Bacaksız-7

1.3K 154 182
                                    

Sınır: 200 yorum...

Dipnot: Vote vote vote

Üstün körü bir şekilde çektiğim kendi fotoğrafımı Derya'ya atıp yorumunu beklerken gergin bir şekilde önüme düşen iki tutam saçımı işaret parmaklarıma dolayıp çözdüm. Bu şekilde saç tutamlarımın hafifte olsa dalgalanmasını sağladığımdaysa gözlerimi yavaşça yeniden telefonuma doğru çevirdim ve Derya'dan beklediğim övgü dolu mesajın geldiğini görerek hızlıca harekete geçip omuzlarımı dikleştirerek önünde beklediğim Starbucks'tan içeriye girdim. Bir süre olduğum yerde durup gözlerimi etrafta gezdirdikten sonra köşedeki camın önünde arkası bana dönük bir şekilde oturan Efe'yi fark ettiğimdeyse gerilmeme izin vermemek adına hızlı adımlarla onun yanına ilerledim ve tam karşısına geçerek kocaman gülümsedim.

"Merhaba." bakışlarını elindeki telefonundan ayırmayan Efe'nin dikkatini çekmek adına dudaklarımı hafifçe birbirine sürterek gayet normal bir şekilde konuşurken Efe sesimi duyduğu gibi telefonundan başını kaldırıp gözlerini gözlerime çevirdi ve kahverengi gözlerimin yeşil gözleriyle ilk defa bu kadar yakından birleşmesini sağlayarak hızlıca telefonunu kapatıp masanın üzerine koydu. Ardından da aceleci bir şekilde ayağa kalkıp sol elini bana doğru uzattı ve yeşil gözlerinin içlerini parlatacak şekilde gülümseyip kalbimin teklemesin neden oldu.

"Merhaba, Ela. Resmi bir şekilde tanışmamıştık. Düzgün bir tanışma yapalım. Benim adım Efe. Efe Kaya." yüzündeki gülümsemeyi bozmadan bana yönelik iç ısıtıcı bir sesle konuşan Efe zaten bildiğim bir bilgiyi bana nazikçe aktarırken hafifçe gülümseyip uzattığı elini sağ elimle kavradım ve gülümsememi artırarak hafifçe elini sıktım.

"Ben de, Ela. Ela Aydın. Tanıştığıma memnun oldum."

"Bi mukabele." yüzüne serseri bir gülümseme yerleştiren Efe kullandığı kelimeyle hafifçe kıkırdamama neden olurken elimi yavaşça onun elimden çekip avucumda bıraktığı sıcak hissi görmezden gelerek onun yönlendirmesiyle birlikte karşısındaki sandalyeye oturdum ve tam önümde duran üzerinde adımın yazılı olduğu kahveyi görerek hafifçe kaşlarımı çattım. Ne içeceğimi sormadan bana kahve mi almıştı bu adam?

"Neden güldün?" kahveye çatılı kaşlarımla bakmamı umursamayan ya da fark etmeyen Efe az önceki kıkırdayışımın nedenini sorgularken kaşlarımı hızlıca düzeltip ona doğru dönerek dişlerimi gösterecek kadar geniş bir şekilde gülümsedim.

"Hiç. Sadece kullandığınız kelimeyi eski bir dönem filminden öğrendiğimden beri kullanacak bir yer arıyordum ve sizin kullandığınız yerin ne kadar uygun olduğunu görünce bir an bu kelimeyi kullanmak için onlarca fırsatı kaçırmış olduğumu fark edip kendi aptallığıma güldüm."

"Ciddi olamazsın?" umursamaz bir şekilde kurupum cümlelerime ciddi bir şaşkınlıkla yanıt verip kaşlarını havalandıran Efe gülümsememin daha normal bir hal almasını sağlarken hafifçe omzumu silktim.

"Aslında gayet ciddiyim ama ciddi olmadığımı düşünseniz de bir şey kaybetmem."

"Üzgünüm ben yanlış bir şey söylemek istememiştim."

"Yoo. Yanlış bir şey söylemediniz zaten. Ben biraz farklı düşünürüm. Sanırım annemden aldığım bir özellik bu bu nedenle insanların bu şaşkın tavırlarına alışığımdır. Size özel bir şey değil yani bu durum." aniden yüzüne mahçup bir ifade yerleştiren Efe'ye hızlıca gerekli açıklamayı yapıp mahçup yüz ifadesinin ortadan kalkmasını sağlarken Efe sözlerimi başıyla hafifçe onayladı ve gözlerini yavaşça önümdeki kahveye çevirerek gülümsedi.

"Teşekkür etmek için aldım. Geldiğinde alırsam teşekküre gerek olmadığını söyleyip kahvenin parasını ödememi engellersin diye düşündüm de. Gerçekten çok teşekkürler, Ela. Bana sandığından daha büyük bir iyilik yaptın." üzerinde ismimin yazılı olduğu bardaktan gözlerini zorlukla ayıran Efe yeşillerini yeniden görmemi sağlayarak gözlerime bakmaya başlarken yavaşça kahve bardağımı ellerimin arasına alıp ısısıyla soğuktan kızarmış avuç içlerimin ısınmasını beklemeye başladım.

Bıcırık&Bacaksız (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin