Bıcırık&Bacaksız (Texting)

By 1realist

476K 36.5K 21.8K

"Karar verdiğimiz kişiyi üç ay içinde etkileyeceksin o zaman. Eğer etkileyemezsen...." gözlerime büyük bir pa... More

Bıcırık-1
Bıcırık-2
Bıcırık-3
Bıcırık-4
Bıcırık-5
Bıcırık-6
Bıcırık-7
Bıcırık-8
Bıcırık-9
Bıcırık-10
Bıcırık-11
Bıcırık-12
Bıcırık-13
Bıcırık-14
Bıcırık-15
Bıcırık-16
Bıcırık-17
Bıcırık-18
Bıcırık-19
Bıcırık-20
Bıcırık-21
Bıcırık-22
Bıcırık-23
Bıcırık-24
Bıcırık-25
Bıcırık-26
Bıcırık-27
Bıcırık-28
Bıcırık-29
Bıcırık-30
Bıcırık-31
Bıcırık-32
Bıcırık-33
Bıcırık-34
Bıcırık-35
Bıcırık-36
Bıcırık-37
Bıcırık-38
Bıcırık-39
Bıcırık-40
Bıcırık-41
Bıcırık-42
Bıcırık-43
Bıcırık-44
Bıcırık-45
Bıcırık-46
Bıcırık-47
Bıcırık-49
Bıcırık-50
Bıcırık-51
Bıcırık-52
Bıcırık-53
Bıcırık-54
Bıcırık-55
Bıcırık-56
Bıcırık-57
Bıcırık-58
Bıcırık-59
Bıcırık-60
Bıcırık-61
Bıcırık-62
Bıcırık-63
Bıcırık-64
Bıcırık-65
Bıcırık-66
Bıcırık-67
Bıcırık-68
Bıcırık-69
Bıcırık-70
Bıcırık-71
Bıcırık-72
Bıcırık-73
Bıcırık-74
Bıcırık-75
Bıcırık-76
Bıcırık-77
Bıcırık-78
Bıcırık-79
Bıcırık-80
Bıcırık-81
Bıcırık-82
Bıcırık-83
Bıcırık-84
Bıcırık-85
Bıcırık-86
Bıcırık-87
Bıcırık-88
Bıcırık-89
Bıcırık-90
Bıcırık-91
Bıcırık-92
Bıcırık-93
Bıcırık-94
Bıcırık-95
Bıcırık-96
Bıcırık-97
Bıcırık-98
Bıcırık-99
Bıcırık-100
Bıcırık-101
Bıcırık-102
Bıcırık-103
Bıcırık-104
Bıcırık-Son
Bıcırık-Özel Bölüm
Bıcırık-Yılbaşı Özel 🎄
Bacaksız-1
Bacaksız-2
Bacaksız-3
Bacaksız-4
Bacaksız-5
Bacaksız-6
Bacaksız-7
Bacaksız-8
Bacaksız-9
Bacaksız-10
Bacaksız-11
Bacaksız-12
Bacaksız-13
Bacaksız-14
Bacaksız-15
Bacaksız-16
Bacaksız-17
Bacaksız-18
Bacaksız-19
Bacaksız-20
Bacaksız-21
Bacaksız-22
Bacaksız-23
Bacaksız-24
Bacaksız-25
Bacaksız-26
Bacaksız-27
Bacaksız-28
Bacaksız-29
Bacaksız-30
Bacaksız-31
Bacaksız-32
Bacaksız-33
Bacaksız-34
Bacaksız-35
Bacaksız-36
Bacaksız-37
Bacaksız-38
Bacaksız-39
Bacaksız-40
Bacaksız-41
Bacaksız-42
Bacaksız-43
Bacaksız-44
Bacaksız-45
Bacaksız-46
Bacaksız-47
Bacaksız-48
Bacaksız-49
Bacaksız-50
Bacaksız-51
Bacaksız-52
Bacaksız-53
Bacaksız-54
Bacaksız-55
Bacaksız-56
Bacaksız-Final
Yeni texting
Yeni texting

Bıcırık-48

4.7K 286 111
By 1realist

Yeter! Atacağım kendimi şimdi senin içinden!

Ne?

Ne mi? Adamı gözlerinle yedin yetmiyormuş gibi içinden de saçma sapan şeyler hayal ediyorsun Ada!!!

Ne saçma sapanı ben birazdan o hayalleri yaşayacağım!

O zaman ben gidip bir intihar edeyim bu görüntüyü kaldıramam.

Sen göremiyorsun ki?

Göremiyorum ama hayal ettiğinde görüyor gibi oluyorum ve sen her boku hayal ediyorsun.

Aman iyi be git sessiz sessiz et intiharını. Meşgul etme beni.

Ne? Ölmemi mi istiyorsun?

Evet.

Efkan'ı terk edemeyeceğin için beni terk ediyorsun. O ölmesin diye beni öldürüyorsun.

Bihter!

Niye ben?

