SOĞUK SEMT

Galing kay ElaSelviNur

182K 10K 2.6K

Sessizlik. Burda öyle bir sessizlik vardı ki; Rüzgâr olduğunda sallanıp, dalına tutunamayan yaprağın yere dü... Higit pa

❌ 1. BÖLÜM ❌
❌ 2. BÖLÜM ❌
❌ 3. BÖLÜM ❌
❌ 4. BÖLÜM ❌
❌ 5. BÖLÜM ❌
❌ 6. BÖLÜM ❌
❌ 7. BÖLÜM ❌
❌ 8. BÖLÜM ❌
❌ 9. BÖLÜM ❌
❌ 10. BÖLÜM ❌
❌ 11. BÖLÜM ❌
❌ 12. BÖLÜM ❌
❌ 13. BÖLÜM ❌
❌ 14. BÖLÜM ❌
❌ 15. BÖLÜM ❌
❌ 16. BÖLÜM ❌
❌ 17. BÖLÜM ❌
❌ 18. BÖLÜM ❌
❌ 19. BÖLÜM ❌
❌ 20. BÖLÜM ❌
❌ 21. BÖLÜM ❌
❌ 22. BÖLÜM ❌
❌ 23. BÖLÜM ❌
❌ 24. BÖLÜM ❌
❌ 25. BÖLÜM ❌
❌ 26. BÖLÜM ❌
❌ 27. BÖLÜM ❌
❌ 28. BÖLÜM ❌
❌ 29. BÖLÜM ❌
❌ 30. BÖLÜM ❌
❌ 31. BÖLÜM ❌
❌ 32. BÖLÜM ❌
❌ 33. BÖLÜM ❌
❌ 34. BÖLÜM ❌
❌ 35. BÖLÜM ❌
❌ 36. BÖLÜM ❌
❌ 37. BÖLÜM ❌
❌ 38. BÖLÜM ❌
❌ 39. BÖLÜM ❌
❌ 40. BÖLÜM ❌
❌ 41. BÖLÜM ❌
❌ 42. BÖLÜM ❌
❌ 43. BÖLÜM ❌
❌ 44. BÖLÜM ❌
❌ 45. BÖLÜM ❌
❌ 46. BÖLÜM ❌
❌ 47. BÖLÜM ❌
❌ 48. BÖLÜM ❌
❌ 49. BÖLÜM ❌
❌ 50. BÖLÜM ❌
❌ 51. BÖLÜM ❌
❌ 52. BÖLÜM ❌
❌ 53. BÖLÜM ❌
❌ 54. BÖLÜM ❌
❌ GAZEL ARSLANOĞLU ❌
❌ GİRAY DEMİRSOY ❌

❌ FİNAL ❌

1.3K 84 20
Galing kay ElaSelviNur

Düğün Günü

GAZEL' İN ANLATIMINDAN;

Birden nefesimin kesilmesi ile hızla gözlerimi açtım. Korel hayvanı üzerime atlamış ama hemen kalkmıştı. Yattığım yerde doğrulup yavaşça ayağa kalktım.

"Korel, gel buraya çocuğum. Gel buraya evladım."

Korel hızla odadan çıkarken, komedinin üzerinden aldığım silahla hızla peşinden koşmaya başladım. Korel merdivenlerden adeta uçarak inmişti. Bende merdivenlerden ikişer ikişer inmeye devam ederken, onun peşinden salona koştum. Korel amcamın arkasına geçmiş, amcamın omzunun üstünden bana bakıyordu.

"Kızım ne oldu, neden delirdin yine?"

Amcama bakmadan silahı Korel'e doğrulttum. Korel ellerini hızla havaya kaldırırken, abim hızla elimdeki silahı almıştı.

"Abi ver şu silahı, bu sefer öldüreceğim bu hayvanı!"

Abim silahı Pusat'a verip beni belimden tutup kendine çekti.

