Violet Black

By liarblackcat

90.2K 7.5K 10.2K

Sirius Black ve Marlene Mckinnon'ın çocukları olsaydı? Babası Azkaban'dan kaçtığı sırada Hogwarts'a başlayan... More

𝘣𝘦𝘧𝘰𝘳𝘦 𝘦𝘷𝘦𝘳𝘺𝘵𝘩𝘪𝘯𝘨 𝘴𝘵𝘢𝘳𝘵𝘴'
1.Bölüm | V
2.Bölüm | V
3.Bölüm | V
4.Bölüm | V
5.Bölüm | V
6.Bölüm | V
7.Bölüm | V
8.Bölüm | V
9.Bölüm | V
11.Bölüm | V
12.Bölüm | V
13.Bölüm | V
14.Bölüm | V
15.Bölüm | VI
16.Bölüm | VI
17.Bölüm | VI
18.Bölüm | VI
19.Bölüm | VI
20.Bölüm | VI
21.Bölüm | VI
22.Bölüm | VI
23.Bölüm | VI
24.Bölüm | VI
25.Bölüm | VI
26.Bölüm | VI
27.Bölüm | VI
28.Bölüm | VI
29.Bölüm | VI
30.Bölüm | VI
31.Bölüm | VI
32.Bölüm | VI
33.Bölüm | VII
34.Bölüm | VII
35.Bölüm | VII
36.Bölüm | VII
37.Bölüm | VII
38.Bölüm | VII
39.Bölüm | VII
40.Bölüm | VII
41.Bölüm | VII
42.Bölüm | VII
43.Bölüm | VII
44.Bölüm | VII
45.Bölüm | VII
46.Bölüm | VII
47.Bölüm | VII
48.Bölüm | VII
49.Bölüm | VII
50.Bölüm | VII
51.Bölüm*
52.Bölüm*
53.Bölüm*
54.Bölüm*
55.Bölüm*
56.Bölüm*
57.Bölüm*
58.Bölüm*
59.Bölüm*
60.Bölüm*
61.Bölüm*
62.Bölüm*
63.Bölüm*
64.Bölüm*
65.Bölüm*
66.Bölüm*
67.Bölüm*
68.Bölüm*
69.Bölüm*
70.Bölüm*
71.Bölüm*
72.Bölüm*
'𝘵𝘪𝘭𝘭 𝘵𝘩𝘦 𝘣𝘦𝘵𝘵𝘦𝘳 𝘦𝘯𝘥

10.Bölüm | V

2.2K 214 132
By liarblackcat

Cavetown 

Talk to Me

*

Noel tatili bitmiş, öğrenciler Hogwarts'a geri dönmüştü. İlk haftanın sonuna geldiklerinde artan S.B.D. dersleri ile Weasley ikizleri şimdiden derslerden sıkılmıştı. Her fırsatta arkadaşları Violet Black'in eline kitapları tutuşturup beraber kütüphanenin yolunu tutuyorlardı. Anneleri tıpkı babaları gibi Sihir Bakanlığında çalışmaları için baskı yapmaya başlamıştı bu tatilde, bu onların en son istediği şey bile olmadığı için biraz tuvalet patlatmak yerine çalışmaları gerektiklerini anlamışlardı.

Öte yandan Violet aşırı yorulmuştu. Kütüphane çalışmalarının yanı sıra arkadaşlarından gizli bir şekilde köşe bucak quidditch çalışıyordu. Haftanın sonunda Ravenclaw ile maçları vardı ve büyük bir fark atarak kazanmalarını sağlayacak kişiydi takım da.

Maçın olduğu günün sabahı mutfakta iki arkadaşı ile kahvaltısını yaptıktan sonra onlarla derse girmek yerine yakındaki yatakhanesine girdi. Odasında Terrence Higgs'in kendisi için ayarladığı quidditch formalarını giydi, süpürgesini aldı ve sahanın yolunu tuttu. Terrence son taktikleri konuşmak için ilk dersin olduğu sırada takımdaki herkesi soyunma odasına çağırmıştı. Takımın geri kalanının Violet ile tanışacağı ilk seferdi aynı zamanda.

Duvarın arkasında beklerken Terrence'ın onu içeri çağıracağı zamanı bekliyordu. Takımın birkaç yakınmasını da duymuştu ama Terrence hepsini terslemişti.