Bihter bırak o silahı lütfen!

Efkan tek nefeste sönebilecek bir çiçek peki ya Bihter?

Bihter... n'olur bırak o silahı...

Bu kapı açıldığında senin içinde bitmeyecek mi her şey? Ben bu kapı açıldığında da öleceğim Behlül Ada. Benim ölmemi istiyor musun? Beni kaybetmeyi göze alabiliyor musun?

Ha..hayır...

Beni, beni. Beni beni Bihter'ini...

Adnan Boynuzlugil: Sen benim oğlumdun.

Lan.. silahı sıkma zamanım gelmiş. Ama bok sıkarım. Daha hayatı zindan edeceğim sana. Şimdilik gidiyom. Hadi eyvallah.

Şerefsiz Bihter!

"Pastayla sorunun ne?" kulaklarıma biran da dolan Efkan'ın sesiyle birlikte iç dünyamdan çıkıp olduğum ortama geri dönerken elimdeki çatalla tabağımdaki pastayı paramparça ettiğimi görüp sertçe yutkundum. İç sesimle ettiğim kavgayı tamamen dışarı yansıttığımı fark ettiğimdeyse şirince gülümseyip yavaşça Efkan'a doğru döndüm. "Ufak sinir krizleri."

"Bak şu saçma sapan fan sayfasının yaptığı paylaşım yüzünden bu kadar sessizsen saçmaladıkları gibi bir şey yoktu." Efkan şirince sırıtıyor olmama rağmen söylediğim şey yüzünden bana açıklama yapma gereğinde bulunurken elimi havada hafifçe sallayıp dudaklarımın arasından alay dolu bir kıkırtı çıkardım.

"Gizem gibi şırfıntının fanlığını yapam ergen bir bebeğin yazdıklarını umursayacak değilim Efkan. Ayrıca o masada birlikte olmanızında harika bir açıklaması var. Aynı hastanede çalışıyorsunuz. İnan zerre takılmadım. Paşinyan'la kavga ediyordum sadece." olabildiğince Gizem'e karşı duyduğum öfkeyi gizlemeye çalışıp gerçekten aklımdan geçen şeyleri Efkan'a söylerken Efkan hafifçe gülümseyip tabağındaki son pasta parçasını da ağzına attı. Ardından da masanın üzerindeki elimi alıp avuç içime hafif nemli dudaklarını bastırdı.

"Ciddi ciddi büyüyorsun sen. Her zaman ki gibi yanı başımda hemde." bir kere daha dudaklarını avucuma bastıran Efkan söyledikleriyle yüzüme geniş bir gülümsenin yerleşmesini sağlarken bir çocuk gibi başımla onu heyecanla onayladım. "Koskocaman kız oldum ben. Sen hala inanamamaya devam et. Evlenecek yaşa bile geldim. Ere ne zaman evleniyoruz?"

"Hadi kalk gidip evlenelim." büyük bir alayla kurduğum cümlelere karşılık Efkan gözlerimin içine bakarak ciddi olmaya çalışa çalışa elimi tutup kalkmamı istiyormuş gibi çekiştirdi. Bu haline karşılık korkuyla gözlerimi arandığımdaysa kısık sesli bir kahkaha attı.

"Bıcırık seni. Hala evlilikten korkacak kadar küçüksün." Efkan küçüklüğümden beri ölümüne evlilik olayından korktuğumu bildiği için bunu benim yüzüme vurmaktan zerre çekinmezken umursamazca omzumu silktim.

"Sanırım hiçbir zaman o kadar büyüyemeyeceğim. Sürekli evde birinin olması fikri o kadar korkunç ki." evlilik konusu açıldığında her zaman yaptığım gibi yine korku içinde gözlerimi büyütüp ellerimi iki koluma sararak kollarımı ovaladım. "Düşündükçe ürperti geliyor."

"Kendinle o kadar mutlusun ki çoğu kişinin aksine böyle düşünmen çok normal." Efkan sanki içimi görebiliyormuş gibi bana bakıp ruhumu görebiliyormuş gibi büyük bir kendinden eminlikle konuşurken yavaşça yutkunup gözlerimi tam gözlerine yerleştirdim. "Çoğu kişinin aksine mi? Bu çoğu kişiye sen de dahil misin?"

"Bilmem. Kendimleyken mutsuz değilim ama seninleyken kendimle olduğumdan daha mutluyum." gözlerini gözlerimden bir saniyeliğine bile çekmeyen Efkan tüm yumuşaklığıyla cümlelerini bana aktarırken kurduğu cümlenin ağırlığıyla burukça gülümsedim. Ben şimdi bu adamı kendiyle nasıl bırakacaktım? Bu sözlerden sonra bunu nasıl yapacaktım?

"Ben de. Ben de seninleyken inan Paşinyan'la olduğumdaki zamanlardan çok daha fazla mutluyum. Arada sinir ediyor beni şerefsiz." hissettiğim duygusal kırgınlığa rağmen olayı dalgaya vurmayı başarıp kocaman gülümserken Efkan hafif bir tebessüm eşliğinde dudaklarını yanağıma bastırdı.

"Çok seviyorum. Çok. Özellikle bu hallerini. Bıcır bıcır konuşmalarını. Etrafa neşe saçmanı çok seviyorum Ada. Böyle hissettiğim için kendime sonsuz bir öfke duyuyorum ama hissetmekten de vazgeçemiyorum." dudaklarını bir kere daha yanağıma bastıran Efkan nefesini tenime kazırken sağ elimi onun sol yanağına koydum. Bir kaç gündür tıraş olmadığı belli olan sakallarını yavaşça okşadıktan sonrada hafifçe gülümsedim.

"Çok sev beni Efkan. Çok ama çok sev. Beni sevdiğin içinde suçlama kendini. Ben istiyorum çünkü bunu." bencillik yaptığımı bile bile Efkan'ın beni onu terk edecek olmama rağmen sevmesini dilerken Efkan başını yavaşça omzuma koyup bir elini bir baldırımın üzerine yerleştirdi. Elbisemin beyaz kumaşını okşadıktan sonra da derince iç çekti.

"Seni zaten çok seviyorum i. Seni sevmeyi de seviyorum. Ama sorun senin bana izin vermiş olman ya da olmaman değil. Bu sevgimin başlangıcını kestiremem. Düşünüyorum. Seni sevmeye ne zaman başladığımı düşünüyorum. Nil olduğunu öğrendiğimde mi başladım? Hiç sanmıyorum. Ne zaman başladım peki? Bilmiyorum. Bilmiyorum ve bilmediğim her saniye daha da öfkeleniyorum." Efkan bir fısıltı eşliğinde ilk defa bu kadar açık bir şekilde bana olan sevgisini benimle birlikte sorgularken hala yanağında olan parmaklarımla yanağını hafifçe okşadım. "Neden öfkeleniyorsun ki?"

"Çünkü sana kaç kere senin haberin olmadan arkadaşlıktan öte bir şekilde dokundum bilmiyorum. Kaç kere sana sarılırken aklımdan başka bir şey geçirdim bilmiyorum. Sana kaç kere başka bir gözle baktım bilmiyorum. Mesela aklıma bir anımız geliyor. Sen yazlıkta denizin kenarındasın ben denizden nefret ettiğim için olabilecek en uzak noktadayım. Sırf uyuzluk olsun diye şişene doldurduğun demiz suyuyla denizi bana getirmeye çalışıyorsun. Üzerinde açık kot bir şort ve beyaz bdüz bir tişört var ve ben uyuzluğuna da olsa yanıma gelmene seviniyorum. Çünkü seni yanımda istiyorum. Hep yanımda ol istiyorum. O kadar istiyorum ki sen uyuzluk için bana su fırlattığında ben de sanki uyuzluk yapmak istiyormuşum gibi seni yakalayıp sıkıca sarılıyorum. Sen aramızdaki atışma yüzünden yaptığımı sanıyorsun ama ben seni yanımda istediğim için yapıyorum. Yanındayken düşüncelerimle kandırıyorum resmen seni." Efkan çok iyi hatırladığım bir anıyı asla bilmediğim bir yönüyle tüm sakinliğiyle bana anlatırken kalbimin üzerine oturan ağırlığı hissedip acıyla yutkundum. Seviyordu. O da beni benim gibi kendinden gizli yıllardır seviyordu. Peki bu durumda ben kime haksızlık etmiş oluyordum. Efkan'ın sevgisine mi? Faruk'un sevgisine mi? Kendi sevgime mi? Yoksa üçümüzüz sevgisine de aynı an da mı? Hangimiz önce sevmiştik? Hangimiz daha çok sevmiştik? Hangimiz hak ediyordu sevgisini dolu dolu yaşamayı? Hepimiz hak ediyorduk. Çünkü sevgi önce ya da sonra sevmekle olmuyordu. Zaten az ya da çokta sevilmiyordu. Seviliyordu sadece. Zamansız, miktarsız. Bu yüzden herkes sevgisini dolu dolu yaşamayı hak ediyordu. Ama biz... Biz sevgisini dolu dolu yaşayamayacak üç insandık maalesef ki. Çünkü birimizin sevgisini yaşaması diğerini mahvederdi.

"Zihnim bu anılarla dolu. Hep seni kandırdığımı düşünüp kendimden nefret ediyorum. Sonra yeni anılarımızı hatırlıyorum. Her köşesine cinselliğin bulaştığı anılarımızı daha da fazla nefret ediyorum kendimden. Diyorum ki tama oğlum bu sefer tutacaksın kendini. Gidip sevip, öpüp, okşayıp geri geleceksin diyorum ama yanına geldiğimde kendimi unutuyorum. Kullanmıyorum. Sakın sakın yanlış anlama. Sadece seviyorum. Seninle her şeyi çok seviyorum. Kendime ve sözlerime ihanet etmeyi bile." Efkan aklımdan geçenlerden bir haber bana olan sevgisini önüme dökmeye devam ederken artık titremeye başlayan elimi onun yanağından çekip elbisemin beyaz kumaşını okşayan elinin üzerine koydum. Efkan da başını omzumda biraz kaydırıp yüzünü boynuma doğru ilerletti ve burnunu boynuma değdirdi.