"Kuzen tut şu deliyi yoksa öldürecek beni."

"Sen kime deli diyorsun lan gavat!"

Abimin ellerinden kurtulmaya çalışıyordum ama çok sıkı tutuyordu.

"Neler oluyor burda?"

Hemen yan taraftan gelen soru ile hepimiz oraya bakmıştık. Poyraz elindeki büyük çanta ve arkasındaki dört kadın ile bize bakıyordu.

Abimin ellerinden kurtulup sinirle saçlarımı çekiştirdim. Poyraz'ın yanına gidip büyük çantayı aldıktan sonra ayaklarımı yere vura vura merdivenleri çıkmaya başladım.

"Yemin ederim sıkacağım artık kafama!"

Odaya girdiğim gibi kapıyı sertçe kapatıp önüme döndüm. Evimizde çalışan kadın bana korkuyla bakarken, kapattığım kapıyı açıp çıkmasını bekledim. Kadın hızla odadan çıkarken kapıyı tekrar kapatıp, büyük çantayı yatağımın üzerine bıraktım. Banyoya geçerken hızla üzerimi çıkarıp duş kabininin içine girdim. Ilık su vücudumu rahatlatırken derince nefes aldım.

İki gündür Giray ile tam anlamıyla imanımız gevremişti. Giray ilk başta ne kadar her şeyi kendisi yapmak istese de işler öyle olmamıştı. Semtte çaylaklar ve üstler arasında kavga çıkınca semte gitmek zorunda kalmıştı. Nerdeyse tüm gün semtte kalmıştı o yüzden de onun ilgilenmesi gereken işlerle ben ilgilenmiştim. Ama Osman sağolsun bana son anda iş bulmuştu. İşin sonunda yüklü miktar para olduğu için geri de çevirememiştim. Bütün işleri iki günde halletmiştik. Otele gitmiş ve organizasyonu beraber yapmıştık. Gelinlik ve damatlık seçimlerini ayrı ayrı yapmıştık. Davetliler ile ilgilenmiş ve uzaktan gelen için otelde yer ayırtmıştık. Dün ise gecenin bir yarısı düğün günü korumalık yapacak ekiple görüşmüş ve güzelce plan yapmıştık. Şimdi ise düğün günümüzdü, büyük gündü.

Hızlıca duşumu almış ve suyu kapatıp çıkmıştım. Kendimi güzelce kurulayıp vücut nemlendiricilerimden kirazlı olanı tüm vücuduma sürdüm. Dün geceden banyoya koyduğum beyaz çamaşır takımımı giydikten sonra bugün için aldığım siyah kısa sabahlığı üzerime geçirip banyodan çıktım. Kuaför ekibi gelmiş ve ben çıkana kadar malzemelerini çıkarmışlardı. Bana ayrılan sandalyeye oturup yapılacak olanları beklemeye başladım.

Kadın yüzüme nemlendiriciyi sürdükten sonra saçlarıma geçmişti. Saçlarım omzuma kadar uzadığı için enseden dağınık bir topuz yapmalarını istemiştim. Düğün gününden iki gün önce saçlarımdaki yeşillere veda etmiş ve tamamen siyah yaptırmıştım. Osman saçlarımı ilk gördüğünde küçük bir kalp krizi yaşamış olsa da daha sonradan tekrar eski haline getireceğime dair benden söz aldıktan sonra kendine gelmişti. Önümdeki masanın üzerindeki telefonumun titremesi ile elime almıştım. İti an çomağı hazırla. Osman arıyordu.

"Naber bitterli kekim?"

Ah, evet. Artık bana böyle sesleniyorum. Sarışın olsam limonum falan demesinden korkmuyor değildim.

"İyidir Osman, senden naber?"

"Valla brownim seninkiyle uğraşıyoruz. Bugün beni, Yağız'ı ya da Barış'ı  öldürmezse daha da öldürmez."

Gözlerimi devirmiştim. Kim bilir yine ne yapmışlardı?

"Ne yaptınız yine?"

Osman gülerken arkadan Giray'ın ettiği küfürleri duyabiliyordum. 

"Şimdi Barış dedi ki canım sıkılıyor sonra bende valla benim de sıkılıyor dedim. Sonra bu Yağız dedi ki bir şeyler yapalım. Poyraz bize dedi ki arabanın lastiklerinde bir sıkıntı var gidin bakın. Bizde onlara bakarken lastikleri tamamen yanlışlıkla patlattık. Şimdi de Giray hepimizi azarlıyor. Az önce de Barış ona sanki başka araban yok diyince şu anda onu elinde silahla kovalıyor. Burun bu bebeğim."

"Kapatıyorum."

Telefonu hızla kapatmış ve masaya koymuştum. Hepsi birbirinden deliydi ve ben bugün hiçbiriyle uğraşamazdım. Yüzüme değen fırça ile aynaya baktım. Saçım bitmişti ve çok güzel olmuştu. Tam istediğim gibi ensemde dağınık bir topuz yapmışlardı. Topuzun üzerine ise özenerek seçtiğim duvağı takmışlardı.

Elindeki fırçayla yüzüme oldukça hafif olan kapatıcıyı sürdükten sonra yüz hatlarımı belirginleştirmişti. Gözlerim için dumanlı bir makyaj tercihim olmuştu. Dudaklarım daha sade tonlarda olacaktı. Gözlerimi kapatıp kafamı geriye yasladım ve bitecek olan makyajı bekledim.

Yaklaşık yarım saat sonra tüm makyajım bitmişti. Şimdi ise gelen sitilist sayesinde gelindiğimi gidiyordum. Gelinliğimin hem göğüs hem de sırt dekoltesi vardı. Belime tam oturan gelinlik üzerime de tam olmuştu. Belimden sonrasında hafif kabarıklık vardı ama bu azdı. Gelinliği aldıktan sonra rahatça yürüyebilmek için sağ bacağın olduğu yere yırtmaç açtırmıştım ve bu gelinliği daha da güzel hâle getirmişti. Yan tarafımda olan fermuarı çeken kadından sonra karşımdaki boy aynasına baktım.

"Gazel hanım biz düğün salonuna geçiyoruz."

"Tamamdır, teşekkürler."

Kadın bana kısaca gülümsemiş ve tekrar teker odadan çıkmışlardı. Yatağımın üzerine oturup tek bant olan ayakkabılarımı giymeye başlamıştım ki kapı tıklatılmıştı.

"Gazel, geleyim mi?"

Pusat bana sesleniyordu.  Onun bu haline gülüp gelmesi için bağırmıştım. İçeriye giren Korel ve Pusat gözlerini kocaman açmış bana bakıyorlardı.

"Kuzen, harika olmuşsun."

Korel ile olan kavgamı sonraya erteleyip gülümsedim.

"Gazel, gel vazgeç güzelim. Bak geç değil biliyorsun değil mi?"

Dışarıdan gelen korna sesleri ile kahkaha attım.

"Sanırım biraz geç oldu."

"Kızım hadi gelin artık."

Amcam aşağıdan bağırırken bizde daha fazla odada durmamış ve aşağıya inmiştik. Abim elindeki kırmızı kuşak ile bana bakıyordu. Yavaşça ona doğru ilerleyip önünde durdum. Gözleri dolmuş bir şekilde bana bakarken hiçbir şey demeden kuşağı gerektiği gibi bağlayıp alnımdan öpmüştü. 

"Allah utandırmasın kardeşim."

Sadece gülümsemiş ve kollarımı boynuna dolamıştım. Abim kollarını belime sandıktan sonra sıkıca sarılmıştık.  Dışarıdan silah sesleri gelmeye başlarken amcamın sesi ile ayrılmıştık.

"Çıksak iyi olacak yoksa bunlar evi başımıza yıkacak."

