJK: Kimsin?
166K 12.6K 24
"Hadi her şeyi başa saralım, yavaşça Daha iyi hissedelim, evet, sonsuz olsun" Kolları arasından yavaşça sıyrıldım. Son kez baktım bir zamanlar hayat...