"Sınırlar çizmek istiyorum aramıza. Suçlu hissetmemek için uçurumlar sokmak istiyorum aramıza ama yapamıyorum. Burada buluyorum kendimi hep. Ve bunlar hep çok sevmekten oluyor." burnunu yavaşça boynuma sürten Efkan derince kokumu solurken dudaklarımı yavaşça aralayıp parmaklarımın altındaki eli kavradım. Efkan'ın elini elbisemin kumaşından aşağıya doğru ilerletip bacağıma getirdiğimdeyse giydiğin beyaz file çorabı hissetmesini sağladım.

"Sınırlar çizersen silerim Efkan. Uçurumlar koyarsan aşarım. Beni senden uzaklaştıracak her şeyi her şeyi yok ederim ben. Sadece seni edemem. Beni senden uzaklaştırabilecek tek şey sensin." aklımdan da kalbimden de geçenler dilime yansırken Efkan hafifçe dudaklarını omzumla boynum arasına bastırıp derince bir soluk aldı.

"Sana bir şey söyleyeceğim. Hemen parlamayıp beni dinleyeceksin ama. Sonra eğer yine istersen o sınırları bugün seninle birlikte silip, o uçurumları seninle birlikte aşacağım söz." Efkan başını boynumdan kaldırıp iki elimide avuçlarının arasına alırken gözlerini gözlerime dikkatle çevirdi. Kaşlarımı çatmama rağmen başımla onu onayladığımdaysa yavaşça diliyle dudaklarını ıslattı.

"Giz'le... Yani Gizem'le ayrıldığımız zaman ortak arkadaş ortamımızda bir muhabbet geçti. Kafam iyiydi ve Gizem'e muhteşem bir öfke duyuyordum. Arkadaşları bir iddiadan bahsetti. Bir kızı elde edip edemeyeceğimi tartışıp duruyorlardı. Eşde etmekten kastım cinsel bir ilişkiydi. Kimden bahsettiklerini bile anlamamıştım ama kafam feci şekilde gitmişti ve Gizem'e çok öfkeliydim bu yüzden de kim olursa olsun elde edebileceğimi söyledim. Sonraki sabahta kimden bahsettiklerini attıkları mesajlardan öğrendim. Hani sürekli sorup duruyordun ya niye tüm arkadaşlarını bir seferde hayatından çıkardın diye bu yüzdendi. Senden bahsediyorlarmış." Efkan kalkıp gitmemden korkuyormuş gibi ellerimi sıkıca tutup gözlerime bir tepki vermem için dikkatle bakarken yavaşça dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Efkan sen onları hayatından çıkaralı bir yıl oldu. Ve ben sana adın atana kadar sen bana tek bir adım bile atmadın. Kabul ediyorum cinsel hayatımın konuşulasına izin vermen pek hoşuma gitmedi ama sarhoşmuşsun zaten. Olmuş bir kere. Önemi yok. Saçma sapan insanlar yüzünden seni bırakacak değilim." Efkan'ı dinlediğim ilk andan beri aklımdan geçen tek şey dudaklarımdan birbir dökülürken Efkan bana hafif bir şaşkınlıkla baktı. "Sinirlenmedin?"

"Sinirlenmedim. Ne sanıyordun ki? Tüm bunları anlattığında benimle iddia için birlikte olduğunu sanacak değildim herhalde. Üstelik bana olanı biteni en baştan sen anlattın. Başkası anlatmış olsa belki tepkim daha farklı olabilirdi ama senden duydum. Her detayıda benim yaşadıklarımla uyuşuyor." elimden geldiğince düzgün bir açıklamaya çalışıp hafifçe gülümserken Efkan da bana yarım bir şekilde gülümsedi. Bir süre gülümseyerek bakıştıktan sonra da benim gözlerimin onun dudaklarına kaymasıyla birlikte Efkan'ın da gözleri benim dudaklarıma kaydı ve ben daha fazla bu duruma karşı koyamayıp hızlıca dudaklarımı karşımdaki dudaklara bastırdım. Efkan dudaklarımızı birleştirmemle dilini işin içine sokup beni kucağına çektiğindeyse dudaklarımızın arasından yükselen ıslak seslerle birlikte saçlarımı geriye doğru savurup Efkan'ın öpücüğüne bu sefer olanca gücümle karşılık verdim. Sert öpüşlerine karşılık vermek beni oldukça zorlasa da belli bir süre sonra bu duruma alışıp dudaklarımız arasında bir uyum sağlamayı başardım ve dilimi boydan boya geçen dille birlikte inleyerek ellerimi Efkan'ın saçlarına soktum.

