❌ 9. BÖLÜM ❌

4.4K 251 30
                                    

Ayakucuma düşüp kırılan neşemi, gözlerimle topladım.

GAZEL'İN  ANLATIMINDAN;

Ufacık bir sevinçle nasıl havalara uçup minicik bir düşünceyle kendimi nasıl yerden yere vurduğumu anlatamıyorum.

Herkesten nasıl kaçmaya çalıştığımı, zaman ve mekândan nasıl koptuğumu, koskoca evrende kendime nasıl yer bulamadığımı anlatacak söz bulamıyorum. Iyi bir insan olmak için nasıl tüm ruhumla uğraştığımı ama tüm dünyanın yükünü, suçlarını ve yanlışlarını sırtlanmışcasına her sabah kendimi yataktan çekip çıkardığımı da  anlatamıyorum. Kendimi neden hiçbir güzelliğe değer görmediğimi de anlatamıyorum. Bu buz gibi yalnızlık ve kor gibi korkuyu tarif edemiyorum.

Ciğerlerimin yanması ve nefessiz kalmam ile sırtımı soğuk duvara yaslayıp, ellerimi dizlerime koyarak iki büklüm oldum. Neredeyse bir saattir aralıksız koşuyordum ve artık ciğer namına hiçbir şey kalmamıştı. Ayak tabanlarım yanıyor bacaklarım ise uyuşuyordu. Cardio yapmamanın zararları diyorum ve susuyorum.

Ellerimi dizlerimden çekip doğruldum. Gözlerim etrafı tararken sessiz olması benim için çok da iyi değildi. Nefesimi iyice düzenleyip yürümeye devam ettim. Etraf oldukça sessiz ve lanet olsun ki soğuktu! Ellerimi kollarıma sürterken ne yazık ki üzerimdeki uzun kollu bir halta yaramıyordu. Bu gece burda veya başka yerde geçirirdim o sıkıntı olmazdı benim için, yeterki o piskopattan uzak durayım yeterdi. Bir yandan etrafa bakarken diğer yandan da  yürümeye devam ediyordum 'taki  boğazımdan  tutulup duvara yapışana kadar. Boğazımın ve sırtımın acısı ile gözlerim kapanırken, karşımdaki adamı kokusundan ve tutuşundan kim olduğunu biliyordum. Adam resmen kan kokuyordu. Tutuşu ise yine aynıydı. Gözünü bile kırpmadan nefesimi kesecek  kadar kararlı bir tutuşu var. Gözlerimi yavaşça açarken karşımdaki adama baktım. Aslında kahverengi olan gözler şu anda zifiri karanlıktı.  O bana sinirle bakarken ben sadece ona bakıyordum. Hicbir duygu olmadan ona bakıyordum. Eli boğazıma hafiften baskı uyguluyordu ama acıtacak kadar değildi.  Bir süre daha o şekilde durduktan sonra elini boğazımdan çekip kolumu tuttuğu gibi hızla yürümeye başladı tabi beni sürüklemeyi de unutmadı. Arada ayağım takılsa da o buna aldırış etmeden hızla yürümeye devam etti. Soğuk ve sessiz olan sokaktan çıkıp yine o depoya girdik. Içeriye girmemiz ile otuza yakın adam bize bakmıştı. Onların bu hâline ister istemez gülerken, beni tutan adam beni hızla yere fırlattı. Yaptıgı ani hareket ile dengemi koruyamazken yere düştüm. Tam karşımda dikilmiş adam sinirle etrafındaki adamlara bakarken yüksek sesi boş depoda yankılandı.

"Ulan 30 adamsınız, nasıl olur da bir kıza sahip çıkamazsınız lan?!"

Etraftaki adamların hepsinin başı yere bükülmüş öylece bu piskopat adamın azarını bekliyorlardı. Onları alt etmem aklıma gelince birden gülmeye başladım. Etrafımdaki herkes bana tuhaf tuhaf bakarken, ben onları umursamadan gülmeye devam ettim.

"Ah biliyor musun? Onları alt etmem çok kolay oldu. Senin bu adam sandıkların bir boka yaramıyor, sen at bunları gitsin."

Karşımda sinirden adeta boğaya dönen adam hızla bana doğru atılıp tekmesini karnıma geçirdi. Karnıma aldığım sert darbe ile nefesim kesilirken buna aldırış etmeden sırıtmaya devam ettim.

"Yaren'i çağırın!"

"Abi yapma!"

Ben daha ne olduğunu anlayamazken kapıdan içeriye bir kız girdi. Kız benden kısa ama oldukça kaslıydı. Kız bana piç piç gülerken ben de sırıtmaya devam ediyordum. Umarım  bu adam beni sinirlendirmezdi. Yoksa olacaklardan zerre pişmanlık duymayacaktım.

SOĞUK SEMT   Where stories live. Discover now