Amcam gülerek bana doğru yaklaşmış ve elindeki kutuyu açmıştı. İnce kolyeyi nazikçe almış ve kutuyu da Korel'e atmıştı. Amcam kolyeyi dikkatlice boynuma atıp geri çekilmişti.

"Ne zaman istersen, saat kaç olursa olsun sana kapımız her zaman açık kızım, bunu sakın unutma."

"Biliyorum amca."

Amcamla da sıkıca sarılmış ve ayrılmıştık. Hepimiz kapıya doğru giderken abimlerin koluna girmiştim. Korel büyük kapıyı açmış ve hepimiz dışarıya çıkmıştık. Korel ve amcam bir arabaya binerken ben, karşımdaki Giray'a bakıyordum. Siyah-beyaz olan takım elbisesi tam üzerine oturmuştu ve harika gönüyordu. Abimler arabaya binmeme yardım ettikten sonra kendi arabalarına geçmişlerdi. Giray ve ben arka koltukta otururken bana baktı.

"Kolyeni beğendim."

Dedigi şeyle bende kolyeme baktım. Ucunda iki büyük G farkı olan ve aralarında sonsuzluk işareti olan bir kolyeydi.

"Bende seni beğendim."

Giray'ın gek kaşı havaya kalkarken bir şey demesine kalmadan arabaya Poyraz ve Yağız bindi. Poyraz şoför koltuğunda otururken Yağız da yanına oturmuştu.

"Gazel çok güzel olmuşsun."

Yağız kocaman açtığı gözleriyle bana bakıyordu.

"Sende çok yakışıklı olmuşsun Yağız."

Yağız kocaman gülümseyip önüne dönmüştü. Evin koca bahçesinden arabalar bir bir çıkarken artık tam bir konvoy olmuştuk. Giray elimi tutup sıkınca ona baktım.

"Heyecanlı mısın?"

Başımı sallayıp ona doğru yaklaştım. Tam aynısını ona soracakken birden midemden bir ses yükseldi.

"Araba mı bozuldu lan?"

Poyraz kendi kendine soru sorarken tek düşündüğüm yerin açılması ve ben girdikten sonra kapanmasıydı.

"Poyraz Burger King'de dur."

Poyraz anlamasa da Giray'ın dediğini yapmıştı. Giray aradan inmiş ve binaya girmişti. Bizim durmamız ile tüm konvoy durmuştu. Giray birkaç dakikanın ardından aldığı menüyle arabaya binmiş ve elindekini bana vermişti.

"O ses senden mi gelmişti?"

Yağız ayırmaya başlayınca Giray'ın attığı bakışlar ile susmuştu. Hızla yemeğe başlarken Giray önüme bez parçası koymuştu. Elime aldığım patatesi ketçapa bandırıp ona uzattım. Giray patatesi yedikten sonra telefonu çıkarmış ve oteldeki durumlar için konuşma yapmıştı bende o arada bana aldıkları silip süpürmüştüm.

Arabanın durması ile hepimiz inmiştik. Giray ve ben arka kapıdan gelin odasına gitmiştik. Kuaför ekibi eşyalarını buraya koymuşlardı bile. Giray odadaki büyük koltuğa otururken, belimdeki kuşağı çıkarıp bende yanına oturdum.

Mutluydum. Bunca senelik hayatımda belki de birkaç an vardı mutlu olduğum. Bir elin parmaklarını geçmeyen bu mutlu anlarımdan biri de şu andı. Hemen yanımda oturan ve bu mutluluğu yaşamama ortak olan adama baktım. Heyecandan bir ayağı titrerken, sürekli bileğindeki pahalı saatine bakıyordu. Arada bir çekistirdiği kravatı ise yamulmuştu. Saçları büyük özenle yapılmış, sakallarını ise kısaltmıştı. Iste benim mutluluk kaynağım. Giray Demirsoy.  Ona baktığımı anlamış gibi gözlerini gözlerimle buluşturdu.

"Güzelim iyi misin? Bak sakın heyecan yapma tamam mı? Sakın ol."

Onun bu haline gülerken yine de başımı sallayıp elini tuttum. Giray elimi sıkıca tutarken kapı açılmıştı. Organizasyondan sorumlu görevliler gelmişti.

"Giray Bey, Gazel Hanım gitme vakti geldi."

Giray hızla ayağa kalkarken bende kalkmıştım. Üzerimi düzeltip, oluşan potluklara bir son verdikten sonra odadan çıkmıştık. Giray'ın bana kolunu uzatması ile koluna girerken diğer elimle de kravatını düzelttim. Yavaş yavaş ilerlemiştik salonun kapısına doğru. Tam kapının orda durmuş ve yükselen müzikle birlikte büyük kapılar ardına kadar açılmıştı. Salondaki kalabalık beni şasırtsa da bunu belli etmeden hafifçe tebessüm ettim. Bizim için yapılan yolda ilerleyip büyük pistteki yerimizi almıştık. Çalan şarkı ile birlikte Giray kollarını belime dolarken ben de boynuna sarıldım. Beni iyice kendine çekerken kulağıma yaklaştı.

"Şu anda burda yaklaşık elli mafya babası var ve biz hepsinin önünde dans ediyoruz."

İster istemez gülerken belli etmeden etrafa bakmıştım. Yağız, Poyraz'ın kolundan tutmuş kaldırmaya çalışıyordu.

"Sanırım Yağız, Poyraz'la dans etmek istiyor."

Giray benim baktığım yere bakarken gülmüştü.

"Biraz daha devam ederse Poyraz bizzat dans dersi verecek ona zaten."

Bu sefer ikimizde gülerken, salona gelen nikah memuru ile bize ayrılan masaya geçmiştik. Giray'ın şahidi Poyraz olurken benim şahidim Osman olmuştu. Nikah memuru defterini açıp bana baktı.

"Adınız, soyadınız?"

"Gazel Arslanoğlu."

Nikah memuru bu sefer de Giray'a dönmüştü.

"Adınız, soyadınız?"

"Giray Demirsoy."

Giray göğsünü kabarta kabartan söylemişti soyadını. Birazdan onunla aynı soyadına sahip olacaktım. Kan akışımın hızlandığını hissederken, sakin kalabilmek için zorladım kendimi. Kulaklarım uğuldamaya başlarken nikah memurunu bile zor duyuyordum. Bacağıma yediğim darbe ile Giray'a baktım.

"Gazel Arslanoğlu, Giray Demirsoy'u hiç kimsenin baskısı altında kalmadan, özgür iradeniz ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"

"Evet."

"Giray  Demirsoy, Gazel Arslanoğlu'nu hiç kimsenin baskısı altında olmadan, özgür iradeniz  ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"

"Evet."

Bu sefer Osman ve Poyraz'a dönmüştü.

"Giray Demirsoy ve Gazel Arslanoğlu'nun beyanlarını duydunuz, şahitlik ediyor musunuz?"

Poyraz ve Osman anlaşmış gibi aynı anda evet demişlerdi. Nikah memuru ayağa kalkarken bize baktı.

"Yasaların bana verdiği yetkiye göre sizleri karı-koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz."

Hepimiz ayağa kalkarken, nikah memuru evlilik cüzdanını bana vermiş ve gitmişti. Giray yüzümü ellerinin arasına alırken alnımdan öpmüş ve geri çekilmişti.

"Ölüm bizi ayırana dek."

Sessizce fısıldamıştı bunu. Gözlerim dolmaya başlarken kendimi toparladım.

"Ölüm bizi ayırana dek."

Çalan roman havası ile olduğum yerde sıçrarken pisttin ortasında, beline kırmızı bir şal bağlamış olan Yağız ve Osman'a baktım.

"Bunlar deli. Vallahi de deli."

Yanlarına gelen geç kızlar ile daha da kendilerinden geçerken, Giray elimi tutmuş ve beni arka masalara doğru götürmeye başlamıştı. Hemen yanımızda duran Poyraz'a baktım. O da bana bakmış ve gülmüştü. Giray'ın durması ile dururken yüzümdeki gülümsemeyi sildim.

"Tanıştırayım güzelim, Ahmet İnanç. Bizim semtin biraz ötesindeki semtin sahibi."

Karşımdaki yaşlı adam bana elini uzatırken, elini sıkıp geri çekildim.

"Tanıştığıma memnun oldum. Umarım iki taraf için de güzel ittifaklar olur."

Karşımdaki adam başını sallarken, masadan aldığı kutuyu bana uzatmıştı.

"Ahmet amcandan küçük bir hatıra."

Gözlerim açılırken belli etmemiş ve kutu almıştım. Kutu açarken içindeki ile nerdeyse küfür edecektim. Tamamen pırlantalardan oluşan bir set vardı. Kutunun kapağını kapatıp Poyraz'a verdim.

"Ah, artık sizi unutmam mümkün olmayacak."

Adam bu halime gülerken, yanından ayrılmış ve yan masaya geçmiştik.

"Poyraz hazır ol, hasılatları topluyoruz."

Poyraz bu halime gülerken, diger masaya gelmiştik.

"Güzelim, bu gördüğün kardeşler Kuzey ve Güney."

Tek kaşım havaya kalkarken Kuzey'in kafasına patlattım bir tane. Giray ve Poyraz bu halime oldukça şaşırırken ben Kuzeyde bakıyordum.

"Gidiyor musun lan üniversiteye?"

Kuzey vurduğum yeri kaşırken bana baktı.

"Gidiyor abla ya niye vuruyorsun? Hem büyük tehdit ettin nasıl gitmem."

Onun bu haline gülüp Güney'e baktım.

"Selam Güney."

Güney başını sallarken bize iki kutu uzatmıştı.

"Siyah benimki, mavisi de Kuzey'in. Umarım mutlu olursunuz abi."

"Sağol kardeşim."

Poyraz kutuları alırken, ikizlere veda edip yanlarından ayrılmıştık. 

Diğer masaya geçerken şimdiden yorulmuştum. Aradan bir saat geçmişti ki biz anca tüm masaları gezmiştik. Poyraz aldığımız hediyelerin hepsini Giray'ın evine yollatmıştı. Şimdi ise amcamın hemen yanında oturuyordum. Abimlerin ve Korel'in birden ayaklanması ile onlara baktım. Hepsi ceketini çıkartmış ve masaya bırakmışlardı. Kuaför ekibinden iki kişi yanıma gelirken, hızla duvağımı çıkartmış ve gitmişlerdi. Birden çalan şarkı ile piste bakarken amcam güldü.

"Kızım kalbine sahip çık, her an kalpten gidebilirsin."

Giray en öne geçerken bizimkiler de ona uygun bir şekilde arkasına geçmislerdi. Büyük salonda aniden yankılanan Bahçe Duvarından Aştım şarkısı ile gözlerimi kocan açtım. Ne kadar eğlenceli bir şarkı olsa da hiçbiri gülmüyordu ve ben buna daha da gülüyordum. Biraz oynamışlardaki daha ne olduğunu anlamadan bizimkiler Giray'ı ortalarına almış ve dönerek oynamaya devam etmişlerdi. Daha sonra hepsi diz çökmüş ve Giray ortada tek başına oynamaya başlamıştı. Biraz daha oynamışlar ve bitirmişlerdi. Salondaki ışık yerini loş ışığa bırakırken, salonda alkış tufanı başlamıştı.

"Kızım umarım harmandalı oynamayı biliyorsundur."

Amcamın dediklerini anlayamadan bu sefer salonda zeybek müziği yükselmişti. Giray ortaya geçerken, abim yanıma gelmiş ve elimden tutup beni Giray'ın karşısına bırakmıştı. Giray'ın arkasında yine bizimkiler vardı. Müziğin ritim almasıyla Giray bana doğru yaklaştı ve elini yere vurup ellerini ovuşturdu.   kollarını iki yana açması ile büyülenmiş bir şekilde onu izlemeye başlamıştım. Arkadakiler ayakta beklerken, Giray önüme kadar gelmiş ve gözlerimin içine baka baka yerr eğildi ve kalktı. Giray'ın el hareketi ile birlikte hepsi bana arkasını dönerken, davulun güçlü sesiyle bu sefer hepsi geriye dönmüş ve bana doğru yaklaşmıslardı. Bu sefer hepsi diz çökmüş ama sadece Giray kalkmıştı. Giray'ın yaptığı birkaç hareketten sonra geriye doğru yürümüş ve bizimkiler ayağa kalmış ve yine onu ortalarına almışlardı. Hepsi tekrar diz çökerken ortaya davulcu gelmişti. Giray tek başına oynamaya devam ederken, bende onu izlemeye devam ediyordum. Ilk başta yaptığını tekrarlamış ve üzerime gelmişti daha sonra değişen müzik ize bu sefer ben onun üzerine doğru gitmeye başlamıştım. Benimle eş olarak o da geri gidiyordu. Pistin ortasına gelmiştik ve sadece ikimiz kalmıştık. Başlayan müzik ile aynı hareketleri yapmaya başlamıştık. Biraz oynadıktan sonra Giray hemen önümde diz çökmüştü. Bu sefer ben oynamaya başlarken, o beni izliyordu. Oynamaya devam ederken en son yavaş yavaş birbirimize yaklaşmış ve bitirmiştik. Alkış ve ıslık sesleri  büyük salonda yankılanırken gülümsedim. Giray elimi tutup bizim için ayrılan masaya doğru ilerledi. Ikimizde otururken etrafı izliyorduk.

Aradan iki saat geçmiş ve düğün bitmişti. Şimdi ise dışarda bekliyorduk. Amcamlar çoktan gitmiş biz de arabayı bekliyorduk.

"Giray, nerde kaldı bu araba ya dondum."

Giray hızla ceketini çıkarıp omuzlarıma bırakmıştı.

"Geldi."

Giray şoför koltuğunda geçerken bende hemen yanına oturmuştum. Düğün bitmişti ama bizde bitmiştik. Giray eve doğru sürmeye devam ederken eğilip ayakkabılarımı çıkardım.

"Lanet olsun, ayaklarımı şişti."

Giray bu halime gülerken kısa bir zaman sonra eve gelmiştik. Kapılar bizim için açılırken, Giray bahçeye girip arabayı durdurdu. O arabadan inerken ben, beni alması için bekliyordum. Giray kapıyı açtığı gibi beni kucağına almış ve eve girmişti. Giray üst kata çıkarken kafamı omzuna koydum. Odaya gelmemiz ile beni yere indirirken bana baktı.

"Güzelim gir bir duş al benimde birkaç mail atmam gerek sonra da yatarız olur mu?"

Başımı sallarken gülümsedim. Bugün zaten çok yorulmuştuk ve daha fazlasına da ihtiyacımız yoktu. Hızla banyoya girerken saçlarımı çözmüş ve gelinliğimi çıkarıp astım. Kabinin içine girdiğim gibi suyu açarken şimdiden gevşediğimi hissetmiştim.

Banyodan çıktığım gibi havluyu sarmış ve odaya girmiştim. Giray da banyo yapmıştı. Altında gri eşofmanı ile yatakta oturmuş elindeki tablete bakıyordu.

"Bir sorun mu var?"

Giray bana bakmazken ben çamaşırlarımı giymeye başladım.

"Yarın silah alışverişi olacaktı ama adamlar yan çizdi."