"Ada..." Efkan ellerimi saçlarına sokmamla birlikte dudaklarımızı ayırıp yanağıma gelen bir kaç saç turamımı parmaklarıyla kulağımın arkasına sıkıştırırken titreyen dudaklarımı bir kaç kere kapatıp açıp gözlerimi gözlerine çıkardım.

"Son kez soracağım. Sürekli sorup bu anı bozmak istemiyorum çünkü. Kararın değişirse istediğin an söyleyebilirsin ama ben tekrar sormayacağım. Emin misin?" tüm ciddiyetiyle gözlerime bakan Efkan benden de aynı ciddiyeti görmeyi beklerken onu aynı ciddiyetle önce başımla sonra da sesimle onayladım. Efkan onayımı alır almaz bacaklarımdaki eliyle beyaz elbisemi belime kadar sıyırdığındaysa açığan çıkan beyaz file çorabıma ve içine giydiğim beyaz iç çamaşırıma bakıp yavaşça yutkundum.

"Gözlerini kaçırma. Gözlerini kaçırma ki bendeki etkini gör yavrum." Efkan bakışlarımı ondan kaçırdığımı hızlıca anlayıp ona dönmemi saplayacak bir şekilde konulurken gözlerinde gördüğüm koyu harelerle birlikte hafifçe gülümsedim.

"Göz bebeklerin büyümüş. Sempatik sistem gerçekten cinsel faaliyette aktive oluyor demek ki." gerginliğime rağmen espiri yapmayı başarırken Efkan hafif bir kahkaha atıp dudaklarını açıktaki boynuma bir kaç kere art arda bastırdı.

"Küçük fizyolog seni. Demek denek olarak kullanılıyorum." Efkan dudaklarını dudaklarıma oldukça ıslak ama kısa bir şekilde bastırıp geriye çekilirken hafifçe gülümseyip başımı salladım.

"Bir şey soracağım doktor bey. Islak öptüğünüzde daha çok etkilenmemin bir nedeni var mı?" ortamı olabildiğince rahat bir hale sokmak için çabalamaya devam ederken Efkan yavaşça omzunu silkti.

"Bilemiyorum. Doktor bey dediğinde neden etkilendiğimi bilemediğim gibi mesela. Vardır bir nedeni ama ne acaba? Belki keşfederiz." Efkan tıbbi bir konu konuşmaktan çok icraata geçmek istiyormuş gibi dudaklarıma tekrar yaklaşırken daha fazla gizleyemediğim gerginliğimle birlikte ellerimi göğsüne koyup onu çok yakınımdayken durdurdum.

"Şey... ben sanırım biraz korkuyorum. Ama istemediğim için değil. Çok istiyorum ama korkuyorum da. Ne olur korktum diye vazgeçme. Sadece rahatlamamı sağlayacak bir şeyler söyle." Efkan'a karşısına çıktığım ilk andan beri düşündüğüm şeyi direkt olarak söylerken Efkan çok hafif bir şekilde kaşlarını çatıp sol elini sağ baldırıma koyarak parmak uçlarıyla file çorabımın deliklerinen tenimi okşamaya başladı.

"Neden korkuyorsun? Sonrasından mı? Ada emin değilsen tam şu an bırakalım ama duymak istediğin senin yanında olup olmayacağımsa ben senden bu saatten sonra ölsem ayrılamam. Bunu yapalım ya da yapmayalım fark etmez. Ben bundan sonra senin hep yanındayım." konuyu tamamen yanlış anladığı kullandığı kelimelerden belli olan Efkan özenle yüzümü izlerken hızlıca dudaklarımı dudaklarına bastırıp geriye çekildim.

"Biliyorum Efkan. Korktuğum şey o değil. Acıyormuş ya..." sesim girmeye çalıştığım konu yüzünden utançtan kısılırken Efkan bana rahatlamış bir şekilde bakıp sağ elini belime sardı. Belimden yavaş yavaş sırtıma tırmandıktan sonra da parmaklarıyla elbisemin fermuarını bulup yavaşça fermuarımla oynamaya başladı.

" Hymen. Korkun bu mu?" Efkan fermuarımla oynuna devam ederek hafifçe fermuarımı aşağıya çekiştirirken sorduğu soruyu başımla onayladım.

"Ne biliyorsun ki hymen hakkında bu kadar tedirginsin?" fermuarımı tamamen açan Efkan başını boynuma sokup dudaklarıyla boynumu gezmeye başlarken açılan sırtımda parmak uçlarını hissedip kesik bir nefes aldım.

"Ço..çok acıyormuş. Bir de kan olayı rivayet değilmiş." gözlerim boynumdaki dudaklar yüzünden zorlukla açık dururken Efkan tekrar sırtımdaki parmaklarını hareket ettirip omzuma kadar çıkardı ve omzumdaki elbise askılarımı itip gözlerini yavaşça gözlerime çıkardı.

"Onlarla tanışmama izin verecek misin?" Efkan elbisemi aşağıya çekmeden önce benden oldukça sempatik bir şekilde izin istemeye çalışırken hafifçe başımı aşağı yukarı salladım. Aldığı onayla Efkan elbisemi üstümden sıyırıp çıkardığındaysa ellerimi bilinçsizce göğüslerime sarıp Efkan'a doğru tedirgince döndüm.

"Sakın küçükler diye dalga geçme. Lütfen." Efkan'ın küçüklüğümü gösteren her şeyi yüzüme vuruyor olmasından dolayı korkuyla mırıldanırken Efkan bana inanamayan bir ifadeyle bakıp kollarımı üzerimden çekmemi sağladı. İlk defa selam bile vermediği ikizlerinle karşı karşıya kaldığındaysa müthiş bir iştahla dudaklarını yalayıp gözlerini gözlerime çıkardı. "Erkekler hakkında gizli bir bilgi Ada. Küçük olmalarından etkilenen sandığınızdan çok daha fazla erkek var ve o erkeklerden biriyim."

"Yalancı." Efkan'ın yalan söylemediğini gözlerinden anlamama rağmen yine gerginliğimi bastırmak için gülümserken Efkan gözlerini gözlerimden çekip dudaklarını göğüslerime doğru yaklaştırdı.

"Hymenda kalmıştık. Kulaktan dolma bilgilerini sormamıştım aslında anatomik olarak ne biliyorsun mesela." dudaklarıyla göğüs ucumu kavramadan hemen önce konuşan Efkan göğsümü emerek ona inleme dışında bir cevap vermemi imkansız hale getirirken dikkatle göğsümü uzun uzun emdi. Dil dabreleriyle beni bir kaç kere uyardıktan sonra da aynı şeyi diğer göğsüme de yaptı. Sonunda ikisiyle işi bittiğindeyse tamamen dağılmış halime bakarak iki göğsümü de avuçlarının arasına alıp kaybetti.

"Peri kızı gibisin." gözlerime gerçek bir hayranlıkla bakan Efkan göğüslerimi serbest bırakıp dudaklarıma kısa nir öpücük bırakarak ellerini oranıma koydu. "Hadi söyle dinliyorum. Korkularını ve nedenini bilmeliyim yavrum."

"Eee şey... İşlevsiz bir şey aslında bunu biliyorum. Yani çocukluk döneminde enfeksiyonu önlüyor ama sonra hiçbir işe yaramıyor. Toplumumuz gereksiz bir önem yüklemiş üstüne bir de o var. Başka... yırtılması acı veriyor işte. Bir de şu iğrenç geleneklere konu olan kan olayı var." nedenini anlayamadığım bir şekilde hymen hakkındaki tüm bilgimi ortaya dökerken Efkan dudaklarını dudaklarıma bastırıp uzun uzun beni öptü. Aklım tam bedenimi terk edecekkende yavaşça geriye çekildi.

"Acımayacak. İğne batması gibi ufacık bir acı dışında hiçbir şey hissetmeyeceksin. Korktuğun gibi kan falanda olmayacak. Hiçbir şey olmayacak Ada. Aldığın zevkle kalacaksın sadece. Başka hiçbir şey değişmeyecek." Efkan gözlerime büyük bir ciddiyetle bakıp doğru söylediğine beni inandırmaya çalışırken Alisa'nın söylediklerini hatırlayıp dişlerimi dudaklarıma geçirdim.

"Acıyormuş ama kan da geliyormuş. Yalan söyleme bana Efkan." sesim saf bir masumiyet kokarken Efkan hafifçe bana gülümseyip parmaklarıyla yine bacaklarımı okşadı. "Yavrum niye yalan söyleyeyim ki ben sana? Kendini kasmadığın sürece hiçbir şey olmayacak. Zaten kasmana da izin vermeyeceğim."

"Ne..nereden biliyorun ki? Oluyormuş işte duydum ben." bir türlü ikna olmadığım için huysuzca konuşurken Efkan bana açıklama yapmak için dudaklarını araladı ancak aklıma gelen şeyle birlikte dudaklarına parmaklarımı koyunca susmak zorunda kaldı.

"Vazgeçtim. Bilmek istemiyorum nereden bildiğini. Böyle bir şeyi anlattığında kıskançlık yapmayacak kadar büyüyemedim henüz." parmaklarımı Efkan'ın dudaklarından çekip hızlı hızlı konuşurken Efkan parmaklarımı bir eliyle kavrayıp dudaklarıma götürdü ve yavaşça parmaklarımı öpüp geriye çekti parmaklarımı.

"Bıcırık seni. Doktorum ben doktor. Jinokoloji stajı yapmış bir doktorum hem de. Hymen da çok az sinir ve kan damarı bulunur. Ağrıya da kanamaya da neden olan hymen değil. Bil bakalım neresi?" Efkan sanki bir öğrencisiyle konuşuyormuş gibi yüzüne bakarken şu an ki pozisyonumuzda bu konuşmayı yapıyor olduğumuz için gelen gülümsememi zorlukla bastırdım. "Neresi? Vajina mı?"