"İçeri gelebilirsin Black." Terrence'ın arkasından içeri girerken elindeki süpürgesini sıkı sıkı tuttu. "Cidden mi Higgs? Salazar, kaptanlığı sana bırakmamalıydım." diye mırıldanmalarını duydu Marcus Flint'in.

"İşte yeni arayıcımız, millet." Fakat kimse onu takmadı. Flint ve ikisini geçen diğer dört üye Violet'in önünde dikildi. Hepsi süpürgesine bakıyordu. "Bu gerçek mi?" diye sordu içlerinden Montague (formalarından soyadları görünüyordu) hülyayla süpürgeye bakmaya devam ederken. Violet hepsinin sorusuna sabırla cevap verdi. Terrence aralarından geçip yanına geldi. Kolunu omuzuna attığında Violet önce ona sinirle bakıp sonra kolunu itti. Terrence gözlerini devirdi. "Violet gayet iyi bir arayıcı. Onu tatilde epey çalıştırdım. Ateşoku dışında da bu işte iyi."

Bletchley güldü. "O para salağı Malfoy çocuğundan iyidir." Takım onu onayladı. Marcus Flint gözlerini kısarak, "Draco da bize bir sürü maç kazandırdı. Herkesin sorusu şu olmalı aslında-" Violet'in önüne geldi. "Küçük Black, Gryffindorları tekrar yenmemizi sağlayabilir mi? Arkadaşları Gryffindordayken pek sanmam."

"Açıkçası Flint, ne düşündüğün umurumda değil." Bütün takım Violet'e baktı. Hepsinin bütün konuşmalarına naif naif cevap vermişti bu sert çıkışmayı beklemiyorlardı. "Oyun ve arkadaşlık tamamen ayrı şeylerdir. Seneye burada bile değilsin ve artık kaptanda değilmişsin. Bu yüzden sadece çeneni kapatıp oynasan?"

Takımdaki herkes sessiz kalmıştı. Flint 'hıh' gibi bir ses çıkardı. "Bu maçta göreceğiz marifetlerini Küçük Black." Ve soyunma odasından çıktı. Violet diğerlerine baktı. "Bu her zaman böyle mi?" diye Marcus'un gittiği yolu işaret etti. Hepsi kafalarını salladı. Terrence ofladı. "Böyle terslik çıkaracağını biliyordum zaten. Boş ver onu Violet. Hadi son bir antrenman yapalım. Maçtan sonra bakarız ona biz."

-----

"SNİTCHİ, SLYTHERİN'İN YENİ ARAYICISI VİOLET BLACK YAKALADI SAYIN SEYİRCİLER! MAÇI YÜZ DOKSANA YİRMİ SLYTHERİN KAZANDI!" Lee Jordan'ın sesi sahayı doldururken Slytherin takımı yeni Arayıcıları'nı kutluyorlardı. Hatta Montague ve Bletchley onu omuzlarına almayı bile teklif etmişlerdi. Violet gerek olmadığını söyleyip onları reddetmişti.

Ravenclaw oyuncuları da yavaş yavaş sahaya doğru inerken Cho Chang arkadaşlarına yakınıp duruyordu. Son saniye yakalamak üzere olduğunundan bahsedip duruyordu. Sevinen Slytherinliler'in yanından geçerken ileriden gelen Cedric Diggory'i görünce saçlarını düzeltti. "Merhaba Ced-" Cedric onu görmedi. Bağırarak Violet'i tebrik ederken onu diğer Slytherinler'in arasından çekti. "İlk maçını kazandın! Seni tebrik ederim!"

Cho, ikisinin sarılmasını izledi. Şok olmuştu. Cedric'in kendisini takmadan geçmesinin yanı sıra Cedric'i Violet ile görmek onun için beklenmedikti. Aralarında bir şey var olduğu doğru diye düşündü. Söylentiler doğru, bu onun cüppesini giymesini açıklar işte.

Slytherin oyuncuları soyunma odasına giderken kendine hakim olamadan, "Süpürgesi yüzünden!" diye bağırdı. "Bir Ateşoku! Kazanmamın imkanı bile yoktu." Violet durdu.