Kaşlarım çatılırken, şortlu pijamamı giyip banyodan girdim tekrar.

"Al benim telefonu, rehberden bul Adem Abi'yi ara."

Giray dediklerimi yaparken bende saçlarımı tarıyordu.

"Serseri, hayırdır bu saatte?"

"Nasılsın Adem abi, çocuklar nasıl?"

Giray konuşmayı merakla dinlerken, banyoda işimi bitirip yanına gidip oturdum.

"İyiler iyiler. Sen nasılsın?"

"Bende iyiyim abi sağolasın. Abi benim sana çok acil işim düştü ayarlayabilir misin?"

Adem abi gülerken, gelecek cevabı bekledim.

"Koskoca semtin sahibini bekletmek ne mümkün serseri. Söyle bakalım ne kadar istiyorsun."

Giray eliyle iki işaretini yaparken, göz kırptım.

"İki tır abi. Tırlar Giray Demirsoy'un deposuna geçecek biz ordan alacağız semte."

"Tamamdır serseri.

Giray telefonu kapatıp komedinin üzerine koymuştu. Beni kollarının arasına çekerken, sıkıca sarmalamıştı beni. Yan tarafındaki ışığı kapattıktan sonra yine yaklaşmıştı bana. 

"İyi geceler Gazel Demirsoy."

Gülümsedim.

"Seninle iyi geceler."

Saat kaçtı ve en önemlisi bu saatte aradan kimdi?

"Giray bak şu telefona!"

Giray birkaç mırıltı çıkarıp uyanmış ve açmıştı susmak bilmeyen telefonu.

"Ne, hangi ara lan? Tamam geliyorum ben."

Duyduklarım ile iyice uyanırken bende kalktım.

"Ne oldu?"

"Semti basmış pezevenkler."

Hızla yataktan çıkmış ve giyinme odasına koymuştum.

"Çabuk ol gidelim. Sen giyin ben silahları almaya iniyorum."

Giray başını sallarken hızla bodrum katına inip şifreyi girdim ve odaya girdim. Üzerimi seri bir şekilde değiştirirken, gerekli silahları da almış ve çıkmıştım. Giray salonda beni beklerken, beni gördüğü gibi silahlardan birkaçını alıp çıkmıştı evden. Onun ardından bende çıkarken arabaya binmiştik. Giray hızla semte doğru ilerlerken ben silahların şarjörlerini dolduruyorum. İki silahı belime yerleştirip tüfeğimi aldım.

Giray semte arka taraftan giriş yaparken ikimizde inmiştik. Giray ana binanın olduğu yere giderken ben de çatıya çıktım. Tüfeğimi özel çantasından çıkarıp hızla kurup yere uzandım.

"Görüşün nasıl Gazel?"

Güldüm.

"Sana doğru gelen adamın yanağındaki sivilce uç vermiş. Dur ben patlatayım."

Adamın tam yanağına nişan alırken, beklemeden ateşlemiştim.

Giray benim olduğum yere bakarken gülümsemişti.

"Çakalların hükmü..."

Güldüm. Mermiyi ateşlemeye hazır hâle getirirken, cümlesini tamamladım.

"Kurtlar ayağa kalkana kadardır."

KİTAP SONU❌

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

3.9M 156K 68
Genç bir kız hayalleri umutları olan annesi ve babasıyla yaşayan genç kız yolu bir şekilde asker olan ağabeysinin yanına düşer. Nereden bile bilir ki...
104K 6.9K 63
Kaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan...
34.2K 7K 54
Ben şok olmuş bir şekilde oka bakarken kulağımın dibinde kısık sesi, "Bir şahinin yemine baktığı gibi değil de," dedi, "daha çok parasını verdiğim ha...
46.2K 1.2K 31
Osmanlı'nın en keskin döneminde savaş entrika dolu duygusal bir macera... "Bu savaşta ya iktidar olacaksın ya da güç. Seni seçiyorum hatun. Bu sırada...