"Evet. En çok sinir ve kan damarı orada. Eğer hazır olmazsan, yeterince ıslanmazsan, gereğinden hızlı ve set davranırsam hymen değil vajina zarar görür ve asıl o zaman sıkıntı olur. Ki bunların hiçbiri olmayacak. Bir iki damla bir kan kaybından ve ufak bir sızıdan başka hiçbir şey hissetmeyeceksin güzelim. Anlaştık mı? İkna edebildim mi seni?" Efkan saçlarımı omzumdan geriye itip yüzümü özenle incelerken yavaş yavaş ikna olduğun için başımla onu onayladım. "O zaman neden o saçma gelenekler var ki? Neden herkes benim dediklerimi doğru sanıyor?"

"Çünkü çoğu erkekte normal olanın o olduğunu düşünüyor ve kendinden düzeltmesi gereken bir şey olmadığını sanıyor. Ben karısına sırf o gelenek gerçekleşsin diye işkence çektiren hasta biliyorum. Kadın kanamadan kaybediliyordu neredeyse." tamamen yanlış bildiğim gerçekleri düzelten Efkan beni ikna edebilmek için uzun uzun konuşurken artık gerçekten bir şeylere ikna olduğumu fark edip yavaşça kollarımı Efkan'ın boynuna doladım.

"O zaman sevişelim. Ama canımı acıtmadan." gülümseyerek Efkan'a bakıp dudaklarını dudaklarımla birleştirdim. Efkan'da buna karşılık kucağında benimle birlikte ayaklanıp dudaklarımı sert bir şekilde emerek kendine odasına kadar ilerledi. İçeriye girdikten sonra beni yatağa bırakmadan hemen önce kalçalarımı kavrayarak file çorabımı tek bir hamlede yırttı ve parmaklarını yerini ezbere bildiği dövmemden gezdirerek dudaklarımızı ayırdı. "Söyle."

"Yes, sir." Efkan'ın söylememi istediği şeyi anladığım için onu hiç beklemeden istediğini ona verirken Efkan kalçama hafif bir ses çıkarak şekilde vurup dudaklarımı tekrar esir aldı. Bu sefer dudaklarımı öperek beni yatağa yatırdıktan sonra fa boynuma ve göğüslerime dudaklarıyla geçti. Daha sonra da fazla oyalanmadan karnıma doğru ilerleyip iç çamaşırımın üzerine geldi ve tam o sınırda duraksayıp yavaşça parmaklarını iç çamaşırımın kenarına geçirdi.

"Efkan!" bacaklarımı panikle kapamaya çalışırken Efkan bacaklarımı yavaşça aralayıp itiraz dolu mırıltılarımı umursamadan iç çamaşırımı çıkardı ve büyük ihtimalle beni utandırmamak için bana hiç bakmadan yüzünü bacaklarımın arasına yerleştirdi. Yaptığı şey seslice inlememe neden olduğundaysa inlemelerimin iki katına çıkmasını sağlayacak kadar uzun bir süre benimle ilgilendi. Bacaklarım yavaştan kasılmaya başladığındaysa yavaşça geriye çekilip ıslak dudaklarını gözlerimin içine baka baka yaşayarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

"Yapabilir misin?" Efkan terden anlıma yapışan saçlarımı geriye iterek gözlerime saf bir anlayışla bakarken ima ettiği şeyi anlayıp hafifçe yutkundum. Alisa'dan buraya gelmeden önce aldığım taktik yüzünden de Efkan'ı yavaşça başımla onayladım.

"Bilmiyorum ama." tam olarak ne kadar başarılı olabileceğini bilmediğim için mırıltıyla konuşurken Efkan yanağımı nazikçe okşadı.

"Sen ne yapsan ben etkileneceğim zaten. Sadece dişlerini kullanma yavrum." Efkan gözlerine güven verircesine bakarken onu başımla onaylayıp üstündeki gömleğin düğmelerini açtım. Pantolonuna sıra geldiğindeyse onu kendisinin çıktmasını bekledim. Sonunda sıra bana geldiğinde de elimden geldiğince dediğini yapmaya çalıştım. Bir kaç dakikalık bir uğraştan sonra da yavaşça geriye çekilip gözlerimi Efkan'a çevirdim ve tamamen kasılmış bir yüz ve koyulaşmış gözlerle bana baktığını görerek yutkundum.

"Berbat mıydı?" Efkan'ın yüzünden anladığım tek şey bu olduğu için umutsuzluk içinde konuşurken Efkan bana inanamayan bir şekilde bakıp saçlarımı köklerinden hafifçe kavrayıp yüzümü yüzüne çekti. Dudaklarımı sert bir şekilde emerek beni altına aldıktan sonra da yavaşça dudaklarımızı ayırdı.