"Zaten kazanamadın Chang. En azından onurun olsun." Cho, yaklaşan Weasley ikizlerine baktı. Gözlerini devirdi. "Kendiniz gibi bir arkadaş buldunuz ve kim olduğunu bile takmıyorsunuz. Ona iki lafta söyletmi-"

"Dediğim gibi Chang, onurun olsun. Kendi arkadaşlarının yanına." dedi Fred Weasley. Cho gittiklerinde gülerek Violet'i kutlamaya başladılar. "O kızı boş ver. Sadece sinirli. Ama sen! Bize söylemedin bile! İnanamıyorum birde Ateşokun var!"

Violet sır saklamanın verdiği mahçuplukla başını eğdi. "Özür dilerim."

"Sana bunu söylemekten bıktık. Özür dilemene gerek yok. Süpürgende birkaç tur attırarak kendini affettirebilirsin tabi." Soyunma odalarına ilerlerken gülerek konuşmaya devam ettiler. İkisi de Violet üstünü değiştirirken onu dışarı da beklediler. Gelince de, "Bunu en yakın Hogsmeade gezisinde kutlamalıyız. Kaymak biran bizden!" diyerek onun aklına Cho'nun aklına hiç gelmemesi için uğraştılar.

-----

Aylar hızla geçmeye devam etti. Pek bir değişiklik olmadı. Havalar ısınmaya başlamış, Hogsmeade gezileri tekrar başlamak üzereydi. Gryffindor-Ravenclaw maçı gittikçe yaklaştığı için Oliver Wood, Gryffindor oyuncularına fazladan antrenman yaptırdığı için boş vaktinde ders çalışmak yerine kitap okuyarak keyif çatan Violet dışında her şey aynıydı.

Profesör Mcgonagall, Gryffindor kulesine elinde bir Ateşoku ile girdiğinde herkes o tarafa döndü. Arkadaşları Hermione ile konuşmasa bile Hermione onlara baktı. "Harry, süpürgen!" dedikten sonra ders çalışmaya devam etti. Bütün yıl kendi kapasitesinin çok daha ötesinde fazla ders aldığı için ders çalışmaktan başka bir şey yaptığı yoktu.

Harry hevesle kalktı ve Mcgonagall'a yaklaştı. Profesör ona gülümsedi. "Yaklaşan maçtan önce elin alışsın istersin diye düşündüm, Potter. Bu arada lütfen kazanmaya çalış, Profesör Snape daha geçen gün bu yıl da kazanırlarsa üst üste sekizinci yıllarının olacağını çok güzel hatırlattı da."

Ateşoku'na daha önce hiç görmemiş gibi bakmaya devam eden Harry hiçbir şey söyleyemedi. Mcgonagall çıkmadan önce teşekkür edip arkadaşlarının yanına ilerledi. Herkes başlarına toplanmıştı. Lee Jordan, süpürgeyi koklamaya çalışıyordu.

"Verdi demek! Bu harika! Ravenclaw maçını kesin biz alacağız, senin sayende." dedi Ron. Harry hala süpürgeye baktığı için sadece başını sallayabildi.

"Senin için sevindim, Harry." dedi Hermione. Kısık sesle söylemişti sonuçta en başında Mcgonagall'a söyleyen de kendisiydi. Harry, Hermione'ye gülümsedi ve sarıldı. Hermione ilk şaşırsada mutlulukla karşılık verdi kendisine.

Ron bilmiş bilmiş Hermione'ye baktı. "Bak hiçbir şey yokmuş. Boşuna ispitledin."

"Ama olabilirdi, Ron." dedi Hermione. Olabildiğince kavga etmemeye çalışıyordu artık onunla. Kavga edecek enerjisi yoktu zaten. "Hiç değilse güvenli olduğunu biliyoruz ve Harry onu maçtan önce alabildi. Ben bir sorun göremiyorum."

Harry bir kavganın ortaya çıkacağını fark ettiği için gözlerini devirdi. "Ben bunu yukarıya çıkarayım. Sizde birbirinizle dalaşın." Ron süpürgeyi aldı. "Ben götürürüm. Hem kavga istemiyorum hem de Scabbers'a ilacını vermem gerek."

Ron yukarı çıktığında Hermione mahçup bir sesle, "Şüphelerimi size danışmadan önce Mcgonagall'a gittiğim için özür dilerim. Fakat çok endişelenmiştim."

"Önemli değil Herm. İyiliğimi düşündüğün için sana daha fazla kızamam. Dediğin gibi maçtan önce elime geçti zaten." Sonra Hermione'nin masadaki kitaplarına baktı. "Neden birkaç dersi bırakmıyorsun? Rahatlarsın. Şu Aritmansi korkunç gibi."

"Ah, o benim en sevdiğim ders. Aritmansi-" Harry, Aritmansi'nin nesini sevdiğini duyamadan yankılanan çığlıkla ikiside sustu. Saniyeler içerisinde erkeklerin merdiveninden sert adım seslerinin de sesi duyuldu. Bütün ortak salon süpürgenin şokundan bile daha sessiz duruma gelmişlerdi. Ron elinde bir çarşafla göründüğünde "BAK!" diye bağırdı. Hermione'ye bağırıyordu. Kızın önğne geçip çarşafı ona fırlattı. "BAK!"

"Ron, ne-"

"SCABBERS YOK! VE KAN LEKESİNİ GÖRMÜYOR MUSUN?" Hermione, Ron'dan kaçmak ister gibi geriledi. "AH, BİR DE YERDE NE VARDI BİLİYOR MUSUN? SENİN APTAL KEDİNİN TÜYLERİ!" Ron, Hermione'nin kitaplarının üstüne diğer elindeki sarı tüyleri bıraktı.

-----

"Siz ikiniz hep konuşuyorsunuz. Ne yapayım Hermione'nin kedisi Ron'un faresini öldürdüyse? Kediler hep fare avlar ama S.B.D.'lerde bunlar sorulmayacak." dedi Violet arkadaşlarına bakarak. İkisi ise hala küçük kardeşlerine gülüyorlardı. Kütüphaneden atılmadıkları için şanslılardı ki bu hala yaşanabilirdi. Kitaplarını alıp ayağa kalktı. "Bunları yatakhaneme götüreceğim. Mutfakta görüşürüz."

Violet çıkarken kendisine kötü kötü bakan kütüphane görevlisi Madame Pince'i görmemeye çalıştı. Zindanlara kadar sessizce yürüdü. Mutfağın önünden geçerken tanıdık bir ağlama sesi duymasıyla duraksadı. Yatakhaneye doğru gitmek yerine mutfağa saptı. Yerde bacaklarını kendine doğru çekmiş bir şekilde oturan Hermione'yi gördü. Yanına oturdu. İkizlerin anlattıkları şeyler işe yarayacak gibiydi. "Bir fare için mi ağlıyorsun?" dedi karşısındaki duvara bakarak.

Hermione onu yeni fark etmişti. Burnunu çekti, "Arkadaşının yüzüne yüzüne bağırması iyi bir şey değil. O aptal fare umurumda değil artık."

"Olmamalı da. Kediler her zaman fare avlar. Bu ne senin ne de kedinin suçu. Hayvanın doğası bu. Zamanla Ron da sana sinirlenmenin saçma olduğunu anlayacaktır." Hermione kafasını salladı. Kaşlarını çattı ve ağzını tekrar açtı. Sinirle bir şey söyleyecekken tekrar ağzını kapadı.

Violet bunu fark etti. "Bana içini dökebilirsin. Rahatlarsın. Bilirsindir ki anlatacak fazla kişimde yok çevremde ki ikizlere asla anlatmam."

"Hayır. Seni rahatsız etmek istemem ama sadece... Bana sarılabilir misin?" dedi Hermione, Violet'e bakmamaya çalışarak. "Tabi." dedi şaşkınlıkla Violet. Ona sarıldığında Hermione ağlamaya devam etti. İçini dökmenin yolu konuşmak yerine ağlamak sanırım diye düşündü Violet. 

*

Ya bana bir daral geldi arkadaşlar... Geçer heralde birkaç saate ama ne bilim be SIKILDIM LAN (dedi bugün fırtına atlatan kişi)

Neyse... ben daha çok sıkılmaya gidiyorum... görüşürüz... öptim... 

Kendime not: al o üç noktaları... 

Continue Reading

You'll Also Like

94.1K 7.3K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
396K 36.3K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
93.3K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.