"Her şeyinle mükemmelsin Ada... Her şeyinle. Nefesinle, kokun, dudaklarınla, saçlarınla... Her şeyinle." dudaklarımı art arda bir kaç ıslak öpücük konduran Efkan yavaşça bacaklarımı belime sararken korkuyla geriliş gözlerimi gözlerine çıkardım. "Efkan..."

"Sakin ol yavrum. Geçen gün yaptığımızı yapacağım. Sadece sürteceğim. Sakin ol." bana büyük bir güvenle konuşan Efkan dediği gibi sadece sertliğini ıslaklığıma sürterken yavaş yavaş bedenimi ele geçiren hazza kendimi bırakmaya başladım. Tam o esnada Efkan dudaklarımızı birleştirdiğindeyse yükselen öğücük sesleri eşliğinde dengemi kaybeder gibi olup kollarımı Efkan'a doladım.

"Gözlerin açıkken öpüşür müsün benimle yavrum?" dudaklarımızı saniyelik ayıran Efkan isteğini dillendirerek tekrar dudaklarıma gönülürken dediği gibi gözleri gözlerimdeyken onun öpüşmeye başladım. Bir kaç dakikanın ardından giderek dönen başıma engel olamayarak gözlerimi kapadığımdaysa aniden hissettiğim dolulukla ve sızıyla birlikte gözlerim hızla aralayıp bana bakmakta olan Efkan'a baktım.

"Şşş... Sorun yok. Sorun yok güzelim. Sakın sakın kasma kendini. Gerilmede ıslak kalmana ihtiyacımız var sevgilim." Efkan tek bir kelime bile etmeden ona bakmama rağmen bana art arda cümlelerini sıralarken yavaşça başımla onu onayladım. Ardından da bir elimi göğsüne kaydırıp hafifçe yutkundum.

"Bi..biraz sızlıyor. Birazıcık dursan olur mu?" gözlerimi Efkan'a kararsızlıkla çevirirken Efkan beni hiç düşünmeden başıyla onaylayıp dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırdı. Uzun uzun dudaklarımı örseledikten sonra da yavaşça boynuma doğru geçti ve dil darbeleriyle boynumu gezerken bir eliyle göğsümü avuçladı.

"Ne kadar sıcak olduğunu biliyor musun Ada? Ya da ne kadar ıslak ve sıkı olduğunu? Çıldıracağım. Bir ömür bu tene gömülme isteğim yüzünden çıldıracağım." beni tahrik etmeye çalıştığını gizleme gereği görmeyen Efkan boynumda dilini gezdirerek dudaklarıma ulaşırken hafifçe yutkunup dudaklarımı istekle araladım. Efkan dudaklarımı sıkıca sardığındaysa karnıma kadar yayılan isteğe engel olamayıp kalçamı hareketlendirdim ve uzun bir geceyi başlatan ilk hareketi yapmış oldum. Yaklaşık yarım saatin ardındansa Efkan'ın kollarına beşince kere titreyerek yığılıp nefes nefese bir şekilde kalakaldım.

"İyi ki doğdum Ada. İyi ki doğdum da seni bulma imkanım oldu." Efkan sert soluklarıyla tenimi döverken söylediklerini karşılık hafifçe gülümsedim.

"İyi ki doğdun sevgilim. İyi ki doğdun da geçte olsa beni bulabildin. Daha erken olsun isterdim sanırım. Herkesten önce beni bul isterdim." bu konuyu hiç açma gibi bir niyetim olmamasına rağmen aniden açmış olurken Efkan terden sırtıma yapışmış saçlarımı geriye itip nemli omzuma dudaklarını bastırdı.

"Geç kaldım. Geç kaldım ama sadece sana geldim. Sadece senin kalbine, sadece senin ruhuna, sadece senin hayatın ve sadece senin tenine geldim."

Continue Reading

You'll Also Like

255K 16.7K 30
EĞLENCE SEKTÖRÜNÜN GÜÇLÜ İŞ ADAMLARINDAN BİRİNİN DİKKATİNİ ÇEKMEK İÇİN NE GEREKİRDİ Kİ? BELKİ DE SADECE KENDİNİZ OLMAK YETERLİ OLUR. GABRİELLA'NIN T...
9.1K 1.1K 83
Hikayeyi daha sonra yazdığım ilk hali ile yayınlayacağım, ben bu hikayeyi yalancı yarim karakterlerini kullanarak yazmıştım. O hali ile buradan payla...
45.7K 2.4K 29
''Özür dilerim'' dedi. Pişman mıydı? ''Tahammül edemedim Eflin özür dilerim. Peş peşe arayınca kontrol edemedim kendimi.'' Elimin tersiyle yanağım...
1K 520 8
Hayat genç kızın elinden en sevdiği şeyi babasını aldı. Genç kız o küçük yaşında karar vermişti. Babası gibi cesur olacaktı. Ne yaşarsa yaşasın asla...